|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
kendini kaybetmiş |
lost adj.
|
|
He lost his temper.
Kendini kaybetti.
More Sentences
|
2 |
General |
yönünü kaybetmiş |
disorientated adj.
|
|
Tom may have been disorientated.
Tom yönünü kaybetmiş olabilir.
More Sentences
|
Colloquial |
|
3 |
Colloquial |
kontrolünü kaybetmiş |
freaked out adj.
|
|
Mary's parents completely freaked out.
Mary'nin ailesi tamamen kontrolünü kaybetti.
More Sentences
|
Idioms |
|
4 |
Idioms |
(kendini) kaybetmiş |
beside (oneself) adj.
|
|
When his wife heard of his violent death, she was beside herself with grief.
Karısı onun vahşi ölümünü duyduğunda, kederden kendini kaybetmişti.
More Sentences
|
General |
|
5 |
General |
yarışmayı kaybetmiş kimse |
also ran n.
|
|
6 |
General |
umudunu kaybetmiş insan |
abandoned person n.
|
|
7 |
General |
koltuğunu kaybetmiş kimse |
jack-out-of-office n.
|
|
8 |
General |
yakınını kaybetmiş kimse |
bereaved person n.
|
|
9 |
General |
yakınını kaybetmiş kimse |
bereaver n.
|
|
10 |
General |
işleme gibi nedenlerle verimliliğini kaybetmiş arazi |
worn land n.
|
|
11 |
General |
cesaretini kaybetmiş kimse |
despondent n.
|
|
12 |
General |
cesaretini kaybetmiş kimse |
desponder n.
|
|
13 |
General |
tüm dişlerini kaybetmiş yaşlı koyun |
gummer n.
|
|
|
14 |
General |
tüm dişlerini kaybetmiş yaşlı koyun |
gummy [australia] n.
|
|
15 |
General |
unutulmuş veya etkisini kaybetmiş geçmiş olay |
history n.
|
|
16 |
General |
savaşta eşini kaybetmiş kimse |
war widow n.
|
|
17 |
General |
doğru yolu kaybetmiş olma |
benightment n.
|
|
18 |
General |
esnekliğini kaybetmiş olma |
deadness n.
|
|
19 |
General |
şeklini kaybetmiş olmak |
be out of shape v.
|
|
20 |
General |
kontrolünü kaybetmiş bir şekilde ormana koşmak |
run through the woods out of control v.
|
|
21 |
General |
işlevini kaybetmiş |
vestigial adj.
|
|
22 |
General |
kendini kaybetmiş (öfkeden) |
out of control adj.
|
|
23 |
General |
ümidini kaybetmiş |
disheartened adj.
|
|
24 |
General |
yolunu kaybetmiş |
stray adj.
|
|
25 |
General |
bir kolunu kaybetmiş |
minus an arm adj.
|
|
26 |
General |
yolunu kaybetmiş |
disoriented adj.
|
|
27 |
General |
el alışkanlığını kaybetmiş |
rusty adj.
|
|
28 |
General |
yakınını kaybetmiş |
bereaved adj.
|
|
29 |
General |
savaşta kaybetmiş |
vanquished adj.
|
|
30 |
General |
haklarını kaybetmiş |
disenfranchised adj.
|
|
31 |
General |
kendini kaybetmiş |
hysterical adj.
|
|
32 |
General |
kendini kaybetmiş |
besotted adj.
|
|
33 |
General |
yakınını veya sevdiğini kaybetmiş |
bereft adj.
|
|
|
34 |
General |
yakınını veya sevdiğini kaybetmiş |
grieving adj.
|
|
35 |
General |
yakınını veya sevdiğini kaybetmiş |
mourning adj.
|
|
36 |
General |
yakınını veya sevdiğini kaybetmiş kimse |
bereaved adj.
|
|
37 |
General |
umudunu kaybetmiş |
despaired adj.
|
|
38 |
General |
dişsiz/dişlerini kaybetmiş |
gummy adj.
|
|
39 |
General |
hafızasını kaybetmiş |
amnesiac adj.
|
|
40 |
General |
haklarını kaybetmiş |
disenfranchized adj.
|
|
41 |
General |
bekaretini kaybetmiş (kimse) |
nonvirgin adj.
|
|
42 |
General |
canlılığını kaybetmiş |
quiescent adj.
|
|
43 |
General |
yolunu kaybetmiş |
errant adj.
|
|
44 |
General |
bombardıman sonucu evini kaybetmiş |
bombed-out adj.
|
|
45 |
General |
yolunu kaybetmiş |
misplaced adj.
|
|
46 |
General |
ümidini kaybetmiş |
demoralized [us] adj.
|
|
47 |
General |
ümidini kaybetmiş |
demoralised [uk] adj.
|
|
48 |
General |
yolunu kaybetmiş |
désorienté adj.
|
|
49 |
General |
(briçte) kaybetmiş |
off adj.
|
|
50 |
General |
önemli parçasını kaybetmiş |
one-legged adj.
|
|
51 |
General |
bekaretini kaybetmiş |
devirginate adj.
|
|
52 |
General |
memnuniyetini kaybetmiş |
disenchanted adj.
|
|
53 |
General |
(kumarda para) kaybetmiş |
down adj.
|
|
54 |
General |
koordinasyonunu kaybetmiş |
druggy adj.
|
|
55 |
General |
umudunu kaybetmiş |
discouraged adj.
|
|
56 |
General |
ümidini kaybetmiş |
discouraged adj.
|
|
57 |
General |
özelliğini kaybetmiş |
shriveled adj.
|
|
58 |
General |
korkudan aklını kaybetmiş |
frenetic adj.
|
|
59 |
General |
korkudan aklını kaybetmiş |
frenzical adj.
|
|
60 |
General |
korkudan aklını kaybetmiş |
frenzied adj.
|
|
61 |
General |
savaşta kaybetmiş |
suppressed adj.
|
|
62 |
General |
yolunu kaybetmiş bir halde |
disorientedly adv.
|
|
Proverb |
|
63 |
Proverb |
sevip de kaybetmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan iyidir |
it is better to have loved and lost than never to have loved at all
|
|
Colloquial |
|
64 |
Colloquial |
konuşma yetisini kaybetmiş |
lost the ability to speak adj.
|
|
65 |
Colloquial |
aklını kaybetmiş |
far gone adj.
|
|
66 |
Colloquial |
kendini kaybetmiş |
far gone adj.
|
|
67 |
Colloquial |
aklını kaybetmiş |
out of your head [uk] adj.
|
|
68 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) ilgisini kaybetmiş |
over (someone or something) adj.
|
|
69 |
Colloquial |
alkolden/uyuşturucudan kendini kaybetmiş |
killed (off) adj.
|
|
70 |
Colloquial |
becerisini/yeteneğini kaybetmiş |
out of touch adj.
|
|
71 |
Colloquial |
ustalığını kaybetmiş |
out of touch adj.
|
|
72 |
Colloquial |
(belli bir miktar para) kaybetmiş |
out (some amount of money) adj.
|
|
73 |
Colloquial |
aklını kaybetmiş |
off (one's) dot expr.
|
|
|
74 |
Colloquial |
kontrolünü kaybetmiş |
mad enough to spit tacks expr.
|
|
Idioms |
|
75 |
Idioms |
eski başarısını kaybetmiş kurum/takım |
a fallen angel n.
|
|
76 |
Idioms |
eski formunu kaybetmiş kurum/takım |
a fallen angel n.
|
|
77 |
Idioms |
canlılığını kaybetmiş kimse/şey |
a shadow of (one's) former self n.
|
|
78 |
Idioms |
eski neşesini kaybetmiş kimse/şey |
a shadow of (one's) former self n.
|
|
79 |
Idioms |
canlılığını kaybetmiş kimse/şey |
a shadow of (one's) old self n.
|
|
80 |
Idioms |
eski neşesini kaybetmiş kimse/şey |
a shadow of (one's) old self n.
|
|
81 |
Idioms |
canlılığını kaybetmiş kimse/şey |
a shadow of (oneself) n.
|
|
82 |
Idioms |
eski neşesini kaybetmiş kimse/şey |
a shadow of (oneself) n.
|
|
83 |
Idioms |
eski gücünü kaybetmiş kimse/şey |
a spent force n.
|
|
84 |
Idioms |
etkisini kaybetmiş kimse/şey |
a spent force n.
