için yeterli - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

için yeterli



"için yeterli" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
için yeterli good enough for s.

"için yeterli" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 83 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir tabak veya öğün için yeterli sayıda veya miktarda (belirli bir yiyecek) mess i.
nefes almak için yeterli süre breathing while i.
geçinmek için yeterli imkanı olma independence i.
bir plan için gerekli kaynakların yeterli olup olmadığını belirleyen faaliyet planı değerlendirme kriteri feasibility test i.
için yeterli nitelikte olmak measure up f.
birisini bir iş için yeterli bulmak think someone is qualified f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak find enough courage (to do something) f.
meydana çıkarmak için yeterli olmak make f.
taşınacak yük için yeterli sayıda vagonu bir araya getirmek bunch f.
bir görev için yeterli nitelikleri olmayan uneligible s.
sınıflandırmak için yeterli dayanağı bulunan (takson) good s.
Phrasals
bir kimseyi bir şey için yeterli hale getirmek qualify someone for something f.
için yeterli hale gelmek qualify for f.
için yeterli hale getirmek qualify for f.
bir şey için yeterli olmak qualify for something f.
için yeterli olmak qualify for f.
için yeterli hale getirmek qualify for f.
belirli bir süre için yeterli olmak bridge over f.
(bir şey) için yeterli olmak suffice for (something) f.
(biri) için yeterli olmak suffice for (someone) f.
Proverb
senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir what's sauce for the goose is sauce for the gander
senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir what's good for the goose is good for the gander
Colloquial
(biri) için yeterli olmak do for (someone) f.
(biri) için yeterli olmak be good enough for (one) f.
(biri/bir şey) için yeterli olmak do for (someone or something) f.
(biri) için yeterli good enough for (one) s.
Idioms
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough spunk up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough nerve up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough guts up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the spunk up (to do something) f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough spunk up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the pluck up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti olmamak not have the stomach for something f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough courage up (to do something) f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough pluck up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough courage up (to do something) f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the pluck up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti olmamak have no stomach for something f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough nerve up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the nerve up (to do something) f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get enough guts up (to do something) f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the courage up (to do something) f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the nerve up (to do something) f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the guts up (to do something) f.
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak get the spunk up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the courage up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get enough pluck up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak get the guts up (to do something) f.
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti toplamak pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f.
herkes için yeterli miktarda enough to go around s.
herkes için yeterli miktarda enough to go round s.
bu, bir görevi yapmak veya bir durumla başa çıkmak için yeterli olmayacaktır. that won't cut it expr.
Speaking
bu benim için yeterli that's good enough for me expr.
üç kişiye yeter/üç kişi için yeterli. it is enough for 3 people expr.
Trade/Economic
herhangi bir makam için yeterli niteliklere sahip olmama ineligibility i.
Law
hafifletici olarak kabul edilmesi için gereken için yeterli tahrik sufficient provocation i.
hukuki işlemler için yeterli liege poustie [scotland] i.
Politics
avrupa parlamentosunda oylama için yeterli kişi sayısı quorum at the european parliament i.
(şirkette veya parlamentoda) karar verme yetkisini kullanmak için oylama organında yeterli miktarda oya sahip olma working control i.
Technical
kaçış için kendi kendine yeterli kapalı devre solunum aparatı self-contained closed-circuit breathing apparatus for escape i.
serbest solunum için yeterli hacim breathing space i.
at arabalarının aksının üstünde bulunup ön tekerleklerin dönmesi için yeterli mesafeyi sağlayan küçük bir ara parça bolster i.
Television
(program) planlanan yayın süresi için yeterli olmamak underrun f.
Architecture
yeterli dayanağın bulunmadığı durumlarda destek sağlamak için bükülmüş güçlü ve yassı demir çubuk bridle iron i.
Construction
son atışın yeterli patlama yaratabilmesi için sondaj deliğinin tabanını ön atışlarla genişletmek chamber f.
Aeronautic
ana roket kapatıldığında roket yakıtını yerinde tutmak için yeterli ivme sağlayan küçük roket motoru ullage rocket i.
yeterli uçuş kontrol özelliklerini sağlamak için (uçağın) bileşen parçalarını ayarlamak rig f.
Medical
yeterli oksijen ve karbon monoksit değişimi için organ dokusundan (sıvı) geçirmek perfuse f.
Math
büyüklüğün veya kümenin elemanlarından birini diğerlerinden ayırt etmek için gereken yeterli sayıdaki koordinat sayısını içeren koordinat grubu dimension i.
Geometry
kompleks oluşturmak için yeterli tüm çizgiler complex of lines i.
Religious
kutsal ruh'un rehberliğinin incil'i anlamak için yeterli olduğunu savunan, okuma yazmayı reddeden anabaptist mezhebi üyesi abecedarian i.
Military
düşmanı yenmek için yeterli kuvvetin olmaması underkill i.
kıyı şeridinin alay çıkarma timi gibi büyüklükteki bir birliğin çıkarma hücumu için yeterli ve kullanılabilir bölümü colored beach i.
savaş sırasında hava manevraları için yeterli yakıt ve mühimmat sağlamak üzere tasarlanan geçici tesis forward arming and refueling point i.
Card
oyuncunun bahsi açmasını için yeterli değere sahip kartlar opener i.
(briçte) bahis artırmak için fazlasıyla yeterli teklif double jump i.
(bazı kart oyunlarında) oyun bitmeden önce oyunu kazanmak için yeterli puana ulaştığını duyurmak count out f.
Photography
yeterli görüntü kalitesi elde etmek için lensin odaklanabileceği mesafeyle ilgili hyperfocal s.
Printery
bir metni yazdırmak için yeterli sayıda harfin bulunduğu set type family i.
Archaic
geçim için yeterli olma independency i.
geçim için yeterli imkanlara sahip olma independency i.
Slang
kenevir bitkisinin filizlerinin yatay olarak uzamasını ve yeterli ışık almasını sağlamak için bir çeşit ağ kullanarak yapılan yetiştirme yöntemi scrogging i.
kenevir bitkisinin filizlerinin yatay olarak uzamasını ve yeterli ışık almasını sağlamak için bir çeşit ağ kullanmak scrog f.