Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Synonymes
Phrases
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
Ressources
A propos de nous
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais Phrases
Turc - Anglais
Espagnol - Anglais
Cacher l'historique
Détails de l'historique
Effacer l'historique
Historique :
daha zeki
on us
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Historique
Phrases
Sens de
"on us"
dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Colloquial
1
Colloquial
on us
expr.
bizden
This unique cooperation makes heavy demands
on us,
however.
Ancak bu benzersiz işbirliği
bizden
ağır taleplerde bulunuyor.
More Sentences
Sens de
"on us"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 258 résultat(s)
Catégorie
Anglais
Turc
Colloquial
1
Colloquial
on vacation [us]
expr.
tatilde
While they were
on vacation,
their neighbors cared for their dog.
Onlar
tatildeyken
komşuları onların köpeğine baktı.
More Sentences
General
2
General
bound (on) [us]
adj.
kararlı
3
General
on-again, off-again [us]
adj.
düzensiz aralıklarla kesilip devam eden
4
General
on-again, off-again [us]
adj.
bir karar verip bir vazgeçen
5
General
on-again, off-again [us]
adj.
kararsız
6
General
one on one [us]
adj.
iki kişi arasında dolaysız iletişim içeren
7
General
one on one [us]
adj.
iki kişi arasındaki doğrudan iletişim veya alışverişe dair
8
General
high on the hog [us]
adv.
zengin
9
General
high on the hog [us]
adv.
varlıklı
10
General
high on the hog [us]
adv.
lüks içinde
11
General
high on the hog [us]
adv.
bir eli yağda bir eli balda
12
General
on line [us]
adv.
kuyrukta
13
General
on line [us]
adv.
bekleme sırasında
14
General
on line [us]
adv.
sırasını bekleyerek
15
General
on-line [us]
adv.
kuyrukta
16
General
on-line [us]
adv.
bekleme sırasında
17
General
on-line [us]
adv.
sırasını bekleyerek
Phrasals
18
Phrasals
latch on [us/canada]
v.
elde etmek
19
Phrasals
latch on [us/canada]
v.
edinmek
20
Phrasals
latch on [us/canada]
v.
erişmek
Proverb
21
Proverb
what happens on the road stays on the road [us]
yolda olan yolda kalır
Colloquial
22
Colloquial
hog on ice [us]
n.
güvenilmez kimse
23
Colloquial
hog on ice [us]
n.
kaypak kimse
24
Colloquial
hog on ice [us]
n.
sağlam olmayan kimse
25
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
seks yapmak
26
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
deli gibi dans etmek
27
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
çılgın gibi dans etmek
28
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
çılgınca dans etmek
29
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
içinden geldiği gibi/gönlünce dans etmek
30
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
deli gibi partilemek/parti yapmak
31
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
deli gibi eğlenmek
32
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
çılgınca partilemek/parti yapmak
33
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
çılgınca eğlenmek
34
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
azıtmak
35
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
içinden geldiği gibi/gönlünce parti yapmak
36
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
içinden geldiği gibi/gönlünce eğlenmek
37
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
delirmek
38
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
çıldırmak
39
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
sinirlenmek
40
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
çılgınca hareketler yapmak
41
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
deli deli hareketler yapmak
42
Colloquial
get (one's) freak on [us]
v.
kontrolü kaybetmek
43
Colloquial
on account of [us]
adv.
çünkü
44
Colloquial
on account of [us]
adv.
zira
45
Colloquial
have pity on us!
expr.
acı bize!
46
Colloquial
not on your tintype [obsolete] [us]
expr.
asla olmaz
47
Colloquial
not on your tintype [obsolete] [us]
expr.
hayatta olmaz
48
Colloquial
not on your tintype [obsolete] [us]
expr.
kesinlikle olmaz
49
Colloquial
not on your tintype [obsolete] [us]
expr.
imkansız
50
Colloquial
not on your tintype [obsolete] [us]
expr.
imkanı yok
51
Colloquial
not on your tintype [obsolete] [us]
expr.
mümkünatı yok
52
Colloquial
not on your tintype [obsolete] [us]
expr.
