bit - Türkisch Englisch Wörterbuch

bit

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "bit" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 110 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
bit n. parça
His desk was covered in bits of paper.
Masasının üzeri kâğıt parçalarıyla kaplıydı.

More Sentences
bit n. lokma
He ate every bit of his dinner.
O, akşam yemeğinin her lokmasını yedi.

More Sentences
bit n. kırıntı
He ate every bit of his dinner.
Akşam yemeğinin her kırıntısını yedi.

More Sentences
bit n. zerre
I don't blame Tom one bit.
Tom'u zerre kadar suçlamıyorum.

More Sentences
bit n. biraz
He collected bits of information.
Biraz bilgi topladı.

More Sentences
bit n. kısım
I nodded off and missed the last bit of the film.
Uyuyakalıp filmin son kısmını kaçırmışım.

More Sentences
bit n. biraz
I can speak a tiny bit of Hungarian.
Ben biraz Macarca konuşabiliyorum.

More Sentences
bit n. bir süre
I'll stay here for a bit.
Ben kısa bir süre için burada kalacağım.

More Sentences
bit n. (at) ağızlık
She fitted a bit in the stubborn horse's mouth.
İnatçı atın ağzına bir ağızlık taktı.

More Sentences
bit n. bozukluk
The bits in his pocket were rattling as he walked.
Yürürken cebindeki bozukluklar takırdıyordu.

More Sentences
bit n. poz
Then he gave his parents the whole remorseful son bit.
Sonra da anne babasına vicdan azabı çeken evlat pozları kesmiş.

More Sentences
bit n. 12,5 sent (madeni para)
You can get a cup of coffee for just two bits.
Bir fincan kahveyi yalnızca 25 sente alabilirsiniz.

More Sentences
bit n. bit (veri birimi)
You can play the game on 16-bit platforms.
Oyunu 16-bit platformlarda oynayabilirsiniz.

More Sentences
Colloquial
bit n. bir kısmı
You can replace a little bit of the white flour with rye flour.
Beyaz unun bir kısmını çavdar unuyla değiştirebilirsiniz.

More Sentences
bit adj. ısırılmış
Were you bit?
Isırıldın mı?

More Sentences
Mechanic
bit n.
The drill bit was worn out, so we got a new one.
Matkap ucu aşınmıştı, biz de yenisini aldık.

More Sentences
Statistics
bit n. küçük parça
Every little bit helps.
Her küçük parça yardım eder.

