|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
önemsiz şey |
fry i.
|
|
2 |
Genel |
önemsiz kimse |
small change i.
|
|
3 |
Genel |
önemsiz şey |
rush i.
|
|
4 |
Genel |
önemsiz şey |
bauble i.
|
|
5 |
Genel |
önemsiz şey |
no big deal i.
|
|
6 |
Genel |
önemsiz kimse |
snip i.
|
|
7 |
Genel |
önemsiz şey |
iota i.
|
|
8 |
Genel |
önemsiz kimse |
nonentity i.
|
|
9 |
Genel |
önemsiz mesele |
chaff i.
|
|
10 |
Genel |
önemsiz şey |
unessential i.
|
|
11 |
Genel |
önemsiz biri (nüfuz açısından) |
cipher i.
|
|
12 |
Genel |
önemsiz kimse |
peanut i.
|
|
13 |
Genel |
önemsiz olay |
incidental i.
|
|
14 |
Genel |
önemsiz şey |
stiver i.
|
|
15 |
Genel |
en önemsiz kimse |
least i.
|
|
16 |
Genel |
önemsiz memurluk |
bumbledom i.
|
|
17 |
Genel |
önemsiz şey |
nicknack i.
|
|
18 |
Genel |
önemsiz durum |
small matter i.
|
|
19 |
Genel |
önemsiz konuşma |
prattle i.
|
|
20 |
Genel |
önemsiz kimse |
cipher i.
|
|
21 |
Genel |
önemsiz şey |
knickknack i.
|
|
22 |
Genel |
önemsiz şey |
makeweight i.
|
|
23 |
Genel |
önemsiz kimse |
featherweight i.
|
|
24 |
Genel |
önemsiz (şey) |
nothing i.
|
|
25 |
Genel |
önemsiz şey |
mickey mouse i.
|
|
26 |
Genel |
önemsiz konu |
quiddity i.
|
|
27 |
Genel |
en önemsiz şey |
least i.
|
|
28 |
Genel |
önemsiz şey |
cypher i.
|
|
29 |
Genel |
önemsiz şey |
picayune i.
|
|
30 |
Genel |
önemsiz şey |
straw i.
|
|
31 |
Genel |
önemsiz kimse |
nothing i.
|
|
32 |
Genel |
önemsiz şey |
molehill i.
|
|
33 |
Genel |
önemsiz kimse |
lay figure i.
|
|
34 |
Genel |
küçük ve önemsiz şey |
pinhead i.
|
|
35 |
Genel |
önemsiz miktarda para |
peanut i.
|
|
36 |
Genel |
önemsiz biri |
nobody i.
|
|
37 |
Genel |
önemsiz kimse |
lightweight i.
|
|
38 |
Genel |
önemsiz detaylara gereğinden fazla önem veren kimse |
nitpicker i.
|
|
39 |
Genel |
önemsiz şey |
toy i.
|
|
40 |
Genel |
önemsiz şey |
tuppence i.
|
|
41 |
Genel |
önemsiz şey |
trifle i.
|
|
42 |
Genel |
önemsiz bir miktar |
a negligible quantity i.
|
|
43 |
Genel |
önemsiz şey |
unimportant thing i.
|
|
44 |
Genel |
önemsiz şey |
bagatelle i.
|
|
45 |
Genel |
önemsiz şeyler |
trivia i.
|
|
46 |
Genel |
önemsiz yere tenkit |
niggle i.
|
|
47 |
Genel |
önemsiz yere tenkit eden |
niggler i.
|
|
48 |
Genel |
önemsiz hadise |
nonevent i.
|
|
49 |
Genel |
önemsiz şey |
knick-knacks i.
|
|
50 |
Genel |
önemsiz kimse |
non-starter i.
|
|
51 |
Genel |
önemsiz şey |
inessential i.
|
|
52 |
Genel |
önemsiz şey |
bean i.
|
|
53 |
Genel |
önemsiz şey |
trivium i.
|
|
54 |
Genel |
küçük ve önemsiz yalan |
fib i.
|
|
55 |
Genel |
önemsiz şey |
nothing i.
|
|
56 |
Genel |
önemsiz kişi |
nonentity i.
|
|
57 |
Genel |
önemsiz işlerle uğraşan kimse |
piddler i.
|
|
58 |
Genel |
olduğundan az/küçük/önemsiz gösterme |
understatement i.
|
|
59 |
Genel |
savaşta ölüme giden ve önemsiz sayılan askerler |
cannon fodder i.
|
|
60 |
Genel |
üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu |
nonissue i.
|
|
61 |
Genel |
üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu |
dead letter i.
|
|
62 |
Genel |
önemsiz soru |
trivial question i.
|
|
63 |
Genel |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
spat i.
|
|
64 |
Genel |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
fuss i.
|
|
65 |
Genel |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
tiff i.
|
|
66 |
Genel |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
squabble i.
|
|
67 |
Genel |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
bickering i.
|
|
68 |
Genel |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
bicker i.
|
|
69 |
Genel |
önemsiz bir şey için yapılan tartışma |
pettifoggery i.
|
|
70 |
Genel |
önemsiz/değersiz kimse |
cog i.
|
|
71 |
Genel |
önemsiz konum |
back seat i.
|
|
72 |
Genel |
önemsiz kimse |
nonstarter i.
|
|
73 |
Genel |
önemsiz hadise |
non-event i.
|
|
74 |
Genel |
önemsiz sayma |
floccinaucinihilipilification i.
|
|
75 |
Genel |
kavga etme veya önemsiz yere tartışma çıkarma eğiliminde olan kimse |
rabulism i.