katiyen olmaz
53
Colloquial
not on your tintype [obsolete] [us]
expr.
dünyada olmaz
54
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
son derece dürüst
55
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
son derece saygılı
56
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
son derece düzgün/doğru
57
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
apaçık
58
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
yasal
59
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
meşru
60
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
içten
61
Colloquial
on the up and up [us]
expr.
samimi
62
Colloquial
on vacation [us]
expr.
tatile
Idioms
63
Idioms
a night on the town [us]
n.
gecelere akma
64
Idioms
a night on the town [us]
n.
alemlere akma
65
Idioms
a night on the town [us]
n.
ortamlara akma
66
Idioms
the handwriting is on the wall (us)
n.
tehlike belirtisi/işareti
67
Idioms
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us]
n.
çorak arazi/toprak
68
Idioms
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us]
n.
aşırı verimsiz toprak
69
Idioms
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us]
n.
üzerinde bir şey yetiştirmeye elverişsiz arazi/toprak
70
Idioms
go on line [us]
v.
devreye girmek
71
Idioms
go on line [us]
v.
faaliyet göstermeye başlamak
72
Idioms
go on line [us]
v.
çalışır hale gelmek
73
Idioms
go on line [us]
v.
işlemek
74
Idioms
go on line [us]
v.
kullanılmaya başlamak
75
Idioms
go on line [us]
v.
faaliyet göstermek
76
Idioms
come on line [us]
v.
tam kapasiteyle çalışmaya başlamak
77
Idioms
come on line [us]
v.
kullanıma hazır olmak
78
Idioms
come on line [us]
v.
piyasaya sürülmek
79
Idioms
go on line [us]
v.
tam kapasiteyle çalışmaya başlamak
80
Idioms
go on line [us]
v.
kullanıma hazır olmak
81
Idioms
go on line [us]
v.
piyasaya sürülmek
82
Idioms
lay/put a guilt trip on somebody (us)
v.
yaptığı bir şey yüzünden birini suçlu hissettirmek
83
Idioms
be on (one's) good behavior [us]
v.
çok kibar olmak
84
Idioms
be on (one's) good behavior [us]
v.
çok terbiyeli olmak
85
Idioms
be on (one's) good behavior [us]
v.
çok efendi olmak
86
Idioms
be on (one's) good behavior [us]
v.
son derece görgülü davranmak
87
Idioms
have a lot on the ball [us]
v.
dikkatli olmak
88
Idioms
have a lot on the ball [us]
v.
bilgili olmak
89
Idioms
have a lot on the ball [us]
v.
hızlı harekete geçmek
90
Idioms
have a lot on the ball [us]
v.
akıllı olmak
91
Idioms
have a lot on the ball [us]
v.
hızlı hareket etmek
92
Idioms
have a lot on the ball [us]
v.
bir çok meziyeti olmak
93
Idioms
have a lot on the ball [us]
v.
bir çok yeteneği olmak
94
Idioms
put a crimp on something [us]
v.
bir şey üzerinde kötü bir etkisi olmak
95
Idioms
put a crimp on something [us]
v.
bir şey üzerinde negatif/olumsuz bir etkisi olmak
96
Idioms
put a crimp on something [us]
v.
bir şeye köstek olmak
97
Idioms
put a crimp on something [us]
v.
bir şeye engel olmak/teşkil etmek
98
Idioms
put a crimp on something [us]
v.
bir şeyi zora sokmak
99
Idioms
put a crimp on something [us]
v.
bir şeyi kötü/olumsuz etkilemek
100
Idioms
be on the ragged edge [us]
v.
eşiğinde olmak
101
Idioms
be on the ragged edge [us]
v.
üzere olmak
102
Idioms
do the dirt on someone [us]
v.
birine kötülük etmek/yapmak
103
Idioms
do the dirt on someone [us]
v.
birine pislik yapmak
104
Idioms
do the dirt on someone [us]
v.
birine şerefsizlik yapmak
105
Idioms
do the dirt on someone [us]
v.
birine kazık atmak
106
Idioms
take a bead on someone/something [us]
v.
birine/bir şeye nişan almak
107
Idioms
take a bead on someone/something [us]
v.
birine/bir şeye silah doğrultmak
108
Idioms
take a bead on someone/something [us]
v.
birini/bir şeyi hedef almak
109
Idioms
take a bead on someone/something [us]
v.
birine/bir şeye namlu doğrultmak
110
Idioms
take a bead on someone/something [us]
v.
birine/bir şeye silah çekmek
111
Idioms
drop the dime on [us]
v.
-i ele vermek
112
Idioms
drop the dime on [us]
v.
-i ispiyonlamak
113
Idioms
drop the dime on [us]
v.
-i polise vermek/ispiyonlamak
114
Idioms
drop the dime on [us]
v.
-i polise şikayet etmek/bildirmek
115
Idioms
drop a dime on [us]
v.
-i ele vermek
116
Idioms
drop a dime on [us]
v.
-i ispiyonlamak
117
Idioms
drop a dime on [us]
v.
-i polise vermek/ispiyonlamak
118
Idioms
drop a dime on [us]
v.
-i polise şikayet etmek/bildirmek
119
Idioms
get the jump on someone/something [us]
v.
birinden/bir şeyden önce/erken davranmak
120
Idioms
get the jump on someone/something [us]
v.
rakibine/bir şeye karşı avantajlı başlamak
121
Idioms
get the jump on someone/something [us]
v.
birinden/bir şeyden erken başlamak
122
Idioms
get the jump on someone/something [us]
v.
birinin/bir şeyin (bir adım) önünde başlamak
123
Idioms
get a line on someone [us]
v.
biri hakkında bilgi almak
124
Idioms
get a line on someone [us]
v.
biri hakkında bilgi edinmek
125
Idioms
get a line on someone [us]
v.
biri hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
126
Idioms
get a line on someone [us]
v.
biri hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
127
Idioms
get your feet on the ground [us]
v.
ayağını sağlam basmak
128
Idioms
get your feet on the ground [us]
v.
işini sağlama almak
129
Idioms
have something/a lot on the ball [us]
v.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
130
Idioms
have something/a lot on the ball [us]
v.
kafası basar/çalışır olmak
131
Idioms
have something/a lot on the ball [us]
v.
yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
132
Idioms
have something/a lot on the ball [us]
v.
bir işi iyi yapabilmek
133
Idioms
have something/a lot on the ball [us]
v.
zeki/akıllı olmak
134
Idioms
keep you on the edge of your chair [us]
v.
hop oturup hop kaldırmak
135
Idioms
keep you on the edge of your chair [us]
v.
hop oturtup hop kaldırmak
136
Idioms
put the make on [us]
v.
sırnaşmak (cinsel anlamda)
137
Idioms
put the make on [us]
v.
asılmak
138
Idioms
put the make on [us]
v.
yazmak
139
Idioms
take a flyer (on something) [us]
v.
(bir şeyde) şansını denemek
140
Idioms
take a flyer (on something) [us]
v.
(bir şeyin) riskine girmek
141
Idioms
take a flyer (on something) [us]
v.
(bir konuda) kumar oynamak
142
Idioms
take a flyer (on something) [us]
v.
(bir konuda) riske girmek
143
Idioms
take a flyer (on something) [us]
v.
(bir konuda) risk almak
144
Idioms
take a flyer (on something) [us]
v.
(bir konuda) riskli bir girişimde bulunmak
145
Idioms
work the rabbit's foot on [us]
v.
kandırmak
146
Idioms
work the rabbit's foot on [us]
v.
aldatmak
147
Idioms
work the rabbit's foot on [us]
v.
oyuna getirmek
148
Idioms
up on (one's) ear [us]
adj.
sinirlenmiş
149
Idioms
up on (one's) ear [us]
adj.
sinirleri ayağa kalkmış
150
Idioms
up on (one's) ear [us]
adj.
siniri zıplamış
151
Idioms
up on (one's) ear [us]
adj.
çaba gösteren
152
Idioms
up on (one's) ear [us]
adj.
kendini zorlayan
153
Idioms
on (one's) best behavior [us]
adj.
çok uslu
154
Idioms
on (one's) best behavior [us]
adj.
