|
- I beg you not to rob these people of their last hope.
- Bu insanların son umutlarını da ellerinden almamanız için size yalvarıyorum.
- So let us, I beg you, vote against this proposal.
- Bu yüzden, yalvarıyorum, bu teklife karşı oy kullanalım.
- I beg you not to rob these people of their last hope.
- Bu insanların son umutlarını ellerinden almamanız için size yalvarıyorum.
- I really do beg you to take this message back to the Commission.
- Bu mesajı Komisyon'a geri götürmeniz için size gerçekten yalvarıyorum.
- For this reason, I really do beg you to reconsider this.
- Bu nedenle, bunu yeniden gözden geçirmeniz için size gerçekten yalvarıyorum.
- For this reason, I really do beg you to reconsider this.
- Bu nedenle, bunu yeniden düşünmeniz için size gerçekten yalvarıyorum.
- The report simply begs it to please keep Parliament informed.
- Rapor, Parlamentonun bilgilendirilmesi için yalvarıyor.
- Please, I beg you, do not sell us planes, boats or tanks.
- Lütfen, size yalvarıyorum, bize uçak, bot ya da tank satmayın.
- I beg you, bring peace to our gathering tonight.
- Size yalvarıyorum, bu geceki toplantımıza huzuru getirin.
- I beg you, bring peace to our gathering tonight.
- Size yalvarıyorum, bu geceki toplantımıza huzur getirin.
- Jure, come down, I beg you.
- Jure, in aşağı, sana yalvarıyorum.
- I beg you, bring peace to our gathering tonight.
- Yalvarırım sana, bu geceki toplantıya huzur getir.
- I beg of you to listen carefully.
- Dikkatli dinlemen için sana yalvarıyorum.
- I begged my mom to buy some.
- Anneme biraz alması için yalvardım.
- Tom begged Mary to come home.
- Tom, Mary'ye eve gelmesi için yalvardı.
- I beg you to forgive me.
- Beni affetmen için yalvarıyorum.
- Tom begged Mary to give him one more chance.
- Tom, Mary'ye ona bir şans daha vermesi için yalvardı.
- Dania begged Fadil not to kill the dog.
- Dania, köpeği öldürmemesi için Fadıl'a yalvardı.
- I won't beg you.
- Size yalvarmayacağım.
- Tom begged Mary for another chance.
- Tom, Mary'ye bir şans daha vermesi için yalvardı.
- Mary didn't beg Tom to take her back.
- Mary, Tom'a onu geri alması için yalvarmadı.
- Dad, I beg you to admit for once that you may be wrong!
- Baba, bir kez olsun yanılıyor olabileceğini kabul etmen için yalvarıyorum!
- Tom begged Mary for forgiveness.
- Tom Mary'den yalvararak af diledi.
- Tom begged Mary not to say anything.
- Tom bir şey söylememesi için Mary'ye yalvardı.
- I beg of you, don't die!
- Yalvarırım sana, ölme!
- I had to beg my friends to come.
- Gelsinler diye arkadaşlarıma yalvarmak zorunda kaldım.
- I begged Tom not to go.
- Gitmemesi için Tom'a yalvardım.
- He begged me to stay.
- O, kalmam için yalvardı.
- Tom begged Mary to stop crying.
- Tom ağlamayı durdurması için Meryem'e yalvardı.
- Tom begged Mary not to do that.
- Tom, Mary'ye onu yapmaması için yalvardı.
- Brian's girlfriend often begs him to take her to luxurious restaurants.
- Brian'ın kız arkadaşı, sık sık onu lüks restoranlara götürmesi için yalvarıyor.
- Jane begged to see my new house.
- Jane yeni evimi görmek için yalvardı.
- She begged me to go with her.
- Onunla gitmem için bana yalvardı.
- Tom begged me to go with Mary.
- Tom, Mary ile gitmem için bana yalvardı.
- Tom begged me to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmem için bana yalvardı.
- I beg you, give me a bottle!
- Yalvarırım, bana bir şişe ver!
- I had to beg my friends to come.
- Arkadaşlarımın gelmesi için yalvarmak zorunda kaldım.
- I beg you to do it carefully.
- Dikkatli olman için yalvarıyorum.
- Do you want me to beg?
- Yalvarmamı mı istiyorsun?
- Listen to me, I beg of you.
- Beni dinleyin, yalvarırım.
- I beg you forgive me.
- Yalvarırım, affet beni.
- Tom begged Mary to forgive him.
- Tom Mary'ye onu affetmesi için yalvardı.
- Tom begged me to let him go home early.
- Tom eve erken gitmesine izin vermem için bana yalvardı.
- Mary begged Tom not to do that.
- Mary onu yapmaması için Tom'a yalvardı.
- You don't have to beg me.
- Bana yalvarmana gerek yok.
- Tom begged me to help him.
- Tom ona yardım etmem için bana yalvardı.
- I beg you.
- Sana yalvarıyorum.
- Tom begged Mary to give him another chance.
- Tom, Mary'ye ona bir şans daha vermesi için yalvardı.
- I beg you to help us.
- Bize yardım etmeniz için yalvarıyorum.
- Dania begged Fadil not to kill the dog.
- Dania Fadıl'a köpeği öldürmemesi için yalvardı.
- You shouldn't have made me beg.
- Beni yalvartmamalıydın.
- His wife begged him not to run any risk.
- Karısı riske girmemesi için ona yalvardı.
- Tom begged Mary to help him do that.
- Tom, Mary'ye onun onu yapmasına yardım etmesi için yalvardı.
- Even though Tom begged Mary not to go, she left with the children and went to live with her mother.
- Tom, Mary'ye gitmemesi için yalvarsa da Mary çocukları da alıp annesinin yanına gitti.
- I begged Tom to stay.
- Tom'a kalması için yalvardım.
- Tom begged Mary to help him.
- Tom, Mary'ye yardım etmesi için yalvardı.
- Jane begged to see my new house.
- Jane benim yeni evimi görmek için yalvardı.
- Tom begged Mary to stop doing that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmaması için yalvardı.
- I had to beg Tom to ask Mary out on a date.
- Tom'a Mary'ye çıkma teklif etmesi için yalvarmak zorunda kaldım.
- Mary begged Tom not to leave.
- Mary, Tom'a ayrılmaması için yalvardı.
- Mary begged Tom to take her home.
- Mary, Tom'a onu eve götürmesi için yalvardı.
- I won't beg you.
- Sana yalvaracak değilim.
- I beg you to reconsider.
- Tekrar düşünmeniz için yalvarıyorum.
- I have taught my dog to sit up and beg.
- Köpeğime oturmayı ve yalvarmayı öğrettim.
- Tom begged me to let him in.
- Tom içeri girmesine izin vermem için bana yalvardı.
- He begged her not to say anything to his parents.
- Ailesine bir şey söylememesi için ona yalvardı.
- She begged me to come.
- Gelmem için yalvardı.
- I begged Tom to do that.
- Tom'a onu yapması için yalvardım.
- Tom begged Mary to come home.
- Tom Mary'ye eve gelmesi için yalvardı.
- I begged Tom to do that.
- Tom'a bunu yapsın diye yalvardım.
- I begged my mom to buy some.
- Bir miktar satın alması için anneme yalvardım.
- He begged me to stay.
- Kalmam için yalvardı.
- Tom begged Mary to stop crying.
- Tom, Mary'ye ağlamaması için yalvardı.
- Tom begged us to stay.
- Tom kalmamız için yalvardı.
- Do you want me to beg?
- Yalvarmamı mı istiyorsunuz?
- My father begged me to open the door.
- Babam kapıyı açmam için bana yalvardı.
- Tom begged Mary not to shoot him.
- Tom, Mary'ye onu vurmaması için yalvardı.
- I beg of you to listen carefully.
- Dikkatle dinlemeniz için yalvarıyorum.
- I begged Tom to help me.
- Bana yardım etmesi için Tom'a yalvardım.
- Tom begged Mary not to go.
- Tom, Mary'ye gitmemesi için yalvardı.
- I beg of you, don't die!
- Yalvarırım, ölme!
- I beg you, give me a visa.
- Yalvarırım, bana vize verin.
- I beg you to stay.
- Kalman için yalvarıyorum.
- The man begged me for money.
- Adam bana para için yalvardı.
- I begged Tom to come.
- Tom'a gelmesi için yalvardım.
- Tom begged me to help him do it.
- Tom ona yardım etmem için bana yalvardı.
- Tom begged Mary to forgive him.
- Tom, Mary'ye onu affetmesi için yalvardı.
- Tom begged me to sing.
- Tom şarkı söylemem için yalvardı.
- Tom begged Mary to do that.
- Tom Mary'ye bunu yapması için yalvardı.
- He begged us to go with him.
- Onunla gitmemiz için bize yalvardı.
- I beg you to do it carefully.
- Dikkatli olmanız için yalvarıyorum.
- Tom begged Mary to wait until Monday.
- Tom, Mary'ye pazartesiye kadar beklemesi için yalvardı.
- Mary begged Tom not to hit her anymore.
- Mary Tom'a artık ona vurmaması için yalvardı.
- I beg you to do it carefully.
- Yalvarırım bunu dikkatli yap.
- He begged his father to buy him a bicycle.
- Ona bisiklet alması için babasına yalvardı.
- He begged me to come.
- Gelmem için yalvardı.
- Mary begged Tom not to leave.
- Mary, Tom'a gitmemesi için yalvardı.
- She begged him to send her home.
- Onu eve göndermesi için yalvardı.
- I begged Tom to do that carefully.
- Tom'a bunu dikkatli yapması için yalvardım.
- Tom wanted to do it this afternoon, but I begged him not to.
- Tom bu öğleden sonra bunu yapmak istedi ama yapmaması için ona yalvardım.
- I begged Tom not to go.
- Tom'a gitmemesi için yalvardım.
- He begged me not to object to his plan.
- Planına karşı çıkmamam için bana yalvardı.
- Tom begged me not to hurt him.
- Tom onu incitmemem için yalvardı.
- Tom begged Mary to help him.
- Tom Mary'ye ona yardım etmesi için yalvardı.
- Tom begged Mary to stay longer.
- Tom, Mary'ye daha uzun kalması için yalvardı.
- Mary begged Tom not to do that.
- Mary Tom'a bunu yapmaması için yalvardı.
- Linda tearfully begged Dan for forgiveness.
- Linda Dan'a affetmesi için ağlaya ağlaya yalvardı.
- Tom begged Mary for help.
- Tom yardım için Mary'ye yalvardı.
- Tom begged us to stay.
- Tom kalmamız için bize yalvardı.
- He begged her to forgive him.
- Onu affetmesi için yalvardı.
- He begged me to go with him.
- Onunla gitmem için yalvardı.
- Tom begged Mary to help him do that.
- Tom, Mary'ye bunu yapmasına yardım etmesi için yalvardı.
- He begged for her to come home.
- Eve gelmesi için ona yalvardı.
- She begged him to stay.
- Ona kalması için yalvardı.
- Tom begged me to do that.
- Tom bunu yapmam için bana yalvardı.
- I begged Tom to do that carefully.
- Tom'a onu dikkatle yapması için yalvardım.
- I beg you to help me.
- Bana yardım etmeniz için yalvarıyorum.
- Tom begged me to go with him.
- Tom onunla gitmem için bana yalvardı.
- Tom begged me not to do that.
- Tom bana bunu yapmamam için yalvardı.
- I won't beg you.
- Sana yalvarmayacağım.
- They begged us to help them.
- Onlara yardım etmemiz için yalvardılar.
- Tom begged Mary not to kill his dog.
- Tom, Mary'ye köpeğini öldürmemesi için yalvardı.
- Stop yelling, I beg you.
- Bağırmayı kes, sana yalvarıyorum.
- I had to beg my friends to come to my party.
- Partime gelmeleri için arkadaşlarıma yalvarmak zorunda kaldım.
- Tom begged Mary not to go.
- Tom Mary'e gitmemesi için yalvardı.
- She begged him to stay.
- Kalması için yalvardı.
- It's useless to beg.
- Yalvarmanın faydası yok.
- Sami begged Layla for a place to stay.
- Sami, Layla'ya kalacak bir yer için yalvardı.
- Dania begged Fadil for mercy.
- Dania merhamet etmesi için Fadıl'a yalvardı.
- I beg you, give me a bottle!
- Yalvarırım bana bir şişe verin!
- I begged him to stop using drugs.
- Uyuşturucu kullanmayı bırakması için ona yalvardım.
- Tom begged me to leave.
- Tom gitmem için yalvardı.
- Jimmy begged me to take him to the zoo.
- Jimmy onu hayvanat bahçesine götürmem için bana yalvardı.
- Tom begged me not to hurt him.
- Tom ona zarar vermemem için yalvardı.
- His wife begged him not to run any risk.
- Karısı herhangi bir risk almaması için ona yalvardı.
- Tom begged me to do that.
- Tom bana onu yapmam için yalvardı.
- Mary begged Tom not to leave her.
- Mary, Tom'a onu terk etmemesi için yalvardı.
- Tom begged Mary for forgiveness.
- Tom bağışlanmak için Mary'ye yalvardı.
- Listen to me, I beg of you.
- Beni dinle, sana yalvarıyorum.
- I begged her not to go.
- Gitmemesi için ona yalvardım.
- I begged Tom to help me.
- Tom'a bana yardım etmesi için yalvardım.
- Tom begged Mary to stay.
- Tom, Mary'ye kalması için yalvardı.
- Tom begged Mary to stay.
- Tom Mary'ye kalması için yalvardı.
- Tom begged Mary not to say anything to his parents.
- Tom Mary'ye ailesine bir şey söylememesi için yalvardı.
- The old man begged me for money.
- Yaşlı adam para için bana yalvardı.
- Tom begged me to take the job.
- Tom işi kabul etmem için bana yalvardı.
- Tom begged me to let him in.
- Tom onu içeri almam için bana yalvardı.
- He begged his father to buy him a bicycle.
- Kendisine bir bisiklet alması için babasına yalvardı.
- Tom begged Mary to let him go.
- Tom, Mary'ye gitmesine izin vermesi için yalvardı.
- Tom begged Mary not to say anything.
- Tom, Mary'ye bir şey söylememesi için yalvardı.
- Brian's girlfriend often begs him to take her to luxurious restaurants.
- Brian'ın kız arkadaşı, sık sık onu lüks restoranlara götürmesi için yalvarır.
- She begged him not to go there.
- Oraya gitmemesi için ona yalvardı.
- Dania begged Fadil for mercy.
- Dania, Fadıl'a merhamet için yalvardı.
- Tom begged me to leave.
- Tom gitmek için yalvardı.
- The criminal begged the judge for mercy.
- Suçlu merhamet için yargıca yalvardı.
- I begged her not to say anything to Tom.
- Tom'a bir şey söylememesi için ona yalvardım.
- Mary begged Tom not to hit her anymore.
- Mary, daha fazla ona vurmaması için Tom'a yalvardı.
- Tom begged Mary not to kill his dog.
- Tom, köpeğini öldürmemesi için Mary'ye yalvardı.
- I won't beg you.
- Ben sana yalvarmam.
- You don't have to beg me.
- Bana yalvarmak zorunda değilsin.
- Tom begged me not to do that.
- Tom bunu yapmamam için bana yalvardı.
- Dad, I beg you to admit for once that you may be wrong!
- Baba yalvarırım bir kere de yanılıyor olabileceğini kabul et.
- Don't make me beg.
- Beni yalvartma.
- Mary begged Tom not to go.
- Mary Tom'a gitmemesi için yalvardı.
- Tom begged Mary to slow down.
- Tom, Mary'ye yavaşlaması için yalvardı.
- Tom begged Mary to do that.
- Tom bunu yapması için Mary'ye yalvardı.
- The puppy's single good eye begs me for adoption.
- Yavru köpeğin tek iyi gözü evlat edinmem için bana yalvarıyor.
- I beg you to give me a little water.
- Yalvarırım bana biraz su verin.
- Tom doesn't often beg.
- Tom sık sık yalvarmaz.
- Tom begged us to be patient.
- Tom sabırlı olmamız için bize yalvardı.
- Mary begged Tom not to go.
- Mary, Tom'a gitmemesi için yalvardı.
- It's useless to beg.
- Yalvarmak faydasız.
- Mary begged me to go with her.
- Mary onunla gitmem için yalvardı.
- Dan begged Linda for forgiveness.
- Dan Linda'nın affetmesi için yalvardı.
- She begged him to send her home.
- Evine göndermesi için ona yalvardı.
- Mary begged Tom not to lie anymore.
- Mary, Tom'a daha fazla yalan söylememesi için yalvardı.
- I beg you to give me a little water.
- Bana biraz su vermeniz için yalvarıyorum.
- Tom begged me to go with him.
- Tom onunla gitmem için yalvardı.
- Sami begged Layla to return to Egypt.
- Sami, Leyla'ya Mısır'a dönmesi için yalvardı.
- Mary begged Tom not to do that.
- Mary Tom'a bunu yapmasın diye yalvardı.
- Tom begged me to come.
- Tom gelmem için yalvardı.
- Tom begged Mary not to tell his parents about what had happened.
- Tom Mary'ye olanları ailesine anlatmaması için yalvardı.
- Please don't make me beg.
- Lütfen beni yalvartma.
- Tom begged me to wait.
- Tom beklemem için yalvardı.
- I beg you forgive me.
- Yalvarıyorum beni affet.
- Tom begged Mary to let him go.
- Tom onun gitmesine izin vermesi için Mary'ye yalvardı.
- The man begged me for money.
- Adam, para için bana yalvardı.
- Tom begged me to stay.
- Tom kalmam için yalvardı.
- Tom begged Mary not to do that.
- Tom, Mary'e bunu yapmasın diye yalvardı.
- I begged her not to go there.
- Oraya gitmemesi için ona yalvardım.
Show More (188)
|