meşru - Turc Anglais Dictionnaire

meşru

Sens de "meşru" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 22 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
meşru legitimate adj.
However, in this case it would have been quite legitimate and I fully understand that.
Ancak bu durumda bu oldukça meşru olurdu ve ben bunu tamamen anlıyorum.

More Sentences
Trade/Economic
meşru legitimate adj.
But I hope Members will acknowledge that this is not the only legitimate view of the European Union.
Ancak Üyelerin bunun Avrupa Birliği'nin tek meşru görüşü olmadığını kabul edeceklerini umuyorum.

More Sentences
Law
meşru legitimate adj.
Nothing should remain outside the scope of these legitimate negotiations.
Hiçbir şey bu meşru müzakerelerin kapsamı dışında kalmamalıdır.

More Sentences
Technical
meşru legitimate adj.
This is a legitimate expectation of the 2.8 billion people who live on less than USD 2 per day.
Bu, günde 2 ABD Dolarının altında bir gelirle yaşayan 2.8 milyar insanın meşru bir beklentisidir.

More Sentences
General
meşru rightful adj.
meşru true adj.
meşru statutory adj.
meşru licit adj.
meşru valid adj.
meşru canonical adj.
meşru legal adj.
meşru legit adj.
meşru lawful adj.
meşru square adj.
Colloquial
meşru on the up and up [us] expr.
Idioms
meşru on the up-and-up expr.
Trade/Economic
meşru lawful adj.
Law
meşru legal adj.
meşru justifiable adj.
meşru dejure adj.
meşru congeable adj.
meşru lawful adj.

Sens de "meşru" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 164 résultat(s)

Turc Anglais
General
meşru müdafaa self-defense n.
The police established that Dan acted within the bounds of self-defense.
Polis, Dan'in meşru müdafaa sınırları içinde hareket ettiğini tespit etti.

More Sentences
meşru müdafaa self-defence n.
The destruction of these cultural treasures has nothing to do with security and self-defence.
Bu kültürel hazinelerin yok edilmesinin güvenlik ve meşru müdafaa ile hiçbir ilgisi yoktur.

More Sentences
meşru menfaatler legitimate interests n.
I turn, fourthly, to the legitimate interests of the new carriers.
Dördüncü olarak, yeni taşıyıcıların meşru menfaatlerine dönüyorum.

More Sentences
meşru hak legitimate right n.
For far too long the Palestinian people have been denied their legitimate rights.
Filistin halkı çok uzun zamandır meşru haklarından mahrum bırakılıyor.

More Sentences
meşru bir şekilde legitimately adv.
We were not there at that moment, because we rightly recognised that Ariel Sharon had been legitimately elected.
Biz o anda orada değildik çünkü Ariel Sharon'un meşru bir şekilde seçildiğini haklı olarak kabul ettik.

More Sentences
Law
meşru müdafaa self-defence n.
We must continue to enforce a no-fly zone, including giving the pilots the right to self-defence.
Pilotlara meşru müdafaa hakkı verilmesi de dahil olmak üzere uçuşa yasak bölgeyi uygulamaya devam etmeliyiz.

More Sentences
meşru hükümet legitimate government n.
The Commission supports President Gbagbo and his legitimate government, both put in place by democratic elections.
Komisyon, demokratik seçimlerle işbaşına gelen Başkan Gbagbo ve meşru hükümetini desteklemektedir.

More Sentences
meşru müdafaa self-defence n.
Dan shot Matt in self-defence.
Dan meşru müdafada Mat'e ateş etti.

More Sentences
Politics
meşru talepler legitimate demands n.
However, in politics conformity of interests is a valuable means of achieving legitimate demands.
Ancak siyasette çıkarların uyumu, meşru taleplerin elde edilmesi için değerli bir araçtır.