|
|
85 |
Idioms |
canlılığını kaybetmiş kimse/şey |
shadow of one's self n.
|
|
86 |
Idioms |
neşesini kaybetmiş kimse/şey |
shadow of one's self n.
|
|
87 |
Idioms |
aklını kaybetmiş olmak |
be/go soft in the head v.
|
|
88 |
Idioms |
özgürlüğünü kaybetmiş olmak |
can't call one's soul one's own v.
|
|
89 |
Idioms |
özgürlüğünü kaybetmiş olmak |
can't call soul own v.
|
|
90 |
Idioms |
at başı da kaybetsen kaybetmiş sayılırsın |
close only counts in horseshoes v.
|
|
91 |
Idioms |
çok az bir farkla kaybetmiş |
beaten at the post adj.
|
|
92 |
Idioms |
eski gücünü kaybetmiş |
spent force adj.
|
|
93 |
Idioms |
hislerini kaybetmiş |
beyond feeling adj.
|
|
94 |
Idioms |
alkolden/uyuşturucudan kendini kaybetmiş |
loaded to the gills adj.
|
|
95 |
Idioms |
kontrolünü kaybetmiş |
loaded to the gills adj.
|
|
96 |
Idioms |
kıl payı kaybetmiş |
beaten at the post adj.
|
|
97 |
Idioms |
kıl payı kaybetmiş |
pipped at the post adj.
|
|
98 |
Idioms |
hayatını yitirmiş/kaybetmiş |
living impaired adj.
|
|
99 |
Idioms |
(bir şeyle/şeyden) kendini kaybetmiş |
beside oneself (with something) adj.
|
|
100 |
Idioms |
kendini kaybetmiş |
beside yourself adj.
|
|
101 |
Idioms |
(kelime veya kelimeler için) başka bir dile çevrilirken ince ayrıntısını/anlamını kaybetmiş |
lost in translation adj.
|
|
102 |
Idioms |
kontrolünü kaybetmiş |
mad enough to spit adj.
|
|
103 |
Idioms |
iştahını kaybetmiş |
off (one's) feed adj.
|
|
104 |
Idioms |
(alkolden/uyuşturucudan) kendini kaybetmiş |
off (one's) head [uk/ireland] adj.
|
|
105 |
Idioms |
iştahını kaybetmiş |
off (one's) oats adj.
|
|
106 |
Idioms |
iştahını kaybetmiş |
off your oats adj.
|
|
107 |
Idioms |
kendini kaybetmiş |
beside oneself expr.
|
|
108 |
Idioms |
saygısını kaybetmiş |
in the bad graces of expr.
|
|
109 |
Idioms |
eski etkisini kaybetmiş |
in the wilderness expr.
|
|
110 |
Idioms |
üzerindeki ilgiyi kaybetmiş |
out of the limelight expr.
|
|
111 |
Idioms |
her şeyini kaybetmiş |
on skid row [us] expr.
|
|
112 |
Idioms |
sahip olduğu her şeyi kaybetmiş |
on skid row [us] expr.
|
|
113 |
Idioms |
(birinin) saygısını kaybetmiş |
in the bad graces of (one) expr.
|
|
114 |
Idioms |
şuurunu kaybetmiş |
out of (one's) senses expr.
|
|
115 |
Idioms |
(birinin) gözünde değerini kaybetmiş |
out of favor (with one) expr.
|
|
116 |
Idioms |
(birinin) rağbetini/desteğini kaybetmiş |
out of favor (with one) expr.
|
|
117 |
Idioms |
(korkudan, endişeden, üzüntüden) kendini kaybetmiş |
out of your mind expr.
|
|
Trade/Economic |
|
118 |
Trade/Economic |
değer kaybetmiş olup eski değerine geri döneceği düşünülen hisse senedi |
recovery stock n.
|
|
119 |
Trade/Economic |
değer kaybetmiş para |
depreciated currency n.
|
|
120 |
Trade/Economic |
değerini kaybetmiş para |
depreciated currency n.
|
|
121 |
Trade/Economic |
değer kaybetmiş yabancı paraların değiştirilmesi için alınan ücret |
disagio n.
|
|
122 |
Trade/Economic |
değer kaybetmiş döviz kuru |
depreciated exchange rate n.
|
|
123 |
Trade/Economic |
değerini kaybetmiş stoklar |
worthless inventories n.
|
|
124 |
Trade/Economic |
güncelliğini kaybetmiş standart |
out of date standard n.
|
|
125 |
Trade/Economic |
savaşı kaybetmiş devletlerden alınan tazminat |
reparation n.
|
|
126 |
Trade/Economic |
tüketim toplumunda umutlarını kaybetmiş şehirli profesyoneller |
frustrated urban professionals (fruppies) n.
|
|
127 |
Trade/Economic |
piyasada satılamayacak derecede değer kaybetmiş |
toxic adj.
|
|
128 |
Trade/Economic |
değer kaybetmiş |
depreciated adj.
|
|
129 |
Trade/Economic |
para kaybetmiş durumda |
out-of-pocket adj.
|
|
Law |
|
130 |
Law |
icrai vasfını kaybetmiş karar |
dormant judgment n.
|
|
131 |
Law |
orijinal üyelerinden geriye yalnızca küçük bir kısım kaldığından temsiliyet gücünü veya otoritesini kaybetmiş yasama organı |
rump n.
|
|
132 |
Law |
(eskiden) vatandaşlık hakkını kaybetmiş kimseyi belirli haklardan mahrum eden yasa |
corruption of blood n.
|
|
Politics |
|
133 |
Politics |
değer kaybetmiş aktifler |
impaired assets n.
|
|
134 |
Politics |
değer kaybetmiş aktif/varlık |
impaired asset n.
|
|
135 |
Politics |
oy hakkını kaybetmiş ülke |
associated nation n.
|
|
136 |
Politics |
vatandaşlık hakkını kaybetmiş |
attainted adj.
|
|
Technical |
|
137 |
Technical |
yaşamsal faaliyetini kaybetmiş hayvan veya insanlara uygulanan polimerlerle kaplayarak bozulmadan saklama yöntemi |
plastination n.
|
|
Textile |
|
138 |
Textile |
eşini kaybetmiş bir kadının yas belirtisi olarak giydiği siyah elbise |
weeds n.
|
|
139 |
Textile |
eşini kaybetmiş bir kadının yas belirtisi olarak giydiği siyah elbise |
widow's weeds n.
|
|
Aeronautic |
|
140 |
Aeronautic |
kontrolü kaybetmiş bir uçağın kendi etrafında dönerek yere doğru hızla düşmesi |
death spiral n.
|
|
Medical |
|
141 |
Medical |
rengini kaybetmiş alyuvar |
achromocyte n.
|
|
142 |
Medical |
rengini kaybetmiş hücre |
achromocyte n.
|
|
143 |
Medical |
(inme sonrası) işlevini kaybetmiş olup yapısal bütünlüğünü koruyan beyin bölgesi |
penumbra n.
|
|
144 |
Medical |
etki gücünü kaybetmiş bağışık kanı tekrar eski durumuna getirmek |
reactivate v.
|
|
Gastronomy |
|
145 |
Gastronomy |
mayalanırken şekerinin büyük kısmını kaybetmiş (içki) |
dry adj.
|
|
146 |
Gastronomy |
mayalanırken şekerinin büyük kısmını kaybetmiş (şampanya) |
sec adj.
|
|
Biology |
|
147 |
Biology |
büyümesi için gereken bazı maddeleri sentezleme becerisini kaybetmiş organizma |
auxotroph n.
|
|
148 |
Biology |
hemoglobinini kaybetmiş kırmızı kan hücresi |
ghost n.
|
|
149 |
Biology |
kendini yenileme yeteneklerini kaybetmiş |
nullipotent adj.
|
|
150 |
Biology |
işlevini kaybetmiş (organ) |
obsolescent adj.
|
|
Biochemistry |
|
151 |
Biochemistry |
doğal yapısını kaybetmiş |
denatured adj.
|
|
Astronomy |
|
152 |
Astronomy |
üst atmosferini kaybetmiş ve sadece çekirdeği açıkta kalmış varsayımsal gaz devi gezegenler |
chthonian planet n.
|
|
Botanic |
|
153 |
Botanic |
uç duvarlarını kaybetmiş bir dizi uzun hücrenin oluşturduğu kesintisiz boru şekilli yapı |
duct n.
|
|
Religious |
|
154 |
Religious |
bir kimsenin yakınını kaybetmiş kişilere merhum adına bir kilise ayini tertip ettiğini bildirmek üzere gönderdiği kart |
mass card n.
|
|
Geography |
|
155 |
Geography |
(erozyon döngüsünün son aşamasındaki bir akarsu) tortu taşıması nedeniyle güç kaybetmiş |
decrepit adj.
|
|
Card |
|
156 |
Card |
pokerde bir oyuncunun henüz bütün kartlar açılmamışken bile kesin olarak kaybetmiş olması |
drawing dead n.
|
|
Archaic |
|
157 |
Archaic |
imtiyazlarını kaybetmiş kimse |
alien n.
|
|
158 |
Archaic |
hayatını kaybetmiş |
lamented adj.
|
|
159 |
Archaic |
alkolden kendini kaybetmiş |
intoxicate adj.
|
|
160 |
Archaic |
korkudan aklını kaybetmiş |
frenetical adj.
|
|
Ornithology |
|
161 |
Ornithology |
uçma yeteneğini kaybetmiş olan gececil bir papağan |
night kaka (strigops habroptilus) n.
|
|
162 |
Ornithology |
uçma yeteneğini kaybetmiş olan gececil bir papağan |
night parrot n.
|
|
163 |
Ornithology |
uçma yeteneğini kaybetmiş olan gececil bir papağan |
kakapo n.
|
|
164 |
Ornithology |
işlevini kaybetmiş kanatları, uzun gagaları ve küçük gözleri olan, uçamayan bir kara kuşu takımı |
apterygiformes n.
|
|
165 |
Ornithology |
işlevini kaybetmiş kanatları, uzun gagaları ve küçük gözleri olan, uçamayan bir kara kuşu takımı |
order apterygiformes n.
|
|
166 |
Ornithology |
işlevini kaybetmiş kanatları, uzun gagası ve küçük gözleri olan, uçamayan bir kara kuşu cinsi |
apteryx n.
|
|
Reptiles |
|
167 |
Reptiles |
ılıman bölgelere özgü gözleri işlevini kaybetmiş solucan benzeri bir yılan |
blind snake n.
|
|
168 |
Reptiles |
ılıman bölgelere özgü gözleri işlevini kaybetmiş solucan benzeri bir yılan |
worm snake n.
|
|
Slang |
|
169 |
Slang |
bakireliğini kaybetmiş kadın |
damaged goods n.
|
|
170 |
Slang |
şuurunu kaybetmiş |
pigeon-eyed adj.
|
|
171 |
Slang |
alkol/uyuşturucudan kendini kaybetmiş |
faded adj.
|
|
172 |
Slang |
kendini kaybetmiş |
out of sight adj.
|
|
173 |
Slang |
kızlığını kaybetmiş |
porked adj.
|
|
174 |
Slang |
şuurunu kaybetmiş |
koed adj.
|
|
175 |
Slang |
alkolün etkisiyle kendinden geçmiş/kendini kaybetmiş |
smashed out of (one's) mind adj.
|
|
176 |
Slang |
alkolün etkisiyle kendinden geçmiş/kontrolünü kaybetmiş |
plastered to the wall adj.
|
|
177 |
Slang |
alkolün etkisiyle kendinden geçmiş/kontrolünü kaybetmiş |
putrid adj.
|
|
178 |
Slang |
kontrolünü kaybetmiş |
freaked adj.
|
|
179 |
Slang |
uyuşturucudan kendini kaybetmiş/kendinden geçmiş |
skagged out adj.
|
|
180 |
Slang |
sarhoşluktan bilincini kaybetmiş |
vomatose adj.
|
|
181 |
Slang |
kendini kaybetmiş |
wigged out adj.
|
|
182 |
Slang |
alkolden/uyuşturucudan kendini kaybetmiş |
off (one's) face expr.
|
|
British Slang |
|
183 |
British Slang |
kendini kaybetmiş tip |
cabbage n.
|
|
Modern Slang |
|
184 |
Modern Slang |
tamamen bilincini kaybetmiş |
all blacked out adj.
|
|