Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
eggs
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"eggs"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
eggs
i.
yumurtalar
"eggs"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 201 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
fish eggs
i.
balık yumurtası
2
Genel
fried eggs
i.
sahanda yumurta
3
Genel
dessert made with eggs
i.
kaygana
4
Genel
scrambled eggs
i.
omlet
5
Genel
easter eggs
i.
paskalya yumurtaları
6
Genel
hail of eggs
i.
yumurta yağmuru
7
Genel
paper tray for eggs
i.
yumurta kartonu
8
Genel
5 eggs
i.
5 yumurta
9
Genel
five eggs
i.
5 yumurta
10
Genel
teach one's grandmother to suck eggs
f.
tereciye tere satmak
11
Genel
lay eggs
f.
yumurtlamak
12
Genel
kill the goose that lays the golden eggs
f.
işini kendi eliyle bozmak
13
Genel
kill the goose that lays the golden eggs
f.
altın yumurtlayan kazı kesmek
14
Genel
gather eggs
f.
yumurta toplamak
15
Genel
walk on eggs
f.
ayağını denk almak
16
Genel
make eggs
f.
yumurta yapmak
17
Genel
throw eggs at
f.
yumurta atmak
18
Genel
collect the eggs
f.
yumurtaları toplamak
19
Genel
with eggs
s.
yumurtalı
20
Genel
as sure as eggs is eggs
s.
yüzde yüz
21
Genel
beat the eggs
yumurta çırpmak
22
Genel
beat the eggs
yumurtaları çırpmak
Phrases
23
İfadeler
you've got to crack a few eggs to make an omelet
expr.
yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
24
İfadeler
you've got to crack a few eggs to make an omelet
expr.
omlet yapmak için birkaç yumurta kırman gerekir
25
İfadeler
you've got to crack a few eggs to make an omelet
expr.
bir şeyleri başarmak için birilerini incitmekten başka şansın yok
Proverb
26
Atasözü
you cannot make an omelet without breaking eggs
(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
27
Atasözü
you cannot make an omelet without breaking eggs
yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
28
Atasözü
he that would have eggs must endure the cackling of hens
hamama giren terler
29
Atasözü
he that would have eggs must endure the cackling of hens
gülü seven dikenine katlanır
30
Atasözü
you can't make an omelette without breaking eggs
yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
31
Atasözü
you can't make an omelette without breaking eggs
(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
32
Atasözü
you can't make an omelet without breaking (a few) eggs
(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
33
Atasözü
you can't make an omelet without breaking (a few) eggs
yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
34
Atasözü
you can't make an omelet without breaking (a few) eggs
bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
35
Atasözü
you can't make an omelet without breaking eggs
(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
36
Atasözü
you can't make an omelet without breaking eggs
yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
37
Atasözü
you can't make an omelet without breaking eggs
bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
38
Atasözü
you can't make an omelet without breaking some eggs
(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
39
Atasözü
you can't make an omelet without breaking some eggs
yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
40
Atasözü
you can't make an omelet without breaking some eggs
bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
41
Atasözü
you have to break eggs to make an omelet
bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
42
Atasözü
you have to break eggs to make an omelet
(figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
43
Atasözü
you have to break eggs to make an omelet
yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
Colloquial
44
Konuşma Dili
eggs in moonlight
i.
saçma
45
Konuşma Dili
eggs in moonlight
i.
saçmalık
46
Konuşma Dili
eggs in moonlight
i.
saçma sapan şey
47
Konuşma Dili
eggs in moonlight
i.
anlamsız/yersiz şey
48
Konuşma Dili
eggs in moonlight
i.
dam üstünde saksağan vur beline kazmayı
49
Konuşma Dili
eggs in moonlight
i.
deli saçması
50
Konuşma Dili
place all your eggs in one basket
f.
her şeyini riske atmak
51
Konuşma Dili
what's that got to do with the price of eggs? [us]
expr.
ne alaka?
52
Konuşma Dili
what's that got to do with the price of eggs? [us]
expr.
ne alakası var?
53
Konuşma Dili
what's that got to do with the price of eggs? [us]
expr.
alakaya çay demle?
54
Konuşma Dili
what's that got to do with the price of eggs? [us]
expr.
ne ilgisi var?
55
Konuşma Dili
what's that got to do with the price of eggs? [us]
expr.
kel alaka?