More Sentences
General
meşru tevali taraftarı legitimist n.
gayri meşru olma illegitimacy n.
meşru yerleşim allowable settlement n.
meşru mazeret acceptable excuse n.
gayri meşru çocuklar illegitimate children n.
meşru müdafaa self defence n.
gayri meşru çocuk natural child n.
meşru kral king de jure n.
meşru müdafaa self defense n.
meşru zemin legitimate ground n.
rahibin gayri meşru çocuğu nephew n.
meşru varis apparent [obsolete] n.
sonradan evlenen ve meşru bir oğulları olan ebeveynlerin evlilikten önce doğan oğlu bastard elder n.
(iskoç asiller sınıfında) bir soyluluk unvanın meşru mirasçısı master [scotland] n.
gayri meşru cinsel ilişki hank panky n.
gayri meşru çocuk dünyaya getirmek misfortune [dialect] n.
gayri meşru çocuk misfortune [dialect] n.
gayri meşru savaş açma filibusterism [obsolete] n.
meşru kılmak legalize v.
meşru kılmak legitimate v.
meşru kılmak validate v.
meşru olmak be legal v.
meşru olmak be lawful v.
meşru kılmak legalise v.
meşru kılmak legitimatize v.
meşru kılmak legitimatise v.
gayri meşru şekilde ele geçirmek loot v.
gayrı meşru saymak illegitimate v.
meşru olarak doğmuş legitimate adj.
gayri meşru unjustified adj.
gayri meşru illicit adj.
gayri meşru spurious adj.
gayri meşru misbegotten adj.
gayri meşru illegal adj.
gayri meşru out of wedlock adj.
meşru farzedilir putative adj.
gayri meşru unlawful adj.
gayri meşru adulterine adj.
meşru olmayan extracanonical adj.
gayri meşru born out of wedlock adj.
gayri meşru nameless adj.
gayri meşru out-of-wedlock adj.
meşru varis olan apparent adj.
gayri meşru misgotten adj.
gayri meşru bir şekilde illegitimately adv.
meşru olarak de jure adv.
meşru olarak legally adv.
meşru bir zeminde on a legitimate basis adv.
meşru/yasal olarak rightfully adv.
meşru bir şekilde licitly adv.
meşru bir şekilde lawfully adv.
meşru şekilde mulierly [obsolete] adv.
Phrasals
birinin/bir şeyin arkada yürüttüğü işleri gizlemek için meşru olarak çalışan bir işletme gibi görünmek front for v.
birinin/bir şeyin arkada yürüttüğü işleri gizlemek için meşru olarak çalışan bir işletme gibi görünmek front for (someone or something) v.
Phrases
amaç aracı meşru kılar the end justifies the means n.
Colloquial
yasal/meşru bir hayat sürmek/sürmeye başlamak go legit v.
Idioms
meşru prens prince of the blood n.
meşru prens (ya da prenses) prince (or princess) of the blood n.
meşru gözaltı a righteous collar n.
meşru gözaltı righteous collar n.
(bir şey için) meşru hedef fair game (for something) n.
(bir şeyi) meşru bir şekilde temin etmek come by (something) honestly v.
(bir özelliğini) meşru bir şekilde almış olmak come by (something) honestly v.
meşru/münasip/ uygun ve yerinde olmak pass the smell test v.
meşru/yasal yollardan kazanç elde etmek earn an honest buck v.
meşru/yasal yollardan kazanç elde etmek earn an honest penny v.
meşru/yasal yollardan kazanç elde etmek earn (or turn) an honest penny v.
meşru hedef olmak be fair game v.
meşru bir şekilde temin etmek come by honestly v.
meşru/temiz bir yaşam sürmek stay on (the right) track v.
Trade/Economic
gayrı meşru kazanç illegal income n.
gayri meşru kazanç illicit gain n.
meşru ticaret lawful trade n.
meşru korunma self-defense n.
meşru korunma self-defence n.
meşru yük legal merchandise n.
meşru grev lawful strike n.
meşru hedef fair game n.
Law
meşru bir vasiyete ve geçerli kanunlara uygun olarak belirlenmiş halefiyet testamentary succession n.
gayri meşru çocuğun babası olduğu düşünülen putative father n.
