|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
action i.
|
çalışma |
|
There is still a need for further action to improve the educational position of women.
Kadınların eğitim durumunu iyileştirmek için daha çok çalışma gereği vardır.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
action i.
|
davranış |
|
I deeply regret the actions of President Chandrika Kumaratunga.
Başkan Chandrika Kumaratunga'nın davranışlarından derin üzüntü duyuyorum.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
action i.
|
aksiyon |
|
Therefore, I would like to explain the action we have taken.
Bu nedenle aldığımız aksiyonu açıklamak istiyorum.
More Sentences
|
4 |
Yaygın Kullanım |
action i.
|
eylem |
|
I think there is a significant need for action in this area.
Bu alanda önemli bir eylem ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
More Sentences
|
5 |
Yaygın Kullanım |
action i.
|
faaliyet |
|
I also strongly support information actions on the common agricultural policy.
Ortak tarım politikasına ilişkin bilgilendirme faaliyetlerini de kuvvetle destekliyorum.
More Sentences
|
6 |
Yaygın Kullanım |
action i.
|
fiil |
|
It's easy to misinterpret the actions and intentions of others.
Başkalarının niyet ve fiillerini yanlış değerlendirmek çok kolaydır.
More Sentences
|
General |
|
7 |
Genel |
action i.
|
önlem |
|
No action has been taken, etc.
Hiçbir önlem alınmamıştır vs.
More Sentences
|
8 |
Genel |
unilateral action i.
|
tek taraflı hareket |
|
We believe that unilateral action by the United States is not the way to resolve this conflict.
Amerika Birleşik Devletleri'nin tek taraflı hareket etmesinin bu çatışmayı çözmenin yolu olmadığına inanıyoruz.
More Sentences
|
9 |
Genel |
action i.
|
tedbir |
|
That can mean taking tough military action, as we do from time to time.
Bu da, zaman zaman yaptığımız gibi sert askeri tedbirler almak anlamına gelebilir.
More Sentences
|
10 |
Genel |
action i.
|
çarpışma |
|
My grandfather was killed in action during WW2.
Büyükbabam 2. Dünya Savaşı'nda çarpışırken öldürülmüş.
More Sentences
|
11 |
Genel |
industrial action i.
|
işi yavaşlatma |
|
Union members will vote today on whether to take industrial action.
Bugün sendika üyeleri iş yavaşlatma eylemi yapıp yapmayacaklarını oylayacak.
More Sentences
|
12 |
Genel |
action i.
|
dava |
|
I know she has a forceful point relating to the legal standing of this action.
Bu davanın yasal statüsü ile ilgili güçlü bir noktaya değindiğini biliyorum.
More Sentences
|
13 |
Genel |
action replay i.
|
tekrar |
|
After the goal was scored, the crowd turned to the giant TV to watch the action replay.
Gol atıldıktan sonra kalabalık dev televizyona dönerek pozisyonun tekrarını izledi.
More Sentences
|
14 |
Genel |
freedom of action i.
|
hareket özgürlüğü |
|
He had little freedom of action.
Onun hareket özgürlüğü kısıtlıydı.
More Sentences
|
15 |
Genel |
urgent action i.
|
acil eylem |
|
The fight against this type of crime therefore requires urgent action.
Dolayısıyla bu tür suçlarla mücadele acil eylem gerektirmektedir.
More Sentences
|
16 |
Genel |
action game i.
|
aksiyon oyunu |
|
Become a hero of a global space war in this action game.
Bu aksiyon oyununda küresel bir uzay savaşında kahraman ol.
More Sentences
|
17 |
Genel |
terrorist action i.
|
terör eylemi |
|
Poor people are clearly involved in terrorist actions, but those directing operations are not poor.
Yoksul insanların terör eylemlerine karıştığı açıktır ancak operasyonları yönetenler yoksul değildir.
More Sentences
|
18 |
Genel |
action i.
|
iş |
|
We saw that the first action to be taken when the tanks entered the refugee camps was to ban the media.
Tanklar mülteci kamplarına girdiğinde ilk yapılan işin medyayı yasaklamak olduğunu gördük.
More Sentences
|
19 |
Genel |
concrete action i.
|
somut eylem |
|
This proposal for a directive is a first and consequently important step towards eventual concrete action.
Bu yönerge önerisi, nihai somut eyleme yönelik ilk ve dolayısıyla önemli bir adımdır.
More Sentences
|
20 |
Genel |
action planning i.
|
eylem planı hazırlama |
|
It is currently preparing an action plan on equal treatment for men and women which should deal with this problem.
Şu anda kadın ve erkeklere eşit muamele konusunda bu sorunu ele alacak bir eylem planı hazırlamaktadır.
More Sentences
|
|
21 |
Genel |
course of action i.
|
eylem planı |
|
In March, the Union submitted a communication proposing two courses of action.
Mart ayında Birlik, iki eylem planı öneren bir bildiri sunmuştur.
More Sentences
|
22 |
Genel |
human action i.
|
insan eylemi |
|
Do you believe global warming is the result of human actions?
Küresel ısınmanın insan eylemlerinin bir sonucu olduğuna inanıyor musunuz?
More Sentences
|
23 |
Genel |
legal action i.
|
kanuni işlem |
|
Layla launched a legal action to gain custody of her three children.
Layla üç çocuğunun velayetini almak için kanuni işlem başlattı.
More Sentences
|
24 |
Genel |
legal action i.
|
yasal işlem |
|
The Americans threatened legal action and sanctions and ICAO seemed to wake up.
Amerikalılar yasal işlem ve yaptırım tehdidinde bulundular ve ICAO uyanır gibi oldu.
More Sentences
|
25 |
Genel |
action figure i.
|
aksiyon figürü |
|
My cousin has a large collection of action figures.
Kuzenimin geniş bir aksiyon figürü koleksiyonu var.
More Sentences
|
26 |
Genel |
call to action i.
|
eylem çağrısı |
|
That certainly is a call to action.
Bu kesinlikle bir eylem çağrısıdır.
More Sentences
|
27 |
Genel |
action i.
|
çatışma |
|
Tom was killed in action.
Tom çatışmada öldürüldü.
More Sentences
|
28 |
Genel |
action i.
|
çatışma |
|
The soldier was killed in action.
Asker çatışmada öldürüldü.
More Sentences
|
29 |
Genel |
action i.
|
olay |
|
Tom is in the heart of the action.
Tom olayın tam göbeğinde.
More Sentences
|
30 |
Genel |
action i.
|
yapma |
|
His boss asked him to justify his recent actions.
Patronu ondan son dönemlerde yaptıklarını gerekçelendirmesini istedi.
More Sentences
|
31 |
Genel |
go into action f.
|
harekete geçmek |
|
Those troops are going into action.
O birlikler harekete geçecekler.
More Sentences
|
32 |
Genel |
go into action f.
|
eyleme geçmek |
|
Will we go into action worldwide?
Dünya çapında eyleme geçecek miyiz?
More Sentences
|
33 |
Genel |
take action f.
|
harekete geçmek |
|
We need to take action to alleviate the debt, as has recently been pointed out at the FAO Summit in Rome too.
Yakın zamanda Roma'daki FAO Zirvesi'nde de belirtildiği gibi, borcu hafifletmek için harekete geçmemiz gerekiyor.
More Sentences
|
34 |
Genel |
take action f.
|
harekete geçmek |
|
In the interests of all industries that rely on the coast we have to take action, and take it now.
Kıyıya bel bağlayan tüm sektörlerin çıkarları için harekete geçmeliyiz ve bunu hemen yapmalıyız.
More Sentences
|
35 |
Genel |
ready for action s.
|
harekete hazır |
|
They were ready for action.
Harekete hazırdılar.
More Sentences
|
Colloquial |
|
36 |
Konuşma Dili |
go into action f.
|
harekete geçmek |
|
Those troops are going into action.
O birlikler harekete geçiyor.
More Sentences
|
37 |
Konuşma Dili |
in action expr.
|
işinin başında |
|
Our son was killed in action.
Oğlumuz işinin başında öldürüldü.
More Sentences
|
Idioms |
|
38 |
Deyim |
piece (of the action) i.
|
pay |
|
All the competitors are trying to get their piece of the pie.
Tüm rakipler pastadan pay almaya çalışıyor.
More Sentences
|
39 |
Deyim |
take action f.
|
harekete geçmek |
|
The Commission has quite rightly taken action, and so it must.
Komisyon haklı olarak harekete geçmiştir ve geçmelidir de.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
40 |
Ticaret/Ekonomi |
action i.
|
dava |
|
I believe that we will win this action in the Court of Justice.
Bu davayı Adalet Divanı'nda kazanacağımıza inanıyorum.
More Sentences
|
|
41 |
Ticaret/Ekonomi |
strike action i.
|
grev |
|
The losses incurred, following 10 days of strike action, have already exceeded Madagascar's annual education budget.
On günlük grev eyleminin ardından ortaya çıkan kayıplar Madagaskar'ın yıllık eğitim bütçesini çoktan aşmış durumda.
More Sentences
|
42 |
Ticaret/Ekonomi |
action i.
|
iş |
|
I've seen Tom in action.
Tom'u iş başında gördüm.
More Sentences
|
General |
|
43 |
Genel |
action i.
|
amel |
|
44 |
Genel |
incident action plan i.
|
olay hareket planı |
|
45 |
Genel |
corrective action i.
|
düzeltici eylem |
|
46 |
Genel |
action i.
|
etkime |
|
47 |
Genel |
lack of grounds for legal action i.
|
takipsizlik |
|
48 |
Genel |
action constancy i.
|
eylem sabitliği |
|
49 |
Genel |
wave action i.
|
dalga hareketi |
|
50 |
Genel |
area requiring corrective action i.
|
düzeltilmeye muhtaç kısım |
|
51 |
Genel |
manner of action i.
|
hareket biçimi |
|
52 |
Genel |
freedom of economic action i.
|
hür teşebbüs |
|
53 |
Genel |
description of action i.
|
eylem tanımı |
|
54 |
Genel |
action i.
|
meşguliyet |
|
55 |
Genel |
emergency action i.
|
acil müdahale |
|
56 |
Genel |
exlusionary action i.
|
dışlayıcı hareket |
|
57 |
Genel |
course of action i.
|
davranış biçimi |
|
58 |
Genel |
action i.
|
devim |
|
59 |
Genel |
precautionary action i.
|
koruyucu tedbir |
|
60 |
Genel |
possible action i.
|
olası harekat |
|
61 |
Genel |
industrial action i.
|
grev |
|
62 |
Genel |
action i.
|
tesir |
|
63 |
Genel |
emergency action level i.
|
acil durum müdahale seviyesi |
|
64 |
Genel |
dismissal of action i.
|
davanın reddi |
|
65 |
Genel |
action pattern i.
|
eylem modeli |
|
66 |
Genel |
preventive action i.
|
önleyici faaliyet |
|
67 |
Genel |
action i.
|
muharebe |
|
68 |
Genel |
corrective action i.
|
düzeltici faaliyet |
|
69 |
Genel |
police action i.
|
polis işi |
|
70 |
Genel |
action i.
|
nüfuz |
|
71 |
Genel |
double action i.
|
çift etki |
|
72 |
Genel |
framework of action i.
|
eylem çerçevesi |
|
73 |
Genel |
thermogenic action i.
|
pirojen etki |
|
74 |
Genel |
discontinuance of action i.
|
davanın düşmesi |
|
75 |
Genel |
fixed action i.
|
sabit eylem |
|
76 |
Genel |
course of action i.
|
hareket biçimi |
|
77 |
Genel |
real action i.
|
ayni dava |
|
78 |
Genel |
inotropic action i.
|
inotropik faaliyet |
|
79 |
Genel |
specific action i.
|
spesifik etki |
|
80 |
Genel |
action i.
|
devinme |
|
|
81 |
Genel |
legal action i.
|
hukuk davası |
|
82 |
Genel |
physiologic action i.
|
fizyolojik etki |
|
83 |
Genel |
emotional action i.
|
duygusal eylem |
|
84 |
Genel |
action philosophy i.
|
aksiyon felsefesi |
|
85 |
Genel |
action of nato i.
|
nato harekatı |
|
86 |
Genel |
action i.
|
devinim |
|
87 |
Genel |
action i.
|
etkileme |
|
88 |
Genel |
personal action i.
|
alacak davası |
|
89 |
Genel |
human action i.
|
insan hareketi |
|
90 |
Genel |
plan of action i.
|
hareket planı |
|
91 |
Genel |
framework of action i.
|
çerçeve eylem |
|
92 |
Genel |
plan of action i.
|
harekat planı |
|
93 |
Genel |
affirmative action programs i.
|
eşit ekonomik fırsatlara yönelik programlar |
|
94 |
Genel |
cross action i.
|
mukabil dava |
|
95 |
Genel |
action front i.
|
eylem cephesi |
|
96 |
Genel |
bad action i.
|
kötülük |
|
97 |
Genel |
mutual action i.
|
karşılıklı etki |
|
98 |
Genel |
action for fixing of period of service i.
|
hizmet tespit davası |
|
99 |
Genel |
action i.
|
kuvvet |
|
100 |
Genel |
direct action i.
|
doğrudan doğruya yöneltilmiş hareket |
|
101 |
Genel |
action i.
|
olayların gelişimi |
|
102 |
Genel |
protective action recommendation i.
|
koruyucu eylem tavsiyesi |
|
103 |
Genel |
relief action i.
|
yardım eylemi |
|
104 |
Genel |
mass action i.
|
kitle eylemi |
|
105 |
Genel |
least action i.
|
en az eylem |
|
106 |
Genel |
remedial action i.
|
düzeltici işlemler |
|
107 |
Genel |
group action i.
|
grup çalışması |
|
108 |
Genel |
action times i.
|
hareket zamanları |
|
109 |
Genel |
freedom of economic action i.
|
serbest girişim |
|
110 |
Genel |
impulsive action i.
|
fevri hareket |
|
111 |
Genel |
moral action i.
|
ahlaki eylem |
|
112 |
Genel |
common action i.
|
ortak işlem |
|
113 |
Genel |
great environmental action i.
|
büyük çevre hareketi |
|
114 |
Genel |
action officer i.
|
özellikle düşman bölgesinde görev yapan gizli ajan |
|
115 |
Genel |
action plan i.
|
aksiyon planı |
|
116 |
Genel |
aggressive action i.
|
saldırgan hareket |
|
117 |
Genel |
reflex action i.
|
refleks hareket |
|
118 |
Genel |
reflex action i.
|
istenç dışı hareket |
|
119 |
Genel |
chemical action i.
|
kimyasal etki |
|
120 |
Genel |
action and reaction i.
|
etki tepki |
|
121 |
Genel |
bad action i.
|
amel-i talih |
|
122 |
Genel |
good action i.
|
amel-i salih |
|
123 |
Genel |
well-timed action i.
|
isabet |
|
124 |
Genel |
social action i.
|
sosyal eylem |
|
125 |
Genel |
reprisal action i.
|
misilleme hareketi |
|
126 |
Genel |
retaliatory action i.
|
misilleme hareketi |
|
127 |
Genel |
onset of action i.
|
etki başlangıcı |
|
128 |
Genel |
action i.
|
etki |
|
129 |
Genel |
action i.
|
şirket hissesi |
|
130 |
Genel |
action i.
|
hukuk davası |
|
131 |
Genel |
action i.
|
hisse senedi |
|
132 |
Genel |
bold action i.
|
cüretkar hareket |
|
133 |
Genel |
remedial action i.
|
iyileştirici faaliyet |
|
134 |
Genel |
curative action i.
|
iyileştirici faaliyet |
|
135 |
Genel |
rehabilitative action i.
|
iyileştirici faaliyet |
|
136 |
Genel |
valid action i.
|
geçerli eylem |
|
137 |
Genel |
voluntary action i.
|
gönüllü eylem |
|
138 |
Genel |
action planning i.
|
eylem planlama |
|
139 |
Genel |
course of action i.
|
yol haritası |
|
140 |
Genel |
course of action i.
|
belirli bir konuda amaca ulaşmak için yapılması gereken işler bütünü |
|
141 |
Genel |
rearguard action i.
|
son çırpınışlar |
|
142 |
Genel |
rearguard action i.
|
son çabalar |
|
143 |
Genel |
intentional action i.
|
kasıtlı hareket |
|
144 |
Genel |
proper action i.
|
yerinde davranış |
|
145 |
Genel |
proper action i.
|
uygun/doğru olan hareket |
|
146 |
Genel |
early action i.
|
erken eylem |
|
147 |
Genel |
falling action (in a work of literature) i.
|
düğüm noktası ile çözüm arasındaki bölüm |
|
148 |
Genel |
action committee i.
|
faaliyet/eylem komitesi |
|
149 |
Genel |
rising action i.
|
tırmanan olaylar zinciri |
|
150 |
Genel |
man of action i.
|
girişimci adam |
|
151 |
Genel |
man of action i.
|
girişken kimse |
|
152 |
Genel |
action page i.
|
eylem sayfası |
|
153 |
Genel |
action in tort i.
|
haksız davranış/fiil |
|
154 |
Genel |
action learning i.
|
faaliyet öğrenme |
|
155 |
Genel |
legal action i.
|
yasal girişim |
|
156 |
Genel |
action sport i.
|
macera sporu |
|
157 |
Genel |
action sport i.
|
aksiyon sporu |
|
158 |
Genel |
action sport i.
|
ekstrem spor |
|
159 |
Genel |
proper course of action in disasters i.
|
afetlerde doğru hareket tarzı |
|
160 |
Genel |
proper course of action i.
|
doğru hareket tarzı |
|
161 |
Genel |
proper course of action i.
|
uygun hareket tarzı |
|
162 |
Genel |
prompt action i.
|
acil eylem |
|
163 |
Genel |
prompt action i.
|
acil müdahale |
|
164 |
Genel |
prompt action i.
|
hemen harekete geçilmesi |
|
165 |
Genel |
taking action i.
|
harekete geçme |
|
166 |
Genel |
action i.
|
kilise ayini |
|
167 |
Genel |
action i.
|
görsel canlılık |
|
168 |
Genel |
action i.
|
savaş |
|
169 |
Genel |
action i.
|
harp |
|
170 |
Genel |
action i.
|
ana konu |
|
171 |
Genel |
action i.
|
asıl hikaye |
|
172 |
Genel |
action i.
|
hareket biçimi |
|
173 |
Genel |
action i.
|
hareket tarzı |
|
174 |
Genel |
action i.
|
vuruşma |
|
175 |
Genel |
action i.
|
yasal işlem |
|
176 |
Genel |
action i.
|
adli işlem |
|
177 |
Genel |
action i.
|
esas konu |
|
178 |
Genel |
action i.
|
asıl konu |
|
179 |
Genel |
action i.
|
konunun aslı/özü |
|
180 |
Genel |
action i.
|
işleyiş biçimi |
|
181 |
Genel |
action i.
|
işleyiş tarzı |
|
182 |
Genel |
action i.
|
işleme biçi |
|
183 |
Genel |
action i.
|
çalışma biçimi/tarzı |
|
184 |
Genel |
action at law i.
|
kanuni işlem |
|
185 |
Genel |
action figure i.
|
koleksiyon figürü |
|
186 |
Genel |
action on the case [obsolete] i.
|
dava nevinden |
|
187 |
Genel |
action at law i.
|
yasal işlem |
|
188 |
Genel |
action at law i.
|
yasal girişim |
|
189 |
Genel |
action at law i.
|
hukuk davası |
|
190 |
Genel |
carrying into action i.
|
başarılı bir şekilde gerçekleştirme |
|
191 |
Genel |
carrying into action i.
|
uygulamaya geçirme |
|
192 |
Genel |
carrying into action i.
|
sahip olunan bilgiyi pratiğe dökme |
|
193 |
Genel |
emergency action plan i.
|
acil durum eylem planı |
|
194 |
Genel |
impossible action i.
|
olanaksız faaliyet |
|
195 |
Genel |
impossible action i.
|
bulunmayan alternatif |
|
196 |
Genel |
impossible action i.
|
olanaksız eylem |
|
197 |
Genel |
coalition action i.
|
çok uluslu harekat |
|
198 |
Genel |
present action i.
|
mevcut eylem |
|
199 |
Genel |
side action i.
|
yan etki |
|
200 |
Genel |
free action i.
|
özgür eylem |
|
201 |
Genel |
action i.
|
hukuki süreç |
|
202 |
Genel |
action i.
|
eğlence |
|
203 |
Genel |
go into action f.
|
faaliyete geçmek |
|
204 |
Genel |
enter an action f.
|
dava açmak |
|
205 |
Genel |
take action f.
|
el koymak |
|
206 |
Genel |
take criminal action against f.
|
cezai işlem uygulamak |
|
207 |
Genel |
swing into action f.
|
harekete geçivermek |
|
208 |
Genel |
go into action f.
|
faaliyete başlamak |
|
209 |
Genel |
put into action f.
|
yürürlüğe koymak |
|
210 |
Genel |
succeed in an action f.
|
davayı kazanmak |
|
211 |
Genel |
take action f.
|
dava açmak |
|
212 |
Genel |
take action f.
|
şikayet etmek |
|
213 |
Genel |
prod someone into action f.
|
birini harekete geçirmek |
|
214 |
Genel |
take action f.
|
bir harekette bulunmak |
|
215 |
Genel |
perform an action f.
|
iş yapmak |
|
216 |
Genel |
get into action f.
|
hareketlenmek |
|
217 |
Genel |
bring an action against f.
|
dava açmak |
|
218 |
Genel |
put out of action f.
|
bozmak |
|
219 |
Genel |
leap in action f.
|
meydana atılmak |
|
220 |
Genel |
increase the radius of action f.
|
hareket alanını genişletmek |
|
221 |
Genel |
increase the radius of action f.
|
hareket alanını arttırmak |
|
222 |
Genel |
put (ideas/plans etc) into action f.
|
fiiliyata geçirmek |
|
223 |
Genel |
put something into action f.
|
fiiliyata geçirmek |
|
224 |
Genel |
put into action f.
|
fiiliyata geçirmek |
|
225 |
Genel |
put a plan into action f.
|
planı devreye sokmak |
|
226 |
Genel |
put a plan into action f.
|
planı faaliyete geçirmek |
|
227 |
Genel |
put out of action f.
|
saf dışı etmek |
|
228 |
Genel |
put out of action f.
|
saf dışı bırakmak |
|
229 |
Genel |
suggest a course of action f.
|
fikir vermek |
|
230 |
Genel |
put out of action f.
|
pasif kılmak |
|
231 |
Genel |
put in action f.
|
harekete geçirmek |
|
232 |
Genel |
enter an action f.
|
faaliyete girişmek |
|
233 |
Genel |
take an action f.
|
harekete geçmek |
|
234 |
Genel |
take an action f.
|
dava açmak |
|
235 |
Genel |
take action f.
|
gerekli adımları atmak |
|
236 |
Genel |
take action f.
|
işlem yapmak |
|
237 |
Genel |
bring an action f.
|
birinin aleyhine dava açmak |
|
238 |
Genel |
bring an action f.
|
dava açmak |
|
239 |
Genel |
bring an action f.
|
dava ikame etmek |
|
240 |
Genel |
bring an action against one f.
|
birisi aleyhine dava açmak |
|
241 |
Genel |
take action f.
|
aksiyon almak |
|
242 |
Genel |
take legal action against f.
|
hakkında yasal işlem başlatmak |
|
243 |
Genel |
take legal action f.
|
hukuki yollara başvurmak |
|
244 |
Genel |
take legal action f.
|
hukuka başvurmak |
|
245 |
Genel |
put something into action f.
|
(bir şeyi) kuvveden fiile çıkarmak |
|
246 |
Genel |
make an action f.
|
aksiyon yapmak |
|
247 |
Genel |
step into action f.
|
harekete geçmek |
|
248 |
Genel |
watch an action movie f.
|
aksiyon filmi izlemek |
|
249 |
Genel |
watch an action movie f.
|
aksiyon filmi seyretmek |
|
250 |
Genel |
watch an action film f.
|
aksiyon filmi izlemek |
|
251 |
Genel |
watch an action film f.
|
aksiyon filmi seyretmek |
|
252 |
Genel |
take joint action f.
|
birlikte hareket etmek |
|
253 |
Genel |
take a firm action f.
|
kararlı bir adım atmak |
|
254 |
Genel |
take a firm action f.
|
katı bir tedbir almak |
|
255 |
Genel |
take legal action on the matter f.
|
konuyla ilgili hukuki süreç başlatmak |
|
256 |
Genel |
initiate legal action against f.
|
-e karşı yasal süreç başlatmak |
|
257 |
Genel |
initiate legal action against f.
|
-e karşı hukuki süreç başlatmak |
|
258 |
Genel |
be pressed up to the point of action f.
|
harekete geçmek zorunda bırakılmak |
|
259 |
Genel |
be pressed up to the point of action f.
|
harekete geçmeye mecbur kalacak şekilde baskı altında kalmak |
|
260 |
Genel |
take action immediately f.
|
derhal harekete geçmek |
|
261 |
Genel |
take an action f.
|
aksiyon almak |
|
262 |
Genel |
commence an action f.
|
dava açmak |
|
263 |
Genel |
take drastic action f.
|
sert tedbir/önlem almak |
|
264 |
Genel |
full of action s.
|
çalışkan |
|
265 |
Genel |
out of action s.
|
saf dışı (oyuncu/asker) |
|
266 |
Genel |
in action s.
|
eylem halinde |
|
267 |
Genel |
out of action s.
|
işlemeyecek hale gelmiş |
|
268 |
Genel |
full of action s.
|
faal |
|
269 |
Genel |
full of action s.
|
hareketli |
|
270 |
Genel |
action-packed s.
|
heyecanlı |
|
271 |
Genel |
action-specific s.
|
eyleme özgü |
|
272 |
Genel |
out-of-action s.
|
bozuk |
|
273 |
Genel |
action-packed s.
|
aksiyon dolu |
|
274 |
Genel |
action-packed s.
|
heyecan dolu |
|
275 |
Genel |
delayed-action s.
|
geç hareket eden |
|
276 |
Genel |
delayed-action s.
|
tavikli |
|
277 |
Genel |
delayed-action s.
|
geç hareketli |
|
278 |
Genel |
fast-action s.
|
hızlı etki gösteren |
|
279 |
Genel |
fast-action s.
|
çabuk etkili olan |
|
280 |
Genel |
single-action s.
|
tek etkili |
|
281 |
Genel |
single-action s.
|
tek yönlü |
|
282 |
Genel |
single-action s.
|
tek taraflı |
|
283 |
Genel |
slide-action s.
|
pompalı |
|
284 |
Genel |
slide-action s.
|
pompa mekanizmalı |
|
285 |
Genel |
in full action zf.
|
tam güç |
|
286 |
Genel |
action stations ünl.
|
alarm |
|
287 |
Genel |
cpag (child poverty action group) kısalt.
|
çocuk yoksulluğu eylem grubu |
|
Phrasals |
|
288 |
Öbek Fiiller |
come into action f.
|
eyleme geçmek |
|
289 |
Öbek Fiiller |
come into action f.
|
harekete geçmek |
|
290 |
Öbek Fiiller |
come into action f.
|
faaliyete geçmek |
|
Phrases |
|
291 |
İfadeler |
action to be taken i.
|
atılacak adım |
|
292 |
İfadeler |
action to be taken i.
|
alınacak önlem |
|
293 |
İfadeler |
call to action i.
|
eyleme çağrı |
|
294 |
İfadeler |
for further action i.
|
gereğinin yapılması |
|
295 |
İfadeler |
the action plans to be taken will be defined expr.
|
alınacak aksiyon planları tanımlanacak |
|
296 |
İfadeler |
please take necessary action expr.
|
gereğini rica ederim |
|
297 |
İfadeler |
I kindly request you to take necessary action expr.
|
gereğini rica ederim |
|
298 |
İfadeler |
kindly submitted for necessary action expr.
|
gereğini müsaadelerinizle arz ederim |
|
299 |
İfadeler |
kindly submitted for necessary action expr.
|
gereğini arz ederim |
|
300 |
İfadeler |
the best course of action expr.
|
en doğru yol |
|
301 |
İfadeler |
I kindly request you to take necessary action expr.
|
gereğinin yapılmasını arz ederim |
|
302 |
İfadeler |
out of action expr.
|
kullanılmaz halde |
|
303 |
İfadeler |
out of action expr.
|
kullanım dışı |
|
304 |
İfadeler |
out of action expr.
|
kullanımdan çıkarılmış |
|
305 |
İfadeler |
out of action expr.
|
sakatlanmış |
|
306 |
İfadeler |
action to be taken expr.
|
yapılacak hareket |
|
307 |
İfadeler |
action to be taken expr.
|
yapılacak eylem |
|
Proverb |
|
308 |
Atasözü |
action speaks louder than words
|
ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz |
|
Colloquial |
|
309 |
Konuşma Dili |
get some action f.
|
kavgaya karışmak |
|
310 |
Konuşma Dili |
suit the action to the word expr.
|
dediğini yap |
|
311 |
Konuşma Dili |
suit the action to the word expr.
|
sözünle yaptığın bir olsun |
|
312 |
Konuşma Dili |
in action expr.
|
iyileşip işinin başına dönmüş |
|
313 |
Konuşma Dili |
in action expr.
|
uyuşturucu satan/kullanan |
|
314 |
Konuşma Dili |
lights, camera, and action! expr.
|
ışıklar, kamera ve motor! |
|
Idioms |
|
315 |
Deyim |
a bit of the action i.
|
pay |
|
316 |
Deyim |
a man/woman/person of action i.
|
iş bitirici kişi |
|
317 |
Deyim |
a man/woman/person of action i.
|
anında uygulamaya geçen kişi |
|
318 |
Deyim |
abortive action i.
|
fiyaskoyla sonuçlanan eylem |
|
319 |
Deyim |
abortive action i.
|
fiyaskoya sebep olan eylem |
|
320 |
Deyim |
abortive action i.
|
sonuçsuz/sonuca ulaşamayan eylem |
|
321 |
Deyim |
abortive action i.
|
verimsiz/kısır hareket |
|
322 |
Deyim |
slice of the action i.
|
pay |
|
323 |
Deyim |
bit of the action i.
|
pay |
|
324 |
Deyim |
slice of the action i.
|
(eylemde/faaliyette) pay |
|
325 |
Deyim |
bit of the action i.
|
(eylemde/faaliyette) pay |
|
326 |
Deyim |
piece of the action i.
|
(eylemde/faaliyette) pay |
|
327 |
Deyim |
abortive action i.
|
birden bire kesilip sonucu hüsran olan eylem |
|
328 |
Deyim |
where the action is i.
|
bütün olayın döndüğü yer |
|
329 |
Deyim |
where the action is i.
|
tam yeri |
|
330 |
Deyim |
where the action is i.
|
hareketin olduğu yer |
|
331 |
Deyim |
where the action is i.
|
eğlencenin olduğu yer |
|
332 |
Deyim |
where the action is i.
|
tam yeri |
|
333 |
Deyim |
where the action is i.
|
tam mecrası |
|
334 |
Deyim |
where the action is i.
|
gidilecek yer |
|
335 |
Deyim |
a course of action i.
|
davranış biçimi |
|
336 |
Deyim |
a course of action i.
|
eylem planı |
|
337 |
Deyim |
a course of action i.
|
yol haritası |
|
338 |
Deyim |
a course of action i.
|
yapış şekli |
|
339 |
Deyim |
a man/woman/person of action i.
|
az konuşup çok iş yapan/çalışan kimse |
|
340 |
Deyim |
man of action i.
|
az konuşup çok iş yapan/çalışan adam |
|
341 |
Deyim |
man of action i.
|
iş bitirici adam |
|
342 |
Deyim |
man of action i.
|
anında uygulamaya geçen adam |
|
343 |
Deyim |
man of action i.
|
aksiyon adamı |
|
344 |
Deyim |
a piece of the action i.
|
eylemde/faaliyette bir pay |
|
345 |
Deyim |
a piece of the action i.
|
eylemin/faaliyetin bir parçası olma |
|
346 |
Deyim |
a piece of the action i.
|
eyleme/faaliyete dahil olma |
|
347 |
Deyim |
a piece of the action i.
|
karlı olacağı düşünülen bir şeyden pay |
|
348 |
Deyim |
a piece of the action i.
|
karlı olacağı düşünülen bir şeye ortak olma |
|
349 |
Deyim |
a slice of the action [uk] i.
|
eylemde/faaliyette bir pay |
|
350 |
Deyim |
a slice of the action [uk] i.
|
eylemin/faaliyetin bir parçası olma |
|
351 |
Deyim |
a slice of the action [uk] i.
|
eyleme/faaliyete dahil olma |
|
352 |
Deyim |
a slice of the action [uk] i.
|
karlı olacağı düşünülen bir şeyden pay |
|
353 |
Deyim |
a slice of the action [uk] i.
|
karlı olacağı düşünülen bir şeye ortak olma |
|
354 |
Deyim |
a piece/slice of the action i.
|
eylemde/faaliyette bir pay |
|
355 |
Deyim |
a piece/slice of the action i.
|
eylemin/faaliyetin bir parçası olma |
|
356 |
Deyim |
a piece/slice of the action i.
|
eyleme/faaliyete dahil olma |
|
357 |
Deyim |
a piece/slice of the action i.
|
bir şeyin karından pay |
|
358 |
Deyim |
a piece/slice of the action i.
|
karlı olacağı düşünülen bir şeyden pay |
|
359 |
Deyim |
a piece/slice of the action i.
|
karlı olacağı düşünülen bir şeye ortak olma |
|
360 |
Deyim |
adopt a course of action f.
|
amaç saptamak |
|
361 |
Deyim |
adopt a course of action f.
|
belirli bir hedef saptamak |
|
362 |
Deyim |
take action on someone f.
|
birisi hakkında (yasal) işlem yapmak |
|
363 |
Deyim |
take action against someone f.
|
birine karşı yasal işleme girişmek |
|
364 |
Deyim |
want a piece of the action f.
|
bir eylemin bir parçası olmak istemek |
|
365 |
Deyim |
take action against someone f.
|
birine karşı yasal işlem başlatmak |
|
366 |
Deyim |
galvanize someone into action f.
|
birini ateşlemek |
|
367 |
Deyim |
galvanize someone into action f.
|
birini harekete geçirmek |
|
368 |
Deyim |
go out of action f.
|
çalışmamak |
|
369 |
Deyim |
clear the dects for action f.
|
hazırlanmak |
|
370 |
Deyim |
spring into action f.
|
eyleme geçmek |
|
371 |
Deyim |
bring into action f.
|
harekete geçirmek |
|
372 |
Deyim |
galvanize into action f.
|
harekete geçirmek |
|
373 |
Deyim |
swing into action f.
|
harekete geçmek |
|
374 |
Deyim |
clear the dects for action f.
|
hazır olmak |
|
375 |
Deyim |
bring into action f.
|
faaliyete sokmak |
|
376 |
Deyim |
bring into action f.
|
hayata geçirmek |
|
377 |
Deyim |
go out of action f.
|
hizmet dışı kalmak |
|
378 |
Deyim |
spring into action f.
|
harekete geçmek |
|
379 |
Deyim |
clear the dects for action f.
|
mücadeleye hazırlanmak |
|
380 |
Deyim |
adopt a course of action f.
|
karar almak |
|
381 |
Deyim |
clear the dects for action f.
|
paçaları sıvamak |
|
382 |
Deyim |
carry into action f.
|
uygulamaya geçmek |
|
383 |
Deyim |
fight a rearguard action f.
|
(olmaması/meydana gelmemesi için) çok çaba sarf etmek |
|
384 |
Deyim |
carry into action f.
|
uygulamak |
|
385 |
Deyim |
take action f.
|
uygulamak |
|
386 |
Deyim |
be out of action f.
|
çalışmamak (hastalık, yaralanma dolayısıyla) |
|
387 |
Deyim |
be out of action f.
|
hizmet dışı kalmak |
|
388 |
Deyim |
be out of action f.
|
hareket edememek |
|
389 |
Deyim |
be out of action f.
|
bozulmak |
|
390 |
Deyim |
be out of action f.
|
arızalanmak |
|
391 |
Deyim |
be out of action f.
|
kullanım dışı kalmak |
|
392 |
Deyim |
be out of action f.
|
işlevini yitirmek |
|
393 |
Deyim |
bring (someone or something) into action f.
|
(birini/bir şeyi) eyleme geçirmek |
|
394 |
Deyim |
bring (something) into action f.
|
(bir şeyi) hayata geçirmek |
|
395 |
Deyim |
bring (something) into action f.
|
(bir şeyi) faaliyete sokmak |
|
396 |
Deyim |
bring (something) into action f.
|
(bir şeyin) hareket etmesini sağlamak |
|
397 |
Deyim |
bring (someone) into action f.
|
(birini) harekete geçirmek |
|
398 |
Deyim |
bring someone or something into action f.
|
birini/bir şeyi aktif hale getirmek |
|
399 |
Deyim |
bring someone or something into action f.
|
birini/bir şeyi çalışmaya başlatmak |
|
400 |
Deyim |
chill (one's) action f.
|
(birinin) cesaretini kırmak |
|
401 |
Deyim |
chill (one's) action f.
|
(birinin) hevesini kırmak |
|
402 |
Deyim |
chill (one's) action f.
|
(birini) yıldırmak |
|
403 |
Deyim |
chill (one's) action f.
|
(birinin) işini bozmak/aksatmak |
|
404 |
Deyim |
chill (one's) action f.
|
(birinin) işini sekteye uğratmak |
|
405 |
Deyim |
chill (one's) action f.
|
(birinin) ilerlemesini engellemek |
|
406 |
Deyim |
chill (one's) action f.
|
(birinin) işine/tekerine çomak sokmak |
|
407 |
Deyim |
chill action f.
|
cesaretini kırmak |
|
408 |
Deyim |
chill action f.
|
hevesini kırmak |
|
409 |
Deyim |
chill action f.
|
yıldırmak |
|
410 |
Deyim |
chill action f.
|
işini bozmak/aksatmak |
|
411 |
Deyim |
chill action f.
|
işini sekteye uğratmak |
|
412 |
Deyim |
chill action f.
|
ilerlemesini engellemek |
|
413 |
Deyim |
chill action f.
|
işine/tekerine çomak sokmak |
|
414 |
Deyim |
galvanize (one) into action f.
|
(birini) harekete geçirmek |
|
415 |
Deyim |
take action against (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı yasal işlem başlatmak |
|
416 |
Deyim |
take action against (someone or something) f.
|
(biri/bir şey) hakkında yasal takip başlatmak |
|
417 |
Deyim |
take action against (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) karşı hukuki süreç başlatmak |
|
418 |
Deyim |
take action on f.
|
hakkında yasal işlem başlatmak |
|
419 |
Deyim |
take action on f.
|
hakkında yasal takip başlatmak |
|
420 |
Deyim |
take action on f.
|
hakkında hukuki süreç başlatmak |
|
421 |
Deyim |
take action on (something) f.
|
(bir konuyla) ilgili süreç başlatmak |
|
422 |
Deyim |
take action on (something) f.
|
(bir konuda) adım atmak |
|
423 |
Deyim |
take action on (something) f.
|
(bir konuda) harekete geçmek |
|
424 |
Deyim |
take action on (someone) f.
|
(biri) hakkında yasal işlem başlatmak |
|
425 |
Deyim |
take action on (someone) f.
|
(biri) hakkında yasal takip başlatmak |
|
426 |
Deyim |
take action on (someone) f.
|
(biri) hakkında hukuki süreç başlatmak |
|
427 |
Deyim |
clear for action f.
|
(gemiyi) savaşa hazır hale getirmek üzere boşaltmak |
|
428 |
Deyim |
all mouth and no action expr.
|
çok laf az iş |
|
429 |
Deyim |
action stations! expr.
|
alarm! |
|
430 |
Deyim |
action stations! expr.
|
herkes görev yerine! |
|
431 |
Deyim |
action stations! expr.
|
herkes görev başına! |
|
432 |
Deyim |
action stations! expr.
|
herkes yerine! |
|
433 |
Deyim |
action stations! expr.
|
herkes görev yerine! |
|
434 |
Deyim |
all talk and no action expr.
|
laf var icraat yok |
|
435 |
Deyim |
all talk and no action expr.
|
laf çok icraat yok |
|
436 |
Deyim |
suit the action to the word expr.
|
özün sözün bir olsun |
|
437 |
Deyim |
action speak louder than words expr.
|
lafla peynir gemisi yürümez |
|
438 |
Deyim |
be all talk (and no action) expr.
|
laf çok icraat yok |
|
439 |
Deyim |
suit the action to the word expr.
|
söylediğinle yaptığın birbirine uymalı |
|
440 |
Deyim |
lights, camera, action [cliché] expr.
|
ışık, kamera, oyun |
|
Speaking |
|
441 |
Konuşma |
there isn't much action tonight expr.
|
bu gece pek hareket yok |
|
442 |
Konuşma |
all talk no action expr.
|
laf çok icraat yok |
|
443 |
Konuşma |
all talk no action expr.
|
laf var icraat yok |
|
Trade/Economic |
|
444 |
Ticaret/Ekonomi |
action at law i.
|
yasal işlem |
|
445 |
Ticaret/Ekonomi |
action of debt i.
|
alacak davası |
|
446 |
Ticaret/Ekonomi |
personal action i.
|
alacak davası |
|
447 |
Ticaret/Ekonomi |
action lag i.
|
aksiyon gecikmesi |
|
448 |
Ticaret/Ekonomi |
real action i.
|
ayni dava |
|
449 |
Ticaret/Ekonomi |
action centred leadership i.
|
aksiyon/eylem merkezli liderlik |
|
450 |
Ticaret/Ekonomi |
principal intended action i.
|
asli fonksiyon |
|
451 |
Ticaret/Ekonomi |
action of the air i.
|
atmosferin tesiri |
|
452 |
Ticaret/Ekonomi |
action for evacuation i.
|
bir ekonomik kalkınma stratejisi |
|
453 |
Ticaret/Ekonomi |
action for nullity i.
|
bir fiil veya kararın geçersizliğini sağlamak üzere açılan dava |
|
454 |
Ticaret/Ekonomi |
cause of action i.
|
dava hakkı |
|
455 |
Ticaret/Ekonomi |
litigation, suit, claim, action, proceeding or investigation i.
|
dava, talep veya soruşturma |
|
456 |
Ticaret/Ekonomi |
cause of action i.
|
dava açma hakkı veren neden |
|
457 |
Ticaret/Ekonomi |
action foreclosure i.
|
davanın düşmesi |
|
458 |
Ticaret/Ekonomi |
cause of action right i.
|
dava hakkı |
|
459 |
Ticaret/Ekonomi |
external action i.
|
dış eylem |
|
460 |
Ticaret/Ekonomi |
remedial action i.
|
düzeltici işlem |
|
461 |
Ticaret/Ekonomi |
corrective and preventive action (capa) i.
|
düzeltici ve önleyici faaliyet |
|
462 |
Ticaret/Ekonomi |
corrective and preventive action (capa) i.
|
düzeltici önleyici faaliyet |
|
463 |
Ticaret/Ekonomi |
indirect-action advertising i.
|
dolaylı hareket reklamcılığı |
|
464 |
Ticaret/Ekonomi |
corrective action/preventive action i.
|
düzeltici önleyici faaliyet |
|
465 |
Ticaret/Ekonomi |
corrective and preventative action i.
|
düzeltici ve önleyici faaliyet |
|
466 |
Ticaret/Ekonomi |
corrective action/preventive action i.
|
düzeltici ve önleyici faaliyet |
|
467 |
Ticaret/Ekonomi |
corrective and preventative action i.
|
düzeltici önleyici faaliyet |
|
468 |
Ticaret/Ekonomi |
regulatory action i.
|
düzenleyici eylem |
|
469 |
Ticaret/Ekonomi |
corrective action i.
|
düzeltici önlem |
|
470 |
Ticaret/Ekonomi |
direct action i.
|
doğrudan eylem |
|
471 |
Ticaret/Ekonomi |
pre-emptive action i.
|
engelleyici önlem |
|
472 |
Ticaret/Ekonomi |
action i.
|
edim |
|
473 |
Ticaret/Ekonomi |
economic action i.
|
ekonomik faaliyet |
|
474 |
Ticaret/Ekonomi |
functional action i.
|
fonksiyonel eylem |
|
475 |
Ticaret/Ekonomi |
action plan i.
|
eylem planı |
|
476 |
Ticaret/Ekonomi |
action summary log i.
|
eylem özet kayıtları |
|
477 |
Ticaret/Ekonomi |
action item list i.
|
eylem kalemleri listesi |
|
478 |
Ticaret/Ekonomi |
action summary logs i.
|
eylem özeti kayıtları |
|
479 |
Ticaret/Ekonomi |
action points i.
|
eylem maddeleri |
|
480 |
Ticaret/Ekonomi |
call for action i.
|
eylem çağrısı |
|
481 |
Ticaret/Ekonomi |
site of action i.
|
faaliyet bölgesi |
|
482 |
Ticaret/Ekonomi |
a call for action i.
|
eylem çağrısı |
|
483 |
Ticaret/Ekonomi |
real estate action i.
|
gayrimenkul davası |
|
484 |
Ticaret/Ekonomi |
action research i.
|
eylem araştırması |
|
485 |
Ticaret/Ekonomi |
action i.
|
etki |
|
486 |
Ticaret/Ekonomi |
hidden action i.
|
gizli eylem |
|
487 |
Ticaret/Ekonomi |
enforcement action i.
|
haciz işlemleri |
|
488 |
Ticaret/Ekonomi |
cause of action i.
|
hukuki sebep |
|
489 |
Ticaret/Ekonomi |
action i.
|
hisse senedi |
|
490 |
Ticaret/Ekonomi |
action of the weather i.
|
havanın tesiri |
|
491 |
Ticaret/Ekonomi |
action of account i.
|
hesap verme hususundaki talep hakkı |
|
492 |
Ticaret/Ekonomi |
action for nullity i.
|
iptal davası |
|
493 |
Ticaret/Ekonomi |
administration action i.
|
idari işlem |
|
494 |
Ticaret/Ekonomi |
action of replevin i.
|
istihkak davası |
|
495 |
Ticaret/Ekonomi |
strike action i.
|
iş durdurma |
|
496 |
Ticaret/Ekonomi |
administrative action i.
|
idari nüfuz |
|
497 |
Ticaret/Ekonomi |
executive action i.
|
idarenin faaliyeti |
|
498 |
Ticaret/Ekonomi |
strike action i.
|
iş bırakma eylemi |
|
499 |
Ticaret/Ekonomi |
strike action i.
|
iş bırakma |
|
500 |
Ticaret/Ekonomi |
action for recovery or restitution of property i.
|
istihkak davası |
|