Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
a hole
"a hole"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Modern Slang
1
Modern Argo
a hole
i.
hergele
2
Modern Argo
a hole
i.
hıyar
3
Modern Argo
a hole
i.
salak
4
Modern Argo
a hole
i.
lavuk
5
Modern Argo
a hole
i.
göt
"a hole"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 261 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
oven made in a hole in the earth
i.
tandır
2
Genel
hole in a toilet fixture
i.
kubur
3
Genel
a round peg in a square hole
i.
bulunduğu yere hiç uygun olmayan kimse
4
Genel
make a hole
f.
delik açmak
5
Genel
bore a hole in
f.
azıcık çürütmek (bir fikri)
6
Genel
make a hole in
f.
delmek
7
Genel
make a hole in
f.
delik açmak
8
Genel
bore a hole in
f.
delik açmak
9
Genel
dig a hole
f.
çukur kazmak
10
Genel
make a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
11
Genel
pierce a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
12
Genel
make a hole
f.
delik delmek
13
Genel
fall into a hole
f.
çukura düşmek
14
Genel
cover a hole
f.
delik kapatmak
15
Genel
drill a hole
f.
delik delmek
16
Genel
go down into a hole
f.
çukura inmek
17
Genel
bore a hole in something with a nail
f.
çivi ile delmek
18
Genel
pierce a hole
f.
delik delmek
19
Genel
bore a hole
f.
delik delmek
20
Genel
drill a hole on the surface
f.
yüzeye delik açmak
21
Genel
be half dead with a bullet hole in one's shoulder
f.
omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
22
Genel
have a hole in one's budget of
f.
bütçesinde ...'lık açık olmak
23
Genel
dig a hole
f.
delik açmak
24
Genel
dig a hole
f.
çukur açmak
25
Genel
without a hole
s.
deliksiz
Proverb
26
Atasözü
if you're in a hole, stop digging
eğer kötü bir duruma düştüysen durumu daha da kötüleştirecek hamlelerden kaçın
27
Atasözü
if you're in a hole, stop digging
çukura düştüysen kazmayı bırakacaksın
Colloquial
28
Konuşma Dili
be in a hole
f.
açmazda olmak
29
Konuşma Dili
make a hole in
f.
başarıya atılan ilk adımı atmak
30
Konuşma Dili
be in a hole
f.
çıkmazda olmak
31
Konuşma Dili
be in a hole
f.
zor durumda olmak
32
Konuşma Dili
doesn't know his ass from a hole in the ground
expr.
bir bok bilmez
33
Konuşma Dili
hole-and-corner(a)
expr.
gizli kapaklı
34
Konuşma Dili
doesn't know his ass from a hole in the ground
expr.
hiçbir şey bilmez
35
Konuşma Dili
make a hole
expr.
(polis anonsu vs. için) yolu açın!
Idioms
36
Deyim
square peg in a round hole
i.
bulunduğu yere ait olmayan kimse
37
Deyim
a square peg in a round hole
i.
dam üstünde saksağan
38
Deyim
a square peg in a round hole
i.
duruma uygunsuz şey
39
Deyim
a hole card
i.
gizli koz/avantaj
40
Deyim
square peg in a round hole
i.
kalıbının adamı olmayan kişi
41
Deyim
a square peg in a round hole
i.
kel başa şimşir tarak
42
Deyim
a hole in the wall
i.
küçük/karanlı dükkan veya lokanta
43
Deyim
square peg in a round hole
i.
mevkiine uygun olmayan kimse
44
Deyim
a round peg in a square hole
i.
dam üstünde saksağan
45
Deyim
a round peg in a square hole
i.
bulunduğu ortama/yaptığı işe uygun olmayan kimse
46
Deyim
a round peg in a square hole
i.
bulunduğu yere ait olmayan kimse
47
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
hiç ihtiyacı/gereği olmamak
48
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
49
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
para harcama isteği duymak
50
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebindeki/elindeki parayı tutamamak
51
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebindeki/elindeki parayı illa harcamak
52
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebinde para durmamak
53
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
har vurup harman savurmak
54
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebi delik olmak
55
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
56
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
57
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
58
Deyim
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head
f.
bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
59
Deyim
punch a hole in something
f.
bir yerde bir delik açmak
60
Deyim
put somebody in a hole
f.
birini zor/güç bir duruma sokmak
61
Deyim
put somebody in a hole
f.
birini sıkıntıya sokmak
62
Deyim
poke a hole through something
f.
bir yerde bir delik açmak
63
Deyim
poke a hole in something
f.
bir yerde bir delik açmak
64
Deyim
have something burning a hole in your pocket
f.
cebi delik olmak
65
Deyim
money burns a hole in someone's pocket
f.
cebi delik olmak
66
Deyim
make a hole in
f.
havasını söndürmek
67
Deyim
make a hole in
f.
gedik açmak
68
Deyim
need like a hole in the head
f.
hiçbir şekilde ihtiyaç duymamak
69
Deyim
money burns a hole in someone's pocket
f.
eline geçen parayı hemen harcayan birisi olmak
70
Deyim
be in a hole
f.
kapana kısılmak
71
Deyim
try to fit a square peg into a round hole
f.
olmayacak bir işi yapmaya çalışmak
72
Deyim
burn a hole in the pocket
f.
para suyunu çekmek
73
Deyim
be in a hole
f.
zor durumda olmak
74
Deyim
make a hole in something
f.
(bütçede) delik açmak
75
Deyim
blow a hole in something
f.
(bütçede) delik açmak
76
Deyim
blow a hole in something
f.
(fikirlerini/iddialarını) çürütmek
77
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendi kuyusunu kendi kazmak
78
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendini zor duruma düşürmek
79
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendini zora sokmak
80
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendini zarara sokmak
81
Deyim
dig (oneself) in a hole
f.
kendini istenmeyen bir duruma sokmak
82
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendi kuyusunu kendi kazmak
83
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendini zor duruma düşürmek
84
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendini zora sokmak
85
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendini zarara sokmak
86
Deyim
dig (oneself) into a hole
f.
kendini istenmeyen bir duruma sokmak
87
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendini utanç verici bir duruma düşürmek
88
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendi kendini sıkıntıya sokmak
89
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendi kendini dara sokmak
90
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendi başına çorap örmek
91
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendi başına iş açmak
92
Deyim
dig a hole for yourself
f.
kendi kendini sıkıntıya sokmak
93
Deyim
dig a hole for yourself
f.
kendi kendini dara sokmak
94
Deyim
dig a hole for yourself
f.
kendi başına çorap örmek
95
Deyim
dig a hole for yourself
f.
kendi başına iş açmak
96
Deyim
dig yourself a hole
f.
kendini kötü bir duruma sokmak
97
Deyim
dig yourself a hole
f.
kendini içinden çıkılması zor bir duruma sokmak
98
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendini kötü bir duruma sokmak
99
Deyim
dig yourself into a hole
f.
kendini içinden çıkılması zor bir duruma sokmak
100
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birinin) zor bir durumdan çıkmasına yardım etmek
101
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birinin) sıkıntılı bir durumdan kurtulmasına yardım etmek
102
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birini) kötü bir durumun içinden çıkarmak
103
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birini) içinden çıkılması güç bir durumdan kurtarmak
104
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
(kendini) zor bir durumdan kurtarmak
105
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
(kendini) sıkıntılı bir durumdan kurtarmak
106
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
(kendini) kötü bir durumun içinden çıkarmak
107
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
(kendini) içinden çıkılması güç bir durumdan kurtarmak
108
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
109
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/istek/lüzum duymamak
110
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeyi) zerre kadar istememek
111
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
112
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
113
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) kesinlikle lüzum/istek duymamak
114
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeye) karşı hiç istek duymamak
115
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şeyi) hiç ama hiç istememek
116
Deyim
want (something) like (one wants) a hole in the head
f.
(bir şey) istediği/ihtiyaç duyduğu en son şey olmak
117
Deyim
make a hole in the water
f.
kendini suda boğmak
118
Deyim
make a hole in the water
f.
kendini suda boğarak öldürmek
119
Deyim
make a hole in the water
f.
suda intihar etmek
120
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyi) delmek
121
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir yere/şeye) delik açmak
122
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir hata tespit etmek
123
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyin) zayıf noktasını bulmak
124
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyin) çürük noktasını bulmak
125
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir kusur tespit etmek
126
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir eksiklik tespit etmek
127
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir çatlak tespit etmek
128
Deyim
poke a hole in (something)
f.
