kirlilik - Turc Anglais Dictionnaire

kirlilik

Sens de "kirlilik" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 35 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kirlilik pollution n.
Pleasure boats generate a great deal of noise and pollution.
Gezi tekneleri çok fazla gürültü ve kirlilik yaratmaktadır.

More Sentences
General
kirlilik contamination n.
At this meeting, the measures taken by the Member States in relation to the MPA contamination will be reviewed.
Bu toplantıda, Üye Devletler tarafından MPA kirliliğine ilişkin olarak alınan tedbirler gözden geçirilecektir.

More Sentences
Technical
kirlilik pollution n.
Pleasure boats generate a great deal of noise and pollution.
Gezi tekneleri çok fazla gürültü ve kirlilik yaratmaktadır.

More Sentences
Common Usage
kirlilik dirtiness n.
General
kirlilik filthiness n.
kirlilik impureness n.
kirlilik dustiness n.
kirlilik mess n.
kirlilik uncleanliness n.
kirlilik dinginess n.
kirlilik grubbiness n.
kirlilik filth n.
kirlilik dinge n.
kirlilik griminess n.
kirlilik miriness n.
kirlilik grime n.
kirlilik impurities n.
kirlilik smudginess n.
kirlilik nastiness n.
kirlilik impurity n.
kirlilik grunge n.
kirlilik lutulence [obsolete] n.
kirlilik infection n.
kirlilik pollutedness n.
kirlilik smudge n.
kirlilik soilage n.
kirlilik soiliness n.
kirlilik soilure n.
kirlilik soss [dialect] [uk] n.
Law
kirlilik defilement n.
Technical
kirlilik impurity n.
Construction
kirlilik impurity n.
Food Engineering
kirlilik noise n.
Printery
kirlilik debris n.
kirlilik deposit n.

Sens de "kirlilik" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 88 résultat(s)

Turc Anglais
General
kentsel kirlilik urban pollution n.
We therefore urgently need to adopt measures o combat industrial and urban pollution in the Mediterranean.
Bu nedenle Akdeniz'deki endüstriyel ve kentsel kirlilikle mücadele için acilen tedbirler almamız gerekmektedir.

More Sentences
kirlilik sorunu pollution problem n.
These emissions contribute to ozone formation, which is one of the air pollution problems we have still not solved.
Bu emisyonlar, hala çözemediğimiz hava kirliliği sorunlarından biri olan ozon oluşumuna katkıda bulunmaktadır.

More Sentences
kirlilik problemi pollution problem n.
From year to year, pollution problems are becoming more and more serious.
Kirlilik problemleri yıldan yıla gittikçe ciddileşiyor.

More Sentences
Environment
atmosferik kirlilik atmospheric pollution n.
Previously, atmospheric pollution used to be associated with roads and traffic.
Daha önceleri atmosferik kirlilik yollar ve trafik ile ilişkilendirilirdi.

More Sentences
kirlilik düzeyi level of pollution n.
This place seems to have relatively low levels of pollution.
Bu yer görece düşük kirlilik düzeyine sahip gibi görünüyor.

More Sentences
kirlilik seviyesi level of pollution n.
This place seems to have relatively low levels of pollution.
Burası nispeten düşük kirlilik seviyelerine sahip gibi görünüyor.

More Sentences
kirlilik kaynağı source of pollution n.
It will address all relevant sources of pollution, including industrial activities.
Endüstriyel faaliyetler de dahil olmak üzere ilgili tüm kirlilik kaynaklarını ele alacaktır.

More Sentences
radyoaktif kirlilik radioactive pollution n.
These waters already suffer unacceptable levels of radioactive pollution from Sellafield.
Bu sular halihazırda Sellafield'den kaynaklanan kabul edilemez düzeylerde radyoaktif kirliliğe maruz kalmaktadır.

More Sentences
Meteorology
atmosferik kirlilik atmospheric pollution n.
Previously, atmospheric pollution used to be associated with roads and traffic.
Daha önceleri atmosferik kirlilik yollar ve trafik ile ilişkilendirilirdi.

More Sentences
General
elektromanyetik kirlilik electromagnetic pollution n.
kirlilik kontrolü pollution control n.
kirlilik kontrolü contamination control n.
entegre kirlilik önleme ve kontrolü direktifi integrated pollution prevention and control directive n.
estetik kirlilik aesthetic pollution n.
başlıca kirlilik kaynağı major source of pollution n.
(kirlilik ve trafiği azaltma amacıyla gerçekleştirilen) araç paylaşımı ridesharing [us] n.
kirlilik önleyici antipollution adj.
kirlilik ile ilgili pollution-related adj.
Advertising
görsel kirlilik visual blight n.
Technical
atmosfer kirlilik ölçeri air contamination meter n.
akışkanların kirlilik seviyesi contamination level of fluids n.
atmosfer kirlilik monitörü air contamination monitor n.
fiziksel ve kimyasal kirlilik physical and chemical impurity n.
kirlilik ve yabancı tanecik sayısı number of impurities and foreign particles n.
kirlilik denetimi pollution control n.
kirlilik katsayısı coefficient of contamination n.
kirlilik kaynağı pollution source n.
kirlilik giderme decontamination n.
yüzey kirlilik monitörlerinin kalibrasyonu calibration of surface contamination monitors n.
yüzey kirlilik monitörü surface contamination monitor n.
(metal yüzey) kirlilik giderme desmutting n.
kirlilik önleyici antipollution adj.
Construction
kum organik kirlilik test cihazı sand organic impurities n.
Marine
toplam kirlilik yükü düzenlemesi total pollutant load regulation n.
termal kirlilik thermal pollution n.
Food Engineering
kirlilik faktörü fouling factor n.
kirlilik katsayısı fouling factor n.
kirlilik etmeni fouling factor n.
Marine Biology
genetik kirlilik genetic pollution n.
kirlilik yükü pollution load n.
nokatasal kirlilik point source pollution n.
Agriculture
tarımsal kirlilik agricultural pollution n.
Environment
biyolojik olarak çözünemeyen kirlilik nonbiodegradable pollution n.
ağır metal kirlilik seviyesi heavy metal pollution level n.
dış kaynaklı kirlilik imission n.
duman kirlilik bölgesi smoke pollution area n.
görsel kirlilik visual pollution n.
hava yoluyla taşınan kirlilik airborne pollution n.
kaba kirlilik coarse pollution n.
kirlilik yükü pollution load n.
kirlilik kaynağı pollution source n.
kirlilik kontrol sistemi pollution control system n.
kirlilik denetim hattı contamination control line n.
kirlilik denetimi pollution control n.
kimyasal kirlilik chemical pollution n.
kirlilik denetim faaliyetleri pollution control costs n.
kirlilik denetim noktası contamination control point n.
nbc kirlilik kontrolü contamination control n.
noktasal kaynaklı kirlilik point source pollution n.
radyoaktif kirlilik radioactive contamination n.
sınır ötesi kirlilik transfrontier pollution n.
sınır ötesi kirlilik transfrontier polltion n.
sıvı kirlilik liquid pollution n.
sınır ötesi kirlilik transboundary pollution n.
sucul ortamdaki kirlilik pollution in the aquatic environment n.
spesifik kirlilik yükü specific pollution load n.
sularda kirlilik kaynakları sources of water pollution n.
taşıtların neden olduğu kirlilik vehicular pollution n.
yayılı kaynaklı kirlilik non-point source pollution n.
yapay kirlilik deneyi artificial pollution test n.
yayılı kaynaklı kirlilik nonpoint source pollution n.
(mikroorganizma kaynaklı) biyolojik kirlilik biological fouling n.
(mikroorganizma kaynaklı) biyolojik kirlilik biofouling n.
doğada çözünebilir kirlilik biodegradable pollution n.
kirlilik durumunu değerlendiren ve potansiyel zayıflıklarını belirleyen multidisipliner saha araştırması baseline environmental survey n.
bölgede kirlilik kaynaklı gelişen geniş çaplı balık ölümü fishkill n.
tanımlanabilir tek bir kaynaktan gelmeyen (kirlilik) nonpoint adj.
(çevre) kirlilik karşıtı antipollution adj.
kirlilik yaratmayan clean adj.
kirlilik yaratmadan clean adv.
Meteorology
gaussıan kirlilik modeli gaussian plume model n.
kirlilik yoğunluk modeli perturbation model n.
kirlilik dağılımı lofting n.
Geology
denizel kirlilik fouling n.
Military
kirlilik kontrol hattı contamination control line n.
kirlilik kontrol sahaları contamination control areas n.
kirlilik kontrol noktası contamination control point n.
Printery
kirlilik birikimi dirt build-up n.