|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
dip i.
|
daldırma |
|
Hummus is a dip or spread made from chickpeas.
Humus nohuttan yapılmış bir daldırma veya yaymadır.
More Sentences
|
2 |
Genel |
dip i.
|
sos |
|
Hummus is a dip or spread made from chickpeas.
Humus, nohuttan yapılan bir sos veya sürülebilir yiyecektir.
More Sentences
|
3 |
Genel |
dip f.
|
batırmak |
|
He also liked to dip bread into the blood of his enemies and eat it.
Ayrıca düşmanlarının kanına ekmek batırıp yemeyi de severdi.
More Sentences
|
4 |
Genel |
dip f.
|
dalmak |
|
We had to dip into our savings in order to pay the unexpected medical expenses.
Beklenmedik tıbbi masrafları ödemek için birikimlerimize dalmak zorunda kaldık.
More Sentences
|
5 |
Genel |
dip f.
|
elini atmak |
|
In order to guarantee dignity for pensioners, we must agree to dip into these profits or the income of the wealthy.
Emeklilerin onurunu garanti altına almak için bu karlara ya da zenginlerin gelirlerine el atmayı kabul etmeliyiz.
More Sentences
|
6 |
Genel |
dip f.
|
daldırmak |
|
Tom dipped his spoon into the soup.
Tom kaşığını çorbaya daldırdı.
More Sentences
|
7 |
Genel |
dip f.
|
düşmek |
|
The price of oil has dipped below $30 a barrel.
Petrolün varil fiyatı 30 doların altına düştü.
More Sentences
|
Phrasals |
|
8 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) batırmak |
|
The tip of the spear was dipped in a deadly poison.
Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.
More Sentences
|
Colloquial |
|
9 |
Konuşma Dili |
chip and dip i.
|
cips ve sos |
|
I brought chips and dip.
Cips ve sos getirdim.
More Sentences
|
Idioms |
|
10 |
Deyim |
take a dip f.
|
dalmak |
|
We took a dip in the lake after laying in the sun for a while.
Biz bir süre güneşte uzandıktan sonra göle daldık.
More Sentences
|
Common Usage |
|
11 |
Yaygın Kullanım |
dip i.
|
(sıvı içine) batma |
|
General |
|
12 |
Genel |
dip i.
|
bandırma |
|
13 |
Genel |
dip i.
|
çökme |
|
14 |
Genel |
dip i.
|
çukur |
|
15 |
Genel |
dip i.
|
el koyma |
|
16 |
Genel |
dip i.
|
dalma |
|
17 |
Genel |
magnetic dip i.
|
manyetik eğim |
|
18 |
Genel |
dip i.
|
yokuş |
|
19 |
Genel |
dip i.
|
batma |
|
20 |
Genel |
dip i.
|
toprak çökmesi |
|
|
21 |
Genel |
dip i.
|
meyil |
|
22 |
Genel |
dip i.
|
eğim |
|
23 |
Genel |
dip i.
|
dalış yaparak tekrar yükselme |
|
24 |
Genel |
dip i.
|
ani iniş |
|
25 |
Genel |
dip i.
|
eğilme |
|
26 |
Genel |
dip i.
|
iniş |
|
27 |
Genel |
dip i.
|
banyo |
|
28 |
Genel |
dip net i.
|
kepçe |
|
29 |
Genel |
dip i.
|
eğilim |
|
30 |
Genel |
dip i.
|
yankesici |
|
31 |
Genel |
chips and dip i.
|
(soslu) cips |
|
32 |
Genel |
chips and dip i.
|
soslu patates cipsi |
|
33 |
Genel |
lucky dip i.
|
tamamen şans işi |
|
34 |
Genel |
lucky dip i.
|
bir tür çekiliş oyunu |
|
35 |
Genel |
dip i.
|
depresyon |
|
36 |
Genel |
dip i.
|
boşluk |
|
37 |
Genel |
dip lint i.
|
göbek deliğinde biriken pamuk |
|
38 |
Genel |
dip i.
|
fitilin yağ veya muma tekrar tekrar batırılması ile yapılan kandil |
|
39 |
Genel |
dip i.
|
nemlendirilip enfiye çekmede kullanılan çubuk veya dal |
|
40 |
Genel |
dip i.
|
tek seferde batırılan miktar |
|
|
41 |
Genel |
dip i.
|
çubuğa tek seferde yapışan enfiye |
|
42 |
Genel |
dip i.
|
çubukla tek seferde çekilen enfiye miktarı |
|
43 |
Genel |
dip i.
|
daldırma kabı |
|
44 |
Genel |
dip i.
|
kepçe |
|
45 |
Genel |
dip i.
|
maşrapa |
|
46 |
Genel |
double-dip i.
|
(hız trenlerinde) yolun yarısında bir süreliğine düzleşen tepe |
|
47 |
Genel |
skinny-dip i.
|
çıplak dalış |
|
48 |
Genel |
skinny-dip i.
|
çıplak yüzme |
|
49 |
Genel |
dip f.
|
bandırmak |
|
50 |
Genel |
dip f.
|
çökmek |
|
51 |
Genel |
dip f.
|
una bulamak |
|
52 |
Genel |
dip f.
|
elini cebine atmak |
|
53 |
Genel |
dip the flag f.
|
bayrağı yarıya indirmek |
|
54 |
Genel |
dip into f.
|
gözden geçirmek |
|
55 |
Genel |
dip into f.
|
bandırmak |
|
56 |
Genel |
dip f.
|
farları kısmak |
|
57 |
Genel |
dip up f.
|
bandırmak |
|
58 |
Genel |
dip into f.
|
banmak |
|
59 |
Genel |
dip f.
|
göz atmak |
|
60 |
Genel |
dip f.
|
dalış yapmak |
|
61 |
Genel |
dip into a book f.
