üzerinden - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

üzerinden



"üzerinden" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 12 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
üzerinden over ed.
üzerinden by way of ed.
üzerinden through ed.
üzerinden via ed.
General
üzerinden via ed.
üzerinden ower [geordie] ed.
Phrasals
üzerinden off (one's) back expr.
Colloquial
üzerinden offa ed.
üzerinden off of expr.
üzerinden at expense expr.
Law
üzerinden on the basis of i.
üzerinden in terms of i.

"üzerinden" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
uzun köprü (göl/bataklık üzerinden geçen) causeway i.
üzerinden atlama leaping i.
on üzerinden on ten out of ten i.
vadi gibi çukurluk bir alan üzerinden kara veya demiryolunu geçiren ayaklı köprü viaduct i.
üzerinden atma spill i.
atın biniciyi üzerinden atmak için hareket etmesi estrapade i.
eyerlerin üzerinden geçen ve at arabası milini destekleyen koşum ipi ridger i.
çimlerin üzerinden aşırmak için vuruş (golf) putt i.
birdirbirde ebenin üzerinden atlama leapfrogging i.
alçak veya sulak kesimler yahut sığ sular üzerinden geçen yükseltilmiş yol causeway i.
kazıklı yol (göl/bataklık üzerinden geçen) causeway i.
eyerlerin üzerinden geçen ve at arabası milini destekleyen koşum ipi ridgeband i.
kayak yapan kişinin bir at ya da araç tarafından buzlu bir yüzeyin üzerinden çekilmesi skijoring i.
yuların atın burnu üzerinden geçen kısmı noseband i.
üzerinden geçme crossing i.
internet üzerinden yayıncılık web-casting i.
on üzerinden dokuz 9 on a 10 point scale i.
10 üzerinden dokuz nine on a ten point scale i.
on üzerinden dokuz nine on a ten point scale i.
10 üzerinden dokuz 9 on a 10 point scale i.
sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası siberian cold front (to affect) i.
(giysiye takılan/giysinin üzerinden) sallanan etiket swing tag i.
yeni evli çiftin süpürge üzerinden atlamasını içeren gelenek jumping the broom i.
bir takı m bilgilerin kullanıcının omuzu üzerinden bakılarak elde edilmesi shoulder surfing i.
internet üzerinden yapılan alışveriş günü cyber monday i.
atların üzerinden atladığı engel cavaletti i.
atların üzerinden atladığı engel cavalletti i.
(belli bir sayı üzerinden) geriye kalan kişiler remainder [obsolete] i.
bir bölge üzerinden sürekli geçilmesiyle oluşmuş doğal yol trackway i.
üzerinden geçme transmeation i.
üzerinden atlanılan yer leap i.
bir şahsiyetle veya doğaüstü bir varlıkla başka bir kimsenin üzerinden iletişim kurulabileceği inancı mediumism i.
asılı bir ağın üzerinden veya altından bağlanan güçlendirici şerit meter [us] i.
sirk göstericisinin üzerinden atlaması için tutulan şerit veya flama garter i.
üzerinden kamu yolu geçen arazi right of way i.
balıklar üzerinden gerçekleştirilen kehanet ichthyomancy i.
(jonglörlükte) kafanın üzerinden atma overhead i.
(edebi eserin üzerinden ilerlediği) ana düşünce donnée i.
otelde kalmak yerine web sitesi üzerinden anlaşarak başkalarının evinde kalma couchsurfing i.
bir şeyi keserek üzerinden geçen çizgi cross stroke i.
ip üzerinden kayarak geçiş yapılan bir dağcı manevrası pendulum i.
mat veya alet üzerinden havaya balıklama atlayıp öne yuvarlanma dive i.
karadaki gözetleme ekibinin üzerinden yapılan alçak uçuş fly-by i.
belirli bir bölge üzerinden ödenek alma prebend i.
belirli bir bölge üzerinden ödenek alma prebendary [obsolete] i.
(pinball oyununda) top üzerinden geçtiğinde aktifleşen hedef rollover i.
avustralya'ya özgü mal taksim prosedürü üzerinden alınan arazi selection i.
e-posta üzerinden gönderilebilen el ilanı self-mailer i.
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü sermocination [obsolete] i.
farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kuran konuşmacı sermocinator i.
üzerinden ayrılmaksızın bir noktasından diğerine geçilemeyen yüzey sheet i.
(bir şeyi) kanal üzerinden gönderen kimse shooter i.
telefon veya e-posta üzerinden sipariş alan kimse shopper i.
gözlemler üzerinden çizilen kabataslak harita sketch map i.
kişinin kendi hayvanlarının ürünlerinden elde ettiği gelirler üzerinden ödediği ondalık vergi small tithes i.
cep telefonu mesajları üzerinden kimlik avcılığı smishing i.
(ağaç kabuğu üzerinden gerçekleştirilen) bir tür yazı falı stignomancy i.
(ağaç kabuğu üzerinden gerçekleştirilen) bir tür yazı falı stigonomancy i.
(telefon üzerinden bilgi verilen) sessiz yangın alarmı still i.
(telefon üzerinden bilgi verilen) sessiz yangın alarmı still alarm i.
yalan beyan üzerinden varılan sonuç subreption i.
semboller üzerinden tasvir symbology i.
semboller üzerinden tasvir symbolology i.
yüklemek (internet üzerinden bilgisayara program) download f.
üzerinden atlamak fly f.
üzerinden geçmek cross over f.
üzerinden atmak slough f.
üzerinden geçmek fly over f.
üzerinden geçmek (bir yerin) sweep f.
üzerinden geçmek retrace f.
üzerinden atlamak leap f.
üzerinden geçmek pass over f.
üzerinden geçmek walk through f.
üzerinden geçmek hump f.
at ile üzerinden geçmek override f.
on üzerinden on almak get ten out of ten f.
üzerinden geçmek bestride f.
üzerinden atmak shake off f.
üzerinden atmak throw off f.
üzerinden atlamak jump f.
üzerinden geçirmek cross over f.
buldozerle üzerinden geçmek bulldoze f.
üzerinden atlamak leap over f.
yürüyerek üzerinden geçmek step over f.
üzerinden almak (yük vb) take off f.
üzerinden çıkarmak remove one's clothes f.
üzerinden atmak get over f.
birbiri üzerinden geçmek intersect f.
internet sitesi üzerinden satış yapmak sell online f.
internet sitesi üzerinden satış yapmak make sales through a website f.
internet sitesi üzerinden satış yapmak make sales over the internet f.
internet sitesi üzerinden satış yapmak sell through a website f.
sorumluluğu üzerinden atmak shirk responsibility f.
sorumluluğu üzerinden atmak abdicate responsibility f.
sorumluluğu üzerinden atmak evade responsibility f.
sorumluluğu üzerinden atmak shift off responsibility f.
sorumluluğu üzerinden atmak shift responsibility f.
üzerinden atlamak vault f.
bir şeyin üzerinden atlamak jump over f.
üzerinden hareket etmek move through f.
üzerinden atlamak overleap f.
üzerinden güç kazanmak gain ground upon f.
üzerinden uçmak fly over f.
üzerinden büyük bir hızla uçmak fly over something at high speed f.
üzerinden çıkarmamak not to take off f.
(kemerin vb) üzerinden sarkmak overhang f.
üzerinden uçmak overfly f.
(üzerinden) para kazanmak monetize f.
(üzerinden) para kazanmak monetise f.
gözlüğün üzerinden bakmak look over glasses f.
üzerinden geçmek transmeate f.
gerginliğini üzerinden atmak unstrain f.
üzerinden atlamak beleap f.
yürüyerek üzerinden geçmek bestride f.
üzerinden atmak excuss f.
kar kayağı faaliyetler sırasında engelin üzerinden atlamak huck f.
engel üzerinden atlamak hurdle f.
engel üzerinden atlamak hurdle f.
(gemi/tekne ile) suyun üzerinden geçmek hydroplane f.
tekneyi kıyıdaki çalılıkların üzerinden itmek bushwhack f.
(arma üzerindeki işaretler) üzerinden geçmek veya üzerini kısmen örtmek debruise f.
(arma üzerindeki işareti) arma üzerinden geçirmek debruise f.
dudaklarını dişlerinin üzerinden kaldırmak grin f.
üzerinden geçmek overgang [scotland] f.
üzerinden akıp geçmek overglide f.
üzerinden geçmek overgo f.
üzerinden geçirmek overgo f.
üzerinden bakmak overpeer f.
(bir şey ile bir şeyin) üzerinden geçmek override f.
üzerinden geçmek override f.
üzerinden akmak overrun f.
üzerinden geçmek overshoot f.
üzerinden kaymak overslide f.
üzerinden atlamak overslip [obsolete] f.
üzerinden kaymak overslip [obsolete] f.
yürüyerek üzerinden geçmek overstride f.
üzerinden akmak overtop f.
üzerinden geçmek run f.
avans üzerinden çekmek imprest [obsolete] f.
üzerinden çıkarmak douse f.
üzerinden çıkarmak dowse f.
üzerinden geçmek pace f.
öykü üzerinden anlatmak parable f.
üzerinden atlamak clear f.
(medya içeriğini) komünikasyon ağı üzerinden iletmek feed f.
platform üzerinden konuşma yapmak platform f.
kartpostal üzerinden bağlantı kurmak postcard f.
kartpostal üzerinden haberleşmek postcard f.
(tozu) delikler üzerinden zorlamak pounce f.
üzerinden çıkartmak divest f.
(balık) su üzerinden yüzgeçlerini göstermek fin f.
ani su akışı ile tekneyi engelin üzerinden aşırmak flash f.
üzerinden atlamak over f.
üzerinden atlamak over f.
üzerinden seyahat ederek geçmek peragrate [obsolete] f.
(dört bacaklı hayvan) arka bacakları üzerinden zıplamak prance f.
(dört bacaklı hayvan) arka bacakları üzerinden sıçramak prance f.
daha önceki olaylar üzerinden desteklemek precedent f.
emsal durum üzerinden açıklamak precedent f.
(birini veya kendini) diğerleri üzerinden tanımlamak self-identify f.
röntgen üzerinden göstermek shadowgraph f.
(kıyafeti) sallanarak üzerinden çıkarmak shrug off f.
üzerinden kırıntılar toplamak crumb f.
bir şeyin öyle bir üzerinden geçmek skate f.
hızlıca üzerinden geçmek skirr f.
hızlıca üzerinden geçmek scur f.
üzerinden geçmek skitter f.
(genellikle kristal küre veya su üzerinden) geleceği görmek skry f.
(tonoz veya kemeri) impost başlık üzerinden yükseltmek spring f.
sahne arkası üzerinden ayarlamak stage-manage f.
(bir konu üzerinden) tanımlamak subjectify f.
üzerinden uzanmak overhang f.
değer üzerinden alınan ad valorem s.
kıymet üzerinden alınan ad valorem s.
300 üzerinden tercentesimal s.
başkası üzerinden geçen transitive s.
üzerinden geçilebilir transpassable [obsolete] s.
üzerinden geçilmemiş (yer) unswept s.
bir şeyin üzerinden atlayan vaulting s.
üzerinden geçilen marched upon s.
üzerinden geçilmiş marched upon s.
üzerinden geçilebilir ridable s.
üzerinden şekil geçen (arma) debruised s.
telekomünikasyon hatları üzerinden elektronik bilgi aktaran kuruluşa ait veya ilişkin on-line s.
üzerinden geçilebilen open s.
onun katları üzerinden değerlendirilen round s.
hedefin üzerinden geçip giden (ok) gone s.
kıssa üzerinden ifade edilen parabolical s.
(papaz) belirli bir bölge üzerinden ödenek alan prebendal s.
(bir makam) bir bölge üzerinden fonlanan prebendal s.
(karar) emsali üzerinden desteklenen precedented s.
kendi üzerinden mizah yapan self-mocking s.
baş üzerinden kolayca geçirilen kıyafete ait veya ilişkin slipover s.
güneş üzerinden zamanı gösteren solar s.
güneş üzerinden saati gösteren solar s.
üzerinden geçerek crossingly zf.
kıymet üzerinden ad valorem zf.
100 üzerinden on the scale of hundred zf.
yüz üzerinden on the scale of 100 zf.
yüz üzerinden out of 100 zf.
yüz üzerinden on the scale of hundred zf.
