Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
wait!
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"wait!"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
wait
i.
bekleyiş
2
Yaygın Kullanım
wait
i.
bekleme
3
Yaygın Kullanım
wait
f.
beklemek
General
4
Genel
wait
i.
pusu
5
Genel
wait
i.
ara
6
Genel
wait
i.
gecikme
7
Genel
forcing to wait on cold floor
i.
soğuk zeminde bekletme
8
Genel
wait
i.
bekleme
9
Genel
wait-a-bit
i.
dikenli bitki
10
Genel
a long wait
i.
uzun bir bekleme süresi
11
Genel
wait
i.
bekleme süresi
12
Genel
lying in wait
i.
pusu kurma
13
Genel
anxious wait
i.
gergin bekleyiş
14
Genel
tense wait
i.
gergin bekleyiş
15
Genel
wait-and-see attitude
i.
bekle ve gör tutumu
16
Genel
wait staff
i.
restoran çalışanları
17
Genel
wait in queue
f.
kuyrukta beklemek
18
Genel
wait for an opportunity
f.
fırsat kollamak
19
Genel
wait for a sight of
f.
görmek için beklemek
20
Genel
make somebody wait
f.
bekletmek
21
Genel
wait for an opportunity
f.
fırsat beklemek
22
Genel
wait
f.
servis yapmak
23
Genel
wait in vain
f.
ayazlamak
24
Genel
wait at table
f.
servis yapmak
25
Genel
wait
f.
bekletmek
26
Genel
wait standing
f.
ayakta beklemek
27
Genel
wait
f.
bekletilmek
28
Genel
wait on customers
f.
sipariş almak (lokantada garson)
29
Genel
wait for
f.
beklemek
30
Genel
wait for
f.
dört gözle beklemek
31
Genel
stand and wait a long time
f.
ağaç olmak
32
Genel
wait in ambush
f.
pusuda beklemek
33
Genel
wait tables
f.
lokantada müşterilere yemek servisi yapmak
34
Genel
lie in wait for
f.
pusuya yatmak
35
Genel
wait for a dead man's shoes
f.
miras beklemek
36
Genel
wait together
f.
bekleşmek
37
Genel
wait on
f.
eşlik etmek
38
Genel
wait tables
f.
garsonluk yapmak
39
Genel
wait with bated breath
f.
sabırsızlıkla beklemek
40
Genel
wait upon
f.
hizmet etmek
41
Genel
wait up for someone
f.
yatmayıp birini beklemek
42
Genel
wait on
f.
hizmet etmek (garson müşteriye)
43
Genel
wait
f.
kalmak
44
Genel
wait for somebody's words
f.
ağzına bakmak
45
Genel
wait
f.
dört gözle beklemek
46
Genel
wait on table
f.
servis yapmak
47
Genel
wait on
f.
servis yapmak
48
Genel
wait for
f.
gözlemek
49
Genel
wait on someone hand and foot
f.
varını yoğunu vermek (bir başkası için)
50
Genel
wait on
f.
bakmak
51
Genel
wait on customers
f.
lokantada müşterilere yemek servisi yapmak
52
Genel
wait on
f.
refakat etmek
53
Genel
wait on
f.
ziyaretine gitmek
54
Genel
wait on
f.
hizmet etmek
55
Genel
wait
f.
durmak
56
Genel
wait on someone hand and foot
f.
el pençe divan durmak
57
Genel
wait on
f.
ziyaret etmek
58
Genel
wait (for someone) in the car
f.
arabada beklemek
59
Genel
wait a little while
f.
az beklemek
60
Genel
keep someone wait a long time
f.
çok bekletmek
61
Genel
wait a long time
f.
çok beklemek
62
Genel
wait a while
f.
az beklemek
63
Genel
keep someone wait for a while
f.
az bekletmek
64
Genel
can hardly wait
f.
bekleyememek
65
Genel
wait with bated breath
f.
nefesini tutup beklemek
66
Genel
wait impatiently
f.
sabırsızlıkla beklemek
67
Genel
wait with bated breath
f.
nefesini tutarak beklemek
68
Genel
wait anxiously
f.
endişeyle beklemek
69
Genel
wait at the door
f.
kapıda beklemek
70
Genel
wait for news
f.
birisinden haber beklemek
71
Genel
wait for news
f.
haber beklemek
72
Genel
wait for a response
f.
karşılık beklemek
73
Genel
wait for a bus
f.
otobüs beklemek
74
Genel
wait upon
f.
bakmak
75
Genel
wait upon
f.
eşlik etmek
76
Genel
wait upon
f.
refakat etmek
77
Genel
wait upon
f.
servis yapmak
78
Genel
wait upon
f.
beklemek
79
Genel
wait
f.
beklemede olmak
80
Genel
wait patiently
f.
sabırla beklemek
81
Genel
wait for confirmation
f.
konfirmasyon beklemek
82
Genel
wait in a queue
f.
kuyrukta beklemek
83
Genel
wait hand and foot
f.
bir dediğini iki etmemek
84
Genel
wait hand and foot
f.
el pençe divan durmak
85
Genel
wait an answer
f.
yanıt beklemek
86
Genel
(creditors) wait at one's doorstep/door
f.
alacaklılar kapıya dayanmak
87
Genel
(creditors) wait at one's doorstep/door
f.
alacaklıları kapıya dayanmak
88
Genel
wait excitedly
f.
heyecanla beklemek
89
Genel
wait for dead men's shoes
f.
mirasa konmayı beklemek
90
Genel
wait to see which way the cat will jump
f.
yaş tahtaya basmamak
91
Genel
wait in vain
f.
boşuna beklemek
92
Genel
wait
f.
beklemek
93
Genel
wait on
f.
-e hizmet etmek
94
Genel
wait on
f.
-e servis yapmak
95
Genel
wait upon
f.
ziyaret etmek
96
Genel
wait
f.
hizmet etmek
97
Genel
wait in vain
f.
haybeye beklemek
98
Genel
wait in vain
f.
boş yere beklemek
99
Genel
wait for an apology
f.
özür beklemek
100
Genel
wait for the answer
f.
cevabı beklemek
101
Genel
wait
f.
bekleme yapmak
102
Genel
wait up for
f.
ayakta beklemek
103
Genel
wait up for
f.
uyumayıp beklemek
104
Genel
not wait someone
f.
birini bekletmemek
105
Genel
wait up for
f.
yatmadan beklemek
106
Genel
can't wait
f.
sabırsızlanmak
107
Genel
lie in wait
f.
pusu kurmak
108
Genel
wait at the bus stop
f.
(otobüs) durakta beklemek
109
Genel
wait at the bus stop
f.
otobüs durağında beklemek
110
Genel
wait for a long time
f.
uzun zamandır bekliyor olmak
111
Genel
wait for a long time
f.
uzun zamandır beklemek
112
Genel
wait in hope
f.
ümitle beklemek
113
Genel
wait in hope
f.
umutla beklemek
114
Genel
have to wait
f.
beklemek zorunda olmak
115
Genel
wait in the bank queue
f.
banka kuyruğunda beklemek
116
Genel
wait for news
f.
haberleri beklemek
117
Genel
wait for a permission to cross the border
f.
sınırdan geçmek için izin beklemek
118
Genel
wait in the car
f.
arabada beklemek
119
Genel
wait on a line
f.
kuyrukta beklemek
120
Genel
wait in a line
f.
kuyrukta beklemek
121
Genel
wait on a line
f.
sırada beklemek
122
Genel
wait in a line
f.
sırada beklemek
123
Genel
lie in wait
f.
pusuda beklemek
124
Genel
lie in wait
f.
pusuya yatmak
125
Genel
can't wait for something
f.
sabırsızlanmak
126
Genel
can't wait for something
f.
dayanamamak
127
Genel
wait for support
f.
destek beklemek
128
Genel
wait for his/her replacement
f.
kendi yerine gelecek/geçecek olan kişiyi beklemek
129
Genel
not able to wait
f.
bekleyememek
130
Genel
wait in the bedroom naked
f.
yatak odasında çıplak bir şekilde beklemek
131
Genel
wait in a long queue
f.
uzun bir kuyrukta beklemek
132
Genel
wait one's turn
f.
sırasını beklemek
133
Genel
wait for one's turn
f.
sırasını beklemek
134
Genel
wait for the right time
f.
doğru zamanı beklemek
135
Genel
wait for the elevator
f.
asansör beklemek
136
Genel
wait for the elevator
f.
asansörü beklemek
137
Genel
wait for a parking space to become available
f.
boş bir park yeri için beklemek
138
Genel
wait for a parking space to become available
f.
park yerinin boşalmasını beklemek
139
Genel
wait for approval
f.
onay beklemek
140
Genel
wait for a sign
f.
bir işaret beklemek
141
Genel
wait to be informed
f.
bilgilendirilmeyi beklemek
142
Genel
wait for information
f.
bilgi beklemek
143
Genel
wait for the phone to ring
f.
telefonun çalmasını beklemek
144
Genel
wait for the school bus
f.
okul servisini beklemek
145
Genel
wait for an opportunity to arise
f.
fırsat çıkmasını beklemek
146
Genel
wait for a miracle
f.
bir mucize beklemek
147
Genel
wait in line at the atm
f.
bankamatik sırası beklemek
148
Genel
wait in line at the atm
f.
atm sırasını beklemek
149
Genel
wait in line at the atm
f.
atm'de sıra beklemek
150
Genel
wait in line at the atm
f.
bankamatikde sıra beklemek
151
Genel
wait in line at the atm
f.
atm'de kuyrukta beklemek
152
Genel
wait in queue for voting
f.
oy kullanmak için kuyrukta beklemek
153
Genel
wait in queue for voting
f.
oy kullanmak için sırada beklemek
154
Genel
wait in front of
f.
önünde beklemek
155
Genel
wait for them to cook
f.
pişmesi için beklemek
156
Genel
wait for them to cook
f.
pişmelerini beklemek
157
Genel
wait at the bus stop
f.
(otobüs) durakta beklemek
158
Genel
lay wait
f.
tuzak kurmak
159
Genel
wait-listed
s.
bekle listesinde olan
160
Genel
lying in wait
s.
pusuda bekleyen
161
Genel
lying in wait
s.
pusuya yatmış
162
Genel
after a long wait
zf.
uzun bir bekleyişten sonra
163
Genel
wait a minute!
ünl.
bir dakika!
Phrasals
164
Öbek Fiiller
wait on
f.
katılmak
165
Öbek Fiiller
wait on
f.
beklemek
166
Öbek Fiiller
wait on
f.
gözle takip etmek
167
Öbek Fiiller
wait on
f.
yerine getirmek
168
Öbek Fiiller
wait around
f.
bir şey yapmadan durmak
169
Öbek Fiiller
wait up until
f.
-e kadar beklemek
170
Öbek Fiiller
wait out
f.
(genellikle hoş olmayan) bir şeyin bitmesini beklemek
171
Öbek Fiiller
wait out
f.
(belirli bir şey için) gerçekleşene kadar beklemek
172
Öbek Fiiller
wait at
f.
-de beklemek
173
Öbek Fiiller
wait at
f.
'-de garsonluk yapmak
174
Öbek Fiiller
wait at (something or some place)
f.
(bir şeyde/bir yerde) beklemek
175
Öbek Fiiller
wait at (something or some place)
f.
(bir yerde) garsonluk yapmak
176
Öbek Fiiller
wait for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) beklemek
177
Öbek Fiiller
wait on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) garsonluk/hizmet etmek
178
Öbek Fiiller
wait on (someone or something)
f.
(bir müşteriye/masaya) bakmak
179
Öbek Fiiller
wait on (someone or something)
f.
devam edebilmek/bir şey yapabilmek için (birini/bir şeyi) beklemek
180
Öbek Fiiller
wait on (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) bir şey beklemek
181
Öbek Fiiller
wait on (someone)
f.
(birine) resmi bir ziyarette bulunmak
182
Öbek Fiiller
wait on (someone)
f.
(birini) ziyaret edip saygılarını sunmak
183
Öbek Fiiller
wait up
f.
gece geç saate kadar uyumadan beklemek
184
Öbek Fiiller
wait up
f.
yatmayıp beklemek
185
Öbek Fiiller
wait up
f.
birini beklemek
186
Öbek Fiiller
wait up
f.
durmak
187
Öbek Fiiller
wait up
f.
yavaşlamak
188
Öbek Fiiller
wait upon (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) garsonluk/hizmet etmek
189
Öbek Fiiller
wait upon (someone or something)
f.
(bir müşteriye/masaya) bakmak
190
Öbek Fiiller
wait upon (someone or something)
f.
devam edebilmek/bir şey yapabilmek için (birini/bir şeyi) beklemek
191
Öbek Fiiller
wait upon (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) bir şey beklemek
Phrases
192
İfadeler
wait and see
expr.
bekle ve gör
Proverb
193
Atasözü
time and tide wait for no man
zamanı durduramayız
194
Atasözü
time and tide wait for no man
zaman senin için beklemez
195
Atasözü
all good things come to those who wait
sabreden derviş muradına ermiş
196
Atasözü
all things come to those who wait
bekleyen derviş muradına ermiş
197
Atasözü
time and tide wait for no one
zaman kimseyi beklemek
198
Atasözü
time and tide wait for no one
zamanı durduramayız
199
Atasözü
time and tide wait for no one
geç kalırsan fırsatlar elinden kayıp gider
200
Atasözü
time and tide wait for no one
ertelersen kaçırırsın
201
Atasözü
time and tide wait for no one
fırsatlar ve zaman durup beklemez
202
Atasözü
time and tide wait for no one
zaman su gibi akıp gider
203
Atasözü
time and tide wait for no one
fırsatları yakalamazsan kaybedersin
204
Atasözü
they also serve who (only) stand and wait
bazen sabırlı olup beklemek de ön saflarda olmak kadar önemlidir
205
Atasözü
they also serve who (only) stand and wait
sabırla bekleyenlerin işi de ön saflarda olanlar kadar zordur
206
Atasözü
they also serve who (only) stand and wait
geride kalıp sabırla bekleyenlere de büyük iş/görev düşer
207
Atasözü
they also serve who (only) stand and wait
geride kalıp bekleyenlere de ön saflarda olanlar kadar ihtiyaç vardır
208
Atasözü
they also serve who only stand and wait
bazen sabırlı olup beklemek de bir iştir
209
Atasözü
they also serve who only stand and wait
bazen aktif olmak istesen de durup beklemen gerekir
210
Atasözü
they also serve who only stand and wait
durup beklemek de bir iştir
211
Atasözü
they also serve who only stand and wait
bazen bir şey yapmak istesen de durup sabırla beklemen gerekir
212
Atasözü
good things come to those who wait
sabreden derviş muradına ermiş
213
Atasözü
good things come to those who wait
sabrın sonu selamettir
214
Atasözü
good things come to those who wait
sabırla koruk üzüm olur
Colloquial
215
Konuşma Dili
nerve-racking wait
i.
