rocket - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

rocket

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"rocket" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 26 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
rocket i. roket
General
rocket i. jülyen
rocket i. frenkmenekşesi
rocket i. havai fişek
rocket i. azar
rocket i. füze
rocket i. papara
rocket f. fırlamak
rocket f. roket atmak
rocket f. füze fırlatmak
rocket f. birden artmak
rocket f. roketle iletmek
rocket f. öne çıkarmak
rocket f. (kuş) kabararak kızarmak
rocket f. hızlı seyahat etmek
rocket f. hızla yukarı doğru uçmak
Technical
rocket i. roket
Gastronomy
rocket i. roka
Botanic
rocket i. roka
rocket i. avrupa'da yetişen, genellikle tazeyken hasat edilen ve salata yapımında kullanılan tek yıllık bir bitki
rocket i. haçlıgiller familyasından beyaz-mor güzel kokulu çiçekler açan bir bitki
Geography
rocket i. teksas eyaletinde şehir
Military
rocket i. füze
rocket i. roket
rocket i. tepkili mermi
rocket i. füze

"rocket" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 385 sonuç

İngilizce Türkçe
General
research rocket i. araştırma roketi
submarine rocket i. denizaltı roketi
dyer's rocket i. cehri
jato rocket i. jato roketi
liquid fuel rocket i. sıvı yakıtlı roket
solid rocket fuel i. katı roket yakıtı
rocket engines i. roket türbinleri
bottle rocket i. (küçük/ufak) havai fişek
bottle rocket i. (küçük) işaret fişeği
booster rocket i. hız kazandırıcı roket
distress rocket i. imdat fişeği
rocket scientist i. akıllı düşünür
rocket scientist i. bilim adamı
rocket scientist i. yönetim ekibindeki en zeki kişi
carrier rocket i. taşıyıcı roket
launch a rocket f. roket atmak
get a rocket f. zılgıt yemek
get a rocket f. papara yemek
get a rocket f. azar işitmek
the sales rocket f. satış patlamak
a person's blood sugar level rocket up/shoot up f. şekeri azmak
a person's blood sugar level rocket up/shoot up f. şekeri yükselmek
a person's blood sugar level rocket up/shoot up f. şekeri fırlamak
rocket the satellite into space f. uyduyu uzaya roket ile yollamak
rocket-propelled s. roket motoruyla çalışan
Phrasals
rocket into (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içine fırlamak
rocket into (something or some place) f. (bir şeye/yere) fırlamak
rocket into (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içine füze gibi dalmak
rocket into (something or some place) f. füze gibi (bir şeye/yere) fırlamak
rocket into (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içine roket gibi dalmak
rocket into (something or some place) f. roket gibi (bir şeye/yere) fırlamak
rocket into (something or some place) f. hızla (bir şeyin/yerin) içine dalmak
rocket into (something or some place) f. hızla (bir şeyin/yerin) içine girmek
rocket into (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içine fırlatmak
rocket into (something or some place) f. (bir şeye/yere) fırlatmak
rocket into (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içine füze gibi göndermek
rocket into (something or some place) f. füze gibi (bir şeye/yere) fırlatmak
rocket into (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içine roket gibi göndermek
rocket into (something or some place) f. roket gibi (bir şeye/yere) fırlatmak
rocket into (something or some place) f. hızla (bir şeyin/yerin) içine fırlatmak
rocket into (something or some place) f. hızla (bir şeye/yere) fırlatmak
rocket into (something or some place) f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) yükselmek
rocket into (something or some place) f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) gelmek
rocket into (something or some place) f. (bir konuma/sıralamaya/duruma) fırlamak
rocket into (something or some place) f. çok hızlı bir şekilde (bir duruma) gelmek
rocket into (something or some place) f. çok hızlı bir şekilde (bir şey) olmak
rocket into (something or some place) f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) yükseltmek
rocket into (something or some place) f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) getirmek
rocket into (something or some place) f. (bir konuma/sıralamaya/duruma) fırlatmak
rocket into (something or some place) f. çok hızlı bir şekilde (bir duruma) getirmek
rocket into (something or some place) f. çok hızlı bir şekilde (bir şey) haline getirmek
rocket to (something or some place) f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) yükselmek
rocket to (something or some place) f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) gelmek
rocket to (something or some place) f. (bir konuma/sıralamaya/duruma) fırlamak
rocket to (something or some place) f. çok hızlı bir şekilde (bir duruma) gelmek
rocket to (something or some place) f. çok hızlı bir şekilde (bir şey) olmak
rocket to (something or some place) f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) yükseltmek
rocket to (something or some place) f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) getirmek
rocket to (something or some place) f. (bir konuma/sıralamaya/duruma) fırlatmak
rocket to (something or some place) f. çok hızlı bir şekilde (bir duruma) getirmek
rocket to (something or some place) f. çok hızlı bir şekilde (bir şey) haline getirmek
rocket into something f. gökyüzüne/uzaya fırlamak
rocket into something f. hızla bir şeyin içine dalmak
rocket into something f. hızla bir yere fırlamak
rocket into something f. hızla bir şey (önem, ün, başarı) kazanmak
rocket into something f. hızla bir şeye yükselmek
rocket into something f. hızla bir şeye doğru tırmanmak
rocket into something f. bir anda bir şeyi (ünü, başarıyı) yakalamak
rocket into something f. hızla bir şeyi (ünü, başarıyı) elde etmek
rocket into something f. bir şey yolunda bir anda bir sıçrama yapmak
rocket into something f. bir şey yolunda hızlı bir çıkış yapmak
rocket to something f. gökyüzüne/uzaya fırlamak
rocket to something f. hızla bir şeyin içine dalmak
rocket to something f. hızla bir yere fırlamak
rocket to something f. hızla bir şey (önem, ün, başarı) kazanmak
rocket to something f. hızla bir şeye yükselmek
rocket to something f. hızla bir şeye doğru tırmanmak
rocket to something f. bir anda bir şeyi (ünü, başarıyı) yakalamak
rocket to something f. hızla bir şeyi (ünü, başarıyı) elde etmek
rocket to something f. bir şey yolunda bir anda bir sıçrama yapmak
rocket to something f. bir şey yolunda hızlı bir çıkış yapmak
rocket into f. içine fırlamak
rocket into f. -e fırlamak
rocket into f. içine füze gibi dalmak
rocket into f. hızla içine girmek
rocket into f. içine fırlatmak
rocket into f. -e fırlatmak
rocket into f. hızla (bir şeye) yükselmek
rocket into f. hızla (bir şeye) doğru tırmanmak
rocket into f. hızlı bir çıkış yapmak
rocket into f. bir anda bir sıçrama yapmak
rocket into f. hızla (bir şeyi) yakalamak/elde etmek
rocket to f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) yükselmek
rocket to f. hızla (bir konuma/sıralamaya/duruma) gelmek
rocket to f. -e fırlamak
rocket to f. çok hızlı bir şekilde (bir duruma) gelmek/getirmek
rocket to f. içine dalmak
rocket to f. -e yükselmek
rocket to f. hızla (bir şeye) doğru tırmanmak
rocket to f. hızlı bir çıkış yapmak
rocket to f. bir anda bir sıçrama yapmak
rocket to f. hızla (bir şeyi) yakalamak/elde etmek
rocket up f. fırlamak
rocket up f. hızla yükselmek
rocket up f. hızla ilerlemek
rocket up f. hızlı bir ilerleme/yükselme kaydetmek
Phrases
it is not rocket science expr. atla deve değil
Colloquial
crotch-rocket i. motosiklet
crotch-rocket i. özellikle crotch-rocket tipi motosiklet
rocket science i. matematiksel yetenek gerektiren zeka
rice-rocket i. Japonya'dan ithal edilen hızlı ve hafif bir motosiklet
rice-rocket i. yüksek performanslı japon spor motosikleti
bolt ya rocket expr. beni rahat bırak
bolt ya rocket expr. bas git
bolt ya rocket expr. yürü git
Idioms
put a rocket under somebody f. acele ettirmek/hızlandırmak
give somebody a rocket f. birini azarlamak
give somebody a rocket f. birine verip veriştirmek
go like a rocket f. sorunsuz çalışmak
get a rocket f. papara yemek
go like a rocket f. tıkır tıkır çalışmak
get a rocket f. zılgıt yemek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. hızla yükselmek (ve birden çakılmak)
rise like a rocket (and fall like a stick) f. hızla yükselip birden çakılmak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. roket hızında yükselmek (ve aynı hızla dibe vurmak)
rise like a rocket (and fall like a stick) f. roket hızıyla yükselip aynı hızla dibe vurmak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. bir anda parlamak (ve sönmek)
rise like a rocket (and fall like a stick) f. bir anda parlayıp sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. roket hızıyla yükseldiği yerden aynı hızla yere çakılmak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. çok hızlı bir şekilde parlayıp fıs diye sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. yıldızı bir anda parlamak (ve kısa sürede sönmek)
rise like a rocket (and fall like a stick) f. kısa süreli parlayıp sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. kısa süren bir başarı elde etmek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. geçici ve hızlı bir yükseliş yaşamak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. çarpıcı biçimde yükselmek (ve aynı şekilde düşüş yaşamak)
give (one) a rocket [uk/australia] f. (birine) fırça atmak
give (one) a rocket [uk/australia] f. (birini) haşlamak
give (one) a rocket [uk/australia] f. (birini) azarlamak
give (one) a rocket [uk/australia] f. (birinin) canına okumak
put a rocket under (someone or something) [uk] f. (birini/bir şeyi) harekete geçirmek/hızlandırmak
put a rocket under (someone or something) [uk] f. (birini/bir şeyi) motive/teşvik etmek
put a rocket under (someone or something) [uk] f. (birini/bir şeyi) dürtmek/güdülemek
rise like a rocket f. hızla yükselmek
rise like a rocket f. roket hızında yükselmek
rise like a rocket f. bir anda parlamak
rise like a rocket f. çarpıcı biçimde yükselmek
rise like a rocket f. hızla yukarı fırlamak
not a rocket science expr. çözümlenebilecek basit olay
it is not rocket science expr. o kadar/gözünde büyüttüğün kadar zor değil
it is not rocket science expr. atla deve değil
this is not rocket science expr. çok zor değil
it doesn't take a rocket scientist (to do something) expr. (bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
it doesn't take a rocket scientist (to do something) expr. (bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok
it doesn't take a rocket scientist (to do something) expr. (bir şeyi yapmak) atla deve değil
it's not rocket science expr. atla deve değil
it's not rocket science expr. o kadar/gözünde büyüttüğün kadar zor değil
not rocket science expr. çözümlenebilecek basit olay
not rocket science expr. atla deve değil
not rocket science expr. çok zor değil
not rocket science expr. o kadar/gözünde büyüttüğün kadar zor değil
you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr. (bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
you don't have to be a rocket scientist (to do something) expr. (bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok
Speaking
you don't have to be a rocket scientist expr. (bunu anlamak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
you don't have to be a rocket scientist expr. (bunu anlamak için) bilim adamı olmana gerek yok
it doesn't take a rocket scientist expr. (bunu anlamak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
it doesn't take a rocket scientist expr. (bunu anlamak için) bilim adamı olmana gerek yok
Institutes
section of weapon, ammunition, rocket and missile systems i. silah mühimmat roket ve füze sistemleri şubesi
Technical
rocket gun i. bazuka
rocket booster i. besleme roketi
takeoff rocket i. havalanma roketi
solid-fuel rocket i. katı yakıtlı roket
solid rocket propellant i. katı roket sevkedici
automatic rocket i. otomatik roket
rocket bobbin i. roket bobin
rocket propellant i. roket sevkedici
rocket launcher i. roketatar taşıtı
ablative nose of a rocket i. roketin ergiyen ucu
rocket launcher i. roket rampası
rocket launching i. roket fırlatma
rocket fuel i. roket yakıtı
rocket firing i. roket ateşleme
rocket engine i. roket makinesi
rocket engine i. roket motoru
rocket launcher i. roket fırlatıcısı
rocket sled i. roket kızağı
single-stage rocket i. tek kademeli roket
space rocket i. uzay roketi
remote controlled rocket i. uzaktan kumandalı roket
white rocket (diplotaxis erucoides) i. akdeniz'e özgü bir ot
rocket propellent i. roketi iten patlayıcı yük
rocket science i. füze bilimi
rocket science i. roketçilik
Textile
rocket bobbin i. roket bobin
Automotive
crotch rocket i. hız motoru
rice rocket i. japonya'dan ithal edilen hızlı ve hafif bir motosiklet
rice rocket i. asya menşeli araba
Aeronautic
rato (rocket-assisted takeoff) i. roket destekli kalkış
air augmented rocket i. artık gazlı roket
dual thrust rocket i. çift itmeli roket
test rocket i. deneme roketi
air to air rocket i. havadan havaya roket
hybrid rocket i. hibrit roket
boost rocket motor i. ilk hareket motoru
ideal rocket i. ideal roket
ducted rocket i. kanallı roket
red signal rocket i. kırmızı işaret fişeği
attitude rocket i. konum roketi
rocket driven i. roketle hareketli
rocket airplane i. roketli uçak
rocket assisted take-off i. roketli kalkış
rocket engine i. roket motoru
rocket assisted take-off gear i. roketli kalkış düzeni
liquid fuel rocket i. sıvı yakıtlı roket
apogee rocket i. son kademe roket motoru
aircraft rocket i. uçak roketi
hybrid rocket i. yakıcısı ve yanıcısı ayrı ayrı bulunan roket
boost rocket motor i. yardımcı roket motoru
ullage rocket i. ullage motoru
ullage rocket i. ullage roketi
ullage rocket i. ana roket kapatıldığında roket yakıtını yerinde tutmak için yeterli ivme sağlayan küçük roket motoru
rocket plane i. roket atıcılarla mücehhez uçak
rocket plane i. roket taşımak ve fırlatmak için tasarlanmış uçak
rocket ship i. dünya atmosferinin ötesinde navigasyon yapabilen roketli araç
rocket ship i. roketli uçak
rocket ship i. atmosfer ötesinde uçabilen roket motorlu uçak
ion rocket i. gaz halindeki yanıcı ürünler yerine iyonları dışarı atarak itme gücü elde eden roket motoru
rocket driven s. roketle çalışan
rocket driven s. roketle itilen
Marine
certificate for rocket parachute flare i. paraşütlü işaret fişeği uygunluk sertifikası
anchor rocket i. cankurtaranların kullandığı, halata bağlı çapa benzeri bir ucu olan roket
Gastronomy
garden rocket i. roka
Astronomy
vernier rocket i. küçük bir roket motoru
Botanic
tansy-leaved rocket i. küçük sarı çiçekleri olan, yıldız şeklinde çok yıllık bir bitki
sea rocket i. deniz teresi
garden rocket i. roka
rocket salad i. roka
american sea rocket (cakile edentula) i. sahil kıyılarında bulunan morumsu çiçekli bir bitki
rocket salad i. avrupa'da yetişen, genellikle tazeyken hasat edilen ve salata yapımında kullanılan tek yıllık bir bitki
garden rocket i. avrupa'da yetişen, genellikle tazeyken hasat edilen ve salata yapımında kullanılan tek yıllık bir bitki
rocket cress (barbarea vulgaris) i. nicarotu
rocket cress (sisymbrium barbarea) i. nicarotu
yellow rocket (barbarea vulgaris) i. nicarotu
yellow rocket (sisymbrium barbarea) i. nicarotu
sweet rocket i. akşamyıldızı
yellow rocket i. hardala benzer acı tadı olan sarı çiçekli bir bitki
rocket cress i. hardala benzer acı tadı olan sarı çiçekli bir bitki
garden rocket i. akşamyıldızı
dame's rocket i. akşamyıldızı
dames rocket i. hanım menekşesi
rocket larkspur i. güney avrupa'da yaygın bulunan bir hezaren bitkisi
wall rocket i. avrupa'ya özgü olup kuzey amerika'da da yetişen sarı çiçekli bir bitki
london rocket (sisymbrium Irio) i. bülbül otu
london rocket (sisymbrium Irio) i. londra'da yetişen çiçekleri haç biçiminde olan bir bitki
rocket larkspur i. güney avrupa'da yaygın olarak yetiştirilen çiçekli tek yıllık bir bitki
rocket cress (barbarea vulgaris) i. hardala benzer acı tadı olan sarı çiçekli bir bitki
rocket cress (sisymbrium barbarea) i. hardala benzer acı tadı olan sarı çiçekli bir bitki
yellow rocket (barbarea vulgaris) i. hardala benzer acı tadı olan sarı çiçekli bir bitki
yellow rocket (sisymbrium barbarea) i. hardala benzer acı tadı olan sarı çiçekli bir bitki
dyer's rocket i. muhabbet çiçeği
prairie rocket i. şebboy
prairie rocket i. zarifeotu
sea-rocket i. deniz teresi
sea-rocket i. deniz kenarlarında yetişen, pembe veya mor çiçekli tek yıllık bir bitki
Agriculture
rocket seed i. ızgın tohumu
rocket seed i. roka tohumu
History
rocket [dialect] i. piskopos cübbesi
Meteorology
rocket lightning i. roket şimşek
rocket sounding i. roketle sonda
Military
probe rocket i. araştırma roketi
research rocket i. araştırma roketi
moon rocket i. ay roketi
separation rocket i. ayırma roketi
barrage rocket i. baraj roketi
spin rocket i. burgu roketi
life rocket i. cankurtaran roketi
multiple launch rocket system i. çok namlulu roket sistemi
spin rocket i. cayrolu roket
multiple launch rocket system i. çoklu roketatar sistemi
multiple rocket launcher i. çoklu roket fırlatıcısı
multiple rocket launcher i. çok namlulu roketatar
multi-stage rocket i. çok katlı roket
multiple-launch rocket system i. çok namlulu roketatar sistemi
anti submarine rocket i. denizaltı avcı gemisi
training rocket system i. ders atış roket sistemi
submarine rocket i. denizaltı roketi
antisubmarine rocket i. denizaltı savunma roketi
antisubmarine rocket i. denizaltı tahrip roketi
rocket bomb i. füze bombası
general support rocket system i. genel destek roket sistemi
guided antitank rocket system i. güdümlü tanksavar roket sistemi
air-to-surface rocket i. havadan yere roket
anti-tank light rocket i. hafif tanksavar roketi
air-to-air rocket i. havadan havaya roket
rocket sentinel i. işaret fişeği gözcüsü
ideal rocket i. ideal roket
ion rocket i. iyon roketi
signal rocket i. işaret fişeği
landing rocket i. iniş roketi
signal rocket i. işaret roketi
step rocket i. kademeli roket
chemical rocket i. kimyasal roket
rocket motor i. katı roket motoru
dry fuel rocket i. kuru yakıtlı roket
control rocket i. kontrol roketi
self propelled rocket launchers i. kundağı motorlu roketatarlar
rocket bomb i. komutalı bomba
composite-based rocket fuel i. kompozit esaslı roket yakıtı
law rocket i. lav roketi
nuclear rocket i. nükleer roket
rocket industry i. roket sanayii
rocket ammunition i. roket mühimmatı
rocket-propelled i. roket güdümlü
rocket bomb i. roket bomba
rocket thrust i. roket çekişi
rocket motor pipe i. roket motor borusu
rocket head i. roket başı
principle of rocket propulsion i. roket tahrik prensibi
rocket missile i. roketli mermi
rocket-propelled grenade (rpg) i. roket güdümlü el bombası
rocket assisted take-off unit i. roket yardımlı kalkış cihazı
rocket target i. roket hedefi
rocket projectile i. roket mermisi
rocket igniter i. roket ateşleme tertibatı
rocket propulsion i. roket itme gücü
rocket projector i. roket atma cihazı
rocket projector i. roketatar
rocket warhead i. roket başlığı
rocket sled i. roket kızağı
rocket tail wing i. roket kuyruk kanadı
line charge launched by rocket i. roketle sevk edilen hat imla hakkı
rocket tail stabilizer i. roket kuyruk dengeleyicisi
rocket missile i. roketli bomba
rocket artillery i. roket topçusu
rocket launcher i. roketatar
rocket-propelled grenade (rpg) i. roketatar
rocket fuel i. roket yakıtı
free flight rocket i. serbest uçuşlu roket
liquid propellant rocket i. sıvı yakıtlı roket
rocket engine i. sıvı yakıtlı roket motoru
pyrotechnic tracer rocket warhead i. sis işaret roket harp başlığı
wet fuel rocket i. sulu yakıt roketi
glide rocket i. süzülme roketi
sounding rocket i. sondaj roketi
artillery rocket i. topçu roketi
sustainer rocket i. takviye roketi
life rocket i. tahlisiye fişeği
antitank rocket i. tanksavar roketi
rocket bomb i. tepkili bomba
aircraft rocket i. uçak roketi
free rocket over the ground i. yer üstü serbest roket
armour piercing rocket i. zırh delici roket
multi-stage rocket i. çok kademeli roket
multistage rocket i. çok kademeli roket
multistage rocket i. arka arkaya ateşlenen iki veya daha fazla tahrik ünitesinden oluşan roket
rocket base i. roket füzelerinin bulunduğu askeri üs
rocket range i. roket füzeleri için atış poligonu
rocket range i. roket menzili
rocket range i. roket erişimi
rocket ship i. roketle çalışan gemi
rocket ship i. roketatarlarla donatılmış küçük savaş gemisi
congreve rocket i. congreve roketi
congreve rocket i. bir askeri roket türü
free rocket i. havadayken yönlendirme veya kontrole tabi olmayan roket
Engineering
rocket engineer i. roket yapan ve test eden mühendis
rocket scientist i. roket yapan ve test eden mühendis
Slang
crotch-rocket i. yarış motoru
pocket rocket i. minyatür motosiklet
pocket rocket i. çocuk motosikleti
pocket rocket i. cep motosikleti
pocket rocket i. mini motosiklet
pocket rocket i. vibratör
rice rocket i. pirinç motoru
rice rocket i. yüksek performanslı japon spor motosikleti
pocket-rocket i. penis
pocket-rocket i. alet
blow a snot rocket f. bir parmak burnun bir deliğini kaparken diğerinden sümkürmek
blow a snot rocket f. sümük roketi yollamak
snot rocket f. sümkürmek
British Slang
pocket rocket i. penis
pocket rocket i. alet
sky (rocket) i. cep
snot-rocket i. sümkürerek çıkarılan sümük
Star Wars
rocket booster i. roket hızlandırıcı
rocket ship i. roket gemi
rocket-jumper troopship i. roket zıplayıcı askergemisi