Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
chance
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"chance"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 40 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
chance
i.
olanak
2
Yaygın Kullanım
chance
i.
ihtimal
3
Yaygın Kullanım
chance
i.
şans
4
Yaygın Kullanım
chance
i.
fırsat
General
5
Genel
chance
i.
riziko
6
Genel
chance
i.
rastlantı
7
Genel
chance
i.
imkan
8
Genel
chance
i.
kolpo (bilardo)
9
Genel
chance
i.
talih
10
Genel
chance
i.
tesadüf
11
Genel
chance
i.
kısmet
12
Genel
chance
i.
kader
13
Genel
chance
i.
risk
14
Genel
chance
i.
baht
15
Genel
chance
i.
fırsat
16
Genel
chance
i.
şans
17
Genel
chance
i.
olasılık
18
Genel
chance
i.
tesadüfi olay
19
Genel
chance
i.
kaza
20
Genel
chance
i.
çekiliş
21
Genel
chance
i.
piyango bileti
22
Genel
chance
i.
erişim
23
Genel
chance
f.
denemek
24
Genel
chance
f.
şans eseri olmak
25
Genel
chance
f.
riske girmek
26
Genel
chance
f.
göze almak
27
Genel
chance
f.
tesadüfen olmak
28
Genel
chance
f.
kaderinde olmak
29
Genel
chance
s.
tesadüfi
30
Genel
chance
s.
şans eseri olan
Forestry
31
Ormancılık
chance
i.
ağaç kesme için uygun orman alanı
32
Ormancılık
chance
i.
ağaç kesme operasyonunu yürüten birim
Sport
33
Spor
chance
i.
(krikette) saha oyuncusunun elde ettiği vurucuyu dışarı atma fırsatı
Baseball
34
Beysbol
chance
i.
(beysbolda) oynama sırası
35
Beysbol
chance
i.
(beysbolda) sayı yapma şansı
Archaic
36
Eski Kullanım
chance
i.
aksilik
37
Eski Kullanım
chance
i.
talihsizlik
38
Eski Kullanım
chance
i.
facia
39
Eski Kullanım
chance
zf.
şans eseri
40
Eski Kullanım
chance
zf.
tesadüfen
"chance"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
by chance
zf.
tesadüfen
2
Yaygın Kullanım
by chance
zf.
gelişigüzel
3
Yaygın Kullanım
by chance
zf.
kazara
General
4
Genel
chance event
i.
tesadüfi olay
5
Genel
chance meeting
i.
tesadüf
6
Genel
game of chance
i.
kumar oyunu
7
Genel
the main chance
i.
menfaat
8
Genel
fair chance
i.
eşit şans
9
Genel
chance failure
i.
arızi yetersizlik
10
Genel
off chance
i.
zayıf bir ihtimal
11
Genel
dog's chance
i.
eşek şansı
12
Genel
game of chance
i.
şans oyunu
13
Genel
a remote chance
i.
ufak bir olasılık
14
Genel
off chance
i.
bir ihtimal
15
Genel
chance of marriage for somebody
i.
kısmet
16
Genel
a bare chance
i.
zayıf bir ihtimal
17
Genel
a remote chance
i.
uzak bir ihtimal
18
Genel
the main chance
i.
kişisel çıkar
19
Genel
good chance
i.
büyük olasılık
20
Genel
a fair chance
i.
başarı şansı
21
Genel
a fighting chance
i.
başarı şansı
22
Genel
a matter of chance
i.
şans işi
23
Genel
a slim chance
i.
az şans
24
Genel
a slim chance
i.
bütün engellere rağmen
25
Genel
games of chance
i.
şans oyunları
26
Genel
buckley's chance
i.
nerdeyse sıfır şans
27
Genel
second chance
i.
ikinci şans
28
Genel
fair chance
i.
geniş olanak
29
Genel
new chance
i.
yeni bir başlangıç
30
Genel
new chance
i.
temiz bir sayfa
31
Genel
last chance
i.
son şans
32
Genel
minimal chance
i.
zayıf ihtimal
33
Genel
slim chance
i.
zayıf ihtimal
34
Genel
slight chance
i.
zayıf ihtimal
35
Genel
slender chance
i.
zayıf ihtimal
36
Genel
bare chance
i.
zayıf ihtimal
37
Genel
million-to-one chance
i.
milyonda bir şans
38
Genel
fat chance
i.
uzak ihtimal
39
Genel
a slim chance
i.
uzak ihtimal
40
Genel
a poor chance
i.
zayıf ihtimal
41
Genel
slight chance
i.
uzak ihtimal
42
Genel
slender chance
i.
uzak ihtimal
43
Genel
the merest chance
i.
uzak ihtimal
44
Genel
slim chance
i.
küçük şans
45
Genel
minimal chance
i.
düşük ihtimal
46
Genel
slight chance
i.
küçük şans
47
Genel
slender chance
i.
düşük ihtimal
48
Genel
low chance
i.
düşük ihtimal
49
Genel
the merest chance
i.
düşük ihtimal
50
Genel
minimal chance
i.
uzak ihtimal
51
Genel
the merest chance
i.
küçük şans
52
Genel
slight chance
i.
düşük ihtimal
53
Genel
little chance
i.
düşük ihtimal
54
Genel
little chance
i.
uzak ihtimal
55
Genel
little chance
i.
küçük şans
56
Genel
minimal chance
i.
küçük şans
57
Genel
slim chance
i.
düşük ihtimal
58
Genel
slim chance
i.
uzak ihtimal
59
Genel
slender chance
i.
küçük şans
60
Genel
chance games
i.
şans oyunları
61
Genel
chance ball
i.
şans topu
62
Genel
chance of a lifetime
i.
hayatının fırsatı/şansı
63
Genel
chance cause
i.
tesadüfi neden
64
Genel
a slight chance
i.
az şans
65
Genel
a slight chance
i.
yok denecek kadar az şans
66
Genel
even chance
i.
eşit şans
67
Genel
the chance of an asteroid hitting the earth
i.
bir asteroitin dünya'ya çarpma olasılığı
68
Genel
a counterattack chance
i.
bir karşı atak şansı
69
Genel
chance of success
i.
başarı şansı
70
Genel
pure chance
i.
salt şans
71
Genel
chance of a lifetime
i.
hayatının fırsatı
72
Genel
chance remark
i.
laf arasında söylenen fakat duyan kişi üzerinde beklenmeyen etki yapan bir söz
73
Genel
chance interpreter
i.
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse
74
Genel
double chance
i.
çift şans
75
Genel
double chance
i.
çifte şans
76
Genel
chance to use
i.
kullanım olanağı
77
Genel
chance to use
i.
kullanım imkanı
78
Genel
chance to use
i.
kullanım şansı
79
Genel
chance of finding
i.
bulma şansı
80
Genel
chance [dialect]
i.
büyük miktar, sayı veya mesafe
81
Genel
chance [dialect]
i.
örnek
82
Genel
chance [dialect]
i.
örneklem
83
Genel
chance-medley
i.
rastgele ve gelişigüzel eylem
84
Genel
chance-medley
i.
tesadüf
85
Genel
chance-medley
i.
beklenmedik olay
86
Genel
chance variable
i.
rastlantı değişkeni
87
Genel
even chance
i.
tahmin edilemeyen olay
88
Genel
last chance saloon
i.
ahlaksız ve rezil kimselerin uğrak yeri olan mekan
89
Genel
last chance saloon
i.
başarmak için son çare olduğu düşünülen durum
90
Genel
main chance
i.
bir kimsenin karşısına çıkan en büyük fırsat
91
Genel
main chance [obsolete]
i.
bir kimsenin hayattaki esas çıkarı
92
Genel
main chance [obsolete]
i.
geçim
93
Genel
main chance [obsolete]
i.
kişisel çıkar
94
Genel
happy chance
i.
beklenmedik talih
95
Genel
mum-chance
i.
kartlarla sessizce oynanan bir risk oyunu
96
Genel
mum-chance
i.
sessiz ve aptal kimse
97
Genel
fighting chance
i.
mücadele verilmesi halinde mevcut olan kazanma ihtimali
98
Genel
chance upon
f.
rastlamak
99
Genel
chance upon
f.
tesadüfen bulmak
100
Genel
muff a chance
f.
fırsat tepmek
101
Genel
give chance
f.
fırsat tanımak
102
Genel
muff a chance
f.
fırsat kaçırmak
103
Genel
take a chance
f.
riski göze almak
104
Genel
take the chance
f.
riske girmek
105
Genel
have an eye on the main chance
f.
fırsat kollamak
106
Genel
meet by chance
f.
rast gelmek
107
Genel
chance upon
f.
tesadüf etmek
108
Genel
give chance
f.
şans vermek
109
Genel
give (someone) a chance (to do something)
f.
meydan vermek
110
Genel
have a chance
f.
