oluşmuş - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

oluşmuş



"oluşmuş" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
General
oluşmuş consisted s.
oluşmuş composed s.
oluşmuş made s.
Archaic
oluşmuş constitute s.

"oluşmuş" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 197 sonuç

Türkçe İngilizce
General
çeşitli objelerden oluşmuş koleksiyon motley collection i.
toprakta veya kayalarda oluşmuş derin ve geniş çatlaklar chasm i.
açık zemin üstünde koyu renk kare desenlerden oluşmuş bir çeşit kumaş tattersall i.
iki ya da dörde katlanmış yapraklardan oluşmuş kitap folio i.
dört sesten oluşmuş vokal grubu barbershop quartet i.
ilk oluşmuş hali earliest formed i.
yeniden oluşmuş olma regenerateness i.
bir bölge üzerinden sürekli geçilmesiyle oluşmuş doğal yol trackway i.
geometrik şekillerden oluşmuş keskin çizgili resim hardedge i.
çamur seli şeklinde oluşmuş kaya öbeği mudflow i.
partenogenez ile oluşmuş canlı parthenote i.
sert malzemeden oluşmuş iğne benzeri cisim spicule i.
-den oluşmuş composed of s.
bölümlerden oluşmuş episodic s.
-den oluşmuş comprised of s.
ısı etkisiyle oluşmuş plutonic s.
önceden oluşmuş preformed s.
borulardan oluşmuş tubular s.
sadece eğrilerden oluşmuş agonic s.
eğrilerden oluşmuş curvilinear s.
parçalardan oluşmuş integrate s.
kendi kaynakları ile oluşmuş self-made s.
kendiliğinden oluşmuş self-created s.
kendi kendine oluşmuş self-created s.
ateş ısısıyla oluşmuş igneous s.
küme veya yığınlardan oluşmuş clumpy s.
yeni oluşmuş emerging s.
geometrik şekillerden oluşmuş keskin çizgili resim ile ilgili hardedge s.
üzerinde yara oluşmuş mounded over s.
yeni oluşmuş oncoming s.
-den oluşmuş compact s.
fasiküllerden oluşmuş fascicular s.
fasiküllerden oluşmuş fasciculate s.
liflerle oluşmuş filamentary s.
deniz hareketleri nedeniyle oluşmuş sea s.
yarısı oluşmuş semiformed s.
yarılma veya bölünme sonucu oluşmuş anlamını veren bir ön ek schizo- ök.
yarılma veya bölünme sonucu oluşmuş anlamını veren bir ön ek schiz- ök.
Colloquial
(bir şeyden) oluşmuş composed of (something) s.
birinden/bir şeyden oluşmuş comprised of someone or something s.
(bir şeyden) oluşmuş comprised of (something) s.
kendi içkini getir anlamındaki "bring your own" ifadesinin ilk harflerinden oluşmuş bir kısaltma byo expr.
kendi içkini/şişeni getir anlamındaki "bring your own booze/bottle" ifadesinin ilk harflerinden oluşmuş bir kısaltma byob expr.
kendi içkisini götürmek anlamındaki "bring your own" ifadesinin ilk harflerinden oluşmuş bir kısaltma byo expr.
Trade/Economic
bankaların kredi mekanizması ile oluşmuş bulunmayan mevduat primary deposit i.
Law
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı titular i.
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı lord of erection i.
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı titular of erection i.
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı titular of the teinds i.
iskoç hukukunda reform neticesinde oluşmuş dünyevi bir lordluk makamı titular of the tithes i.
Politics
abd'de faaliyet gösteren ve hedeflerine siyasal reform yerine doğrudan eylem yoluyla ulaşmayı amaçlayan özerk eylemci gruplardan oluşmuş antifaşist bir politik aktivist hareket antifa i.
Technical
bir çok parçanın birbiriyle kaynamasından oluşmuş birim weldment i.
iki veya daha fazla küçük dairenin birbirine geçmesiyle oluşmuş çember gimmal i.
molekülsel sıkışımla oluşmuş bileşik clathrate compound i.