Idioms
56
Deyim
a few eggs short of a dozen
i.
tahtası eksik/noksan
57
Deyim
a few eggs short of a dozen
i.
aklı noksan
58
Deyim
a few eggs short of a dozen
i.
kafadan kontak
59
Deyim
a few eggs short of a dozen
i.
üşütük
60
Deyim
a few eggs short of a dozen
i.
deli
61
Deyim
a few eggs short of a dozen
i.
akılsız
62
Deyim
a few eggs short of a dozen
i.
kaçık
63
Deyim
walking on eggs
i.
ayağını denk alma
64
Deyim
walking on eggs
i.
dikkatli olma
65
Deyim
walking on eggs
i.
dikkat etme
66
Deyim
walking on eggs
i.
temkinli davranma
67
Deyim
put all your eggs in one basket
f.
tek bir şeye bel bağlamak
68
Deyim
kill the goose that lays the golden eggs
f.
altın yumurtlayan tavuğu kesmek
69
Deyim
walk on eggs
f.
dikkat etmek zorunda olmak
70
Deyim
walk on eggs
f.
dikkatli olmak
71
Deyim
walk on eggs
f.
dikkat etmek
72
Deyim
walk on eggs
f.
ince buz üzerinde yürümek
73
Deyim
teach one's grandmother to suck eggs
f.
müslüman mahallesinde salyangoz satmak
74
Deyim
put all one's eggs in one basket
f.
sermayeyi kediye yüklemek
75
Deyim
teach one's grandmother to suck eggs
f.
tereciye tere satmak
76
Deyim
walk on eggs
f.
temkinli davranmak
77
Deyim
put all one's eggs in one basket
f.
varını yoğunu tehlikeye atmak
78
Deyim
put all one's eggs in one basket
f.
varını yoğunu riske atmak
79
Deyim
take eggs for money
f.
kendini kazıklatmak
80
Deyim
take eggs for money
f.
birinin kendini kazıklamasına izin vermek
81
Deyim
take eggs for money
f.
kendini suistimal ettirmek
82
Deyim
take eggs for money
f.
birinin kendini suistimal etmesine/kandırmasına izin vermek
83
Deyim
take eggs for money
f.
havasını almak
84
Deyim
take eggs for money
f.
eli boş çıkmak
85
Deyim
have all (one's) eggs in one basket
f.
sermayeyi kediye yüklemek
86
Deyim
have all (one's) eggs in one basket
f.
varını yoğunu riske atmak
87
Deyim
have all (one's) eggs in one basket
f.
varını yoğunu tehlikeye atmak
88
Deyim
have all (one's) eggs in one basket
f.
tüm enerjisini/kaynaklarını kaybetmek pahasına tek bir yere harcamak/yatırmak
89
Deyim
put all your eggs into one basket
f.
tek bir şeye bel bağlamak
90
Deyim
put all your eggs into one basket
f.
tüm kaynaklarını aynı işe yatırmak
91
Deyim
put all your eggs into one basket
f.
tüm yumurtalarını aynı sepete koymak
92
Deyim
put all your eggs into one basket
f.
tüm parasını/emeğini tek bir şeye yatırmak
93
Deyim
teach (one's) grandmother (how) to suck eggs
f.
tereciye tere satmak
94
Deyim
teach (one's) grandmother (how) to suck eggs
f.
müslüman mahallesinde salyangoz satmak
95
Deyim
teach grandmother to suck eggs
f.
tereciye tere satmak
96
Deyim
teach grandmother to suck eggs
f.
müslüman mahallesinde salyangoz satmak
97
Deyim
he who will steal the eggs, will steal the hen.
expr.
azı çalan çoğu da çalar
98
Deyim
you've got to crack a few eggs to make an omelette
expr.
bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
99
Deyim
sure as eggs is eggs
expr.
iki artı ikinin dört ettiği kadar
100
Deyim
sure as eggs is eggs
expr.
iki artı ikinin dört etmesi kadar kesin
101
Deyim
sure as eggs is eggs
expr.
kesin
102
Deyim
sure as eggs is eggs
expr.
şüphe götürmez
103
Deyim
teach one's grandmother to suck eggs
expr.
tereciye tere satma
104
Deyim
don't teach your grandmother to suck eggs
expr.
tereciye tere satılmaz
105
Deyim
there is reason in the roasting of eggs
expr.
her şeyin bir nedeni/sebebi var
106
Deyim
there is reason in the roasting of eggs
expr.
sebepsiz kuş bile uçmaz
107
Deyim
(as) sure as eggs (is eggs)
expr.
kesin olarak
108
Deyim
(as) sure as eggs (is eggs)
expr.
kesinlikle
109
Deyim
(as) sure as eggs (is eggs)
expr.
şüphesiz
110
Deyim
eggs is eggs
expr.
yüzde yüz
111
Deyim
eggs is eggs
expr.
kesin
112
Deyim
eggs is eggs
expr.
şüphe götürmez
113
Deyim
eggs is eggs
expr.
iki artı ikinin dört etmesi kadar kesin
Speaking
114
Konuşma
don't teach your grandmother how to suck eggs
expr.
bana ne yapacağımı söyleme
115
Konuşma
how many eggs does a chicken lay per day?
expr.
bir tavuk bir günde kaç defa yumurtlar?
116
Konuşma
don't teach your grandmother how to suck eggs
expr.
bilene ne yapacağını söyleme
117
Konuşma
don't teach your grandmother how to suck eggs
expr.
tereciye tere satma
118
Konuşma
don't put all your eggs in one basket
expr.
tüm kaynaklarını aynı işe yatırma
119
Konuşma
don't put all your eggs in one basket
expr.
tüm yumurtalarını aynı sepete koyma
Medical
120
Medikal
fertilized chicken eggs
i.
döllenmiş tavuk yumurtaları
Gastronomy
121
Mutfak
quail eggs
i.
bıldırcın yumurtası
122
Mutfak
double yolked eggs
i.
çift sarılı yumurta
123
Mutfak
poached eggs with yoghurt
i.
çılbır
124
Mutfak
a dish made of poached eggs and yogurt
i.
çılbır
125
Mutfak
soup made with flour, eggs milk and lemon
i.
çene çarpan çorbası
126
Mutfak
benedict eggs
i.
çılbır
127
Mutfak
scrambled eggs
i.
çırpılıp yağda pişirilmiş yumurta
128
Mutfak
poached eggs d’orsay with yoghurt and melted butter
i.
çılbır
129
Mutfak
fried eggs with bacon
i.
domuz pastırmalı yağda yumurta
130
Mutfak
wheat soup with eggs and yogurt
i.
dövme çorbası
131
Mutfak
scrambled eggs with tomatoes
i.
domatesli omlet
132
Mutfak
scrambled eggs with truffle
i.
domalanlı omlet
133
Mutfak
stuffed eggs
i.
doldurulmuş yumurta
134
Mutfak
hard-boiled eggs
i.
haşlanmış katı yumurta
135
Mutfak
eggs mimosa
i.
içli yumurta
136
Mutfak
ham and eggs
i.
jambonlu yumurta
137
Mutfak
ham and eggs
i.
jambonlu omlet
138
Mutfak
deviled eggs
i.
içli yumurta
139
Mutfak
scrambled eggs
i.
karıştırılmış yumurta
140
Mutfak
fried scrambled eggs
i.
karıştırılmış yağda yumurta
141
Mutfak
minced meat stuffed with eggs
i.
kıyma sarması
142
Mutfak
medium-boiled eggs
i.
kayısı yumurta
143
Mutfak
cold eggs with mayonnaise
i.
mayonezli katı yumurta
144
Mutfak
russian eggs
i.
mayonezli yumurta
145
Mutfak
eggs scrambled with tomatoes and green pepper
i.
menemen
146
Mutfak
turkish style scrambled eggs with chopped onions, tomatoes and sliced green peppers
i.
menemen
147
Mutfak
a dish made with vegetable and eggs
i.
menemen
148
Mutfak
poached eggs
i.
poşe yumurta
149
Mutfak
potatoes with scrarnbled eggs
i.
patatesli yumurta
150
Mutfak
soft-boiled eggs
i.
rafadan yumurta
151
Mutfak
russian eggs
i.
rus salatasının üzerine koyulan yumurtalar
152
Mutfak
fried eggs
i.
sahanda yumurta
153
Mutfak
poached eggs
i.
sirkeli sıcak suda pişirilmiş yumurta
154
Mutfak
scrambled eggs with garlic sausages
i.
sucuklu yumurta
155
Mutfak
fried eggs
i.
yağda yumurta
156
Mutfak
scrambled eggs
i.
yağda yumurta
157
Mutfak
eggs and soldiers
i.
yumurtanın sarısına batırılıp pişirilmiş kızarmış ekmek
158
Mutfak
stuffed eggs
i.
yumurta dolması
159
Mutfak
deviled eggs
i.
yumurta dolması
160
Mutfak
eggs mimosa
i.
yumurta dolması
161
Mutfak
poached eggs with yoghourt
i.
yoğurtlu çılbır
162
Mutfak
eggs benedict
i.
benedict usulü yumurta
163
Mutfak
bacon and eggs
i.
domuz pastırmalı yumurta
164
Mutfak
cock's eggs
i.
sarısı olmayan küçük yumurta
165
Mutfak
scrabbed eggs
i.
haşlanmış yumurtaya tereyağı, tuz ve biberin eklenmesi ile hazırlanan bir büyük perhiz yemeği
Chemistry
166
Kimya
pharaoh's serpents' eggs
i.
cıva(ii) tiyosiyanat tepkimesi ile çalışan bir havai fişek
167
Kimya
pharaoh's serpents' eggs
i.
firavun'un yılanı
Marine Biology
168
Deniz Biyolojisi
number of eggs
i.
döl verimi
169
Deniz Biyolojisi
green eggs
i.
yeşil yumurta
170
Deniz Biyolojisi
number of eggs
i.
yumurta sayısı
Zoology
171
Zooloji
insect eggs
i.
böcek yumurtaları
172
Zooloji
lay eggs
f.
yumurtalarını bırakmak
173
Zooloji
deposit eggs
f.
yumurta bırakmak
Botanic
174
Botanik
bacon and eggs
i.
gazal boynuzu
175
Botanik
butter-and-eggs
i.
keten otu
176
Botanik
butter-and-eggs
i.
nevruz otu
177
Botanik
butter-and-eggs
i.
nevruzotu
178
Botanik
bacon and eggs
i.
serpik
179
Botanik
bacon and eggs
i.
gazalotu
180
Botanik
bacon-and-eggs
i.
gazalotu
181
Botanik
butter and eggs
i.
nevruz otu
182
Botanik
butter-and-eggs
i.
abd'nin güneybatısına özgü mor çiçekli bir bitki
183
Botanik
cock's eggs
i.
arjantin'e özgü, meyveleri yumurta şeklinde olan yabani otlu bir asma
184
Botanik
cock's-eggs
i.
arjantin'e özgü, meyveleri yumurta şeklinde olan yabani otlu bir asma
185
Botanik
cock's eggs
i.
arjantin'e özgü, meyveleri yumurta şeklinde olan yabani otlu bir asma
186
Botanik
cock's-eggs
i.
salpichroa rhomboidea bitkisinin yumurta şeklinde meyvesi
187
Botanik
butter and eggs
i.
açıklı koyulu sarı çiçekleri olan çeşitli bitkilere verilen ad
188
Botanik
cock's eggs
i.
arjantin'e özgü beyaz çiçekli ve yumurta şeklinde meyve veren yabani bir asma
189
Botanik
golden eggs
i.
abd'nin pasifik kıyısı boyunca görülen sarı çiçekli bir çuha çiçeği
Breeding
190
Hayvancılık
eggs feed
i.
yumurta yemi
Slang
191
Argo
pigeon eggs
i.
fındık kadar meme
192
Argo
pigeon eggs
i.
memeleri çok küçük olan kadın
193
Argo
scrambled eggs
i.
askerlerin şapkalarında bulunan yaprak şeklinde altın işleme
194
Argo
scrambled eggs
i.
asker üniformasında rütbe belirten işaret
Modern Slang
195
Modern Argo
all eggs in one basket
s.
her şeyini riske atmış
196
Modern Argo
all eggs in one basket
s.
tek bir şeye bel bağlamış
197
Modern Argo
all eggs in one basket
s.
sermayeyi kediye yüklemiş
198
Modern Argo
all of your eggs in one basket
expr.
tek bir şeye bağlı kalma
199
Modern Argo
all of your eggs in one basket
expr.
tüm kaynaklarını tek bir şeye yatırma
200
Modern Argo
all of your eggs in one basket
expr.
tek bir şeye bel bağlama
201
Modern Argo
all of your eggs in one basket
expr.
tüm yumurtalarını aynı sepete koyma
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of eggs
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy