halde - Turc Anglais Dictionnaire

halde

Sens de "halde" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 4 résultat(s)

Turc Anglais
General
halde although conj.
They do not feature in the so-called uniform principles, although they should.
Bunlar, olması gerektiği halde, sözde birörnek ilkelerde yer almamaktadır.

More Sentences
halde though conj.
Though he knew the truth, he told us nothing.
Gerçeği bildiği halde bize hiçbir şey söylemedi.

More Sentences
halde in the act of prep.
halde tho' conj.

Sens de "halde" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
aksi halde otherwise adv.
Otherwise, I wonder how you got here if you did not fly.
Aksi halde eğer uçmadıysanız buraya nasıl geldiğinizi merak ediyorum.

More Sentences
General
(gözaltında, tutuklu halde) tutmak remand v.
The suspect was remanded in custody until the trial date.
Şüpheli şahıs, duruşma gününe kadar gözaltında tutuldu.

More Sentences
(toplu halde) erzak tedarik etmek victual v.
The organization worked tirelessly to victual the refugees.
Organizasyon mültecilere erzak tedarik etmek amacıyla durmadan çalışıyordu.

More Sentences
toplu halde üretmek mass-produce v.
The factory has an automated assembly line to mass-produce the products.
Fabrikada ürünleri toplu üretmek için otomatik bir montaj hattı var.

More Sentences
acınacak halde miserable adj.
Tom told me that he was miserable.
Tom bana acınacak halde olduğunu söyledi.

More Sentences
acınacak halde piteous adj.
She was in a piteous state.
Acınacak haldeydi.

More Sentences
çalışamaz halde inoperable adj.
The old machinery had become inoperable and was beyond repair.
Eski makine çalışamaz hale gelmişti ve tamir edilemeyecek durumdaydı.

More Sentences
sağlam halde intact adj.
The fragile glassware I purchased arrived intact.
Satın aldığım kırılgan cam eşyalar sağlam halde geldi.

More Sentences
kullanılamaz halde unusable adj.
The old and damaged device was completely unusable.
Eski ve hasarlı cihaz tamamen kullanılamaz haldeydi.

More Sentences
bütün halde whole adj.
My mother likes to roast the turkey whole.
Annem hindiyi bütün halde kızartmayı seviyor.

More Sentences
o halde in that case adv.
In that case, I think you should come in today.
O halde, ben sizin bugün gelmeniz gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
fena halde hard adv.
Tom fell hard for Mary.
Tom, Mary'ye fena halde aşık oldu.

More Sentences
fena halde badly adv.
I need it badly.
Buna fena halde ihtiyacım var.

More Sentences
toplu halde en masse adv.
We will be going to Laeken en masse to protest against the European Union's policy.
Avrupa Birliği'nin politikasını protesto etmek için toplu halde Laeken'e gideceğiz.

More Sentences
o halde then adv.
The argument does not, then, hang together in this respect.
O halde argümanlar bu açıdan birbirine uymuyor.

More Sentences
her halde at any rate adv.
At any rate, you had better go there.
Her halukârda, oraya gitsen iyi olur.

More Sentences
fena halde grossly adv.
Mary was bullied at school because her mother was grossly overweight.
Annesi fena halde kilolu olduğu için Mary okulda zorbalık yaşadı.

More Sentences
Common Usage
-diği halde though conj.
olduğu halde while conj.
General
kötü halde olma seediness n.
toplu halde yaşama gregariousness n.
yumuşak halde iken deliklerden geçirilen demir çubuklar extruded rods n.
acınacak halde olma pitiableness n.
rezervasyonlu olduğu halde gitmeme no show n.
çalışır halde olma operativeness n.
insanların ve hayvanların toplu halde ve uzun mesafelerde yer değiştirmesi migration n.
zayıf halde meagerness n.
iki kişinin de çok istediği halde yapamadığı bir şeyi belki karşıdaki kişi teklif eder diye birbirleriyle bakışması mamihlapinatapai n.
iki kişinin de çok istediği halde yapamadığı bir şeyi belki karşıdaki kişi teklif eder diye birbirleriyle bakışması mamihlapinatapei n.
patlamış halde bile giden lastikler run-flat tyres n.
zayıf halde meagreness n.
toplu halde yapılan büyük göç exodus n.
toplumdan dışlanmış halde yaşama reclusion n.
yasak olduğu halde yere çöp atma tipping n.
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymama aliteracy n.
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan kimse aliterate n.
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan kimse aliterate person n.
yıpranmış, kötü halde veya işe yaramaz artık fag end n.
(genellikle birleşik halde kullanılır) ince partiküllerin sürtülmesi sonucu meydana gelen aşınma blasting n.
kötü niyetli olduğu halde dıştan erdemli gibi görünen kimse whited sepulcher n.
kötü niyetli olduğu halde dıştan erdemli gibi görünen kimse whited sepulchre n.
(damada) yapabildiği halde rakibin taşını yemeyen taşı tahtadan atma huff n.
gerçekte olmadığı halde erdemli gibi görünen kimse hypocrite n.
arada fark olmadığı halde yapılan ayrım distinction without a difference n.
ayakta veya oturur halde yapılan kontrollü kayış glissade n.
(bir şeyin kullanıma hazır halde olduğunu ilan eden) açılış seremonisi christening n.
yalnızca telefonla çağırıldığında müşteri taşıma yetkisi olduğu halde yoldan da müşteri alan taksi gypsy n.
yalnızca telefonla çağırıldığında müşteri taşıma yetkisi olduğu halde yoldan da müşteri alan taksi gypsy cab n.
iki seyyar evin birbirine cıvatalanmış ve yerleşik halde kullanımı doublewide n.
yeni bir yere toplu halde giriş invasion n.
ciro edilebilir evrakın eksiksiz halde hamiline ilk teslimi issue n.
katı halde olma solidness n.
iki yana açık halde oturma span n.
kalabalık bir halde ilerlemek throng v.
öfkeli bir halde gitmek storm v.
bir işe fena halde bulaşmış olmak be in something up to one's eyes v.
koyun gibi sıkı bir halde toplanmak huddle v.
yıkık dökük bir halde olmak be in ruins v.
atıl halde olmak remain inactive v.
aktif halde tutmak maintain something active v.
kalabalık bir halde toplanmak throng v.
kalabalık bir halde gelmek throng v.
kalabalık bir halde beklemek throng v.
kalabalık bir halde gitmek throng v.
fena halde yanılmak be way out in left field v.
fena halde bir şey kokmak stink of v.
bir yeri darmadağınık bir halde bırakmak leave a place in a shambles v.
fena halde azarlamak flay v.
fena halde benzetmek beat somebody to a pulp v.
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışmak be strange bedfellows v.
aktif halde tutmak keep something active v.
somut bir halde dışa vurmak embody in v.
sorulmadığı halde akıl vermek kibitz v.
kullanılır halde olmak remain usable v.
kullanılır halde olmak be usable v.
iyi halde tutmak maintain v.
fena halde pataklamak beat up v.
birini sokakta yerde yatar halde bulmak find someone laying in the street v.
omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak be half dead with a bullet hole in one's shoulder v.
bir bilgisayar sisteme hakkı olmadığı halde/izinsiz girmek hack into a computer system v.
alkollü halde trafiğe çıkmakla suçlanmak be charged with drunk driving v.
konuşurken son heceyi incelterek soru sorulmadığı halde cümleye soru havası vermek uptalk v.
işlemez halde olmak be at a stand v.
kombine halde sahip olmak unite v.
birim halde yönetmek unitize v.
fena halde yakmak bescorch v.
cansız halde hareket etmek mouch [uk] v.
ölü halde yatmak repose v.
toplu halde yaşamak hive v.
(zamanı geçmiş bir fikri, kurumu) işlevsiz olduğu halde muhafaza etmek mummify v.
fena halde bezdirmek overcloy v.
toplu halde iğneler batırmak pincushion v.
(papazı) halk istemediği halde göreve getirmek introvertive v.
üstüne vazife olmadığı halde sorgulamak intrude v.
(haber, bilgi) basitleştirilmiş halde sunmak predigest v.
(vida, çivi) çıkarılamaz halde çakılıp kalmak freeze v.
uyuşuk bir halde olmak slumber v.
pasaklı bir halde yaşamak poke v.
(kalabalık) dağınık halde akıp geçmek spill v.
bilgiyi sadeleştirilmiş halde sunmak spoon-feed v.
atıl halde durmak stand v.
somut halde var olmak stand v.
(belli bir halde) bırakmak leave v.
acınacak halde olan pitiable adj.
acınacak halde olan pitiful adj.
toplu halde indiscrete adj.
ne yapacağını bilmez halde at a loss adj.
acınacak halde wretched adj.
doğal halde in the raw adj.
toplu halde yaşayan gregarious adj.
pasaklı bir halde slatternly adj.
çok kötü halde at a low ebb adj.
kötü bir halde shot adj.
acınacak halde sorry adj.
acınacak halde pitiable adj.
acınacak halde pitiful adj.
berbat bir halde olan wretched adj.
toplu halde yaşayan social adj.
soluğu kesilmiş bir halde out of breath adj.
açlıktan ölecek halde olan starveling adj.
acınacak halde deplorable adj.
kötü halde seedy adj.
gaz halde olmayan nongaseous adj.
tanınmaz halde incognizable adj.
acınacak halde poor soul adj.
bitkin bir halde dead-beat adj.
hayretten konuşamaz halde dumbfound adj.
kusacak halde sick adj.
kusacak halde sickish adj.
kusacak halde queasy adj.
kusacak halde nauseated adj.
şaşırmış halde at a loss adj.
ne yapacağını bilemez halde nonplused adj.
ne yapacağını bilemez halde puzzled adj.
çalışır halde, çalıştırılmış switched on adj.
yaygın halde kullanılan commonly used adj.
ne yapacağını bilemez halde nonplussed adj.
bütün halde olan unitive adj.
içinden çıkılmaz bir halde intricate adj.
eşyalı halde satılan ya da kiralanan (yer) ready-furnished adj.
hobi olarak yapıldığı halde kazanç getiren (iş) nonrecreational adj.
saçma sapan bir halde nonsensically adj.
kullanılamaz halde olan nonusable adj.
imkanı olduğu halde okumayan aliterate adj.
okuma yazması olduğu halde okumaya ilgi duymayan aliterate adj.
toplu halde yaşayan amadelphous adj.
(yerel otorite tarafından) iyi halde tutulmayan unadopted [brit] adj.
genişletilmiş halde duran uncontracted adj.
berbat bir halde olan elenge adj.
berbat bir halde olan ellenge [obsolete] adj.
katı halde kalan undissolving adj.
iyi halde tutulmayan unkept adj.
donmuş halde olan unthawed adj.
bittiği ya da sona erdiği açıklandığı halde aktif olmaya devam eden zombie adj.
bittiği ya da sona erdiği açıklandığı halde farklı bir versiyonuyla geri dönen zombie adj.
bütün halde maiden adj.
acınacak halde bewailable adj.
şaşırmış halde will [dialect] adj.
şaşırmış halde will [dialect] adj.
acınacak halde hangdog adj.
sinirden patlayacak halde loaded adj.
kullanılamaz halde olan bung [australia] adj.
bakımsız halde debilitated adj.
acınacak halde grievable [obsolete] adj.
uygun bir şekilde çalışır halde okay adj.
yeterli bir şekilde çalışır halde okay adj.
kartlar uygun bir şekilde açılmış halde open adj.
gözler açık halde yapılan open-eyed adj.
acınacak halde olan compassionate [obsolete] adj.
nizamsız bir halde disruly adj.
karışık bir halde disruly adj.
rezil halde olan in dust and ashes adj.
gafil halde bulunan in the lurch [obsolete] adj.
toplumda kabul edildiği halde yasal olmayan courtesy adj.
sıkı birleştirildiği halde su geçirmez olmayan (fıçı) dry adj.
(kağıt) pürüzsüz olduğu halde parlaklığı düşük dull adj.
bacak bacak üstüne atılmış halde crosslegged adj.
hazırlıksız halde yakalanan flatfooted adj.
(hanedan armalarında hayvan kuyruğu) hayvanın bir tarafına doğru bükülmüş halde percussant adj.
katlı halde pliform adj.
(arma figürü) kanatları açık halde duran segreant adj.
uyarıcılara tepki verebildiği halde akıl yürütemeyen sensitive [obsolete] adj.
fena halde ironik cruel adj.
pasaklı bir halde slattern adj.
dağınık halde slattern adj.
toplu halde yaşayan subsocial adj.
üzerine yapışık halde bulunan superjacent adj.
zorla getirilmiş bir halde cowedly adv.
dalgalı bir halde choppily adv.
çok seven bir halde dotingly adv.
pislik içinde bir halde dingily adv.
gururu incitilmiş bir halde abashedly adv.
her halde in any case adv.
o halde in turn adv.
onaylanmış bir halde acknowledgedly adv.
dalgalı bir halde alternatingly adv.
eşeysiz halde asexually adv.
arkaik bir halde archaically adv.
klişe bir halde tritely adv.
içekapanık bir halde autistically adv.
fena halde a lot adv.
yolunu kaybetmiş bir halde disorientedly adv.
kızarmış bir halde blearily adv.
fena halde unpleasantly adv.
acınacak bir halde ruefully adv.
aksi halde if not adv.
mahrum bırakılmış bir halde alienly adv.
dönek bir halde capriciously adv.
güçlü bir halde beefily adv.
itirafçı bir halde repentantly adv.
kahredici bir halde agonizingly adv.
karmaşık bir halde complicatedly adv.
sanatkarane bir halde artily adv.
kurak bir halde aridly adv.
şaşkın bir halde perplexedly adv.
harp bir halde devastatedly adv.
parasız bir halde impecuniously adv.
uykulu bir halde blearily adv.
savurgan bir halde profligately adv.
karada ve suda yaşayabilir halde amphibiously adv.
şu halde in that case adv.
kızdırılmış bir halde enragedly adv.
cana yakın bir halde congenially adv.
tetiği yarım çekilmiş halde at half cock adv.
yorgun bir halde effetely adv.
açıkgöz bir halde vigilantly adv.
genç bir halde youthfully adv.
iğrenç bir halde distastefully adv.
bunak bir halde dementedly adv.
şen şakrak bir halde jovially adv.
zahmetli bir halde arduously adv.
midesi bulanmış bir halde queasily adv.
kendine hakim bir halde passionlessly adv.
yöne bağlı bir halde anisotropically adv.
sümüksü bir halde slimily adv.
hüzünlü bir halde somberly adv.
tamamlanmış bir halde accomplishedly adv.
tedirgin bir halde irritatedly adv.
neşeli bir halde zestfully adv.
anlaşılması güç bir halde abstrusely adv.
acıklı bir halde disconsolately adv.
dolaşık bir halde knottily adv.
dışyalıtık halde adiabatically adv.
yemyeşil bir halde lushly adv.
solgun bir halde pallidly adv.
mükemmel halde on the top of the world adv.
narin bir halde fragilely adv.
yoksun bir halde wantingly adv.
iştah açıcı bir halde appetizingly adv.
acayip bir halde queerly adv.
agresif bir halde belligerently adv.
üzgün bir halde chagrinedly adv.
yusyuvarlak bir halde rotundly adv.
gergin halde on the stretch adv.
yığılmış bir halde congestedly adv.
uyumlu bir halde deferentially adv.
sarhoş bir halde jaggedly adv.
şiddetli bir halde with a vengeance adv.
karmaşık bir halde involvedly adv.
kremsi bir halde creamily adv.
şimdiki halde as matters stand adv.
terkedilmiş bir halde foresakenly adv.
müşkülpesent bir halde exigently adv.
gururlu bir halde conceitedly adv.
dokunulur halde tangibly adv.
üzüntülü bir halde worriedly adv.
paragöz bir halde acquisitively adv.
tatsız bir halde tastelessly adv.
asık suratlı bir halde dourly adv.
dayanıklı bir halde impregnably adv.
kaplanabilir bir halde venerably adv.
utanç verici bir halde disgracefully adv.
verimsiz bir halde leanly adv.
öyle olduğu halde even now adv.
becerikli bir halde adeptly adv.
kendini beğenmiş bir halde insufferably adv.
etkisiz bir halde inefficaciously adv.
yumuşak başlı bir halde pliantly adv.
soyutlanmış bir halde isolatedly adv.
şimdiki halde at present adv.
fırtınalı bir halde gustily adv.
basık bir halde compressedly adv.
içkili bir halde wetly adv.
çapaklı bir halde crustily adv.
şüpheli bir halde fishily adv.
durgun bir halde torpidly adv.
su götürmez bir halde irrefutably adv.
zarif bir halde lightfootedly adv.
üşengeç bir halde slothfully adv.
dışarı götüren bir halde efferently adv.
eskimiş halde decrepitly adv.
hoşnut olmuş bir halde delightedly adv.
baygın bir halde languishingly adv.
ağlanacak halde lamentably adv.
uçarı bir halde dissolutely adv.
harap bir halde desolately adv.
kendini beğenmiş bir halde clannishly adv.
gülünç bir halde grotesquely adv.
yüzergezer bir halde amphibiously adv.
üzgün bir halde heartbrokenly adv.
rengarenk bir halde colorfully adv.
ölçülü bir halde demurely adv.
zor bir halde crucially adv.
istikrarsız bir halde changeably adv.
çetrefilli bir halde crucially adv.
serseri bir halde roguishly adv.
uyumlu bir halde cohesively adv.
biçimlenmemiş bir halde amorphously adv.
yapışkan halde clamantly adv.
bitkin bir halde drainedly adv.
fena halde by halves adv.
aşikar bir halde blatantly adv.
dinç bir halde spryly adv.
tamamlanmamış halde deficiently adv.
sert bir halde acrimoniously adv.
dalgın bir halde thoughtfully adv.
sıkıştırılmış bir halde compactly adv.
dayanıklı bir halde lastingly adv.
uyarıcı halde admonitorily adv.
çürümüş bir halde bruisedly adv.
tartışmaya açık bir halde argumentatively adv.
şık bir halde chipperly adv.
bıktırıcı bir halde disgustingly adv.
bitişik halde adjacently adv.
sınıfsız bir halde classlessly adv.
kütlesel bir halde aggregately adv.
solgun halde fadedly adv.
üzgün bir halde downheartedly adv.
emici bir halde absorbantly adv.
yaşlanmaz bir halde agelessly adv.
tatsız tuzsuz bir halde jadedly adv.
şok olmuş bir halde openmouthedly adv.
ağrılı bir halde achingly adv.
eğlenceli bir halde sociably adv.
darmadağınık bir halde messily adv.
küçük düşürülmüş bir halde degradedly adv.
şaşkın halde bemusedly adv.
durgun bir halde inactively adv.
ajite bir halde agitatedly adv.
iyi halde on one's pin adv.
duyulamaz bir halde inaudibly adv.
dengeleştirilmiş bir halde balancedly adv.
beceriksiz bir halde gawkily adv.
dağınık bir halde sloppily adv.
komik bir halde ludicrously adv.
karmakarışık bir halde promiscuously adv.
tırtıllı bir halde raggedly adv.
dağınık bir halde amorphously adv.
farkına varmış bir halde disillusionedly adv.
çapkın bir halde coquettishly adv.
dehşete düşürücü bir halde awesomely adv.
komalık halde enragedly adv.
duygusuz bir halde impassibly adv.
cansız halde apathetically adv.
kimsesiz bir halde emptily adv.
dumanlı bir halde mistily adv.
uyuşuk bir halde stuporously adv.
beğenilir bir halde admirably adv.
emilmiş bir halde absorbedly adv.
yürüyebilir halde ambulatorily adv.
feci halde disastrously adv.
durgun bir halde latently adv.
uygunsuz bir halde discordantly adv.
cafcaflı bir halde tawdrily adv.
şık bir halde dandyishly adv.
gülünç bir halde campily adv.
oynak halde allosterically adv.
şu halde so then adv.
yumuşak bir halde silkily adv.
çok dalmış bir halde raptly adv.
bunamış bir halde dottily adv.
garip bir halde laughably adv.
acınacak halde pathetically adv.
yıpranmış bir halde jadishly adv.
sırılsıklam bir halde soggily adv.
isli bir halde smuttily adv.
taşınmaz bir halde immovably adv.
panik bir halde panickingly adv.
cansız bir halde vapidly adv.
kafası karışmış bir halde befuddledly adv.
onarılamaz bir halde irremediably adv.
sıkıcı bir halde inanimately adv.
gazaba gelmiş halde wrathfully adv.
dargın bir halde displeasedly adv.
neşeli bir halde rambunctiously adv.
kederli bir halde anguishedly adv.
çamurlanmış halde bedraggledly adv.
sönük bir halde uninspiredly adv.
öfkeli bir halde spunkily adv.
değişen bir halde alternatingly adv.
dar görüşlü bir halde parochially adv.
esrarlı bir halde arcanely adv.
kirli bir halde dirtily adv.
karasevdalı bir halde infatuatedly adv.
öyle olduğu halde bile ever at that adv.
çok düzenli bir halde just so adv.
hem iyi hem kötü bir halde bittersweetly adv.
boyun eğmiş bir halde resignedly adv.
donuk bir halde colourlessly adv.
burkulmuş bir halde wrenchingly adv.
kabarık bir halde puffily adv.
yarılmış bir halde bifidly adv.
sevindirilmiş bir halde elatedly adv.
kabarık bir halde turgidly adv.
tuzsuz bir halde boringly adv.
kötü halde in a sad case adv.
sinirli bir halde annoyedly adv.
anlaşılmaz bir halde intangibly adv.
kullanılabilir bir halde availably adv.
anlaşılmaz bir halde enigmatically adv.
anlaşılmaz bir halde eerily adv.
kırpık kırpık bir halde raggedly adv.
kasvetli bir halde murkily adv.
kısaltılmış bir halde acronymically adv.
eski bir halde shabbily adv.
ufacık bir halde wispily adv.
frapan bir halde attractively adv.
uyumlu bir halde congenially adv.
tanınmış bir halde distinguishedly adv.
müşkülpesent bir halde demandingly adv.
avanak bir halde cully adv.
şimdiki halde as affairs stand adv.
rahatsız edici bir halde inconveniently adv.
sarkık bir halde floppily adv.
sarhoş bir halde woozily adv.
ablatif halde ablatively adv.
kaba saba bir halde rankly adv.
tiksindirici bir halde nauseatingly adv.
tehlikeli halde daringly adv.
iç karartıcı bir halde depressingly adv.
eskimiş bir halde rancidly adv.
yakışır halde befittingly adv.
canından bezmiş bir halde lackadaisically adv.
mükemmel bir halde dreamfully adv.
bitkin bir halde wearily adv.
yontulmamış halde craggily adv.
tapınacak bir halde worshipfully adv.
canı sıkkın bir halde disgruntledly adv.
cansız halde abiotically adv.
kemikli sayılır halde angularly adv.
tarifsiz bir halde indefinably adv.
yorucu bir halde fatiguingly adv.
alkışlanabilir bir halde applaudably adv.
saldırgan bir halde offensively adv.
durgun bir halde sleepily adv.
çıtkırıldım bir halde mincingly adv.
üzgün bir halde crestfallenly adv.
derbeder bir halde dowdily adv.
okur yazarlığı olmayan bir halde illiterately adv.
parlak bir halde luculently adv.
berrak bir halde liquidly adv.
kötüleşmiş bir halde aggravatedly adv.
sevgi dolu bir halde warmly adv.
onaylanabilir bir halde certifiably adv.
kimyasal bir halde actinically adv.
iki eşit parçaya ayrılmış bir halde bifidly adv.
iğrenç bir halde filthily adv.
ateşli bir halde racily adv.
sıkıntılı bir halde grayly adv.
ele geçirilmez bir halde impalpably adv.
sinir bozucu bir halde aggravatingly adv.
yumuşacık bir halde fluffily adv.
yaşam dolu bir halde bouncily adv.
tuhaf bir halde comedically adv.
aromatik bir halde aromatically adv.
gevşek bir halde laxly adv.
sarhoş edici bir halde intoxicatingly adv.
kendini beğenmiş bir halde complacently adv.
avantajlı bir halde expediently adv.
sarsılmış halde affectedly adv.
incitilmiş bir halde hurtly adv.
aliterasyonlu bir halde alliteratively adv.
şaşılacak bir halde wondrously adv.
acınası bir halde wretchedly adv.
pasif bir halde inactively adv.
kurumlu bir halde snippily adv.
sıkıcı bir halde colorlessly adv.
titrek bir halde plangently adv.
karşı konulamaz bir halde irresistibly adv.
rengarenk bir halde colourfully adv.
derli toplu bir halde sprucely adv.
gösterişli bir halde artily adv.
katışımsal bir halde combinatorially adv.
perişan bir halde distraughtly adv.
öyle olduğu halde, bile ever at that adv.
neşeli bir halde sportively adv.
öğütülmüş halde crushedly adv.
çamurlu bir halde drumly adv.
buzlu bir halde gelidly adv.
dalgalı bir halde sinuously adv.
kanlı bir halde murderously adv.
tozlu bir halde dustily adv.
kullanışsız bir halde impracticably adv.
o halde at that rate adv.
sevecen bir halde mercifully adv.
uyuşmuş halde numbly adv.
toplu halde gregariously adv.
fena halde sore adv.
kavgalı bir halde litigiously adv.
yaralı bir halde injuredly adv.