a hole - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

a hole



"a hole" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
Modern Slang
a hole i. hergele
a hole i. hıyar
a hole i. salak
a hole i. lavuk
a hole i. göt

"a hole" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 261 sonuç

İngilizce Türkçe
General
oven made in a hole in the earth i. tandır
hole in a toilet fixture i. kubur
a round peg in a square hole i. bulunduğu yere hiç uygun olmayan kimse
make a hole f. delik açmak
bore a hole in f. azıcık çürütmek (bir fikri)
make a hole in f. delmek
make a hole in f. delik açmak
bore a hole in f. delik açmak
dig a hole f. çukur kazmak
make a hole in something with a nail f. çivi ile delmek
pierce a hole in something with a nail f. çivi ile delmek
make a hole f. delik delmek
fall into a hole f. çukura düşmek
cover a hole f. delik kapatmak
drill a hole f. delik delmek
go down into a hole f. çukura inmek
bore a hole in something with a nail f. çivi ile delmek
pierce a hole f. delik delmek
bore a hole f. delik delmek
drill a hole on the surface f. yüzeye delik açmak
be half dead with a bullet hole in one's shoulder f. omzunda bir kurşun deliğiyle yarı ölü bir halde olmak
have a hole in one's budget of f. bütçesinde ...'lık açık olmak
dig a hole f. delik açmak
dig a hole f. çukur açmak
without a hole s. deliksiz
Proverb
if you're in a hole, stop digging eğer kötü bir duruma düştüysen durumu daha da kötüleştirecek hamlelerden kaçın
if you're in a hole, stop digging çukura düştüysen kazmayı bırakacaksın
Colloquial
be in a hole f. açmazda olmak
make a hole in f. başarıya atılan ilk adımı atmak
be in a hole f. çıkmazda olmak
be in a hole f. zor durumda olmak
doesn't know his ass from a hole in the ground expr. bir bok bilmez
hole-and-corner(a) expr. gizli kapaklı
doesn't know his ass from a hole in the ground expr. hiçbir şey bilmez
make a hole expr. (polis anonsu vs. için) yolu açın!
Idioms
square peg in a round hole i. bulunduğu yere ait olmayan kimse
a square peg in a round hole i. dam üstünde saksağan
a square peg in a round hole i. duruma uygunsuz şey
a hole card i. gizli koz/avantaj
square peg in a round hole i. kalıbının adamı olmayan kişi
a square peg in a round hole i. kel başa şimşir tarak
a hole in the wall i. küçük/karanlı dükkan veya lokanta
square peg in a round hole i. mevkiine uygun olmayan kimse
a round peg in a square hole i. dam üstünde saksağan
a round peg in a square hole i. bulunduğu ortama/yaptığı işe uygun olmayan kimse
a round peg in a square hole i. bulunduğu yere ait olmayan kimse
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. hiç ihtiyacı/gereği olmamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
have money burning a hole in (one's) pocket f. para harcama isteği duymak
have money burning a hole in (one's) pocket f. cebindeki/elindeki parayı tutamamak
have money burning a hole in (one's) pocket f. cebindeki/elindeki parayı illa harcamak
have money burning a hole in (one's) pocket f. cebinde para durmamak
have money burning a hole in (one's) pocket f. har vurup harman savurmak
have money burning a hole in (one's) pocket f. cebi delik olmak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) (about) as much as (one) needs a hole in the head f. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
punch a hole in something f. bir yerde bir delik açmak
put somebody in a hole f. birini zor/güç bir duruma sokmak
put somebody in a hole f. birini sıkıntıya sokmak
poke a hole through something f. bir yerde bir delik açmak
poke a hole in something f. bir yerde bir delik açmak
have something burning a hole in your pocket f. cebi delik olmak
money burns a hole in someone's pocket f. cebi delik olmak
make a hole in f. havasını söndürmek
make a hole in f. gedik açmak
need like a hole in the head f. hiçbir şekilde ihtiyaç duymamak
money burns a hole in someone's pocket f. eline geçen parayı hemen harcayan birisi olmak
be in a hole f. kapana kısılmak
try to fit a square peg into a round hole f. olmayacak bir işi yapmaya çalışmak
burn a hole in the pocket f. para suyunu çekmek
be in a hole f. zor durumda olmak
make a hole in something f. (bütçede) delik açmak
blow a hole in something f. (bütçede) delik açmak
blow a hole in something f. (fikirlerini/iddialarını) çürütmek
dig (oneself) in a hole f. kendi kuyusunu kendi kazmak
dig (oneself) in a hole f. kendini zor duruma düşürmek
dig (oneself) in a hole f. kendini zora sokmak
dig (oneself) in a hole f. kendini zarara sokmak
dig (oneself) in a hole f. kendini istenmeyen bir duruma sokmak
dig (oneself) into a hole f. kendi kuyusunu kendi kazmak
dig (oneself) into a hole f. kendini zor duruma düşürmek
dig (oneself) into a hole f. kendini zora sokmak
dig (oneself) into a hole f. kendini zarara sokmak
dig (oneself) into a hole f. kendini istenmeyen bir duruma sokmak
dig yourself into a hole f. kendini utanç verici bir duruma düşürmek
dig yourself into a hole f. kendi kendini sıkıntıya sokmak
dig yourself into a hole f. kendi kendini dara sokmak
dig yourself into a hole f. kendi başına çorap örmek
dig yourself into a hole f. kendi başına iş açmak
dig a hole for yourself f. kendi kendini sıkıntıya sokmak
dig a hole for yourself f. kendi kendini dara sokmak
dig a hole for yourself f. kendi başına çorap örmek
dig a hole for yourself f. kendi başına iş açmak
dig yourself a hole f. kendini kötü bir duruma sokmak
dig yourself a hole f. kendini içinden çıkılması zor bir duruma sokmak
dig yourself into a hole f. kendini kötü bir duruma sokmak
dig yourself into a hole f. kendini içinden çıkılması zor bir duruma sokmak
dig (someone) out of a hole f. (birinin) zor bir durumdan çıkmasına yardım etmek
dig (someone) out of a hole f. (birinin) sıkıntılı bir durumdan kurtulmasına yardım etmek
dig (someone) out of a hole f. (birini) kötü bir durumun içinden çıkarmak
dig (someone) out of a hole f. (birini) içinden çıkılması güç bir durumdan kurtarmak
dig (oneself) out of a hole f. (kendini) zor bir durumdan kurtarmak
dig (oneself) out of a hole f. (kendini) sıkıntılı bir durumdan kurtarmak
dig (oneself) out of a hole f. (kendini) kötü bir durumun içinden çıkarmak
dig (oneself) out of a hole f. (kendini) içinden çıkılması güç bir durumdan kurtarmak
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/istek/lüzum duymamak
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şeyi) zerre kadar istememek
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şeye) kesinlikle lüzum/istek duymamak
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şeye) karşı hiç istek duymamak
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şeyi) hiç ama hiç istememek
want (something) like (one wants) a hole in the head f. (bir şey) istediği/ihtiyaç duyduğu en son şey olmak
make a hole in the water f. kendini suda boğmak
make a hole in the water f. kendini suda boğarak öldürmek
make a hole in the water f. suda intihar etmek
poke a hole in (something) f. (bir şeyi) delmek
poke a hole in (something) f. (bir yere/şeye) delik açmak
poke a hole in (something) f. (bir şeyde) bir hata tespit etmek
poke a hole in (something) f. (bir şeyin) zayıf noktasını bulmak
poke a hole in (something) f. (bir şeyin) çürük noktasını bulmak
poke a hole in (something) f. (bir şeyde) bir kusur tespit etmek
poke a hole in (something) f. (bir şeyde) bir eksiklik tespit etmek
poke a hole in (something) f. (bir şeyde) bir çatlak tespit etmek
poke a hole in (something) f. (bir şeyde) bir aksaklık tespit etmek
be a square peg (in a round hole) f. duruma uygunsuz hareket etmek
be a square peg (in a round hole) f. bulunduğu yere hiç uygun olmamak
be a square peg (in a round hole) f. bulunduğu yerle/çevreyle alakası olmamak
be a square peg (in a round hole) f. bulunduğu yere ait olmamak
be a square peg (in a round hole) f. bulunduğu ortama/yaptığı işe uygun olmamak
be a square peg (in a round hole) f. farklı olduğu için bulunduğu ortama kolay uyum sağlayamamak