gayri meşru bir çocuğa babası tarafından nafaka verilmesi için nafaka ödeme emri affiliation order n.
gayri meşru çocuğun babası sayılan putative father n.
meşru olmayan fiyat illicit price n.
meşru müdafaa self-defense n.
meşru mirasçı olma apparency n.
meşru müdafaa justifiable self defence n.
meşru varis rightful heir n.
meşru müdafaa legitimate self-defense n.
meşru mirasçı heir apparent n.
meşru mirasçılık apparency n.
meşru kılma legalization n.
meşru kılma legitimation n.
meşru müdafaa sırasında adam öldürme chance-medley n.
meşru müdafaa self defense n.
meşru temsilci legitimate representative n.
meşru çocuk veya kardeş mulier n.
meşru kılma legalisation n.
meşru mirasçılık apparentness n.
meşru rekabet kanunları code of fair competition n.
meşru müdafaa hakkı right of self defence n.
meşru çocuk legitimate child n.
meşru müdafaa self-protection n.
meşru sahibi rightful owner n.
meşru mirasçı olma apparentness n.
meşru hukuk statute law n.
meşru evlatlar lawful issue n.
meşru müdafaa hakkı right of self defense n.
meşru menfaat legitimate interest n.
meşru müdafaa self defence n.
meşru mirasçı heir presumptive n.
nesebi meşru çocuk legitimate child n.
yasal anlamda meşru sayılmayan bir mezhebin amaçlarına tahsis edilen tesis superstitious uses n.
meşru olmayan yollardan jüriyi etkilemeyle suçlanan kimse embrasor n.
meşru olma mulierty n.
(küçük yaş, rıza bulunmaması gibi nedenlere dayanan) meşru evlilik engeli impediment n.
kanunun etik veya ideolojik değer taşımaksızın insan yapımı meşru hukuka sıkıştığına dair teori positivism n.
bağışların kanunlar çerçevesinde meşru sayılmayan dini ritüeller için kullanılması durumu superstitious use n.
gayri meşru olduğunu kanıtlamak bastardise v.
gayri meşru olduğunu kanıtlamak bastardize v.
meşru kılmak legitimize v.
meşru kılmak legalise v.
meşru kılmak legitimate v.
meşru kılmak legalize v.
meşru olmayan yollardan jüriyi etkilemeye çalışmak embrace v.
meşru doğmuş legitimate adj.
meşru olarak doğmuş born in lawful wedlock adj.
gayri meşru doğmuş out of wedlock born expr.
hak sahibinin meşru menfaatlerine halel getirmeksizin without prejudice to the legitimate interests of the right holder expr.
Politics
meşru temsilci legitimate representative n.
meşru savunma legitimate defense n.
meşru hükümet government de jure n.
meşru sebep valid reason n.
meşru savunma necessary defence n.
meşru müdafaa necessary defence n.
meşru ve yasal memur officer de facto n.
meşru savunma necessary defense n.
meşru müdafaa necessary defense n.
meşru lider legitimate leader n.
meşru ve yasal memur officer de jure n.
meşru otorite legitimate authority n.
meşru savunma self defense n.
yasadışılığı meşru kılan haller enabling act n.
yasadışılığı meşru kılan kanun hükmü enabling clause n.
Aeronautic
bir havaalanının meşru ziyaretçilere açık kısmı gümrük ve diğer kontrollerden önce gelen bölümü landside n.
Medical
meşru olmayan illegal adj.
Social Sciences
çoğunluğun kendini normal ve meşru kılma durumu heteronormativity n.
History
yasal faaliyetlerin meşru olarak yürütülebileceği günleri gösteren eski roma takvimi fasti n.
Religious
meşru papaya muhalif olarak gösterilen rakip papa antipope n.
Environment
meşru koşullar allowable criterion n.
Military
erken meşru müdafaa anticipatory self defence n.
gayri meşru muharip unauthorized belligerents n.
Latin
meşru evlenme connubium n.
savaşın başlatılmasını meşru kılan sebepler jus ad bellum n.
Slang
gayri meşru çocuk bastard slip n.
meşru olmayan iffy adj.