More Sentences
Common Usage
bit n. gem
General
bit n. delgi
bit n. önemsiz
bit n. dizgin
bit n. ufak
bit n. bozuk para
bit n. nebze
bit n. damla
bit n. az miktar
bit n. balta ağzı
bit n. keser ucu
bit n. matkap ucu
bit n. rende bıçağı
bit n. azıcık
bit n. bölüm
bit n. miktar
bit n. bir saniye
bit n. kontrol eden şey
bit n. yönlendiren şey
bit n. bütünden kopan bir parça
bit n. büyükbaş hayvan küpesi
bit n. küçük toprak parçası
bit n. (bir kimsenin) üzerine düşen görev
bit n. kerpeten ucu
bit n. küçük miktar
bit n. az miktar
bit v. gemlemek
bit v. ikili savmak
bit v. bir şeyin ucuyla kontrol etmek
bit v. anahtar ucu yapmak
bit v. (at) geme alıştırmak
Colloquial
bit n. hapis cezası
bit n. küçük rol
bit n. figüranlık
bit n. küçük bir rol
bit n. bir bölümü
bit n. diğer kısımlardan bağımsız olarak tek bir bir eylem
bit n. diğer kısımlardan bağımsız olarak tek bir sunum/bölüm
bit n. belirli bir hareket veya davranış şekli
bit n. üzerinde düşünülen konu
Trade/Economic
bit n. iki rakamlı sistemde 0 veya 1 rakamı
bit n. ispanyol pesosunun 1/8'ine eşdeğer bir değer birimi
bit n. amerikan dolarının 1/8'ine eşdeğer bir değer birimi
bit n. isveç madeni parası dalerin 1/500'ine eşdeğer bir değer birimi
bit n. ingiliz guyanası'nda dört peni
bit n. ingiliz guyanası'nda florinin 1/6'ine eşdeğer bir değer birimi
Politics
bit n. bit
bit n. bid
bit n. laos ve çin ‘deyaşayan etnik bir grup
Tourism
bit n. gem
Technical
bit n. bilgisayarda bit
bit n. burgu
bit n. çakı lokması
bit n. havya başı
bit n. ikili sistemde rakam
bit n. ikili sayı sisteminde bir birim
bit n. matkap
bit n. matkap ucu
bit n. sağlama basamağı
bit n. sivri uçlu taşçı çekici
bit n. temel veri ölçü birimi
bit n. sivri uç
bit n. anahtar ucu
bit n. cımbız ucu
bit n. cam bir eşyaya takılmaya hazır camdan tutacak veya ayaklık
bit n. (seramik) sırlı parçaların yapışmasını önlemek için fırınlama kabının altına serpilen gevşek malzeme
Computer
bit n. bit
bit n. binary dijit
bit n. ikil
bit n. sinyal hızı veya veri transferi hızını ölçmek için kullanılan bir birim
bit n. en küçük bilgisayar kapasitesi birimi
Telecom
bit n. bit
bit n. 0 veya 1
Mechanic
bit n. kalem ucu
Automotive
bit n. bits uç
bit n. kesici takım
bit n. matkap ucu
Aeronautic
bit n. alet ucu
Math
bit n. bayt
Statistics
bit n. eşit olasılıklı iki olaydan hangisinin meydana geldiği öğrenilerek elde edilen bilgi miktarına eşit bir bilgi birimi
Physics
bit n. bilgi entropisinde kullanılan bir ölçüm birimi
Botanic
bit n. muzun çoğaltılması için kullanılan köksap veya rizom parçası
Tobacco
bit n. pipo ağızlığının ucu
bit n. sigara ağızlığının ucu
bit n. sigara tutucunun ucu
Theatre
bit n. tiyatro gösterisinde kısa bir sahne veya bölüm
bit n. küçük rol
bit n. bir sanatçının düzenli olarak yaptığı gösteri
bit n. rol
Printery
bit n. kağıt filigran silindirine takılan tel veya pirinç parça
Engineering
bit n. havyanın bakır ucu
Slang
bit n. mahkumiyet
bit n. (genç kadın) piliç

Bedeutungen von dem Begriff "bit" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 28 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
bit louse n.
Clothes make people, rags make lice.
Giysiler insan yapar, paçavralar bit yapar.

More Sentences
General
bit xenopsylla n.
bit cootie n.
Colloquial
bit bosom chums n.
bit bosom friend n.
Idioms
bit bosom chum n.
bit bosom chums n.
bit pants rabbits [dated] n.
Politics
bit bid n.
bit bit n.
Computer
bit bit n.
bit bitness n.
bit bits n.
Telecom
bit bit n.
Medical
bit phthirus n.
Parasitology
bit morpion [obsolete] n.
bit greyback [dated] n.
bit puceron n.
Zoology
bit pediculus capitis n.
bit pediculus n.
bit headlouse n.
bit sucking louse n.
Environment
bit infestant n.
Slang
bit galloping dandruff n.
bit kutu [new zealand] n.
bit motorized dandruff [dated] n.
bit motorized freckles [dated] n.
British Slang
bit biddy n.

Bedeutungen, die der Begriff "bit" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
a little bit adv. azıcık
But, I don't eat even a little bit of meat.
Ama ben azıcık bile et yemem.

More Sentences
a little bit adv. birazcık
Could we request that the bells be rung a little bit earlier?
Zillerin biraz daha erken çalınmasını talep edebilir miyiz?

More Sentences
General
a bit of adj. parçası
So bring a bit of green inside.
Bu yüzden içine ufak bir parça yeşillik koyun.

More Sentences
a tiny bit adj. bir nebze
I can speak a tiny bit of Hungarian.
Bir nebze Macarca konuşabilirim.

More Sentences
bit [scotland] adj. küçük
I have a bit of a problem.
Küçük bir sorunum var.

More Sentences
quite a bit adv. epeyce
Tom is quite a bit taller than Mary.
Tom Mary'den epeyce daha uzun.

More Sentences
bit by bit adv. azar azar
He is getting better bit by bit.
O, azar azar iyileşiyor.

More Sentences
a little bit adv. bir parça
But, I don't eat even a little bit of meat.
Fakat ben bir parça et bile yemiyorum.

More Sentences
a good bit adv. epeyce
He did a good bit of waiting.
O epeyce bekledi.

More Sentences
a bit adv. az
I was disappointed to see that my bonus was a bit less than I was expecting.
İkramiyemin beklediğimden biraz daha az olduğunu görünce hayal kırıklığına uğradım.

More Sentences
quite a bit adv. sık sık
In Japan, it rains quite a bit during our rainy season which is from mid-June until mid-July.
Japonya'da yağış mevsimi boyunca Haziran ayı ortalarından Temmuz ortasına kadar sık sık yağmur yağar.

More Sentences
bit by bit adv. yavaş yavaş
I am becoming accustomed to the severe climate here bit by bit.
Buradaki sert iklime yavaş yavaş alışıyorum.

More Sentences
every bit adv. tam
He is every bit a gentleman.
Tam bir centilmen.

More Sentences
a bit adv. bir parça
I don't miss Tom a bit.
Tom'u bir parça özlemiyorum.

More Sentences
a bit more adv. biraz daha fazla
As we have a bit more time today, I would like to avail myself of the opportunity you mentioned earlier.
Bugün biraz daha fazla zamanımız olduğu için, daha önce bahsettiğiniz fırsattan yararlanmak istiyorum.

More Sentences
a bit tight expr. biraz dar
It's a bit tight.
Biraz dar.

More Sentences
Colloquial
a bit confused adj. kafası biraz karışık
Everyone's a bit confused.
Herkesin kafası biraz karışık.

More Sentences
quite a bit adv. bir hayli çok
That's quite a bit.
O bir hayli çok.

More Sentences
quite a bit adv. oldukça çok
I drink quite a bit.
Oldukça çok içerim.

More Sentences
quite a bit adv. oldukça fazla
Tom makes quite a bit of money.
Tom oldukça fazla para kazanıyor.

More Sentences
a bit expr. bir parça
Her bad face doesn't scare me even a bit.
Onun kötü yüzü beni bir parça bile korkutmuyor.

More Sentences
bit by bit expr. yavaş yavaş
He is getting better bit by bit.
Yavaş yavaş iyileşiyor.

More Sentences
little bit expr. biraz
We have endeavoured, in our proposal, to be just that little bit more realistic than you.
Teklifimizde sizden biraz daha gerçekçi olmaya gayret ettik.

More Sentences
General
bit stuffing n. bit doldurma
drilling bit n. matkap ucu
a good bit n. hayli
rose bit n. rozbit
twist bit n. matkap ucu
most significant bit n. en anlamlı bit
a good bit n. oldukça
hollow bit n. oyma keskisi
diamond bit n. elmas uç
drill bit n. matkap ucu
the smallest bit n. zırnık
a bit of all right n. mükemmel bir şey
crown bit n. başlı matkap
bit of cake n. çok kolay
bit of cake n. çocuk oyuncağı
bit of cake n. basit iş
bit of cake n. kolay iş
center bit n. merkezlemeli uç
detachable bit n. jakbit
detachable bit n. takılır uç
gag-bit n. gem
wait-a-bit n. dikenli bitki
bit of information n. bilgi kırıntısı
bit of charcoal n. marsık
canon bit n. atın geminin ağız içindeki parçası
rearing bit n. şahlanan atın başının yukarı kalkmasını engelleyen metal gem
the whole bit n. her şey
bit [obsolete] n. ısırma
bit [obsolete] n. yeme
bit [obsolete] n. otlanma
bit [obsolete] n. ısırık yarası
bit [scotland] n. (bir şeyin) küçük bir bölümü
bit [scotland] n. (bir şeyin) küçük bir noktası
bit [scotland] n. tam zaman
bit [scotland] n. kritik an
bit flip n. yüz seksen derece değişme
manners bit n. görgü kuralı olarak tabakta bırakılan porsiyon
quill bit n. uzun oluklu matkap ucu
lip bit n. oluklu matkap
german bit n. bir tür tahta delme aleti
snaffle bit n. hafif gem
spade bit n. (atlara takılan) gem ucu
spoon bit n. kaşık biçimli matkap ucu
spoon bit n. kaşık biçimli delgi ucu
not to give even a smallest bit v. zırnık bile koklatmamak
not to give a smallest bit v. zırnık koklatmamak
do one's bit v. üzerine düşeni yapmak
champ at the bit v. çok sabırsızlanmak
take the bit between one's teeth v. söz dinlememek
take the bit between one's teeth v. gemi azıya almak
fit the bit v. gem vurmak
fit the bit v. gemlemek
turn the valve down a bit v. vanayı biraz kısmak
be a bit peckish v. içi kıyılmak
drive a bit fast v. biraz hızlı sürmek/kullanmak
be a bit lucky v. şansın yaver gitmek
be in a bit of a jam v. darda olmak
be in a bit of a jam v. sıkıntıda olmak
be in a bit of a jam v. zorda olmak
be a bit of a deadline v. son teslim günü yaklaşmak
die a little bit every day v. her gün birazcık daha ölmek
a little bit ill adj. biraz hasta
a bit of a adj. bir parça
two-bit adj. değersiz
a wee bit adj. azıcık
canker-bit adj. heba olmuş
canker-bit adj. virane edilmiş
canker-bit adj. harap edilmiş
canker-bit adj. aft dolu
bit-by-bit adj. adım adım
hunger-bit adj. bir deri bir kemik kalmış
every bit as much adv. tam onun kadar
a bit much adv. bir parça fazla
every bit adv. tam olarak
every bit adv. tamamıyla
quite a bit adv. pek çok defa
bit by bit adv. dirhem dirhem
quite a bit adv. epey
a bit adv. biraz
bit by bit adv. ağır ağır
bit by bit adv. bölük pörçük
not a bit adv. zerre kadar
a little bit late adv. biraz geç
a little bit late adv. azıcık geç
after a bit adv. hemen sonra
after a bit adv. kısa bir süre sonra
bit by bit adv. ceste ceste
a little bit of both adv. ikisinden de biraz
a little bit more adv. çok az daha
a little bit more adv. birazcık daha
a bit serious adv. biraz ciddi
the least bit adv. hiç
the least bit adv. hiçbir biçimde
bit [scotland] conj. ama
bit [scotland] conj. fakat
bit [scotland] conj. ancak
not a bit interj. asla
not a bit interj. hiç de değil
not a bit interj. hiç değil
a bit tight expr. biraz sıkışık
a bit silly expr. biraz saçma
a bit special expr. biraz özel
a bit special expr. özel biraz
a fair bit of expr. oldukça fazla
Phrasals
find (someone or something) a bit off v. (birini/bir şeyi) biraz garip/tuhaf bulmak
find (someone or something) a bit off v. (birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak
find (someone or something) a bit off v. (birini/bir şeyi) biraz değişik bulmak
Phrases
a little bit louder n. biraz daha yüksek (ses)
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. göründüğü yaşta
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. gözünün gördüğü yaşta
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. yaşını söylemeyip soruyu geçiştirmek için söylenen bir söz
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. sarı yelve'nin ötüşünü belirtmek üzere kullanılan yansıtma ifade
as old as my eyes and a little (bit) older than my teeth expr. yaş sorulduğunda verilen muğlak cevap
if it was a snake, it would've bit you expr. çok yakınında
if it was a snake, it would've bit you expr. hemen dibinde
if it was a snake, it would've bit you expr. yanı başında
if it was a snake, it would've bit you expr. burnunun dibinde
if it was a snake, it would've bit you expr. ayağının dibinde
if it was a snake, it would've bit you expr. şuracıkta
the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr. eden bulur
the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr. ettiğini bulma
the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr. eden bulur inleyen ölür
the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr. kimsenin ahı kimsede kalmaz
the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr. kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz
you can't be a little bit pregnant expr. çok az hamile olamazsın
you can't be a little bit pregnant expr. ya içindesin ya dışında
you can't be a little bit pregnant expr. işin içine iyice gömülmek/girmek lazım/gerekli
you can't be a little bit pregnant expr. öylece ucundan olmaz kendini iyice bu işe vermen gerek
you can't be a little bit pregnant expr. üşenenin/erinenin oğlu kızı olmaz
you can't be a little bit pregnant expr. çalışmayanın kısmeti olmaz
you can't be a little bit pregnant expr. ya hep ya hiç
you can't be a little bit pregnant expr. ya herrü ya merrü
you can't be a little bit pregnant expr. canla başla çalışmak lazım öyle yarım ağızla/gönülle iş yapılmaz
you can't be a little bit pregnant expr. gebelik yarım olmaz
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. sarı çintenin (sarı kiraz kuşu) ötüşünü andıran bir yansımalı/onomatopeik ifade
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. sarı yelve'nin ötüşünü belirtmek üzere kullanılan yansıtma ifade
a little bit of bread and no cheese [uk] expr. bir parça ekmek, peynir istemez
even if just a bit expr. az da olsa
even if just a bit expr. biraz da olsa
devil a bit expr. hiç mi hiç
for a short bit expr. kısa süreliğine
the least little bit expr. zerre kadar
not a blind bit of notice expr. hiç/zerre kadar farkına varmamak
not the blindest bit of notice expr. hiç/zerre kadar farkına varmamak
every bit as (something) expr. tıpkı (bir şey) gibi
every bit as (something) expr. (bir şeyle) eşit/aynı derecede
every bit as (something) expr. (bir şey) kadar
every bit as (something) expr. tamı tamına eşit
every bit as (something) expr. zerresi zerresine eşit
a bit much expr. haddinden fazla
a bit much expr. biraz aşırıya kaçmış
a bit much expr. biraz fazla
a bit much expr. biraz abartı
a bit of a... expr. oldukça (olumsuz, kötü, sıkıntılı bir durum)
a bit of a... expr. epey (olumsuz, kötü, sıkıntılı bir durum)
a bit of a/an expr. birazcık
a bit of a/an expr. biraz
a bit of a/an expr. bir miktar
a bit of a/an expr. oldukça
a bit of a/an expr. epey
a bit of a/an expr. bir ölçüde
a bit of a/an expr. bir nebze
a bit of a/an expr. büyük ölçüde
a bit of a/an expr. önemli ölçüde
a bit of a/an expr. hatırı sayılır derecede
a bit of a/an expr. azımsanmayacak kadar
Proverb
the hair of the dog that bit you çivi çiviyi söker
the biter gets bit eden bulur
the biter gets bit çanağına ne doğrarsan kaşığında o çıkar
the biter gets bit kötülük eden kötülük bulur
the biter gets bit men dakka dukka
Colloquial
a nasty piece (or bit) of work n. sağlam ayakkabı olmayan kişi
a nasty piece (or bit) of work n. kaypak
a nasty piece (or bit) of work n. sevimsiz
a nasty piece (or bit) of work n. güvenilmez
a nasty piece (or bit) of work n. götü başı ayrı oynayan
a bit of a stretch n. abartma
a bit of a stretch n. abartı
(a little/bit) rough around the edges n. akşamdan kalma
a bit of work n. çok az iş/çalışma/emek
the best bit n. en iyi kısmı
(a little/bit) rough around the edges n. kaba saba
a bit of a letch n. biraz şehvet düşkünü
bit-player n. önemsiz kimse
bit-player n. solda sıfır kimse
be (a bit, a little) on the cold, small v. (biraz) soğuk, küçük olmak
be (a bit, a little) on the cold, small v. (azıcık) soğuk, küçük kaçmak
find it a bit dull v. biraz sıkıcı bulmak
bit on the side v. dost hayatı yaşamak
bit on the side v. dostu olmak
bit on the side v. metresi olmak
cut it a bit fine v. son dakikada gelmek/varmak
cut it a bit fine v. son anda gelmek/varmak
look (a little/bit) off v. (biraz) hasta gibi görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) solgun görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) sağlıksız görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) keyifsiz görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) rahatsız görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) bitkin görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) neşesiz görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) huzursuz görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) morali bozuk görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) garip görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) tuhaf görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) uygunsuz durmak
look (a little/bit) off v. (biraz) anormal görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) standardın altında durmak
look (a little/bit) off v. (biraz) bozuk gibi görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) çürümüş/bozulmuş gibi görünmek
look (a little/bit) off v. (biraz) bozuk/bozulmuş gibi durmak
be a bit much v. biraz fazla olmak
be a bit much v. haddinden fazla olmak
be a bit much v. biraz aşırıya kaçmak
be a bit much v. biraz abartı olmak
be a bit off v. biraz soluk olmak
be a bit off v. biraz solgun olmak
be a bit off v. biraz keyifsiz olmak
be a bit off v. biraz rahatsız olmak
be a bit off v. biraz hasta olmak
be a bit off v. biraz sorunlu olmak
be a bit off v. biraz bitkin olmak
be a bit off v. bir tahtası eksik olmak
be a bit off v. biraz tuhaf olmak
be a bit off v. biraz garip olmak
be a bit off v. biraz yanlış olmak
be a bit off v. biraz normal dışı olmak
be a bit off v. biraz bozuk olmak
be a bit off v. biraz düşük nitelikli olmak
be a bit off v. biraz bozulmuş olmak
be a bit off v. biraz çürümüş olmak
be a bit off v. bozulmaya/çürümeye başlamak
do a bit v. biraz yapmak
do a bit v. bir parça yapmak
do a bit v. şaka yapmak
do a bit v. espri yapmak
do a bit v. mizah yapmak
do a bit v. hiciv yapmak
do bit v. üzerine düşeni yapmak
do bit v. elinden geleni yapmak
do bit v. payına düşeni yapmak
do your bit v. üzerine düşeni yapmak
do your bit v. payına düşeni yapmak
do your bit v. kendine düşeni yapmak
do your bit v. üzerine düşeni yap
do your bit v. payına düşeni yap
do your bit v. kendine düşeni yap
a bit obtuse adj. kalın kafalı
a bit obtuse adj. kafası basmama
a bit obtuse adj. alık
a bit obtuse adj. mankafa
a bit obtuse adj. kıt kafalı
a bit thick [uk] adj. haksız
a bit thick [uk] adj. kabul edilemez
a bit thick [uk] adj. abartı
a bit thick [uk] adj. katlanılmaz
a bit strong [uk] adj. haksız
a bit strong [uk] adj. kabul edilemez
a bit strong [uk] adj. abartı
a bit strong [uk] adj. katlanılmaz
two-bit adj. önemsiz
two-bit adj. kayda değmez
two-bit adj. üç kuruşluk
two-bit adj. değersiz
two-bit adj. bayağı
two-bit adj. adi
two-bit adj. kıytırık
two-bit adj. önemsiz
two-bit adj. 25 sent değerinde
a bit dodgy adj. biraz uyduruk (araba)
a bit rich adj. çok ironik
a bit rich adj. samimiyetsiz
a bit strong adj. haddinden/gereğinden fazla eleştirel/yerici
a bit strong adj. biraz fazla/ağır
a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] adj. haksız
a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] adj. kabul edilemez
a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] adj. biraz aşırı
a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] adj. biraz fazla
a bit rich adj. bayağı iki yüzlüce
a bit dicey adv. riskli
a bit dicey adv. tehlikeli
a bit dicey adv. tekinsiz
a bit dicey adv. şüpheli
a bit dicey adv. rizikolu
a bit dicey adv. sakıncalı
a bit dodgy adv. riskli
a bit dodgy adv. tehlikeli
a bit dodgy adv. tekinsiz
a bit dodgy adv. şüpheli
a bit dodgy adv. rizikolu
a bit dodgy adv. sakıncalı
a bit too much adv. çok fazla
a bit too much adv. haddinden fazla
a bit too much adv. aşırı
a bit too much adv. abartı
bit by bit adv. aşama aşama
bit by bit adv. az az
bit by bit adv. azar azar
a bit adv. bir nebze
a little bit adv. bir tık
a bit of crackling [brit] expr. arzu nesnesi
a bit of crackling [brit] expr. taş gibi
a bit of crackling [brit] expr. ilik gibi
a bit of crackling [brit] expr. kütür kütür
a bit of crackling [brit] expr. erik gibi
a bit of crackling [brit] expr. sütun gibi
a bit of crackling [brit] expr. at gibi
wouldn't shout if a shark bit him [australia] expr. cebinde akrep olan
wouldn't shout if a shark bit him [australia] expr. cimri
wouldn't shout if a shark bit him [australia] expr. pinti
a bit far expr. biraz uzak
a bit of all right expr. bomba gibi
a bit expr. biraz
with a bit of luck expr. biraz şansın yardımıyla
not even one little bit expr. bir gıdım bile
a bit of all right expr. çok iyi
a bit of all right expr. çekici kadın
a bit of all right expr. çok güzel kadın
a bit of both expr. her ikisinden de biraz
every little bit helps expr. en ufak katkı bile işe yarar
a bit of all right expr. harika
a bit of all right expr. fıstık gibi
(a little/bit) rough around the edges expr. görgüsüz
a bit of all right expr. güzel
bit on the side expr. eşine sadık olmayan
a bit of all right expr. enfes
a bit of all right expr. iyi
every little bit helps expr. ne kadar az olursa olsun işe yarar
(a little/bit) rough around the edges expr. kültürsüz
(a little/bit) rough around the edges expr. kaba ama iş görür
a bit of all right expr. lokum gibi
(a little/bit) rough around the edges expr. vasat ama işe yarar
not even a tiny bit expr. zerre kadar (olumsuz)
a bit of all right expr. uygun
don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr. hemen çık git
don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr. kapı dışarı edilmeden çık git
don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr. derhal burayı terk et
don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr. gözüm görmesin
don't let the doorknob hit you where the dog should have bit you expr. defol git
a bit dicey expr. biraz riskli
a bit dicey expr. biraz tehlikeli
a bit dicey expr. biraz tekinsiz
a bit dicey expr. pek iyi olmayabilir
a bit dicey expr. pek iyi sonuçlanmayabilir
in a little bit expr. yakında
in a little bit expr. birazdan
in a little bit expr. az sonra
in a little bit expr. hemen
in a little bit expr. kısa süre içinde
in a little bit expr. biraz sonra
in a little bit expr. çok geçmeden
bit my bit expr. parça parça
bit my bit expr. azar azar
little bit (of something) expr. azıcık (bir şey)
little bit (of something) expr. birazcık (bir şey)
little bit (of something) expr. bir parça (bir şey)
little bit (of something) expr. az (bir şey)
little bit (of something) expr. bir nebze (bir şey)
little bit (of something) expr. biraz (bir şey)
bit much expr. haddinden fazla
bit much expr. biraz aşırıya kaçmış
bit much expr. biraz fazla
bit much expr. biraz abartı
little bit expr. azıcık
little bit expr. birazcık
little bit expr. bir parça
little bit expr. bir nebze
little bit expr. az
not a bit of it! [uk] expr. hiç öyle değil!
not a bit of it! [uk] expr. zerre kadar bile değil!
not one little bit expr. bir gıdım bile (değil)
not one little bit expr. hiç (değil)
not one little bit expr. biraz bile (değil)
not one little bit expr. azıcık bile (değil)
not one little bit expr. biraz olsun (değil)
not one little bit expr. hem de hiç
one little bit expr. birazcık
one little bit expr. azıcık
one little bit expr. bir gıdım
one little bit expr. küçücük
one little bit expr. şu kadarcık
the (whole)... bit expr. … yönü
the (whole)... bit expr. ... kısmı
the (whole)... bit expr. ... özelliği
the (whole)... bit expr. ... unsuru
Idioms
a bit of crackling [brit] n. (kadın) arzu nesnesi
a bit of the action n. pay
a bit on the side n. metres
a free bit of advice n. bedavadan tavsiye
the hair of the dog (that bit you) n. (içki) cila niyetine içilen içki
hair of the dog that bit (one) n. (içki) cila niyetine içilen içki
a bit of crackling [brit] n. seks objesi olarak görülen kadın
a bit on the side n. kapatma
a free bit of advice n. gökten düşen tavsiye
the hair of the dog (that bit you) n. akşamdan kalmalığı yok etmek için içilen içki
hair of the dog that bit (one) n. akşamdan kalmalığı yok etmek için içilen içki
a bit of crackling [brit] n. cinsel obje olarak görülen kadın
a bit on the side n. kuma
a free bit of advice n. istenmeden/talep edilmeden verilen tavsiye
a bit on the side n. gayrimeşru ilişki
a bit on the side n. ek işten sağlanan gelir
a bit of crackling [old-fashioned] n. cinsel nesne olarak görülen çekici kadın
a bit of crackling [old-fashioned] n. çekici kadın
a bit of crackling [old-fashioned] n. afet
a bit of crackling [old-fashioned] n. taş (kız/kadın)
a bit of crackling [old-fashioned] n. çıtır
a bit on the side n. evlilik dışı ilişki yaşayan kişi
a bit on the side n. zani
a bit on the side n. zaniye
a bit on the side n. gayrimeşru ilişki
a bit on the side n. zina
a bit on the side n. ek işten elde edilen gelir
bit on the side n. evlilik dışı ilişki yaşayan kişi
bit on the side n. zani
bit on the side n. zaniye
a blind bit of (something) n. hiçbir … yaratmama
a blind bit of (something) n. hiç de … almama
a blind bit of (something) n. hiç
a blind bit of (something) n. en ufak
a blind bit of (something) n. zerre kadar
a free bit of advice n. karşı taraf istemediği halde verilen tavsiye
a free bit of advice n. istenmeyen tavsiye
a tad bit n. küçücük/azıcık miktar
a tad bit n. bir lokmacık şey
a tad bit n. bir ısırık miktar
a tad bit n. kuş kadar porsiyon
a tad bit n. avuç içi kadar miktar
a tad bit n. birazcık
a tad bit n. azıcık
a tad bit n. bir lokma/bir ısırık
a tad bit n. bir gıdım
a tad bit n. bir tutam
a free bit of advice n. naçizane fikir/görüş
two-bit n. beş para etmez
the whole bit n. bir şeyin bütünü
the whole bit n. bir şeyin tamamı
bit of the action n. pay
bit of the action n. (eylemde/faaliyette) pay
a bit of rough [uk] n. sosyoekonomik durumu sevgilisinden/partnerinden düşük olan kimse
a bit of rough [uk] n. sevgilisinden/partnerinden daha alt sınıfta olan kimse
a bit of rough [uk] n. sevgilisi/partneri yanında yetersiz görülen kimse
a bit of rough [uk] n. sevgilisine/partnerine (sınıfsal olarak) layık görülmeyen kimse
bit of rough n. sert erkek
bit of rough n. dayanıklı erkek
bit of rough n. kaba herif
bit on the side n. sadakatsiz ilişki
bit on the side n. ek işten kazanılan para
bit on the side n. kendi işi dışında bir işten kazanılan para
bit on the side n. ek gelir
bit on the side n. yan gelir
bit player n. faydasız kimse
bit player n. yararsız kimse
bit player n. işe yaramaz kimse
bit-bucket n. bit kova
bit-bucket n. kaybolan elektronik dosyaların gittiği düşünülen sanal yer
bit-bucket n. bilgisayarda kaybolan dosyaları yutan delik
hair of the dog that bit n. cila niyetine içilen içki
hair of the dog that bit n. akşamdan kalmalığı yok etmek için içilen içki
hair of the dog that bit n. cila çekme
the whole (something) bit n. (bir şey) yönü
the whole (something) bit n. (bir şey) kısmı
the whole (something) bit n. (bir şey) özelliği
the whole (something) bit n. (bir şey) unsuru
chafe at the bit v. sabırsızlanmak
chafe at the bit v. iple çekmek
chafe at the bit v. sabırsızlanmak
chafe at the bit v. iple çekmek
be a bit of a stretch v. biraz abartmak
be a bit of a stretch v. hafif abartmak
be a bit of a stretch v. biraz fazla tepki vermek
be (a bit) on the heavy side v. ağır/kilolu gibi durmak/gözükmek (bir şeyin ya da bir kimsenin ağırlığının kestirilemediğini belirten ifade)
be (a bit) on the large side v. ağır/kilolu gibi durmak/gözükmek (bir şeyin ya da bir kimsenin ağırlığının kestirilemediğini belirten ifade)
get into (a bit of) a jam v. başı belaya girmek
get into (a bit of) a jam v. dara düşmek
get into (a bit of) a jam v. sıkıntıya girmek
get into (a bit of) a jam v. dara düşmek
give (someone) (a bit of) curry v. ağzının payını vermek
give (someone) (a bit of) curry v. haşlamak