şansı olmak
111
Genel
meet by chance
f.
tesadüf etmek
112
Genel
meet by chance
f.
rastlamak
113
Genel
give a chance
f.
fırsat sunmak
114
Genel
take a chance on
f.
riskli bile olsa birşeyi denemek
115
Genel
meet by chance
f.
rastlaşmak
116
Genel
take one's chance
f.
şansını denemek
117
Genel
take a chance on someone
f.
birisine şans vermek
118
Genel
give chance
f.
imkan sağlamak
119
Genel
not to have a dog's chance
f.
hiç şansı olmamak
120
Genel
take a chance on
f.
şans tanımak
121
Genel
give a chance
f.
fırsat tanımak
122
Genel
take the chance
f.
göze almak
123
Genel
chance on
f.
tesadüfen bulmak
124
Genel
take a chance
f.
riske girmek
125
Genel
take a chance
f.
denemek
126
Genel
have a dog's chance
f.
eşek şansı olmak
127
Genel
take a chance
f.
rizikoyu göze almak
128
Genel
give no chance to recover
f.
göz açtırmamak
129
Genel
have an eye for the main chance
f.
fırsat kollamak
130
Genel
chance on
f.
tesadüfen karşılaşmak
131
Genel
chance on
f.
tesadüf etmek
132
Genel
give chance
f.
fırsat vermek
133
Genel
chance on
f.
rastlamak
134
Genel
take a chance
f.
kendini riske atmak
135
Genel
give (someone) no chance do anything else
f.
göz açtırmamak
136
Genel
give no chance or respite
f.
göz açtırmamak
137
Genel
not give (someone) a chance (do something)
f.
meydan vermemek
138
Genel
give (someone) a chance do something
f.
meydana bırakmak
139
Genel
give (someone) a chance (do something)
f.
meydan vermek
140
Genel
provide with a chance
f.
fırsat tanımak
141
Genel
provide with a chance
f.
fırsat sunmak
142
Genel
give somebody a chance
f.
olanak sunmak
143
Genel
give somebody a chance
f.
olanak sağlamak
144
Genel
give chance
f.
olanak sağlamak
145
Genel
get a chance
f.
şans bulmak
146
Genel
have a chance
f.
şans bulmak
147
Genel
be in with a chance
f.
şans bulmak
148
Genel
get a chance
f.
eline şans geçmek
149
Genel
jump at a chance
f.
şans yakalamak
150
Genel
take a chance
f.
eline şans geçmek
151
Genel
take a chance
f.
şans yakalamak
152
Genel
grasp a chance
f.
şans yakalamak
153
Genel
seize a chance
f.
şans yakalamak
154
Genel
have a chance
f.
eline şans geçmek
155
Genel
seize a chance
f.
eline şans geçmek
156
Genel
grab a chance
f.
şans yakalamak
157
Genel
have the chance
f.
şansını yakalamak
158
Genel
get the chance
f.
şansını yakalamak
159
Genel
let a chance slip (by)
f.
fırsat tepmek
160
Genel
get the chance
f.
fırsat ayağına gelmek
161
Genel
have the chance
f.
fırsat ayağına gelmek
162
Genel
take the chance that comes one's way
f.
fırsat ayağına gelmek
163
Genel
get a chance
f.
şans yakalamak
164
Genel
meet (someone/something) by chance
f.
yoluna çıkmak
165
Genel
chance on
f.
yolu düşmek
166
Genel
take chance
f.
riske girmek
167
Genel
take chance
f.
risk almak
168
Genel
lose the chance
f.
hakkını kaybetmek
169
Genel
depend on chance
f.
şansa bağlı olmak
170
Genel
be dependent on chance
f.
şansa bağlı olmak
171
Genel
chance upon
f.
tesadüfen karşılaşmak
172
Genel
chance on
f.
rastlaşmak
173
Genel
chance upon
f.
rastlaşmak
174
Genel
have a chance
f.
imkan elde etmek
175
Genel
have a chance
f.
fırsat elde etmek
176
Genel
find chance
f.
imkan bulmak
177
Genel
offer chance
f.
imkan sunmak
178
Genel
provide (someone with) chance
f.
imkan sunmak
179
Genel
give someone chance
f.
imkan sunmak
180
Genel
have a chance against
f.
-e karşı şansı olmak
181
Genel
find by chance
f.
karşılaşmak
182
Genel
chance upon
f.
rastlantı sonucu bulmak
183
Genel
have a chance
f.
ümit verici olmak
184
Genel
chance on
f.
karşılaşmak
185
Genel
chance on
f.
rastlantı sonucu bulmak
186
Genel
chance upon
f.
şans eseri bulmak
187
Genel
find by chance
f.
rastlamak
188
Genel
chance on
f.
