Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
yere
"yere"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
yere
over
zf.
Colloquial
2
Konuşma Dili
yere
to ground
expr.
"yere"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
yanlış yere koymak
misplace
f.
2
Yaygın Kullanım
almak (bir yere gelip/gidip birini)
pick up
f.
3
Yaygın Kullanım
(birini ) (bir yere) çağırmak
call in
f.
4
Yaygın Kullanım
haksız yere
unjustly
zf.
5
Yaygın Kullanım
haksız yere
unduly
zf.
General
6
Genel
bırakılan izlerin birini belirli bir yere kadar götürmesi
trace to
i.
7
Genel
yere yatay olarak uzanan bitki
trailer
i.
8
Genel
yalan yere yemin
false oath
i.
9
Genel
bir yerden başka bir yere taşıma veya götürme
transfer
i.
10
Genel
yere iniş
landing on the ground
i.
11
Genel
uzun bir aradan sonra bir yere dönen (kimse)
returnee
i.
12
Genel
hava (bir yere özgü manevi)
tone
i.
13
Genel
çöp (yere atılan)
litter
i.
14
Genel
ağız (korkunç bir yere açılan)
maw
i.
15
Genel
müstahkem bir yere merdivenle çıkıp hücum etme
escalading
i.
16
Genel
havadaki su buharının yoğunlaşma sonunda sıvı veya katı durumda yere düşmesi
precipitation
i.
17
Genel
düelloya davet için yere atılan eldiven
gage
i.
18
Genel
çekilme (bir yere)
seclusion
i.
19
Genel
tayin etme (bir yerden başka bir yere)
transfer
i.
20
Genel
yere paralel ateşleme
grazing fire
i.
21
Genel
havanın belli bir yere doğru yer değiştirmesi
current
i.
22
Genel
birçok yere üye olma meraklısı
joiner
i.
23
Genel
belirli bir yere yerleştirme
emplacing
i.
24
Genel
güney afrika'da durban kentinden kuzeyde tugela nehrinin döküldüğü yere kadar olan sahil şeridi
dolphin coast
i.
25
Genel
düelloya davet için yere atılan eldiven
gauntlet
i.
26
Genel
yalan yere yemin
perjury
i.
27
Genel
güneşli bir yere seyahat etme arzusu
sunlust
i.
28
Genel
yere kapanma
prostration
i.
29
Genel
yere ulaşmadan buharlaşan yağmur veya kar
virga
i.
30
Genel
bir yere sıvı doldurmaya yarayan pompa
syringe
i.
31
Genel
düelloya davet için yere atılan eldiven
gantlet
i.
32
Genel
yere koyma
emplacement
i.
33
Genel
yere serme
prostration
i.
34
Genel
bir yere kalıcı olarak park edilen ve konut olarak kullanılan büyük karavan
mobile home
i.
35
Genel
karısı geçici olarak bir yere gitmiş olan adam
grass widower
i.
36
Genel
ayağını yere vurma
stamp
i.
37
Genel
yeni yere yerleşen kimse
settler
i.
38
Genel
bir yere asılmak için yazılmış yazı
plate
i.
39
Genel
iskan edilen bir yere yerleştirilen kimse
settler
i.
40
Genel
bir yere adını veren kimse
eponym
i.
41
Genel
başka bir yere yerleştirilen kimse/şey
transplant
i.
42
Genel
yanlış yere sevketme
miscarriage
i.
43
Genel
bomba yerleştiren kimse (bir yere)
bomber
i.
44
Genel
bir yerden başka bir yere geçen
transfer
i.
45
Genel
bir yere gidişi ve oradan dönüşü kapsayan bilet
return ticket
i.
46
Genel
bir bölgenin coğrafi özelliklerinin bulunduğu yere göre tanımlanması
geographical position
i.
47
Genel
türbeye veya takdis olunmuş yere koyma
enshrining
i.
48
Genel
bir yere çıkmaya veya bir yerden inmeye yarayan basamaklar dizisi
ladder
i.
49
Genel
iskan edilen bir yere yerleşen kimse
settler
i.
50
Genel
bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık
road
i.
51
Genel
bir yerden başka bir yere geçirme
transfer
i.
52
Genel
kapanma (bir yere)
seclusion
i.
53
Genel
bulunduğu yere hiç uygun olmayan kimse
a round peg in a square hole
i.
54
Genel
yere yatma
prostration
i.
55
Genel
kısmen yere gömülü sera
pit
i.
56
Genel
bir yere sahip olma durumu
whereness
i.
57
Genel
bomba atan (bir yere)
bomber
i.
58
Genel
kocası geçici olarak bir yere gitmiş olan kadın
grass widow
i.
59
Genel
yalan yere yemin eden
perjurer
i.
60
Genel
korunmak için birine veya bir yere bırakılan eşya
safety deposit
i.
61
Genel
ağaçlık veya kameriye gibi gölgeli bir yere koyma
embowering
i.
62
Genel
bir yere alışma
orientation
i.
63
Genel
kutsal bir yere koyma
shrining
i.
64
Genel
asıl yere ulaştıran izler
trackway
i.
65
Genel
bir yerden başka bir yere giden
transmigrator
i.
66
Genel
önemsiz yere tenkit eden
niggler
i.
67
Genel
önemsiz yere tenkit
niggle
i.
68
Genel
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi
medical evacuation
i.
69
Genel
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi
medevac
i.
70
Genel
belirli bir yere özgü hayvan
endemic
i.
71
Genel
belirli bir yere özgü hastalık
endemic
i.
72
Genel
(uçak) yere çakılma
smash-up
i.
73
Genel
aynı yere geri dönme
backtrack
i.
74
Genel
aktarma (bir yerden başka bir yere)
transit
i.
75
Genel
yalan yere yemin etme
perjure
i.
76
Genel
bir evin saçaklarından yere dökülen yağmur suları
eaves-drip
i.
77
Genel
başka yere dikme (bitki)
transplantation
i.
78
Genel
bir hayvan veya bitkinin yeni bir yere uyum sağlayarak orayı yurt edinmesi
denizenship
i.
79
Genel
başka bir yere hareket etmeyi beklerken insanlar kısa süreyle otursun veya dinlensinler diye tasarlanmış yer
lounge
i.
80
Genel
(bir yere) çekilme/kapanma; inzivaya çekilme
reclusion
i.
81
Genel
sağlıklı/ayağı yere basan bir analiz
a sound analysis
i.
82
Genel
ayakları yere basan
straighthead
i.
83
Genel
isa'nın çarmıha gerildiği yere kadar yürüdüğü yol
via dolorosa
i.
84
Genel
parmaklar dışa dönük vaziyette yere basma
out-toeing
i.
85
Genel
yere bağlı balon
captive balloon
i.
86
Genel
yere bağlı balon
moored balloon
i.
87
Genel
yaşanılan yere hayranlık
civic pride
i.
88
Genel
belli bir yere yoğunlaşma
localization
i.
89
Genel
belli bir yere yoğunlaşma
localisation
i.
90
Genel
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
lift-sharing
i.
91
Genel
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
car-sharing
i.
92
Genel
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
carpooling
i.
93
Genel
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
rideshare
i.
94
Genel
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
carpool
i.
95
Genel
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
ride-sharing
i.
96
Genel
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması
covoiturage
i.
97
Genel
(uçak) yere çakılma
smashup
i.
98
Genel
(uzun süredir kullanılmayan) hiçbir yere çıkmayan merdiven
blank stairs
i.
99
Genel
yere çöp atma
dropping litter
i.
100
Genel
başka yere kanalize etme
rechanneling
i.
101
Genel
yere çöp atma
throwing litter
i.
102
Genel
yere çöp atılması
throwing litter
i.
103
Genel
yere has duygu
sense of place
i.
104
Genel
bir yere ait olmama duygusu
monachopsis
i.
105
Genel
bir yere ait olamama duygusu
monachopsis
i.
106
Genel
çamurun başka bir yere taşınması için kullanılan büyük deniz aracı
mud boat
i.
107
Genel
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
scenic route
i.
108
Genel
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
tourist road
i.
109
Genel
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
tourist route
i.
110
Genel
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
tourist drive
i.
111
Genel
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
holiday route
i.
112
Genel
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
theme route
i.
113
Genel
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
scenic byway
i.
114
Genel
(turistik bir yere giden) muhteşem manzaralı yol
scenic drive
i.
115
Genel
karda yere uzanıp kolları ve ayakları aşağı yukarı oynatarak meleğe benzer bir şekil oluşturma
snow angel
i.
116
Genel
kavga etme veya önemsiz yere tartışma çıkarma eğiliminde olan kimse
rabulism
i.
117
Genel
atın ön ayaklarını yerden kaldırırarak eşit biçimde kendine toplaması ve yere değmeden ileri doğru sıçraması
courbette
i.
118
Genel
güreşte rakibi yere düşmeye zorlayan hamle
takedown
i.
119
Genel
toprak gibi maddeleri bir yere sıkıştırmak için kullanılan uzun demir çubuk
tamping iron
i.
120
Genel
bir yere bitişik yapı
abutment
i.
121
Genel
tırmıkla bir yere yığılmış süprüntü
rakeage
i.
122
Genel
bölgedeki iş ya da politikalardan kişisel çıkar elde etmek için bir yere yerleşen kimse
carpetbagger
i.
123
Genel
araç paylaşarak bir yere giden kimse(ler)
carpooler
i.
124
Genel
bir yere tek araba gidenlerin her biri
carpooler
i.
125
Genel
araç paylaşarak bir yere giden kimse(ler)
carshare
i.
126
Genel
bir yere tek araba gidenlerin her biri
carshare
i.
127
Genel
yalan yere yemin
oathbreaking
i.
128
Genel
bir yerden bir yere gönderme
channelization
i.
129
Genel
bir yerden bir yere gönderme
channelisation
i.
130
Genel
bir yere bağlı olunmayan heyecan verici hayat tarzı
nomadism
i.
131
Genel
bir yere yeni gelen kimse
newcome
i.
132
Genel
bir yere yeni varan kimse
newcome
i.
133
Genel
bir yere yeni gelen veya varan şey
newcome
i.
134
Genel
yasak olduğu halde yere çöp atma
tipping
i.
135
Genel
boş yere koşuşturma
to-ing and fro-ing
i.
136
Genel
biriyle bir yere seyahat eden kimse
traveling companion
i.
137
Genel
bir yere sıkıştırılan (kumaş gibi) malzeme
tuck–in
i.
138
Genel
yere doğru eğilme
bending down
i.
139
Genel
yere eğilme
bending down
i.
140
Genel
bir yere sahip olma durumu
ubeity
i.
141
Genel
bir yere sahip olma
ubication
i.
142
Genel
ayağı yere bastırarak yapılan bir işaret
tramp
i.
143
Genel
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç
halligan bar
i.
144
Genel
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç
halligan tool
i.
145
Genel
itfaiye ve kanun uygulayıcı personel tarafından bir yere zorla girerken kullandıkları metal araç
hooligan tool
i.
146
Genel
jetle popüler bir yerden başka bir popüler yere seyahat etme
jet-setting
i.
147
Genel
kelimeleri gereksiz yere tekrar eden kimse
battologist
i.
148
Genel
kelimeleri gereksiz yere tekrar etme
battology
i.
149
Genel
bir şey veya yere ait kimse
child
i.
150
Genel
(bir yere) gönülden bağlı kimse
child
i.
151
Genel
yüzüstü yere düşme
face-plant
i.
152
Genel
yere kazık atılarak oynanan eski bir güney afrika oyunu
jukskei [south africa]
i.
153
Genel
yere yıkılma
knockout
i.
154
Genel
hüküm giymiş kimsenin hücresinden idam edileceği yere kadar yürüdüğü mesafe
last mile
i.
155
Genel
bir yerden bir yere dolaşma
vagrancy
i.
156
Genel
dini veya turistik bir yere giden ziyaretçi
visitant
i.
157
Genel
bir binicinin nedensiz yere düşmesi
voluntary
i.
158
Genel
yalan yere yemin eden kimse
mansworn
i.
159
Genel
yalan yere yemin etme
mansworn
i.
160
Genel
bir yere yakın olma
whereabout
i.
161
Genel
bir yere girişi engelleyen veya kapatan kale
blockhouse [obsolete]
i.
162
Genel
bir yere takılabilen dekor
hang-up
i.
163
Genel
(duvar, tavan gibi) bir yere tutturulabilen şey
hang-up
i.
164
Genel
gereksiz yere veya kasti olarak verilen zarar veya uygulanan şiddet
mayhem
i.
165
Genel
yere veya tahtanın üzerine çizilen çizgilerin kesişim noktalarına taş yerleştirerek oynanan, iki kişilik modası geçmiş bir oyun
merils
i.
166
Genel
sonu bir yere varmayan koşturmaca
merry-go-round
i.
167
Genel
iş bulmak için başka yere taşınan kimse
migrant
i.
168
Genel
gereksiz yere endişelenen kimse
worrit [dialect]
i.
169
Genel
hasadın son gününde her yere taşınan tanrıça ceres'in resmi
harvest queen
i.
170
Genel
hızla gelişen bir yere yerleşen kimse
boomer
i.
171
Genel
düğün konuklarının etrafında dans etmesi için yere konulan direk
bridestake
i.
172
Genel
ayakların bufalo gibi yere sürtülmesini anımsatan bir step dansı
buffalo
i.
173
Genel
eski uğrak yere dönüş
homecoming
i.
174
Genel
yoldan geçen araba ile bir yere bırakılma
hop
i.
175
Genel
bir yerden benzer başka yere giden kimse
hopper
i.
176
Genel
(bir şeyi) yanlış yere koyan kimse
mislayer
i.
177
Genel
yanlış yere koyma
mislocation
i.
178
Genel
boş yere övünen kimse
rhodomontader [obsolete]
i.
179
Genel
pusu sırasında yere uzanan kimse
lier
i.
180
Genel
(bir yere) taşınma
move-in
i.
181
Genel
bir yerden başka yere hareket edebilme
locomobility
i.
182
Genel
bir yere sabitlenen şey
lodger
i.
183
Genel
bir yere yerleştirilen şey
lodger
i.
184
Genel
oyuncuların belirli bir işaretle yere atılan küçük nesneleri almaya çalıştıkları bir oyun
muss [obsolete]
i.
185
Genel
bir yere dadanan tip
hanger-on
i.
186
Genel
küçük bir yere kapatma
claustration
i.
187
Genel
gereksiz yere üstü kapalı konuşma
gibberish
i.
188
Genel
yere yakın duran şey
groundling
i.
189
Genel
flamenko dansında topukları müziğin ritmine uygun şekilde yere vurma
heelwork
i.
190
Genel
boş yere çiğneme
mumbling
i.
191
Genel
atın ayağını yere vurması
round trot
i.
192
Genel
(yeni bir yere) akın etme
rush
i.
193
Genel
(yere veya zamana ait) atmosfer
local color
i.
194
Genel
(yere veya zamana ait) atmosfer
local colour
i.
195
Genel
boş yere böbürlenen züppe kimse
coxcomb
i.
196
Genel
belirli bir yere, nesneye doğru sürme
drive-by
i.
197
Genel
uçan aracı istenen şekle ya da yere sokan kimse
driver
i.
198
Genel
tazılara koku izi bırakması için yere sürtülen nesne
drag
i.
199
Genel
döllenmemiş olup yere düşen ham meyve
drop
i.
200
Genel
yere düşmüş hastalıklı ham meyve
drop
i.
201
Genel
yere düşmüş sağlıklı ve olgun meyve
drop
i.
202
Genel
yere dikilen kazık
paal [caribbean]
i.
203
Genel
(ayaklara) basıncı azaltmak için belirli bir yere sabitlenen yumuşak malzeme
pad
i.
204
Genel
tarihi ya da manevi bir yere yapılan gezi
pilgrimage
i.
205
Genel
durduk yere insanlara korku salan kimse
fearmonger
i.
206
Genel
bir yere çarparak durma
fetch-up
i.
207
Genel
bir yere özgü olan şey
inhabitant
i.
208
Genel
yeni bir yere toplu halde giriş
invasion
i.
209
Genel
(hayvan, bitki) koruma veya spor amaçlı bir yere doldurmak
plant
i.
210
Genel
ayakları yere basan tavır
saltiness
i.
211
Genel
bir yere girme ayrıcalığı
sanctuary
i.
212
Genel
rulo kağıdın büküldüğü ve ek yeri yaptığı yere konan çıkıntılı işaretleyici
flag
i.
213
Genel
bir eylemi gerçekleştirmek üzere belirlenen yere çağrılan insan grubu
flash mob
i.
214
Genel
dövüş yemini olarak düşmanın alması için yere atılan eldiven, şapka gibi kişisel eşya
gauge
i.
215
Genel
tırpanla veya orak makinesi ile biçilip bir yere yığılan tahıl
gavel
i.
216
Genel
yabancı bir yere yapılan gezi
peregrinity [obsolete]
i.
217
Genel
şiddetle yere düşen cismin çıkardığı güm sesi
plonk
i.
218
Genel
tavşan tazı oyununda kovalanan oyuncuların kaçarken yere bıraktıkları kağıt parçaları
scent
i.
219
Genel
seksek için yere çizilmiş çizgi
scotch
i.
220
Genel
ayağını yere vuran kimse
scuffer
i.
221
Genel
bir yere sabitlenen şey
fossil
i.
222
Genel
her yere sıçrama
smother
i.
223
Genel
yere düz düşen ok
snake
i.
224
Genel
bazı üst yapıları desteklemek için yere çakılan büyük kazık
spile
i.
225
Genel
(yumuşak ve ağır nesne) yere çakılma
squash
i.
226
Genel
(gecikme anlamında) bir yere takılma
stick
i.
227
Genel
her yere dağılmış şey
strew
i.
228
Genel
her yere saçılmış malzemeler
strewage
i.
229
Genel
ağır cismin yere düşme sesi
thud
i.
230
Genel
yere indirme
grounding
i.
231
Genel
sırtı yere getirilmek
get the worst of
f.
232
Genel
bir şeyi bir yere sıkıştırmak
shut something on
f.
233
Genel
verilmesi planlanmak (bir şeyin belirli bir şeye/yere)
be ticketed for
f.
234
Genel
kurban etmek (haksız yere)
victimize
f.
