a mouth - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

a mouth

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"a mouth" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
a mouth i. akşamdan kalmalık
a mouth i. içki mahmurluğu

"a mouth" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 199 sonuç

İngilizce Türkçe
General
mouth of a river i. nehir ağzı
mouth of a harbour i. liman ağzı
mouth of a cave i. mağara ağzı
mouth of a road i. yol ağzı
leave a bad taste in one's mouth f. kötü izlenim bırakmak
leave a taste in the mouth f. damaklarda tat bırakmak
put a cigarette in one's mouth f. ağzına bir sigara koymak
Proverb
never look a gift horse in the mouth beleş atın dişine bakılmaz
do not look a gift horse in the mouth misafir umduğunu değil bulduğunu yer
don't look a gift horse in the mouth bedava gelen şeyde kusur aranmaz
don't look a gift horse in the mouth beleş atın dişine bakılmaz
a closed mouth gathers no feet pot kırmamak için en iyisi susmak
a shut mouth catches no flies boş boş konuşmaktansa en iyisi susmak
a closed mouth gathers no feet gaf yapmamak için en iyisi susmak
a shut mouth catches no flies söz gümüşse sükut altındır
a closed mouth gathers no feet çam devirmemek için en iyisi susmak
a shut mouth catches no flies sessizliğin içinden gelir bazen bilgelik
a closed mouth gathers no feet söz gümüşse sükut altındır
a closed mouth gathers no feet bilmiyorsan sus ki adam sansınlar
a closed mouth gathers no feet çam devirmek yerine susmak yeğdir
a closed mouth gathers no feet pot kırmamak için en iyisi susmak
a closed mouth gathers no feet bilmiyorsan sus ki bir şey sansınlar
a closed mouth gathers no feet söz gümüşse sükut altındır
a shut mouth catches no flies söz gümüşse sükut altındır
a shut mouth catches no flies söz biliyorsan söyle inansınlar, bilmiyorsan söyleme adam sansınlar
a shut mouth catches no flies sözünü bil pişir, ağzını der devşir
a closed mouth gathers no feet gereksiz bir şey söylemektense susmak daha iyidir
a closed mouth gathers no feet boş konuşmaktansa susmak daha iyidir
a closed mouth gathers no feet boş boğazlık etmektense susmak daha iyidir
a closed mouth gathers no feet sırf bir şey söylemiş olmak için konuşmamak gerekir
a fly will not get into a closed mouth çeneni kapalı tutarsan ağzından bir şey kaçırmazsın
a fly will not get into a closed mouth çeneni kapalı tutarsan pot kırmazsın
a fly will not get into a closed mouth söz gümüşse sükut altındır
a fly will not get into a closed mouth sözünü bil pişir, ağzını der devşir
a fly will not get into a closed mouth boş boş konuşmaktansa/pot kırmaktansa en iyisi susmak
Colloquial
a mouth to feed i. beslenecek bir boğaz
a mouth to feed i. doyurulacak bir boğaz
a big mouth i. gevşek ağız
a big mouth i. geveze
a big mouth i. gevşek ağızlı kimse
a big mouth i. geveze kimse
born with a silver spoon in one's mouth expr. şanslı doğmuş
born with a silver spoon in one's mouth expr. varlıklı bir ailede doğmuş
Idioms
a mouth full of south i. güney aksanı
a plum in (one's) mouth [brit] i. ağzında sakız varmış gibi konuşma
a mouth full of south i. güney (abd) mutfağı/lezzeti
a plum in (one's) mouth [brit] i. üst perdeden konuşma
a plum in (one's) mouth [brit] i. kibirli kibirli konuşma
a plum in (one's) mouth [brit] i. böbürlenerek konuşma
a plum in (one's) mouth [brit] i. üstünlük taslayarak konuşma
a plum in (one's) mouth [brit] i. üstten üstten konuşma
a big mouth i. boşboğaz
a big mouth i. patavatsız
a smart mouth i. ukalaca konuşan
a bad taste in (one's) mouth i. kötü bir izlenim
a bad taste in (one's) mouth i. negatif/olumsuz bir izlenim
a bad taste in (one's) mouth i. kötü/olumsuz bir etki
a bad taste in the mouth i. kötü bir izlenim
a bad taste in the mouth i. negatif/olumsuz bir izlenim
a bad taste in the mouth i. kötü/olumsuz bir etki
a bad taste in someone's mouth i. kötü bir izlenim
a bad taste in someone's mouth i. kötü bir etki
a bitter taste in the mouth i. kötü bir izlenim
a bitter taste in the mouth i. kötü bir etki
a bitter taste in someone's mouth i. kötü bir izlenim
a bitter taste in someone's mouth i. kötü bir etki
a nasty taste in the mouth i. kötü bir izlenim
a nasty taste in the mouth i. kötü bir etki
a nasty taste in someone's mouth i. kötü bir izlenim
a nasty taste in someone's mouth i. kötü bir etki
a motor mouth i. çenesi düşük kimse
a motor mouth i. geveze
a motor mouth i. çenesi durmayan kimse
a motor mouth i. aralıksız olarak konuşan kimse
a motor mouth i. motor gibi konuşan kimse
a motor mouth i. taramalı tüfek gibi konuşan kimse
a motor mouth i. geveze kimse
a motor mouth i. çok konuşan kimse
a motor mouth i. sürekli konuşan kimse
a motor mouth i. carcar/çençen konuşan kimse
a motor mouth i. çenebaz
a motor mouth i. motor ağızlı
a plum in your mouth [uk] i. havalı havalı konuşma
a plum in your mouth [uk] i. kibirli kibirli konuşma
a plum in your mouth [uk] i. üst perdeden konuşma
a plum in your mouth [uk] i. böbürlenerek konuşma
a plum in your mouth [uk] i. üstten üstten konuşma
a plum in your mouth [uk] i. üstünlük taslayarak konuşma
mouth of a sailor i. kaba/şiddet içeren bir dil kullanmaya meyilli
mouth of a sailor i. ağzı bozuk
look a gift horse in the mouth f. bulup da bunamak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzı çirişçi çanağına dönmek
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzı zehir gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. akşamdan kalma olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzının içi bok çuvalı gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzı çirişçi çanağına dönmek
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzı zehir gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzının içi çarşamba pazarına dönmek
leave a bad taste in someone's mouth f. ağzında kötü bir tat bırakmak
have a plum in one's mouth f. atıp tutmak
have a big mouth f. boşboğaz olmak
speak with a plum in mouth f. böbürlene böbürlene konuşmak
have a big mouth f. dedikoducu olmak
have a plum in one's mouth f. havalı havalı konuşmak
leave a bad taste in the mouth f. kötü bir tat bırakmak
leave a bad taste in someone's mouth f. kötü hatırlamak
leave a bad taste in someone's mouth f. kötü bir izlenim bırakmak
be born with a silver spoon in one's mouth f. kadir gecesi doğmuş olmak
have a big mouth f. patavatsız olmak
be born with a silver spoon in one's mouth f. varlıklı bir ailede doğmuş olmak
be born with a silver spoon in one's mouth f. zengin bir ailede doğmuş olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzının içi çamur gibi olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. akşamdan kalmayken ağzında kötü bir tat olmak
feel as if a cat has kittened in (one's) mouth f. ağzının içi leş gibi olmak
have a loud mouth f. sürekli konuşmak
have a loud mouth f. boşboğazlık etmek
have a loud mouth f. yüksek sesle aralıksız konuşmak
have a loud mouth f. kendini beğenmiş bir şekilde sürekli konuşmak
have a loud mouth f. kibirli bir şekilde sürekli konuşmak
have the mouth of a sailor f. kaba/şiddet içeren bir dil kullanmaya meyilli olmak
have the mouth of a sailor f. ağzı bozuk olmak
make a mouth f. tayı geme alıştırmak
leave a nasty taste in (one's) mouth f. (birinde) kötü izlenim bırakmak
leave a bad taste in the/your mouth f. kötü izlenim bırakmak
leave a bad taste in the/your mouth f. kızgın hissettirmek
leave a bad taste in the/your mouth f. kötü hissettirmek
leave a bad taste in the/your mouth f. mide bulandırmak
leave a nasty taste in the/your mouth f. kötü izlenim bırakmak
leave a nasty taste in the/your mouth f. kızgın hissettirmek
leave a nasty taste in the/your mouth f. kötü hissettirmek
leave a nasty taste in the/your mouth f. mide bulandırmak
leave a sour taste in (one's) mouth f. (birinde) kötü izlenim bırakmak
leave a sour taste in (one's) mouth f. kötü hissettirmek
be a loud mouth f. boş boğaz olmak
be a loud mouth f. ağzı gevşek olmak
be a loud mouth f. çenesi düşük olmak
be a loud mouth f. uluorta konuşan biri olmak
be a loud mouth f. yüksek sesle konuşan biri olmak
be a loud mouth f. kibirli bir tavırla sürekli konuşan bir olmak
be a loud mouth f. boşboğazlık eden biri olmak
have a loud mouth f. çenesi düşük olmak
have a loud mouth f. uluorta konuşmak
have a loud mouth f. yüksek sesle konuşmak
have a loud mouth f. kibirli bir tavırla sürekli konuşmak
have a loud mouth f. boşboğazlık etmek
have a loud mouth f. ağzı gevşek olmak
have a loud mouth f. boşboğaz olmak
be born with a silver spoon in your mouth f. zengin bir ailede doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth f. varlıklı bir ailede doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth f. zenginliğin içine doğmuş olmak
be born with a silver spoon in your mouth f. ağzında gümüş kaşıkla doğmak
have a big mouth f. boşboğaz (olmak)
have a big mouth f. gevşek ağızlı (olmak)
have a big mouth f. dedikoducu (olmak)
have a big mouth f. patavatsız (olmak)
have a loud mouth f. boşboğaz (olmak)
have a loud mouth f. gevşek ağızlı (olmak)
have a loud mouth f. dedikoducu (olmak)
have a loud mouth f. patavatsız (olmak)
be a loud mouth f. boşboğaz (olmak)
be a loud mouth f. gevşek ağızlı (olmak)
be a loud mouth f. dedikoducu (olmak)
be a loud mouth f. patavatsız (olmak)
have a plum in your mouth f. tok bir sesi olmak
have a plum in your mouth f. yapay/yapmacık bir aksanı olmak
speak with a plum in (one's) mouth [uk] f. böbürlene böbürlene konuşmak
speak with a plum in (one's) mouth [uk] f. yukarıdan konuşmak
born with a silver spoon in his or her mouth s. varlıklı/zengin bir ailede doğmuş
born with a silver spoon in his or her mouth s. ağzında gümüş kaşıkla doğmuş
born with a silver spoon in his or her mouth s. zengin doğmuş
born with a silver spoon in his or her mouth s. doğuştan zengin/varlıklı
born with a silver spoon in his or her mouth s. aileden zengin/varlıklı
born with a silver spoon in mouth s. varlıklı/zengin bir ailede doğmuş
born with a silver spoon in mouth s. ağzında gümüş kaşıkla doğmuş
born with a silver spoon in mouth s. zengin doğmuş
born with a silver spoon in mouth s. doğuştan zengin/varlıklı
born with a silver spoon in mouth s. aileden zengin/varlıklı
must not look a gift-horse in the mouth expr. armağana paha biçilmez
such a big mouth expr. dilin kemiği yok
don't look a gift horse in the mouth expr. hediye atın dişine bakılmaz
born with a silver spoon in one's mouth expr. kadir gecesi doğmuş
such a big mouth! expr. torba değil ki büzesin!
don't look a gift horse in the mouth expr. üzümünü ye bağını sorma
born with a silver spoon in one's mouth expr. zengin doğmuş
even a fish wouldn't get caught if he kept his mouth shut expr. çeneni tutarsan başın belaya girmez
even a fish wouldn't get caught if he kept his mouth shut expr. ağzını açmayanın başı derde girmez
Speaking
don't look a gift horse in the mouth expr. bahşiş atın dişine bakılmaz
you got a big mouth expr. senin dilin çok uzamış
Slang
don't be a smart mouth with me expr. bana ukalalık yapma
don't be a smart mouth with me expr. bana bilmişlik taslama
don't let your mouth write a check that your ass can't cash expr. yiyemeyeceğin yarağın altına yatma
Modern Slang
a bad taste in my mouth i. burnuma gelen kötü koku/kokular
a bad taste in my mouth i. içimde kötü bir his
a bad taste in my mouth i. kötü bir izlenim
a cat shit in my mouth expr. (bir önceki gece çok içtikten sonra) ağzımda kötü bir tat var
a cat shit in my mouth expr. (akşamdan kalmayken) ağzımın içi leş/çamur gibi
a cat shit in my mouth expr. (akşamdan kalmayken) ağzıma kedi sıçmış gibi
a closed mouth doesn't get fed expr. ağlamayana meme vermezler
a closed mouth doesn't get fed expr. ağlamayan çocuğa mama vermezler