many - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

many

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"many" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 26 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
many s. birçok
many zf. çok
General
many i. çoğu
many i. çok sayıda insan
many i. çok miktarda şey
many s. bir hayli
many s. hayli
many s. bir yığın
many s. kaç
many s. birçok
many s. sürüsüne bereket
many s. nice
many s. sayılabilenler için ne kadar
many s. binbir türlü
many s. birçok
many s. bir dolu
many s. bir sürü
many zf. bini bir paraya
many zf. çok
many zm. bir çoğu
many zm. birçoğu
Technical
many i. birçoğu
many i. çoğu
many s. çok
Geography
many i. louisiana eyaletinde yerleşim yeri
Ottoman Turkish
many s. müteaddit

"many" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
many body effect i. çok kütleli etki
many electron theory i. çok eletronlu yapılar kuramı
many of i. in birçoğu
number of many figures i. çok büyük sayı
many people i. birçok kişi
many-sidedness i. çok kısımlılık
many-sidedness i. çok bölümlülük
many-sidedness i. çok taraflılık
many-valued logic i. çoklu değerli mantık
many of which i. nın bir çoğu
many of which i. nın çoğu
too many papers i. kağıt kalabalığı
many friends i. çok sayıda arkadaş
many-voiced choir i. çok sesli koro
the many i. çoğunluk
the many i. insanların büyük çoğunluğu
many friends i. birçok arkadaş
revolutions in many fields/areas i. birçok alandaki devrimler
many industries i. birçok endüstri
many [obsolete] i. eşlik
many [obsolete] i. refakat
many [obsolete] i. maiyet
many [obsolete] i. eşlik edenler
change hands many times f. elden ele dolaşmak
be a weave of so many things f. her tarakta bezi olmak
last for many hours f. saatlerce sürmek
have many projects going at once f. bin tarakta bezi olmak
resemble in many aspects f. birçok açıdan benzemek
know many languages f. çok dil bilmek
have many things to do f. yapacak çok şeyi olmak
have many things to do f. yapacak çok işi olmak
have many meanings f. birden çok anlama gelmek
have many meanings f. birden çok anlamı olmak
have many meanings f. birden çok anlama sahip olmak
log many nautical miles up on its last voyage f. (gemi) son yolculuğunda çok mesafe/deniz mili katetmek
take too many pills f. bir sürü hap almak
resemble in many aspects f. birçok açıdan benzemek
go many places f. birçok yere gitmek
have many things in common f. birçok ortak özelliği olmak
deal with the problem from many aspects f. konuyu çeşitli açılardan ele almak
with many knots s. düğüm düğüm
a good many s. hayli
many more s. çok
having many bright colours s. alacalı bulacalı
having many folds s. katmerli
great many s. bin bir
as many as s. kadar çok
having many problems s. problemli
a good many s. birçok
a great many s. bir hayli
a great many s. epey
a great many s. pek çok
a great many s. çok
like many others s. birçokları gibi
many-sided s. çok yanlı
many-sided s. kozmos
many-colored s. rengarenk
many-sided s. çok taraflı
many-sided s. çok bölümlü
many-colored s. çok renkli
many-sided s. çok kısımlı
many in number s. sayıca fazla
many a (somebody/something) s. birçok
many-coloured s. çok renkli
many-coloured s. rengarenk
many a s. bir dolu
many a s. bir sürü
many an s. bir dolu
many an s. bir sürü
many another s. bir dolu
many another s. bir sürü
many-chambered s. çok odalı
many-chambered s. çok bölmeli
many-lobed s. çok loblu
many-lobed s. çok kısımlı
many-minded s. çok sayıda melekeye sahip
many-minded s. birçok iş yapabilen
many-minded s. elinden her iş gelen
many-minded s. çok yönlü
many-sided s. birçok melekesi olan
many-sided s. birçok ilgi alanı olan
in many respects zf. birçok bakımdan
many years since zf. bundan çok sene evvel
in so many words zf. açıkça
for many a long year zf. yıllar yılı
a good many zf. çokça
a good many zf. epeyce
for many miles around zf. bütün civarda
in many ways zf. birçok hususta
in many fields zf. birçok sahada
many times more zf. kat kat
in many instances zf. çok kez
in many respects zf. birçok hususta
a good many zf. oldukça
in so many words zf. açık seçik bir şekilde
many a time zf. çok kere
many times zf. birçok kere
in many ways zf. birçok yönden
many times zf. kerrat
so many times zf. birçok defa
many times zf. çok kere
many times zf. çok kez
many times zf. çok defa
many times more zf. kat kat fazla
many times more zf. kat be kat
for many years zf. yıllarca
for many years zf. yıllardır
for many years zf. yıllardan bu yana
for many years zf. yıllardan beri
many a time zf. birbiri ardınca
many a time zf. çoğu kez
many a time zf. art arda
many a time zf. birçok kere
for many years zf. uzun yıllardır
for many years zf. uzun yıllardan beri
in many aspect zf. birçok anlamda
many years ago zf. çok seneler önce
many years ago zf. seneler önce
many years ago zf. yıllar evvel
many years ago zf. yıllar önce
many years ago zf. seneler evvel
in many respects zf. birçok yönden
in many aspects zf. birçok yönden
in many respects zf. bazı yönlerden
in many countries zf. birçok ülkede
for many centuries zf. asırlardır
for many centuries zf. yüzyıllardır
for many centuries zf. yüzyıllardan beri
over the course of many years zf. yıllardır
over the course of many years zf. yıllar boyunca
many times zf. pek çok kez
for many months zf. aylarca
for many months zf. aylardır
at many points zf. birçok noktada
at many points zf. birçok bakımdan
in many ways zf. birçok bakımdan
in many cases zf. birçok durumda
in many different ways zf. birçok farklı şekilde
one too many zm. istenilmeyen
one too many zm. fazla gelen
many of you zm. pek çoğunuz
many one zm. bir dolu insan
many one zm. insan kalabalığı
many one zm. birçok kişi
many happy returns ünl. nice mutlu senelere
Phrases
just one option among many i. birçok seçenekten yalnızca/sadece biri
one too many times i. birçok kereler
many of us i. birçoğumuz
many of the best players i. en iyi oyuncuların bir çoğu
half again as many zf. yarısı kadar daha
half again as many zf. bir buçuk misli/katı oldu
in so many words expr. açıkça
according to many researchers expr. birçok araştırmacıya göre
so many expr. bu kadar
too many cooks in the kitchen [us] expr. bir kadın tam kadın
this many a day expr. çoktan beri
many of them expr. çoğu
too many expr. çok fazla miktarda
too many expr. çok fazla
pretty many expr. haylice
too many expr. fazla
in so many words expr. harfi harfine
this many a day expr. hayli zamanlar
too many cooks in the kitchen [us] expr. iki kadın yarım kadın
too many cooks in the kitchen [us] expr. nerde çokluk
too many cooks in the kitchen [us] expr. orda bokluk
as many as it takes expr. ne kadar gerekirse
as many times as possible expr. mümkün olduğu kadar çok kez
many happy returns of the day expr. nice mutlu yıllara
one too many for expr. şaşırtan
after many years expr. seneler sonra
so many expr. pekçok
in so many words expr. uzun uzadıya
after many years expr. yıllar sonra
too many cooks in the kitchen [us] expr. üç kadın hiç kadın
of many years expr. uzun yıllara dayanan
one too many for expr. üstün gelen
going back many years expr. uzun yıllara dayanan
for so many years expr. bunca yıldır
for so many years expr. çok yıllardır
for me and many people expr. benim ve birçok insan için
at least so many expr. en az ... kadar
at least so many expr. en azından
at least so many expr. asgari
in many aspects expr. birçok açıdan
from many perspectives expr. birçok açıdan
many if not all expr. hepsi/tamamı değilse de çoğu
Proverb
quot homines tot sententiae (how many men, so many opinions) expr. ne kadar insan varsa o kadar fikir/doğru vardır
a word to the wise is enough, and many words won't fill a bushel anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
cowards die many times before their deaths korkunun ecele faydası yoktur
many a little makes a mickle damlaya damlaya göl olur
too many cooks spoil the broth horozu çok olan köyün sabahı geç olur
many hands make light work az eli aşta gör çok eli işte gör
there is many a true word spoken in jest her şakanın altında bir gerçek yatar
there is many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
there is many a true word spoken in jest çoğu doğru söz vardır ki şakacıktan söylenmiştir
there's many a good tune played on an old fiddle yaşlılar çok yetenekli olabilir
there's many a slip 'twixt the cup and the lip dereyi görmeden paçayı sıvama
too many cooks spoil the stew nerede çokluk orada bokluk
too many cooks spoil the broth horozu çok olan köyde sabah geç olur
too many cooks spoil the broth nerede çokluk orada bokluk
too many cooks spoil the stew horozu çok olan köyde sabah geç olur
there's many a true word spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçek payı vardır
many a true word is spoken in jest her şakada bir doğruluk payı vardır
many small make a great damlaya damlaya göl olur
so many countries so many customs ne kadar çok ülke o kadar fazla adet
he who begins many things, finishes but few çok işe başlayan az iş bitirir
many hands make light work bir elin nesi var iki elin sesi var
cowards die many times before their deaths korkaklar bin defa ölür
cowards die many times before their deaths korkaklar (ölmeden önce) bin defa ölür
cowards die many times before their death korkaklar ölmeden önce defalarca ölür
cowards die many times before their deaths korkaklar ölmeden önce defalarca ölür
cowards die many times before their death korkaklar (ölmeden önce) bin defa ölür
too many chiefs, not enough indians sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa?
many hands make light work birlikten kuvvet doğar
many a mickle makes a muckle damlaya damlaya göl olur
success has many fathers; failure is an orphan başarıyı sahiplenen çoktur; başarısızlık ise yetimdir
many a true word is spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
there's many a true word spoken in jest her şakada bir gerçeklik payı vardır
success has many fathers; failure is an orphan başarının ana babası çoktur, başarısızlık ise yetimdir
too many chiefs and not enough indians sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa?
too many cooks spoil the soup horozu çok olan köyde sabah geç olur
too many cooks spoil the soup nerede çokluk orada bokluk
too many cooks spoil the broth nerede çokluk orda bokluk
many are called but few are chosen çoğu (birçok kişi) çağrılır pek azı seçilir
(there are) too many chiefs and not enough indians emir veren çok, çalışan yok
(there are) too many chiefs and not enough indians sen ağa, ben ağa, bu ineği kim sağa?
(there are) too many chiefs and not enough indians sen ağa, ben ağa, inekleri kim sağa?
many a little makes a muckle damlaya damlaya göl olur
many a mickle makes a muckle damlaya damlaya göl olur
there is many a slip twixt cup and lip dereyi görmeden paçayı sıvama
there is many a slip twixt cup and lip görmeden emin olma
there's many a slip dereyi görmeden paçayı sıvama
there's many a slip twixt cup and lip dereyi görmeden paçayı sıvama
Colloquial
too many chores i. bir sürü angarya iş
too many attempts i. çok sayıda girişim
a man of many parts i. çok yönlü kişi
a man of many parts i. elinden birçok iş gelen kimse
a man of many parts i. on parmağında on marifet
house of many doors i. hapishane
house of many doors i. cezaevi
house of many doors i. hapis
too many attempts i. birçok girişim
be so much/many (something) f. baştan aşağı (saçma) olmak
be so much/many (something) f. sadece (isimden) ibaret olmak
have had one too many f. içkiyi fazla kaçırmış olmak
have had one too many f. çok sarhoş olmak
have had one too many f. çok içmiş olmak
be so much/many (something) f. çok (zor, karışık) gelmek
be so much/many (something) f. tamamen (bir şey olmak)
be so much/many (something) f. (bir şeyden) başka bir şey olmamak
be so much/many (something) f. (bir şeyden) ibaret olmak
be so much/many something f. tamamen bir şey olmak
be so much/many something f. bir şeyden başka bir şey olmamak
be so much/many something f. bir şeyden ibaret olmak
be so much/many something f. baştan aşağı bir şey olmak
be too many for f. için çok fazla olmak
be too many for f. için çok sayıda olmak
be too many for (someone) f. (biri) için çok fazla olmak
be too many for (someone) f. (birinin) baş edemeyeceği kadar çok olmak
be too many for (someone) f. (birinin) gücünü/kapasitesini aşmak
have had a few (too many) f. içkiyi fazla kaçırmak
have had a few (too many) f. sarhoş olmak
have had a few (too many) f. çok içmek
have had a few (too many) f. kafayı bulmak
one too many s. haddinden fazla içmiş
many times zf. birçok kez
many times zf. birçok defa
many times zf. birçok kere
good many zf. hayli
good many zf. çok
good many zf. epey
good many zf. pek çok
good many zf. çokça
good many zf. epeyce
good many zf. oldukça fazla
one too many expr. birbiri ardına (içki vb)
for many a long day expr. çok uzun süredir
one too many expr. fazlalık
one too many expr. fazlasıyla
one too many expr. içkiyi fazla kaçırmış
for how many years expr. kaç senedir
one too many expr. kalabalık eden
for how many years expr. kaç yıldır
for how many days expr. kaç gündür
for many years expr. senelerdir
for many reasons expr. pek çok nedenden dolayı
for many reasons expr. pek çok nedenden ötürü
for many a long day expr. uzun zamandan beri
for many years expr. uzun yıllar boyunca
many is the expr. birçok
many is the expr. çok sayıda
many is the expr. çoğu
a good many expr. bir hayli
a good many expr. çok
a good many expr. epey
a good many expr. pek çok
a good many expr. hayli
a good many expr. birçok
a good many expr. çokça
a good many expr. oldukça
a good many expr. epeyce
a good many expr. çok sayıda
a good many expr. çok miktarda
a good many expr. bir sürü
a good many expr. oldukça fazla
a great many expr. bir hayli
a great many expr. çok
a great many expr. epey
a great many expr. pek çok
a great many expr. hayli
a great many expr. birçok
a great many expr. çokça
a great many expr. oldukça
a great many expr. epeyce
a great many expr. çok sayıda
a great many expr. çok miktarda
a great many expr. bir sürü
a great many expr. oldukça fazla
half again as many/much expr. yarısı kadar daha
half again as many/much expr. bir buçuk misli/katı
half again as many/much expr. yüzde elli daha
many a day expr. sayısız gün
many a day expr. çok sayıda gün
many a day expr. çok uzun zaman
Idioms
a man/woman of (many) parts i. elinden her iş gelen kişi
a man/woman of (many) parts i. on parmağında on marifet
a man/woman of (many) parts i. maharetli kimse
man of many talents i. on parmağında on marifet olan kimse
just how many i. tamamı kaç tane
too many irons in the fire i. aynı anda baş edebileceğinden fazla iş/proje
too many irons in the fire i. aynı anda haddinden fazla iş/proje
too many irons in the fire i. aynı anda yapılması mümkün olmayacak kadar çok iş/proje
too many irons in the fire i. aynı anda idare edebileceğinden fazla iş/proje
too many irons in the fire i. aynı anda kıvırabileceğinden fazla iş/proje
too many irons in the fire i. aynı anda başarabileceğinden fazla iş/proje
be (one) too many for someone i. birinin alt edemeyeceği kadar çok sayıda veya daha güçlü olmak
have many irons in the fire f. aynı anda bir sürü değişik işle uğraşmak
have many irons in the fire f. aynı anda bir sürü planı olmak
have one's finger in too many pies f. çok fazla/bin/kırk/her tarakta bezi olmak
know how many beans make five f. cin gibi olmak
have many irons in the fire f. değişik alanlarda aynı anda değişik işler yapmak
have one too many g and t's f. içkiyi (özellikle cin/tonik) fazla kaçarmak
have a few too many f. içkiyi fazla kaçırmak
have one too many f. içkiyi fazla kaçırmak
have many irons in the fire f. kırk tarakta bezi olmak
have too many irons in the fire f. kırk tarakta bezi olmak
have a few too many f. sarhoş olmak
have one too many f. sarhoş olmak
have many strings to (one's) bow f. elinin altında birçok güvenilir fırsat
have many strings to (one's) bow f. beceri, kaynak olmak
have many strings to (one's) bow f. birçok seçeneği olmak
wear too many hats f. aynı anda birden fazla/birçok sorumluluk almak
wear too many hats f. aynı anda birden fazla/birçok sorumluluğu üstlenmek
wear too many hats f. aynı anda birden fazla görev/rol üstlenmek
wear too many hats f. aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek
wear too many hats f. aynı anda birden fazla işe koşmak/bakmak
wear too many hats f. aynı anda birçok işi yürütmek
wear too many hats f. aynı anda birçok işe bölünmek
have too many balls in the air f. aynı anda birden çok şeyle uğraşmak
have too many balls in the air f. altından kalkamayacağı kadar çok şeyle uğraşmak
have too many balls in the air f. iki karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalışmak
have finger in too many pies f. çok fazla/bin/kırk/her tarakta bezi olmak
as many s. kadar çok
as many s. aynı sayıda
that many zf. o kadar
that many zf. söylendiği kadar
too many to count zf. çok
too many to count zf. bir sürü
too many chefs in the kitchen expr. herkes patron
too many chefs in the kitchen expr. herkes patron kesilmiş
too many chefs in the kitchen expr. bir işe elli kişi karışırsa …
too many chefs in the kitchen expr. çok el girerse …
too many cooks in the kitchen expr. bir işe çok sayıda kişinin karışması
too many cooks in the kitchen expr. yapılacak bir işte herkesin söyleyecek bir şeyi olması
too many cooks in the kitchen expr. herkesin patron kesilmesi
there are many ways to skin a cat expr. bir hedefe ulaşmanın birden çok yolu vardır
there are many ways to skin a cat expr. bir işi yapmanın birden çok yolu vardır
there are many ways to skin a cat expr. her problemin birden çok çözümü vardır
there are many ways to skin a cat expr. olmadı başka bir yol buluruz
there are many ways to skin a cat expr. olmadı başka bir hal çaresi vardır illaki
do not have too many irons in the fire expr. bir koltuğa iki karpuz sığmaz
many moons ago expr. çok uzun zaman önce
too many cooks spoil the broth expr. horozu çok olan köyde sabah erken olur
too many chiefs and not enough indians expr. emir veren çok çalışan yok
too many cooks spoil the broth expr. horozun çok olduğu yerde sabah erken olur
too many cooks spoil the broth expr. nerde çokluk orda bokluk
too many cooks spoil the broth expr. nerde çokluk, orada bokluk
too many cooks spoil the broth expr. nerede çokluk orda bokluk
just how many expr. tamı tamına ne kadar
many (and many)'s the time expr. birçok defa/kere
too many balls in the air expr. işi başından aşma
too many balls in the air expr. yapacak dünya kadar işi olma
not in so/as many words expr. açıkça
not in so/as many words expr. açık bir şekilde
not in so/as many words expr. harfi harfine
not in so/as many words expr. kelimesi kelimesine/üstü kapalı bir şekilde
not in so/as many words expr. açık olmayan bir şekilde
not in so/as many words expr. dolaylı olarak
how many angels can dance on the head of a pin expr. bir toplu iğnenin ucunda kaç melek dans eder
how many angels can dance on the head of a pin expr. bir iğnenin başında kaç melek dans edebilir
how many angels can dance on the head of a pin expr. yersiz/önemsiz entelektüel tartışma
how many angels can dance on the head of a pin expr. fındık kabuğunu doldurmayacak fikir tartışması
how many angels can dance on the head of a pin expr. gereksiz fikir tartışması
how many angels can dance on the head of a pin expr. pratikte bir önemi olmayan/bir yere varmayan entelektüel tartışma
how many angels can dance on the head of a pin expr. incir çekirdeğini doldurmayacak entelektüel tartışma
in so/as many words expr. kelimesi kelimesine
in so/as many words expr. açık seçik bir şekilde
in so/as many words expr. direkt olarak
in so/as many words expr. doğrudan
many and many's the time (that) [old-fashioned] expr. birçok defa/kere
many and many's the time (that) [old-fashioned] expr. defalarca
Speaking
how many people are there in your family? expr. ailende kaç kişi var?
there are many things to tell expr. anlatacak çok şey var
don't load down my car with too many people expr. arabama bir sürü insan doldurma
don't load down my car with too many people expr. arabamı bir sürü insanla doldurma
how many lights are there in this room? expr. bu odada kaç lamba var?
how many cigarettes have you smoked today? expr. bugün kaç tane sigara içtin?
so many expr. belirli bir miktar
how many calories are there in a banana? expr. bir muzda kaç kalori vardır?
how many times have I listened to you about this? expr. bunun hakkında anlattıklarını kaç kere dinledim?
there are many things expr. birçok şey var
how many people are working on this case? expr. bu davada kaç kişi çalışıyor?
there are many miracles expr. birçok mucize vardı
there are many ways to do it expr. bunu yapmanın birçok yolu var
how many more people have to die before this is over? expr. bu sona ermeden daha kaç kişi ölmek zorunda?
how many days are there in a week? expr. bir haftada kaç gün vardır?
how many cigarettes have you smoked today? expr. bugün kaç sigara içtin?
I have many wishes expr. birçok dileğim var
we have heard these excuses many times expr. bu bahaneleri çok duyduk
how many of these people? expr. bu insanların ne kadarı?
we've done this many times expr. bunu pek çok kez yaptık
how many pages do you read in an hour? expr. bir saatte kaç sayfa okursun?
how many times do i have to say it? expr. bunu daha kaç kere söylemem gerek?
how many eggs does a chicken lay per day? expr. bir tavuk bir günde kaç defa yumurtlar?
I saw many fish expr. bir sürü balık gördüm
how many days are there in a week? expr. bir haftada kaç gün var?
there are many ways to do this expr. bunu yapmanın birçok yolu var
how many months are there in a year? expr. bir yılda kaç ay vardır?
how many people are here from turkey? expr. burada türkiye'den kaç insan var
how many of these people? expr. bu insanların kaçı?
how many of these people? expr. bu insanların kaç tanesi?
there are many ways to be successful expr. başarılı olmanın birçok yolu vardır
many thanks to all who supported expr. destek olan herkese çok teşekkürler
as many of you know expr. çoğunuzun bildiği gibi
there are many people around me expr. çevremde çok sayıda insan var
I have many wishes expr. çok dileğim
many thanks expr. çok teşekkürler
and many more expr. daha birçokları
he doesn't talk to many people expr. çok insanla konuşmaz
did you have many toys? expr. çok oyuncağın var mıydı?
as many of you know expr. çoğunuzun bildiği üzere
I have many wishes expr. çok sayıda dileğim
how many rooms are there in your house? expr. evinizde kaç oda var?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yersin?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç defa dişlerini fırçalarsın?
how many rooms does your house have? expr. evinde kaç oda var?
how many rooms are there in your house? expr. evinde kaç oda?
how many rooms are there in your house? expr. eviniz kaç odalı?
how many rooms does your house have? expr. evinizde kaç oda var?
he saved my life many times expr. hayatımı pek çok kez kurtardı
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yersin/yersiniz?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsunuz?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yersin?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsunuz?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç sefer dişlerini fırçalarsın?
how many rooms are there in your house? expr. evin kaç odalı?
how many you got? expr. elinde kaç tane var?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç sefer dişini fırçalarsın?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kez dişini fırçalarsın?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kere dişlerini fırçalarsın?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsun?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kez dişlerini fırçalarsın?
how many rooms does your house have? expr. eviniz kaç odalı?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç defa dişini fırçalarsın?
how many hours do you sleep each night? expr. her gece/geceleri kaç saat uyursun?
how many times do you brush your teeth a day? expr. günde kaç kere dişlerini fırçalarsın?
how many meals do you eat a day? expr. günde kaç öğün yemek yiyorsun?
how many hours do you sleep at night? expr. gece kaç saat uyursun?
how many hours a day do you study? expr. günde kaç saat ders çalışıyorsun?
how many meals do you have a day? expr. günde kaç öğün yersin/yersiniz?
how many litres of water do you drink per day? expr. günde kaç litre su içersin?
how many litres of water do you drink per day? expr. günde kaç litre su içiyorsun?
how many classes do you have in a day? expr. günde kaç dersin var?
how many times a day do you brush your teeth? expr. günde kaç kere dişini fırçalarsın?
how many friends do you have? expr. kaç tane arkadaşın var?
how many friends do you have? expr. kaç arkadaşın var?
how many friends do you have? expr. kaç arkadaşınız var?
how many friends do you have? expr. kaç tane arkadaşınız var?
how many vehicles were involved in the crash? expr. kazaya kaç araç karıştı?
how many mobile phones did you buy? expr. kaç tane cep telefonu satın aldınız?
how many mobile phones did you buy? expr. kaç tane cep telefonu satın aldın?
how many children does he have? expr. onun kaç çocuğu var?
how many kids does he have? expr. onun kaç çocuğu var?
how many kids does she have? expr. onun kaç çocuğu var?
how many children does she have? expr. onun kaç çocuğu var?
how many siblings do you have? expr. kaç kardeşiniz var?
how many times (bigger/larger)? expr. kaç misli?