235
Genel
bir yere kapanmak
shut oneself away in
f.
236
Genel
yere yıkmak
down
f.
237
Genel
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek
come to stay
f.
238
Genel
emin bir yere gizlemek
stash
f.
239
Genel
bir şeyi (aşağı bir yere) koymak
put something down
f.
240
Genel
fırlatmak (bir şeyi bir yere)
aim at
f.
241
Genel
sürmek (yağlı kolayca dağılan veya yapışkan bir şeyi bir yere)
smear with
f.
242
Genel
birini bir yere kapatmak
shut someone up in
f.
243
Genel
hızla yere vurmak
stamp
f.
244
Genel
yere inmek
alight
f.
245
Genel
birini apar topar bir yere götürmek
hustle someone off to
f.
246
Genel
hakim olmak (bir yere)
command
f.
247
Genel
derinlemesine girmek (bir sıvı bir yere)
soak into
f.
248
Genel
yalan yere yemin etmek
commit perjury
f.
249
Genel
yere düşmek
fall into place
f.
250
Genel
başka yere yerleşmek
transmigrate
f.
251
Genel
yere sermek
prostrate
f.
252
Genel
yere sermek
lay low
f.
253
Genel
kapamak (bir yere kapamak)
coop in
f.
254
Genel
bir yere almak
permit in
f.
255
Genel
yere yıkmak
prostrate
f.
256
Genel
bir yarışta daha avantajlı bir yere geçmeye çalışmak
jockey for position
f.
257
Genel
birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak
have a special place in one's heart
f.
258
Genel
gizli bir yere saklamak
cache
f.
259
Genel
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına)
quarter
f.
260
Genel
yalan yere yemin etmek
perjure oneself
f.
261
Genel
bir yere sokmak
permit in
f.
262
Genel
manevra yaparak belirli bir yere getirmek
maneuver
f.
263
Genel
yere indirmek
land
f.
264
Genel
ayağını yere vurmak
stomp
f.
265
Genel
tayin etmek (önemli bir yerden önemsiz bir yere/makama)
shunt
f.
266
Genel
birini bir yere sızdırmak
infiltrate someone into
f.
267
Genel
yükselmek (bir yer üzerinde/bir yere)
soar
f.
268
Genel
bir yere sevimli bir hava vermek
jolly a place up
f.
269
Genel
girmek (motorlu taşıt bir yere)
pull in
f.
270
Genel
mallar bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak
be in transit
f.
271
Genel
bir şeyi bir yere çivilemek
nail something to
f.
272
Genel
yaltaklanarak bir yere girmek
wheedle one's way into
f.
273
Genel
bir şeyi bir yere sürmek
rub something on
f.
274
Genel
bir yere götürmek
take someone off
f.
275
Genel
hakim olmak (bir yere)
dominate
f.
276
Genel
yalan yere yemin ettirmek
perjure
f.
277
Genel
yere koymak (birini)
put someone down
f.
278
Genel
bir şeyi yere koymak
put something down
f.
279
Genel
cop ile yere sermek
sap
f.
280
Genel
küt diye (bir yere) vurmak
smack down on
f.
281
Genel
sırtını yere getirmek
get the better of
f.
282
Genel
sürmek (bir şeyi bir yere)
smear
f.
283
Genel
birini (rahat bir yere) oturtmak
settle someone down in
f.
284
Genel
(bir yere) sokulmak/alınmak
be let into
f.
285
Genel
kapıyı kilitleyerek birini bir yere hapsetmek
lock someone in
f.
286
Genel
yerden yere vurmak
badmouth
f.
287
Genel
sırtını yere getirmek
get the best of
f.
288
Genel
kayışla bağlamak (birşeyi) (bir yere)
strap something to
f.
289
Genel
uygun bir yere yerleştirmek
niche
f.
290
Genel
bir yere götürmek
take something off
f.
291
Genel
bir şeyi bir çalıştırma kolu vb kullanarak bir yere kaldırmak
wind up
f.
292
Genel
yere çarpmak
hit the ground
f.
293
Genel
birini daha aşağı bir yere koymak
put someone down
f.
294
Genel
başka yere taşınmak üzere pılıyı pırtıyı toplayıp gitmek
pull up stakes
f.
295
Genel
kendini bir yere atmak
throw oneself
f.
296
Genel
bir yere koymak
place
f.
297
Genel
bir iş sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmelerle uğramak
drift
f.
298
Genel
çarpıp yere düşürmek
run down
f.
299
Genel
yere sermek
knock down
f.
300
Genel
birini kendine doğru çekerek yere düşürmek
pull someone over
f.
301
Genel
birtakım hareketlerle birşeyi belirli bir yere getirmek
maneuver
f.
302
Genel
başka yere götürmek
remove
f.
303
Genel
üremesi için (bir yere) koymak
stock
f.
304
Genel
insanlar bir yerden başka bir yere geçmekte olmak
be in transit
f.
305
Genel
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına)
quarter in
f.
306
Genel
yere sermek
lay flat
f.
307
Genel
bir şeyi belli etmeden (bir yere) koymak
slide into
f.
308
Genel
bir yere kapanmak
shut oneself up in
f.
309
Genel
yere indirmek
ground
f.
310
Genel
bir yere sıkıca tutturmak
secure
f.
311
Genel
birini apar topar bir yere sokmak
hustle someone into
f.
312
Genel
gözden ırak bir yere çekilmek
submerge
f.
313
Genel
başka yere dikmek
transplant
f.
314
Genel
yere devirmek (ağaç vb)
hack down
f.
315
Genel
bir yere rahatça girip çıkabilmek
have the run of
f.
316
Genel
arabayı sürmek (bir yere)
pull in
f.
317
Genel
sıkışmak (dar bir yere)
squash into
f.
318
Genel
birini pat diye (bir yere) oturtuvermek
plump someone into
f.
319
Genel
iyi bir yere saklamak
stash
f.
320
Genel
iskan etmek (insanları boş bir yere)
settle
f.
321
Genel
işi belirli bir yere vardırmamak
stop short of
f.
322
Genel
kendini boş yere harap etmek
ruin oneself in vain
f.
323
Genel
yere yatırmak
prostrate
f.
324
Genel
bir şeyi çivi veya raptiyeyle bir yere asmak
tack something on
f.
325
Genel
yerden yere çarpmak
slate
f.
326
Genel
yere yıkmak
fell
f.
327
Genel
yere serilmek
lick the dust
f.
328
Genel
hayatında özel bir yere sahip olmak
have a special place in one's life
f.
329
Genel
birini bir yere indirmek
set someone down
f.
330
Genel
küçük bir yere kapamak
cabin
f.
331
Genel
bir şeyi bir yere sıkıştırmak
shut something in
f.
332
Genel
birini yere devirmek
bowl someone over
f.
333
Genel
bir şeye tutunarak bir yere sıçramak
swing
f.
334
Genel
bir el hareketiyle bir yere itmek
sweep
f.
335
Genel
bir şeyi bir yere sokmak
shove something into
f.
336
Genel
projeksiyon makinesiyle bir şeyi bir yere yansıtmak
project something onto
f.
337
Genel
yerden yere vurmak
cut up
f.
338
Genel
topuğunu yere vurarak dansetmek
heel
f.
339
Genel
bir şeyi birinin erişemeyeceği bir yere koymak
place something out of someone 's reach
f.
340
Genel
hırsızlık amacıyla bir yere girmek
break in
f.
341
Genel
süzülmek (bir sıvı bir yere)
soak into
f.
342
Genel
bir yere baskın yapmak
surprise
f.
343
Genel
bir yere doğru gidecek olmak
be destined for
f.
344
Genel
oturtmak (bir şeyi bir yere)
settle
f.
345
Genel
sürmek (bir şeyi bir yere)
smooth over
f.
346
Genel
yere düşmek (yağmur/kar şeklinde)
precipitate
f.
347
Genel
kapıyı kilitleyerek birinin bir yere girmesini engellemek
lock someone out of
f.
348
Genel
bir şeyi bir yere akıtmak
channel something into
f.
349
Genel
bir yere lop diye oturmak
plop oneself down on
f.
350
Genel
işi belirli bir yere vardırmamak
stop short at
f.
351
Genel
yere sermek
lay out
f.
352
Genel
kutsal bir yere koymak
enshrine
f.
353
Genel
bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak
stow away
f.
354
Genel
dikmek (gözü bir yere)
fasten on
f.
355
Genel
doluşmak (bir yere)
crowd
f.
356
Genel
tenha bir yere çekilmek
sequester oneself
f.
357
Genel
çıkmak (motorlu taşıt bir yere)
pull out
f.
358
Genel
yere yıkmak (birini)
knock someone out
f.
359
Genel
bir şeyi gürültülü bir şekilde (bir yere) koyuvermek
slap on
f.
360
Genel
götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere)
take away
f.
361
Genel
bir yerden çıkararak başka bir yere dikmek (bitkiyi)
transplant
f.
362
Genel
yere atmak (güreşçi/at)
throw
f.
363
Genel
bir yerden çıkarılıp başka bir yere dikilmeye elverişli olmak (bitki)
transplant
f.
364
Genel
insanları bir yere yerleştirmek
peoples
f.
365
Genel
yerleştirmek (bir kimseyi bir yere/birinin yanına)
quarter with
f.
366
Genel
gereksiz yere telaşlanmak
fuss
f.
367
Genel
yere inmek
sit down
f.
368
Genel
yanlış yere götürülmek
miscarry
f.
369
Genel
yumrukla yere devirmek
knock down
f.
370
Genel
uygun düşmek (bir yere/çevreye/gruba vb'ne)
fit in
f.
371
Genel
canlılık vermek (bir yere)
brighten
f.
372
Genel
forum gibi bir yere iş olsun diye entry girmek
blogorrhea
f.
373
Genel
birini yere yıkmak
bowl someone over
f.
374
Genel
bir yere girerken deftere imza atmak
sign in
f.
375
Genel
birini yere yıkmak
strike someone down
f.
376
Genel
giderek varmak (bir yere)
work up to
f.
377
Genel
bir yere doğru ilerlemek
head for
f.
378
Genel
sığışmak (bir yere)
squeeze in
f.
379
Genel
oturmak veya bir yere yaslanarak durmak
slouch
f.
380
Genel
yerleştirmek (insanları bir yere)
settle
f.
381
Genel
gitmemek (gidilmesi gereken bir toplantıya/yere)
skip
f.
382
Genel
birini kendine doğru çekerek yere yıkmak
pull someone over
f.
383
Genel
yere sermek
down
f.
384
Genel
güvenli bir yere gizlemek
stash
f.
385
Genel
fırlayıp bir yere doğru koşmak
make a bolt for
f.
386
Genel
geçirmek (bir yerden başka bir yere)
shift
f.
387
Genel
sırtını yere getirmek
overcome
f.
388
Genel
yalan yere yemin etmek
forswear oneself
f.
389
Genel
yere mıhlamak
transfix
f.
390
Genel
yere sermek
kayo
f.
391
Genel
yere sermek
ground
f.
392
Genel
benimsemek (haksız yere)
arrogate
f.
393
Genel
uğramak (gemi bir yere)
touch at
f.
394
Genel
sık sık gitmek (bir yere)
frequent
f.
395
Genel
meşgul olmak (belirli bir yere ait işlerle)
tend
f.
396
Genel
yere çöp atmak
litter
f.
397
Genel
yere düşmüşken ayağa kalkmak
pick oneself up
f.
398
Genel
birşeyi başka bir yere temelli götürmek
transplant
f.
399
Genel
fenalık geçirerek yere düşmek
fall down in a fit
f.
400
Genel
bir şeyi bir çivi veya raptiyeyle bir yere tutuşturmak
tack on
f.
401
Genel
ayaklarını hızla yere vurmak
stamp
f.
402
Genel
bir yere ulaşmak
arrive in
f.
403
Genel
birini yere yıkmak
knock out (someone)
f.
404
Genel
kadar yayılmak (bir yere)
spill over into
f.
405
Genel
bir amaç için bir yere gitmek
go to see
f.
406
Genel
boş yere harcamak
squander
f.
407
Genel
bir şeyi bir yere sürtmek
rub something against
f.
408
Genel
yanlış yere göndermek
misdirect
f.
409
Genel
yere yıkmak
floor
f.
410
Genel
geçmek (başka yere)
adjourn
f.
411
Genel
bir yere çekidüzen vermek
smarten a place up
f.
412
Genel
yere sermek
grass
f.
413
Genel
bir şeyi bir yere doğru uzatmak
poke something at
f.
414
Genel
aday gösterilmesi planlanmak (birinin belirli bir yere)
be ticketed for
f.
415
Genel
yere sermek
fell
f.
416
Genel
yanlış yere koymak
mislay
f.
417
Genel
yerden yere vurmak
slam
f.
418
Genel
uygun bir aday olduğu söylenmek (belirli bir yere)
be ticketed for
f.
419
Genel
hırsızlık amacıyla bir yere girmek
break into
f.
420
Genel
bir iş için bir yere gitmek
run an errand
f.
421
Genel
bir el hareketiyle (bir yere) itmek veya çekmek
sweep
f.
422
Genel
uygun olmak (bir yere/çevreye/gruba vb'ne)
fit in
f.
423
Genel
bir şeyi bir yere koymak
lay down
f.
424
Genel
yerden yere vurmak
chastise
f.
425
Genel
yere sermek
lay somebody out
f.
426
Genel
başka bir yere göndermek
send away
f.
427
Genel
bir yere lop diye oturmak
plump oneself down on
f.
428
Genel
bir şeyi bir yere koymak
set something down
f.
429
Genel
vurup yere yıkmak
floor
f.
430
Genel
çevirmek (bir ışığı bir yere)
shine
f.
431
Genel
bir yere oturuvermek
plunk oneself down on
f.
432
Genel
götürmek (bir yerden başka bir yere)
transport
f.
433
Genel
yere sermek
beat down
f.
434
Genel
bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak
stow in
f.
435
Genel
bastığı yere dikkat etmek
watch one's step
f.
436
Genel
yere inmek
touch down
f.
437
Genel
bir yere uğramak
stop by
f.
438
Genel
sırtı yere gelmek
be overcome
f.
439
Genel
bir el hareketiyle bir yere çekmek
sweep
f.
440
Genel
yere inmek
land
f.
441
Genel
yere sermek
lay somebody low
f.
442
Genel
güvenli bir yere kaçmak (kurşunlardan)
run for cover
f.
443
Genel
uygun yere koymak
niche
f.
444
Genel
kutsal bir yere koymak
inshrine
f.
445
Genel
bir yere yetişmek
get to (a place) in time
f.
446
Genel
yere göğe sığdıramamak
praise somebody to the skies
f.
447
Genel
kuruması amacıyla asma yapraklarını yere sermek
provine
f.
448
Genel
çekmece veya gardırop kullanmak yerine giysileri yere koymak
floordrobe
f.
449
Genel
gereksiz yere endişelenmek
worry needlessly
f.
450
Genel
gereksiz yere endişelenmek
worry unduly
f.
451
Genel
gereksiz yere endişelenmek
worry unnecessarily
f.
452
Genel
yere yatırmak
blow down
f.
453
Genel
yere çakılmak
crash
f.
454
Genel
merkezden birkaç yere yetki dağıtmak
decentralize
f.
455
Genel
sevinçten ayakları yere değmemek
walk on air
f.
456
Genel
birini yerden yere vurmak
lower the boom on someone
f.
457
Genel
yere sermek
wipe the floor with
f.
458
Genel
gereksiz yere uzamak
drag out
f.
459
Genel
yere sermek
knock galley-west
f.
460
Genel
yere devirmek
get down
f.
461
Genel
(bir yere) ulaştırmak
get somewhere
f.
462
Genel
belirli bir yere gelmek
get there
f.
463
Genel
bir yere varamamak
get nowhere
f.
464
Genel
yere yıkmak
get down
f.
465
Genel
(birinin yardımı sayesinde) bir yere gelmek
get somewhere
f.
466
Genel
(belirli bir yere) seçilmek
get into
f.
467
Genel
belirli bir yere ulaşmak
get there
f.
468
Genel
konakladığı yere ulaşmak
get home
f.
469
Genel
başladığı yere dönmek
get back
f.
470
Genel
(gizli bir yere vb) erişmek
get access
f.
471
Genel
ayakları yere basarak konuşmak
get down to brass tacks
f.
472
Genel
dalgın dalgın bir yere bakmak
gaze at
f.
473
Genel
bir yerden alıp başka yere koymak
shuffle
f.
474
Genel
su yüzünde yüzerek bir yere gitmesini sağlamak
float
f.
475
Genel
yavaş yavaş bir yere girmek
work one's way into
f.
476
Genel
koymak (bir başka yere)
transpose to
f.
477
Genel
aktarmak (bir başka yere)
transpose to
f.
478
Genel
vurup yere sermek
knock down
f.
479
Genel
yere yıkmak
knock out
f.
480
Genel
belirli bir yere sınırlamak
localize
f.
481
Genel
yere koymak
put down
f.
482
Genel
bir yere bağlanmış palaman çekerek yürütmek
warp
f.
483
Genel
yere konmak
land on
f.
484
Genel
bir yere gelmek
obtain a footing
f.
485
Genel
kafasını belli bir yere vermek
keep one's mind on
f.
486
Genel
bir yere gelmek
gain a footing
f.
487
Genel
ayağını bir yere çarpmak
stub
f.
488
Genel
yere inmek
land on
f.
489
Genel
(uçak) yere inmek
touch down
f.
490
Genel
başka bir yere dikmek (bitki)
transplant
f.
491
Genel
(bir yere) ulaşmak
arrive at
f.
492
Genel
önemli bir yere sahip olmak
occupy an important place
f.
493
Genel
önemli bir yere sahip olmak
occupy an important position
f.
494
Genel
önemli bir yere sahip olmak
have an important position
f.
495
Genel
önemli bir yere sahip olmak
have an important place
f.
496
Genel
ait olduğu yere geri bırakmak
replace
f.
497
Genel
ait olduğu yere geri bırakmak
put something back where it belongs
f.
498
Genel
aldığı yere geri koymak
put something back where it belongs
f.
499
Genel
aldığı yere geri koymak
replace
f.
500
Genel
boş yere beklemek
wait in vain
f.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of yere
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy