|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
daha güçlü başka bir devletçe kontrol edilip korunan devlet |
protectorate i.
|
|
2 |
Genel |
operasyonları desteklemek için daha fazla gerekli olmayan ve başka alanlara transfer edilmeye uygun vasıtaların sökülmesi |
roll-up i.
|
|
3 |
Genel |
bir iyilik yaptıktan sonra başka bir iyilik daha yapma ihtimalinin azalması |
moral licensing i.
|
|
4 |
Genel |
daha aşağı fiyat teklif etmek (başka bir kimse veya firmadan) |
underbid f.
|
|
5 |
Genel |
daha mühim başka bir iş yüzünden yapmamak |
overslaugh f.
|
|
6 |
Genel |
bir şeye ek olarak başka bir şey daha yapmak/yaptıklarını çeşitlendirmek |
diversify from something into something else f.
|
|
7 |
Genel |
ertelenme dolayısıyla daha başka bir zamanda bilet almayı kabul etmek |
take a rain check f.
|
|
8 |
Genel |
(başka bir şeyden) daha kötü performans göstermek |
underperform f.
|
|
9 |
Genel |
(başka bir şeyden) daha kötü kokmak |
overstink f.
|
|
10 |
Genel |
(başka bir şeyden) daha iğrenç kokmak |
overstink f.
|
|
11 |
Genel |
(başka tekneden) daha hızlı gitmek |
outfoot f.
|
|
12 |
Genel |
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) |
subordinate s.
|
|
13 |
Genel |
daha önce başka birinin sahip olduğu fakat halen iyi durumda olan ürün |
nearly-new s.
|
|
14 |
Genel |
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) |
understrapping s.
|
|
15 |
Genel |
daha fazla başka |
any more zf.
|
|
16 |
Genel |
-den daha başka |
farther than ed.
|
|
17 |
Genel |
(başka bir şeyden) daha yakın |
within ed.
|
|
|
18 |
Genel |
(başka bir şeyden) daha uzakta olmayan |
within ed.
|
|
Phrasals |
|
19 |
Öbek Fiiller |
(birini veya bir şeyi başka birinden veya bir şeyden) daha arkaya/aşağıya koymak |
place behind (someone or something) f.
|
|
20 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az sevgi ve saygı göstermek |
place behind (someone or something) f.
|
|
21 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az önem vermek |
place behind (someone or something) f.
|
|
22 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az değer vermek |
place behind (someone or something) f.
|
|
23 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) daha alt sıraya koymak/yerleştirmek |
place someone or something behind someone or something f.
|
|
24 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi (daha avantajlı) başka bir şekle dönüştürmek |
parlay something into something f.
|
|
25 |
Öbek Fiiller |
(bir seyircileri) başka bir (daha sonra çıkacak olan ünlü) gruba hazırlamak |
warm someone up f.
|
|
26 |
Öbek Fiiller |
bir veya daha fazla bilgisayar dosyasını başka bir formatta kaydetmek/başka bir formata dönüştürmek |
render down f.
|
|
27 |
Öbek Fiiller |
(birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden) daha değer vermek |
prize (someone or something) above (someone or something else) f.
|
|
28 |
Öbek Fiiller |
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek |
prize someone or something above someone or something f.
|
|
29 |
Öbek Fiiller |
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek |
put (someone or something) above (someone or something) f.
|
|
30 |
Öbek Fiiller |
birine ya da bir şeye başka birinden ya da bir şeyden daha değer vermek |
put someone or something above someone or something f.
|
|
31 |
Öbek Fiiller |
riski düşürmek için aynı bahsi başka bir bahisçide daha oynamak |
lay off f.
|
|
32 |
Öbek Fiiller |
riski azaltmak için aynı bahsi veya bir kısmını başka bir bayide daha oynamak |
lay off f.
|
|
Colloquial |
|
33 |
Konuşma Dili |
başka birinin daha el atması |
extra pair of hands i.
|
|
34 |
Konuşma Dili |
başka birinin daha yardım elini uzatması |
extra pair of hands i.
|
|
35 |
Konuşma Dili |
başka birinin daha yardım etmesi |
extra pair of hands i.
|
|
36 |
Konuşma Dili |
(daha iyi şartlar sunarak) başka yerde çalışmaya ikna etmek |
headhunt f.
|
|
37 |
Konuşma Dili |
ingilizcenin yanında başka bir dil daha konuşmak |
parley-voo f.
|
|
|
38 |
Konuşma Dili |
(mevcuttan) daha başka |
all s.
|
|
39 |
Konuşma Dili |
daha başka aklınıza ne gelirse |
anything you want to name expr.
|
|
40 |
Konuşma Dili |
daha başka ne yapılabilir? |
what more can be done? expr.
|
|
Idioms |
|
41 |
Deyim |
başka/daha önemli iş/işler |
better fish to fry i.
|
|
42 |
Deyim |
yapacak/uğraşacak başka/daha önemli iş/işler |
better fish to fry i.
|
|
43 |
Deyim |
başka/daha önemli işlerle (meşgul olma) |
better fish to fry i.
|
|
44 |
Deyim |
başkasının söylediği bir özlü sözü bilmeden daha tanınmış/başka bir kişiye mal etme |
churchillian drift i.
|
|
45 |
Deyim |
başka bir göreve daha bakmak |
double in brass f.
|
|
46 |
Deyim |
aynı anda başka bir işlevi daha görmek |
do double duty as f.
|
|
47 |
Deyim |
başka bir role/pozisyona daha sahip olmak |
wear another hat f.
|
|
48 |
Deyim |
aynı zamanda başka bir pozisyonu/rolü daha olmak |
wear another hat f.
|
|
49 |
Deyim |
aynı zamanda başka bir rolde/pozisyonda daha çalışmak |
wear another hat f.
|
|
50 |
Deyim |
aynı zamanda başka bir rolde/pozisyonda daha görev yapmak |
wear another hat f.
|
|
51 |
Deyim |
aynı anda başka bir rolü/görevi daha olmak |
wear another hat f.
|
|
52 |
Deyim |
başka bir rolü/pozisyonu daha olmak |
wear another hat f.
|
|
53 |
Deyim |
(bir şey) olduğunda (başka bir şey) daha yeni/henüz bitmiş/olmuş olmak |
no sooner (do something) than (do something else) f.
|
|
54 |
Deyim |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
if (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
|
|
55 |
Deyim |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
if (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
|
|
56 |
Deyim |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
when (something) catches a cold, (something else) gets pneumonia expr.
|
|
57 |
Deyim |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
when (something) sneezes, (something else) catches a cold expr.
|
|
58 |
Deyim |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
when the US/UK/China, etc. sneezes, Japan/Germany, etc. catches cold expr.
|
|
59 |
Deyim |
bir yerde yaşanan kötü bir durumun başka bir yerde daha büyük sorunlara yol açması |
when a sneezes, b catches a cold expr.
|
|
60 |
Deyim |
bir başka sorun/aksilik daha! |
It's one thing after another! expr.
|
|
61 |
Deyim |
bir başka sorun/aksilik daha! |
If it's not one thing it's another! expr.
|
|
62 |
Deyim |
bir başka sorun/aksilik daha! |
It's just one thing after another! expr.
|
|
63 |
Deyim |
bir başka yalan daha su yüzüne çıktı |
another lie nailed to the counter expr.
|
|
Speaking |
|
64 |
Konuşma |
bana daha başka ne söylemedin? |
what else didn't you tell me? expr.
|
|
65 |
Konuşma |
burada başka bir iz daha var |
there's another trail here expr.
|
|
66 |
Konuşma |
daha başka? |
anything else? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
67 |
Ticaret/Ekonomi |
daha yüksek ücretlerle başka kuruluşlardan işçi çekme |
labor piracy i.
|
|
68 |
Ticaret/Ekonomi |
(başka satıcıdan) daha ucuza satmak |
outprice f.
|
|
Technical |
|
69 |
Teknik |
bir yerde daha erken başlayıp başka bir yerde daha geç biten |
time-transgressive s.
|
|
70 |
Teknik |
benzer uzunluktaki başka bir org düğmesinden bir oktav veya daha yüksek sesi olan |
harmonic s.
|
|
Marine |
|
71 |
Denizcilik |
deniz veya başka su kütlelerinin daha derin kısımlarında gerçekleştirilen balıkçılık veya dalgıçlık |
deep-sea i.
|
|
72 |
Denizcilik |
(seyir halindeki başka geminin) daha büyük yelken kapasitesinden faydalanmak |
overbear f.
|
|
Chemistry |
|
73 |
Kimya |
iki veya daha fazla maddenin başka bir bileşik oluşturmak için bir araya geldiği kimyasal reaksiyon |
addition i.
|
|
74 |
Kimya |
madeni para yapımında kullanılan, bakır gibi başka bir metalin daha yüksek oranda olduğu altın veya gümüş alaşımı |
billon i.
|
|
75 |
Kimya |
bir solüsyonun başka bir solüsyondan daha yüksek osmotik basınca sahip olması |
hypertonicity i.
|
|
76 |
Kimya |
çözeltinin başka çözeltiden daha düşük ozmotik basınca sahip olma derecesi |
hypotonicity i.
|
|
Biology |
|
77 |
Biyoloji |
boru şeklinde ve (başka bir şekilde daha) anlamı veren ön ek |
tubulo- ök.
|
|
|
Astronomy |
|
78 |
Gökbilim |
başka bir gezegenin hareketine tabi ve ondan daha küçük olan gök cismi |
undersphere i.
|
|
Linguistics |
|
79 |
Dilbilim |
kullanan kişinin eş anlamlı başka bir kelimeye göre sosyal açıdan daha kabul edilebilir gördüğü kelime |
genteelism i.
|
|
80 |
Dilbilim |
bileşik kelimenin başka bir kelimeyle daha kaynaşarak yeni bir bileşik yapı oluşturması |
decompound i.
|
|
81 |
Dilbilim |
hecedeki başka bir ünlüden daha az belirgin olan (ünlü harf) |
nonsyllabic s.
|
|
Religious |
|
82 |
Dini |
başka bir ülkedeki büyük bir manastıra bağlı olan daha küçük ibadethane |
alien priory i.
|
|
Geology |
|
83 |
Jeoloji |
bir yerde daha erken başlayıp başka bir yerde daha geç biten |
time-transgressive s.
|
|
Military |
|
84 |
Askeri |
iki veya daha fazla ulusun kendilerinin iştirak ettikleri veya başka ulusların oluşturduğu bir kuvvete sağladığı lojistik destek programı |
multinational logistic support arrangement i.
|
|
Sport |
|
85 |
Spor |
(bilardo) beyaz topla vurulan topun masadaki başka bir topa daha çarptığı bir vuruş |
combination i.
|
|
86 |
Spor |
başka atın daha önce geçtiği yolda ilerlemek |
cross f.
|
|
Card |
|
87 |
İskambil |
oyun kozla açılmadığında başka bir oyuncununkinden daha zayıf bir koz oynamak |
undertrump f.
|
|
88 |
İskambil |
elindeki daha az değerli bir kartı (başka kart ile) değiştirmek |
rob f.
|
|
Music |
|
89 |
Müzik |
benzer uzunluktaki başka bir org düğmesinden bir oktav veya daha yüksek sesi olan |
harmonical s.
|
|
Cinema |
|
90 |
Sinema |
sahnenin bir kısmının bloke edilip daha sonra başka bir çekim görüntüsü ile değiştirildiği sinema filmi efekti |
matte i.
|
|
Abbreviation |
|
91 |
Kısaltma |
daha önce referans verilmiş bir kitabın başka sayfasına referans verirken kullanılan kısa ifade |
o.c. (opere citato) i.
|
|
Slang |
|
92 |
Argo |
siyah insanlarla cinsel ilişki kuranlar bundan o kadar keyif alırlar ki bir daha siyahlardan başka insanlarla cinsel ilişki kurmazlar anlamında deyim |
once you go black, you never go back expr.
|
|