100 üzerinden on the scale of 100 zf.
on üzerinden out of ten zf.
on üzerinden out of 10 zf.
(üzerinden/üstünden) çok geçmeden not long after zf.
kıymet üzerinden ad val zf.
bir şeyin üzerinden atlayarak vaultingly zf.
bir şeyin üzerinden sıçrayarak vaultingly zf.
tekne kenarının üzerinden overboard zf.
gemi kenarının üzerinden overboard zf.
ayakkabı üzerinden overshoe zf.
ayakkabı üzerinden overshoes zf.
su üzerinden atlayarak overwater zf.
kıssa üzerinden parabolically zf.
kara üzerinden overland zf.
100 üzerinden out of 100 ed.
10 üzerinden out of ten ed.
10 üzerinden out of 10 ed.
üzerinden anlamı veren ön ek be- ök.
üzerinden anlamı veren ön ek ob- ök.
Phrasals
haksız yere üzerinden geçinmek impose upon f.
haksız yere üzerinden geçinmek impose on f.
birinin üzerinden (böcek vb) çekip almak pluck something off f.
birinin üzerinden (böcek vb) çekip almak pluck something off (of) someone f.
bir şeyin üzerinden (duvar/pencere vb) bir şeyi dikizlemek peep over f.
bir şeyin üzerinden bakmak peek over something f.
bisikletiyle birinin üzerinden geçmek ride over someone with his/her bicycle f.
(gözlük vb) üzerinden bakmak peer over something f.
(geriye dönüp) bir şeyin üzerinden geçmek run back over something f.
üzerinden büyük bir hızla uçmak zoom over something f.
(üzerinden geçerek) yol izi bırakmak trample something out f.
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek hammer home something f.
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek hammer something home f.
(birini bir şeyin) üzerinden aşırıp atmak pitch someone over something f.
(üzerinden) bir şeyi çıkarmak shuck something off f.
üzerinden uzlaşmak compromise on f.
üzerinden mürekkeple geçmek ink something in f.
(düşünceleri vb) üzerinden atmak give way to f.
bir şeyin üzerinden geçmek crawl over something f.
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak fashion (something) after (something else) f.
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek fashion (something) after (something else) f.
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak fashion (something) after (something else) f.
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak fashion (something) on (something else) f.
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek fashion (something) on (something else) f.
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak fashion (something) on (something else) f.
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak fashion something on something f.
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden şekillendirmek fashion something on something f.
bir şeyi başka bir örnek üzerinden/örneğe göre yapmak fashion something on something f.
bir şeyi bir şablon/model üzerinden şekillendirmek fashion (something) out of (something else) f.
bir şeyi bir örnek/kalıp üzerinden şekillendirmek fashion (something) out of (something else) f.
bir şey üzerinden bir şeyi tahmin etmek extrapolate something from something f.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden yırtıp atmak rend something from someone or something f.
(biriyle bir fiyat) üzerinden pazarlık etmek haggle with (one) over (something) f.
birini/bir şeyi bir şey üzerinden bağlamak switch someone or something through f.
üzerinden atmak throw over f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden atmak throw someone or something over someone or something f.
(bir şeyi birinin/bir şeyin) üzerinden temizlemek wash (something) off (of) (someone or something) f.
(bir şeyi birinin)bir şeyin) üzerinden yıkayarak çıkarmak wash (something) off (of) (someone or something) f.
(bir şeyi birinin/bir şeyin ) üzerinden suyla/bir sıvıyla akıtmak wash (something) off (of) (someone or something) f.
(kötü bir hissi birinin/bir şeyin) üzerinden silmek wash (something) off (of) (someone or something) f.
(kötü bir duyguyu birinin/bir şeyin) üzerinden silmek wash (something) off (of) (someone or something) f.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden tekmeleyip atmak kick something off (of) someone or something f.
bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden tekmeleyip atmak kick something off f.
bir şeyi sürerek bir şeyin üzerinden geçmek ride over f.
bir şeyle bir şeyin üzerinden geçmek ride over f.
(bir şeyi bir şeyin) üzerinden kurgulamak set (something) over (something) f.
(bir şeyi) belli bir süre/zaman dilimi üzerinden kurgulamak set (something) over (something) f.
üzerinden aşmak slip over f.
üzerinden atlamak slip over f.
üzerinden diğer tarafa geçmek slip over f.
hızlıca bir şeyin üzerinden kaydırmak slip over f.
üzerinden yayılmak spread on f.
bilgi bir şey üzerinden yayılmak spread on f.
bilgiyi bir şey üzerinden yaymak spread on f.
üzerinden yaymak spread on f.
(bir şeyin/yerin) üzerinden yayılmak spread onto (something or some place) f.
birinin/bir şeyin üzerinden geçmek squash someone or something up f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) çıkarmak strip (someone or something) of (something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) söküp atmak strip (someone or something) of (something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) çekip çıkartmak strip (someone or something) of (something) f.
(bir şey üzerinden) kızakla geçmek sled across (something) f.
bir şeyin ya da bir yerin üzerinden topluca geçmek troop across someone or something f.
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek see (something) against (something else) f.
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden değerlendirmek see something against something f.
üzerinden atmak wash away f.
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi atmak tweak something off (of) someone or something f.
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi silkmek tweak something off (of) someone or something f.
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi hafif bir vuruşla atmak/göndermek tweak something off (of) someone or something f.
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi atmak tweak something off f.
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi silkmek tweak something off f.
birinin/bir şeyin üzerinden bir şeyi hafif bir vuruşla atmak/göndermek tweak something off f.
'-in üzerinden geçmek rub up on f.
birinin/bir şeyin üzerinden akıp geçmek sweep down on someone or something f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden çıkarmak peel off from (someone or something) f.
üzerinden geçmek back over f.
(biriyle) bir şeyin üzerinden geçmek go over something (with someone) f.
(bir nokta) üzerinden ilerlemek build upon (something) f.
(bir nokta) üzerinden konuyu genişletmek build upon (something) f.
(bir nokta) üzerinden ilerlemek build on (something) f.
(bir nokta) üzerinden konuyu genişletmek build on (something) f.
bir şey üzerinden bir şeyi geliştirmek/ilerletmek build something upon something f.
bir şey üzerinden bir şeye ekleme yapmak build something upon something f.
bir şey üzerinden bir şeyi geliştirmek/ilerletmek build something on something f.
bir şey üzerinden bir şeye ekleme yapmak build something on something f.
(bir yer) üzerinden gelmek come through f.
(bir şeyin) üzerinden geçirmek cross over something f.
(bir şey, çizgi) üzerinden kesmek cut along (something) f.
üzerinden gitmek cut through f.
(bir şey) üzerinden iş yapmak deal in (something) f.
ilgiyi (birinin/bir şeyin) üzerinden dağıtmak draw away from (someone or something) f.
(bir şey) üzerinden giderek (başka bir şey) yapmak fashion (something) into (something else) f.
(bir şey) üzerinden (başka bir şey) şekillendirmek fashion (something) into (something else) f.
-in üzerinden şekillendirmek fashion on f.
-in üzerinden giderek yapmak fashion on f.
(bir şablon/model) üzerinden şekillendirmek fashion out of f.
(bir örnek/kalıp) üzerinden şekillendirmek fashion out of f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden fırlatmak fling off (of) (someone or something) f.
üzerinden atmak/fırlatmak fling off of (oneself) f.
üzerinden çekmek fling off of (oneself) f.
üzerinden/vasıtasıyla/boyunca yavaşça süzülmek float through f.
üzerinden/vasıtasıyla/boyunca yavaşça ilerlemek float through f.
üzerinden bir şey akmak flow with f.
üzerinden (bir şey) akmak flow with (something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden uçmak fly over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçmek fly over (someone or something) f.
gemiyi tüm yelkenlerini açarak sığ bir yerden/kum yığını üzerinden geçirmeye çalışmak forge over [obsolete] f.
mürekkeple üzerinden geçmek rub up f.
bir şey üzerinden aksiyon almak/harekete geçmek go on something f.
(bir şeyi) üzerinden çıkarmamak leave (something) on f.
(bir şeyi) birinin/bir şeyin üzerinden çıkarmamak/almamak leave (something) on f.
(kıyafeti) üzerinden çıkarmamak leave on f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçinmek live off (of) (someone or something) f.
hayatını (birinin/bir şeyin) üzerinden geçindirmek live off (of) (someone or something) f.
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek model (something) after (something else) f.
(bir şeyi başka bir şey) üzerinden geliştirmek model (something) on (something else) f.
üzerinden geliştirmek model on f.
(bir şeyin) ödemesini (bir şey) aracılığıyla/üzerinden yapmak pay (for something) through (something) f.
(bir şeyin) ödemesini (bir hizmet/hesap) aracılığıyla/üzerinden yapmak pay (for something) through (something) f.
üzerinden bakmak peek over f.
(bir şeyin) üzerinden görünmek/çıkmak peek over (something) f.
(bir şeyin) üzerinden bakmak/gözetlemek peep over (something) f.
(bir şeyin) üzerinden şöyle bir/göz ucuyla bakmak peep over (something) f.
(bir şeyin) üzerinden görünmek/çıkmak peep over (something) f.
üzerinden bakmak peer over f.
(bir şeyin) üzerinden bakmak peer over (something) f.
-in üzerinden atmak pitch over f.
-in üzerinden savurmak pitch over f.
-in üzerinden aşırtmak pitch over f.
(bir şey) üzerinden dönmek/ilerlemek pivot on (something) f.
(bir şey) üzerinden gelişmek pivot on (something) f.
üzerinden plan/hazırlık yapmak plan on f.
planın üzerinden geçmek plot out f.
için üzerinden geçmek read for f.
(anlamak, hatalarını bulmak) için okumak/üzerinden geçmek read for f.
(bir şey) için üzerinden geçmek read for (something) f.
(anlamak, hatalarını bulmak) için okumak/üzerinden geçmek read for (something) f.
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek retire on f.
(bir şeyi biri/bir şey) üzerinden riske atmak risk (something) on (someone or something) f.
üzerinden/güvenerek riske atmak risk on f.
üzerinden değerlendirmek see against f.
üzerinden geçmek skate over f.
(bir şeyin) hızlıca üzerinden geçmek skim over (something) f.
(bir şeyin) hızlıca üzerinden geçmek skim through (something) f.
hızlıca/aceleyle üzerinden geçmek speed through f.
ayrıntılı bir şekilde üzerinden geçmek spell off f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden/sırtından geçinmek sponge on (someone or something) f.
üzerinden bağlamak switch through f.
(bir şeyi) üzerinden geçerek kopya etmek trace over (something) f.
üzerinden atlamak vault over f.
üzerinden aşmak vault over f.
(bir şeyin) üzerinden (bir şeyi) yıkamak/gidermek wash (something) of (something else) f.
üzerinden yıkamak/gidermek wash of f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden akmak wash over (someone or something) f.
(biri/bir şey) üzerinden bir dilek tutmak wish on (someone or something) f.
(biri/bir şey) üzerinden bir dilek tutmak wish upon f.
üzerinden büyük bir hızla uçmak zoom over f.
...üzerinden yola çıkmak build on f.
...üzerinden yola çıkmak build upon f.
Phrases
birinin/bir şeyin üzerinden atlamak vault over someone or something f.
birinin/bir şeyin üzerinden aşmak vault over someone or something f.
bedel üzerinden over the price expr.
lnternet üzerinden her zaman erişilebilir always accessible via internet expr.
tüm bilgiler güvenli bir bağlantı üzerinden iletilir all information is transmitted over a secure connection expr.
100 üzerinden out of hundred expr.
yüz üzerinden out of hundred expr.
10 üzerinden 7 seven out of ten expr.
on üzerinden yedi seven out of ten expr.
yanında bir duvarın/çitin üzerinden bakan uzun burunlu bir adam çizimi olan meşhur 2. dünya savaşı sloganı kilroy was here expr.
Proverb
trajik, zor, rahatsız edici her şey üzerinden yeterince zaman geçtikten sonra mizahın konusu olabilir comedy equals tragedy plus time [cliché]
trajik, zor, rahatsız edici her şey üzerinden yeterince zaman geçtikten sonra mizahın konusu olabilir/komediye dönüşebilir humor equals tragedy plus time [cliché]
komedi, üzerinden yeterince zaman geçmiş trajedidir humor equals tragedy plus time [cliché]
Colloquial
zengin çevresi ve ailesi üzerinden geçinen genç trustafarian [brit] i.
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler flyover country i.
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler flyover states i.
(abd'de) üzerinden uçulan eyaletler flyoverland i.
telefon hattı üzerinden internet bağlantısı dial-up i.
internet üzerinden tanışıp yazışılan kimse web pal i.
internet üzerinden kendi hayali takımını kurup oyuncuların gerçek hayattaki performansları üzerinden puan kazanılan bir aktivite fantasy football i.
internet üzerinden öfkelendirme amaçlı yapılan aşağılayıcı eleştiri veya yorum flame i.
kitle iletişim kanalları üzerinden yapılan selamlama shoutout i.
kararın üzerinden son kez geçmek lock something down f.
sırtından/üzerinden yük kalkmak monkey off (one's) back f.
gerginliğini üzerinden atmak unstress f.
bir şeyi alıp onun üzerinden ilerlemek run with it f.
(bir şeyin) üzerinden alçaktan uçmak buzz f.
telefon hattı üzerinden bağlanılan dial-up s.
daha üzerinden iki ay bile geçmeden not two months later expr.
paltonu üzerinden çıkarma leave your coat on expr.
(birinin/bir şeyin) üzerinden off of (someone or something) expr.
biriyle internet üzerinden iletişimde on with expr.
biriyle internet üzerinden irtibat halinde on with expr.
internet üzerinden yapılan sohbetlerde karşıdaki kişinin yaşı, cinsiyeti ve bulunduğu yeri öğrenmek için sorulan kısa soru asf (age, sex, from) expr.
Idioms
sürümden kazanmak yerine nadir ürünler üzerinden uzun vadede kar elde etme the long tail i.
internet üzerinden yayılan bilgi word of mouse i.
e-posta, sosyal medya, bloglar gibi internet mecraları üzerinden/aracılığıyla yayılan bilgi word of mouse i.
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey a peg on which to hang something i.
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey a peg to hang (something) on i.
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey a peg to hang something on i.
üzerinden bir konudaki görüşünü belirtebileceği bir şey a peg on which to hang something i.
incil öğretileri üzerinden agresif olarak din propagandası yapan hristiyan bible-basher i.
masada birilerinin üzerinden yemeklere uzanma boardinghouse reach i.
üzerinden mesaj verilen karakter pitchcharacter i.
başkalarının dikkatini birisinin üzerinden çekmek run interference f.
bir şeyin üzerinden gereğinden fazla durmak put too fine a point on something f.
dikkati başkasının üzerinden (kendi üzerine) çekmek steal someone's thunder f.
gözünü üzerinden ayırmamak keep sight of someone f.
(birinin/bir şeyin) sorumluluğunu üzerinden atmak wash one's hands of someone/something f.
üzerinden bir yük kalkmış olmak be a weight off one's shoulders f.
üzerinden çok zaman geçmek be water over the dam f.
üzerinden geçmek/uçmak make a pass at something f.
utangaçlığı üzerinden atmak come out of one's shell f.
utangaçlığı üzerinden atmak bring out of one's shell f.
üzerinden çok zaman geçmek be water under the bridge f.
kendi deneyimleri üzerinden konuşmak speak as you find f.
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak get one over on somebody/something f.
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak get one over on somebody/something f.
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek get one over on somebody/something f.
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak put one over on somebody/something f.
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak put one over on somebody/something f.
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek put one over on somebody/something f.
gözünü (birinin/bir şeyin) üzerinden ayırmamak keep sight of (someone or something) f.
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak keep somebody/something in sight f.
çite çok hızlı yaklaşıp üzerinden atlayamamak (at) rush (one's) fences f.
yeni evlendiği eşiyle süpürgenin üzerinden atlamak jump the besom f.
süpürgenin üzerinden atlamak jump the besom f.
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebileceğini düşünmek think the world owes (one) a living f.
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebileceğini düşünmek think the world owes you a living f.
çalışmadan birinin/bir şeyin üzerinden geçinebileceğini düşünmek think something/someone owes you a living f.
şans üzerinden yürümek ride (one's) luck [uk] f.
(bir şeyin) üzerinden yüzeysel olarak geçmek skim the surface (of something) f.
utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmak be out of (one's) shell f.
utangaçlığı üzerinden atmak come out of shell f.
utangaçlığı üzerinden atmak come out of your shell f.
üzerinden geçmek cover (the) ground f.
(bir konunun iyice anlaşılması için) konunun tekrar üzerinden geçmek drive/hammer something home f.
üzerinden uçmak fly past f.
üzerinden geçmek fly past f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden uçmak fly past (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerinden geçmek fly past (someone or something) f.
biri/bir şey üzerinden fayda sağlamak get/put one over on somebody/something f.
biri/bir şey üzerinden çıkar sağlamak get/put one over on somebody/something f.
biri/bir şey üzerinden çıkar elde etmek get/put one over on somebody/something f.
(bir şeyin) üzerinden üstünkörü geçmek gloss over (something) f.
iyice anlaşılması için konunun tekrar üzerinden geçmek hammer home f.
gözünü üzerinden ayırmamak keep sight of f.
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak keep sight of somebody/something f.
gözünü birinin/bir şeyin üzerinden ayırmamak keep somebody/something in sight f.
stresi/üzüntüyü/sıkıntıyı üzerinden atmak lay a ghost f.
stresi/üzüntüyü/sıkıntıyı üzerinden atmak lay the ghost f.
bir şeyin stresini/üzüntüsünü/sıkıntısını üzerinden atmak lay the ghost of something f.
gereksiz risk almadan şans üzerinden yürümek ride your luck f.
(bir şeyin) üzerinden yüzeysel olarak geçmek scratch the surface (of something) f.
(bir şeyin/bir yerin) etkisini üzerinden atmak shake the dust of (something or some place) from (one's) feet f.
(bir şeyin/bir yerin) etkisini üzerinden atmak shake the dust of somewhere from your feet [uk] f.
topu kalecinin üzerinden aşırtarak golü bulmak slip one past the goalie/keeper/goaltender f.
dikkati başkasının üzerinden (kendi üzerine) çekmek steal thunder f.
elini (birinin/bir şeyin) üzerinden çekmek take (one's) hands off (something or someone) f.
birinin/bir şeyin sorumluluğunu üzerinden atmak wash your hands of somebody/something f.
(eserini/fikrini çalıp) birinin üzerinden prim yapmak steal someone's thunder f.
(eserini/fikrini çalıp) birinin üzerinden prim yapmak steal someone's thunder f.
maksimum/en yüksek piyasa fiyatı üzerinden as much as the traffic will bear zf.
internet üzerinden yapılan bir tartışma uzadıkça büyük ihtimalle/çoğunlukla adolf hitler veya nazilerle ilgili bi karşılaştırma yapılır godwin's law expr.
internet üzerinden yapılan bir tartışma uzadıkça büyük ihtimalle/çoğunlukla konu adolf hitler'e veya nazilere gelir godwin's law expr.
birinin/bir şeyin üzerinden geçinme someone or something owes you a living expr.
biri üzerinden (gülerek, şaka yaparak) at someone's expense expr.
(bir şey) üzerinden by way of (something) expr.
(bir yer) üzerinden by way of something expr.
(bir şey) üzerinden on the strength of (something) expr.
kendi fikri üzerinden on your own initiative expr.
kendi fikri üzerinden (bir şey yapmak) (do something) on your own initiative expr.
utangaçlığını/çekingenliğini üzerinden atmış out of (one's) shell expr.
çalışıp çabalamadan birilerinin üzerinden geçinip gidebilirim (sanmak) (think) the world owes you a living expr.
Speaking
bunların üzerinden geçtik we've been over this expr.
Trade/Economic
banka işlemleri üzerinden alınan ücret agiotage i.
vergilendirilebilir gelir üzerinden alınan federal vergi alternative minimum tax (amt) i.
açık banka kredileri üzerinden faiz gideri interest expense on bank overdrafts i.
aynı hisse senedi üzerinden değişik uygulama fiyatlarıyla alış ve satış sözleşmesi edinilmesi spread options i.
alış miktarı üzerinden yapılan ıskonto volume discount i.
belirli bir sürede toplam alış miktarı üzerinden yapılan iskonto volume discount i.
başa baş değeri üzerinden tahsil par collection i.