a walking - Türkçe İngilizce Sözlük

a walking

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"a walking" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
a walking i. bir şeyin canlı örneği
a walking i. ayaklı (bir şey)
a walking i. yürüyen (bir şey)
a walking i. insan şekline bürünmüş/insan şeklinde (bir şey)

"a walking" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 28 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
a walking (something) i. yürüyen (bir şey)
Sami's medications made him feel like a walking zombie.
Sami'nin ilaçları onu yürüyen bir zombi gibi hissettiriyordu.

More Sentences
a walking encyclopedia i. yürüyen ansiklopedi
He's what they call a walking encyclopedia.
Ona yürüyen ansiklopedi derler.

More Sentences
a walking dictionary i. ayaklı sözlük
He is a man of great knowledge, that is to say, a walking dictionary.
Engin bilgi sahibi bir adam o; diğer bir ifadeyle ayaklı sözlük gibi.

More Sentences
a walking dictionary i. yürüyen sözlük
He is what we call a walking dictionary.
Biz ona yürüyen sözlük diyoruz.

More Sentences
Colloquial
like walking a tightrope expr. ince ip üstünde yürümek gibi
walking under a ladder brings bad luck expr. merdivenin altından geçmek uğursuzluk getirir
Idioms
a walking (something) i. bir şeyin canlı örneği
a walking (something) i. ayaklı (bir şey)
a walking (something) i. insan şekline bürünmüş (bir şey)
a walking (something) i. canlı (bir şey)
a walking encyclopedia i. ayaklı ansiklopedi
a walking encyclopedia i. insan şekline bürünmüş ansiklopedi
a walking encyclopedia i. canlı ansiklopedi
a walking dictionary i. canlı sözlük
a walking encyclopedia i. ayaklı ansiklopedi
a walking encyclopedia i. canlı ansiklopedi
a walking encyclopedia i. yürüyen ansiklopedi
a walking disaster i. yürüyen felaket
a walking disaster i. ayaklı felaket
a walking disaster i. ayaklı bela
a walking thesaurus i. ayaklı sözlük
a walking thesaurus i. canlı sözlük
a walking thesaurus i. yürüyen sözlük
be walking a tightrope f. temkinli hareket etmek
be walking a tightrope f. ince ip üstünde yürümek
be walking a tightrope f. ip üstünde yürümek
be walking a tightrope f. bıçak sırtında olmak
be walking a tightrope f. ince bir çizgide olmak