İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | crash f. | çarpışmak | ||
A cab crashed into a train this Wednesday. Bu çarşamba bir taksi ve bir tren çarpıştı. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | crash f. | çarpmak | ||
We're going to crash. Çarpacağız. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | crash i. | gürültü | ||
I heard a crash at about ten o'clock last night. Dün gece saat on civarında bir gürültü duydum. More Sentences |
||||
Genel | crash i. | iflas | ||
During the Depression in the 1930's, many wealthy people lost everything in the stock market crash. 1930'lardaki kriz sırasında, çok sayıda zengin insan borsanın iflasında her şeyini kaybetti. More Sentences |
||||
Genel | crash i. | kaza | ||
This is like calling a crash involving several cars or lorries on a motorway a natural disaster. Bu, otoyolda birkaç araba veya kamyonun karıştığı bir kazaya doğal afet demek gibi bir şey. More Sentences |
||||
Genel | crash i. | çökme | ||
What would happen if the long-term savings of future pensioners were engulfed in a stock-market crash? Geleceğin emeklilerinin uzun vadeli birikimleri bir borsa çöküşünde yutulursa ne olur? More Sentences |
||||
Genel | crash i. | çarpışma | ||
I'll never forget the sound the crash made. Çarpışmanın çıkardığı sesi asla unutmayacağım. More Sentences |
||||
Genel | crash f. | çarpmak | ||
Tom lost control of his car and crashed it into a tree. Tom arabasının kontrolünü kaybetti ve bir ağaca çarptı. More Sentences |
||||
Genel | crash f. | düşmek | ||
If these engines fail as a result of technical problems or deliberate sabotage, then the aircraft will crash. Eğer bu motorlar teknik sorunlar ya da kasıtlı bir sabotaj sonucu arızalanırsa, uçak düşecektir. More Sentences |
||||
Genel | crash f. | çökmek | ||
But all those feelings collided and came crashing in on me at once. Ama tüm bu duygular bir anda çarpıştı ve üzerime çöktü. More Sentences |
||||
Genel | crash f. | sabahlamak | ||
I need a place to crash. Sabahlamak için bir yere ihtiyacım var. More Sentences |
||||
Genel | crash f. | batmak | ||
The stock market has crashed. Borsa battı. More Sentences |
||||
Genel | crash f. | yere çakılmak | ||
Did the plane crash? Uçak yere çakıldı mı? More Sentences |
||||
Genel | crash f. | çakılmak | ||
The plane turned sharply to the right just before it crashed. Uçak çakılmadan hemen önce keskin bir şekilde sağa dönmüş. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | crash i. | çökme | ||
In some rare instances, the amount of unwanted content could cause your web browser to crash. Bazı nadir durumlarda, istenmeyen içerik miktarı web tarayıcınızın çökmesine neden olabilir. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Otomotiv | crash i. | çarpışma | ||
I heard an awful crash. Korkunç bir çarpışma duydum. More Sentences |
||||
Traffic | ||||
Trafik | crash i. | çarpışma | ||
Crashes happen all the time. Çarpışmalar her zaman olur. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | crash i. | kırılma | ||
General | ||||
Genel | crash i. | çatırtı | ||
Genel | crash i. | şırak | ||
Genel | crash i. | yıkılma | ||
Genel | crash i. | şangırtı | ||
Genel | crash i. | seri | ||
Genel | crash i. | batkı | ||
Genel | crash i. | gürleme | ||
Genel | crash i. | top atma | ||
Genel | crash i. | tarraka | ||
Genel | crash i. | gürültü ile düşme | ||
Genel | crash i. | uçak kazası | ||
Genel | crash i. | hızla gelen büyük iflas | ||
Genel | crash i. | batkınlık | ||
Genel | crash i. | çözülme | ||
Genel | crash i. | parçalanma | ||
Genel | crash i. | oto kazası | ||
Genel | crash i. | çat | ||
Genel | crash i. | borsada hisselerin birden düşmesi | ||
Genel | crash i. | araba kazası | ||
Genel | crash i. | cayırtı | ||
Genel | crash i. | düşüş | ||
Genel | crash i. | sukut | ||
Genel | crash i. | havluluk bez | ||
Genel | crash i. | çatırdı | ||
Genel | crash i. | yoğun kurs | ||
Genel | crash i. | gümbürtü | ||
Genel | crash i. | tiyatroda cam kırılma sesini taklit etmek için kullanılan içi kırık parça dolu sepet | ||
Genel | crash i. | üzerinde halı serilmiş zemini kaplayan kumaş | ||
Genel | crash i. | huzursuzluk hali | ||
Genel | crash i. | gümbürtü | ||
Genel | crash f. | büyük bir gürültüyle çalmak | ||
Genel | crash f. | top atmak (işyeri) | ||
Genel | crash f. | şangırdamak | ||
Genel | crash f. | kırılmak | ||
Genel | crash f. | kırmak | ||
Genel | crash f. | top atmak | ||
Genel | crash f. | gürültü etmek | ||
Genel | crash f. | çatırdamak | ||
Genel | crash f. | gürültüyle düşmek | ||
Genel | crash f. | iflas borusunu çalmak | ||
Genel | crash f. | davetsiz olarak gitmek | ||
Genel | crash f. | düşmek (kaza sonucu) | ||
Genel | crash f. | büyük bir gürültü yapmak | ||
Genel | crash f. | iflas bayrağını çekmek | ||
Genel | crash f. | hızla iflas etmek (işyeri) | ||
Genel | crash f. | çarpa çarpa şiddetli ve gürültülü bir şekilde koşmak | ||
Genel | crash f. | parçalanmak | ||
Genel | crash f. | parçalamak | ||
Genel | crash f. | gürlemek | ||
Genel | crash f. | atarak paramparça etmek | ||
Genel | crash f. | çarpmak (kaza sonucu) | ||
Genel | crash f. | çarpa çarpa gürültülü bir şekilde gitmek | ||
Genel | crash f. | iflas etmek | ||
Genel | crash f. | paldır küldür gitmek | ||
Genel | crash f. | gürültüyle çarpmak | ||
Genel | crash f. | bindirmek | ||
Genel | crash f. | düşüp parçalanmak | ||
Genel | crash f. | çarptırmak | ||
Genel | crash f. | köşeyi dönmek | ||
Genel | crash f. | birdenbire aşırı popüler olmak | ||
Genel | crash f. | voliyi vurmak | ||
Genel | crash f. | gündeme başsayfadan girmek | ||
Genel | crash f. | büyük bir gürültüyle vurmak | ||
Genel | crash s. | şangır şungur | ||
Genel | crash s. | hızlı | ||
Genel | crash s. | yoğun | ||
Genel | crash s. | maksimum kaynak kullanılarak acil durum koşullarını en kısa sürede yerine getiren | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | crash f. | kafayı vurup yatmak | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | crash f. | (borsa) aniden düşmek | ||
Industry | ||||
Sanayi | crash f. | daha fazla kaynak ayırarak işi hızlandırmak | ||
Technical | ||||
Teknik | crash f. | ezmek | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | crash i. | arıza | ||
Bilgisayar | crash i. | olağandışı sonlanma | ||
Bilgisayar | crash f. | arızalanmak | ||
Textile | ||||
Tekstil | crash i. | havlu ve perde yapımında kullanılan kaba bez | ||
Dyeing | ||||
Boyacılık | crash i. | grimsi bir sarı tonu | ||
Automotive | ||||
Otomotiv | crash i. | çarpma | ||
Aeronautic | ||||
Havacılık | crash f. | (uçak) düşmek | ||
Medical | ||||
Medikal | crash f. | kalbi durmak | ||
Zoology | ||||
Zooloji | crash i. | gergedan sürüsü | ||
Environment | ||||
Çevre | crash i. | gelişmiş popülasyon döngüleri olan hayvanın sayısında keskin düşüş yaşanan dönem | ||
Çevre | crash i. | gelişmiş popülasyon döngüleri olan hayvanın sayısında görülen azalma miktarı | ||
Çevre | crash f. | (nüfus) hızla düşmek | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | crash i. | büyü | ||
Eski Kullanım | crash i. | müsabaka | ||
Eski Kullanım | crash i. | dönüş | ||
Slang | ||||
Argo | crash i. | uyuşturucu kullanımı sonrası yaşanan süreç | ||
Argo | crash f. | uzun süreli uyuşturucu kullanımının etkilerini yaşamak | ||
Argo | crash f. | geçici bir yerde para ödemeden kalmak |