heavily - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

heavily

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"heavily" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 17 sonuç

İngilizce Türkçe
General
heavily zf. aşırı derecede
heavily zf. ağır
heavily zf. ağır bir şekilde
heavily zf. ağır şekilde
heavily zf. şiddetle
heavily zf. ağırca
heavily zf. çok
heavily zf. ciddi ölçüde
heavily zf. çok yavaş ve güçlükle
heavily zf. zahmetle
heavily zf. zalimce
heavily zf. uyuşuk bir şekilde
heavily zf. sert bir şekilde
heavily zf. ıkına sıkına
heavily zf. ağır hizmete uygun olarak
Archaic
heavily zf. kederli bir şekilde
heavily zf. üzgün bir şekilde

"heavily" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 38 sonuç

İngilizce Türkçe
General
heavily fortified border i. ağır/sağlam biçimde takviye edilmiş sınır
heavily fortified border i. sağlam sınır
be heavily wounded f. ağır yara almak
drink heavily f. kafayı çekmek
drink heavily f. çok içmek
invest heavily in f. (bir şeye) çokça yatırım yapmak
invest heavily in f. (bir şeye) yoğun biçimde yatırım yapmak
damage heavily f. ağır zarar vermek
rain heavily f. bardaktan boşanırcasına yağmak
breathe heavily f. güçlükle nefes almak
heavily-budgeted s. fazla bütçe ayrılmış
heavily-built s. iri yarı
heavily-built s. kocaman
heavily modified s. büyük ölçüde değiştirilmiş
heavily in debt s. (ağır/çok) borca batmış
heavily sedated s. ağır/derin biçimde sakinleştirilmiş
more-heavily-loaded s. daha ağır yüklü
heavily traveled s. işlek
heavily traveled s. trafikli
heavily-laden s. ağır eşyalarla dolu
heavily-laden s. ağır eşyalar yüklenmiş
top-heavily zf. yıkılacakmış gibi
Colloquial
a heavily pregnant woman expr. karnı burnunda
Idioms
rain heavily f. bardaktan boşalırcasına yağmak
rely heavily on f. bel bağlamak
weigh heavily with (one) f. (biri) için ağır basmak
weigh heavily with (one) f. (biri) için çok önemli bir unsur olmak
weigh heavily with (one) f. (biri) için etkili bir unsur olmak
Speaking
this won't weight very heavily with her expr. bu, ona göre pek de önemli bir şey sayılmaz
this won't weight very heavily with her expr. gözünde pek önemli bir şey değil bu
Trade/Economic
heavily indebted poor countries i. aşırı borçlu fakir ülkeler
rely heavily on outside financial sources f. dışa aşırı bağımlı olmak
top-heavily zf. aşırı değerlenerek
Politics
heavily indebted poor country i. ağır borç yükü altındaki yoksul ülke
heavily indebted poor countries i. ağır borç yükü altındaki yoksul ülkeler
heavily indebted poor countries (hipc) i. ağır borçlu yoksul ülkeler
heavily populated s. yoğun nüfuslu
Geography
heavily modified water body i. büyük ölçüde değiştirilmiş su kütlesi