çok efendi
155
Idioms
on (one's) best behavior [us]
adj.
çok kibar
156
Idioms
on (one's) best behavior [us]
adj.
çok terbiyeli
157
Idioms
on (one's) good behavior [us]
adj.
çok uslu
158
Idioms
on (one's) good behavior [us]
adj.
çok efendi
159
Idioms
on (one's) good behavior [us]
adj.
çok kibar
160
Idioms
on (one's) good behavior [us]
adj.
çok terbiyeli
161
Idioms
the shoe is on the other foot (us)
expr.
işler tersine döndü
162
Idioms
give us your take on it
expr.
senin düşüncen nedir
163
Idioms
on skid row [us]
expr.
varoşta
164
Idioms
on skid row [us]
expr.
şehrin batak bölgelerinde
165
Idioms
on skid row [us]
expr.
şehrin yoksul bölgelerinde
166
Idioms
on skid row [us]
expr.
her şeyini kaybetmiş
167
Idioms
on skid row [us]
expr.
her şeyini yitirmiş
168
Idioms
on skid row [us]
expr.
kaybedecek bir şeyi kalmamış
169
Idioms
on skid row [us]
expr.
evsiz barksız kalmış
170
Idioms
on skid row [us]
expr.
sefil olmuş
171
Idioms
on skid row [us]
expr.
beş parasız kalmış
172
Idioms
on skid row [us]
expr.
meteliksiz kalmış
173
Idioms
on skid row [us]
expr.
sahip olduğu her şeyi kaybetmiş
174
Idioms
on skid row [us]
expr.
sefalet/yoksulluk içinde
175
Idioms
on skid row [us]
expr.
sersefil olmuş
176
Idioms
on the prod [old-fashioned] [us]
expr.
sorun çıkarmaya meyilli
177
Idioms
on the prod [old-fashioned] [us]
expr.
belaya yatkın
178
Idioms
on the prod [old-fashioned] [us]
expr.
kışkırtıcı
179
Idioms
on the prod [old-fashioned] [us]
expr.
düşmanca eğilimleri olan
180
Idioms
on the prod [us]
expr.
bela arayan
181
Idioms
on the prod [us]
expr.
belasını arayan
182
Idioms
on tilt [us]
expr.
telaş içinde
183
Idioms
on tilt [us]
expr.
pervasız
184
Idioms
on tilt [us]
expr.
dikkatsiz
185
Idioms
on tilt [us]
expr.
düşünmeden hareket eden
186
Idioms
on tilt [us]
expr.
pervasızca
187
Idioms
on tilt [us]
expr.
umursamaz bir şekilde
188
Idioms
on tilt [us]
expr.
gözü kara bir şekilde
189
Idioms
on tilt [us]
expr.
korkusuzca
190
Idioms
on the outs [us]
expr.
uyuşmazlık/anlaşmazlık içinde
191
Idioms
on the outs [us]
expr.
husumet içinde
192
Idioms
born on the fourth of july [us]
expr.
aşırı vatansever amerikalı
193
Idioms
on your own hook [us]
expr.
kendi kendine
194
Idioms
on your own hook [us]
expr.
kendi başına
195
Idioms
on your own hook [us]
expr.
bağımsız olarak
196
Idioms
on your own hook [us]
expr.
kendi girişimiyle
Speaking
197
Speaking
have pity on us!
expr.
bize acı!
Education
198
Education
on-campus [us]
adj.
eğitim kuruluşunun kampüsünde yaşayan
199
Education
on-campus [us]
adj.
kampüs imkanlarına dair
200
Education
on-campus [us]
adj.
kampüs faaliyetlerine dair
201
Education
on-campus [us]
adv.
kampüste gerçekleşen
Slang
202
Slang
shit on a shingle [us]
n.
tost ekmeği üzerinde kremalı parçalanmış sığır eti (genelde askeri gazinolarda bulunan bir yemek)
203
Slang
go (or be) on the fritz [us]
v.
(makine) bozulmak
204
Slang
go (or be) on the fritz [us]
v.
(makine) arızalanmak
205
Slang
go (or be) on the fritz [us]
v.
(makine) bozuk olmak
206
Slang
go (or be) on the fritz [us]
v.
(makine) arızalanmak
207
Slang
go (or be) on the fritz [us]
v.
(makine) düzgün çalışmamak
208
Slang
get a load on [us]
v.
sarhoş olmak
209
Slang
get a load on [us]
v.
kafayı bulmak
210
Slang
have a load on [us]
v.
sarhoş olmak
211
Slang
have a load on [us]
v.
kafayı bulmak
212
Slang
be on (one's) ass [us]
v.
(öndeki arabanın) kıçına girmek
213
Slang
be on (one's) ass [us]
v.
(öndeki arabanın) dibine girmek
214
Slang
be on (one's) ass [us]
v.
(öndeki arabanın) kıçının dibine girmek
215
Slang
be on (one's) ass [us]
v.
diğer arabaya değdirecek kadar yakın sürmek
216
Slang
be on (one's) ass [us]
v.
(birinin) kıçının dibinden ayrılmamak
217
Slang
be on (one's) ass [us]
v.
(birinin) peşini bırakmamak
218
Slang
be on (one's) ass [us]
v.
(birinin) kuyruğundan ayrılmamak
219
Slang
carry a chinaman on (one's) back [us]
v.
uyuşturucu bağımlılığından mustarip olmak
220
Slang
carry a chinaman on (one's) back [us]
v.
uyuşturucu bağımlılığı (birinin) sırtına yük olmak
221
Slang
carry a chinaman on (one's) back [us]
v.
uyuşturucu mağduru olmak
222
Slang
push up on (someone) [us]
v.
(biriyle) flört etmek
223
Slang
push up on (someone) [us]
v.
(birini) baştan çıkarmaya çalışmak
224
Slang
push up on (someone) [us]
v.
(birine) cinsel yönden yakınlaşmaya çalışmak
225
Slang
push up on (someone) [us]
v.
(birine) asılmak
226
Slang
push up on (someone) [us]
v.
(birine) yavşamak
227
Slang
push up on (someone) [us]
v.
(birine) yılışmak
228
Slang
push up on (someone) [us]
v.
(birine) yazmak
229
Slang
be on (one's) shit list [us]
v.
(birinin) kara listesinde olmak
230
Slang
be on (one's) shit list [us]
v.
(birinin) düşmanı olmak
231
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birini/bir şeyi üzmek/kırmak
232
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birini/bir şeyi bozmak
233
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birini/bir şeyi kötü etkilemek
234
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birini/bir şeyi mahvetmek
235
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birine/bir şeye zarar vermek
236
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birini/bir şeyi yermek
237
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birine/bir şeye kötü davranmak
238
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birine/bir şeye yüklenmek
239
Slang
do a number on somebody/something [us]
v.
birinin/bir şeyin canına okumak
240
Slang
rip on [us]
v.
şaka yollu hakaret etmek
241
Slang
rip on [us]
v.
şaka yollu eleştirmek
242
Slang
rip on [us]
v.
alay ederek sataşmak
243
Slang
keep it on the down-low [us]
v.
kimselere söylememek
244
Slang
keep it on the down-low [us]
v.
gizli tutmak
245
Slang
keep it on the down-low [us]
v.
sır olarak tutmak
246
Slang
put your ass on the line [us]
v.
büyük bir riske girmek
247
Slang
put your ass on the line [us]
v.
kendini tehlikeye atmak
248
Slang
put your ass on the line [us]
v.
kendini ateşe atmak
249
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
(öndeki arabanın) kıçında
250
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
(öndeki arabanın) dibinde
251
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
(öndeki arabanın) kıçının dibine girmiş
252
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
diğer arabaya değdirecek kadar yakın
253
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
(öndeki araçla) tampon tampona
254
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
sürekli (birinin) kıçının dibinde
255
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
sürekli (birinin) peşinde
256
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
sürekli (birinin) kuyruğunda/ensesinde/tepesinde
257
Slang
on (one's) ass [us]
expr.
(birinin) yakasına yapışmış
258
Slang
right on [us/canada]
exclam.
işte budur!
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of on us
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy