İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | mourn f. | yas tutmak | ||
The Iraqi people will doubtless not mourn the loss of their dictator. Irak halkı şüphesiz diktatörlerinin yasını tutmayacaktır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | mourn f. | yas tutmak | ||
The Iraqi people will doubtless not mourn the loss of their dictator. Irak halkı şüphesiz diktatörlerinin kaybının yasını tutmayacaktır. More Sentences |
||||
Genel | mourn i. | keder | ||
Genel | mourn i. | tasa | ||
Genel | mourn i. | devrilme durumunda rakibin yaralanmasını önlemek için mızrağın başına takılan halka | ||
Genel | mourn f. | matem tutmak | ||
Genel | mourn f. | kederlenmek | ||
Genel | mourn f. | yasını tutmak | ||
Genel | mourn f. | geleneksel yas belirtileri sergilemek | ||
Genel | mourn f. | siyah giyinmek | ||
Genel | mourn f. | kederle uğuldamak (güvercin) | ||
Genel | mourn f. | kederle söylemek | ||
Genel | mourn f. | kederli şekilde konuşmak | ||
Genel | mourn f. | derin pişmanlık duymak | ||
Genel | mourn f. | pişmanlığını ifade etmek |