|
|
76 |
Genel |
önemsiz şey |
adiaphoron i.
|
|
77 |
Genel |
önemsiz şeyleri bilgece övme |
adoxography i.
|
|
78 |
Genel |
önemsiz kasaba |
tank town i.
|
|
79 |
Genel |
önemsiz süs |
nick-nack i.
|
|
80 |
Genel |
önemsiz süs |
nicknackery i.
|
|
81 |
Genel |
önemsiz itiraz |
niggle i.
|
|
82 |
Genel |
önemsiz kimse |
nonfactor i.
|
|
83 |
Genel |
önemsiz olay |
nonhappening i.
|
|
84 |
Genel |
alakasız ya da önemsiz mevzu |
non-issue i.
|
|
85 |
Genel |
önemsiz kimse |
nonperson i.
|
|
86 |
Genel |
önemsiz kimse |
non-person i.
|
|
87 |
Genel |
önemsiz hikaye |
nonstory i.
|
|
88 |
Genel |
önemsiz konu |
nonsubject i.
|
|
89 |
Genel |
önemsiz meseleler |
nugae i.
|
|
90 |
Genel |
önemsiz olma |
negligibleness i.
|
|
91 |
Genel |
önemsiz kimse |
nerk i.
|
|
92 |
Genel |
bir kişinin durumunun belirsiz, önemsiz veya tanımsız olduğu hal |
nether world i.
|
|
93 |
Genel |
bir kişinin durumunun belirsiz, önemsiz veya tanımsız olduğu hal |
netherworld i.
|
|
94 |
Genel |
önemsiz düşünce |
thoughtlet i.
|
|
95 |
Genel |
önemsiz şey |
thraneen i.
|
|
96 |
Genel |
önemsiz şey |
traneen [irish] i.
|
|
97 |
Genel |
önemsiz olma |
toyishness i.
|
|
98 |
Genel |
önemsiz şey |
traneen [irish] i.
|
|
99 |
Genel |
önemsiz şey |
trantlum [dialect] i.
|
|
100 |
Genel |
önemsiz olma |
triflingness i.
|
|
101 |
Genel |
önemsiz şey |
trinkum i.
|
|
102 |
Genel |
önemsiz konularla ilgilenen kimse |
trivialist i.
|
|
103 |
Genel |
önemsiz ve gereksiz itiraz |
argutation [obsolete] i.
|
|
104 |
Genel |
önemsiz ve gereksiz itiraz |
cavilation i.
|
|
105 |
Genel |
önemsiz ve gereksiz itiraz |
caviling i.
|
|
106 |
Genel |
daha büyük bir işten önce tamamlanması gereken ufak, nispeten önemsiz işler |
yak shaving i.
|
|
107 |
Genel |
önemsiz fakat çekici olan şey |
embroidery i.
|
|
108 |
Genel |
önemsiz miktarda para |
nickel i.
|
|
109 |
Genel |
önemsiz görülen kimse |
zilch i.
|
|
110 |
Genel |
önemsiz kimse |
jack-a-lent i.
|
|
111 |
Genel |
önemsiz şey |
baubee i.
|
|
112 |
Genel |
önemsiz ve işgüzar bürokratların dünyası |
beadledom i.
|
|
113 |
Genel |
birini oyalamak için yaratılmış önemsiz iş |
make-work i.
|
|
114 |
Genel |
önemsiz şeyler için tartışan kimse |
bickerer i.
|
|
115 |
Genel |
önemsiz şey |
quelquechose i.
|
|
116 |
Genel |
önemsiz davalara katılan jüri üyesi |
questmonger i.
|
|
117 |
Genel |
önemsiz tartışma |
quibbling i.
|
|
118 |
Genel |
önemsiz kimse |
whiffet i.
|
|
119 |
Genel |
önemsiz şey |
whirligig [obsolete] i.
|
|
120 |
Genel |
önemsiz fikir |
whirligig [obsolete] i.
|
|
121 |
Genel |
(demiryolu hattı boyunca yer alan) küçük ve önemsiz kasaba |
whistle-stop i.
|
|
122 |
Genel |
önemsiz şey |
wraith i.
|
|
123 |
Genel |
önemsiz şey |
minnow i.
|
|
124 |
Genel |
önemsiz şey |
minute [obsolete] i.
|
|
125 |
Genel |
önemsiz mesele |
minutiae i.
|
|
126 |
Genel |
önemsiz şey |
bosh i.
|
|
127 |
Genel |
önemsiz şey |
boy's play i.
|
|
128 |
Genel |
önemsiz şey |
breath i.
|
|
129 |
Genel |
önemsiz şey |
hill of beans i.
|
|
130 |
Genel |
ilerlemeyi geciktiren önemsiz şey |
hinderance i.
|
|
131 |
Genel |
önemsiz olma |
humbleness i.
|
|
132 |
Genel |
önemsiz işlerle uğraşan kimse |
monger i.
|
|
133 |
Genel |
önemsiz kimse |
morsel i.
|
|
134 |
Genel |
önemsiz şey |
mouse i.
|
|
135 |
Genel |
önemsiz miktar |
bupkis i.
|
|
136 |
Genel |
ses organlarının pozisyon değiştirmesi sırasında çıkan önemsiz ses |
glide i.
|
|
137 |
Genel |
mütevazı ve önemsiz olma |
obscureness i.
|
|
138 |
Genel |
önemsiz şey |
rinky-dink i.
|
|
139 |
Genel |
önemsiz tip |
gnatling i.
|
|
140 |
Genel |
önemsiz züppe kimse |
dandyling i.
|
|
141 |
Genel |
önemsiz şey |
geegaw i.
|
|
142 |
Genel |
önemsiz detaylara çok takılan aşırı titiz kimse |
grannie i.
|
|
143 |
Genel |
önemsiz şey |
gruel i.
|
|
144 |
Genel |
önemsiz yazar |
hedge writer i.
|
|
145 |
Genel |
önemsiz ve nahoş işleri yapmak için görevlendirilmiş çalışan |
hireling i.
|
|
146 |
Genel |
önemsiz şey |
idiocy i.
|
|
147 |
Genel |
önemsiz gönül ilişkisi |
idyl i.
|
|
148 |
Genel |
önemsiz iş |
odd job i.
|
|
149 |
Genel |
önemsiz iş |
odd-job i.
|
|
150 |
Genel |
önemsiz şey |
rushlight i.
|
|
151 |
Genel |
önemsiz kimse |
rushlight i.
|
|
152 |
Genel |
önemsiz şey |
old song i.
|
|
153 |
Genel |
önemsiz olay |
incidental i.
|
|
154 |
Genel |
önemsiz eylem |
incidental i.
|
|
155 |
Genel |
önemsiz şey |
insignificancy i.
|
|
156 |
Genel |
önemsiz kimse |
insignificancy i.
|
|
157 |
Genel |
önemsiz şey |
insignificant i.
|
|
158 |
Genel |
evrenin büyüklüğü içinde kendinin ne kadar küçük ve önemsiz bir varlık olduğunu hissetme duygusu |
occhiolism i.
|
|
159 |
Genel |
önemsiz kimse |
doodle i.
|
|
160 |
Genel |
gelişigüzel ortaya çıkan önemsiz şey |
dribble i.
|
|
161 |
Genel |
önemsiz şey |
inconsequentiality i.
|
|
162 |
Genel |
önemsiz kimse |
pack [obsolete] i.
|
|
163 |
Genel |
önemsiz şey |
piff i.
|
|
164 |
Genel |
önemsiz kimse |
pigmy i.
|
|
165 |
Genel |
önemsiz kimse |
pygmy i.
|
|
166 |
Genel |
önemsiz kimse |
pigwidgeon i.
|
|
167 |
Genel |
önemsiz kimse |
pigwidgin i.
|
|
168 |
Genel |
önemsiz tartışma |
pillow fight i.
|
|
169 |
Genel |
önemsiz kimse |
pip-squeak i.
|
|
170 |
Genel |
önemsiz şey |
farthing i.
|
|
171 |
Genel |
önemsiz kimse |
feist [dialect] i.
|
|
172 |
Genel |
önemsiz şey |
peanuts i.
|
|
173 |
Genel |
önemsiz konularda yazı yazan kimse |
penster i.
|
|
174 |
Genel |
belirli bir hayvan grubunun daha küçük veya önemsiz üyeleri |
people i.
|
|
175 |
Genel |
önemsiz şey |
peppercorn i.
|
|
176 |
Genel |
önemsiz şey |
pottage i.
|
|
177 |
Genel |
önemsiz şey |
docken [scotland] i.
|
|
178 |
Genel |
önemsiz şeyler |
fewtrils i.
|
|
179 |
Genel |
önemsiz miktar |
fig i.
|
|
180 |
Genel |
önemsiz ilave |
fillip i.
|
|
181 |
Genel |
önemsiz şey |
fingle-fangle [obsolete] i.
|
|
182 |
Genel |
önemsiz şey |
flea i.
|
|
183 |
Genel |
önemsiz yara |
flea bite i.
|
|
184 |
Genel |
önemsiz yara |
flea-bite i.
|
|
185 |
Genel |
önemsiz kimse |
flunkey i.
|
|
186 |
Genel |
önemsiz kimse |
flunky i.
|
|
187 |
Genel |
önemsiz nokta |
flyspeck i.
|
|
188 |
Genel |
türünün küçük veya önemsiz örneği |
flyweight i.
|
|
189 |
Genel |
önemsiz çalışma |
opuscle i.
|
|
190 |
Genel |
beklenenden daha önemsiz bir zafer kazanmış bir general roma'ya girerken yapılan kutlama |
ovation i.
|
|
191 |
Genel |
önemsiz şey |
parergy [obsolete] i.
|
|
192 |
Genel |
önemsiz konulara kafayı takan kimse |
pettifogger i.
|
|
193 |
Genel |
önemsiz davranış |
pettiness i.
|
|
194 |
Genel |
önemsiz şey |
preen [dialect] [uk] i.
|
|
195 |
Genel |
önemsiz kimse |
puisne i.
|
|
196 |
Genel |
önemsiz şey |
rope yarn i.
|
|
197 |
Genel |
önemsiz şey |
rope-yarn i.
|
|
198 |
Genel |
önemsiz şey |
scrat [dialect] i.
|
|
199 |
Genel |
önemsiz şey |
scratch i.
|
|
200 |
Genel |
önemsiz kimse |
scrub i.
|
|
201 |
Genel |
önemsiz kimse |
scruff i.
|
|
202 |
Genel |
önemsiz bilgi |
sidelight i.
|
|
203 |
Genel |
önemsiz bilgi kaynağı |
sidelight i.
|
|
204 |
Genel |
önemsiz durum |
sidetrack i.
|
|
205 |
Genel |
önemsiz haydut |
trifling prowler i.
|
|
206 |
Genel |
önemsiz harcama |
incidental expense i.
|
|
207 |
Genel |
önemsiz kimse |
fribble i.
|
|
208 |
Genel |
önemsiz şey |
pretty-pretty i.
|
|
209 |
Genel |
önemsiz şey |
slight [obsolete] i.
|
|
210 |
Genel |
önemsiz kimse |
slubberdegullion i.
|
|
211 |
Genel |
önemsiz parça |
smack i.
|
|
212 |
Genel |
peşinden koşmaya değmeyen önemsiz hedef |
small deer i.
|
|
213 |
Genel |
önemsiz miktar |
small potatoes i.
|
|
214 |
Genel |
önemsiz meblağ |
small potatoes i.
|
|
215 |
Genel |
önemsiz şey |
smoke i.
|
|
216 |
Genel |
önemsiz kimse |
sneaksby i.
|
|
217 |
Genel |
önemsiz şey |
snicket [dialect] [uk] i.
|
|
218 |
Genel |
önemsiz kimse |
snipper-snaper i.
|
|
219 |
Genel |
önemsiz züppe |
snobling i.
|
|
220 |
Genel |
önemsiz şey |
softs [uk] i.
|
|
221 |
Genel |
(mafya veya suç örgütünde) önemsiz kimse |
soldier i.
|
|
222 |
Genel |
önemsiz şair |
poeticule i.
|
|
223 |
Genel |
önemsiz tip |
pygmy i.
|
|
224 |
Genel |
önemsiz kimse |
sprat i.
|
|
225 |
Genel |
önemsiz şey |
squadoosh i.
|
|
226 |
Genel |
önemsiz kimse |
squish i.
|
|
227 |
Genel |
önemsiz şey |
straw i.
|
|
228 |
Genel |
önemsiz suçlama |
subincusation i.
|
|
229 |
Genel |
önemsiz biri |
nonentity i.
|
|
230 |
Genel |
önemsiz şey |
triviality i.
|
|
231 |
Genel |
önemsiz işlerle uğraştırmak |
sidetrack f.
|
|
232 |
Genel |
tartışmak (önemsiz şeyler üzerinde) |
cavil f.
|
|
233 |
Genel |
önemsiz bir şeyi mesele yapıp önemli bir şeye hiç aldırmamak |
strain at a gnat and swallow a camel f.
|
|
234 |
Genel |
önemsiz şeyler üzerinde münakaşa etmek |
quibble about f.
|
|
235 |
Genel |
önemsiz saymak |
think little of f.
|
|
236 |
Genel |
önemsiz gibi göstermek |
downplay f.
|
|
237 |
Genel |
önemsiz göstermek |
mince f.
|
|
238 |
Genel |
önemsiz şeyler üzerinde münakaşa etmek |
quibble over f.
|
|
239 |
Genel |
önemsiz görmek |
underestimate f.
|
|
240 |
Genel |
önemsiz işlerle uğraşmak |
piddle f.
|
|
241 |
Genel |
tayin etmek (önemli bir yerden önemsiz bir yere/makama) |
shunt f.
|
|
242 |
Genel |
önemsiz olmak |
be unimportant f.
|
|
243 |
Genel |
önemsiz olmak |
be insignificant f.
|
|
244 |
Genel |
önemsiz kalmak |
be insignificant f.
|
|
245 |
Genel |
önemsiz kalmak |
remain unimportant f.
|
|
246 |
Genel |
önemsiz göstermek |
downplay f.
|
|
247 |
Genel |
önemsiz kalmak |
be unimportant f.
|
|
248 |
Genel |
önemsiz kalmak |
remain insignificant f.
|
|
249 |
Genel |
önemsiz göstermek |
gloss over f.
|
|
250 |
Genel |
-i önemsiz saymak |
think nothing of f.
|
|
251 |
Genel |
-i önemsiz saymak |
think little of f.
|
|
252 |
Genel |
önemsiz konular üzerinde tartışmak |
quibble f.
|
|
253 |
Genel |
önemsiz görmek |
think nothing of f.
|
|
254 |
Genel |
önemsiz gibi lanse etmek |
downplay f.
|
|
255 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
bicker f.
|
|
256 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
pettifog f.
|
|
257 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
niggle f.
|
|
258 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
squabble f.
|
|
259 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
quibble f.
|
|
260 |
Genel |
önemsiz bir şey için kavga etmek/tartışmak |
brabble f.
|
|
261 |
Genel |
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak |
niggle f.
|
|
262 |
Genel |
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak |
brabble f.
|
|
263 |
Genel |
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak |
bicker f.
|
|
264 |
Genel |
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak |
quibble f.
|
|
265 |
Genel |
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak |
pettifog f.
|
|
266 |
Genel |
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak |
squabble f.
|
|
267 |
Genel |
daha küçük (önemsiz) bir rol oynamak |
play a smaller role f.
|
|
268 |
Genel |
önemsiz saymak |
floccinaucinihilipilificate f.
|
|
269 |
Genel |
önemsiz şeylerle meşgul olmak |
twiddle f.
|
|
270 |
Genel |
önemsiz göstermek |
underact f.
|
|
271 |
Genel |
önemsiz göstermek |
underplay f.
|
|
272 |
Genel |
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak |
balk f.
|
|
273 |
Genel |
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak |
baulk [uk] f.
|
|
274 |
Genel |
önemsiz konular hakkında tartışmak |
quiddle f.
|
|
275 |
Genel |
önemsiz hale getirmek |
micrify f.
|
|
276 |
Genel |
önemsiz gibi göstermek |
mitigate f.
|
|
277 |
Genel |
önemsiz göstermek |
mitigate f.
|
|
278 |
Genel |
önemsiz hale getirmek |
overshadow f.
|
|
279 |
Genel |
önemsiz hale getirmek |
overtop f.
|
|
280 |
Genel |
önemsiz eleştiride bulunmak |
pick f.