endişeli bekleyiş
216
Konuşma Dili
worrying wait
i.
endişeli bekleyiş
217
Konuşma Dili
nervous wait
i.
endişeli bekleyiş
218
Konuşma Dili
anxious wait
i.
endişeli bekleyiş
219
Konuşma Dili
wait in the car
f.
arabada beklemek
220
Konuşma Dili
wait for the next bad thing to happen
f.
olacak bir sonraki kötü şeyi beklemek
221
Konuşma Dili
wait for rescue
f.
kurtarılmayı beklemek
222
Konuşma Dili
wait for him to get drunk
f.
sarhoş olmasını beklemek
223
Konuşma Dili
wait for morning
f.
sabahı beklemek
224
Konuşma Dili
can't wait (to do something)
f.
(bir şey yapmak için) sabırsızlanmak
225
Konuşma Dili
can't wait (to do something)
f.
(bir şey yapmayı) heyecanla beklemek
226
Konuşma Dili
can't wait (to do something)
f.
(bir şey yapmayı) iple çekmek
227
Konuşma Dili
can't wait
f.
iple çekmek
228
Konuşma Dili
can't wait
f.
heyecanla beklemek
229
Konuşma Dili
wait turn
f.
sırasını beklemek
230
Konuşma Dili
wait awhile please
ünl.
biraz bekleyin lütfen
231
Konuşma Dili
wait here
ünl.
burada bekle
232
Konuşma Dili
wait for a short while please
ünl.
biraz bekleyin lütfen
233
Konuşma Dili
please wait awhile
ünl.
biraz bekleyin lütfen
234
Konuşma Dili
wait a moment please
ünl.
biraz bekleyin lütfen
235
Konuşma Dili
wait a minute please
ünl.
biraz bekleyin lütfen
236
Konuşma Dili
wait for it
ünl.
bekle
237
Konuşma Dili
wait for it
expr.
bak dinle
238
Konuşma Dili
wait a while
expr.
biraz bekle
239
Konuşma Dili
wait a second
expr.
bir saniye bekleyin
240
Konuşma Dili
wait a second
expr.
bir saniye bekle
241
Konuşma Dili
wait a minute
expr.
bir dakika bekleyin
242
Konuşma Dili
just you wait!
expr.
bekle/dur bak ne olacak!
243
Konuşma Dili
wait a moment
expr.
biraz bekle
244
Konuşma Dili
wait a minute
expr.
durun bir dakika
245
Konuşma Dili
wait for it
expr.
dur bak
246
Konuşma Dili
wait until the sun goes down
expr.
güneşin batışına kadar bekle
247
Konuşma Dili
just you wait!
expr.
hele bir dur sen!
248
Konuşma Dili
wait at the bus stop
expr.
otobüs durağında bekle
249
Konuşma Dili
wait there
expr.
orada bekle
250
Konuşma Dili
wait 10 minutes
expr.
on dakika bekle
251
Konuşma Dili
wait for it
expr.
sıkı dur
252
Konuşma Dili
tomorrow can wait
expr.
yarın bekleyebilir
253
Konuşma Dili
wait for it
expr.
zamanını bekle
254
Konuşma Dili
wait 10 minutes
expr.
10 dakika bekle
255
Konuşma Dili
wait at the bus stop
expr.
(otobüs) durakta bekle
256
Konuşma Dili
(one) can't wait
expr.
(biri) sabırsızlanıyor
257
Konuşma Dili
(one) can't wait
expr.
(biri) heyecanla bekliyor
258
Konuşma Dili
(one) can't wait
expr.
(biri) iple çekiyor
259
Konuşma Dili
wait till
expr.
-i görmelisin
260
Konuşma Dili
wait till
expr.
'-i görmen gerek
261
Konuşma Dili
wait till
expr.
sen (asıl/bir de) … olunca gör
262
Konuşma Dili
wait till
expr.
'-i bekle
263
Konuşma Dili
wait until
expr.
-i görmelisin
264
Konuşma Dili
wait until
expr.
'-i görmen gerek
265
Konuşma Dili
wait until
expr.
sen (asıl/bir de) … olunca gör
266
Konuşma Dili
wait until
expr.
'-i bekle
267
Konuşma Dili
wait until you see
expr.
hele bir de şunu gör
268
Konuşma Dili
wait until you see
expr.
hele bir de bunu gör
269
Konuşma Dili
wait until you hear
expr.
hele bir de şunu duy
270
Konuşma Dili
wait until you hear
expr.
hele bir de bunu duy
271
Konuşma Dili
I can wait
exclam.
ben beklerim
272
Konuşma Dili
I can wait
exclam.
benim vaktim bol/var, beklerim
273
Konuşma Dili
I can wait
exclam.
bekleyebilirim
274
Konuşma Dili
wait up
exclam.
bekle
275
Konuşma Dili
wait up
exclam.
dur
276
Konuşma Dili
wait up
exclam.
yavaşla
277
Konuşma Dili
you wait
exclam.
bekle
278
Konuşma Dili
you wait
exclam.
dur
Idioms
279
Deyim
wait-and-see
i.
bekle ve gör taktiği
280
Deyim
wait-and-see
i.
şüpheci görünüm
281
Deyim
wait-and-see
i.
ihtiyatlı/şüpheci yaklaşım
282
Deyim
lie in wait
f.
tuzak kurmak
283
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
düze çıkmayı beklemek
284
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
talihinin/şansının dönmesini beklemek
285
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
talihin yüzüne gülmesini beklemek
286
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
köşeyi dönmeyi beklemek
287
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
paraya kavuşmaya beklemek
288
Deyim
wait for one's ship to come in
f.
servete ya da başarıya kavuşulacağı günü beklemek
289
Deyim
wait for one's ship to come in
f.
talihin yüzüne güleceği günü beklemek
290
Deyim
wait for one's ship to come in
f.
talih kuşunun konacağı günü beklemek
291
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
düze çıkmayı beklemek
292
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
talihinin/şansının dönmesini beklemek
293
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
talihini yüzüne gülmesini beklemek
294
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
başarılı olmayı beklemek/ummak
295
Deyim
wait for (one's) boat to come in
f.
köşeyi dönmeyi beklemek
296
Deyim
wait for (one's) ship to come in
f.
düze çıkmayı beklemek
297
Deyim
wait for (one's) ship to come in
f.
talihinin/şansının dönmesini beklemek
298
Deyim
wait for (one's) ship to come in
f.
talihini yüzüne gülmesini beklemek
299
Deyim
wait for (one's) ship to come in
f.
başarılı olmayı beklemek/ummak
300
Deyim
wait for (one's) ship to come in
f.
köşeyi dönmeyi beklemek
301
Deyim
not able to wait
f.
daha fazla dayanamamak/tutamamak (tuvalet)
302
Deyim
not able to wait
f.
hemen koşması gerekmek (tuvalete)
303
Deyim
wait for the other shoe to drop
f.
bir sonraki kötü şeyi beklemek
304
Deyim
wait for her prince charming
f.
beyaz atlı prensini beklemek
305
Deyim
wait for something with bated breath
f.
bir şeyi sabırsızlıkla beklemek
306
Deyim
wait for something with bated breath
f.
bir şeyi heyecanla beklemek
307
Deyim
hurry up and wait
f.
çabuk/erken yapıp beklemek
308
Deyim
wait at table
f.
garsonluk yapmak
309
Deyim
wait in the wings
f.
hazır beklemek
310
Deyim
wait on table
f.
garsonluk yapmak
311
Deyim
wait on tables
f.
garsonluk yapmak
312
Deyim
wait for the cat to jump
f.
olayların gelişimine göre temkinli hareket etmek
313
Deyim
wait for the other shoe to drop
f.
kötü birşeyin olmasını beklemek
314
Deyim
wait at table
f.
masayı beklemek
315
Deyim
wait on tables
f.
lokantada müşterilere yemek servisi yapmak
316
Deyim
wait on table
f.
masayı beklemek
317
Deyim
sit around and wait to die
f.
oturup ölmeyi beklemek
318
Deyim
wait for the next wave
f.
sonraki dalgayı beklemek
319
Deyim
wait on table
f.
servis yapmak
320
Deyim
lie in wait for
f.
pusuda beklemek
321
Deyim
lie in wait
f.
pusuya yatmak
322
Deyim
lie in wait for
f.
pusuya yatmak
323
Deyim
wait at table
f.
servis yapmak
324
Deyim
lie in wait for
f.
pusu kurmak
325
Deyim
wait in the wings
f.
tetikte beklemek
326
Deyim
wait for ages
f.
uzun süredir beklemek
327
Deyim
wait for a dead man's shoes
f.
(birinin) ölümünü dört gözle beklemek
328
Deyim
lay wait for
f.
pusuda beklemek
329
Deyim
lay wait for
f.
tuzak/pusu kurmak
330
Deyim
wait for the dust to settle
f.
ortalığın yatışmasını beklemek
331
Deyim
wait for the dust to settle
f.
kargaşanın geçmesini beklemek
332
Deyim
wait for the dust to settle
f.
durumun normalleşmesini beklemek
333
Deyim
wait for the dust to settle
f.
durumun oturmasını/düzelmesini beklemek
334
Deyim
wait on hand and foot
f.
varını yoğunu vermek
335
Deyim
wait on hand and foot
f.
elinden geleni yapmak
336
Deyim
wait on hand and foot
f.
her şeyi yapmak
337
Deyim
wait on hand and foot
f.
her ihtiyacını karşılamak
338
Deyim
on the wait list
expr.
bekleyenler listesinde
339
Deyim
on a wait list
expr.
bekleyenler listesinde
340
Deyim
on the wait list
expr.
bekleyenler listesinde
Speaking
341
Konuşma
wait for me
ünl.
beni de bekle
342
Konuşma
wait for me
ünl.
beni bekle
343
Konuşma
wait me
ünl.
beni bekle
344
Konuşma
don't wait too long to open it
expr.
açmak için fazla bekleme
345
Konuşma
wait up a minute
expr.
bir dakika
346
Konuşma
please wait!
expr.
bekleyiniz!
347
Konuşma
you just wait and see!
expr.
bekle gör!
348
Konuşma
I will wait up
expr.
bekleyeceğim
349
Konuşma
wait and see
expr.
bekle de gör
350
Konuşma
just you wait and see!
expr.
bekle ve gör!
351
Konuşma
you just wait and see!
expr.
bekle ve gör!
352
Konuşma
wait a while
expr.
bekle biraz
353
Konuşma
wait a minute
expr.
bekle bir dakika
354
Konuşma
you just wait and see!
expr.
bekle de gör!
355
Konuşma
just wait here a second
expr.
bir saniyeliğine burada bekle
356
Konuşma
you wait and see!
expr.
bekle de gör!
357
Konuşma
what are we going to do while we wait?
expr.
beklerken ne yapacağız?
358
Konuşma
I can't wait for you all day
expr.
bütün gün seni bekleyemem
359
Konuşma
just wait and see!
expr.
bekle ve gör!
360
Konuşma
why didn't you wait for me?
expr.
beni neden beklemedin?
361
Konuşma
could you wait a second
expr.
bir dakika bekler misin
362
Konuşma
it's worth the wait
expr.
beklediğinize değer
363
Konuşma
let's wait and see
expr.
bekleyelim ve görelim
364
Konuşma
don't make me wait
expr.
beni bekletmeyin
365
Konuşma
we don't have the luxury to wait
expr.
bekleme lüksümüz yok
366
Konuşma
I'm so sorry for the wait
expr.
beklettiğim için üzgünüm
367
Konuşma
you wait and see!
expr.
bekle ve gör!
368
Konuşma
you wait and see!
expr.
bekle gör!
369
Konuşma
just you wait and see!
expr.
bekle gör!
370
Konuşma
why didn't you wait for me?
expr.
beni niye beklemedin?
371
Konuşma
it's worth the wait
expr.
beklemeye değer
372
Konuşma
don't wait here
expr.
burada beklemeyin
373
Konuşma
can this wait?
expr.
bu konu bekleyemez mi?
374
Konuşma
wait a little
expr.
bekle biraz
375
Konuşma
do we wait for that to happen?
expr.
bunun olmasını mı bekleyeceğiz?
376
Konuşma
it can wait a couple of days
expr.
birkaç gün beklemesi sorun yaratmayacaktır
377
Konuşma
just wait and see!
expr.
bekle gör!
378
Konuşma
wait for me
expr.
beni bekleyin
379
Konuşma
wait a moment
expr.
bekle biraz
380
Konuşma
wait and see
expr.
bekle gör
381
Konuşma
don't wait up
expr.
beni beklemeden yat
382
Konuşma
just wait and see!
expr.
bekle de gör!
383
Konuşma
wait a little
expr.
biraz bekle
384
Konuşma
you just sit here and wait
expr.
burada otur ve bekle
385
Konuşma
just you wait and see!
expr.
bekle de gör!
386
Konuşma
we don't have to wait 10 years to see each other again
expr.
birbirimizi yeniden görmek için 10 yıl beklememize gerek yok
387
Konuşma
we can't wait any longer
expr.
daha fazla bekleyemeyiz
388
Konuşma
wait outside
expr.
dışarıda bekle
389
Konuşma
how much longer are we supposed to wait?
expr.
daha ne kadar beklememiz gerekiyor?
390
Konuşma
did I make you wait too long?
expr.
çok beklettim mi?
391
Konuşma
we couldn't wait any longer
expr.
daha fazla bekleyemeyiz
392
Konuşma
wait my favorite's coming
expr.
dur en sevdiğim kısmı geliyor
393
Konuşma
how much longer do we have to wait?
expr.
daha ne kadar beklememiz gerekiyor?
394
Konuşma
wait until you see it
expr.
görene kadar sabret
395
Konuşma
just wait and see
expr.
gör bak
396
Konuşma
wait and see
expr.
gör bak
397
Konuşma
life is too short to wait
expr.
hayat beklemek için çok kısa
398
Konuşma
you'll have to wait until next week
expr.
gelecek haftaya kadar beklemeniz gerekecek
399
Konuşma
wait awhile please
expr.
lütfen biraz bekleyin
400
Konuşma
take a seat and wait to be called
expr.
oturun ve çağırılana kadar bekleyin
401
Konuşma
I can't wait to get up there
expr.
oraya gelmek için sabırsızlanıyorum
402
Konuşma
I can't wait to meet him
expr.
onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum
403
Konuşma
we can't just sit and wait
expr.
oturup öylece bekleyemeyiz
404
Konuşma
please wait awhile
expr.
lütfen biraz bekleyin
405
Konuşma
I can't wait to meet her
expr.
onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum
406
Konuşma
you can wait in his office
expr.
ofisinde bekleyebilirsiniz
407
Konuşma
wait a minute please
expr.
lütfen biraz bekleyin
408
Konuşma
I don't want to make you wait
expr.
seni bekletmek istemem
409
Konuşma
I don't want to make you wait
expr.
sizi bekletmek istemem
410
Konuşma
you couldn't wait
expr.
sen bekleyemedin
411
Konuşma
wait for your turn
expr.
sıranı bekle
412
Konuşma
I can't wait to see you again
expr.
seni yeniden görmek için sabırsızlanıyorum
413
Konuşma
I don't want to make you wait
expr.
seni bekletmek istemezdim
414
Konuşma
I can't wait
expr.
sabırsızlanıyorum
415
Konuşma
I didn't mean to make you wait
expr.
sizi bekletmek istemezdim
416
Konuşma
I can't wait to see you
expr.
seni görmek için sabırsızlanıyorum
417
Konuşma
we can't wait for you
expr.
seni bekleyemeyiz
418
Konuşma
you couldn't wait
expr.
sen sabredemedin
419
Konuşma
I don't want to make you wait
expr.
sizi bekletmek istemezdim
420
Konuşma
wait for my three count
expr.
üçe kadar saymamı bekle
421
Konuşma
wait till tomorrow
expr.
yarını bekle
422
Konuşma
wait for tomorrow
expr.
yarını bekle
423
Konuşma
wait until tomorrow
expr.
yarını bekle
424
Konuşma
wait till tomorrow
expr.
yarına kadar bekle
425
Konuşma
wait until tomorrow
expr.
yarına kadar bekle
426
Konuşma
I hope it's been worth the wait
expr.
umarım beklemeye/beklediğine değmiştir
427
Konuşma
I can't wait till tomorrow
expr.
yarına kadar bekleyemem
428
Konuşma
I can't wait for the weekend
expr.
hafta sonunu iple çekiyorum
429
Konuşma
do you want me to wait for you?
expr.
seni beklememi ister misin?
430
Konuşma
let's wait and see
expr.
bekleyip ve görelim
Chat Usage
431
Chatleşme Dili
w8 (wait)
kısalt.
bekle
Trade/Economic
432
Ticaret/Ekonomi
wait unemployment
i.
bekleyiş işsizliği
433
Ticaret/Ekonomi
customer wait time
i.
müşteri bekleme süresi
434
Ticaret/Ekonomi
customer wait time
i.
müşteri siparişinin işlenmesi ve siparişin tamamlanması arasında geçen süre
435
Ticaret/Ekonomi
wait for an offer
f.
teklif beklemek
436
Ticaret/Ekonomi
cwt (customer wait time)
kısalt.
müşteri bekleme süresi
Law
437
Hukuk
wait-order
i.
bir ilanın dizilmesi fakat ikinci bir emre kadar yayınlanmaması konusunda gazete veya dergi yönetimine verilen talimat
Politics
438
Siyasal
wait and see policy
i.
bekle ve gör politikası
439
Siyasal
wait and see policy
i.
bekle gör politikası
440
Siyasal
partisan of a wait-and-see policy
i.
bekle ve gör politikası izleyen kişi
441
Siyasal
policy of wait-and-watch
i.
uluslararası ilişkilerde bekle ve gör politikası
Advertising
442
Reklam
wo (wait order)
kısalt.
hazırlanıp ödemesi yapılan bir reklamın ikinci bir onay alana kadar yayınlanmamasına dair reklamcının talebi
Technical
443
Teknik
wait state
i.
bekleme durumu
444
Teknik
wait condition
i.
bekleme koşulu
445
Teknik
wait time
i.
bekleme zamanı
446
Teknik
translucent wait
i.
şeffaf duvar
447
Teknik
wait
f.
beklemek
Computer
448
Bilgisayar
wait time
i.
bekleme zamanı
449
Bilgisayar
wait timeout
i.
bekleme zaman aşımı
450
Bilgisayar
wait
i.
bekleme süresi
451
Bilgisayar
wait type
i.
bekleme türü
452
Bilgisayar
wait state
i.
bekleme durumu
453
Bilgisayar
wait condition
i.
bekleme durumu
454
Bilgisayar
between tries wait
i.
denemeler arası
455
Bilgisayar
wait
ünl.
bekle
456
Bilgisayar
wait for a call
expr.
aranmayı bekle
457
Bilgisayar
please wait
expr.
bekleyin
458
Bilgisayar
wait
expr.
bekleyin
459
Bilgisayar
wait for
expr.
beklerken
460
Bilgisayar
nature wait
expr.
doğa bekle
461
Bilgisayar
wait for paper
expr.
kağıt bekle
462
Bilgisayar
close wait
expr.
kapat bekle
463
Bilgisayar
please wait
expr.
lütfen bekleyin
464
Bilgisayar
then wait for
expr.
sonra bekle
465
Bilgisayar
sports wait
expr.
spor bekle
466
Bilgisayar
password wait
expr.
parola bekle
467
Bilgisayar
travel wait
expr.
yolculuk bekle
468
Bilgisayar
retry wait time
expr.
yeniden denemeden önce bekle
469
Bilgisayar
please wait 39 minutes to download
expr.
yüklemek için lütfen 39 dakika bekleyiniz
Informatics
470
Bilişim
wait condition
i.
bekleme durumu
Telecom
471
Telekom
wait-for-overhead message
i.
yük mesajı için bekleme
Automotive
472
Otomotiv
spiral springs for wait mechanism
i.
bekletme mekanizması için spiral yaylar
Marine
473
Denizcilik
wait at anchor
f.
demirde beklemek
Medical
474
Medikal
wait list control group
i.
bekleme listesi kontrol grubu
475
Medikal
wait list comparison
i.
bekleme listesi kontrol grubu
Botanic
476
Botanik
wait–awhile (acacia colletioides)
i.
bir avustralya akasya ağacı
477
Botanik
wait–awhile (rubus australis)
i.
yeni zelanda'ya ait yapraksız dikenli bir böğürtlen çalısı
478
Botanik
wait–awhile
i.
smilax cinsi bitkilere verilen ad
479
Botanik
wait–awhile (smilax rotundifolia)
i.
dikenli sarmaşık
480
Botanik
wait–awhile (smilax rotundifolia)
i.
abd'nin doğusunda yetişen sarımsı yeşil gövdeli, kalın yapraklı ve yeşilimsi çiçekli dikenli bir sarmaşık
481
Botanik
wait–awhile
i.
çeşitli alıç ağaçlarına verilen ad
482
Botanik
wait–awhile
i.
(g. afrika'da) çeşitli akasya ve mimozalara verilen ad
483
Botanik
wait–awhile (harpagophytum procumbens)
i.
şeytan pençesi
484
Botanik
wait–awhile (harpagophytum procumbens)
i.
dikenli odunsu meyveleri olan bir güney afrika otu
485
Botanik
wait–awhile (zanthoxylum clava-herculis)
i.
abd'nin güneybatısı ve batı hint adaları'nda yetişen bir süs ağacı
486
Botanik
wait–awhile (zanthoxylum coreaceum)
i.
bahamalar'da yetişen bir çalı
487
Botanik
wait–awhile (caesalpinia bahamensis)
i.
bahamalar'da yetişen bir çalı
488
Botanik
wait–awhile (aralia spinosa)
i.
abd'nin doğusunda yetişen dikenli bodur bir ağaç
489
Botanik
wait–awhile (orites excelsa)
i.
proteacea familyasına ait bir avustralya ağacı
490
Botanik
wait–awhile (pisonia aculeata)
i.
küçük bir batı hint ağacı
491
Botanik
wait–a–bit (rubus australis)
i.
yeni zelanda'ya ait yapraksız dikenli bir böğürtlen çalısı
492
Botanik
wait–a–bit (smilax rotundifolia)
i.
dikenli sarmaşık
493
Botanik
wait–a–bit (smilax rotundifolia)
i.
abd'nin doğusunda yetişen sarımsı yeşil gövdeli, kalın yapraklı ve yeşilimsi çiçekli dikenli bir sarmaşık
494
Botanik
wait–a–bit
i.
çeşitli alıç ağaçlarına verilen ad
495
Botanik
wait–a–bit [south africa]
i.
çeşitli akasya ve mimozalara verilen ad
496
Botanik
wait–a–bit (harpagophytum procumbens)
i.
şeytan pençesi
497
Botanik
wait–a–bit (zanthoxylum clava-herculis)
i.
abd'nin güneybatısı ve batı hint adaları'nda yetişen bir süs ağacı
498
Botanik
wait–a–bit (aralia spinosa)
i.
abd'nin doğusunda yetişen dikenli bodur bir ağaç
499
Botanik
wait–a–bit (orites excelsa)
i.
proteaceae familyasına ait bir avustralya ağacı
500
Botanik
wait–a–bit (pisonia aculeata)
i.
küçük bir batı hint ağacı
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of wait!
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy