Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
giderek
"giderek"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
giderek
by degrees
zf.
2
Genel
giderek
gradually
zf.
3
Genel
giderek
ever
zf.
4
Genel
giderek
e'er
zf.
5
Genel
giderek
slowly
zf.
6
Genel
giderek
edgingly
zf.
"giderek"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 241 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
giderek büyüyen problem
a growing problem
i.
2
Genel
(giderek) artan kanıt
growing evidence
i.
3
Genel
giderek tükenme
gradual depletion
i.
4
Genel
giderek azalma
declining steadily
i.
5
Genel
giderek kötüleşme
getting worse
i.
6
Genel
giderek yok olma
fadeout
i.
7
Genel
giderek yok olma
fade-out
i.
8
Genel
bir binicinin diğerinin hemen arkasından ve belirli bir tarafından giderek üçüncü bir binicinin sarsılmadan geçmesini engelleme taktiği
box
i.
9
Genel
giderek artan büyüklükte, iç içe geçen kutular
chinese boxes
i.
10
Genel
her şeyin kötüleştiği ve evrenin giderek bozulduğu inancı
deteriorism
i.
11
Genel
giderek azalma
dwindling away
i.
12
Genel
(hanedan armalarında) ayın giderek büyümesi
increment
i.
13
Genel
ayın giderek büyümesi
increscence
i.
14
Genel
resimde gölgenin giderek ışıkla karıştığı alan
penumbra
i.
15
Genel
hızla giderek alınan menzil
soar
i.
16
Genel
giderek gelişen kimse
stairstep
i.
17
Genel
giderek gelişen kimse
stair-step
i.
18
Genel
giderek küçülmek
dwindle
f.
19
Genel
duygularını giderek doruğa çıkarmak
work up
f.
20
Genel
giderek varmak (bir yere)
work up to
f.
21
Genel
giderek yavaşlamak
wind down
f.
22
Genel
giderek artmak
gradually increase
f.
23
Genel
giderek artmak
climax
f.
24
Genel
(ay) giderek büyümek
wax
f.
25
Genel
giderek azalmak
gradually decrease
f.
26
Genel
giderek irileşmek
be getting bigger and bigger
f.
27
Genel
giderek büyümek
be getting bigger and bigger
f.
28
Genel
önden giderek yolu göstermek
lead the way
f.
29
Genel
(ses) giderek azalmak
fade
f.
30
Genel
(yaşamsal bir şeyi) giderek kaybetmek
bleed
f.
31
Genel
yaşlı nüfusu giderek artmak
grey
f.
32
Genel
giderek çekici hale gelmek
grow (on)
f.
33
Genel
giderek ilgi çekici olmak
grow (on)
f.
34
Genel
giderek çekici hale gelmek
grow (upon)
f.
35
Genel
giderek ilgi çekici olmak
grow (upon)
f.
36
Genel
giderek geliştirmek
compile
f.
37
Genel
giderek azaltmak
peak
f.
38
Genel
giderek azalmak
fine
f.
39
Genel
(daha sonra internetten alınacak ürünler için) mağazaya giderek ürünleri incelemek
showroom
f.
40
Genel
giderek artan
ever increasing
s.
41
Genel
giderek artan
cumulative
s.
42
Genel
giderek artan
ever-increasing
s.
43
Genel
giderek genişleyen
ever expanding
s.
44
Genel
görülme sıklığı giderek artan
increasing in prevalence
s.
45
Genel
giderek artan
growing
s.
46
Genel
giderek artan
increasing
s.
47
Genel
giderek daralan
ever-narrowing
s.
48
Genel
giderek artan
addititious
s.
49
Genel
giderek çoğalan
multiplying
s.
50
Genel
giderek kötüleşen
downhill
s.
51
Genel
eğimi giderek azalan
declivous
s.
52
Genel
giderek kapanan
still-closing
s.
53
Genel
(rüzgar) giderek sertleşen
strengthening
s.
54
Genel
merkeze giderek
afferently
zf.
55
Genel
giderek daha çok
increasingly
zf.
56
Genel
hızla giderek
at speed
zf.
57
Genel
serbest giderek
(by) freewheeling
zf.
58
Genel
giderek artan bir şekilde
increasingly
zf.
59
Genel
giderek artan oranda
increasingly
zf.
60
Genel
giderek artan oranda
ever-increasingly
zf.
61
Genel
geriye doğru giderek
regressively
zf.
62
Genel
rahvan giderek
amblingly
zf.
63
Genel
yitip giderek
mancando
zf.
64
Genel
yitip giderek
mancante
zf.
65
Genel
at sırtında giderek
horseback
zf.
66
Genel
geriye doğru giderek
retrogradingly
zf.
67
Genel
oraya buraya giderek
on the road
zf.
68
Genel
unutulup giderek
into the discard
zf.
69
Genel
iyiye giderek
flourishingly
zf.
70
Genel
rahatça akıp giderek
flowingly
zf.
71
Genel
farklı yönlere giderek
scatteringly
zf.
72
Genel
yan yan giderek
sidlingly
zf.
73
Genel
sola giderek
sinister
zf.
74
Genel
sola giderek
sinisterwise
zf.
75
Genel
sola giderek
sinistrally
zf.
76
Genel
sola giderek
sinistrorsally
zf.
77
Genel
ileri giderek
from strength to strength
expr.
Phrasals
78
Öbek Fiiller
geriye giderek çıkmak
back out
f.
79
Öbek Fiiller
burnunun ucuna/yönünde giderek çıkmak
nose something out
f.
80
Öbek Fiiller
burnunun ucuna/yönünde giderek çıkmak
nose something out of something
f.
81
Öbek Fiiller
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak
fashion (something) after (something else)
f.
82
Öbek Fiiller
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak
fashion (something) on (something else)
f.
83
Öbek Fiiller
bir şeyi başka bir şeyin üzerinden giderek yapmak
fashion something on something
f.
84
Öbek Fiiller
(biri) tarafından giderek takdir edilmek
grow upon (someone or something)
f.
85
Öbek Fiiller
(biri) tarafından giderek/zamanla sevilmek
grow upon (someone or something)
f.
86
Öbek Fiiller
(biri) tarafından giderek takdir edilmek
grow on (someone or something)
f.
87
Öbek Fiiller
(biri) tarafından giderek/zamanla sevilmek
grow on (someone or something)
f.
88
Öbek Fiiller
giderek artmak
pile on
f.
89
Öbek Fiiller
giderek büyümek
pile on
f.
90
Öbek Fiiller
giderek artmak
pile onto
f.
91
Öbek Fiiller
giderek büyümek
pile onto
f.
92
Öbek Fiiller
giderek küçültmek
whittle away at (something)
f.
93
Öbek Fiiller
giderek kaybolmak
phase out of (something)
f.
94
Öbek Fiiller
giderek'-e doğru gelişmek
build up to
f.
95
Öbek Fiiller
giderek'-e doğru tırmanmak
build up to
f.
96
Öbek Fiiller
giderek büyüyüp (bir şey) haline gelmek
build up to
f.
97
Öbek Fiiller
giderek büyüyüp (bir şey) halini almak
build up to
f.
98
Öbek Fiiller
giderek (bir noktaya) doğru gelişmek
build up to (something)
f.
99
Öbek Fiiller
giderek (bir noktaya) doğru tırmanmak
build up to (something)
f.
100
Öbek Fiiller
giderek büyüyüp (bir şey) haline gelmek
build up to (something)
f.
101
Öbek Fiiller
giderek büyüyüp (bir şey) halini almak
build up to (something)
f.
102
Öbek Fiiller
giderek/yavaş yavaş (farklı bir görünüme, renge, ışığa) bürünmek
fade into
f.
103
Öbek Fiiller
(bir şey) üzerinden giderek (başka bir şey) yapmak
fashion (something) into (something else)
f.
104
Öbek Fiiller
-in üzerinden giderek yapmak
fashion on
f.
105
Öbek Fiiller
(biri) tarafından giderek takdir edilmek
grow upon (one)
f.
106
Öbek Fiiller
(biri) tarafından giderek/zamanla sevilmek
grow upon (one)
f.
107
Öbek Fiiller
(biri) tarafından giderek takdir edilmek
grow on (one)
f.
108
Öbek Fiiller
(biri) tarafından giderek/zamanla sevilmek
grow on (one)
f.
109
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) giderek bağları kopmak
grow away from (someone or something)
f.
110
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) ilişkisi giderek bozulmak
grow away from (someone or something)
f.
111
Öbek Fiiller
(biriyle/bir şeyle) duygusal bağı giderek zayıflamak/kopmak
grow away from (someone or something)
f.
112
Öbek Fiiller
giderek güzelleşmek
grow on
f.
113
Öbek Fiiller
giderek hoş bir hal almak
grow on
f.
114
Öbek Fiiller
giderek kabul edilebilir bir hale gelmek
grow on
f.
115
Öbek Fiiller
giderek güzelleşmek
grow upon
f.
116
Öbek Fiiller
giderek hoş bir hal almak
grow upon
f.
117
Öbek Fiiller
giderek kabul edilebilir bir hale gelmek
grow upon
f.
118
Öbek Fiiller
(bir şeyi) giderek keşfetmeye/anlamaya başlamak
home in on (something)
f.
119
Öbek Fiiller
giderek kesinleşmek/belirginleşmek
loom up
f.
120
Öbek Fiiller
giderek kaybolmak
phase out of
f.
121
Öbek Fiiller
(aracı) geri geri giderek çıkartmak
back out
f.
122
Öbek Fiiller
(birinden/bir şeyden) giderek/yavaş yavaş uzaklaşmak
sidle away (from someone or something)
f.
123
Öbek Fiiller
(bir şeyi) giderek aklına sokmak
wed (one) to (something)
f.
124
Öbek Fiiller
(bir şeyin) üzerine giderek/üzerinde çalışarak uzmanlaşmak
work on (something)
f.
125
Öbek Fiiller
giderek (bir şeye) doğru gelişmek
work up to (something)
f.
126
Öbek Fiiller
giderek (bir şeye) doğru tırmanmak
work up to (something)
f.
Phrases
127
İfadeler
giderek artan kanıtlar
growing body of evidence
i.
128
İfadeler
şansı/talihi yaver giderek
by guess and by God
expr.
129
İfadeler
(kadınlar için) çocuk yapma vaktinin giderek azalması
(the) clock is ticking
expr.
130
İfadeler
(kadınlar için) çocuk yapma vaktinin giderek azalması
biological clock is ticking
expr.
131
İfadeler
baskı giderek artarken
with pressure mounting
expr.
132
İfadeler
giderek kötüleşen
getting worse
expr.
133
İfadeler
sayıları giderek artan borçlular
a growing number of borrowers
expr.
134
İfadeler
(giderek) artan sayıda borçlu
a growing number of borrowers
expr.
135
İfadeler
(giderek) artan sayıda kişi
a growing number of people
expr.
136
İfadeler
(giderek) artan sayıda çalışma/araştırma
a growing number of studies
expr.
137
İfadeler
ve giderek artıyor/azalıyor
and counting
expr.
138
İfadeler
ve giderek de yükseliyor
and counting
expr.
Colloquial
139
Konuşma Dili
giderek/gittikçe (bir şey yapar) olmak
grow to (do something)
f.
140
Konuşma Dili
giderek başarılı olmuş
up, up, and away
s.
141
Konuşma Dili
bitip giderek
kerflooey
zf.
142
Konuşma Dili
giderek daha hızlı
faster and faster
zf.
143
Konuşma Dili
giderek gelişen
on the up and up
expr.
144
Konuşma Dili
giderek başarılı olan
on the up and up
expr.
145
Konuşma Dili
giderek/git gide gözden kaybolmak
going, going, gone
expr.
Idioms
146
Deyim
protestanlık öğretilerini yerine getiren fakat giderek daha politikleştirilmesi ve daha fazla muhafazakarlıkla ilişkilendirilmesi sebebiyle protestan olarak anılmaktan kaçınan kimse
exvangelical
i.
147
Deyim
bilgisayar yazılımının/sisteminin giderek eskimesi/yavaşlaması
software entropy
i.
148
Deyim
bilgisayar yazılımının/sisteminin giderek güncelliğini yitirmesi
software entropy
i.
149
Deyim
bilgisayar yazılımının/sisteminin giderek eskimesi/yavaşlaması
software rot
i.
150
Deyim
bilgisayar yazılımının/sisteminin giderek güncelliğini yitirmesi
software rot
i.
151
Deyim
birinin üstüne giderek onu sinirlendirmeye çalışmak
poke the bear
f.
152
Deyim
birinin üstüne giderek onu sinirlendirmeye çalışmak
poke a bear
f.
153
Deyim
giderek kötüleşmek
go to hell in a handbasket
f.
154
Deyim
giderek kötüleşmek
go to hell in a bucket
f.
155
Deyim
giderek daha kötü bir hal almak
go to hell in a handbasket
f.
156
Deyim
giderek daha kötü bir hal almak
go to hell in a bucket
f.
157
Deyim
ayık kalmakta giderek zorlanmak
fade fast
f.
158
Deyim
bilincini açık tutmakta giderek zorlanmak
fade fast
f.
159
Deyim
bir şeyin başlangıç dönemini yoğun olacak ve giderek yoğunluğu azalacak şekilde planlamak
front load
f.
160
Deyim
giderek kabul görmek
make ground
f.
161
Deyim
(birinin) üstüne giderek/sıkıştırarak davranışlarını düzeltmesini sağlamaya çalışmak
make things hot for (one)
f.
162
Deyim
(tekne) başka bir tekneyle aynı rotada giderek rota değişimi yapmak
hold tack with
f.
163
Deyim
giderek kötüleşmek
be downhill all the way
f.
164
Deyim
giderek kolaylaşmak
be downhill all the way
f.
165
Deyim
giderek daha başarılı olmak
be on the up and up
f.
166
Deyim
giderek/gittikçe (bir şey yapar) olmak
grow to do
f.
167
Deyim
'-in üstüne giderek/sıkıştırarak davranışlarını düzeltmesini sağlamaya çalışmak
make it hot for
f.
168
Deyim
birinin üstüne giderek/sıkıştırarak davranışlarını düzeltmesini sağlamaya çalışmak
make it hot for somebody
f.
169
Deyim
(birinin) üstüne giderek/sıkıştırarak davranışlarını düzeltmesini sağlamaya çalışmak
make it warm for (one)
f.
170
Deyim
(birinin) üstüne giderek/sıkıştırarak davranışlarını düzeltmesini sağlamaya çalışmak
make things warm for (one)
f.
171
Deyim
giderek yaşlanmak
not be getting any younger
f.
172
Deyim
giderek tepki göstermek
vote with feet
f.
173
Deyim
bir yerden ayrılarak/giderek tepki göstermek
vote with your feet
f.
174
Deyim
hoşuna giderek
to one's amusement
zf.
175
Deyim
giderek kötüleşen
all downhill from here
expr.
176
Deyim
giderek kolaylaşan
all downhill from here
expr.
177
Deyim
giderek başarılı olan
on the up
expr.
178
Deyim
giderek gelişen
on the up
expr.
179
Deyim
giderek gelişen
on the upgrade
expr.
180
Deyim
giderek daha kötü bir hal alma
to hell in a handbasket
expr.
181
Deyim
giderek kötüleşme
to hell in a handbasket
expr.
Trade/Economic
182
Ticaret/Ekonomi
denetimi ilgili işletmeye giderek yapan kişi
field auditor
i.
183
Ticaret/Ekonomi
evin satın alınmasından sonra aylık ödemeleri ilk yıllarda düşük daha sonra sonra giderek artan ipotek
graduated payment mortgage
i.
184
Ticaret/Ekonomi
giderek globalleşen dünya
increasingly globalized world
i.
185
Ticaret/Ekonomi
içinde giderek izleme prosedürü
walk-through procedure
i.
186
Ticaret/Ekonomi
giderek artan
ever-increasing
s.
187
Ticaret/Ekonomi
giderek güçlenen
strengthening
s.
188
Ticaret/Ekonomi
giderek değerlenen
strengthening
s.
Politics
189
Siyasal
herhangi bir seçmenin ön seçim sandığına giderek istediği aday adayına oy verebildiği önseçim
open primary
i.
190
Siyasal
ticaretin giderek artması
progressive expansion of the trade
i.
Industry
191
Sanayi
giderek daha karlı hale gelen işletme
growth industry
i.
192
Sanayi
giderek daha popüler hale gelen alan veya faaliyet
growth industry
i.
Insurance
193
Sigortacılık
primin sonraki yıllarda giderek indirildiği hayat poliçesi
reduction of premium policy
i.
Technical
194
Teknik
merkezkaçompaların giderek büyüyen mahfazası
volute chamber
i.
195
Teknik
volut veya giderek genişleyen hücreli difüzörsüz merkezkaç bir pompa
volute pump
i.
196
Teknik
sinyalin yeryüzünden uzay aracına giderek başlangıç noktasına geri dönme süresi
round-trip light time
i.
197
Teknik
bir ucu giderek küçülmek
taper
f.
198
Teknik
fitili erimiş balmumu ve giderek büyüyen delikler içinden geçirerek (mum) yapmak
draw
f.
Telecom
199
Telekom
giderek sönen dalganın bulunduğu alan
evanescent field
i.
Architecture
200
Mimarlık
yapı öğesinin giderek incelmesi
diminution
i.
Marine
201
Denizcilik
(gemi) fazla giderek durulacak yeri kaçırmak
overrun
f.
202
Denizcilik
bir karaya doğru bir karadan uzağa giderek
off and on
zf.
203
Denizcilik
bir karaya doğru bir karadan uzağa giderek
off-and-on
zf.
204
Denizcilik
alabildiğine orsa giderek
on a wind
zf.
Medical
205
Medikal
giderek artan bir toplum sağlığı sorunu
an increasing public health problem
i.
Anatomy
206
Anatomi
sola giderek
sinistrad
zf.
Pathology
207
Patoloji
kas gruplarının klonusu ve giderek ağırlaşan mental bozulma ile karakterize edilen kalıtımsal bir epilepsi
myoclonus epilepsy
i.
208
Patoloji
(vücut bölümü) giderek zayıflama işlevini yitirme
symptosis
i.
209
Patoloji
giderek zayıflayan
symptotic
s.
Statistics
210
İstatistik
giderek küçülen
dwindling
s.
211
İstatistik
giderek azalan
dwindling
s.
Biology
212
Biyoloji
distal uca doğru giderek kalınlaşan
clavated
s.
Biochemistry
213
Biyokimya
aşamalı giderek bozunma
degradation
i.
Marine Biology
214
Deniz Biyolojisi
giderek bozunma
degradation
i.
Astronomy
215
Gökbilim
ayın giderek büyüyen görünümü
increscent
i.
216
Gökbilim
(ay) giderek büyümek
increase
f.
217
Gökbilim
(ay) giderek büyüyen
increscent
s.
218
Gökbilim
(ay) uçları sola dönük şekilde giderek büyüyen
increscent
s.
Botanic
219
Botanik
giderek zararlı hale gelerek bitkiyi içten içe öldüren hastalık
decline disease
i.
Fishery
220
Balıkçılık
küçük bir tekneyle önden giderek balık sürülerinin ağ kurulurken kaçmalarını önleyen mürettebat üyesi
driver
i.
Education
221
Eğitim
ipucunun giderek arttırılmasıyla öğretim
least to most prompting
i.
222
Eğitim
ipucunun giderek azaltılmasıyla öğretim
most to least prompting
i.
223
Eğitim
ipucunun giderek arttırılmasıyla öğretim
system of least prompt
i.
224
Eğitim
ipucunu giderek azaltma yöntemi
system of most prompt
i.
225
Eğitim
eton college akademisyenlerinin üç yılda bir bath yolu yakınlarındaki bir tepeye giderek buradan geçenlerden okul için bağış topladıkları eski bir gelenek
montem
i.
226
Eğitim
eksik ve yanlışları giderek
remedially
zf.
Literature
227
Edebiyat
(homer'in yolundan giderek truva savaşı ve kahramanları konusunu ele alan) epik şairler
cyclic poets
i.
Geography
228
Coğrafya
dünya etrafında doğuya doğru giderek kazanılan takvim günü
gained day
i.
Military
229
Askeri
nesnenin menzilini arka arkaya ve giderek yükselen kısa atışlar yaparak tespit etmek
range
f.
Sport
230
Spor
(atletizm müsabakası) hızı giderek artan örgütlü bir grup tezahüratı
locomotive
i.
Football
231
Futbol
(ingiltere'de) maçlara pahalı gündelik giysilerle giderek kavga çıkaran genç erkek
casual
i.
232
Futbol
topun rakip gol alanına giderek rakibin hakimiyetinde ölü hale gelmesi ile elde edilen skor
rouge or single point
i.
Music
233
Müzik
giderek sessizleşerek kaybolan
perdendosi
s.
234
Müzik
giderek hızlanan
stretto
s.
Printery
235
Matbaa
giderek incelen boru biçimli giriş kanalı
tapered inlet manifold
i.
Abbreviation
236
Kısaltma
yitip giderek
manc
zf.
Archaic
237
Eski Kullanım
karanlıkta giderek
dark
zf.
238
Eski Kullanım
yanından geçip giderek
through one's sides
zf.
Slang
239
Argo
giderek artan öfke
burn
i.
240
Argo
(nüfus) giderek latinleşmek
brown
f.
Anthropology
241
Anthropology
ata ile giderek artan benzerlik
saturation
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of giderek
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy