rain - Turc Anglais Dictionnaire

rain

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "rain" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 26 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
rain n. yağmur
We pampered Europeans are desperate for rain to replenish our rivers and reservoirs.
Biz şımartılmış Avrupalılar, nehirlerimizi ve rezervuarlarımızı doldurmak için yağmura muhtacız.

More Sentences
rain v. yağmur yağmak
It would be absurd to deny that it is raining outside.
Dışarıda yağmur yağdığını inkar etmek saçma olur.

More Sentences
General
rain n. yağış
The flowers in the garden died from the absence of rain.
Yağış yokluğu nedeniyle bahçedeki çiçekler öldü.

More Sentences
rain n. yağmur
Even today we laid on some rain here to make you feel at home.
Bugün bile sizi evinizde hissettirmek için burada biraz yağmur yağdırdık.

More Sentences
rain n. yağmurlu hava
I'm sad when it rains.
Yağmurlu havalarda hüzünleniyorum.

More Sentences
rain v. yağmak
It'll rain soon.
Yakında yağacak.

More Sentences
Geography
rain n. yağmur
After so much rain, I was thrilled when the sun finally came out.
O kadar yağmurdan sonra, sonunda güneş çıktığında çok heyecanlandım.

More Sentences
General
rain n. bereket
rain n. baran
rain n. rahmet
rain n. sağanak
rain n. yağışlı hava
rain n. yağmur sezonu
rain n. yağmur suyu
rain n. sağanak yağmur
rain n. yağmur mevsimi
rain n. mevsimlik yağış
rain v. yağmur gibi yağdırmak
rain v. yağmur gibi boşanmak
rain v. yağmuruna tutmak
rain v. yağdırmak
rain v. (yağmur) yağmak
rain v. sağanak yağmur yağmak
rain v. şakır şakır yağmak
rain v. bardaktan boşanırcasına yağmak
rain v. bardaktan boşalırcasına yağmak

Sens de "rain" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 445 résultat(s)

Anglais Turc
General
rain forest n. yağmur ormanı
A group started a campaign to preserve rain forests.
Bir grup yağmur ormanlarını korumak için bir kampanya başlattı.

More Sentences
rain cloud n. yağmur bulutu
Those are rain clouds.
Bunlar yağmur bulutları.

More Sentences
heavy rain n. şiddetli yağmur
The track meet was called off on account of the heavy rain.
Spor karşılaşması, şiddetli yağmur nedeniyle iptal edildi.

More Sentences
summer rain n. yaz yağmuru
I love summer rain.
Yaz yağmurunu severim.

More Sentences
rain water n. yağmur suyu
In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt.
Brüksel'de, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmadığını söylemekten memnuniyet duyuyorum.

More Sentences
heavy rain n. yoğun yağış
The dam burst owing to the heavy rain.
Yoğun yağış sebebiyle baraj taştı.

More Sentences
torrential rain n. şiddetli yağmur
Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
Onlarca insan şiddetli yağmurun yol açtığı ani su baskınlarında öldü.

More Sentences
rain boot n. yağmur çizmesi
I like to put on my rain boots and stomp in the puddles in the street.
Yağmur çizmelerimi giymeyi ve sokaktaki su birikintilerinde tepinmeyiı severim.

More Sentences
rain-water n. yağmur suyu
The rain-water runs off through this pipe.
Yağmur suyu bu borudan akıp gidiyor.

More Sentences
risk of rain n. yağmur riski/olasılığı
Today there is no risk of rain.
Bugün yağmur riski yok.

More Sentences
rain buckets v. şakır şakır yağmak
It's raining buckets outside.
Dışarıda şakır şakır yağmur yağıyor.

More Sentences
rain a lot v. çok yağmur yağmak
It rained a lot that winter.
O kış çok yağmur yağdı.

More Sentences
rain or shine adv. her halükarda
We'll be there rain or shine.
Her halükarda orada yapıyor olacağız.

More Sentences
rain or shine adv. ne olursa olsun
Rain or shine, I'll go.
Ne olursa olsun gideceğim.

More Sentences
Phrasals
rain out v. iptal etmek
Monday's game was rained out.
Pazartesi günkü maç yağmur nedeniyle iptal edildi.

More Sentences
Idioms
rain buckets v. bardaktan boşanırcasına yağmak
It's raining buckets outside.
Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.

More Sentences
rain pitchforks [old-fashioned] v. bardaktan boşanırcasına yağmak
It is raining pitchforks.
Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.

More Sentences
Technical
acid rain n. asit yağmuru
Acid rain is not a natural phenomenon.
Asit yağmuru doğal bir olay değildir.

More Sentences
rain water n. yağmur suyu
In Brussels, I am very glad to say, the regularity of rain water is not in doubt.
Brüksel'de, memnuniyetle ifade etmeliyim ki, yağmur suyunun düzenliliğinden şüphe duyulmamaktadır.

More Sentences
Automotive
acid rain n. asit yağmuru
The decay of the shrine is due, in part, to acid rain.
Türbenin çürümesi kısmen asit yağmuru nedeniyledir.

More Sentences
Chemistry
acid rain n. asit yağmuru
Acid rain is not a natural phenomenon.
Asit yağmuru bir doğa olayı değildir.

More Sentences
Agriculture
rain cloud n. yağmur bulutu
Those are rain clouds.
Bunlar yağmur bulutu.

More Sentences
Geography
tropical rain forest n. tropikal yağmur ormanı
We hiked through a tropical rain forest when we visited Brazil.
Brezilya'yı ziyaret ettiğimizde bir tropikal yağmur ormanını gezdik.

More Sentences
rain water n. yağmur suyu
The rain water is evaporating on a hot day.
Yağmur suyu sıcak bir günde buharlaşıyor.

More Sentences
Meteorology
freezing rain n. donan yağmur
Freezing rain is a rather rare meteorological phenomenon.
Donan yağmur oldukça nadir bir meteorolojik olaydır.

More Sentences
rain shower n. sağanak yağış
I'm glad we didn't go there because there were some localized heavy rain showers.
Oraya gitmediğimize sevindim çünkü bazı yerel şiddetli sağanak yağışlar vardı.

More Sentences
heavy rain n. şiddetli yağmur
I couldn't go because of the heavy rain.
Şiddetli yağmur yüzünden gidemedim.

More Sentences
General
rain prayer n. yağmur duası
driving rain n. şiddetli yağmur
rain hood n. börkenek
rain forest n. tropik bölgelerdeki gür cangıllar
convectional rain n. yerel yağmur
rain check n. yağmur yüzünden iptal edilen maç
rain gauge n. yağışölçer
light drizzle (of rain) n. ahmak ıslatan
rain check n. gösteri veya konser vb yerine ilerisi için verilen bilet
rain check n. çekici bulunan bir davetin reddedilmesi
soaking rain n. toprağı derinlemesine ıslatan yağmur
golden rain tree n. sarısalkım
tropical rain forest n. selva
rain fall n. yağmur
rain shadow n. yağmur perdesi
rain shower n. sağanak
rain dance n. yağmur dansı
tropical rain forest n. tropik yağmur ormanları
rain gauge n. yağmurölçer
rain area n. yağmur bölgesi
rain clouds n. yağmur bulutları
rain water n. yağmur suları
rain forests n. yağmur ormanları
pouring rain n. şiddetli yağmur
lashing rain n. şiddetli yağmur
rain mixed with snow n. karla karışık yağmur
monsoon rain n. muson yağmuru
rain-making n. yapay olarak yağmur yağdırma
rain-making n. yağmur miktarını artırma
mountain rain n. dağ yağmuru
rain forest n. tropikal orman
confetti rain n. konfeti yağmuru
april rain n. nisan yağmuru
rain gear n. yağmurluk
rain coat n. yağmurluk
november rain n. kasım yağmuru
rain jacket n. yağmurluk
rain storms n. yağmur fırtınaları
silver rain n. gümüş yağmur
salt rain n. tuz yağmuru
desert rain n. çöl yağmuru
rain check n. konser/gösteri izleme hakkını daha sonra kullanma hakkı
rain check n. ertelenen gösteri için seyirciye verilen bilet
spring rain n. bahar yağmuru
lack of rain n. yağış eksikliği
lack of rain n. yağmur yokluğu
lack of rain n. kuraklık
lack of rain n. yağmur eksikliği
lack of rain n. yağmursuzluk
rain-bearing clouds n. yağmur yüklü bulutlar
rain-laden clouds n. yağmur taşıyan bulutlar
rain-bearing clouds n. yağmur taşıyan bulutlar
rain-laden clouds n. yağmur yüklü bulutlar
a night of heavy rain n. sağanak yağışlı gece
a night with heavy rain n. sağanak yağışlı gece
smell of rain n. yağmur kokusu
scent of rain n. yağmur kokusu
intermittent rain n. aralıklı yağış
sound of the rain n. yağmurun sesi
rain barrel n. yağmur varili
fox rain n. tilki yağmuru
fox rain n. bulutsuz havada yağmur yağması
rain patter n. yağmur sesi
patter of rain n. yağmur sesi
rain dance n. yağmur dansı
be caught in the rain v. yağmura yakalanmak
rain cats and dogs v. şakır şakır yağmak
rain cats and dogs v. gök delinmek
rain cats and dogs v. yağmur boşanmak
get wet in the rain v. yağmur yemek
rain cats and dogs v. bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
rain down on v. yağmak
rain cats and dogs v. bardaktan boşanırcasına yağmak
rain in torrents v. bardaktan boşanırcasına yağmak
receive rain v. yağış almak
seek shelter from the rain v. yağmurdan korunacak yer aramak
rain heavily v. bardaktan boşanırcasına yağmak
pour with rain v. şiddetli yağmur yağmak
pour with rain v. (yağmur) şiddetli yağmak
rain come down hard v. yağmur şiddetli yağmak
come in out of the rain v. yağmurdan korunmak
seek shelter from the rain v. yağmurdan korunmak
get wet in the rain v. yağmurda ıslanmak
keep the rain out v. yağmuru dışarıda tutmak
take a rain check v. ertelenme dolayısıyla daha başka bir zamanda bilet almayı kabul etmek
rain down v. yağmur yağmak
rain down v. yağmur gibi yağmak
rain down v. bol bol yağdırmak
rain down v. akın etmek
without rain adj. yağışsız
rain-induced adj. yağmur kaynaklı
rain-soaked adj. yağmurla sırılsıklam olmuş
rain-speckled adj. yağmur benekli
rain-drenched adj. yağmurdan ıslanmış
rain-drenched adj. yağmurun ıslattığı
rain-tight adj. yağmur geçmez
rain-tight adj. yağmur geçirmez
before the rain adv. yağmur öncesi
Phrasals
rain out v. yağmur nedeniyle ertelemek veya iptal etmek (maç, oyun, açık hava etkinliği vb. gibi)
rain off v. yağmur nedeniyle ertelemek veya iptal etmek (maç, oyun, açık hava etkinliği vb. gibi)
rain upon someone v. üzerine yağmak
rain in on v. (pencereden) içeriye yağmak
rain on someone v. üzerilerine yağmak
rain on someone v. üzerine yağmak
rain upon someone v. üzerilerine yağmak
rain in v. yağmurdan dolayı içeride kalmak
rain in v. yağmur yağdığı için çıkamamak
rain in v. yağmurdan dolayı içeri almak
rain in v. yağmur yağdığı için içeri taşımak
rain in v. yağmurdan dolayı içeride olmak
rain in v. yağmurdan dolayı kapalı alanda olmak
rain down on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine yağmak
rain down on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine yağdırmak/dökmek
rain down on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine bir şeyler atmak/fırlatmak
rain down on (someone) v. (birini) bir şeye boğmak
rain down on (someone) v. (birine) bir şeyler yağdırmak
rain in on (someone or something) v. (bir yerden birinin/bir şeyin) üstüne yağmak
rain on v. üzerine yağmak
rain on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine yağmak
rain on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine düşmek
rain on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine dökülmek
rain on (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) üzerine yağdırmak/dökmek
rain on (someone) v. (birini) bir şeye boğmak
rain on (someone) v. (birine) bir şeyler yağdırmak
Phrases
rain or shine expr. hava iyi de olsa kötü de olsa
before rain expr. yağmur öncesi
Proverb
if a dog's prayers were answered, bones would rain from the sky köpeğin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı
small rain lays great dust damlaya damlaya göl olur
there's always a rainbow after the rain her yağmurdan sonra gökkuşağı çıkar
Colloquial
right as rain n. sapasağlam
right as rain n. bomba gibi sağlam
right as rain n. turp gibi sağlam
pelting rain n. sağanak yağmur
rain stop v. yağmur dinmek
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. akılsızın teki
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. hiç aklı yok
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. iki gıdım aklı yok
rain stopped play [uk/ireland] expr. yağmur nedeniyle ertelendi/gecikti/iptal edildi
rain stopped play [uk/ireland] expr. yağışa bağlı olarak ertelendi/gecikti/iptal edildi
rain stopped play [uk/ireland] expr. yağmur/yağış nedeniyle sekteye uğradı
rain stopped play [uk/ireland] expr. yağmurdan dolayı iptal oldu/gecikti/ertelendi
don't rain on (one's) parade expr. (birinin) planlarını bozma
don't rain on (one's) parade expr. (birinin) planını bozma
don't rain on (one's) parade expr. (birinin) heyecanını/hevesini kırma
Idioms
rain-off n. (yağmur nedeniyle) etkinliğin iptal edilmesi
rain-off n. yağmur nedeniyle iptal edilen etkinlik
rain-off n. yağmur nedeniyle iptal edilmiş etkinlik
rain closet n. duş
rain closet n. duş alınan bölme
rain closet n. duş alanı
rain closet n. duş bölmesi
not know enough to come in out of the rain n. aptal
not know enough to come in out of the rain n. bön
rain check n. çekici bulunan bir davetin sonradan kabul edilmek/ertelenmek üzere reddedilmesi
rain check (on something) n. ertelenen gösteri için seyirciye verilen bilet
rain check (on something) n. davete başka bir zaman icabet etmek için istenen izin
rain check (on something) n. birinin davetini erteleme ricası
rain check (on something) n. indirimde olup kalmayan bir ürünü sonraki bir tarihte alabilme hakkı sağlayan kağıt
rain buckets v. bardaktan boşalırcasına yağmak
know enough to come in out of the rain v. aşikar çözümü seçecek kadar sağduyu sahibi olmak
know enough to come in out of the rain v. sağduyulu davranmak
know enough to come in out of the rain v. yapması gerekeni seçecek kadar aklı olmak
come in out of the rain v. ayakları yere basmak
rain heavily v. bardaktan boşalırcasına yağmak
rain cats and dogs v. bardaktan boşalırcasına yağmak
rain cats and dogs v. bardaktan boşanırcasına yağmak