|
bir kitabı gözden geçirmek |
|
62 |
Genel |
dip f.
|
alçalmak |
|
63 |
Genel |
dip f.
|
eğilmek |
|
64 |
Genel |
dip f.
|
eğim yapmak |
|
65 |
Genel |
dip up f.
|
daldırıp çıkarmak |
|
66 |
Genel |
dip f.
|
ıslatmak |
|
67 |
Genel |
dip f.
|
sokmak |
|
68 |
Genel |
dip f.
|
bayrağı yarıya indirmek |
|
69 |
Genel |
dip f.
|
aşağıya doğru meyletmek |
|
70 |
Genel |
dip f.
|
batmak |
|
71 |
Genel |
dip into f.
|
göz atmak |
|
72 |
Genel |
dip f.
|
banmak |
|
73 |
Genel |
dip f.
|
düşürmek |
|
74 |
Genel |
dip f.
|
inmek |
|
75 |
Genel |
dip f.
|
(ışık) kısmak |
|
76 |
Genel |
dip f.
|
indirmek |
|
77 |
Genel |
dip f.
|
inip yükselmek |
|
78 |
Genel |
dip f.
|
indirip yükseltmek |
|
79 |
Genel |
dip f.
|
azaltmak |
|
80 |
Genel |
dip f.
|
azalmak |
|
|
81 |
Genel |
skinny-dip f.
|
çıplak yüzmek |
|
82 |
Genel |
dip f.
|
batırıp çıkarmak |
|
83 |
Genel |
dip the bread into the soup f.
|
ekmeğini çorbaya banmak |
|
84 |
Genel |
dip snuff f.
|
diş etlerine ve dişlere sürterek enfiye çekmek |
|
85 |
Genel |
dip the flag f.
|
sancağı indirip tekrar göndere çekmek |
|
86 |
Genel |
dip f.
|
bir konuyu üstünkörü araştırmak |
|
87 |
Genel |
dip f.
|
amatörce uğraşmak |
|
88 |
Genel |
dip f.
|
merak sarmak |
|
89 |
Genel |
dip f.
|
(çocuk oyununda) tekerleme söyleyerek lider seçmek |
|
90 |
Genel |
dip f.
|
(boyaya) daldırarak renklendirmek |
|
91 |
Genel |
dip f.
|
fitili erimiş yap veya muma tekrar tekrar batırarak mum yapmak |
|
92 |
Genel |
dip f.
|
enfiyeyi fırça veya çubuk yardımıyla diş etlerine ve dişlere sürtmek |
|
93 |
Genel |
dip f.
|
kepçe ile boşaltmak |
|
94 |
Genel |
dip f.
|
sıvıyı tutacak kepçe gibi bir gereci daldırıp sıvının bir kısmını boşaltmak |
|
95 |
Genel |
dip f.
|
(enfiyeden) bir fırt çekmek |
|
96 |
Genel |
dip f.
|
keskin şekilde yön değiştirmek |
|
97 |
Genel |
dip f.
|
keskince sapmak |
|
98 |
Genel |
dip f.
|
rastgele alakasız paragrafları seçerek okumak |
|
99 |
Genel |
dip f.
|
göz atarak okumak |
|
100 |
Genel |
dip f.
|
kısaca incelemek |
|
101 |
Genel |
dip f.
|
geçici olarak denemek |
|
102 |
Genel |
double-dip f.
|
iki kaynaktan aynı anda para elde etmek |
|
103 |
Genel |
double-dip f.
|
bir devlet dairesinde çalışırken diğerinden emekli maaşı almak |
|
Phrasals |
|
104 |
Öbek Fiiller |
dip back into f.
|
bir şeye takılı kalmak |
|
105 |
Öbek Fiiller |
dip to something f.
|
-e düşmek (sıcaklık/fiyatlar) |
|
106 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) batırmak |
|
107 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) banmak |
|
108 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) bandırmak |
|
109 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) bulamak |
|
110 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) daldırmak |
|
111 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
(bir şeyi bir şeyin/sıvının) içine sokmak |
|
112 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
(bir şeyi) tırtıklamak |
|
113 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
(bir şeyden) küçük küçük almak/koparmak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
aniden düşmek |
|
115 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
hızla düşmek/azalmak |
|
116 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
çakılmak |
|
117 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
hızla gerilemek |
|
118 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
üstünkörü araştırmak |
|
119 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
gelişigüzel takip etmek |
|
120 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) banmak |
|
121 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) bandırmak |
|
122 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) bulamak |
|
123 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
(bir şeyi bir şeye) daldırmak |
|
124 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
(bir şeyi bir şeyin/sıvının) içine sokmak |
|
125 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
(bir şeyi) tırtıklamak |
|
126 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
(bir şeyden) küçük küçük almak/koparmak |
|
127 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
aniden düşmek |
|
128 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
hızla düşmek/azalmak |
|
129 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
çakılmak |
|
130 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
hızla gerilemek |
|
131 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
üstünkörü araştırmak |
|
132 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
gelişigüzel takip etmek |
|
133 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
içine girmek |
|
134 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
içine uzanmak |
|
135 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
içine ulaşmak |
|
136 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
derinliklerine ulaşmak |
|
137 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
içine dalmak |
|
138 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
içine gömülmek |
|
139 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
bir sıvıya batmak |
|
140 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
bir sıvının içine girmek |
|
141 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
batmak |
|
142 |
Öbek Fiiller |
dip in f.
|
bir sıvının dibine inmek |
|
143 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
geçici olarak düşmek |
|
144 |
Öbek Fiiller |
dip into (something) f.
|
geçici süreliğine gerilemek |
|
145 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
geçici olarak düşmek |
|
146 |
Öbek Fiiller |
dip in (something) f.
|
geçici süreliğine gerilemek |
|
147 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
yalapşap araştırmak |
|
148 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
yüzeysel olarak araştırmak |
|
149 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
tırtıklamak |
|
150 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
küçük küçük almak/koparmak |
|
151 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
batırmak |
|
152 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
banmak |
|
153 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
bandırmak |
|
154 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
bir sıvıya daldırıp çıkarmak |
|
155 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
azar azar almak |
|
156 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
az bir miktarını çekmek/kullanmak |
|
157 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
göz gezdirmek |
|
158 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
şöyle bir bakmak |
|
159 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
gözden geçirmek |
|
160 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
bir konuya göz gezdirmek |
|
161 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
bir konuyu şöyle bir araştırmak |
|
162 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
bir konuyu üstünkörü araştırmak |
|
163 |
Öbek Fiiller |
dip into f.
|
bir konuya şöyle bir bakmak |
|
164 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
sıvışmak |
|
165 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
fıymak |
|
166 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
kaçmak |
|
167 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
hızlıca terk etmek |
|
168 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
görünmeden çıkmak |
|
169 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
kaçırmak |
|
170 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
katılmamak |
|
171 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
sınavda başarısız olmak |
|
172 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
dersten kalmak |
|
173 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
elenmek |
|
174 |
Öbek Fiiller |
dip out f.
|
oyun dışı kalmak |
|
175 |
Öbek Fiiller |
dip something in something f.
|
bir şeyi bir şeye banmak |
|
176 |
Öbek Fiiller |
dip something in something f.
|
bir şeyi bir şeye batırmak |
|
177 |
Öbek Fiiller |
dip something in something f.
|
bir şeyi bir şeye daldırmak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
dip something in something f.
|
bir şeyi bir şeye bandırmak |
|
179 |
Öbek Fiiller |
dip something in something f.
|
bir şeyi bir şeyin içine sokmak |
|
180 |
Öbek Fiiller |
dip something into something f.
|
bir şeyi bir şeye banmak |
|
181 |
Öbek Fiiller |
dip something into something f.
|
bir şeyi bir şeye batırmak |
|
182 |
Öbek Fiiller |
dip something into something f.
|
bir şeyi bir şeye daldırmak |
|
183 |
Öbek Fiiller |
dip something into something f.
|
bir şeyi bir şeye bandırmak |
|
184 |
Öbek Fiiller |
dip something into something f.
|
bir şeyi bir şeyin içine sokmak |
|
185 |
Öbek Fiiller |
dip something in f.
|
bir şeyi bir şeye banmak |
|
186 |
Öbek Fiiller |
dip something in f.
|
bir şeyi bir şeye batırmak |
|
187 |
Öbek Fiiller |
dip something in f.
|
bir şeyi bir şeye daldırmak |
|
188 |
Öbek Fiiller |
dip something in f.
|
bir şeyi bir şeye bandırmak |
|
189 |
Öbek Fiiller |
dip something in f.
|
bir şeyi bir şeyin içine sokmak |
|
190 |
Öbek Fiiller |
dip to f.
|
-e düşmek (sıcaklık/fiyatlar) |
|
Colloquial |
|
191 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
ayyaş |
|
192 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
içkici |
|
193 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
sarhoş |
|
194 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
alkolik |
|
195 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
dipsomanik |
|
196 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
dipsomanyak |
|
197 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
içki müptelası |
|
198 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
yankesici |
|
199 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
cepçi |
|
200 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
nefes çekme |
|
201 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
çiğneme tütünü |
|
202 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
topak |
|
203 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
budala |
|
204 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
sakar |
|
205 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
salak |
|
206 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
sersem |
|
207 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
beceriksiz |
|
208 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
ahmak |
|
209 |
Konuşma Dili |
chip and dip i.
|
soslu cips |
|
210 |
Konuşma Dili |
chip and dip i.
|
soslu patates cipsi |
|
211 |
Konuşma Dili |
chip and dip i.
|
patates cipsi ve dip sos |
|
212 |
Konuşma Dili |
double-dip i.
|
üzerinde iki top dondurma bulunan külah |
|
213 |
Konuşma Dili |
slippery dip [australia] i.
|
uzun kaydırak |
|
214 |
Konuşma Dili |
dip i.
|
bir yüzüp çıkma |
|
215 |
Konuşma Dili |
dip one's toes in f.
|
yeni veya bilinmeyen bir şey yapmaya başlamak |
|
216 |
Konuşma Dili |
never dip your pen into the company's ink expr.
|
kalemini asla çalıştığın şirketin mürekkebine batırma |
|
217 |
Konuşma Dili |
wind pudding and air dip expr.
|
hiçbir şey |
|
218 |
Konuşma Dili |
wind pudding and air dip expr.
|
rüzgar pudingi ve hava sosu |
|
219 |
Konuşma Dili |
wind pudding and air dip expr.
|
yiyecek hiçbir şey |
|
Idioms |
|
220 |
Deyim |
dip into the blue f.
|
uygunsuz konuşmak |
|
221 |
Deyim |
dip into the blue f.
|
açık saçık konuşmak |
|
222 |
Deyim |
dip into the blue f.
|
ağza alınmaz laflar etmek |
|
223 |
Deyim |
dip into the blue f.
|
küfürlü konuşmak |
|
224 |
Deyim |
dip into one's savings f.
|
biriktirdiği paradan biraz almak/çekmek |
|
225 |
Deyim |
dip one's toe in the water f.
|
bir şeye el atmak |
|
226 |
Deyim |
dip one's toe in the water f.
|
bir şey için kollarını sıvamak |
|
227 |
Deyim |
dip one's toe in the water f.
|
bir işe girişmek |
|
228 |
Deyim |
take a dip f.
|
dalış yapmak |
|
229 |
Deyim |
dip one's toe in the water f.
|
dahil olmak |
|
230 |
Deyim |
dip the pen in gall f.
|
kaleminden zehir damlamak |
|
231 |
Deyim |
dip into one's pocket f.
|
kendi cebinden karşılamak |
|
232 |
Deyim |
dip one's pen in gall f.
|
kaleminden zehir damlamak |
|
233 |
Deyim |
take a dip f.
|
suya girip çıkmak |
|
234 |
Deyim |
dip one's toe in the water f.
|
yeni bir şeye başlamak |
|
235 |
Deyim |
dip into one's pocket f.
|
(mecazi anlamda) elini cebine atmak |
|
236 |
Deyim |
dip (one's) toe into (something) f.
|
(bir şeye) adım atmak |
|
237 |
Deyim |
dip (one's) toe into (something) f.
|
(bir şeye) bulaşmak |
|
238 |
Deyim |
dip (one's) toe into (something) f.
|
yavaş yavaş (bir şeye) başlamak |
|
239 |
Deyim |
dip (one's) toe into (something) f.
|
yeni yeni (bir şeye) adım atmak |
|
240 |
Deyim |
dip (one's) toe into (something) f.
|
(bir şeye) girişmek |
|
241 |
Deyim |
dip (one's) toe into (something) f.
|
(bir şeye) el atmak |
|
242 |
Deyim |
dip one's toes into f.
|
yeni bir şeye başlamak |
|
243 |
Deyim |
dip one's toes into f.
|
farklı bir şeye başlamak |
|
244 |
Deyim |
dip one's toes into f.
|
yabancı/bilmediği bir şeye başlamak |
|
245 |
Deyim |
dip one's toes into f.
|
bir şey için kolları sıvamak |
|
246 |
Deyim |
dip one's toes into f.
|
bir işe girişmek |
|
247 |
Deyim |
dip one's toes into f.
|
bir şeye el atmak |
|
248 |
Deyim |
dip one's toes into f.
|
bir işe adım atmak |
|
249 |
Deyim |
dip into the blue f.
|
ayıp şeyler söylemek |
|
250 |
Deyim |
dip into the blue f.
|
yakışıksız şeyler söylemek |
|
251 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
el atmak |
|
252 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
kolları sıvamak |
|
253 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
bir işe girişmek |
|
254 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
dahil olmak |
|
255 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
yeni bir şeye başlamak |
|
256 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
bir işe adım atmak |
|
257 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
yavaş yavaş başlamak |
|
258 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
denemek |
|
259 |
Deyim |
dip a toe in the water [uk] f.
|
ucundan kıyısından başlamak |
|
260 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
el atmak |
|
261 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
kolları sıvamak |
|
262 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
bir işe girişmek |
|
263 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
dahil olmak |
|
264 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
yeni bir şeye başlamak |
|
265 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
bir işe adım atmak |
|
266 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
yavaş yavaş başlamak |
|
267 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
denemek |
|
268 |
Deyim |
dip one's toe in the water [uk] f.
|
ucundan kıyısından başlamak |
|
269 |
Deyim |
dip into savings f.
|
biriktirdiği paradan biraz almak/çekmek |
|
270 |
Deyim |
dip into savings f.
|
birikiminden harcamak |
|
271 |
Deyim |
dip into your pocket f.
|
kendi cebinden karşılamak/ödemek |
|
272 |
Deyim |
dip into your pocket f.
|
(mecazi anlamda) elini cebine atmak |
|
273 |
Deyim |
dip your pen in gall f.
|
kaleminden zehir damlamak |
|
274 |
Deyim |
dip your toe into something expr.
|
bir şeyi dene |
|
275 |
Deyim |
dip your toe into something expr.
|
bir şeye adımını at |
|
276 |
Deyim |
dip your toe into something expr.
|
temkinli bir şekilde bir şeyi dene |
|
277 |
Deyim |
dip your toe into something expr.
|
bir şeye ucundan kıyısından başla |
|
278 |
Deyim |
dip your toe into something expr.
|
bir işe giriş |
|
279 |
Deyim |
dip your toe into something expr.
|
bir şeye el at |
|
Trade/Economic |
|
280 |
Ticaret/Ekonomi |
double dip recession i.
|
çift dipli resesyon |
|
281 |
Ticaret/Ekonomi |
a double-dip plunge i.
|
çifte düşüş (fiyatlarda bir gerileme yaşanırken ikinci bir dalganın vurması) |
|
282 |
Ticaret/Ekonomi |
double dip recession i.
|
çift dipli durgunluk |
|
283 |
Ticaret/Ekonomi |
double dip recession i.
|
çift dipli gerileme |
|
284 |
Ticaret/Ekonomi |
sales dip i.
|
cironun gerileyişi |
|
285 |
Ticaret/Ekonomi |
double dip recession i.
|
iki dipli durgunluk |
|
286 |
Ticaret/Ekonomi |
double dip lease i.
|
sınır ötesi finansal kiralama işlemlerinde, ilgili ülke yasaları açısından, vergi amacıyla hem kiraya verenin hem de kiralayanın, kiralanan malın sahibi olarak kabul edilmesi durumu |
|
287 |
Ticaret/Ekonomi |
double dip i.
|
kısa süreli iyileşme ardından düşük talep nedeniyle ikinci bir düşüş dalgasının yaşandığı durgunluk |
|
288 |
Ticaret/Ekonomi |
dip f.
|
fondan küçük bir miktar para çekmek |
|
289 |
Ticaret/Ekonomi |
dip [uk] f.
|
rehine koymak |
|
290 |
Ticaret/Ekonomi |
dip [uk] f.
|
ipotek etmek |
|
291 |
Ticaret/Ekonomi |
dip [uk] f.
|
mali zorluk çekmek |
|
292 |
Ticaret/Ekonomi |
dip [uk] f.
|
sermayeyi tüketmek |
|
293 |
Ticaret/Ekonomi |
dip [uk] f.
|
parayı yiyip bitirmek |
|
294 |
Ticaret/Ekonomi |
double-dip [us] f.
|
birkaç vergi alanından faiz vergi gideri elde etmek için tek bir borçlanma senedi kullanmak |
|
Technical |
|
295 |
Teknik |
caustic dip i.
|
alkaliye daldırma |
|
296 |
Teknik |
dip i.
|
aşağıya doğru meyil |
|
297 |
Teknik |
blue dip i.
|
civalı çözelti |
|
298 |
Teknik |
dip coating i.
|
daldırmalı kaplama |
|
299 |
Teknik |
dip brazing i.
|
daldırmalı sert lehimleme |
|
300 |
Teknik |
dip painting i.
|
daldırmalı boyama |
|
301 |
Teknik |
dip soldering i.
|
daldırma lehim |
|
302 |
Teknik |
dip plating i.
|
daldırmalı kaplama |
|
303 |
Teknik |
dip plating i.
|
daldırma kaplama |
|
304 |
Teknik |
dip-spin coating i.
|
daldırmalı-döndürmeli kaplama |
|
305 |
Teknik |
dip casting i.
|
daldırmalı döküm |
|
306 |
Teknik |
dip tank i.
|
daldırma tankı |
|
307 |
Teknik |
dip-pen nanolithography i.
|
daldırma uçlu nano yazıcı |
|
308 |
Teknik |
dip encapsulation i.
|
daldırmalı kapama |
|
309 |
Teknik |
dip soldering process i.
|
daldırma lehim işlemi |
|
310 |
Teknik |
hot-dip galvanizing i.
|
daldırma galvanizleme |
|
311 |
Teknik |
dip dyeing i.
|
daldırmalı boyama |
|
312 |
Teknik |
dip i.
|
dalım |
|
313 |
Teknik |
dip paint i.
|
daldırma boyası |
|
314 |
Teknik |
dip finish i.
|
daldırmalı apre |
|
315 |
Teknik |
dip tank i.
|
daldırılmış tank |
|
316 |
Teknik |
dip pen i.
|
divit |
|
317 |
Teknik |
recirculating dip tank i.
|
dolaşımlı daldırma tankı |
|
318 |
Teknik |
dip joint i.
|
eğim eklemi |
|
319 |
Teknik |
dip needle circuit i.
|
eğim ölçer devre |
|
320 |
Teknik |
angle of dip i.
|
eğim açısı |
|
321 |
Teknik |
passivating dip i.
|
edilginleştirme daldırısı |
|
322 |
Teknik |
fault dip i.
|
fay eğimi |
|
323 |
Teknik |
voltage dip i.
|
gerilim düşüşü |
|
324 |
Teknik |
dip tinning i.
|
kalay banyosuna batırma |
|
325 |
Teknik |
dip tinning i.
|
kalayla kaplama |
|
326 |
Teknik |
sheep-dip i.
|
koyun parazitlerini öldürmek için hazırlanan sıvı |
|
327 |
Teknik |
lab dip i.
|
laboratuvarda yapılması gereken renk çalışmaları |
|
328 |
Teknik |
dip magnetic i.
|
manyetik meyil |
|
329 |
Teknik |
solder dip i.
|
lehim daldırması |
|
330 |
Teknik |
blue dip i.
|
mavi daldırma |
|
331 |
Teknik |
magnetic dip i.
|
manyetik eğim |
|
332 |
Teknik |
magnetic dip i.
|
mıknatıssal eğim |
|
333 |
Teknik |
bright dip i.
|
parlaklaştırma çözeltisi |
|
334 |
Teknik |
hot-dip galvanizing i.
|
sıcak daldırımlı çinko kaplama |
|
335 |
Teknik |
hot-dip tin plate i.
|
sıcak daldırılmış teneke |
|
336 |
Teknik |
hot dip coating i.
|
sıcak daldırma ile kaplama |
|
337 |
Teknik |
hot-dip coating i.
|
sıcak daldırımlı kaplama |
|
338 |
Teknik |
hot-dip galvanizing i.
|
sıcak daldırma yöntemiyle galvanizleme |
|
339 |
Teknik |
hot dip galvanized coatings i.
|
sıcak daldırılmış galvaniz kaplamalar |
|
340 |
Teknik |
hot dip galvanising thermoprocessing equipment i.
|
sıcak daldırmalı galvaniz kaplama ısıl işlem teçhizatı |
|
341 |
Teknik |
hot-dip process i.
|
sıcak daldırımlı süreç |
|
342 |
Teknik |
elektrostatik painting over hot-dip galvanized coating i.
|
sıcak daldırma galvaniz kaplama üzerine elektrostatik boyama |
|
343 |
Teknik |
hot-dip aluminium coating i.
|
sıcak daldırımlı alüminyum kaplama |
|
344 |
Teknik |
hot-dip coat i.
|
sıcak daldırmalı örtü |
|
345 |
Teknik |
hot-dip galvanizing i.
|
sıcak daldırımlı galvanizleme |
|
346 |
Teknik |
hot dip galvanized coating i.
|
sıcak daldırma galvanizli kaplama |
|
347 |
Teknik |
soda dip i.
|
sodaya daldırma |
|
348 |
Teknik |
hot-dip galvanized coating i.
|
sıcak daldırma galvaniz kaplama |
|
349 |
Teknik |
hot-dip aluminium coating i.
|
sıcak daldırmalı alüminyum örtü |
|
350 |
Teknik |
hot-dip galvanized steel pipe i.
|
sıcak daldırma ile galvanizlenmiş çelik boru |
|
351 |
Teknik |
hot-dip tin plating i.
|
sıcak daldırımlı kalay kaplama |
|
352 |
Teknik |
continuous hot dip galvanizing i.
|
sürekli sıcak daldırmayla galvanizleme |
|
353 |
Teknik |
continuous hot-dip i.
|
sürekli sıcak daldırmalı |
|
354 |
Teknik |
continuously hot-dip i.
|
sürekli sıcak daldırmalı |
|
355 |
Teknik |
continuously hot-dip coated strip and sheets of structural steels i.
|
sürekli sıcak daldırma ile kaplanmış yapı çeliğinden mamul şerit ve levhalar |
|
356 |
Teknik |
continuously hot-dip coated strip and sheets of low carbon steels i.
|
sürekli sıcak daldırma ile kaplanmış düşük karbonlu çeliklerden mamul şerit ve levhalar |
|
357 |
Teknik |
continuous hot dip coating i.
|
sürekli sıcak daldırmayla örtme |
|
358 |
Teknik |
continuous hot dip coating i.
|
sürekli sıcak daldırmayla kaplama |
|
359 |
Teknik |
one-dip aniline black i.
|
tek banyolu siyah |
|
360 |
Teknik |
dip i.
|
ufak çukur |
|
361 |
Teknik |
caustic dip i.
|
yakıcı sodaya daldırma |
|
362 |
Teknik |
oil dip stick i.
|
yağ ölçme çubuğu |
|
363 |
Teknik |
dip needle i.
|
yerkürenin manyetik yönünü gösteren iğne |
|
364 |
Teknik |
dip i.
|
yatay ufuk ile denizde görünen ufuk çizgisi arasındaki düşey açı |
|
365 |
Teknik |
dip i.
|
manyetik meridyenin dikey düzleminde serbestçe dönen bir pusula iğnesinin ufukla yaptığı açı |
|
366 |
Teknik |
dip i.
|
(koyun, domuz gibi hayvanları) antiseptik veya asalak öldürücü solüsyona daldırma işlemi için kullanılan tekne |
|
367 |
Teknik |
dip i.
|
tütünü çekerken kullanılan, aromalı ve nemlendirici solüsyon |
|
368 |
Teknik |
dip i.
|
budala kimse |
|
369 |
Teknik |
dip i.
|
ahmak kimse |
|
370 |
Teknik |
dip circle i.
|
eğim ölçer |
|
371 |
Teknik |
dip circle i.
|
manyetik eğimdeki değişikliklere azami düzeyde duyarlı olan, yerkürenin manyetik yönünü gösteren iğneye benzer bir alet |
|
372 |
Teknik |
dip sector i.
|
gerçek ufkun altında yer alan görünen ufkun çöküntüsü açısını ölçen cihaz |
|
373 |
Teknik |
dip sector i.
|
ufki hat ile gözlemcinin gözünden okyanusun yüzeyine çizilen teğet arasındaki açıyı ölçen cihaz |
|
374 |
Teknik |
dip sector i.
|
yatay ufuk ile daha aşağıdaki görünen ufuk çizgisi arasındaki düşey açıyı ölçen cihaz |
|
375 |
Teknik |
dip circle i.
|
eğim pusulası |
|
376 |
Teknik |
hot-dip galvanize f.
|
sıcak daldırmalı galvanizlemek |
|
377 |
Teknik |
dip f.
|
(metali) daldırma yöntemiyle galvanizlemek |
|
378 |
Teknik |
dip f.
|
(metali) daldırma yöntemiyle kaplamak |
|
379 |
Teknik |
hot dip galvanized s.
|
sıcak daldırma usulü ile galvanizlenmiş |
|
380 |
Teknik |
continuously hot-dip coated s.
|
sürekli sıcak daldırma ile kaplanmış |
|
Computer |
|
381 |
Bilgisayar |
dip (dependency inversion principle) kısalt.
|
nesne yönelimli programlamada kullanılan tasarım ilkelerinden biri |
|
Informatics |
|
382 |
Bilişim |
dip switch i.
|
dip anahtarı |
|
Telecom |
|
383 |
Telekom |
voltage dip i.
|
ani gerilim düşmesi |
|
Electric |
|
384 |
Elektrik |
dip i.
|
iki paralel uç ve bir dizi küçük anahtarı içeren devrenin yerleştirildiği küçük dikdörtgen kap |
|
385 |
Elektrik |
dip-switch i.
|
dip anahtarı |
|
386 |
Elektrik |
dip-switch i.
|
kısa far anahtarı |
|
387 |
Elektrik |
dip-switch i.
|
ön far aşağı indirme düğmesi |
|
388 |
Elektrik |
dip-switch i.
|
çift sıralı paket anahtarı |
|
389 |
Elektrik |
dip-switch i.
|
çift sıralı uçlu pakete gömülmüş ve doğrudan devre kartına monte edilmiş sağ sol anahtar seti |
|
Television |
|
390 |
Televizyon |
dip lexer i.
|
düpleksör |
|
391 |
Televizyon |
dip lexer i.
|
köprü |
|
392 |
Televizyon |
double-dip f.
|
(derleme olarak veya ek özelliklerle) tekrar yayınlamak |
|
Textile |
|
393 |
Tekstil |
dip finish i.
|
daldırmalı apre |
|
394 |
Tekstil |
dip dyeing i.
|
daldırmalı boyama |
|
395 |
Tekstil |
lab dip i.
|
laboratuvarda çalışması yapılan renk parçaları |
|
396 |
Tekstil |
one-dip aniline black i.
|
tek banyolu anilin siyahı |
|
397 |
Tekstil |
dip i.
|
kumaşın daldırıldığı boya preparatı |
|
Construction |
|
398 |
İnşaat |
hot-dip galvanized steel pipes with spigot and socket i.
|
sıcak daldırma ile galvanizlenmiş soketli ve spigotlu çelik borular |
|
399 |
İnşaat |
continuously hot-dip zinc coated low carbon steel strip i.
|
soğuk şekillendirme için sürekli sıcak daldırma çinko kaplanmış düşük karbonlu çelik şerit |
|
400 |
İnşaat |
continuously hot-dip metal coated steel strip i.
|
sürekli sıcak daldırma metal kaplanmış çelik şerit |
|
401 |
İnşaat |
continuously hot-dip zinc coated structural steel strip i.
|
sürekli sıcak daldırma çinko kaplanmış yapı çeliği |
|
402 |
İnşaat |
dip [uk] i.
|
tiyatro sahnesinin döşeme tahtalarında yer alan, içinden elektrik kablolarının geçtiği açılır kapanır kapak |
|
Automotive |
|
403 |
Otomotiv |
acid dip i.
|
asite daldırma |
|
404 |
Otomotiv |
dip i.
|
büyük çukur |
|
405 |
Otomotiv |
dip i.
|
daldırma |
|
406 |
Otomotiv |
full dip treatment i.
|
daldırma metodu |
|
407 |
Otomotiv |
dip switch i.
|
dip anahtarı |
|
408 |
Otomotiv |
dip switch i.
|
kısa far anahtarı |
|
409 |
Otomotiv |
dip switch i.
|
kısa huzme selektörü |
|
410 |
Otomotiv |
dip filament i.
|
kısa huzmeli filaman |
|
411 |
Otomotiv |
dip switch i.
|
ön far aşağı indirme düğmesi |
|
412 |
Otomotiv |
hot dip galvanizing i.
|
sıcak galvaniz banyosu |
|
413 |
Otomotiv |
hot dip aluminizing i.
|
sıcak alüminyum banyosu |
|
414 |
Otomotiv |
hot dip i.
|
sıcak daldırma |
|
415 |
Otomotiv |
hot dip galvanizing i.
|
sıcak galvaniz banyosu |
|
416 |
Otomotiv |
oil filter, dip stick, and filler i.
|
yağ filtresi, yağ çubuğu, yağ doldurma borusu |
|
417 |
Otomotiv |
dip f.
|
kısa fara geçmek |
|
Aeronautic |
|
418 |
Havacılık |
dip brazing i.
|
daldırma kaynağı |
|
419 |
Havacılık |
dip angle i.
|
ufuk alçalış açısı |
|
420 |
Havacılık |
dip i.
|
uçarken meydana gelen anlık irtifa kaybı |
|
421 |
Havacılık |
dip f.
|
(uçak) yükselme öncesi aniden alçalmak |
|
Marine |
|
422 |
Denizcilik |
dip i.
|
inhitat |
|
423 |
Denizcilik |
dip i.
|
(gemi, kürek, çark) batma derinliği |
|
424 |
Denizcilik |
dip the colors f.
|
sancağı indirmek |
|
425 |
Denizcilik |
dip f.
|
sancağı yarı mayna etmek |
|
426 |
Denizcilik |
dip f.
|
(işaret bayrağını) düşey düzlemden yatay düzleme ve sonra tekrar düşey düzleme gelecek şekilde sallamak |
|
427 |
Denizcilik |
dip f.
|
(geminin) bandırasını düşey düzlemden yatay düzleme ve sonra tekrar düşey düzleme gelecek şekilde sallamak |
|
Mining |
|
428 |
Maden |
ore vein dip i.
|
cevher damarı eğimi |
|
Medical |
|
429 |
Medikal |
dip concentrate i.
|
daldırma konsantresi |
|
430 |
Medikal |
dip emulsion i.
|
daldırma emülsiyonu |
|
431 |
Medikal |
concentrate for dip i.
|
daldırma konsantresi |
|
432 |
Medikal |
dip solution i.
|
daldırma çözeltisi |
|
433 |
Medikal |
dip concentrate i.
|
daldırma konsantresi |
|
434 |
Medikal |
dip suspension i.
|
daldırma süspansiyonu |
|
435 |
Medikal |
dip i.
|
daldırma sıvısı |
|
436 |
Medikal |
dip and plateau i.
|
karekök |
|
437 |
Medikal |
concentrate for dip emulsion i.
|
konsantre daldırma emülsiyonu |
|
438 |
Medikal |
concentrate for dip solution i.
|
konsantre daldırma çözeltisi |
|
439 |
Medikal |
concentrate for dip suspension i.
|
konsantre daldırma süspansiyonu |
|
440 |
Medikal |
teat dip concentrate i.
|
meme ucu daldırma konsantratı |
|
441 |
Medikal |
teat dip solution i.
|
meme ucu daldırma çözeltisi |
|
442 |
Medikal |
teat dip emulsion i.
|
meme ucu daldırma emülsiyonu |
|
443 |
Medikal |
teat dip i.
|
meme ucu daldırma sıvısı |
|
444 |
Medikal |
teat dip suspension i.
|
meme ucu daldırma süspansiyonu |
|
Veterinary |
|
445 |
Veterinerlik |
sheep-dip i.
|
koyun parazit ilacı |
|
Gastronomy |
|
446 |
Mutfak |
cheese dip i.
|
peynirli dip sos |
|
447 |
Mutfak |
hot spicy tomato dip i.
|
acılı ezme |
|
448 |
Mutfak |
tomato dip with pepper and onions i.
|
ezme |
|
449 |
Mutfak |
dip sauce i.
|
ezme |
|
450 |
Mutfak |
clam dip i.
|
istiridye daldırma sosu |
|
451 |
Mutfak |
clam dip i.
|
istiridye ve krem peynir ile hazırlanan bir dip sos |
|
452 |
Mutfak |
dip i.
|
bir kaşık dondurma |
|
453 |
Mutfak |
bean dip i.
|
pişmiş fasulyeden yapılan bir dip sos |
|
Physics |
|
454 |
Fizik |
dip i.
|
manyetik eğim |
|
455 |
Fizik |
dip i.
|
manyetik iğnenin ufuk düzlemiyle yaptığı açı |
|
456 |
Fizik |
magnetic dip i.
|
manyetik iğnenin ufuk düzlemiyle yaptığı açı |
|
Astronomy |
|
457 |
Gökbilim |
dip of the horizon i.
|
gerçek ufkun altında yer alan görünen ufkun açısal çöküntüsü |
|
458 |
Gökbilim |
dip of the horizon i.
|
ufki hat ile gözlemcinin gözünden okyanusun yüzeyine çizilen teğet arasındaki açı |
|
459 |
Gökbilim |
dip of the horizon i.
|
yatay ufuk ile daha aşağıdaki görünen ufuk çizgisi arasındaki düşey açı |
|
Botanic |
|
460 |
Botanik |
dip i.
|
bazı çam ağaçlarının yarıklarından çıkan ham terebentin |
|
Agriculture |
|
461 |
Tarım |
dip i.
|
tavuk, koyun gibi hayvanların içinde daldırılıp çıkarıldığı sıvı kimyasal |
|
462 |
Tarım |
dip i.
|
ahşap objeler için kullanılan sıvı koruyucu |
|
463 |
Tarım |
dip f.
|
(tavuk, koyun gibi hayvanları) böceklenmelerini önlemek amacıyla kısa süreliğine sıvı bir kimyasala batırmak |
|
464 |
Tarım |
dip f.
|
(tahılları, sebzeleri veya ahşabı) koruyucu sıvının içine batırmak |
|
Breeding |
|
465 |
Hayvancılık |
sheep dip i.
|
koyun parazit ilacı |
|
466 |
Hayvancılık |
dip f.
|
(koyun, domuz gibi hayvanları) antiseptik veya asalak öldürücü solüsyona daldırmak |
|
Fishery |
|
467 |
Balıkçılık |
dip net i.
|
balık gibi küçük deniz canlılarını sudan toplamak için kullanılan uzun saplı küçük ağ torba |
|
468 |
Balıkçılık |
dip-net i.
|
balık gibi küçük deniz canlılarını sudan toplamak için kullanılan uzun saplı küçük ağ torba |
|
469 |
Balıkçılık |
dip-netting i.
|
uzun bir çubuğun ucuna bağlanmış ağ ile balık yakalama |
|
470 |
Balıkçılık |
dip-net f.
|
uzun bir çubuğun ucuna bağlanmış ağ ile balık yakalamak |
|
Education |
|
471 |
Eğitim |
dip. (diploma) i.
|
diploma |
|
472 |
Eğitim |
dip. (diploma) i.
|
mezuniyet belgesi |
|
473 |
Eğitim |
dip (diploma) kısalt.
|
diploma |
|
474 |
Eğitim |
dip (diploma) kısalt.
|
mezuniyet belgesi |
|
Environment |
|
475 |
Çevre |
dip slope i.
|
eğimli yamaç |
|
476 |
Çevre |
dip-slip fault i.
|
eğim atımlı fay |
|
477 |
Çevre |
dip i.
|
daldırma teknesinde kullanılan böcek veya parazit öldürücü |
|
Geography |
|
478 |
Coğrafya |
dip-and-scarp i.
|
birbirini izleyen dik ve yumuşak eğimli yamaçları bulunan (topoğrafya) |
|
Geology |
|
479 |
Jeoloji |
initial dip i.
|
başlangıç dalımı |
|
480 |
Jeoloji |
angle of dip i.
|
dalım açısı |
|
481 |
Jeoloji |
dip-datum static correction i.
|
eğik datum statik düzeltme |
|
482 |
Jeoloji |
dip fault i.
|
eğim fayı |
|
483 |
Jeoloji |
dip direction i.
|
eğim yönü |
|
484 |
Jeoloji |
dip-slip fault i.
|
eğim-atımlı fay |
|
485 |
Jeoloji |
dip and strike i.
|
eğim ve doğrultu |
|
486 |
Jeoloji |
apparent dip i.
|
görünür dalım |
|
487 |
Jeoloji |
apparent dip i.
|
görünür eğim |
|
488 |
Jeoloji |
line of dip i.
|
tabaka eğim çizgisi |
|
489 |
Jeoloji |
dip i.
|
yeryüzü katmanı, su kanalı, yarık, fay gibi jeolojik şekillerin yatay düzlemle yaptığı açı |
|
490 |
Jeoloji |
dip of a stratum i.
|
katmanın ufukla yaptığı en büyük eğim açısı |
|
491 |
Jeoloji |
dip of the needle i.
|
dikey düzlemde serbestçe dönen bir pusula iğnesinin ufukla yaptığı açı |
|
492 |
Jeoloji |
dip of the needle i.
|
manyetik kuvvet çizgisinin ufki hat ile yaptığı açı |
|
493 |
Jeoloji |
dip f.
|
eğilmiş bulunmak |
|
494 |
Jeoloji |
dip f.
|
ufuk düzleminin aşağısına eğilmek |
|
Sport |
|
495 |
Spor |
dip i.
|
paralel barların ucunda yapılan, kişinin çenesi barların hizasına gelecek kadar kollarını büktüğü ve sonrasında düzleştirip kendini yukarı doğru kaldırdığı bir jimnastik egzersizi |
|
496 |
Spor |
dip i.
|
yayın orta kısmının sapın her iki yanında keskin ve kavisli incelmesi |
|
497 |
Spor |
dip f.
|
paralel barların ucunda, çeneyi barların hizasına gelecek kadar kolları büktükten sonra düzleştirip kendini yukarı doğru kaldırmak |
|
498 |
Spor |
double-dip f.
|
(softbolda) bir takımı finalde iki kez yenmek |
|
Music |
|
499 |
Müzik |
dip i.
|
bir dizi hafifçe kırıp diğer bacağı öne veya arkaya uzatarak yapılan bir salon dansı figürü |
|
500 |
Müzik |
dip i.
|
dörder çiftten oluşan grupların yaptığı bir dansta, dansçının öne eğilip iki dansçının el ele tutuşarak oluşturduğu kemerin altından geçtiği dans figürü |
|