critical - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
critical eleştirel adj.
  • Our group takes a very critical view of that.
  • Grubumuz bu konuda çok eleştirel bir bakış açısına sahip.
  • I support Mr. Varela's highly critical analysis of the Commission's proposals.
  • Sayın Varela'nın Komisyon'un tekliflerine ilişkin son derece eleştirel analizini destekliyorum.
  • First, a critical and public debate on this matter is required.
  • Öncelikle, bu konuda eleştirel ve kamuya açık bir tartışma yürütülmesi gerekmektedir.
Show More (49)
critical kritik adj.
  • I view the restrictions that are to be introduced on breakdown vehicles in a similarly critical light.
  • Arıza yapan araçlara getirilecek kısıtlamaları da benzer şekilde kritik görüyorum.
  • As regards this report, there are just three critical observations that I want to make.
  • Bu raporla ilgili olarak sadece üç kritik gözlemde bulunmak istiyorum.
  • The European social NGOs are playing a critical role in our work.
  • Avrupalı sosyal STK'lar çalışmalarımızda kritik bir rol oynamaktadır.
Show More (41)
critical kritik öneme sahip adj.
  • Both are critical to the identification and swift recall of contaminated products.
  • Her ikisi de kontamine ürünlerin belirlenmesi ve hızlı bir şekilde geri çağrılması için kritik öneme sahiptir.
  • NGOs are critical to our work, and we must support them.
  • STK'lar çalışmalarımız için kritik öneme sahiptir ve onları desteklemeliyiz.
  • How we handle it and how it is detected is absolutely critical.
  • Bunu nasıl ele alıyoruz ve nasıl tespit ediyoruz, tamamen kritik öneme sahiptir.
Show More (0)
critical çok önemli adj.
  • Timing is critical in this.
  • Bu konuda zamanlama çok önemli.
Show More (-2)