halt - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
halt durdurmak v.
  • It is, therefore, crucial that we halt the fall in agricultural prices.
  • Bu nedenle tarımsal fiyatlardaki düşüşü durdurmamız hayati önem taşımaktadır.
  • Only USD 3 billion a year is being spent globally in trying to halt the spread of AIDS.
  • AIDS'in yayılmasını durdurmak için dünya genelinde yılda sadece 3 milyar ABD Doları harcanmaktadır.
  • I am in favour of progress and progress cannot be halted.
  • Ben ilerlemeden yanayım ve ilerleme durdurulamaz.
Show More (16)
halt durma n.
  • The bus squealed to a halt.
  • Otobüs gıcırtı sesleri çıkararak durdu.
  • The peace process often grinds to a halt because unexploded bomblets close off whole areas.
  • Barış süreci çoğu zaman durma noktasına geliyor çünkü patlamamış bombalar tüm bölgeleri kapatıyor.
  • After all, without transport, the economy will grind to a halt.
  • Sonuçta, ulaşım olmadan ekonomi durma noktasına gelecektir.
Show More (6)
halt durmak v.
  • The bus halted at the traffic lights.
  • Otobüs trafik ışıklarında durdu.
  • As you can well imagine, this brought our meeting to an abrupt halt.
  • Tahmin edebileceğiniz gibi bu durum toplantımızın aniden durmasına neden oldu.
  • The necessary restructuring of industry came to a halt, and no new jobs were created.
  • Sanayinin gerekli yeniden yapılandırılması durdu ve hiçbir yeni iş yaratılmadı.
Show More (5)
halt önünü almak v.
  • The police have failed to halt crimes in the area.
  • Polis bölgedeki suçların önünü almayı başaramadı.
Show More (-2)
halt duraklama n.
  • This vote represents an unprecedented halt for European research.
  • Bu oylama Avrupa araştırmaları için eşi benzeri görülmemiş bir duraklama anlamına gelmektedir.
Show More (-2)
halt kesmek v.
  • Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.
  • İnişli çıkışlı diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları kesmemiştir.
Show More (-2)
İngilizce Türkçe
the hell halt n.
  • What the hell are you two doing?
  • Siz ikiniz ne halt ediyorsunuz yahu?
  • What in the hell are you doing in my room?
  • Benim odamda ne halt ediyorsun?
  • What the hell are you doing in here?
  • Burada ne halt ediyorsun?
Show More (5)
heck halt n.
  • What the heck is going on?
  • Burada ne haltlar dönüyor?
Show More (-2)
heck halt expr.
  • What in the heck are you trying to say?
  • Ne halt söylemeye çalışıyorsun?
Show More (-2)