şans eseri bulmak
189
Genel
chance upon
f.
karşılaşmak
190
Genel
meet by chance
f.
karşılaşmak
191
Genel
have a chance against
f.
karşısında şansı olmak
192
Genel
leave something to chance
f.
işi şansa bırakmak
193
Genel
leave something to chance
f.
işi oluruna bırakmak
194
Genel
leave something to chance
f.
işini şansa bırakmak
195
Genel
get chance
f.
şans bulmak
196
Genel
get a chance
f.
şans elde etmek
197
Genel
turn into a chance
f.
şansa dönüştürmek
198
Genel
get chance
f.
şans elde etmek
199
Genel
have the chance to know someone
f.
tanıma fırsatı yakalamak
200
Genel
grab the chance
f.
şans yakalamak
201
Genel
have the chance to know someone
f.
tanıma fırsatı bulmak
202
Genel
take the chance
f.
şans değerlendirmek
203
Genel
get the chance to meet somebody
f.
tanıma fırsatı yakalamak
204
Genel
grab the chance
f.
şans değerlendirmek
205
Genel
get the chance to know somebody
f.
tanıma fırsatı yakalamak
206
Genel
have the chance to meet someone
f.
tanıma fırsatı yakalamak
207
Genel
get the chance to know somebody
f.
tanıma fırsatı bulmak
208
Genel
have the chance to meet someone
f.
tanıma fırsatı bulmak
209
Genel
get the chance to meet somebody
f.
tanıma fırsatı bulmak
210
Genel
leave up to chance
f.
şansa bırakmak
211
Genel
lose one's chance
f.
şansını kaybetmek
212
Genel
muff a chance
f.
fırsatı değerlendirememek
213
Genel
give a second chance
f.
ikinci bir şans vermek
214
Genel
give a second chance
f.
ikinci bir şans tanımak
215
Genel
take a chance
f.
şansını denemek
216
Genel
give a chance
f.
şans vermek
217
Genel
miss a chance
f.
fırsat tepmek
218
Genel
miss a chance
f.
fırsat kaçırmak
219
Genel
chance something
f.
riske girmek
220
Genel
chance something
f.
riske atmak
221
Genel
give someone the chance to do the right thing
f.
birisine doğru şeyi yapması için bir şans vermek
222
Genel
find by chance
f.
tesadüfen bulmak
223
Genel
find by chance
f.
rastlantı eseri bulmak
224
Genel
give a second chance
f.
bir şans daha vermek
225
Genel
give a second chance
f.
ikinci bir şans daha vermek
226
Genel
have a chance to win against someone
f.
-e karşı kazanma şansı olmak
227
Genel
have no chance
f.
hiç şansı olmamak
228
Genel
happen by chance
f.
tesadüfen olmak
229
Genel
find the chance
f.
imkan bulmak
230
Genel
find a chance
f.
imkan bulmak
231
Genel
take the chance
f.
şansını denemek
232
Genel
couldn't find a chance to ask
f.
sormaya fırsat bulamamak
233
Genel
chance [obsolete]
f.
meydana gelmek
234
Genel
chance on
f.
rast gelmek
235
Genel
find by chance
f.
rast gelmek
236
Genel
chance upon
f.
rast gelmek
237
Genel
not get a chance to speak
f.
laf ağzında kalmak
238
Genel
mum-chance
s.
suskun ve avare
239
Genel
mum-chance
s.
sessiz ve başıboş
240
Genel
by chance
zf.
rasgele
241
Genel
by chance
zf.
şans eseri
242
Genel
by chance
zf.
gelişigüzel
243
Genel
by chance
zf.
hasbelkader
244
Genel
by any chance
zf.
bir ihtimal
245
Genel
by chance
zf.
ezkaza
246
Genel
by any chance
zf.
şayet
247
Genel
by chance
zf.
kazaen
248
Genel
by chance
zf.
rastgele
249
Genel
by chance
zf.
beklemezken
250
Genel
by chance
zf.
rastlantısal olarak
251
Genel
by chance
zf.
rastlantı eseri
252
Genel
by chance
zf.
rastlantıyla
253
Genel
on the chance of
ed.
ümidiyle
254
Genel
on the chance that
bağ.
ümidiyle
255
Genel
not an earth chance
ünl.
imkansız
256
Genel
a dog's chance
expr.
hiç şans yok
Phrasals
257
Öbek Fiiller
find something by chance
f.
şans eseri bulmak
258
Öbek Fiiller
get something by chance
f.
şans eseri bulmak
259
Öbek Fiiller
chance on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) tesadüfen bulmak
260
Öbek Fiiller
chance on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) rastlamak
261
Öbek Fiiller
chance on (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak
262
Öbek Fiiller
chance on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) tesadüf etmek
263
Öbek Fiiller
chance on (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) rastlaşmak
264
Öbek Fiiller
chance on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) rast gelmek
265
Öbek Fiiller
chance on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) şans eseri bulmak
266
Öbek Fiiller
chance upon (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) tesadüfen bulmak
267
Öbek Fiiller
chance upon (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) rastlamak
268
Öbek Fiiller
chance upon (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) tesadüfen karşılaşmak
269
Öbek Fiiller
chance upon (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) tesadüf etmek
270
Öbek Fiiller
chance upon (someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) rastlaşmak
271
Öbek Fiiller
chance upon (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) rast gelmek
272
Öbek Fiiller
chance upon (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) şans eseri bulmak
Phrases
273
İfadeler
every day is a new chance
i.
her gün yeni bir şans
274
İfadeler
by chance
zf.
belki
275
İfadeler
by chance
zf.
olur ya
276
İfadeler
by chance
zf.
bir ihtimal
277
İfadeler
as chance/luck would have it
expr.
şansı varmış
278
İfadeler
as chance/luck would have it
expr.
şansı yaver giderse
279
İfadeler
as chance/luck would have it
expr.
şansına
280
İfadeler
as chance/luck would have it
expr.
tesadüfen
281
İfadeler
as chance/luck would have it
expr.
şans/rastlantı eseri/bu ya
282
İfadeler
without giving any chance
expr.
fırsat tanımadan
283
İfadeler
without giving any chance
expr.
fırsat vermeden
284
İfadeler
given a fair chance
expr.
şans verildiğinde
285
İfadeler
without giving any chance
expr.
şans tanımadan
286
İfadeler
on the chance
expr.
şansa tafih
287
İfadeler
on the chance
expr.
ümidiyle
Proverb
288
Atasözü
you pays your money and you takes your chance
(parayı verdin ama) artık ne çıkarsa bahtına
289
Atasözü
never give a sucker an even chance
kaz ise kazla
290
Atasözü
never give a sucker an even chance
aptala şans verilmez
291
Atasözü
never give a sucker an even chance
karşındaki aptalsa fırsatı değerlendireceksin
292
Atasözü
chance favors the prepared mind
şans, yalnızca hazır olan zihinlere güler
293
Atasözü
chance favors the prepared mind
şans sadece hazır olan akıllara güler
294
Atasözü
chance favors the prepared mind
şans hazır olana gelir
295
Atasözü
chance favors the prepared mind
ne kadar hazır ve bilgili olunursa şanslar ve fırsatlar o kadar iyi değerlendirilir
296
Atasözü
chance favors the prepared mind
şansları ve fırsatları hazır olanlar değerlendirebilir
Colloquial
297
Konuşma Dili
outside chance
i.
çok küçük bir ihtimal
298
Konuşma Dili
outside chance
i.
çok az bir ihtimal
299
Konuşma Dili
outside chance
i.
çok uzak bir ihtimal
300
Konuşma Dili
another chance
i.
bir başka şans
301
Konuşma Dili
a one in a thousand chance
i.
binde bir şans
302
Konuşma Dili
a good chance to learn the business
i.
işi öğrenmek için iyi bir fırsat
303
Konuşma Dili
another chance
i.
ikinci bir şans
304
Konuşma Dili
a second chance
i.
ikinci bir şans
305
Konuşma Dili
sporting chance
i.
umut ışığı
306
Konuşma Dili
off-chance
i.
uzak bir ihtimal
307
Konuşma Dili
off-chance
i.
ufak bir ihtimal
308
Konuşma Dili
chance to know better
i.
yakından tanıma fırsatı
309
Konuşma Dili
fifty fifty chance
i.
yüzde elli şans
310
Konuşma Dili
fat chance
i.
imkansızlık
311
Konuşma Dili
fat chance
i.
mümkün olmama
312
Konuşma Dili
give someone a chance to get to know someone
f.
daha iyi tanıma fırsatı vermek
313
Konuşma Dili
take away one’s chance
f.
elinden şansını almak
314
Konuşma Dili
stand a fair chance of
f.
olasılığına sahip olmak
315
Konuşma Dili
stand a good chance of
f.
olasılığına sahip olmak
316
Konuşma Dili
stand a good chance of
f.
kazanma olasılığı yüksek olmak
317
Konuşma Dili
have the chance of
f.
olasılığına sahip olmak
318
Konuşma Dili
stand a fair chance of
f.
kazanma veya kaybetme olasılığı yüksek olmak
319
Konuşma Dili
chance it
f.
riske girmek
320
Konuşma Dili
chance it
f.
tehlikeyi göze almak
321
Konuşma Dili
have an even chance of (doing something)
f.
yüzde elli şansı olmak
322
Konuşma Dili
chance (doing) (something)
f.
(bir şey olmasını) riske atmak
323
Konuşma Dili
chance (doing) (something)
f.
(bir şey olması) riskine girmek
324
Konuşma Dili
chance (doing) (something)
f.
(bir şey olması) riskini almak
325
Konuşma Dili
chance (doing) (something)
f.
(bir şey yapma) riskine girmek
326
Konuşma Dili
chance (doing) (something)
f.
(bir şey yapma) riskini almak
327
Konuşma Dili
chance it
f.
risk almak
328
Konuşma Dili
chance it
f.
şansını denemek
329
Konuşma Dili
leave to chance
f.
şansa bırakmak
330
Konuşma Dili
leave to chance
f.
oluruna bırakmak
331
Konuşma Dili
give me a chance
expr.
bir şans ver bana
332
Konuşma Dili
fat chance!
expr.
hiç şans/şansı yok!
333
Konuşma Dili
every chance he/she gets
expr.
eline geçen her fırsatta
334
Konuşma Dili
first chance i get
expr.
fırsat bulur bulmaz
335
Konuşma Dili
every chance he/she gets
expr.
eline geçirdiği her fırsatta
336
Konuşma Dili
everybody gets a second chance
expr.
herkesin ikinci bir şansı vardır
337
Konuşma Dili
everybody gets a second chance
expr.
herkesin ikinci bir şansı olur
338
Konuşma Dili
first chance I get
expr.
imkan bulur bulmaz
339
Konuşma Dili
first chance I get
expr.
ilk fırsatta
340
Konuşma Dili
not a chance!
expr.
rüyanda görürsün!
341
Konuşma Dili
without giving any chance
expr.
şans vermeden
342
Konuşma Dili
by pure chance
expr.
tamamen şans eseri
343
Konuşma Dili
every chance he/she gets
expr.
yakaladığı her fırsatta
344
Konuşma Dili
never give a sucker an even chance
expr.
karşındaki enayiyse tokatlayacaksın
345
Konuşma Dili
never give a sucker an even chance
expr.
karşındaki kerizse avantana bakacaksın
346
Konuşma Dili
by some chance
expr.
olur ya
347
Konuşma Dili
by some chance
expr.
şans eseri
348
Konuşma Dili
by some chance
expr.
ne olur ne olmaz.
Idioms
349
Deyim
chance comer
i.
beklenmedik bir şekilde gelen şey
350
Deyim
a chance in a million
i.
milyonda bir ihtimal
351
Deyim
a one-in-a-million chance
i.
milyonda bir ihtimal
352
Deyim
a one in a million chance
i.
milyonda bir ihtimal
353
Deyim
a chance in a million
i.
milyonda bir ihtimal
354
Deyim
a chance in a million
i.
çok düşük bir ihtimal
355
Deyim
a one-in-a-million chance
i.
çok düşük bir ihtimal
356
Deyim
a one in a million chance
i.
çok düşük bir ihtimal
357
Deyim
a chance in a million
i.
çok düşük bir ihtimal
358
Deyim
a chance in a million
i.
çok uzak ihtimal
359
Deyim
a one-in-a-million chance
i.
çok uzak ihtimal
360
Deyim
a one in a million chance
i.
çok uzak ihtimal
361
Deyim
a chance in a million
i.
çok uzak ihtimal
362
Deyim
a chance in a million
i.
yok denecek kadar az şans
363
Deyim
a one-in-a-million chance
i.
yok denecek kadar az şans
364
Deyim
a one in a million chance
i.
yok denecek kadar az şans
365
Deyim
a chance in a million
i.
yok denecek kadar az şans
366
Deyim
a chance in a million
i.
çok zayıf ihtimal
367
Deyim
a one-in-a-million chance
i.
çok zayıf ihtimal
368
Deyim
a one in a million chance
i.
çok zayıf ihtimal
369
Deyim
a chance in a million
i.
çok zayıf ihtimal
370
Deyim
a chance in a million
i.
binde bir çıkacak fırsat
371
Deyim
a chance in a million
i.
çok zor/zayıf ihtimal
372
Deyim
a chance in a million
i.
şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma
373
Deyim
a one-in-a-million chance
i.
binde bir çıkacak fırsat
374
Deyim
a one-in-a-million chance
i.
çok zor/zayıf ihtimal
375
Deyim
a one-in-a-million chance
i.
şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma
376
Deyim
a one in a million chance
i.
binde bir çıkacak fırsat
377
Deyim
a one in a million chance
i.
çok zor/zayıf ihtimal
378
Deyim
a one in a million chance
i.
şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma
379
Deyim
ghost of a chance
i.
sıfır şans
380
Deyim
ghost of a chance
i.
en ufak bir ihtimal/olasılık
381
Deyim
ghost of a chance
i.
en küçük bir umut ışığı (bile)
382
Deyim
ghost of a chance
i.
çok zor/zayıf ihtimal
383
Deyim
ghost of a chance
i.
umutsuz bir durum
384
Deyim
not a chinaman's chance
i.
şansı sıfır olma
385
Deyim
not a chinaman's chance
i.
ihtimali/olasılığı olmama
386
Deyim
not a chinaman's chance
i.
hiç şansı olmama
387
Deyim
not a chinaman's chance
i.
hiç ihtimali/olasılığı olmama
388
Deyim
not a chinaman's chance
i.
en küçük bir umut ışığı bile olmama
389
Deyim
not a chinaman's chance
i.
çok zor/zayıf ihtimal
390
Deyim
not a chinaman's chance
i.
umutsuz bir durum
391
Deyim
ghost of a chance
i.
en küçük umut ışığı
392
Deyim
a fifty-fifty chance
i.
eşit şans
393
Deyim
ghost of a chance
i.
en küçük olasılık
394
Deyim
once-in-a-lifetime chance
i.
hayatının fırsatı
395
Deyim
once-in-a-lifetime chance
i.
hayatının şansı
396
Deyim
slim chance
i.
küçük ihtimal
397
Deyim
buckley's chance
i.
nerdeyse hiç şansımız kalmadı
398
Deyim
last chance (for something)
i.
son şans
399
Deyim
last chance (for something)
i.
son fırsat
400
Deyim
a fifty-fifty chance
i.
yarı yarıya şans
401
Deyim
sporting chance
i.
yeterli kazanma şansı
402
Deyim
a fighting chance
i.
başarma şansı
403
Deyim
a fighting chance
i.
kazanma şansı
404
Deyim
a sporting chance
i.
başarı şansı
405
Deyim
a sporting chance
i.
başarma ihtimali
406
Deyim
a sporting chance
i.
başarma şansı
407
Deyim
an eye for the main chance
i.
işini bilme
408
Deyim
an eye for the main chance
i.
fırsat kollama
409
Deyim
an eye for the main chance
i.
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama
410
Deyim
an eye for the main chance
i.
gözü açık olma
411
Deyim
an eye for the main chance
i.
açık göz
412
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
işini bilme
413
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
fırsat kollama
414
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama
415
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
gözü açık olma
416
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
açık göz
417
Deyim
an eye to the main chance
i.
işini bilme
418
Deyim
an eye to the main chance
i.
fırsat kollama
419
Deyim
an eye to the main chance
i.
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama
420
Deyim
an eye to the main chance
i.
gözü açık olma
421
Deyim
an eye to the main chance
i.
açık göz
422
Deyim
an eye for the main chance
i.
işini bilme
423
Deyim
an eye for the main chance
i.
fırsat kollama
424
Deyim
an eye for the main chance
i.
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama
425
Deyim
an eye for the main chance
i.
gözü açık olma
426
Deyim
an eye for the main chance
i.
açık göz
427
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
işini bilme
428
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
fırsat kollama
429
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama
430
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
gözü açık olma
431
Deyim
an eye on the main chance [uk]
i.
açık göz
432
Deyim
an eye to the main chance
i.
işini bilme
433
Deyim
an eye to the main chance
i.
fırsat kollama
434
Deyim
an eye to the main chance
i.
para kazanmanın/gelişmenin kolay yolunu arama
435
Deyim
an eye to the main chance
i.
gözü açık olma
436
Deyim
an eye to the main chance
i.
açık göz
437
Deyim
(a) fat chance (of something/doing something)
i.
(bir şey/bir şeyi yapmak) uzak ihtimal
438
Deyim
(a) fat chance (of something/doing something)
i.
(bir şey/bir şeyi yapmak için) hiç şans yok
439
Deyim
(a) fat chance (of something/doing something)
i.
(bir şeyin/bir şeyi yapmanın) ihtimali/imkanı yok
440
Deyim
fighting chance
i.
başarı şansı
441
Deyim
fighting chance
i.
başarma şansı
442
Deyim
fighting chance
i.
kazanma şansı
443
Deyim
half a chance
i.
küçük bir şans
444
Deyim
half a chance
i.
şu kadarcık bir şans
445
Deyim
half a chance
i.
en ufak bir şans
446
Deyim
last chance (for/at/to do something)
i.
(bir şey/bir şeyi yapmak) için son fırsat
447
Deyim
last chance (for/at/to do something)
i.
(bir şey/bir şeyi yapmak) için son şans
448
Deyim
the last chance saloon
i.
son şans
449
Deyim
the last chance saloon
i.
köprüden önceki son çıkış
450
Deyim
the last chance saloon
i.
son fırsat
451
Deyim
give (someone) another chance
f.
ikinci bir şans/fırsat daha vermek
452
Deyim
give (someone) another chance
f.
bir şans/fırsat daha vermek
453
Deyim
have an even chance of (doing something)
f.
şansı/ihtimali yarı yarıya olmak
454
Deyim
have an even chance of (doing something)
f.
şansı/ihtimali eşit olmak
455
Deyim
not have an earthly chance
f.
hiç şansı olmamak
456
Deyim
not have an earthly chance
f.
imkansız olmak
457
Deyim
not have an earthly chance
f.
hayatta yapamamak
458
Deyim
not have an earthly chance
f.
dünyada yapamamak
459
Deyim
not have an earthly chance
f.
mümkün olmamak
460
Deyim
stand no earthly chance
f.
hiç şansı olmamak
461
Deyim
stand no earthly chance
f.
imkansız olmak
462
Deyim
stand no earthly chance
f.
hayatta yapamamak
463
Deyim
stand no earthly chance
f.
dünyada yapamamak
464
Deyim
stand no earthly chance
f.
mümkün olmamak
465
Deyim
not stand an earthly chance
f.
hiç şansı olmamak
466
Deyim
not stand an earthly chance
f.
imkansız olmak
467
Deyim
not stand an earthly chance
f.
hayatta yapamamak
468
Deyim
not stand an earthly chance
f.
dünyada yapamamak
469
Deyim
not stand an earthly chance
f.
mümkün olmamak
470
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
açık kapısı olmamak
471
Deyim
chance your arm
f.
başarmak için risk almak
472
Deyim
have as much chance as a one-legged man in a butt kicking contest
f.
hiç şansı olmamak
473
Deyim
have an eye on the main chance
f.
fırsat kollamak
474
Deyim
not stand a chance
f.
hiç sansı olmamak (birisinin karşısında)
475
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
hiç şansı olmamak
476
Deyim
have an eye on the main chance
f.
fırsat aramak
477
Deyim
not have the ghost of a chance of something
f.
hiç şansı olmamak
478
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
hiçbir şansı olmamak
479
Deyim
not have a snowball's chance in hell of winning
f.
hiç kazanma şansı olmamak
480
Deyim
leap at the chance
f.
fırsata balıklama atlamak
481
Deyim
not stand a chance
f.
hiç şansı olmamak
482
Deyim
have an eye for the main chance
f.
fırsat kollamak
483
Deyim
not stand a cat in hell's chance
f.
hiç şansı olmamak
484
Deyim
jump at the chance
f.
fırsata balıklama atlamak
485
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
hiçbir şansı kalmamak
486
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
hiç umudu olmamak
487
Deyim
leap at the chance to do something
f.
fırsata balıklama atlamak
488
Deyim
jump at the chance to do something
f.
fırsata balıklama atlamak
489
Deyim
let the chance slip by
f.
fırsatı kaybetmek
490
Deyim
let the chance slip by
f.
fırsatı yitirmek
491
Deyim
not have a snowball's chance in hell
f.
hiç şansı olmamak
492
Deyim
let the chance slip by
f.
fırsatı elinden kaçırmak
493
Deyim
not have a ghost of a chance
f.
hiç şansı olmamak
494
Deyim
have an eye for the main chance
f.
fırsat aramak
495
Deyim
have an eye to the main chance
f.
işini bilmek
496
Deyim
chance one's arm
f.
kazanma şansı az da olsa şansını denemek
497
Deyim
jump at the chance to do something
f.
sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek
498
Deyim
leap at the chance to do something
f.
sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek
499
Deyim
stand a chance of
f.
şansı olmak
500
Deyim
chance one's arm
f.
riske girmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of chance
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy