Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
birbiriyle
"birbiriyle"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
birbiriyle
with one another
zf.
"birbiriyle"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 243 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
birbiriyle geçinmek
get along
f.
General
2
Genel
birbiriyle ilgisi
correlate
i.
3
Genel
birbiriyle bağlantılı olma
interrelatedness
i.
4
Genel
birbiriyle ilgisi olan şeylerin her biri
correlate
i.
5
Genel
sokakların birbiriyle dik açısıyla kesiştiği sokak planı
gridiron pattern
i.
6
Genel
iki ya da daha çok uçağın uçma yeteneğinin birbiriyle kıyaslanması
flyoff
i.
7
Genel
birbiriyle değiştirilebilme
interchangeability
i.
8
Genel
birbiriyle değiştirilebilirlik
interchangeableness
i.
9
Genel
birbiriyle benzeşmeyen şeyler
disparates
i.
10
Genel
insanların birbiriyle yarış içerisinde olduğu mücadele ortamı
rat race
i.
11
Genel
birbiriyle değiştirilemezlik
unexchangeability
i.
12
Genel
herkesin birbiriyle karşılaştığı turnuva
round robin
i.
13
Genel
birbiriyle ilişkili ya da benzer insanlar ya da şeylerin oluşturduğu grup
constellation
i.
14
Genel
birbiriyle bağlantılı ya da birbirine benzeyen insanların ya da şeylerin oluşturduğu grup
constellation
i.
15
Genel
birbiriyle akraba olmayan hane halkı
nonfamily
i.
16
Genel
faytonun dış bölümünde birbiriyle karşılıklı duran iki arka koltuk
basket [uk]
i.
17
Genel
insan ve diğer memelilerde görülen, kemiklerin birbiriyle kaynaşık olduğu üst çene
maxillae
i.
18
Genel
birbiriyle karışık ve şeffaf cama gömülü renkli camdan yapılma ince çubuk ve tüpler
millefiore glass
i.
19
Genel
(araçtaki mekanizmalar) birbiriyle etkileşim halinde olan parçaların düzeni
hookup
i.
20
Genel
birbiriyle aynı tür olan sekiz şeyden sekizincisi
octuplicate
i.
21
Genel
birbiriyle bağlı tekrar eden birimlerden oluşan desen
diaper
i.
22
Genel
belirli bir sektörde birbiriyle ilişkili unsurların yer aldığı grup
basket
i.
23
Genel
birbiriyle bağlantılı şekilde birbiriyle var olma
concomitancy
i.
24
Genel
(kamu görevlileri) birbiriyle uyuşmayan hareketler sergileme
incompatibility
i.
25
Genel
birbiriyle uyuşmayanlar
incompatibles
i.
26
Genel
iki bireyin birbiriyle bağlantı kurma şekli
interpersonal chemistry
i.
27
Genel
birbiriyle ilişkili iki vücut parçası arasındaki boşluk
interspace
i.
28
Genel
üç formun birbiriyle eşbiçimli olması
isotrimorphism
i.
29
Genel
birbiriyle ilgili materyallerin oluşturduğu koleksiyon
folio [new zealand]
i.
30
Genel
yüzey üzerinde birbiriyle bağlantılı unsurlar
superficies
i.
31
Genel
(süreçte) birbiriyle bağlantılı oluşma
cline
i.
32
Genel
birbiriyle yarışmak (iki şey)
pit one against another
f.
33
Genel
birbiriyle iyi gitmemek
clash
f.
34
Genel
geçinmek (birbiriyle)
get on
f.
35
Genel
iki farklı şeyi birbiriyle mukayese etmek
compare apples to oranges
f.
36
Genel
birbiriyle mücadele etmek
clash
f.
37
Genel
birbiriyle boy ölçüşmek
pit one person against another
f.
38
Genel
birbiriyle geçinmek
get on
f.
39
Genel
geçinmek (birbiriyle)
get along
f.
40
Genel
birbiriyle yarışmak
pit one thing against another
f.
41
Genel
birbiriyle yarışmak
pit one person against another
f.
42
Genel
birbiriyle konuşmak
speak to each other
f.
43
Genel
birbiriyle karşılaştırmak
compare with each other
f.
44
Genel
ilgisiz bir şeyi birbiriyle uyumlu iki şeyin arasına koymak
shoehorn
f.
45
Genel
derz sıraları birbiriyle çakışmayacak şekilde tuğla döşemek
break joints
f.
46
Genel
birbiriyle köşe köşeye gelecek şekilde dikmek
mitre
f.
47
Genel
iki yüzü birbiriyle alakasız madeni para basmak için alakasız kalıpları birleştirmek
mule
f.
48
Genel
madeni parayı iki yüzü birbiriyle alakasız şekilde basmak
mule
f.
49
Genel
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimalise
f.
50
Genel
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimalize
f.
51
Genel
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimize
f.
52
Genel
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimize
f.
53
Genel
birbiriyle çelişen çeşitli ihtiyaçlar arasında uzlaşmaya vararak ortasını bulmak (teknik tasarım)
optimise
f.
54
Genel
birbiriyle ilişkilendirilmek
commune
f.
55
Genel
birbiriyle birleşmek
coapt
f.
56
Genel
(birkaç şeyi) birbiriyle karıştırmak
comeddle [obsolete]
f.
57
Genel
birbiriyle birleştirmek
commerge
f.
58
Genel
birbiriyle karıştırmak
comingle
f.
59
Genel
birbiriyle evlenmek
intermarry
f.
60
Genel
birbiriyle ilişkili fikir ve inançlar bütününü yok etmek
devastate
f.
61
Genel
birbiriyle ilgili
interrelated
s.
62
Genel
birbiriyle karıştırılmış
intermixed
s.
63
Genel
birbiriyle rekabet eden
rival
s.
64
Genel
birbiriyle ilişkili
interrelated
s.
65
Genel
birbiriyle değiştirilebilir olmayan
noninterchangeable
s.
66
Genel
birbiriyle mücadele eden
waging
s.
67
Genel
birbiriyle değiştirilebilir
interchangeable
s.
68
Genel
birbiriyle aynı
identical
s.
69
Genel
birbiriyle aynı
same as one another
s.
70
Genel
birbiriyle aynı
same in
s.
71
Genel
birbiriyle aynı
selfsame
s.
72
Genel
birbiriyle kesişmeyen
skew
s.
73
Genel
birbiriyle özdeş
numerical [obsolete]
s.
74
Genel
üç kişinin birbiriyle yarıştığı (oyun, yarışma)
three-handed
s.
75
Genel
birbiriyle kesişen
intersectional
s.
76
Genel
birbiriyle ilişkili
intersectional
s.
77
Genel
birbiriyle evli
joined
s.
78
Genel
birbiriyle evli
united
s.
79
Genel
vücut hatları birbiriyle uyumlu
harmonical
s.
80
Genel
belirsiz bir şekilde birbiriyle karıştırılmış olan
mixed-up
s.
81
Genel
küçük ve birbiriyle ilgisiz ayrıntılarla dolu
busy
s.
82
Genel
iki kişinin yalnızca birbiriyle kurduğu ilişkiye dair
one-one [us]
s.
83
Genel
birbiriyle iletişimi olmayan
incommunicating [obsolete]
s.
84
Genel
birbiriyle münasebeti olmayan
incommunicating [obsolete]
s.
85
Genel
birbiriyle eşbiçimli (üç form)
isotrimorphous
s.
Phrasals
86
Öbek Fiiller
aralıklı olarak birbiriyle yer değiştirmek
trade off
f.
87
Öbek Fiiller
birbiriyle kıyaslamak/karşılaştırmak
measure someone against someone else
f.
88
Öbek Fiiller
birbiriyle uyuşmak
mesh together
f.
89
Öbek Fiiller
iki canlı şeyi (bitki, insan dokusu) birbiriyle birleştirmek
graft (something) on
f.
90
Öbek Fiiller
iki canlı şeyi (bitki, insan dokusu) birbiriyle birleştirmek
graft on
f.
91
Öbek Fiiller
birbiriyle örtüşmek
hold together
f.
92
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) kıyaslamak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else)
f.
93
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) karşılaştırmak
measure (someone or something) (up) against (someone or something else)
f.
94
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) mukayese etmek
measure (someone or something) (up) against (someone or something else)
f.
95
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birbiriyle/bir şeyle) boy ölçüştürmek
measure (someone or something) (up) against (someone or something else)
f.
Phrases
96
İfadeler
birbiriyle iç içe olma
there is no daylight between (two things)
expr.
97
İfadeler
birbiriyle yakından ilgili/ilişkili olma
there is no daylight between (two things)
expr.
98
İfadeler
birbiriyle iyi gitme
hand in hand
expr.
Proverb
99
Atasözü
benzer özelliklere sahip insanlar birbiriyle iyi geçinmeye meyillidir
birds of a feather fly together
Colloquial
100
Konuşma Dili
birbiriyle uyumsuz kıyafetler giyip gülünç duruma düşen
fashion faux pas
i.
101
Konuşma Dili
erkek kankaların birbiriyle muhabbeti kesmesi
dudevorce
i.
102
Konuşma Dili
birbiriyle uyuşmayan çift
odd couple
i.
103
Konuşma Dili
birbiriyle bağlantılı iki kişi
bedfellows
i.
104
Konuşma Dili
birbiriyle yakın bağı/bağlantısı/ilişkisi olan kişiler
bedfellows
i.
105
Konuşma Dili
her şey birbiriyle alakalı
everything's connected
expr.
Idioms
106
Deyim
birbiriyle bağlantılı çok sayıda grubu tanımlamak için kullanılan terim
blanket term
i.
107
Deyim
(birbiriyle ilişkili/birbirine bağlı) olaylar/etkinlikler/deneyimler/kişiler vs zinciri
daisy chain
i.
108
Deyim
birbiriyle çelişen duygular
mixed emotions
i.
109
Deyim
birbiriyle çelişen duygular/hisler
mixed feelings
i.
110
Deyim
dikkatini birbiriyle alakasız görevlere verme
switch tasking
i.
111
Deyim
birbiriyle alakasız görevler arasında gidip gelme
switch tasking
i.
112
Deyim
hokey gibi oyuncuların birbiriyle temas ettikleri oyunlarda fiziki darbeyle başa çıkmak ya da başa çıkmaya çalışmak
take the body
f.
113
Deyim
birbiriyle karşılıklı uyum yakalamak
strike sparks off each other
f.
114
Deyim
birbiriyle frekansı tutmak
strike sparks off each other
f.
115
Deyim
birbiriyle frekansı tutmak
strike sparks off each other (or one another)
f.
116
Deyim
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak
ride two horses at once
f.
117
Deyim
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak
ride two horses at the same time
f.
118
Deyim
sınırlı sayıda parçayı birbiriyle farklı şekillerde eşleştirmek
mix and match
f.
119
Deyim
aynı kıyafetleri birbiriyle farklı kombinasyonlar/eşleştirmeler yaparak giymek
mix and match
f.
120
Deyim
birbiriyle frekansı tutmak
strike sparks off one another
f.
121
Deyim
birbiriyle hiç anlaşamamak/kaynaşamamak
be as oil and water
f.
122
Deyim
birbiriyle hiç anlaşamamak/kaynaşamamak
be like oil and water
f.
123
Deyim
(birbiriyle/bir şeyle) eşleşmemek
be at odds (with somebody/something) (about/over something)
f.
124
Deyim
farklı görünen fakat aslında birbiriyle ilişkili iki şey olmak
be different sides of the same coin
f.
125
Deyim
birbiriyle dalaşmak
be at somebody/something hammer and tongs
f.
126
Deyim
birbiriyle dalaşmak
go at somebody/something hammer and tongs
f.
127
Deyim
iki farklı şeyi birbiriyle mukayese etmek
compare apples with oranges
f.
128
Deyim
karşılaştırılması uygun olmayan çok alakasız iki şeyi birbiriyle kıyaslamak
compare apples with oranges
f.
129
Deyim
birbiriyle bağdaşmayan
as different as chalk and cheese
s.
130
Deyim
birbiriyle alakasız
as different as chalk and cheese
s.
131
Deyim
birbiriyle bağdaşmayan
like chalk and cheese
s.
132
Deyim
birbiriyle alakasız
like chalk and cheese
s.
133
Deyim
birbiriyle zıt/çatışan amaçlarla
at cross-purposes
expr.
134
Deyim
birbiriyle tartışma/kavga halinde
at each other's throats
expr.
135
Deyim
birbiriyle tartışma/kavga halinde
at one another's throats
expr.
136
Deyim
birbiriyle alakasız
chalk and cheese
expr.
137
Deyim
birbiriyle hiç anlaşamayan/kaynaşamayan
oil and water
expr.
138
Deyim
(birbiriyle) tanış
on speaking terms
expr.
Speaking
139
Konuşma
şu anda bazı şeyleri anlamaya/birbiriyle ilişkilendirmeye çalışıyorum
I’m just working through some stuff right now
expr.
Trade/Economic
140
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle yarışan talepler
competing demands
i.
141
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle yarışan talep
competing demand
i.
142
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle değiştirilebilirlik
interchangeability
i.
143
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle değiştirilebilirlik
interchangeableness
i.
144
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle iş yapan birbirine akrabalık ortaklık vb bağlarla bağlı bulunmayan kimselerin bağımsız biçimde hareket ederek yalnızca kendi çıkarlarını düşünecekleri kuralı
arm's length principle
i.
145
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle değiştirilebilirlik
fungibility
i.
146
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle değiştirilebilirlik
exchangeability
i.
147
Ticaret/Ekonomi
işlerin birbiriyle olan ilgisi
job relationship
i.
148
Ticaret/Ekonomi
şirketlerin veya devletlerin birbiriyle rekabet ederken birbirine karşı avantaj elde etmek amacıyla bazı avantajlarını veya karlarını düşürecek eylemlere yönelmesi
race to the bottom
i.
149
Ticaret/Ekonomi
aniden ortaya çıkan şirketlerin birbiriyle kurumsal birleşme furyası/dalgası/çılgınlığı
merger-mania
i.
150
Ticaret/Ekonomi
şirketlerin birbiriyle birleşme ihtiyacı/gereksinimi
merger-mania
i.
151
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle yarışan teklifler
bidding contest
i.
152
Ticaret/Ekonomi
birbiriyle değiştirilebilir olan
interchangeable
s.
Law
153
Hukuk
birbiriyle bağdaşmayan iki suçun tek iddianamede birleştirilmesi
duplicity
i.
Politics
154
Siyasal
birbiriyle uyumlu çabalar
concerted efforts
i.
155
Siyasal
(birbiriyle) ahenkli politikalar
coherent policies
i.
156
Siyasal
birbiriyle mücadeleye sokmak
pit one against another
f.
Advertising
157
Reklam
konu veya ürünleri birbiriyle ilişkilendirerek reklam yapmak
tie in
f.
Technical
158
Teknik
birbiriyle haberleşme
intercommunication
i.
159
Teknik
birbiriyle değişme sistemi
interchange system
i.
160
Teknik
bir çok parçanın birbiriyle kaynamasından oluşmuş birim
weldment
i.
161
Teknik
birbiriyle değiştirilebilir mercekler
interchangeable lenses
i.
162
Teknik
(birbiriyle) bağlantılı boru tesisatı (sistemi)
interconnecting piping
i.
163
Teknik
(grafik teorisinde) bir grafikteki bağımsız olan ve birbiriyle kesişmeyen bir dizi kenara verilen ad
matching
i.
164
Teknik
dik açılardaki iki düzlemde titreşim süreleri birbiriyle aynı olan esnek çubuklar
wheatstone's rods
i.
165
Teknik
(araçtaki mekanizmalar) birbiriyle etkileşim halinde olan parçaların düzeni
hookup
i.
166
Teknik
(araçtaki mekanizmalar) birbiriyle etkileşim halinde olan parçaların dizilişi veya düzeni
hook-up
i.
167
Teknik
ölçme aparatının iki parçasının birbiriyle temas kurduğu anda bir yöne doğru eğilmesiyle belirlenen hassas seviye
contact level
i.
168
Teknik
birbiriyle haberleşmek
intercommunicate
f.
169
Teknik
birbiriyle alakalı olmak
interrelate
f.
170
Teknik
eriyip birbiriyle kaynaşmak
fuze
f.
171
Teknik
eriyip birbiriyle kaynaşmak
fuse
f.
172
Teknik
birbiriyle eleştirilebilir/eşleşebilir
intermateable
s.
173
Teknik
birbiriyle değiştirilebilir
interchangeable
s.
174
Teknik
birbiriyle alakalı
interrelated
s.
Computer
175
Bilgisayar
tek birim olarak çalışan birbiriyle bağlantılı ve dengeli bilgisayar seti
metacomputer
i.
176
Bilgisayar
bir programın çıktısını diğerine girdi olarak göndererek iki programın birbiriyle haberleşmesini sağlayan mekanizma
pipe
i.
Telecom
177
Telekom
birbiriyle haberleşme
intercommunication
i.
Electric
178
Elektrik
bir enerji santralinde enerji üreten ana sistem dışındaki tüm diğer sistemleri ve bu sistemlerin birbiriyle birleştirilmesi
balance of plant (bop)
i.
Textile
179
Tekstil
kadınların birlikte giydiği birbiriyle eşleşen kısa kollu kazak ve hırka
twinset
i.
180
Tekstil
kadınların birlikte giydiği birbiriyle eşleşen kısa kollu kazak ve hırka
twin-set
i.
181
Tekstil
birbiriyle uyumlu renk ve desenleri olan
coordinated
s.
Architecture
182
Mimarlık
her bir mekanizmanın birbiriyle birden fazla yolla birleştiği mimari
mesh
i.
183
Mimarlık
birbiriyle ilişkili yapıların oluşturduğu bütün yapı
complex
i.
Automotive
184
Otomotiv
birbiriyle ilişkili olarak çalışan iki parça arasındaki boşluk
backlash
i.
185
Otomotiv
birbiriyle değiştirilebilen
interchangeable
s.
Marine
186
Denizcilik
koy ve okyanus sularının birbiriyle karşıması
exchange of bay and ocean waters
i.
187
Denizcilik
seyir fenerlerinin birbiriyle değiştirilebilme boyutları
interchangeability dimensions of navigation lights
i.
Medical
188
Medikal
iki kemik veya organın birbiriyle kaynaşması
symphysis
i.
189
Medikal
iki organın şekil ve yapılarını kaybetmeksizin birbiriyle birleşmesi
syzygy
i.
190
Medikal
istemli kasların birbiriyle dengeli çalışmaması hali
dyssynergia
i.
Pathology
191
Patoloji
istemli kasların birbiriyle dengesini kontrol edememe
motor ataxia
i.
Math
192
Matematik
her bir çiftinin birbiriyle ortak çarpanı aynı olmayan orantı
discrete proportion
i.
Geometry
193
Geometri
koordinat eksenlerinin birbiriyle oluşturdukları açı
angle of ordination
i.
194
Geometri
ardışık konumları birbiriyle kesişip yüzeyi düzleme dönüştüren (hareketli doğru)
developable
s.
Statistics
195
İstatistik
birbiriyle bağıntılı
intercorrelated
s.
Physics
196
Fizik
yoğunluğu azalan, birbiriyle bağlantılı spektrum hattı dizisi
decrement
i.
Chemistry
197
Kimya
birbiriyle ilişkili kimyasal maddelerden birine ait veya ilgili
alpha
s.
198
Kimya
temas halinde olup birbiriyle karışmayan iki sıvının da çözebildiği
consolute
s.
Biology
199
Biyoloji
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişim
topocline
i.
200
Biyoloji
birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişim
cline
i.
201
Biyoloji
birbiriyle ilişkili organizmaların birbirinden ayrı coğrafi bölgelerde meydana gelmesi
allopatry
i.
202
Biyoloji
birbiriyle fark edilebilir şekilde bağlantılı organizma grubu
gens
i.
203
Biyoloji
ortak amaca hizmet eden birbiriyle ilişkisiz parçaların tekrarlaması
irrelative repetition
i.
204
Biyoloji
birbirine benzeyip birbiriyle melezlenemeyen canlı türleri
sibling species
i.
205
Biyoloji
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişimle ilgili
topoclinal
s.
206
Biyoloji
birbiriyle çiftleşmiş üç farklı ırktan gen taşıyan
trihybrid
s.
207
Biyoloji
birbiriyle üremeyen
intersterile
s.
Astronomy
208
Gökbilim
çekimsel olarak birbiriyle ilişkili binlerce galaksiden oluşan geniş bir tabaka
great wall
i.
Botanic
209
Botanik
linne sistemine göre birbiriyle veya pistil ile birleşik olmayan sekiz stamene sahip bir bitki takımı
octandria
i.
210
Botanik
birbiriyle dik açılı olan (bitki parçaları)
contrary
s.
Apiculture
211
Arıcılık
iki organın birbiriyle birleşme yeri
commissure
i.
Social Sciences
212
Sosyal Bilimler
tarihsel olayları birbiriyle bağlantılı ele alan
pragmatic
s.
Literature
213
Edebiyat
karakterlerin birbiriyle sırayla konuştuğu şiir
amoebaeum
i.
214
Edebiyat
birbiriyle bağlantılı bir dize serisinin açılış dizesi
hokku
i.
Linguistics
215
Dilbilim
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
contronym
i.
216
Dilbilim
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
auto-antonym
i.
217
Dilbilim
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
autantonym
i.
218
Dilbilim
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
contronym
i.
219
Dilbilim
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
contranym
i.
220
Dilbilim
aynı kelimenin birbiriyle zıt anlamlara gelmesi
anus word
i.
221
Dilbilim
farklı isimler olup birbiriyle ilişkisi olan
heteronymous
s.
Philosophy
222
Felsefe
gerçekliği oluşturan tüm ilişkilerin içsel ve birbiriyle bağlantılı olduğu doktrini
theory of internal relations
i.
223
Felsefe
(aristo felsefesinde) töz ve ilineklerin birbiriyle bağı
immanence
i.
Environment
224
Çevre
birbiriyle ilişkili girişimleri, işletmeleri veya araştırma kurumlarını barındırmak için tasarlanmış alan
park
i.
Geology
225
Jeoloji
birbiriyle ilişkili katmanlar
measure
i.
226
Jeoloji
birbiriyle sürekli olmayan kayaçları ayıran yüzey
discontinuity
i.
Military
227
Askeri
komutanlar arasında birbiriyle ilişkili sorumluluklar
command relationships
i.
228
Askeri
(amfibi operasyonlarda) ordu birimlerinin birbiriyle olan paralel komuta-yanıt sistemi
parallel chains of command
i.
Sport
229
Spor
üç yarışmacının birbiriyle mücadele ettiği golf müsabakası
threesome
i.
230
Spor
herkesin sırayla birbiriyle yarıştığı bir turnuva
all-play-all [brit]
i.
231
Spor
bir hücum oyuncusu ile bir savunma oyuncusu birbiriyle yarıştıran oyun
one-on-one
i.
Card
232
İskambil
herkes birbiriyle partner olacak şekilde kart değişimi yapmak
pivot
f.
Music
233
Müzik
birbiriyle ilişkili olduğundan tek bir eserin parçaları gibi görülen belirli bir döneme, yere veya besteciye ait şarkılar
songbook
i.
234
Müzik
birbiriyle birleşik olup aynı anda çalınarak ses çıkarılan (nefesli çalgı)
double-reed
s.
Cinema
235
Sinema
birbiriyle bağlantılı gidişat veya dizi
continuity
i.
Archaic
236
Eski Kullanım
ormanda geçit oluşturan birbiriyle bağlantılı bir grup ağaçsız alan
slade
i.
237
Eski Kullanım
esasen birbiriyle ilişkili
commensurate
s.
Slang
238
Argo
ortak görünüme sahip birbiriyle alakalı bir grup nesne veya fikir
shmear
i.
239
Argo
ortak görünüme sahip birbiriyle alakalı bir grup nesne veya fikir
schmeer
i.
240
Argo
birbiriyle çatışmak
butt heads
f.
241
Argo
birbiriyle takılmak
screw around
f.
Modern Slang
242
Modern Argo
birbiriyle çok yakın bir ilişki içerisinde
all over eachother (all over each other)
s.
243
Modern Argo
birbiriyle aşırı derecede içli dışlı
all over eachother (all over each other)
s.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of birbiriyle
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy