|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Yaygın Kullanım |
come through f.
|
üstesinden gelmek |
|
Tom always comes through.
Tom her zaman üstesinden gelir.
More Sentences
|
| 2 |
Yaygın Kullanım |
through ed.
|
başından sonuna kadar |
|
Tom slept through the whole thing.
Tom başından sonuna kadar uyudu.
More Sentences
|
| 3 |
Yaygın Kullanım |
through ed.
|
yoluyla |
|
It will be built through concrete achievements which first create a de facto solidarity.'
Bu uzlaşma, öncelikle fiili bir dayanışma yaratan somut başarılar yoluyla inşa edilecektir.
More Sentences
|
| 4 |
Yaygın Kullanım |
through ed.
|
üzerinden |
|
It was not the European Union that trained, armed and helped the Taliban through Pakistan.
Taliban'ı eğiten, silahlandıran ve Pakistan üzerinden yardım eden Avrupa Birliği değildi.
More Sentences
|
| 5 |
Yaygın Kullanım |
through ed.
|
aracılığıyla |
|
Each dossier will be communicated through diplomatic channels to the other party, which may then add its own proposals.
Her dosya diplomatik kanallar aracılığıyla diğer tarafa iletilecek ve bu taraf da kendi önerilerini ekleyebilecektir.
More Sentences
|
| 6 |
Yaygın Kullanım |
through ed.
|
boyunca |
|
I am trying to work my way systematically through our week.
Haftamız boyunca sistematik bir şekilde ilerlemeye çalışıyorum.
More Sentences
|
| General |
|
| 7 |
Genel |
travelling through time i.
|
zaman yolculuğu |
|
The Doctor travels through time and space.
Doktor, uzay ve zamanda yolculuk yapar.
More Sentences
|
| 8 |
Genel |
go through f.
|
yapmak |
|
Give me one good reason why I should go through with this.
Bunu yapmam için bana iyi bir neden söyle.
More Sentences
|
| 9 |
Genel |
come through f.
|
atlatmak |
|
I promise you we'll all come through this together safely.
Sana söz veriyorum, bunu hep birlikte sağ salim atlatacağız.
More Sentences
|
| 10 |
Genel |
follow through f.
|
gerçekleştirmek |
|
Mary says she will follow through on her ambitions.
Mary hırslarını gerçekleştireceğini söylüyor.
More Sentences
|
| 11 |
Genel |
break through f.
|
zorla geçmek |
|
They attempted to break through the enemy line.
Düşman hattını zorla geçmeye kalkıştılar.
More Sentences
|
| 12 |
Genel |
run through f.
|
gözden geçirmek |
|
Let me quickly run through just a few points regarding the 2003 budget procedure.
2003 bütçe prosedürüne ilişkin birkaç noktayı hızlıca gözden geçirmeme izin verin.
More Sentences
|
| 13 |
Genel |
fall through f.
|
suya düşmek |
|
The project to build a new sports center has fallen through for lack of adequate funds.
Yeni bir spor merkezi inşa etme projesi, yeterli kaynak bulunamadığı için suya düşmüştür.
More Sentences
|
| 14 |
Genel |
go through f.
|
katlanmak |
|
I will go through that trouble again.
Bu zahmete tekrar katlanacağım.
More Sentences
|
| 15 |
Genel |
go through f.
|
gözden geçirmek |
|
I would like to ask whether they would like to go through their own amendment list one more time.
Kendi değişiklik listelerini bir kez daha gözden geçirmek isteyip istemediklerini sormak istiyorum.
More Sentences
|
| 16 |
Genel |
get through with f.
|
bitirmek |
|
Have you got through with your work?
İşini bitirdin mi?
More Sentences
|
| 17 |
Genel |
get through f.
|
geçmek |
|
She is anxious that it should get through under the Greek presidency.
Kendisi bu konunun Yunanistan'ın dönem başkanlığında geçmesi konusunda endişeli.
More Sentences
|
| 18 |
Genel |
look through f.
|
göz atmak |
|
He looked through a magazine.
Bir dergiye göz attı.
More Sentences
|
| 19 |
Genel |
pass through f.
|
içinden geçmek |
|
Pilot, this system we're passing through, the middle planet.
Pilot, içinden geçtiğimiz bu sistem, ortadaki gezegen.
More Sentences
|
| 20 |
Genel |
break through f.
|
görünmek |
|
The sun broke through the clouds.
Güneş, bulutların arasından göründü.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
Genel |
break through f.
|
çıkmak |
|
The sun broke through the clouds.
Güneş bulutların arasından çıktı.
More Sentences
|
| 22 |
Genel |
be through f.
|
işe yaramaz olmak |
|
I know that Tom is through.
Tom'un işe yaramaz olduğunu biliyorum.
More Sentences
|
| 23 |
Genel |
pull through f.
|
iyileştirmek |
|
Tom might pull through.
Tom iyileşebilir.
More Sentences
|
| 24 |
Genel |
go through f.
|
incelemek |
|
Anyone who went through the Article 13 discrimination package could see this.
Madde 13 ayrımcılık paketini inceleyen herkes bunu görebilir.
More Sentences
|
| 25 |
Genel |
get through f.
|
bitirmek |
|
She got through her work before five.
Beşten önce işini bitirdi.
More Sentences
|
| 26 |
Genel |
come through f.
|
başarmak |
|
Tom always comes through.
Tom her zaman başarır.
More Sentences
|
| 27 |
Genel |
go through with f.
|
tamamlamak |
|
Are you sure you want to go through with this?
Bunu tamamlamak istediğinden emin misin?
More Sentences
|
| 28 |
Genel |
skim through f.
|
göz gezdirmek |
|
He skimmed through the material.
Malzemeye göz gezdirdi.
More Sentences
|
| 29 |
Genel |
look through f.
|
gözden geçirmek |
|
We have looked through your letter carefully.
Mektubunu dikkatlice gözden geçirdik.
More Sentences
|
| 30 |
Genel |
pull through f.
|
paçayı kurtarmak |
|
I think you'll pull through.
Bence paçayı kurtaracaksın.
More Sentences
|
| 31 |
Genel |
be halfway through f.
|
yarılamak |
|
I am halfway through this detective story.
Bu dedektif hikayesini yarıladım.
More Sentences
|
| 32 |
Genel |
get through f.
|
ulaşmak |
|
Humanitarian aid must get through.
İnsani yardım ulaşmalı.
More Sentences
|
| 33 |
Genel |
get through f.
|
geçirmek |
|
How will they get through the cold winter in that tent?
Onlar soğuk kışı o çadırda nasıl geçirecek?
More Sentences
|
| 34 |
Genel |
live through f.
|
yaşamak |
|
We have lived through 120 currency crises, and they cannot be abolished.
120 döviz krizi yaşadık ve bu krizler ortadan kaldırılamaz.
More Sentences
|
| 35 |
Genel |
get through f.
|
başarmak |
|
We'll get through this.
Bunu başaracağız.
More Sentences
|
| 36 |
Genel |
go through with f.
|
gerçekleştirmek |
|
You must go through with your plan.
Planını gerçekleştirmelisin.
More Sentences
|
| 37 |
Genel |
page through f.
|
sayfalarını çevirmek |
|
She paged through the magazine.
Derginin sayfalarını çevirdi.
More Sentences
|
| 38 |
Genel |
pull through f.
|
atlatmak |
|
You'll pull through.
Atlatırsın.
More Sentences
|
| 39 |
Genel |
break through f.
|
yarıp geçmek |
|
The protestors broke through the barricades in front of the presidential palace.
Protestocular başkanlık sarayının önündeki barikatları yarıp geçtiler.
More Sentences
|
| 40 |
Genel |
get through to f.
|
ulaşmak |
|
We need to finally get through to these people!
Sonunda bu insanlara ulaşmamız gerekiyor!
More Sentences
|
|
|
| 41 |
Genel |
look through f.
|
bakmak |
|
Looking through the Minutes I have just noticed that my name does not appear in yesterday's Minutes.
Tutanaklara bakarken dünkü tutanaklarda ismimin yer almadığını fark ettim.
More Sentences
|
| 42 |
Genel |
get through f.
|
bağlantı sağlamak |
|
I can't get through to them.
Onlarla bağlantı sağlayamıyorum.
More Sentences
|
| 43 |
Genel |
look through f.
|
incelemek |
|
That leaves you and me looking through a lot of amendments that can sometimes be rather confusing.
Bu da size ve bana bazen oldukça kafa karıştırıcı olabilen çok sayıda değişikliği incelemek zorunda bırakıyor.
More Sentences
|
| 44 |
Genel |
go through f.
|
kabul edilmek |
|
However it is likely that it will be the EPP amendment which goes through today.
Ancak büyük olasılıkla bugün EPP değişikliği kabul edilecektir.
More Sentences
|
| 45 |
Genel |
get through f.
|
sınavı geçmek |
|
I'm sure that I would not get through my test tomorrow.
Yarınki sınavı geçemeyeceğimden eminim.
More Sentences
|
| 46 |
Genel |
go through customs f.
|
gümrükten geçmek |
|
All commercial goods and packages from abroad go through customs.
Yurtdışından gelen tüm ticari mallar ve paketler gümrükten geçer.
More Sentences
|
| 47 |
Genel |
communicate through f.
|
aracılığıyla iletişim kurmak |
|
Sami and Layla were communicating through letters.
Sami ve Layla mektuplar aracılığıyla iletişim kuruyorlardı.
More Sentences
|
| 48 |
Genel |
be through f.
|
bitirmek |
|
I am through with my work.
İşimi bitirdim.
More Sentences
|
| 49 |
Genel |
carry through f.
|
tamamlamak |
|
Our common target is to carry through the accession process for Bulgaria and Romania in 2007.
Ortak hedefimiz 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya'nın katılım sürecini tamamlamaktır.
More Sentences
|
| 50 |
Genel |
get through f.
|
temasa geçmek |
|
We managed to get through to each other.
Birbirimizle temasa geçmeyi başardık.
More Sentences
|
| 51 |
Genel |
get through f.
|
arasından geçmek |
|
The cat got through the hedge.
Kedi çitlerin arasından geçti.
More Sentences
|
| 52 |
Genel |
get through f.
|
(işin) üstesinden gelmek |
|
There is much to tackle in the future; it will not get any easier, but we will get through it.
Gelecekte üstesinden gelinmesi gereken çok şey var; daha da kolaylaşmayacak ama üstesinden geleceğiz.
More Sentences
|
| 53 |
Genel |
run through f.
|
içinden geçmek |
|
The tunnel runs through the mountain.
Tünel dağın içinden geçiyor.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 54 |
Yaygın Kullanım |
through ed.
|
yolu ile |
|
| 55 |
Yaygın Kullanım |
through ed.
|
vasıtası ile |
|
| 56 |
Yaygın Kullanım |
through ed.
|
kanalıyla |
|
| General |
|
| 57 |
Genel |
through fare i.
|
aktarmasız tarife |
|
| 58 |
Genel |
one who speaks through his nose i.
|
hımhım |
|
| 59 |
Genel |
through freight i.
|
direkt nakliyat |
|
| 60 |
Genel |
through street i.
|
transit yolu |
|
| 61 |
Genel |
through traffic i.
|
transit trafik |
|
| 62 |
Genel |
through plane i.
|
direkt uçak |
|
| 63 |
Genel |
through train i.
|
ekspres tren |
|
| 64 |
Genel |
through service i.
|
aktarmasız sefer |
|
| 65 |
Genel |
through ticket i.
|
aktarmasız bilet |
|
| 66 |
Genel |
through train i.
|
aktarmasız tren |
|
| 67 |
Genel |
through our high quality service i.
|
kaliteli hizmet anlayışımızla |
|
| 68 |
Genel |
through ticket i.
|
aktarmasız |
|
| 69 |
Genel |
through ticket i.
|
yolculuğun sonuna kadar geçerli bilet |
|
| 70 |
Genel |
walk through i.
|
gidiş yolu |
|
| 71 |
Genel |
walk through i.
|
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol |
|
| 72 |
Genel |
follow-through i.
|
tamamlama |
|
| 73 |
Genel |
follow-through i.
|
devam |
|
| 74 |
Genel |
walk-through i.
|
gidiş yolu |
|
| 75 |
Genel |
through-circulation drying i.
|
derinlemesine dolaşımlı kurutma |
|
| 76 |
Genel |
walk-through i.
|
bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol |
|
| 77 |
Genel |
through train i.
|
direkt tren |
|
| 78 |
Genel |
through marriage i.
|
evlilik yoluyla |
|
| 79 |
Genel |
through marriage i.
|
evlilik aracılığıyla |
|
| 80 |
Genel |
through ticket i.
|
yolculuğun sonuna kadar olan bilet |
|
|
|
| 81 |
Genel |
communicating through smoke signals i.
|
dumanla haberleşme |
|
| 82 |
Genel |
journey through time i.
|
zamanda yolculuk |
|
| 83 |
Genel |
journey through time i.
|
zaman yolculuğu |
|
| 84 |
Genel |
through legal channels i.
|
yasal kanallar vasıtasıyla |
|
| 85 |
Genel |
drive through i.
|
araçlara yol üstü verilen yemek servisi |
|
| 86 |
Genel |
drive through i.
|
arabaya servis |
|
| 87 |
Genel |
child through birth i.
|
öz evlat |
|
| 88 |
Genel |
child through birth i.
|
öz çocuk |
|
| 89 |
Genel |
smile back through gritted teeth i.
|
zorla/istemeden gülümsemek |
|
| 90 |
Genel |
travelling through time i.
|
zamanda yolculuk |
|
| 91 |
Genel |
see-through i.
|
transparan elbise |
|
| 92 |
Genel |
through line i.
|
istikrarlı unsur |
|
| 93 |
Genel |
through-line i.
|
istikrarlı unsur |
|
| 94 |
Genel |
through stone [scottish] i.
|
yassı mezar taşı |
|
| 95 |
Genel |
through cold i.
|
ayaz |
|
| 96 |
Genel |
run-through i.
|
pratik |
|
| 97 |
Genel |
run-through i.
|
prova |
|
| 98 |
Genel |
run-through i.
|
tekrar |
|
| 99 |
Genel |
run-through i.
|
anket |
|
| 100 |
Genel |
run-through i.
|
kısa araştırma |
|
| 101 |
Genel |
run-through i.
|
üstünkörü inceleme |
|
| 102 |
Genel |
run-through i.
|
göz atma |
|
| 103 |
Genel |
run-through i.
|
kısa özet |
|
| 104 |
Genel |
run-through i.
|
baştan savma özet |
|
| 105 |
Genel |
run-through i.
|
tek prova |
|
| 106 |
Genel |
run-through i.
|
tek tekrar |
|
| 107 |
Genel |
run-through [uk] i.
|
izleyici çekim |
|
| 108 |
Genel |
run-through [uk] i.
|
kaydırmalı çekim |
|
| 109 |
Genel |
drive-through window i.
|
arabaya servis penceresi |
|
| 110 |
Genel |
drive-through i.
|
arabaya servis penceresi |
|
| 111 |
Genel |
drive-through delivery i.
|
sonrasında annenin hastanede çok kısa süre kaldığı doğum |
|
| 112 |
Genel |
floor-through i.
|
bütün bir katı kaplayan daire |
|
| 113 |
Genel |
follow through i.
|
söylediği şekilde gerekeni yapma |
|
| 114 |
Genel |
follow through i.
|
işi lafta bırakmayıp halletme |
|
| 115 |
Genel |
pull-through i.
|
bir şeyin içinden geçirilen şey |
|
| 116 |
Genel |
pull-through i.
|
namlu temizleyici |
|
| 117 |
Genel |
pull-through i.
|
namlu temizleme ipi |
|
| 118 |
Genel |
see-through i.
|
transparanlık derecesi |
|
| 119 |
Genel |
see-through i.
|
iç gösteren giysi |
|
| 120 |
Genel |
push through i.
|
tüfek deliğini temizleyen cihaz |
|
| 121 |
Genel |
go through f.
|
yoklamak (cepleri) |
|
| 122 |
Genel |
plow through f.
|
zorla ilerlemek |
|
| 123 |
Genel |
plough through f.
|
güçlükle ilerlemek |
|
| 124 |
Genel |
put through f.
|
yapmak |
|
| 125 |
Genel |
see one through f.
|
idare etmek |
|
| 126 |
Genel |
win through f.
|
sonuca ulaşmak |
|
| 127 |
Genel |
put somebody through f.
|
bağlamak |
|
| 128 |
Genel |
put through f.
|
telefon bağlamak |
|
| 129 |
Genel |
put someone through his paces f.
|
bir kimsenin yeteneğini denemek |
|
| 130 |
Genel |
bring in through f.
|
taşımak |
|
| 131 |
Genel |
burrow through f.
|
kazarak ilerlemek |
|
| 132 |
Genel |
speak through the nose f.
|
genizden konuşmak |
|
| 133 |
Genel |
walk through f.
|
üzerinden geçmek |
|
| 134 |
Genel |
carry through f.
|
başarmak |
|
| 135 |
Genel |
jump through hoops f.
|
çok sayıda engelle karşılaşmak |
|
| 136 |
Genel |
bring through f.
|
kurtarmak |
|
| 137 |
Genel |
get wet through f.
|
sucuk gibi ıslanmak |
|
| 138 |
Genel |
leaf through f.
|
kitaba göz gezdirmek |
|
| 139 |
Genel |
see through f.
|
destek olmak |
|
| 140 |
Genel |
pull through f.
|
yardım etmek |
|
| 141 |
Genel |
pull through f.
|
kurtulmak |
|
| 142 |
Genel |
flash through one's mind f.
|
birden aklından geçmek |
|
| 143 |
Genel |
go through the motions f.
|
bir işi keyif almadan yapmak |
|
| 144 |
Genel |
pass through f.
|
arasından geçirmek |
|
| 145 |
Genel |
thrust through f.
|
delip geçmek |
|
| 146 |
Genel |
come through f.
|
başarıyla çıkmak |
|
| 147 |
Genel |
worm through f.
|
kıvrıla kıvrıla biryerden geçmek |
|
| 148 |
Genel |
pay through the nose f.
|
aşırı ödemek |
|
| 149 |
Genel |
walk through f.
|
şöyle bir incelemek |
|
| 150 |
Genel |
pass through f.
|
nüfuz etmek |
|
| 151 |
Genel |
follow through f.
|
sonunu getirmek (bir işin) |
|
| 152 |
Genel |
percolate through f.
|
arasından akmak |
|
| 153 |
Genel |
carry through f.
|
yerine getirmek |
|
| 154 |
Genel |
get through to f.
|
kafasına girmek |
|
| 155 |
Genel |
rake through f.
|
taramak |
|
| 156 |
Genel |
sift through f.
|
incelemek |
|
| 157 |
Genel |
read something through f.
|
bir şeyin tamamını okumak |
|
| 158 |
Genel |
go through f.
|
onaylanmak (bir kanun tasarısı vb) |
|
| 159 |
Genel |
go through f.
|
zor bir durumu atlatmak |
|
| 160 |
Genel |
go through f.
|
muayene etmek |
|
| 161 |
Genel |
run through f.
|
çizgi çekmek |
|
| 162 |
Genel |
clear through the customs f.
|
gümrükten çıkarmak |
|
| 163 |
Genel |
carry something through f.
|
gerçekten yapmak |
|
| 164 |
Genel |
walk through f.
|
inceleyerek gezmek |
|
| 165 |
Genel |
live through f.
|
zor bir durumdan sağ olarak çıkmak |
|
| 166 |
Genel |
lie through one's teeth f.
|
külliyen yalan söylemek |
|
| 167 |
Genel |
put something through f.
|
bir yasa tasarısını meclisten geçirmek |
|
| 168 |
Genel |
sift through f.
|
inceleyerek okumak |
|
| 169 |
Genel |
go through f.
|
arayıp taramak |
|
| 170 |
Genel |
go through pain f.
|
acıyı yaşamak |
|
| 171 |
Genel |
get through f.
|
geçmek (sınav sınıf vb'ni) |
|
| 172 |
Genel |
steer through f.
|
geçirmek |
|
| 173 |
Genel |
page through f.
|
sayfalarını çevirip göz atmak |
|
| 174 |
Genel |
go through f.
|
sunmak |
|
| 175 |
Genel |
fall through f.
|
başarısız olmak |
|
| 176 |
Genel |
muddle through f.
|
bir işi düşe kalka yapmak |
|
| 177 |
Genel |
put someone through her paces f.
|
bir kimsenin yeteneğini denemek |
|
| 178 |
Genel |
romp through f.
|
kolay kazanmak |
|
| 179 |
Genel |
ride through the sky f.
|
gökyüzünde dolaşmak |
|
| 180 |
Genel |
rifling through f.
|
talan etmek |
|
| 181 |
Genel |
wet through f.
|
sırılsıklam etmek |
|
| 182 |
Genel |
go through f.
|
geçirmek (hastalık/sıkıntı vb'ni) |
|
| 183 |
Genel |
go through the motions f.
|
rutine bağlamak |
|
| 184 |
Genel |
pick one's way through f.
|
arasından dikkatle ve yavaş yavaş ilerlemek |
|
| 185 |
Genel |
go through f.
|
onaylanmak |
|
| 186 |
Genel |
bring through f.
|
korumak |
|
| 187 |
Genel |
think through f.
|
usa vurmak |
|
| 188 |
Genel |
wade through f.
|
ağır ağır ve güçlükle ilerlemek |
|
| 189 |
Genel |
live through f.
|
yaşamak (bir zamanı/olayı) |
|
| 190 |
Genel |
put through f.
|
telefona bağlamak |
|
| 191 |
Genel |
leaf through f.
|
kitap, dergi vb'nin sayfalarına göz atmak |
|
| 192 |
Genel |
see something through f.
|
bir şeyin sonunu getirmek |
|
| 193 |
Genel |
sleep through f.
|
derin uyumak |
|
| 194 |
Genel |
see a thing through f.
|
tuttuğunu koparmak |
|
| 195 |
Genel |
put somebody through something f.
|
tabi tutmak |
|
| 196 |
Genel |
see a thing through f.
|
bir işi başarmak |
|
| 197 |
Genel |
run through f.
|
çabucak gözden geçirmek |
|
| 198 |
Genel |
fall through f.
|
gerçekleşmemek |
|
| 199 |
Genel |
line through f.
|
karalamak |
|
| 200 |
Genel |
go through the motions f.
|
bir işi isteksizce yapmak |
|
| 201 |
Genel |
rifle through f.
|
karmakarışık etmek (bir şeyi ararken) |
|
| 202 |
Genel |
go through f.
|
durmadan geçmek (bir taşıt durması gereken bir yerden) |
|
| 203 |
Genel |
get wet through f.
|
sucuk gibi olmak |
|
| 204 |
Genel |
rake through f.
|
dikkatle gözden geçirmek |
|
| 205 |
Genel |
rush a bill through f.
|
bir kanun tasarısını acele ile meclisten geçirmek |
|
| 206 |
Genel |
strike through f.
|
çıkarmak |
|
| 207 |
Genel |
get through f.
|
onaylanmak |
|
| 208 |
Genel |
through with someone f.
|
bir ilişkiye son vermek |
|
| 209 |
Genel |
be worn through f.
|
delinmek |
|
| 210 |
Genel |
get through f.
|
sonuçlandırmak |
|
| 211 |
Genel |
pass through f.
|
çekmek |
|
| 212 |
Genel |
browse through f.
|
şöyle bir okumak |
|
| 213 |
Genel |
jump through hoops f.
|
karşılaşılan tüm engellerin üstesinden gelmek |
|
| 214 |
Genel |
rifle through f.
|
altüst etmek (bir şeyi ararken) |
|
| 215 |
Genel |
get through to f.
|
telefon bağlantısı kurmak (biriyle) |
|
| 216 |
Genel |
bring through f.
|
ayıltmak |
|
| 217 |
Genel |
get through f.
|
tüketmek |
|
| 218 |
Genel |
pass through f.
|
başından geçmek |
|
| 219 |
Genel |
be halfway through f.
|
yarısını bitirmiş olmak |
|
| 220 |
Genel |
plow through f.
|
yol açıp arasından geçmek |
|
| 221 |
Genel |
percolate through f.
|
arasından sızmak |
|
| 222 |
Genel |
worm one's way through f.
|
kıvrıla kıvrıla biryerden geçmek |
|
| 223 |
Genel |
break through f.
|
doğmak |
|
| 224 |
Genel |
sleep through something f.
|
bir şey olup biterken uyumak |
|
| 225 |
Genel |
get through to f.
|
telefonda çıkarmak (birinin numarasını) |
|
| 226 |
Genel |
bring through f.
|
iyileştirmek |
|
| 227 |
Genel |
sit through something f.
|
bir şeyi sonuna kadar oturarak izlemek |
|
| 228 |
Genel |
pass through f.
|
içinden geçirmek |
|
| 229 |
Genel |
live through f.
|
görüp geçirmek |
|
| 230 |
Genel |
fall through f.
|
başarısızlığa uğratmak |
|
| 231 |
Genel |
get through f.
|
zor bir zamanı geçirmek |
|
| 232 |
Genel |
follow through on f.
|
sonunu getirmek (bir işin) |
|
| 233 |
Genel |
plough through f.
|
zorla ilerlemek |
|
| 234 |
Genel |
win through f.
|
sonuçta galip çıkmak |
|
| 235 |
Genel |
sleep the night through f.
|
uykusunu almak |
|
| 236 |
Genel |
get through f.
|
geçmek (tasarı/teklif vb meclisten) |
|
| 237 |
Genel |
go through f.
|
harcamak (parayı) |
|
| 238 |
Genel |
go through the motions f.
|
isteksizce yapmak |
|
| 239 |
Genel |
pass through one's mind f.
|
aklından geçmek |
|
| 240 |
Genel |
scrape through f.
|
güçbela atlatmak |
|
| 241 |
Genel |
dig through f.
|
delmek |
|
| 242 |
Genel |
pass through f.
|
arasından geçmek |
|
| 243 |
Genel |
put through f.
|
bitirmek |
|
| 244 |
Genel |
flick through f.
|
göz atmak |
|
| 245 |
Genel |
break through f.
|
sökmek |
|
| 246 |
Genel |
halfway through f.
|
yarılamak |
|
| 247 |
Genel |
see through f.
|
yardım etmek |
|
| 248 |
Genel |
go through f.
|
göz atmak |
|
| 249 |
Genel |
transpire through f.
|
çıkmak (su/nem belirli bir yerden) |
|
| 250 |
Genel |
follow through f.
|
tamamlamak |
|
| 251 |
Genel |
live through f.
|
sağ salim çıkmak |
|
| 252 |
Genel |
carry one through f.
|
bir şey birini başarılı bir sonuca ulaştırmak |
|
| 253 |
Genel |
skin through f.
|
zar zor başarmak |
|
| 254 |
Genel |
get through to f.
|
tur atlamak |
|
| 255 |
Genel |
see through f.
|
aklından geçeni görmek |
|
| 256 |
Genel |
thumb through f.
|
sayfalarını karıştırmak (kitap/dergi vb'nin) |
|
| 257 |
Genel |
scuttle through f.
|
aradan sıvışmak |
|
| 258 |
Genel |
stride through f.
|
arşınlamak |
|
| 259 |
Genel |
be through with something f.
|
elini eteğini çekmek |
|
| 260 |
Genel |
go through a difficult patch f.
|
çok çile çekmek |
|
| 261 |
Genel |
go through with f.
|
planlanmış bir şeyi gerçekten yapmak |
|
| 262 |
Genel |
bring in through pipes f.
|
borularla taşımak |
|
| 263 |
Genel |
carry through f.
|
bitirmek |
|
| 264 |
Genel |
see something through f.
|
bir işin sonunu getirmek |
|
| 265 |
Genel |
get through f.
|
geçirmek (zor bir zamanı) |
|
| 266 |
Genel |
be unable to carry through f.
|
altından kalkamamak |
|
| 267 |
Genel |
go through a sorrow f.
|
acıyı yaşamak |
|
| 268 |
Genel |
push something through f.
|
bir şeyi kabul ettirmek |
|
| 269 |
Genel |
carry through f.
|
gerçekleştirmek |
|
| 270 |
Genel |
go through f.
|
kontrol etmek |
|
| 271 |
Genel |
break through f.
|
ilerleme kaydetmek |
|
| 272 |
Genel |
sift through f.
|
tetkik etmek |
|
| 273 |
Genel |
go through with f.
|
tamamen bitirmek |
|
| 274 |
Genel |
carry something through f.
|
bir şeyi yerine getirmek |
|
| 275 |
Genel |
get through to f.
|
bir şey anlatmak |
|
| 276 |
Genel |
live through f.
|
zorluklara rağmen başarmak |
|
| 277 |
Genel |
go through f.
|
geçmek (sınav sınıf vb'ni) |
|
| 278 |
Genel |
get through f.
|
zor bir durumu atlatmak |
|
| 279 |
Genel |
plow through f.
|
güçlükle ilerlemek |
|
| 280 |
Genel |
put through f.
|
telefonu bağlamak |
|
| 281 |
Genel |
go through f.
|
geçirmek (zor bir zamanı) |
|
| 282 |
Genel |
slip through one's fingers f.
|
elinden kaçırmak |
|
| 283 |
Genel |
get wet through f.
|
sırsıklam olmak |
|
| 284 |
Genel |
put a call through f.
|
telefon etmek |
|
| 285 |
Genel |
see through somebody f.
|
ne mal olduğunu anlamak |
|
| 286 |
Genel |
plow through f.
|
yarıp geçmek |
|
| 287 |
Genel |
go through f.
|
araştırmak |
|
| 288 |
Genel |
win through f.
|
kapak atmak |
|
| 289 |
Genel |
follow through f.
|
harfi harfine yerine getirmek |
|
| 290 |
Genel |
go through the mill f.
|
büyük zorluklar atlatmak |
|
| 291 |
Genel |
be shot through with f.
|
bir şeyde bir öğe yer yer bulunmak |
|
| 292 |
Genel |
go through a crisis f.
|
buhran geçirmek |
|
| 293 |
Genel |
flick through f.
|
gözden geçirmek |
|
| 294 |
Genel |
breeze through f.
|
kolayca yapmak |
|
| 295 |
Genel |
get something through someone's head f.
|
bir şeyi birinin kafasına sokmak |
|
| 296 |
Genel |
come through f.
|
sonuca ulaşmak |
|
| 297 |
Genel |
go through the mill f.
|
feleğin çemberinden geçmek |
|
| 298 |
Genel |
break through f.
|
atılım yapmak |
|
| 299 |
Genel |
bring somebody through f.
|
kurtarmak |
|
| 300 |
Genel |
go through f.
|
geçmek (tasarı/teklif vb meclisten) |
|
| 301 |
Genel |
line through f.
|
çizgi çekmek |
|
| 302 |
Genel |
browse through f.
|
şöyle bir karıştırmak |
|
| 303 |
Genel |
live through f.
|
başından geçmek |
|
| 304 |
Genel |
pull through f.
|
iyileşmek |
|
| 305 |
Genel |
go through f.
|
zor bir zamanı geçirmek |
|
| 306 |
Genel |
wade through f.
|
içinden yürüyerek geçmek (sığ su/çamur) |
|
| 307 |
Genel |
get something through someone's head f.
|
bir şeyi birine anlatmak |
|
| 308 |
Genel |
pull through f.
|
kurtarmak |
|
| 309 |
Genel |
run through f.
|
israf etmek |
|
| 310 |
Genel |
get through f.
|
bitirmek (okulu) |
|
| 311 |
Genel |
see one through f.
|
yetmek |
|
| 312 |
Genel |
win through f.
|
başarılı olmak |
|
| 313 |
Genel |
run through f.
|
delik açmak |
|
| 314 |
Genel |
wade through f.
|
zorla tamamlamak |
|
| 315 |
Genel |
see something through f.
|
bir işi bitirmek |
|
| 316 |
Genel |
pay through the nose f.
|
kazık yemek |
|
| 317 |
Genel |
leaf through f.
|
göz gezdirmek |
|
| 318 |
Genel |
plow through a book f.
|
bir kitabı güçlükle okuyup bitirmek |
|
| 319 |
Genel |
skin through f.
|
güçbela becermek |
|
| 320 |
Genel |
carry one through f.
|
bir şey birini ayakta tutmak |
|
| 321 |
Genel |
clear through customs f.
|
gümrükten geçirmek |
|
| 322 |
Genel |
go through with f.
|
yürütmek |
|
| 323 |
Genel |
win through f.
|
başarmak |
|
| 324 |
Genel |
go through f.
|
bitirmek (okulu) |
|
| 325 |
Genel |
come through f.
|
geçirmek |
|
| 326 |
Genel |
go through f.
|
ince eleyip sık dokumak |
|
| 327 |
Genel |
come through f.
|
iyileşmek |
|
| 328 |
Genel |
muddle through f.
|
bir işi bir şekilde halletmek |
|
| 329 |
Genel |
run through f.
|
içinden geçirmek |
|
| 330 |
Genel |
smash through f.
|
bir şeyi kuvvetle atarak (başka bir şeyi) kırmak |
|
| 331 |
Genel |
browse through f.
|
göz gezdirmek |
|
| 332 |
Genel |
win through f.
|
güçlükleri yenmek |
|
| 333 |
Genel |
get through f.
|
harcayıp bitirmek |
|
| 334 |
Genel |
come through f.
|
kendini belli etmek |
|
| 335 |
Genel |
win through f.
|
amacına varmak |
|
| 336 |
Genel |
come through f.
|
becermek |
|
| 337 |
Genel |
come through f.
|
başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak |
|
| 338 |
Genel |
win through f.
|
zorlukları aşmak |
|
| 339 |
Genel |
come through f.
|
yaşamak |
|
| 340 |
Genel |
come through f.
|
(bir haber) gelmek |
|
| 341 |
Genel |
win through f.
|
başarı elde etmek |
|
| 342 |
Genel |
come through f.
|
sağ olarak çıkmak (zor bir durumdan) |
|
| 343 |
Genel |
come through f.
|
diğer taraftan çıkmak (bir taraftan giren şey) |
|
| 344 |
Genel |
win through f.
|
galip çıkmak |
|
| 345 |
Genel |
come through f.
|
kendinden bekleneni yapmak |
|
| 346 |
Genel |
skin through f.
|
güçbela başarmak |
|
| 347 |
Genel |
skin through f.
|
becerebilmek |
|
| 348 |
Genel |
skin through f.
|
ancak geçmek (dar bir yerden) |
|
| 349 |
Genel |
skin through f.
|
güçbela geçmek (dar bir yerden) |
|
| 350 |
Genel |
think through f.
|
enine boyuna düşünmek |
|
| 351 |
Genel |
go through a grave crisis f.
|
ağır kriz geçirmek |
|
| 352 |
Genel |
pass through the sieve f.
|
elekten geçmek |
|
| 353 |
Genel |
pass through the sifter f.
|
elekten geçmek |
|
| 354 |
Genel |
sift through f.
|
elemek |
|
| 355 |
Genel |
sift through f.
|
elekten geçirmek |
|
| 356 |
Genel |
struggle through difficulty f.
|
feleğin sillesini yemek |
|
| 357 |
Genel |
get through to someone f.
|
anlaşma sağlamak |
|
| 358 |
Genel |
get something through f.
|
kabul ettirmek |
|
| 359 |
Genel |
get someone through f.
|
sınavı geçmesine yardım etmek |
|
| 360 |
Genel |
get someone through f.
|
telefon bağlantısı sağlamasına yardım etmek |
|
| 361 |
Genel |
get through f.
|
(okulu) bitirmek |
|
| 362 |
Genel |
get through something f.
|
yiyip bitirmek |
|
| 363 |
Genel |
get through f.
|
telefon bağlantısı sağlamak |
|
| 364 |
Genel |
get through to someone f.
|
bağlantı kurmak |
|
| 365 |
Genel |
get through f.
|
(zor bir zamanı) geçirmek |
|
| 366 |
Genel |
get through something f.
|
bitirmek |
|
| 367 |
Genel |
get through f.
|
meclisten geçmek (tasarı vb) |
|
| 368 |
Genel |
get through f.
|
sınıfını geçmek |
|
| 369 |
Genel |
get through something f.
|
tüketmek |
|
| 370 |
Genel |
get through f.
|
(zor bir durumu) atlatmak |
|
| 371 |
Genel |
get something through f.
|
geçirmek |
|
| 372 |
Genel |
get through something f.
|
harcayıp bitirmek |
|
| 373 |
Genel |
get through something f.
|
içip bitirmek |
|
| 374 |
Genel |
get through to f.
|
(bir şeyi) (birinin) kafasına sokmak |
|
| 375 |
Genel |
get through f.
|
birinin yolunu doğrultmak |
|
| 376 |
Genel |
see through f.
|
zorluklara rağmen tamamlamak |
|
| 377 |
Genel |
pass through changes f.
|
değişikliklerden geçmek |
|
| 378 |
Genel |
go through changes f.
|
değişikliklerden geçmek |
|
| 379 |
Genel |
lose one's teeth through age f.
|
dişleri dökülmek |
|
| 380 |
Genel |
leaf through a magazine f.
|
dergiye bakmak |
|
| 381 |
Genel |
go through border f.
|
sınırdan geçmek |
|
| 382 |
Genel |
(daylight) filter through something f.
|
(günışığı) içeri girmek |
|
| 383 |
Genel |
scrape through the exam f.
|
sınavı geçmek |
|
| 384 |
Genel |
wave somebody through customs f.
|
(birini) gümrükten geçirmek |
|
| 385 |
Genel |
nurse somebody through f.
|
hastayken bakmak |
|
| 386 |
Genel |
nurse somebody through f.
|
hasta bakmak |
|
| 387 |
Genel |
pass through the street f.
|
yoldan geçmek |
|
| 388 |
Genel |
go through a phase f.
|
aşama geçmek |
|
| 389 |
Genel |
go through the phase of f.
|
aşamasından geçmek |
|
| 390 |
Genel |
go through a tunnel f.
|
tünelden geçmek |
|
| 391 |
Genel |
go through a phase f.
|
safhadan geçmek |
|
| 392 |
Genel |
go through health inspections f.
|
sağlık kontrollerinden geçmek (işyeri vb) |
|
| 393 |
Genel |
go through physical examinations f.
|
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) |
|
| 394 |
Genel |
go through physical evaluations f.
|
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) |
|
| 395 |
Genel |
go through physical tests f.
|
sağlık kontrollerinden geçmek (insanlar) |
|
| 396 |
Genel |
talk through dictionary f.
|
sözlükten konuşmak |
|
| 397 |
Genel |
peer (in) through the window f.
|
pencereden bakmak |
|
| 398 |
Genel |
look through the window f.
|
pencereden bakmak |
|
| 399 |
Genel |
stare (in) through the window f.
|
pencereden bakmak |
|
| 400 |
Genel |
talk through dictionary f.
|
sözlük vasıtasıyla konuşmak |
|
| 401 |
Genel |
look in (through) the window f.
|
pencereden bakmak |
|
| 402 |
Genel |
gaze through the window f.
|
pencereden bakmak |
|
| 403 |
Genel |
see through the window f.
|
pencereden bakmak |
|
| 404 |
Genel |
(plan) fall through f.
|
plan bozulmak |
|
| 405 |
Genel |
scrape through the exam f.
|
sınavı zorla geçmek |
|
| 406 |
Genel |
come through the door f.
|
kapıdan geçmek |
|
| 407 |
Genel |
go out through the door f.
|
kapıdan geçmek |
|
| 408 |
Genel |
come out through the door f.
|
kapıdan geçmek |
|
| 409 |
Genel |
go through the door f.
|
kapıdan geçmek |
|
| 410 |
Genel |
go out through the door f.
|
kapıdan çıkmak |
|
| 411 |
Genel |
go through the door f.
|
kapıdan çıkmak |
|
| 412 |
Genel |
leaf through the magazines f.
|
dergi karıştırmak |
|
| 413 |
Genel |
go through examination f.
|
kontrolden geçmek |
|
| 414 |
Genel |
go through inspection f.
|
kontrolden geçmek |
|
| 415 |
Genel |
obtain through f.
|
yoluyla almak |
|
| 416 |
Genel |
receive through f.
|
yoluyla almak |
|
| 417 |
Genel |
breathe through one's mouth f.
|
ağzından nefes almak |
|
| 418 |
Genel |
take through f.
|
yoluyla almak |
|
| 419 |
Genel |
get through f.
|
sonlandırmak |
|
| 420 |
Genel |
breathe through one's nose f.
|
burnundan nefes almak |
|
| 421 |
Genel |
go through passport control f.
|
pasaport kontrolünden geçmek |
|
| 422 |
Genel |
go through a severe trauma f.
|
ağır bir travma geçirmek |
|
| 423 |
Genel |
go through a trauma f.
|
travma geçirmek |
|
| 424 |
Genel |
go through passport check f.
|
pasaport kontrolünden geçmek |
|
| 425 |
Genel |
go through the menopause f.
|
menopoza girmek |
|
| 426 |
Genel |
portray through images f.
|
imgeleştirmek |
|
| 427 |
Genel |
leaf through f.
|
sayfaları çevirmek |
|
| 428 |
Genel |
go through a crisis f.
|
krize girmek |
|
| 429 |
Genel |
flick through f.
|
bir dergiye vb gözatmak |
|
| 430 |
Genel |
come through the door f.
|
kapıdan girmek |
|
| 431 |
Genel |
put through f.
|
irtibatlandırmak |
|
| 432 |
Genel |
get through f.
|
irtibatlandırmak |
|
| 433 |
Genel |
come through f.
|
kurtulmak |
|
| 434 |
Genel |
go through a phase f.
|
aşamadan geçmek |
|
| 435 |
Genel |
(pain) to shoot through f.
|
ağrı saplanmak |
|
| 436 |
Genel |
walk through the wall f.
|
duvardan geçmek |
|
| 437 |
Genel |
walk through the wall f.
|
duvarın içinden geçmek |
|
| 438 |
Genel |
leaf through f.
|
kitap sayfası karıştırmak |
|
| 439 |
Genel |
leaf through f.
|
sayfa çevirmek |
|
| 440 |
Genel |
pass through the corridor f.
|
koridordan geçmek |
|
| 441 |
Genel |
follow through f.
|
bir işin sonunu getirmek |
|
| 442 |
Genel |
glance through f.
|
göz gezdirmek |
|
| 443 |
Genel |
follow through f.
|
bitirmek |
|
| 444 |
Genel |
go through f.
|
tüketmek |
|
| 445 |
Genel |
go through f.
|
yoklamak |
|
| 446 |
Genel |
go through f.
|
harcamak |
|
| 447 |
Genel |
come through f.
|
-den sonra hayatta kalmak |
|
| 448 |
Genel |
look through f.
|
-den bakmak |
|
| 449 |
Genel |
get through to f.
|
-e ulaşmak |
|
| 450 |
Genel |
get through to f.
|
-e varmak |
|
| 451 |
Genel |
get through with f.
|
-i bitirmek |
|
| 452 |
Genel |
get through with f.
|
-i tüketmek |
|
| 453 |
Genel |
see things through rose-coloured glasses f.
|
dünyayı toz pembe görmek |
|
| 454 |
Genel |
stick in through f.
|
-den içeri girmek |
|
| 455 |
Genel |
stick in through f.
|
-den içeri sokmak |
|
| 456 |
Genel |
stick in through f.
|
-den içeri uzatmak |
|
| 457 |
Genel |
stick up through f.
|
-den yukarı uzatmak |
|
| 458 |
Genel |
see things through rose-coloured glasses f.
|
tozpembe görmek |
|
| 459 |
Genel |
see the world through rose-colored glasses f.
|
dünyayı tozpembe görmek |
|
| 460 |
Genel |
stick in through f.
|
-den içeri uzanmak |
|
| 461 |
Genel |
stick up through f.
|
-den yukarı çıkarmak |
|
| 462 |
Genel |
soak through f.
|
-den sızmak |
|
| 463 |
Genel |
stick up through f.
|
-den yukarı çıkmak |
|
| 464 |
Genel |
see things through rose-colored glasses f.
|
dünyayı tozpembe görmek |
|
| 465 |
Genel |
steer through f.
|
-den geçirmek |
|
| 466 |
Genel |
put through a call to f.
|
-e telefon etmek |
|
| 467 |
Genel |
stick up through f.
|
-den yukarı uzanmak |
|
| 468 |
Genel |
get through f.
|
üstesinden gelmek |
|
| 469 |
Genel |
get through f.
|
geçmesini sağlamak |
|
| 470 |
Genel |
get through to f.
|
zamanında gelmek |
|
| 471 |
Genel |
get through to f.
|
(finale/yarı finale) yükseltmek |
|
| 472 |
Genel |
get through (to) f.
|
bağlantıyı sağlamak |
|
| 473 |
Genel |
get through f.
|
sığıp geçmek |
|
| 474 |
Genel |
get through to f.
|
(finale/yarı finale) çıkartmak |
|
| 475 |
Genel |
get through f.
|
baş etmek |
|
| 476 |
Genel |
get through f.
|
(işin) altından kalkmak |
|
| 477 |
Genel |
get through f.
|
harcamak |
|
| 478 |
Genel |
get through f.
|
sıyrılmak |
|
| 479 |
Genel |
get through f.
|
içinden geçmek |
|
| 480 |
Genel |
get through (to) f.
|
(telefon) bağlamak |
|
| 481 |
Genel |
get through f.
|
altından girip üstünden çıkmak |
|
| 482 |
Genel |
get through f.
|
(yasalar) meclisten geçmek |
|
| 483 |
Genel |
get through to f.
|
(zorlukları aşarak) erişmek |
|
| 484 |
Genel |
get through f.
|
sıyrılıp geçmek |
|
| 485 |
Genel |
go through f.
|
konuşmak |
|
| 486 |
Genel |
skim through f.
|
çabuk ve üstünkörü okumak |
|
| 487 |
Genel |
travel through f.
|
molasız yolculuk yapmak |
|
| 488 |
Genel |
put somebody through f.
|
birini telefonda bağlamak |
|
| 489 |
Genel |
make sales through a website f.
|
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
|
| 490 |
Genel |
sell through a website f.
|
internet sitesi üzerinden satış yapmak |
|
| 491 |
Genel |
muddle through f.
|
atlatmak |
|
| 492 |
Genel |
muddle through f.
|
başarmak |
|
| 493 |
Genel |
muddle through f.
|
üstesinden gelmek |
|
| 494 |
Genel |
put through f.
|
başarmak |
|
| 495 |
Genel |
put through f.
|
(telefon) bağlamak |
|
| 496 |
Genel |
put through f.
|
gerçekleştirmek |
|
| 497 |
Genel |
put through f.
|
başarıyla sonuçlandırmak |
|
| 498 |
Genel |
run through f.
|
arasından geçmek |
|
| 499 |
Genel |
think out/through f.
|
tasarlamak |
|
| 500 |
Genel |
think out/through f.
|
düşünüp taşınmak |
|