rain in torrents v. bardaktan boşanırcasına yağmak
come in out of the rain v. gerçeği anlamak/görmek
come in out of the rain v. hayal kurmaktan vazgeçmek
take a rain check on v. iptal edilmiş bir maç veya konser vb'nin daha ileri bir tarihteki tekrarı için verilen bileti almak
feel as right as rain v. kendini turp gibi hissetmek
be as right as rain v. kendini turp gibi hissetmek
rain on somebody's parade v. planlarını bozmak
pour with rain v. şiddetli yağmur yağmak
rain on one's parade v. tekerine çomak sokmak
be as right as rain v. turp gibi olmak
rain on somebody's parade v. tekerine çomak sokmak
come in out of the rain v. yağmurdan korunmak için sığınak aramak
rain something out v. (yağış/yağmur) bir şeyi mahvetmek
rain on one's parade v. (birinin) planlarını bozmak
rain on one's parade v. (birinin) planını bozmak
rain like a cow pissing on a flat rock v. bardaktan boşanırcasına yağmak
rain like a cow pissing on a flat rock v. çok şiddetli yağmur yağmak
rain like a cow pissing on a flat rock v. yoğun bir şekilde yağmur yağmak
rain like a cow pissing on a flat rock v. aşırı yağmur yağmak
get a rain check v. başka bir sefere ertelemek
get a rain check v. bir daveti/teklifi ileri bir tarihte gerçekleştirmek üzere geri çevirmek
pour rain v. şiddetli yağmur yağmak
pour rain v. yağmur indirmek
pour rain v. bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
rain on parade v. planlarını bozmak
rain on parade v. tekerine çomak sokmak
rain pitchforks [old-fashioned] v. şakır şakır yağmak
rain stair-rods [old-fashioned] v. şakır şakır yağmak
rain stair-rods [old-fashioned] v. bardaktan boşanırcasına yağmak
rain on someone's parade v. burnundan getirmek
rain on someone's parade v. tadını kaçırmak
rain on someone's parade v. zevkinin içine etmek
rain on someone's parade v. planlarına çomak sokmak
rain on someone's parade v. planlarını bozmak
(as) right as rain adj. tamamen doğru
(as) right as rain adj. yüzde yüz doğru
(as) right as rain adj. hatasız
as right as rain expr. bomba gibi
as right as rain expr. en iyi durumda
can't rain all the time expr. hep kötü gidecek değil ya
come rain or shine expr. ne olursa olsun
not know enough to come in out of the rain expr. salak
as right as rain expr. sapasağlam
as right as rain expr. turp gibi sapasağlam
as right as rain expr. turp gibi
come rain or shine expr. yaz kış demeden
charge it to the dust and let the rain settle it expr. yaz tahtaya alırsın haftaya
come rain or come shine expr. yağmur çamur demeden
come rain or shine expr. yağmur çamur demeden
take a rain check (on something) expr. bir daha ki sefere
take a rain check (on something) expr. alacağım olsun
take a rain check (on something) expr. (şimdi olmaz) başka bir sefere (gelirim/yaparım)
take a rain check (on something) expr. ertelesek olur mu?
take a rain check (on something) expr. sonra gelsem, yapsam olur mu?
come rain, come shine expr. hava koşulları ne olursa olsun
come rain, come shine expr. yağmur çamur demeden
come rain, come shine expr. yaz kış demeden
trust it to rain at the weekend! expr. bu hafta sonu kesin yağmur yağar!
Speaking
it started to rain a lot expr. bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı
i'll take a rain check expr. bir daha ki sefere
I'll take a rain check expr. bu sayılmaz alacağım olsun
it started to rain a lot expr. bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı
it is pouring rain expr. bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor
it is pouring rain expr. bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor
where did this rain come from? expr. bu yağmur nereden çıktı?
it didn't rain yesterday expr. dün yağmur yağmadı
it's gonna rain sooner or later expr. eninde sonunda yağmur yağacak
it looks like rain expr. yağmur yağacak gibi
it looks like it's going to rain expr. yağmur yağacak gibi
does it rain a lot where you live? expr. yaşadığın yerde çok yağmur yağar mı?
does it rain a lot where you live? expr. yaşadığın yerde çok yağmur yağıyor mu?
it is going to rain expr. yağmur yağacak
it will rain again expr. yine yağmur yağacak
I'll take a rain check expr. (şimdi olmaz) başka bir sefere (gelirim/yaparım vb)
it looks like rain expr. yağmur yağacağa benziyor
I'll get a rain check expr. (şimdi olmaz) başka bir sefere (gelirim/yaparım vb)
Trade/Economic
rain check n. envanterde görünen ancak stokta kalmamış bir ürünü ürün mağazaya geldiğinde müşteriye aynı fiyattan satmayı taahhüt eden mağaza onaylı kupon veya çek
rain pants n. yağmur pantolonu
rain trousers n. yağmur pantolonu
Technical
rain gage n. yağmurölçer
rain seeding n. bulut tohumlama
simulated rain effect n. benzeştirilmiş yağmur etkisi
rain gauge n. bir bölgedeki yağış miktarını gösteren bir cihaz
icing/freezing rain n. donma buzlanma yağmuru
nonrecording rain gage n. kaydetmeyen yağmur ölçeği
convectional rain n. konveksiyon yağmuru
maximum rain discharge n. maksimum yağış debisi
mean annual rain fall n. ortalama senelik yağış
rain gage n. plüviyometre
rain gauge n. plüviyometre
cyclonic rain n. siklonik yağmur
artificial rain n. suni yağmur
rain gage n. yağmur ölçme aleti
duration of rain fall n. yağış süresi
rain gage n. yağış ölçüm cihazı
rain shield n. yağmur kalkanı
rain and snow gauge n. yağmur ve kar ölçeri
rain storm n. yağmur fırtınası
rain gauge n. yağmur göstergesi
rain wash n. yağmur yıkaması
rain penetration n. yağmur içeişlemesi
rain gauge n. yağmur ölçeği
effects of rain n. yağmurun etkileri
rain gauge n. yağmurölçer
rain shelter n. yağmur sığınağı
rain sensor n. yağmur sensörü
rain shield n. yağmurluk
rain area n. yağış alanı
rain year n. yağışlı yıl
rain test n. yağmurlama deneyi
fastness rain n. yağmur haslığı
rain cap n. yağmurdan koruyucu kapak
rain gauge n. yağmur ölçme aleti
rain fall area n. yağış sahası
rain gauge n. yağış ölçüm cihazı
rain year n. yağmurlu sene
rain fall area n. yağış alanı
rain and snow gauge n. yağmur ve kar eşeli
rain fall n. yağış
rain gage n. yağmurölçer
rain attenuation n. yağmur zayıflatması
rain shelter n. yağmur korunağı
rain storm n. yağmur boranı
rain year n. yağışlı sene
non-rain moisture n. yağmura bağlı olmayan nem
rain area n. yağış sahası
convectional rain n. yerel yağmur
Textile
protective clothing against rain n. yağmura karşı koruyucu giyecekler
rain method n. yağmur yöntemi
fastness to rain n. yağmur haslığı
rain-shower test n. yağmur-duş deneyi
rain-proof adj. yağmur geçirmez
Construction
determination of the resistance of external wall systems to driving rain under pulsating air pressure n. hava basıncı altında şiddetli yağmura bütün dış duvar sistemlerinin dayanımının belirlenmesi
rain gutter n. yağmur oluğu
rain shelter n. yağmur korunağı
Automotive
windscreen rain repellent n. ön cam yağmur kaydırıcı
rain deflector n. yağmur deflektörü
rain grooves n. yağmur olukları
rain sensor n. yağmur sensörü
rain sensing wipers n. yağmur sensörlü silecek
rain sensor n. yağmur sensörü
rain tire n. yağmur lastiği
rain tyre n. yağmur lastiği
Aeronautic
rain repellent n. kokpit ön camlarından yağmurun hemen akıp gitmesine yardımcı olan özel sıvı
rain-removal system n. yağmur giderici sistem
Astronomy
rain band n. yağmur kuşağı
rain-giver n. jüpiter'in bir lakabı
rain band n. atmosferdeki su sebebiyle güneş spektrumunda görülen siyah kuşak
rain-giver n. jüpiter için kullanılan bir söz
helium rain n. helyum yağmuru
Zoology
rain owl n. çizgili baykuş
tropical rain forest biome n. tropikal yağmur ormanı
Botanic
golden rain tree n. orta ve güney amerika, tropik asya ve avustralya'da görülen salkım şeklinde tohumlu, sarı çiçekli yaprak döken bir ağaç
rain lily n. pembe zıpçıktı
rain tree (albizia saman) n. tropikal bir amerikan ağacı
rain tree (albizia saman) n. yağmur ağacı
rain tree n. küresel çiçek kümeleri ve tatlı baklaları olan tropikal bir amerikan ağacı
golden rain n. altın yağmuru
pink rain lily n. pembe zıpçıktı
rosepink rain lily n. pembe zıpçıktı
golden rain n. sarısalkım
golden rain n. yalan abanoz ağacı
rain-lily n. abd'nin güneydoğusunda yetişen, beyaz zambak benzeri tek çiçeği olan bir bitki
Agriculture
priming rain n. besleme yağmuru
light rain n. hafif yağmur
initial rain n. ön yağış
Forestry
golden rain n. sarı salkım
History
yellow rain n. vietnam savaşı'nda güneydoğu asya üzerinde biyolojik silah olarak kullanıldığı düşünülen ancak sonradan polen yüklü arı dışkısı olduğu anlaşılan sarı renkli toz formda bir madde
Environment
automatic rain-gauge n. otomatik yağış ölçer
automatic radio rain gauge n. otomatik yağış ölçer vericisi
yellow rain n. sarı yağmur
black rain n. siyah yağmur
artificial rain fall n. yapay yağmur yağışı
rain splash erosion n. yağmur damlası erozyonu
local severe rain n. yerel şiddetli yağış
Geography
rain-wash n. sellenme
rain-wash n. seyelan
rain-wash n. yağmur nedeniyle oluşan toprak kayması
temperate rain forest n. ılıman kuşaktaki yağmur ormanı
cyclonic rain n. alçak basınç yağmuru
tropical rain forest n. balta girmemiş orman
mud-rain n. çamurlu yağmur
rain shadow n. özellikle dağların engellemesi dolayısıyla yağmur almayan bölge
tropical rain forest n. tropikal orman
rain area n. yağmur bölgesi
rain gauge n. yağmur ölçer
orographic rain n. yükselti yağmuru
Meteorology
cyclonic rain n. alçak basınç yağmuru
rain gush n. ani kuvvetli yağmur
light freezing rain n. ayazla birlikte hafif yağış
cyclonic rain n. cephe yağmuru
frontal rain n. cephesel yağış
cyclonic rain n. cephesel yağış
trace of rain n. çok az yağmur
cyclonic rain n. depresyonik yağış
frontal rain n. depresyonik yağış
orographic rain n. engebe yağmuru
light rain with thunder n. gök gürültülü hafif yağışlı
light rain shower n. hafif sağnak yağışlı
blood rain n. kan yağmur
heavy rain n. kara yağmuru
convective rain n. konvektif yağmur
orographic rain n. orografik yağmur
rain gust n. sağanak
rain gush n. sağanak
rain shower n. sağnak yağmur
frontal rain n. siklonik yağış
cyclonic rain n. siklonik yağmur
cyclonic rain n. siklonik yağış
rain squall n. yağmur sağanağı
rain load n. yağmur yükü
rain gauge n. yağışölçer
rain measurement n. yağmur ölçümü
rain forest n. yağmur ormanları
rain shadow n. yağmur gölgesi
rain factor n. yağmur faktörü
freezing rain n. yağışla birlikte ayaz
recording rain gauge n. yağmur yazıcısı
rain gauge n. yağmur ölçer
recording rain gauge n. yazıcı yağmur ölçeği
rain gauge n. yağmurölçer
rain gage n. yağmur ölçeği
rain day n. yağmur gün
rain spell n. yağmurlu dönem
rain cloud n. yağmur bulutu
frequency of rain n. yağmur frekansı
rain field n. yağmur sahası
light rain shower and windy n. rüzgarlı ve hafif sağanak yağışlı
rain on snow n. kar üstüne yağmur
Geology
rain prints n. katmanlı kaya yüzeyindeki işaretler
Sport
rain date n. yağmur durumunda önerilen alternatif bir tarih (açık hava etkinlikleri için)
Football
goal rain n. gol yağmuru
goals rain down v. gol olup yağmak
Music
rain stick n. yağmur çubuğu
Cinema
rain effect n. yağmur etkisi
Ornithology
rain bird n. yağmur kuşu
rain fowl n. avustralya'da yaşayan bir tür guguk kuşu
rain goose n. kızıl gerdanlı dalgıç kuşu
rain quail n. yağmur bıldırcını
rain bird n. yeşil ağaçkakan
rain goose n. kızıl gerdanlı dalgıç
rain dove n. hüzünlü bir ötüşü olan abd'ye özgü vahşi bir güvercin
rain dove n. yaslı kumru
rain dove n. matemli kumru
rain dove n. uzun kuyruklu kumru
Slang
make it rain v. para yağdırmak
make it rain v. etrafa para saçmak
make it rain v. etrafa para dağıtmak
British Slang
rain stair rods v. bardaktan boşanırcasına yağmak
be pissing rain v. bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
Star Wars
isatabith rain forest n. isatabith yağmur ormanı
point rain n. yağmur noktası