(bir şeyde) bir aksaklık tespit etmek
129
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
duruma uygunsuz hareket etmek
130
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
bulunduğu yere hiç uygun olmamak
131
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
bulunduğu yerle/çevreyle alakası olmamak
132
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
bulunduğu yere ait olmamak
133
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
bulunduğu ortama/yaptığı işe uygun olmamak
134
Deyim
be a square peg (in a round hole)
f.
farklı olduğu için bulunduğu ortama kolay uyum sağlayamamak
135
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
cebi delik olmak
136
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
cebinde durmamak
137
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
çarçur olmak
138
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
elinden/cebinden akıp gitmek
139
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
elinden/cebinden uçup gitmek
140
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
suyunu çekmek
141
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
nereye harcayacağını şaşırmak
142
Deyim
be burning a hole in (one's) pocket
f.
harcamak için yanıp tutuşmak
143
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
cebi delik olmak
144
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
cebinde durmamak
145
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
çarçur olmak
146
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
elinden/cebinden akıp gitmek
147
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
elinden/cebinden uçup gitmek
148
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
suyunu çekmek
149
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
nereye harcayacağını şaşırmak
150
Deyim
be burning a hole in your pocket
f.
harcamak için yanıp tutuşmak
151
Deyim
blow a hole in
f.
-i çürütmek
152
Deyim
blow a hole in
f.
-in etkisini azaltmak
153
Deyim
blow a hole in something
f.
sistemde delik açmak
154
Deyim
blow a hole in something
f.
sistemi bozmak
155
Deyim
blow a hole in something
f.
bir şeyin etkinliğini azaltmak
156
Deyim
blow a hole in something
f.
bir şeyi sömürmek
157
Deyim
blow a hole in something
f.
bir şeyi azaltmak
158
Deyim
blow a hole in something
f.
bir şeyde sızıntı yaratmak
159
Deyim
burn a hole in (one's) pocket
f.
(birinin) parasını/elindekini avucundakini/cebindekini tüketmek
160
Deyim
burn a hole in (one's) pocket
f.
(birinin) ceplerini boşatmak
161
Deyim
burn a hole in (one's) pocket
f.
(birinin) parasının suyunu çektirmek
162
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birini) zor bir durumdan kurtarmak
163
Deyim
dig (someone) out of a hole
f.
(birini) zor bir durumdan çıkaracak bir yol bulmak
164
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
durumunu kurtarmak
165
Deyim
dig (oneself) out of a hole
f.
yeniden ayağa kalkmak/kaldırmak
166
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
cebi delik olmak
167
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
eline geçen parayı hemen harcamak
168
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
para cebinde durmamak
169
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
para geldiği gibi gitmek
170
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
parasının suyunu çektirmek
171
Deyim
money burns a hole in (one's) pocket
f.
eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
172
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
cebi delik olmak
173
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
eline geçen parayı hemen harcamak
174
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
para cebinde durmamak
175
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
para geldiği gibi gitmek
176
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
parasının suyunu çektirmek
177
Deyim
money burns a hole in pocket
f.
eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
178
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
cebi delik olmak
179
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
eline geçen parayı hemen harcamak
180
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
para cebinde durmamak
181
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
para geldiği gibi gitmek
182
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
parasının suyunu çektirmek
183
Deyim
money burns a hole in your pocket
f.
eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
184
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
185
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeyin) hiç gereği olmamak
186
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
187
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) zerre kadar ihtiyacı olmamak
188
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
189
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
190
Deyim
need (something) like (one) needs a hole in the head
f.
(bir şeye) kesinlikle lüzum duymamak
191
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
192
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeyin hiç gereği olmamak
193
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
194
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
195
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
196
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
197
Deyim
need something like a hole in the head
f.
bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
198
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
199
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeyin hiç gereği olmamak
200
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
201
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
202
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
203
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
204
Deyim
need something like you need a hole in the head
f.
bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
205
Deyim
poke a hole in
f.
-i delmek
206
Deyim
poke a hole in
f.
-e delik açmak
207
Deyim
poke a hole in
f.
-de bir hata tespit etmek
208
Deyim
poke a hole in
f.
-in zayıf noktasını bulmak
209
Deyim
poke a hole in
f.
-in çürük noktasını bulmak
210
Deyim
poke a hole in
f.
-de bir kusur tespit etmek
211
Deyim
poke a hole in
f.
-de bir eksiklik tespit etmek
212
Deyim
poke a hole in
f.
-in açığını bulmak/tespit etmek
213
Deyim
poke a hole in
f.
-de bir aksaklık tespit etmek
214
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyi) delmek
215
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir delik açmak
216
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir hata tespit etmek
217
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyin) zayıf noktasını bulmak
218
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyin) çürük noktasını bulmak
219
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir kusur tespit etmek
220
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir eksiklik tespit etmek
221
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyin) açığını bulmak/tespit etmek
222
Deyim
poke a hole through (something)
f.
(bir şeyde) bir aksaklık tespit etmek
223
Deyim
punch a hole in
f.
-de bir delik açmak
224
Deyim
put (someone or something) in a hole
f.
(birini/bir şeyi) zor/güç bir duruma sokmak
225
Deyim
put (someone or something) in a hole
f.
(birini/bir şeyi) sıkıntıya sokmak
226
Deyim
pick a hole in
f.
kusur bulmak
227
Deyim
pick a hole in
f.
lekelemek
228
Deyim
pick a hole in
f.
şaibeli hale getirmek
229
Deyim
pick a hole in
f.
açığını bulmak
230
Deyim
can't see a hole in a ladder
expr.
aptal
231
Deyim
have something burning a hole in your pocket
expr.
harcanacak para cepte durmaz
232
Deyim
can't see a hole in a ladder
expr.
önünü göremeyecek kadar sarhoş
233
Deyim
can't see a hole in a ladder
expr.
sarhoş
Speaking
234
Konuşma
there's a hole in the wall to the next room
expr.
duvarda yan odaya bakan bir delik var
Technical
235
Teknik
axis of a hole
i.
bir deliğin ekseni
Automotive
236
Otomotiv
making a hole
i.
delik açma
Astronomy
237
Gökbilim
fall into a black hole
f.
kara deliğe düşmek
238
Gökbilim
fall into a black hole
f.
kara deliğe çekilmek
Slang
239
Argo
a-hole
i.
rezil insan
240
Argo
a-hole
i.
göt
241
Argo
a-hole
i.
alçak
242
Argo
a-hole
i.
kıç deliği
243
Argo
a-hole
i.
anüs
244
Argo
a-hole
i.
iğrenç kişi
245
Argo
be in a hole
f.
kötü durumda olmak
246
Argo
know one's ass from a hole in the ground
f.
her boku bilmek
247
Argo
know one's ass from a hole in the ground
f.
bilgili olmak
248
Argo
know one's ass from a hole in the ground
f.
uyanık olmak
249
Argo
know one's ass from a hole in the ground
f.
gözü açık olmak
250
Argo
know one's ass from a hole in the ground
f.
neyin ne olduğunu bilmek
251
Argo
know one's ass from a hole in the ground
f.
her şeyin farkında olmak
252
Argo
know one's ass from a hole in the ground
f.
her boktan haberi olmak/anlamak
253
Argo
not know (one's) ass from a hole in the ground
f.
bir bok bilmemek
254
Argo
not know (one's) ass from a hole in the ground
f.
hiçbir şey bilmemek
255
Argo
not know (one's) ass from a hole in the ground
f.
bir boktan anlamamak
256
Argo
not know (one's) ass from a hole in the ground
f.
kafası basmamak
257
Argo
in a hole [uk/australia]
expr.
açmazda
258
Argo
in a hole [uk/australia]
expr.
çıkmazda
259
Argo
in a hole [uk/australia]
expr.
zor durumda
260
Argo
in a hole [uk/australia]
expr.
kapana kısılmış
261
Argo
in a hole [uk/australia]
expr.
kötü durumda
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of a hole
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy