Geçmiş

dert

"dert" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 89 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	dert	trouble i.
2	Yaygın Kullanım	dert	nuisance i.
3	Yaygın Kullanım	dert	bother i.
General
4	Genel	dert	dolor i.
5	Genel	dert	affliction i.
6	Genel	dert	solicitude i.
7	Genel	dert	suffering i.
8	Genel	dert	grievances i.
9	Genel	dert	disease i.
10	Genel	dert	grief i.
11	Genel	dert	trial i.
12	Genel	dert	heartache i.
13	Genel	dert	woe i.
14	Genel	dert	sickness i.
15	Genel	dert	pain i.
16	Genel	dert	botheration i.
17	Genel	dert	tribulation i.
18	Genel	dert	pip i.
19	Genel	dert	dolour i.
20	Genel	dert	bore i.
21	Genel	dert	fear i.
22	Genel	dert	bane i.
23	Genel	dert	pother i.
24	Genel	dert	care i.
25	Genel	dert	misery i.
26	Genel	dert	bother i.
27	Genel	dert	ill i.
28	Genel	dert	worry i.
29	Genel	dert	plague i.
30	Genel	dert	evil i.
31	Genel	dert	headache i.
32	Genel	dert	rock i.
33	Genel	dert	hobble i.
34	Genel	dert	eviler i.
35	Genel	dert	malady i.
36	Genel	dert	complaint i.
37	Genel	dert	sorrow i.
38	Genel	dert	mopes i.
39	Genel	dert	distress i.
40	Genel	dert	scourge i.
41	Genel	dert	throe i.
42	Genel	dert	cross i.
43	Genel	dert	grievance i.
44	Genel	dert	discomfort i.
45	Genel	dert	matter i.
46	Genel	dert	bedevilment i.
47	Genel	dert	noyance [obsolete] i.
48	Genel	dert	egritude [obsolete] i.
49	Genel	dert	vexation i.
50	Genel	dert	baggage i.
51	Genel	dert	wa [scotland] i.
52	Genel	dert	wae [scotland] i.
53	Genel	dert	querimony i.
54	Genel	dert	work [dialect] [uk] i.
55	Genel	dert	diseasefulness [obsolete] i.
56	Genel	dert	cumbrance i.
57	Genel	dert	fash i.
58	Genel	dert	feare [obsolete] i.
59	Genel	dert	peeve i.
60	Genel	dert	site [obsolete] i.
61	Genel	dert	sond i.
62	Genel	dert	sore i.
63	Genel	dert	concern i.
Colloquial
64	Konuşma Dili	dert	doo-doo i.
65	Konuşma Dili	dert	static i.
Idioms
66	Deyim	dert	a burr under (one's) saddle i.
67	Deyim	dert	a burr under your saddle [us] i.
68	Deyim	dert	a burr in your saddle [us] i.
69	Deyim	dert	a hard time i.
70	Deyim	dert	a bad time i.
71	Deyim	dert	a rough time i.
72	Deyim	dert	a hornets' nest i.
73	Deyim	dert	a hornet’s nest i.
74	Deyim	dert	a burr under your saddle i.
75	Deyim	dert	a burr in your saddle i.
76	Deyim	dert	cross to bear i.
77	Deyim	dert	a burr in (one's) saddle f.
Law
78	Hukuk	dert	distress i.
Archaic
79	Eski Kullanım	dert	cark i.
80	Eski Kullanım	dert	noy [dialect] i.
81	Eski Kullanım	dert	thought i.
82	Eski Kullanım	dert	wrack i.
83	Eski Kullanım	dert	complain i.
84	Eski Kullanım	dert	disgust i.
85	Eski Kullanım	dert	cumber i.
86	Eski Kullanım	dert	discomfort i.
87	Eski Kullanım	dert	discommodity i.
Slang
88	Argo	dert	beef i.
89	Argo	dert	jam i.

"dert" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 313 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	dert vermek	bother f.
2	Yaygın Kullanım	(dert/sıkıntı) çekmek	suffer f.
General
3	Genel	dert ortağı	fellow sufferer i.
4	Genel	dert sahipliği	plaintiveness i.
5	Genel	dert ortağı	confidant i.
6	Genel	vaktiyle işe yarayan fakat şimdi dert olan bir şey	white elephant i.
7	Genel	dert sahibi	having troubles i.
8	Genel	dert ortağı	companion in misfortune i.
9	Genel	dert sahibi	having bad health i.
10	Genel	dert ortağı	shoulder to cry on i.
11	Genel	dert/tasa	trial i.
12	Genel	çifte dert	double trouble i.
13	Genel	dert ortağı	neighbor i.
14	Genel	dert ortağı	neighbor i.
15	Genel	dert ortaklığı	neighborship i.
16	Genel	dert ortağı	neighbour i.
17	Genel	dert ortağı	neighbour i.
18	Genel	dindirilebilir dert	abatable nuisance i.
19	Genel	fani dert	earthly concern i.
20	Genel	gizli dert	hair shirt i.
21	Genel	dert ortağı	inward [obsolete] i.
22	Genel	zorla dert arayan kimse	seek-sorrow i.
23	Genel	dert olan şey	fret i.
24	Genel	dert merkezi	snake pit i.
25	Genel	dert merkezi	snakepit i.
26	Genel	gürültülü bir şekilde dert yanan kimse	squawker i.
27	Genel	dert etmek	fester f.
28	Genel	içine dert olmak	weigh on f.
29	Genel	yüklü olmak (dert/keder)	be weighed by f.
30	Genel	dert etmek	get the pips f.
31	Genel	içine dert olmak	prey on f.
32	Genel	başına dert etmek	worry about f.
33	Genel	dert etmek	trouble f.
34	Genel	dert vermek	grieve f.
35	Genel	dert yanmak	complain about one's troubles f.
36	Genel	yüklü olmak (dert/keder)	be weighed down f.
37	Genel	içine dert olmak	be a thorn in one's flesh f.
38	Genel	dert etmek	let something prey on one's mind f.
39	Genel	dert etmek	nurse f.
40	Genel	dert olmak	pother f.
41	Genel	dert çekmek	suffer f.
42	Genel	dert açmak	cause trouble f.
43	Genel	başına dert açmak	borrow trouble f.
44	Genel	dert açmak	lead to trouble f.
45	Genel	dert olmak	become a worry f.
46	Genel	dert vermek	bother f.
47	Genel	birine dert yanmak	cry on someone's shoulder f.
48	Genel	içine dert olmak	prey upon f.
49	Genel	dert etmemek	be untroubled by f.
50	Genel	dert etmek	languish f.
51	Genel	içine dert olmak	rankle f.
52	Genel	başına dert açmak	bring trouble on f.
53	Genel	başına dert almak	get into trouble f.
54	Genel	dert yanmak	pour out one's troubles f.
55	Genel	dert edinmek	occupy oneself with (a worrying problem) f.
56	Genel	dert olmak	become a worry (to) f.
57	Genel	dert etmek	occupy oneself with (a worrying problem) f.
58	Genel	dert dökmek	talk about one's troubles f.
59	Genel	dert yanmak	unburden one's troubles to somebody f.
60	Genel	derde dert katmak	pile one trouble on another f.
61	Genel	başına dert açmak	get one's knife into f.
62	Genel	başına dert olmak	get one's knife into f.
63	Genel	yüreğine dert olmak	rankle f.
64	Genel	başına dert olmak	afflict with f.
65	Genel	ileride başına dert açma riskini göze almak	give hostages to fortune f.
66	Genel	dert etmek	obsess about f.
67	Genel	dert sahibi olmak	have trouble f.
68	Genel	dert sahibi olmak	be troubled f.
69	Genel	birini/bir şeyi dert ederek kendini üzmek	trouble oneself about someone or something f.
70	Genel	birisini/bir şeyi dert ederek düşünmek	trouble oneself about someone or something f.
71	Genel	(yük, borç, dert vb.) ağırlığıyla bunaltmak	lade f.
72	Genel	içine dert olmak	nag at f.
73	Genel	dert yanmak	natter [dialect] f.
74	Genel	başa dert açmak	thorn f.
75	Genel	başına dert açmak	trachle [scottish] f.
76	Genel	başına dert açmak	trauchle [scottish] f.
77	Genel	dert etmek	langure f.
78	Genel	dert vermek	dere [dialect] [uk] f.
79	Genel	dert açmak	infer [obsolete] f.
80	Genel	dert getirmek	infer [obsolete] f.
81	Genel	dert vermek	faze f.
82	Genel	dert yanmak	peenge [scotland] f.
83	Genel	dert açmak	singe f.
84	Genel	içine dert olmak	fret f.
85	Genel	dert yaratmak	stir f.
86	Genel	başına dert açmak	stir f.
87	Genel	dert etmek	care f.
88	Genel	dert etmek	bother f.
89	Genel	ile ilgili dert	matter with s.
90	Genel	dert sahibi	troubled s.
91	Genel	dert sahibi	sickly s.
92	Genel	dert sahibi	ailing s.
93	Genel	(dert) çeken	afflicted s.
94	Genel	(dert) çeken	stricken s.
95	Genel	dert edinmemiş	unfretted s.
96	Genel	dert olan	heartswelling s.
97	Genel	başından dert eksik olmayan	overtroubled s.
98	Genel	sürekli dert yanan	peevish s.
99	Genel	dert olabilecek hiçbirşey	nothing the matter ünl.
Phrasals
100	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak	brood about (someone or something) f.
101	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak	brood about someone or something f.
102	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak	brood on someone or something f.
103	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak	brood over someone or something f.
104	Öbek Fiiller	(biri veya bir şey hakkında) dert yanmak	groan about (someone or something) f.
105	Öbek Fiiller	başına dert açmak	land someone with something f.
106	Öbek Fiiller	başa dert almak	bugger around f.
107	Öbek Fiiller	bir şey hakkında birisine içini dökmek/dert yanmak/sızlanmak	rant at someone about something f.
108	Öbek Fiiller	dert edinmek	fret over f.
109	Öbek Fiiller	dert edinmek	fret about f.
110	Öbek Fiiller	kendi kendine dert olmak	worry oneself about f.
111	Öbek Fiiller	birine dert yüklemek	drop (someone or something) on (someone or something) f.
112	Öbek Fiiller	birine dert yüklemek	drop something on someone f.
113	Öbek Fiiller	(birine) dert yüklemek	dump on (someone or something) f.
114	Öbek Fiiller	(birine) dert olmak	gnaw (away) at (someone) f.
115	Öbek Fiiller	(birine) dert olmak	gnaw on (someone) f.
116	Öbek Fiiller	içine dert olmak	gnaw at f.
117	Öbek Fiiller	içine dert olmak	gnaw on f.
118	Öbek Fiiller	başında bir dert/bela olmak	curse with (something) f.
119	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) dert edinmek	trouble (someone or oneself) with (someone or something) f.
120	Öbek Fiiller	(birine) dert yanmak	unload on (someone) f.
121	Öbek Fiiller	(birini birinin) başına dert/bela etmek	afflict (one) with (someone) f.
122	Öbek Fiiller	(birini birinin) başına dert/bela etmek	afflict (one) with (someone) f.
123	Öbek Fiiller	(birinden/bir şeyden) dert yanmak	beef about (someone or something) f.
124	Öbek Fiiller	birinden/bir şeyden dert yanmak	beef about someone/something f.
125	Öbek Fiiller	bir şeyi dert etmek	bother about something f.
126	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) dert etmek	bother about (someone or something) f.
127	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) başına dert açmak	bring (something) upon (someone or something) f.
128	Öbek Fiiller	(birinin/bir şeyin) başına dert açmak	bring (something) on (someone or something) f.
129	Öbek Fiiller	birinin başına dert açmak	bring something on someone f.
130	Öbek Fiiller	başına dert açmak/almak	bring down on f.
131	Öbek Fiiller	içine dert olmak	brood over f.
132	Öbek Fiiller	(birine) dert yanmak	carp at (one) f.
133	Öbek Fiiller	(birine) dert yanmak	cavil at (one) f.
134	Öbek Fiiller	birine dert yanmak	complain to someone f.
135	Öbek Fiiller	(biri/bir şey) hakkında dert yanmak	complain about (someone or something) f.
136	Öbek Fiiller	(bir şeyden) dert yanmak	complain of (something) f.
137	Öbek Fiiller	'-e dert yanmak	complain to f.
138	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) dert yanmak	complain to (someone or something) f.
139	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi kendine) dert edinmek	concern (oneself) about (someone or something) f.
140	Öbek Fiiller	-e dert yüklemek	drop on f.
141	Öbek Fiiller	birine dert yüklemek	dump something on someone f.
142	Öbek Fiiller	birine dert yüklemek	dump on someone f.
143	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) dert edinmek	fret about (someone or something) f.
144	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) dert edinmek	fret over (someone or something) f.
145	Öbek Fiiller	(birinin) içine dert olmak	gnaw (away) at (someone) f.
146	Öbek Fiiller	içine dert olmak	gnaw away f.
147	Öbek Fiiller	(birinin) içine dert olmak	gnaw on (someone) f.
148	Öbek Fiiller	hakkında dert yanmak	groan about f.
149	Öbek Fiiller	(birini/bir şeyi) dert etmek	languish over (someone or something) f.
150	Öbek Fiiller	(birine) büyük dert olmak	prey upon (someone) f.
151	Öbek Fiiller	(birine) büyük dert olmak	prey on (someone) f.
152	Öbek Fiiller	hakkında dert yanmak	rant about f.
153	Öbek Fiiller	(bir şey) hakkında dert yanmak	rant about (something) f.
154	Öbek Fiiller	(birine/bir şeye) içini dökmek/dert yanmak/sızlanmak	rant at (someone or something) f.
155	Öbek Fiiller	-e içini dökmek/dert yanmak/sızlanmak	rant at f.
156	Öbek Fiiller	yüksek sesle (birinden/bir şeyden) dert yanmak	squawk about (someone or something) f.
157	Öbek Fiiller	'-i dert ederek kendini üzmek	trouble about f.
158	Öbek Fiiller	'-i dert ederek düşünmek	trouble about f.
159	Öbek Fiiller	'-i dert edinmek	trouble with f.
160	Öbek Fiiller	dert edinmek	concern (for) f.
Phrases
161	İfadeler	ellerin dert görmesin	thank you expr.
Proverb
162	Atasözü	aynı dert kişinin başına iki kez gelmez	lightning never strikes in the same place twice
163	Atasözü	az olsun dert değil ama çabuk olsun	he gives twice who gives quickly
164	Atasözü	sorun seni üzmeden sorunu dert etme	never trouble trouble till trouble troubles you
165	Atasözü	(üzülme/dert etme) herkes payına düşeni yaşar/herkes sıkıntı yaşar	you have to eat a peck of dirt before you die
166	Atasözü	sorun seni üzmeden sorunu dert etme	don't trouble trouble till trouble troubles you
Colloquial
167	Konuşma Dili	küçük bir sıkıntı ya da dert	fleabite i.
168	Konuşma Dili	birçok dert	a peck of troubles i.
169	Konuşma Dili	bir yığın dert	a peck of troubles i.
170	Konuşma Dili	yerdeki muz kabuğu gibi başa dert olan şey	banana skin i.
171	Konuşma Dili	büyük dert	hell/the devil to pay i.
172	Konuşma Dili	dert olmak	be the matter f.
173	Konuşma Dili	dert açan	unlucky [dialect] s.
174	Konuşma Dili	aman ne büyük dert	woe is you expr.
175	Konuşma Dili	dert dert üstüne	(it's) one damn thing after another expr.
176	Konuşma Dili	olsa bir dert olmasa bir dert	can't live with them, can't live without them expr.
177	Konuşma Dili	(bir şeyi) dert etme	(something) is no object expr.
178	Konuşma Dili	dert etme	don't give (something) another thought expr.
179	Konuşma Dili	dert etme	dw (don't worry) expr.
180	Konuşma Dili	bunu dert etme	dwai (don't worry about it) expr.
181	Konuşma Dili	dert etmeye değmez	it isn't worth it expr.
182	Konuşma Dili	dert edilecek bir şey değil	it isn't worth it expr.
183	Konuşma Dili	dert etmeye değmez	it's not worth it expr.
184	Konuşma Dili	dert edilecek bir şey değil	it's not worth it expr.
185	Konuşma Dili	sen (bir şeyi) dert etme	never (you) mind (something) expr.
186	Konuşma Dili	dert değil	no trouble expr.
187	Konuşma Dili	dert etme	no stress exclam.
Idioms
188	Deyim	bir dolu dert	a ton of trouble i.
189	Deyim	dert/çile dünyası	this vale of tears i.
190	Deyim	dert ortağı	sympathetic ear i.
191	Deyim	dert ortağı	a shoulder to cry on i.
192	Deyim	dert/çile dünyası	vale of tears i.
193	Deyim	büyük dert	hell to pay i.
194	Deyim	yalnız başına çekilmesi gereken çile/dert	cross to bear i.
195	Deyim	çifte dert	double-trouble i.
196	Deyim	büyük dert	double-trouble i.
197	Deyim	(aman) ne büyük dert	the world's smallest violin i.
198	Deyim	incir çekirdeğini doldurmayacak bir dert/şikayet	the world's smallest violin i.
199	Deyim	sürekli söylenmek/sızlanmak/yakınmak/dert yanmak	run on f.
200	Deyim	dertsiz başına dert açmak	borrow trouble f.
201	Deyim	dertsiz başına dert almak	borrow trouble f.
202	Deyim	(dert, sır, sinir) küpü olmak	be the soul of (something) f.
203	Deyim	başına dert açmak/almak	bring (something) (down) about (one's) ears f.
204	Deyim	kendi başına dert açmak/almak	bring something (down) about your ears f.
205	Deyim	başına dert açmak/almak	bring (something) down on (one's) head f.
206	Deyim	başına dert açmak/almak	bring (something) down on (oneself) f.
207	Deyim	başına dert açmak/almak	bring something down on f.
208	Deyim	içine dert olmak	eat (away) at (someone's) conscience f.
209	Deyim	içine dert olmak	prick (one's) conscience f.
210	Deyim	içine dert olmak	prick your conscience f.
211	Deyim	içine dert olmak	your conscience pricks you f.
212	Deyim	(yanlış bir davranış) dönüp başına dert açmak	come home to roost f.
213	Deyim	tek dert olmak	be all about something f.
214	Deyim	başına bela/dert/iş açmak	bring (something) (down) about (one's) ears f.
215	Deyim	başına bela/dert/iş açmak	bring something (down) about your ears f.
216	Deyim	başına dert açmak	bring a hornet's nest about one's ears f.
217	Deyim	bir şey (dert/sorun) ile yaşamak zorunda olmak	have to live with something f.
218	Deyim	başına dert açmak	get into a mess f.
219	Deyim	dert edinmek	concern oneself f.
220	Deyim	dert/sorun almak	buy trouble f.
221	Deyim	dert edeceği en son şey olmak	be the least of one's worries f.
222	Deyim	içine dert olmak	be a thorn in one's side f.
223	Deyim	içine dert olmak	be a thorn in one's flesh f.
224	Deyim	içine dert olmak	have a chip on one's shoulder about f.
225	Deyim	kendi başına (dert) açmak	bring something on oneself f.
226	Deyim	kendi başına (dert) açmak	bring something upon oneself f.
227	Deyim	(ağrı/acı/dert gibi) bir şeye çok iyi gelmek	work wonders with something f.
228	Deyim	dert tasadan azade yaşamak	live in cotton wool f.
229	Deyim	dert yanmak	cry the blues f.
230	Deyim	başına dert aramak	store up trouble for (oneself) f.
231	Deyim	(birine) büyük dert olmak	gnaw (at) (someone's) vitals f.
232	Deyim	(birini/bir şeyi) kendine dert edinmek	trouble (one's) head with (someone or something) f.
233	Deyim	bir şeyi kendine dert edinmek	trouble one's head with f.
234	Deyim	birine dert olmak	make somebody’s life a misery f.
235	Deyim	sürekli (biri/bir şey) hakkında dert yanmak	keep harping on about (someone or something) f.
236	Deyim	birini/bir şeyi dert etmek	bother one's (pretty little) head about someone or something f.
237	Deyim	-i dert etmek	bother head about f.
238	Deyim	başına dert/bela almak	buy trouble f.
239	Deyim	(birine) dert yanmak	cry on (one's) shoulder f.
240	Deyim	dert yanmak	cry on shoulder f.
241	Deyim	(birine) dert olmak	give (one) trouble f.
242	Deyim	ileride başına dert açma riskini göze almak	give hostage to fortune f.
243	Deyim	birine dert olmak	give someone grief f.
244	Deyim	'-e dert olmak	make it hot for f.
245	Deyim	birine dert olmak	make it hot for somebody f.
246	Deyim	(birine) dert olmak	make it warm for (one) f.
247	Deyim	(bir şeyi) pek dert etmemek	not give (something) a second thought f.
248	Deyim	(bir şeyi) pek dert etmemek	not give (something) another thought f.
249	Deyim	(birini/bir şeyi) dert edinmemek	not trouble (one's) head about (someone or something) f.
250	Deyim	'-i dert edinmemek	not trouble head about f.
251	Deyim	(birine) büyük dert olmak	prey on (one's) mind f.
252	Deyim	(birine) dert olmak	put (one) through the hoop f.
253	Deyim	(birine) dert olmak	put (one) through the wringer f.
254	Deyim	başına dert aramak	store up trouble for yourself f.
255	Deyim	(birini/bir şeyi) dert edinmek	trouble (one's) head about (someone or something) f.
256	Deyim	'-i dert edinmek	trouble head about f.
257	Deyim	-i dert ederek düşünmek	trouble oneself about f.
258	Deyim	'-i dert ederek kendini üzmek	trouble oneself about f.
259	Deyim	'-i dert edinmek	trouble oneself about f.
260	Deyim	dert küpü	overtroubled s.
261	Deyim	ağacı kurt, insanı dert yer	care killed a cat expr.
262	Deyim	kendi sorunlarını çok dert etme (başkalarının daha büyük sorunları var) (haline şükret)	worse things happen at sea expr.
263	Deyim	önemsiz şeyleri dert etme	don't sweat the small stuff expr.
Speaking
264	Konuşma	artık dert etme!	don't give it another thought! expr.
265	Konuşma	ben dert babası mıyım?	why do you always have to lay your problems at my doorstep? expr.
266	Konuşma	bunu hiç dert etme	you know it's not a problem expr.
267	Konuşma	bu durum içime dert oldu	this is eating away at me expr.
268	Konuşma	dert etme	don't saw sawdust expr.
269	Konuşma	dert etmeye değmez	it isn't worth the trouble expr.
270	Konuşma	dert etme!	think nothing of it expr.
271	Konuşma	dert etme	never mind expr.
272	Konuşma	dert etme!	don't give it a thought expr.
273	Konuşma	dert edinme	not to worry expr.
274	Konuşma	dert etme	don't worry expr.
275	Konuşma	dert edinme	do not worry expr.
276	Konuşma	dert etme!	don't give it a second thought expr.
277	Konuşma	dert değil	not to worry expr.
278	Konuşma	dert etme	don't stress about it expr.
279	Konuşma	dert değil	do not worry expr.
280	Konuşma	dert değil	no sweat expr.
281	Konuşma	dert değil	it's no trouble expr.
282	Konuşma	dert değil!	it's no trouble! expr.
283	Konuşma	dert etme!	don't give it another thought expr.
284	Konuşma	dert edinme	no sweat expr.
285	Konuşma	hiç dert değil	not a problem expr.
286	Konuşma	o kadar dert edilecek bir olay değil	it isn't worth the trouble expr.
287	Konuşma	sen beni dert etme	don't worry about me expr.
288	Konuşma	parayı dert etme	money is no object expr.
289	Konuşma	ellerin dert görmesin	god bless your hands expr.
Archaic
290	Eski Kullanım	başına dert olmak	remord f.
Slang
291	Argo	dert yanma seansı	bitch session i.
292	Argo	dert yanıp durmak	pitch a bitch i.
293	Argo	(yahudi almancasında) dert	tsuris i.
294	Argo	(yahudi almancasında) dert	tsouris i.
295	Argo	etrafına dert/acı veren kadın	typhoid mary i.
296	Argo	etrafına dert/acı saçan kadın	typhoid mary i.
297	Argo	dert yanmak	bitch out f.
298	Argo	dert yanıp durmak	pitch a bitch (about someone or something) f.
299	Argo	biri/bir şey hakkında başka birine dert yanmak	rag out f.
300	Argo	(birinden/bir şeyden) dert yanmak	bitch about (someone or something) f.
301	Argo	dert etme	no biggie expr.
302	Argo	aman ne büyük dert	call the wambulance expr.
303	Argo	dert etme	no wuckas expr.
304	Argo	dert etme	no wuckers [australia] expr.
305	Argo	dert etme	no wucking furries expr.
306	Argo	dert etme	no wucks expr.
307	Argo	dert etme	no wukkas expr.
308	Argo	aman ne büyük dert	somebody call the wambulance expr.
309	Argo	aman ne büyük dert	someone call the wambulance expr.
310	Argo	dert değil	ain't no thang exclam.
Modern Slang
311	Modern Argo	dert edilecek bir şey değil	ain't no thing but a chicken wing expr.
312	Modern Argo	dert değil	ain't no thang but a chicken wang expr.
313	Modern Argo	dert edilecek bir şey değil	ain't no thang but a chicken wang expr.