|
|
281 |
Genel |
önemsiz işlerle uğraşmak |
peddle f.
|
|
282 |
Genel |
önemsiz göstermek |
slick f.
|
|
283 |
Genel |
önemsiz konular için kafa ütülemek |
spuddle f.
|
|
284 |
Genel |
küçük ve önemsiz |
incidental s.
|
|
285 |
Genel |
önemsiz (iş) |
menial s.
|
|
286 |
Genel |
çok önemsiz |
picayune s.
|
|
287 |
Genel |
önemsiz (fark/derece vb) |
nominal s.
|
|
288 |
Genel |
görünüşte önemsiz |
seemingly trivial s.
|
|
289 |
Genel |
çok önemsiz |
niggling s.
|
|
290 |
Genel |
daha önemsiz |
scrubbier s.
|
|
291 |
Genel |
en önemsiz |
scrubbiest s.
|
|
292 |
Genel |
en önemsiz |
least significant s.
|
|
293 |
Genel |
önemsiz (hasar) |
slight s.
|
|
294 |
Genel |
kavga etme veya önemsiz yere tartışma çıkarma eğiliminde olan kimse |
rabulistic s.
|
|
295 |
Genel |
kavga etme veya önemsiz yere tartışma çıkarma eğiliminde olan |
rabulous s.
|
|
296 |
Genel |
önemsiz olmayan |
nonfrivolous s.
|
|
297 |
Genel |
önemsiz olmayan |
nontrivial s.
|
|
298 |
Genel |
ecdadı önemsiz |
birthless s.
|
|
299 |
Genel |
ailesi önemsiz |
birthless s.
|
|
300 |
Genel |
önemsiz küçük ayrıntılara takılan |
word-splitting s.
|
|
301 |
Genel |
yaşamdaki çevresel ve önemsiz olaylara ait olan |
hole and corner s.
|
|
302 |
Genel |
yaşamdaki çevresel ve önemsiz olaylara ait olan |
hole-and-corner s.
|
|
303 |
Genel |
sıradan ve önemsiz |
grimy s.
|
|
304 |
Genel |
önemsiz ağırlıkta olan |
imponderous s.
|
|
305 |
Genel |
önemsiz bir sonuç niteliğinde olan |
incident s.
|
|
306 |
Genel |
boyut, oran, kapsam veya güç bakımından önemsiz sayılan |
dwarf s.
|
|
307 |
Genel |
önemsiz miktarda |
insubstantial s.
|
|
308 |
Genel |
önemsiz boyutta |
insubstantial s.
|
|
309 |
Genel |
önemsiz şeyler içeren |
penny ante s.
|
|
310 |
Genel |
önemsiz konuları kafaya takan |
pettifogging s.
|
|
311 |
Genel |
önemsiz ve az bilinen |
freshwater [us] s.
|
|
312 |
Genel |
(şehir, okul) ufak ve önemsiz |
podunk s.
|
|
313 |
Genel |
önemsiz olmayan |
solid s.
|
|
314 |
Genel |
önemsiz olarak |
derisively zf.
|
|
315 |
Genel |
önemsiz bir biçimde |
inconsequentially zf.
|
|
316 |
Genel |
uzak veya önemsiz yer |
off the map zf.
|
|
317 |
Genel |
önemsiz olarak |
insignificantly zf.
|
|
318 |
Genel |
önemsiz bir biçimde |
frivolously zf.
|
|
319 |
Genel |
önemsiz bir şekilde |
unimportantly zf.
|
|
320 |
Genel |
çok önemsiz olarak |
nigglingly zf.
|
|
321 |
Genel |
önemsiz bir şekilde |
trivially zf.
|
|
322 |
Genel |
önemsiz bir biçimde |
negligibly zf.
|
|
323 |
Genel |
önemsiz bir şekilde |
unessentially zf.
|
|
324 |
Genel |
önemsiz bir olay olarak |
incidentally zf.
|
|
325 |
Genel |
önemsiz bir şekilde |
palterly [obsolete] zf.
|
|
326 |
Genel |
önemsiz bir şekilde |
paltrily zf.
|
|
327 |
Genel |
sanıldığı kadar önemsiz değil |
no small matter ünl.
|
|
328 |
Genel |
küçük veya önemsiz anlamını veren bir ön ek |
micr- ök.
|
|
329 |
Genel |
küçük veya önemsiz anlamını veren bir ön ek |
micro- ök.
|
|
330 |
Genel |
önemsiz, değersiz anlamı veren son ek |
-rel snk.
|
|
331 |
Genel |
önemsiz, değersiz anlamı veren son ek |
-erel snk.
|
|
332 |
Genel |
dekor sayılacak kadar önemsiz |
of consent [obsolete] expr.
|
|
Phrasals |
|
333 |
Öbek Fiiller |
önemsiz bir suçtan tutuklamak |
run in f.
|
|
334 |
Öbek Fiiller |
önemli bir meseleyi önemsiz göstermek |
play down on f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
önemli bir meseleyi önemsiz göstermek |
play something down f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
(önemsiz bir mesele hakkında) tartışmak |
bicker about f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
önemsiz görmek |
talk down f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
önemsiz göstermek |
talk down f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
önemsiz olduğunu ileri sürmek |
talk down f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
bazı şeyleri önemsiz olarak algılamak |
get/put something out of perspective f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) önemsiz algılamak |
get (something) out of perspective f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
önemsiz veya anlamsız şeyler hakkında bıktırıcı şekilde durmadan konuşmak |
yak at (one) f.
|
|
343 |
Öbek Fiiller |
önemsiz veya anlamsız bir konuda yorucu, sıkıcı ve uzun uzadıya konuşmak |
yak on (at one) f.
|
|
344 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) daha düşük/önemsiz bir konuma, sıralamaya, yere, sınıfa, duruma getirmek |
relegate (someone or something) to (something) f.
|
|
345 |
Öbek Fiiller |
birini önemsiz bir şeyle görevlendirmek |
relegate someone to something f.
|
|
346 |
Öbek Fiiller |
önemsiz işlerle uğraşmak |
pootle along [uk] f.
|
|
347 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) önemsiz konular üzerine tartışmak |
quibble with (someone) f.
|
|
348 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) önemsiz bir şey için tartışmak/kavga etmek |
quibble with (someone) f.
|
|
349 |
Öbek Fiiller |
yazıyla önemsiz göstermek |
write down f.
|
|
350 |
Öbek Fiiller |
önemsiz sorunları görmezden gelerek yapılması gerekeni yapmak |
rise above f.
|
|
351 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) önemsiz (bir şey) üzerine tartışmak |
niggle (with one) over (something) f.
|
|
352 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) önemsiz (bir şey) üzerine atışmak |
niggle (with one) over (something) f.
|
|
353 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) yanında önemsiz kalmak/görünmek |
pale beside (someone or something) f.
|
|
354 |
Öbek Fiiller |
(önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak |
quibble about (something) f.
|
|
355 |
Öbek Fiiller |
(önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak |
quibble over (something) f.
|
|
356 |
Öbek Fiiller |
(biriyle önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak |
quibble over (something) with (someone) f.
|
|
357 |
Öbek Fiiller |
(biriyle önemsiz şeyler) üzerinde münakaşa etmek/tartışmak |
quibble with (someone) over (something) f.
|
|
Phrases |
|
358 |
İfadeler |
diğerleriyle/başkalarıyla/öncekilerle karşılaştırıldığında/kıyaslandığında bunlar önemsiz |
as nothing (compared) to (someone or something) zf.
|
|
359 |
İfadeler |
diğerleriyle/başkalarıyla/öncekilerle karşılaştırıldığında/kıyaslandığında bunlar önemsiz |
as nothing (compared) to zf.
|
|
360 |
İfadeler |
önemsiz görmek |
talk something down expr.
|
|
361 |
İfadeler |
sözünü etmeye değmez (önemsiz) |
nothing to speak of expr.
|
|
362 |
İfadeler |
bu oldukça önemsiz |
it's hardly saying much expr.
|
|
363 |
İfadeler |
bu oldukça önemsiz |
that's hardly saying much expr.
|
|
Proverb |
|
364 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks grow from small acorns
|
|
365 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
366 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
mighty oaks from little acorns grow
|
|
367 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
great oaks from little acorns grow
|
|
368 |
Atasözü |
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi |
tall oaks from little acorns grow
|
|
Colloquial |
|
369 |
Konuşma Dili |
önemsiz miktar |
nichts i.
|
|
370 |
Konuşma Dili |
önemsiz ayrıntı |
niffnaff i.
|
|
371 |
Konuşma Dili |
önemsiz ayrıntı |
nifle i.
|
|
372 |
Konuşma Dili |
önemsiz konuşma |
nothings i.
|
|
373 |
Konuşma Dili |
önemsiz biri |
a nobody i.
|
|
374 |
Konuşma Dili |
önemsiz biri |
a nobody i.
|
|
375 |
Konuşma Dili |
çok az ya da önemsiz miktarda para |
birdseed i.
|
|
376 |
Konuşma Dili |
geçici/önemsiz şey |
blip i.
|
|
377 |
Konuşma Dili |
önemsiz ayrıntılara takıntılı kimse |
train spotter i.
|
|
378 |
Konuşma Dili |
önemsiz ayrıntılara takıntılı kimse |
trainspotter i.
|
|
379 |
Konuşma Dili |
önemsiz kimse |
two-spot i.
|
|
380 |
Konuşma Dili |
önemsiz şey |
small beer i.
|
|
381 |
Konuşma Dili |
önemsiz kimse |
small beer i.
|
|
382 |
Konuşma Dili |
önemsiz sözler |
small beer i.
|
|
383 |
Konuşma Dili |
ufak tefek önemsiz şey |
small beer i.
|
|
384 |
Konuşma Dili |
(önemsiz bir konu üzerine edilen) kavga |
bun fight i.
|
|
385 |
Konuşma Dili |
önemsiz konu |
dust i.
|
|
386 |
Konuşma Dili |
önemsiz şeyleri büyütme |
screaming fantods i.
|
|
387 |
Konuşma Dili |
önemsiz şey |
googaw i.
|
|
388 |
Konuşma Dili |
küçük/önemsiz bir alışkanlık |
mickey mouse habit [old-fashioned] i.
|
|
389 |
Konuşma Dili |
önemsiz kişi |
hamburger i.
|
|
390 |
Konuşma Dili |
önemsiz, değersiz, incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey |
a hill of beans i.
|
|
391 |
Konuşma Dili |
önemsiz, değersiz, incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey |
a row of beans i.
|
|
392 |
Konuşma Dili |
önemsiz etki |
epsilon i.
|
|
393 |
Konuşma Dili |
önemsiz kimse |
jackstraw i.
|
|
394 |
Konuşma Dili |
önemsiz iş |
joe job [us] i.
|
|
395 |
Konuşma Dili |
önemsiz/gereksiz faks |
junk fax i.
|
|
396 |
Konuşma Dili |
önemsiz kimse |
bit-player i.
|
|
397 |
Konuşma Dili |
önemsiz şeylerle oyalanan kimse |
quiddle i.
|
|
398 |
Konuşma Dili |
önemsiz şeyler hakkında endişelenen kimse |
worryguts i.
|
|
399 |
Konuşma Dili |
önemsiz şeyler |
kacks i.
|
|
400 |
Konuşma Dili |
en önemsiz şey |
tiniest thing i.
|
|
401 |
Konuşma Dili |
önemsiz kimse |
snippet i.
|
|
402 |
Konuşma Dili |
önemsiz işlerle uğraşmak |
piddle f.
|
|
403 |
Konuşma Dili |
(biriyle veya bir şeyle) karşılaştırıldığında önemsiz olmak |
be as nothing (compared) to (someone or something) f.
|
|
404 |
Konuşma Dili |
önemsiz kılmak |
cut out f.
|
|
405 |
Konuşma Dili |
(birisi için) önemsiz olmak |
be all (the) one (to someone) f.
|
|
406 |
Konuşma Dili |
biri için önemsiz olmak |
be nothing to somebody f.
|
|
407 |
Konuşma Dili |
biri için önemsiz olmak |
mean nothing to somebody f.
|
|
408 |
Konuşma Dili |
önemsiz bir gelişme sağlamak |
only do so much f.
|
|
409 |
Konuşma Dili |
önemsiz ayrıntılara takıntılı |
trainspotterish s.
|
|
410 |
Konuşma Dili |
ufak tefek önemsiz |
odds and sods expr.
|
|
411 |
Konuşma Dili |
tamamen önemsiz |
not mean diddly expr.
|
|
412 |
Konuşma Dili |
önemsiz bir fark var |
not much in it [uk] expr.
|
|
413 |
Konuşma Dili |
sözünü etmeye değmez (önemsiz) |
no something to speak of expr.
|
|
414 |
Konuşma Dili |
sözünü etmeye değmez (önemsiz) |
nothing to speak of expr.
|
|
415 |
Konuşma Dili |
sözünü etmeye değmez (önemsiz) |
not anything to speak of expr.
|
|
416 |
Konuşma Dili |
çok minik/önemsiz bir fark |
potayto, potahto expr.
|
|
417 |
Konuşma Dili |
önemsiz kimse |
also-ran expr.
|
|
418 |
Konuşma Dili |
önemsiz kimse |
also-ran expr.
|
|
419 |
Konuşma Dili |
önemsiz şeyler |
minimis expr.
|
|
420 |
Konuşma Dili |
önemsiz (şey) |
nothin expr.
|
|
Idioms |
|
421 |
Deyim |
istenmeyen sonuçlara yol açan önemsiz karar/eylem |
a camel's nose (under the tent) i.
|
|
422 |
Deyim |
önemsiz kusur |
mote in the eye i.
|
|
423 |
Deyim |
önemsiz kusur |
a mote in someone's eye i.
|
|
424 |
Deyim |
önemsiz kimse |
a small frog in a big pond i.
|
|
425 |
Deyim |
geriye kalan çok az/önemsiz bir miktar para |
budget dust i.
|
|
426 |
Deyim |
bütçede çok az/önemsiz/devede kulak gibi bir miktar para kalması |
budget dust i.
|
|
427 |
Deyim |
çok düşük ve önemsiz miktar |
a drop in the bucket i.
|
|
428 |
Deyim |
istenmeyen bir duruma sürüklemesi muhtemel önemsiz bir harekete izin verme durumu |
the camel's nose i.
|
|
429 |
Deyim |
küçük/önemsiz bir topluluktaki en önemli kişi |
biggest frog in the puddle i.
|
|
430 |
Deyim |
küçük/önemsiz bir topluluktaki en önemli kişi |
biggest toad in the puddle i.
|
|
431 |
Deyim |
önemsiz kimseler |
small fry i.
|
|
432 |
Deyim |
önemsiz kişi |
the small fry i.
|
|
433 |
Deyim |
önemsiz şey |
small beer i.
|
|
434 |
Deyim |
önemsiz şeyler |
small potatoes i.
|
|
435 |
Deyim |
önemsiz olay |
footnote i.
|
|
436 |
Deyim |
önemsiz ve gereksiz her şey |
every fool thing i.
|
|
437 |
Deyim |
önemsiz insan |
big frog in a small pond i.
|
|
438 |
Deyim |
önemsiz ve gereksiz şeyler |
any fool thing i.
|
|
439 |
Deyim |
önemsiz kimse |
small beer i.
|
|
440 |
Deyim |
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durma |
splitting hairs i.
|
|
441 |
Deyim |
(çok) önemsiz/değersiz/sözünü etmeye değmez |
mere trifle i.
|
|
442 |
Deyim |
zırva/önemsiz şeyler |
any fool thing i.
|
|
443 |
Deyim |
önemsiz bir fark |
dime's worth of difference i.
|
|
444 |
Deyim |
önemsiz bir fark |
dime's worth of difference i.
|
|
445 |
Deyim |
önemsiz bir sorun/sıkıntı |
pea in the shoe i.
|
|
446 |
Deyim |
en önemsiz şey |
littlest thing i.
|
|
447 |
Deyim |
önemsiz bir işi olup caka satmaya çalışan kimse |
the pope's mustard maker i.
|
|
448 |
Deyim |
önemsiz işiyle sanki dünyayı kurtarıyormuş gibi davranan kimse |
the pope's mustard maker i.
|
|
449 |
Deyim |
önemsiz iş |
cut and paste i.
|
|
450 |
Deyim |
(birinin) önemsiz de görülse görüşü |
(one's) two cents' worth i.
|
|
451 |
Deyim |
küçük/önemsiz görünen ama geleceği parlak şey |
a grain of mustard seed i.
|
|
452 |
Deyim |
küçük/önemsiz görünen ama potansiyeli yüksek şey |
a grain of mustard seed i.
|
|
453 |
Deyim |
önemsiz/değersiz/incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey |
a hill of beans i.
|
|
454 |
Deyim |
önemsiz/değersiz/incir çekirdeğini doldurmayacak bir şey |
a row of beans i.
|
|
455 |
Deyim |
önemsiz/ciddi olmayan bir hastalık |
touch of something i.
|
|
456 |
Deyim |
önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi |
big fish in a small pond i.
|
|
457 |
Deyim |
önemsiz kişiler arasında/sınırlı bir alanda önem/nüfuz sahibi |
big frog in a small pond i.
|
|
458 |
Deyim |
önemsiz para tutarı |
loose change i.
|
|
459 |
Deyim |
önemsiz trafik kazası |
fender-bender i.
|
|
460 |
Deyim |
önemsiz insan |
frog in a small pond i.
|
|
461 |
Deyim |
önemsiz haberlerin olduğu yaz sezonu |
gooseberry season i.
|
|
462 |
Deyim |
büyük hayalleri olan önemsiz kimse |
walter mitty i.
|
|
463 |
Deyim |
önemsiz de görülse görüşü |
your two cents'worth [us] i.
|
|
464 |
Deyim |
önemsiz de görülse görüşü |
your two penn'orth [old-fashioned] [uk] i.
|
|
465 |
Deyim |
önemsiz işlerle vakit harcamamak |
choose (one's) battles (wisely) f.
|
|
466 |
Deyim |
değersiz/önemsiz hissetmek |
feel like two cents f.
|
|
467 |
Deyim |
kısa veya önemsiz de olsa görüşünü belirtmek |
give (one's) two cents f.
|
|
468 |
Deyim |
kısa veya önemsiz de olsa görüşünü belirtmek |
give (one's) two cents' worth f.
|
|
469 |
Deyim |
önemsiz olmak |
not worth writing home about f.
|
|
470 |
Deyim |
diğerine göre önemsiz görünmek |
fade into insignificance f.
|
|
471 |
Deyim |
diğerine göre önemsiz görünmek |
pale into insignificance f.
|
|
472 |
Deyim |
gereksiz veya önemsiz bir şeyden dolayı sinirlenmek |
chuck one's toys out of the parm f.
|
|
473 |
Deyim |
gereksiz veya önemsiz bir şeyden dolayı sinirlenmek |
throw one's toys out of the pram f.
|
|
474 |
Deyim |
önemsiz bir mevkide olmak |
play second fiddle f.
|
|
475 |
Deyim |
önemsiz işlerle uğraşmak |
play second fiddle f.
|
|
476 |
Deyim |
(önemsiz bir şeye) kafasını takmak |
get one's knickers in a knot f.
|
|
477 |
Deyim |
(önemsiz bir şey için) canını sıkmak |
get one's knickers in a knot f.
|
|
478 |
Deyim |
(önemsiz bir şey için) canını sıkmak |
get one's knickers in a twist f.
|
|
479 |
Deyim |
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak |
split hairs f.
|
|
480 |
Deyim |
(önemsiz bir şeye) kafasını takmak |
get one's knickers in a twist f.
|
|
481 |
Deyim |
önemsiz bir şey için canını sıkmak |
get (one's) panties in a knot f.
|
|
482 |
Deyim |
önemsiz bir şeye kafayı takmak |
get (one's) panties in a knot f.
|
|
483 |
Deyim |
önemsiz bir şey için canını sıkmak |
get (one's) panties in a twist f.
|
|
484 |
Deyim |
önemsiz bir şeye kafayı takmak |
get (one's) panties in a twist f.
|
|
485 |
Deyim |
önemsiz bir şey için canını sıkmak |
get (one's) shorts in a knot f.
|
|
486 |
Deyim |
önemsiz bir şeye kafayı takmak |
get (one's) shorts in a knot f.
|
|
487 |
Deyim |
önemsiz bir şey için canını sıkmak |
have (one's) knickers in a twist f.
|
|
488 |
Deyim |
önemsiz bir şeye kafayı takmak |
have (one's) knickers in a twist f.
|
|
489 |
Deyim |
önemsiz beyaz bir yalan söylemek |
cross one's fingers f.
|
|
490 |
Deyim |
(bir şeyde) önemsiz bir rol oynamak |
play a bit role (in something) f.
|
|
491 |
Deyim |
(bir şeyde) önemsiz bir etkisi olmak |
play a bit role (in something) f.
|
|
492 |
Deyim |
(bir şeyde) önemsiz bir rol oynamak |
play a small part (in something) f.
|
|
493 |
Deyim |
(bir şeyde) önemsiz bir etkisi olmak |
play a small part (in something) f.
|
|
494 |
Deyim |
bir şeyin yanında sönük/önemsiz kalmak |
pale beside something f.
|
|
495 |
Deyim |
bir şeyin yanında sönük/önemsiz görünmek |
pale beside something f.
|
|
496 |
Deyim |
bir şeyin yanında sönük/önemsiz kalmak |
pale next to something f.
|
|
497 |
Deyim |
bir şeyin yanında sönük/önemsiz görünmek |
pale next to something f.
|
|
498 |
Deyim |
bir şeyin yanında önemsiz kalmak |
pale in comparison (with/to something) f.
|
|
499 |
Deyim |
bir şeye göre önemsiz kalmak |
pale in comparison (with/to something) f.
|
|
500 |
Deyim |
bir şeyin yanında önemsiz kalmak |
pale by comparison (with/to something) f.
|
|