be burning a hole in (one's) pocket f. cebi delik olmak
be burning a hole in (one's) pocket f. cebinde durmamak
be burning a hole in (one's) pocket f. çarçur olmak
be burning a hole in (one's) pocket f. elinden/cebinden akıp gitmek
be burning a hole in (one's) pocket f. elinden/cebinden uçup gitmek
be burning a hole in (one's) pocket f. suyunu çekmek
be burning a hole in (one's) pocket f. nereye harcayacağını şaşırmak
be burning a hole in (one's) pocket f. harcamak için yanıp tutuşmak
be burning a hole in your pocket f. cebi delik olmak
be burning a hole in your pocket f. cebinde durmamak
be burning a hole in your pocket f. çarçur olmak
be burning a hole in your pocket f. elinden/cebinden akıp gitmek
be burning a hole in your pocket f. elinden/cebinden uçup gitmek
be burning a hole in your pocket f. suyunu çekmek
be burning a hole in your pocket f. nereye harcayacağını şaşırmak
be burning a hole in your pocket f. harcamak için yanıp tutuşmak
blow a hole in f. -i çürütmek
blow a hole in f. -in etkisini azaltmak
blow a hole in something f. sistemde delik açmak
blow a hole in something f. sistemi bozmak
blow a hole in something f. bir şeyin etkinliğini azaltmak
blow a hole in something f. bir şeyi sömürmek
blow a hole in something f. bir şeyi azaltmak
blow a hole in something f. bir şeyde sızıntı yaratmak
burn a hole in (one's) pocket f. (birinin) parasını/elindekini avucundakini/cebindekini tüketmek
burn a hole in (one's) pocket f. (birinin) ceplerini boşatmak
burn a hole in (one's) pocket f. (birinin) parasının suyunu çektirmek
dig (someone) out of a hole f. (birini) zor bir durumdan kurtarmak
dig (someone) out of a hole f. (birini) zor bir durumdan çıkaracak bir yol bulmak
dig (oneself) out of a hole f. durumunu kurtarmak
dig (oneself) out of a hole f. yeniden ayağa kalkmak/kaldırmak
money burns a hole in (one's) pocket f. cebi delik olmak
money burns a hole in (one's) pocket f. eline geçen parayı hemen harcamak
money burns a hole in (one's) pocket f. para cebinde durmamak
money burns a hole in (one's) pocket f. para geldiği gibi gitmek
money burns a hole in (one's) pocket f. parasının suyunu çektirmek
money burns a hole in (one's) pocket f. eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
money burns a hole in pocket f. cebi delik olmak
money burns a hole in pocket f. eline geçen parayı hemen harcamak
money burns a hole in pocket f. para cebinde durmamak
money burns a hole in pocket f. para geldiği gibi gitmek
money burns a hole in pocket f. parasının suyunu çektirmek
money burns a hole in pocket f. eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
money burns a hole in your pocket f. cebi delik olmak
money burns a hole in your pocket f. eline geçen parayı hemen harcamak
money burns a hole in your pocket f. para cebinde durmamak
money burns a hole in your pocket f. para geldiği gibi gitmek
money burns a hole in your pocket f. parasının suyunu çektirmek
money burns a hole in your pocket f. eline geçen tüm parayı harcamadan duramamak
need (something) like (one) needs a hole in the head f. (bir şeye) hiç ihtiyacı olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head f. (bir şeyin) hiç gereği olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head f. (bir şeye) hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need (something) like (one) needs a hole in the head f. (bir şeye) zerre kadar ihtiyacı olmamak
need (something) like (one) needs a hole in the head f. (bir şeye) hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need (something) like (one) needs a hole in the head f. (bir şeyin) en ufak eksikliğini çekmemek
need (something) like (one) needs a hole in the head f. (bir şeye) kesinlikle lüzum duymamak
need something like a hole in the head f. bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
need something like a hole in the head f. bir şeyin hiç gereği olmamak
need something like a hole in the head f. bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need something like a hole in the head f. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need something like a hole in the head f. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need something like a hole in the head f. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need something like a hole in the head f. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
need something like you need a hole in the head f. bir şeye hiç ihtiyacı olmamak
need something like you need a hole in the head f. bir şeyin hiç gereği olmamak
need something like you need a hole in the head f. bir şeye hiçbir şekilde ihtiyaç/gerek/lüzum duymamak
need something like you need a hole in the head f. bir şeye zerre kadar ihtiyacı olmamak
need something like you need a hole in the head f. bir şeye hiçbir şekilde gereksinim duymamak
need something like you need a hole in the head f. bir şeyin en ufak eksikliğini çekmemek
need something like you need a hole in the head f. bir şeye kesinlikle lüzum duymamak
poke a hole in f. -i delmek
poke a hole in f. -e delik açmak
poke a hole in f. -de bir hata tespit etmek
poke a hole in f. -in zayıf noktasını bulmak
poke a hole in f. -in çürük noktasını bulmak
poke a hole in f. -de bir kusur tespit etmek
poke a hole in f. -de bir eksiklik tespit etmek
poke a hole in f. -in açığını bulmak/tespit etmek
poke a hole in f. -de bir aksaklık tespit etmek
poke a hole through (something) f. (bir şeyi) delmek
poke a hole through (something) f. (bir şeyde) bir delik açmak
poke a hole through (something) f. (bir şeyde) bir hata tespit etmek
poke a hole through (something) f. (bir şeyin) zayıf noktasını bulmak
poke a hole through (something) f. (bir şeyin) çürük noktasını bulmak
poke a hole through (something) f. (bir şeyde) bir kusur tespit etmek
poke a hole through (something) f. (bir şeyde) bir eksiklik tespit etmek
poke a hole through (something) f. (bir şeyin) açığını bulmak/tespit etmek
poke a hole through (something) f. (bir şeyde) bir aksaklık tespit etmek
punch a hole in f. -de bir delik açmak
put (someone or something) in a hole f. (birini/bir şeyi) zor/güç bir duruma sokmak
put (someone or something) in a hole f. (birini/bir şeyi) sıkıntıya sokmak
pick a hole in f. kusur bulmak
pick a hole in f. lekelemek
pick a hole in f. şaibeli hale getirmek
pick a hole in f. açığını bulmak
can't see a hole in a ladder expr. aptal
have something burning a hole in your pocket expr. harcanacak para cepte durmaz
can't see a hole in a ladder expr. önünü göremeyecek kadar sarhoş
can't see a hole in a ladder expr. sarhoş
Speaking
there's a hole in the wall to the next room expr. duvarda yan odaya bakan bir delik var
Technical
axis of a hole i. bir deliğin ekseni
Automotive
making a hole i. delik açma
Astronomy
fall into a black hole f. kara deliğe düşmek
fall into a black hole f. kara deliğe çekilmek
Slang
a-hole i. rezil insan
a-hole i. göt
a-hole i. alçak
a-hole i. kıç deliği
a-hole i. anüs
a-hole i. iğrenç kişi
be in a hole f. kötü durumda olmak
know one's ass from a hole in the ground f. her boku bilmek
know one's ass from a hole in the ground f. bilgili olmak
know one's ass from a hole in the ground f. uyanık olmak
know one's ass from a hole in the ground f. gözü açık olmak
know one's ass from a hole in the ground f. neyin ne olduğunu bilmek
know one's ass from a hole in the ground f. her şeyin farkında olmak
know one's ass from a hole in the ground f. her boktan haberi olmak/anlamak
not know (one's) ass from a hole in the ground f. bir bok bilmemek
not know (one's) ass from a hole in the ground f. hiçbir şey bilmemek
not know (one's) ass from a hole in the ground f. bir boktan anlamamak
not know (one's) ass from a hole in the ground f. kafası basmamak
in a hole [uk/australia] expr. açmazda
in a hole [uk/australia] expr. çıkmazda
in a hole [uk/australia] expr. zor durumda
in a hole [uk/australia] expr. kapana kısılmış
in a hole [uk/australia] expr. kötü durumda