Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | follow up v. | takip etmek | ||
The Presidency attaches importance to the Council's conclusions being followed up by practical initiatives. Başkanlık, Konsey kararlarının pratik girişimlerle takip edilmesine önem vermektedir. More Sentences |
||||
General | follow up v. | araştırmak | ||
The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family. Sosyal hizmet uzmanından Stevenson ailesi hakkındaki bilgileri araştırması istendi. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Phrasals | follow up v. | yakından takip etmek | ||
The situation will need to be followed up very closely, and I will be happy to keep Parliament informed of developments. Durumun çok yakından takip edilmesi gerekecek ve Parlamentoyu gelişmelerden haberdar etmekten mutluluk duyacağım. More Sentences |
||||
General | ||||
General | follow up v. | peşini bırakmamak | ||
General | follow up v. | ardını bırakmamak | ||
General | follow up v. | sürdürmek | ||
General | follow up v. | izlemek | ||
General | follow up v. | kovalamak | ||
General | follow up v. | başka bir şey yaparak bir şeyi tamamlamak | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | follow up v. | yorulmak bilmez bir şekilde peşinden gitmek | ||
Phrasals | follow up v. | benzer bir davranışla eşlik etmek | ||
Phrasals | follow up v. | mevcut eylemi güçlendirmek | ||
Phrasals | follow up v. | devamını getirmek | ||
Phrasals | follow up v. | (mevcut yayım hakkında) daha fazla bilgi aramak | ||
Phrasals | follow up v. | aynı konu hakkında art arda haber yayınlamak | ||
Phrasals | follow up v. | tanı veya tedaviyi takiben hastayı düzenli olarak kontrol etmek | ||
Phrasals | follow up v. | daha fazla önlem almak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | follow up n. | izleme | ||
Computer | ||||
Computer | follow up expr. | izle |