önceden oluşmuş çatlak preexisting crack i.
tek bir tip modülden oluşmuş diziler arrays of one type of module i.
üst üste binmiş tahtalardan oluşmuş platform slicker i.
ayrı kısımlardan oluşmuş discrete s.
iki değerlikli bakırdan oluşmuş cupric s.
kemikten oluşmuş osseus s.
ortak eksen etrafında oluşmuş concentrical s.
-den oluşmuş anlamındaki sıfat yapan son ek -eous snk.
Textile
iplikte çok fazla bükülme nedeniyle oluşmuş zayıf nokta twit i.
Construction
yerinde oluşmuş kil residual clay i.
duvarda oluşmuş basamak scarcement i.
Mining
iki madenden oluşmuş bimetallic s.
Medical
cilt üzerinde oluşmuş doğum lekesi, pigmentli leke veya ben naeve i.
kaza ile oluşmuş travma accidental trauma i.
strese bağlı oluşmuş kapiller geçirgenlik capillary permeability aggravated by stress i.
tendonlardan oluşmuş tendinea i.
yeni oluşmuş büyüme neoplastic growth i.
küçük hücrelerden oluşmuş celluliferous s.
bez yapısından oluşmuş glandulous s.
glandül yapısından oluşmuş glandulous s.
ekimoz oluşmuş ecchymotic s.
Anatomy
kıkırdaktan oluşmuş kemik cartilage bone i.
farklı bir kemikleşme ile oluşmuş çıkıntı epicleidium i.
çok sayıda kol veya organdan oluşmuş common s.
kıkırdak içi kemikleşme ile oluşmuş endochondral s.
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip mamillated s.
Pathology
deri altında oluşmuş tümör phyma i.
mesanede oluşmuş (taş) cystolithic s.
Dermatology
epidermal dokudan oluşmuş epidermoid s.
Optics
yansıyan ışınların tek noktada toplanmasıyla oluşmuş olan (eğri, yüzey vb.) catacaustic s.
yansımayla oluşmuş catoptric s.
yansımayla oluşmuş catoptrical s.
Gastronomy
şerit/çubuk şeklinde kesilmiş çeşitli çiğ sebzelerden oluşmuş aperitif yiyecek crudites i.
Physics
farklı elementlerin atomlarından oluşmuş eksimer exciplex i.
zincir reaksiyonda bir önceki setten doğrudan oluşmuş çekirdek dizisi generation i.
katot ışınlı tüpün izinde bulunan, rastgele girişim sebebiyle oluşmuş birbirine yakın yer alan belirgin süreksizlikler grass i.
Chemistry
katyonu protonun nötr bir bileşiğe eklenmesi ile oluşmuş olan tuz onium compound i.
sodyum hidroksit çözeltisinden oluşmuş sodalı su soda lye i.
aynı molekülün farklı bölümleri arasındaki reaksiyon sonucu oluşmuş intramolecular s.
tribazik asitteki bir hidrojen atomunun metal atomu veya elektropozitif grupla değiştirilmesiyle oluşmuş (tuz) primary s.
aldozun oksitlenmesi ile oluşmuş karboksil içeren anlamını veren bir son ek -onic snk.
Biology
bireyin, üreme hücresinde bulunan tam olarak oluşmuş bir organizmanın büyümesiyle geliştiğine dair teori theory of preformation i.
fotosentez ile oluşmuş madde photosynthate i.
kısmen kıkırdaktan oluşmuş semicartilaginous i.
büyük oranda sudan oluşmuş bir kas dokusu hydrostat i.
eşeysiz üremeyle oluşmuş, genetik olarak özdeş hücre veya organizma grubu clon i.
partenogenez ile oluşmuş embriyo parthenote i.
spermin embriyonun önceden oluşmuş ilk halini içerdiği şeklindeki eski bir teori spermism i.
bir dizi halka veya zincir şeklinde oluşmuş catenate s.
bir dizi halka veya zincir şeklinde oluşmuş catenulate s.
konak hücrede oluşmuş endobiotic s.
farklı türden oluşmuş heterologous s.
basil gibi oluşmuş rod-shaped s.
basil gibi oluşmuş baculiform s.
partenogenez ile oluşmuş parthenote s.
partenogenez ile oluşmuş embriyodan elde edilen parthenote s.
Astronomy
yeni oluşmuş yıldız newborn star i.
evrenin ilk zamanlarında oluşmuş gezegen primordial planet i.
evrenin ilk zamanlarında oluşmuş yıldız primordial star i.
evrenin ilk zamanlarında oluşmuş primordial i.
evrenin ilk zamanlarında oluşmuş galaksi ancient galaxy i.
evrenin başlangıcında oluşmuş gaz bulutları primordial gas cloud i.
Botanic
ağaç gövdesinin yüzeyinde yangın, hastalık vs. nedeniyle oluşmuş deformasyon catface i.
yeni oluşmuş ahşap xylogen i.
çeşitli kara yosunlarının arkegonunu saran, gövde ucundan veya ana gövdeden oluşmuş tüp marsupium i.
çeşitli kara yosunlarının arkegonunu saran, gövde ucundan veya ana gövdeden oluşmuş bir tüp perigynium i.
birkaç karpelin birleşmesiyle oluşmuş pistil compound pistil i.
(yangın, hastalık nedeniyle) ağaç gövdesi yüzeyinde oluşmuş deformasyon scar i.
tek tohumluktan oluşmuş meyve (üzüm, kiraz) simple fruit i.
Apiculture
eklembacaklılarda kireçten oluşmuş sert kabuk parçası sclerite i.
Social Sciences
akrabalık temelinde oluşmuş kin-based s.
Linguistics
gerçek adın tersten yazılmasıyla oluşmuş mahlas ananym i.
History
paralı askerlerden oluşmuş birliğin komutanı condottiere i.
Archaeology
genellikle kemik, çömlek parçası ve deniz kabuğu gibi kalıntılar içeren ve bir tarihöncesi yerleşimin varlığına işaret eden evsel atıklardan oluşmuş büyük höyük kitchen midden i.
(paleontolojide) neredeyse tümüyle denizlalelerinin iskelet katmanlarından oluşmuş bir tortul kayaç rhodocrinite i.
Environment
nehir ağzında oluşmuş birikintilere ait veya ilişkili fluviomarine s.
nehir ve deniz hareketlerinin sonucunda özellikle nehir ağzında oluşmuş (birikintiler) fluviomarine s.
nehir ağzında oluşmuş birikintilere ait veya ilişkili fluvio-marine s.
nehir ve deniz hareketlerinin sonucunda özellikle nehir ağzında oluşmuş (birikintiler) fluvio-marine s.
Geography
kumdan oluşmuş yükselti veya tepe dune i.
orta derinlikte genellikle yerkürenin kabuğundaki çatlakları dolduran mağmanın soğuması ile oluşmuş kayalar hypabyssal rocks i.
su erozyonu sonucu oluşmuş yer altı kanalı katabothron i.
su erozyonu sonucu oluşmuş yer altı kanalı katavothron i.
yüzey erozyonu sonucu oluşmuş tepeler hills of circumdenudation i.
yeni oluşmuş kısa kanal cutoff i.
sürekli don bölgesinde yer alan ve hidrostatik basınç ile oluşmuş toprakla kaplı buz tepesi pingo i.
bir alandaki kayaların parçalanması ile oluşmuş toprak gibi gevşek malzeme geest i.
yamaçta doğal yollarla oluşmuş küçük seki sheeptrack i.
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip mamillate s.
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip mamillated s.
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip mammillate s.
özellikle buzul aşındırması sonucu oluşmuş tepelere sahip mammillated s.
Geology
çoğunluğu demirden oluşmuş meteor aerosiderite i.
los angeles'ta bulunan, 40 bin ila 8 bin yıl öncesini kapsayan dönemde içlerine hapsolmuş tarih öncesi hayvan ve bitkilerden fosil oluşmuş asfalt havuzları la brea tar pits i.
metamorfik kayaçta çevresindeki kayadan daha yakın zamanda oluşmuş kristalimsi yapı neoblast i.
buz kristallerinden oluşmuş kar firn i.
buz kristallerinden oluşmuş kar névé i.
yeni oluşmuş karada oluşan vadi consequent valley i.
yük kalkması ile oluşmuş eklem release joint i.
neredeyse tamamen deniz zambaklarının iskelet katmanlarından oluşmuş tortul kayaçlara verilen ad encrinite i.
kuvars ve epidottan oluşmuş bir taş epidosite i.
buz kütlesinin erimesi sonucu oluşmuş genellikle göl haline gelen çukur kettle hole i.
dağ zincirinden oluşmuş erozyon materyali molasse i.
hareket eden buzulun aşındırıcı etkileri ile oluşmuş, yalçın yamaçları bulunan u şekilli vadi glacial valley i.
britanya ve kuzeybatı avrupa'da devoniyen dönemde oluşmuş kalın bir tortul kayaç tabakası old red sandstone i.
kum, cüruf gibi malzemelerin kaynaşmasıyla oluşmuş volkanik kayaç peperine i.
bir jeolojik dönemde oluşmuş kayaçlar stage i.
göl kıyısında veya dibinde oluşmuş lacustrine s.
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketlerinden algoman s.
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketleriyle ilgili algoman s.
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketlerinden algomian s.
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketleriyle ilgili algomian s.
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketlerinden algomic s.
proterozoik dönemde oluşmuş dağları meydana getiren yer hareketleriyle ilgili algomic s.
başka yerde oluşmuş allothigenous s.
başka yerde oluşmuş allothogenic s.
ateşle oluşmuş pyrogenous s.
ateşle oluşmuş pyrogenetic s.
ateşle oluşmuş pyrogenic s.
suda biriken maddelerden oluşmuş (tortul kayaçlar) aqueous s.
erken prekambriyen dönemde oluşmuş metamorfik kayaçlara ait veya ilgili archaean s.
erken prekambriyen dönemde oluşmuş metamorfik kayaçlara ait veya ilgili archean s.
erken prekambriyen dönemde oluşmuş metamorfik kayaçlara ait veya ilgili archaeozoic s.
erken prekambriyen dönemde oluşmuş metamorfik kayaçlara ait veya ilgili archeozoic s.
bulunduğu yerde oluşmuş authigenic s.
bulunduğu yerde oluşmuş (kaya, mineral) autochthonal s.
bulunduğu yerde oluşmuş (kaya, mineral) autochthonic s.
paleojende oluşmuş eogene s.
paleojende oluşmuş palaeogene s.
içinde bulunduğu kayaçlardan sonra oluşmuş epigenetic s.
sıcak ve sığ sularda oluşmuş mineraller ile ilgili epithermal s.
yeryüzünün altındaki derinliklerde oluşmuş hypogene s.
tahribat ile oluşmuş (peyzaj veya jeolojik oluşum) destructional s.
(volkanik kayaç) iç püskürük yoluyla oluşmuş intrusive s.
daha eski kayaçlardan mekanik etkilerle türeyerek oluşmuş (kayaç) deuterogenic s.
canlı organizmalardan oluşmuş (kaya, kayaç) organogenic s.
geç prekambriyen dönemde oluşmuş proterozoic s.
Art
1900'lü yıllarda oluşmuş bir sanat grubu fauve i.
geometrik şekillerden oluşmuş keskin çizgili resim ile ilgili hard-edge s.
Printery
kağıdın uzun elekte oluşmuş hali web i.
Slang
alakasız parçalardan oluşmuş bir sistem kludge i.
alakasız parçalardan oluşmuş bir sistem kluge i.
British Slang
(aşırı bira içilmesinden oluşmuş) meme çevresindeki yağlar beer tits i.