sandalye - Turc Anglais Dictionnaire

sandalye

Sens de "sandalye" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 9 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
sandalye chair n.
I saw a piece of baggage on a chair.
Sandalyenin üzerinde bir bavul gördüm.

More Sentences
General
sandalye seat n.
My third and final point is the question of the number of seats in this Parliament for Hungary and the Czech Republic.
Üçüncü ve son husus ise Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'nin bu Parlamentodaki sandalye sayılarına ilişkindir.

More Sentences
sandalye chair n.
I saw a piece of baggage on a chair.
Sandalyenin üzerinde bir bavul gördüm.

More Sentences
Technical
sandalye seat n.
My third and final point is the question of the number of seats in this Parliament for Hungary and the Czech Republic.
Üçüncü ve son husus ise Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'nin bu Parlamentodaki sandalye sayılarına ilişkindir.

More Sentences
General
sandalye office n.
sandalye morris chair n.
sandalye post n.
sandalye gorsedd n.
Furniture
sandalye cheer [dialect] n.

Sens de "sandalye" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 201 résultat(s)

Turc Anglais
General
yüksek sandalye high chair n.
The umpire sits in a high chair at the side of the court.
Hakem sahanın kenarındaki yüksek sandalyede oturuyor.

More Sentences
sallanan sandalye rocking chair n.
Tom sat in his rocking chair, reading a novel.
Tom bir roman okurken sallanan sandalyesinde oturdu.

More Sentences
elektrikli sandalye electric chair n.
Electric chair was invented by a dentist.
Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi.

More Sentences
tekerlekli sandalye wheelchair n.
She decided to do a sponsored wheelchair push, self-propelling the wheels with her tiny hands.
Minik elleriyle tekerlekleri kendi kendine iterek sponsorlu bir tekerlekli sandalye itme hareketi yapmaya karar verdi.

More Sentences
katlanır sandalye lawn chair n.
We sat in lawn chairs and stared at the mountain.
Katlanır sandalyelere oturduk ve dağa baktık.

More Sentences
döner sandalye swivel chair n.
Tom leaned back in his swivel chair.
Tom döner sandalyesinde arkasına yaslandı.

More Sentences
plastik sandalye plastic chair n.
This plastic chair is cheap.
Bu plastik sandalye ucuz.

More Sentences
tekerlekli sandalye erişimi/girişi wheelchair access n.
Wheelchair access is very limited.
Tekerlekli sandalye erişimi çok sınırlıdır.

More Sentences
sandalye kapmaca musical chairs n.
We used to play musical chairs in elementary school.
İlkokuldayken sandalye kapmaca oyunu oynardık.

More Sentences
oturmak (sandalye vb) have a seat v.
Why don't you have a seat?
Neden oturmuyorsun?

More Sentences
Idioms
sandalye kapmaca oynamak play musical chairs v.
We used to play musical chairs in elementary school.
İlkokuldayken sandalye kapmaca oynardık.

More Sentences
Technical
elektrikli tekerlekli sandalye electric wheelchair n.
Does an electric wheelchair require a driver's license?
Elektrikli tekerlekli sandalye ehliyet gerektirir mi?

More Sentences
motorlu tekerlekli sandalye motorized wheelchair n.
In the end, because of the disease, he became unable to walk and had to use a motorized wheelchair to get around.
Sonunda, hastalıktan dolayı yürüyemez hale geldi ve gezinmek için motorlu tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldı.

More Sentences
tekerlekli sandalye wheelchair n.
She decided to do a sponsored wheelchair push, self-propelling the wheels with her tiny hands.
Minik elleriyle tekerlekleri kendi kendine iterek sponsorlu bir tekerlekli sandalye itme hareketi yapmaya karar verdi.

More Sentences
Electric
elektrikli sandalye electric chair n.
Electric chair was invented by a dentist.
Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi.

More Sentences
General
sandalye ayak desteği rung n.
tekerlekli sandalye sürücüsü chairman n.
salıncaklı sandalye rocking chair n.
küçük sandalye faldstool n.
salıncaklı sandalye rocker n.
elektrikli sandalye chair n.
portatif sandalye camp chair n.
üstü kapalı tekerlekli sandalye bath chair n.
sandalye tasarımı chair design n.
kavisli ayak (beşik veya sallanan sandalye altındaki) rocker n.
yüksek sandalye highchair n.
tekerlekli sandalye wheel chair n.
sandalye ayakları arasındaki mesafe rance n.
sandalye demir desteği cement n.
döner sandalye revolving seat n.
akülü tekerlekli sandalye battery-operated wheelchair n.
kiraz ağacından yapılmış sandalye cherry-wood lath chair n.
arkalıksız sandalye stool n.
arkalıksız sandalye taboret n.
katlanmayan tekerlekli sandalye non-foldable wheelchair n.
el ile sürülen tekerlekli sandalye manually propelled wheelchair n.
hasır sandalye/koltuk wicker chair n.
katlanır tekerlekli sandalye folding wheelchair n.
katlanabilir tekerlekli sandalye folding wheelchair n.
katlanır tekerlekli sandalye foldable wheelchair n.
katlanabilir tekerlekli sandalye foldable wheelchair n.
katlanabilir tekerlekli sandalye folding type wheelchair n.
katlanır tekerlekli sandalye folding type wheelchair n.
merdiven tabure/sandalye step stool n.
tabure/sandalye merdiven step stool n.
ortası hafif çukur sırtı iğ biçimli çubuklardan oluşan ahşap sandalye windsor chair n.
sandalye minderi chair pad n.
tekerlekli sandalye rampası wheelchair ramp n.
portatif sandalye camps chair n.
arkalıksız sandalye tabouret n.
kolçaklı sandalye chair with armrest n.
tekerlekli sandalye stair chair n.
sallanan sandalye cane rocker n.
tekerlekli sandalye disabled chair n.
tekerlekli sandalye invalid chair n.
uzun arka sırtlığı olan kollu sandalye conversation chair n.
uzun arka sırtlığı olan kollu sandalye caquetoire n.
hamak sandalye hammock chair n.
bir tür sallanan sandalye glider n.
kolsuz sandalye straight chair n.
kolçaklı sandalye tablet-armed chair n.
adirondack sandalye adirondack chair n.
tekerlekli sandalye erişimi/girişi access n.
hasır işi (sandalye/koltuk) caning n.
hasır işi (sandalye/koltuk) wickerwork n.
hasır işi (sandalye/koltuk) wicker n.
sandalye biçimi chair n.
koltuk, sandalye için kullanılan tüy kumaş hair seating n.
ingiltere hükümdarlarının taç giyme törenlerinde kullandıkları sandalye faldstool n.
sandalye kapmaca going to jerusalem n.
yüksek koltuklu ve alçak arkalıklı bir tür kolçaksız sandalye farthingale chair n.
bebeklerin yemek yerken oturduğu sandalye feeding chair n.
bebeklerin yemek yerken oturduğu sandalye highchair n.
tavus kuşu sandalye peacock chair n.
masa, yatak veya sandalye örtüsünde ayakları örten fırfır petticoat n.
sabitlenmiş sandalye sconce n.
sandalye yogası chair yoga n.
kapmak (sandalye) bag v.
sandalye çekmek pull up a chair v.
sandalye çekmek pull out a chair v.
bir sandalye çekmek drag over a chair v.
(sandalye ve benzerine) aniden çökmek clap [dialect] v.
(sandalye) kaplamak overstuff v.
(sandalye) döşemek overstuff v.
çek bir sandalye take a seat interj.
çek bir sandalye have a seat interj.
Phrasals
birinin bir yerden kalkmasına (sandalye/koltuk) yardımcı olmak help someone up v.
birinin bir yerden (merdiven/sandalye) inmesine yardımcı olmak lead someone down something v.
Colloquial
yatak kapmaca (sandalye kapmaca oyununa benzetme yapılarak) musical beds n.
dolap yerine sandalye üzerinde biriken büyük giysi yığını chairdrobe n.
elektrikli sandalye hot seat n.
(alay amaçlı) sandalye sosyalistleri socialism of the chair n.
çek/kap bir sandalye grab a seat expr.
çek/kap bir sandalye grab a chair expr.
Idioms
elektrikli sandalye ile idam etmek give (someone) the chair [us/south africa] v.
(profesyonel güreşte) rakibine sandalye ile vurmak give (someone) the chair [us/south africa] v.
bir sandalye çekmek grab a seat v.
bir sandalye çekmek grab a chair v.
elektrikli sandalyede/sandalye ile idam edilmek ride the lightning v.
Speaking
çek bir sandalye pull up a chair expr.
çek bir sandalye have a chair expr.
çek bir sandalye be seated expr.
gir içeri bir sandalye çek come on in grab a chair expr.
Law
suçlunun bağlanarak oturtulduğu ve suya daldırılarak cezalandırıldığı sandalye ducking stool n.
suçlunun bağlanarak oturtulduğu ve suya daldırılarak cezalandırıldığı sandalye cucking stool n.
Politics
marjinal sandalye marginal seat n.
Technical
akülü/ akülü tekerlekli sandalye electric wheelchair n.
akülü/ akülü tekerlekli sandalye motorized wheelchair n.
akülü/ akülü tekerlekli sandalye power wheelchair n.
akülü/ akülü tekerlekli sandalye powerchair n.
akülü/ akülü tekerlekli sandalye electric-powered wheelchair n.
elektrikle çalışan tekerlekli sandalye electric wheelchair n.
el ile sürülen tekerlekli sandalye manually propelled wheelchair n.
masaya monte edilen sandalye table mounted chair n.
tekerlekli sandalye wheeled mobility device n.
(tekerlekli sandalye) emniyet kemeri sistemleri occupant-restraint systems n.
katlanabilir sandalye joint stool n.
katlanabilir sandalye folding stool n.
yekpare ahşabın bükülerek at nalı şekline getirilmesi ile oluşturulan sandalye sırtı loop back n.
Textile
döner tekerlekli sandalye deneyi castor chair test n.
sandalye örtüsü chair cover n.
Woodworking
kayın odunundan sandalye yapan tornacı bodger [uk] n.
bambuyu değiştirmek (sandalye vb.) recane v.
Furniture
alçak ve yuvarlak sırtlı sandalye türü captains chair n.
alçak ve yuvarlak sırtlı sandalye türü captain's chair n.
sandalye sırtı chairback n.
merdiven sırtlı sandalye ladder back n.
sırt kısmı merdiveni andıran aralıklı yatay çıtalardan yapılmış sandalye ladder back n.
merdiven sırtlı sandalye ladder-back n.
sırt kısmı merdiveni andıran aralıklı yatay çıtalardan yapılmış sandalye modeli ladder-back n.
merdiven sırtlı sandalye ladder-back chair n.
sırt kısmı merdiveni andıran aralıklı yatay çıtalardan yapılmış sandalye modeli ladder-back chair n.
sırt kısmı düz yapılmış kolçaksız sallanan sandalye lady's rocking chair n.
kolçaklı sandalye tablet arm chair n.
merdivenli sandalye ladder chair n.
sandalye takımı chairs set n.
masa, sandalye gibi mobilyaların bacakları arasında uzanan raylı veya oymalı panel apron n.
eames sandalye eames chair n.
dış mekanda kullanıma uygun katlanabilir sandalye yacht chair n.
sandalye arkası parmaklığı banister n.
hasır sandalye basket chair n.
uzun kollu, geniş ve yayvan bir sandalye berbice chair n.
oturma kısmı en yüksek noktası önde olan merkezdeki çıkıntılı bölümden her iki tarafa doğru alçalan sandalye saddle seat n.
sallanan windsor sandalye windsor rocker [us/canada] n.
kafa destekli sandalye headchair n.
sandalye başlığı headrail n.
bir tür sallanan sandalye boston rocker n.
sandalye altlığı yapan kimse bottomer n.
esasen sandalye yapımında kullanılan deri kayış veya kordon riempie [south africa] n.
(küçük, kolsuz, yuvarlak oturaklı) sandalye ice-cream chair n.
sandalye ayağı ile aynı bölümde yer alan yatay bölüm round n.
kavisli sallanan sandalye ayağı runner n.
sırt kısmındaki kıvrımları iki yandan çıkarak kolçakları meydana getiren döşemeli sandalye gondola n.
sırt kısmındaki kıvrımları iki yandan çıkarak kolçakları meydana getiren döşemeli sandalye gondola chair n.
kolçaklı ve alçak arkalıklı, ağır bir çeşit sandalye club chair n.
düz platform üzerinde sallanan sandalye platform game n.
sırt kısmı keman biçimli sandalye fiddle-back n.
kolsuz ve yüksek düz sırtlı alçak bir sandalye tipi prie-dieu n.
açılabilir sandalye sleeper n.
arkası merdiveni andıran aralıklı yatay çıtalardan yapılmış (sandalye) ladder-back adj.
lawson stil kanepe veya sandalye ile ilgili lawson adj.
Railway
bar, masa ve sandalye içeren tren vagonu bar car n.
Aeronautic
sandalye fırlatma kumandası armrest controls n.
Medical
katlanabilir tekerlekli sandalye folding wheel-chair n.
katlanabilir tekerlekli sandalye folding wheelchair n.
engellilere yönelik bir tür tekerlekli sandalye bathchair n.
Chemistry
sandalye şekli chair form n.
Botanic
su sandalye sazı great bulrush (scirpus lacustris) n.
su sandalye sazı mat rush (scirpus lacustris) n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç quercus montana n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç basket oak n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç cow oak n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç quercus prinus n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç mountain oak (quercus montana) n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç swamp chestnut oak (quercus prinus) n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç basket oak (quercus montana) n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç cow oak (quercus montana) n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç basket oak (quercus prinus) n.
doğu amerika'ya özgü, sağlam odunu sepet veya sandalye yapımında kullanılan orta-büyük boy bir ağaç cow oak (quercus prinus) n.
History
suçlunun bağlanarak oturtulduğu ve suya daldırılarak cezalandırıldığı sandalye tumbrel [obsolete] n.
suçlunun bağlanarak oturtulduğu ve suya daldırılarak cezalandırıldığı sandalye tumbrel [obsolete] n.
18. yüzyıla özgü çan şeklinde sandalye balloon seat n.
18. yüzyıla özgü çan şeklinde sandalye bell seat n.
Religious
(eski iskoç kiliselerinde) suçluların toplu kınama için oturtulduğu sandalye cutty stool n.
(eski iskoç kiliselerinde) suçluların toplu kınama için oturtulduğu sandalye cuttystool n.
Sport
amerikan tekerlekli sandalye bowling birliği american wheelchair bowling association (awba) n.
amerikan tekerlekli sandalye pilot birliği american wheelchair pilot association (awpa) n.
kanada tekerlekli sandalye spor birliği canadian wheelchair sports association (cwsa) n.
ulusal tekerlekli sandalye tenis vakfı national foundation wheelchair tennis (nfwt) n.
uluslararası tekerlekli sandalye yol yarışcıları kulübü international wheelchair road racers club (iwrrc) n.
uluslararası tekerlekli sandalye basketbol federasyonu international wheelchair basketball federation (iwbf) n.
ulusal tekerlekli sandalye maratonu national wheelchair marathon (nwm) n.
ulusal tekerlekli sandalye spor organizasyonu national wheelchair athletic organization (nwaa) n.
uluslararası tekerlekli sandalye tenis vakfı international foundation for wheelchair tennis (ifwt) n.
yeni zelanda'nın ulusal tekerlekli sandalye rugby takımı wheel blacks n.
Basketball
tekerlekli sandalye ile oynanan basketbol wheelchair basketball n.
Music
sandalye kapmaca going to jerusalem n.
Mythology
(arthur'un yuvarlak masasında) yalnızca kutsal kaseyi bulacak şövalyenin oturabildiği sandalye siege perilous n.
Archaic
sandalye örtüsü banker n.
taht veya sandalye arkasında yer alan dekoratif kumaş dossel n.
Slang
elektrikli sandalye ile infaz etmek burn v.