dock - Türkisch Englisch Wörterbuch

dock

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "dock" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 80 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
dock n. rıhtım
The engineers drew up plans for a new dock.
Mühendisler yeni bir rıhtım için planlar hazırladılar.

More Sentences
dock v. rıhtıma yanaşmak
The ship hasn't even docked yet.
Gemi henüz rıhtıma yanaşmadı bile.

More Sentences
General
dock n. iskele
Tom is on the dock.
Tom iskelede.

More Sentences
dock v. limana yanaşmak
The ship hasn't even docked yet.
Gemi daha limana yanaşmadı bile.

More Sentences
Law
dock n. sanık sandalyesi
It is unquestionably the Member States that are in the dock.
Kuşkusuz sanık sandalyesinde olan Üye Devletlerdir.

More Sentences
Aeronautic
dock v. kenetlenmek
The Russian Soyuz spacecraft has docked at the International Space Station.
Rus Soyuz uzay aracı Uluslararası Uzay İstasyonu'na kenetlendi.

More Sentences
Common Usage
dock n. dok
dock n. gemi havuzu
dock v. doka çekmek
General
dock n. rıhtım
dock n. liman
dock n. ücret
dock n. kısa kesilmiş kuyruk
dock n. eyer kuskunu
dock n. gemi havuzu
dock n. tersane
dock n. kuyruğun kemikli kısmı
dock n. dok
dock n. havuz
dock n. yük rampası
dock n. kesinti
dock n. sanık yeri
dock n. antrepo
dock n. (şarj vb.) istasyon
dock v. indirmek
dock v. kesmek
dock v. kısaltmak
dock v. kısaltmak (kuyruğunu)
dock v. ücretini kesmek
dock v. azaltmak
dock v. doka girmek
dock v. havuza çekmek
dock v. doka çekmek
dock v. kuyruğunu kısaltmak
dock v. kesmek (ücretten)
dock v. havuza girmek
dock v. uzayda başka gemiye kenetlemek
dock v. uzayda kenetlenmek
dock v. limana girmek
dock v. (kuyruğunu) kesmek
dock v. kısmak
dock v. kuyruğunu kesmek
dock v. maaşından kesmek
Trade/Economic
dock n. dok
dock n. yükleme-boşaltma alanı
dock v. ücret kesmek
Law
dock n. mahkemede sanığın oturduğu yer
dock n. sanık yeri
Technical
dock v. havuzlamak
Computer
dock n. yuva
dock v. kabloyla (birbirine) bağlamak
dock adj. yapışık
dock expr. yuvala
Aeronautic
dock n. uçağın dış kısımlarını çevreleyerek bunlara erişim sağlayan bir iskele
dock n. hangar
dock v. uzayda kenetlenmek
dock v. uzayda başka gemiye kenetlemek
Marine
dock n. dok
dock n. gemilerin yolcu ve yükünün boşaltıdığı veya onarıldığı havuz
dock n. gemi havuzu
dock n. rıhtım
dock n. tersane
dock n. yanaşlık
dock v. doka çekmek
dock v. limana girmek
dock v. limana yanaşmak
dock v. rıhtıma yanaşmak
dock v. (limana) rıhtım inşa etmek
Gastronomy
dock v. (kraker) pişirmeden önce delmek
Chemistry
dock v. moleküler bir reseptörle birleştirmek
Zoology
dock n. bazı hayvanlarda vücudun kuyruk köküne birleşik olan kısmı
Botanic
dock n. karabuğday benzeri bir ot
dock n. kuzu kulağı
dock n. rumex cinsi çeşitli bitkilere verilen ad
dock n. çeşitli geniş yapraklı otsu bitkilere verilen ad
Breeding
dock n. eyer kuskunu
dock n. kısa kesilmiş kuyruk
dock n. kuyruğun kemikli kısmı
dock v. kuyruğunu kısaltmak
Theatre
dock n. sahne yanında dekorların konduğu boşluk

Bedeutungen, die der Begriff "dock" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 205 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
dry dock n. kuru havuz
Does it have the infrastructures for putting a ship in dry dock, and so on?
Bir geminin kuru havuza alınması vb. için gerekli altyapıya sahip mi?

More Sentences
Marine
dock worker n. liman işçisi
This is doubtless also why the dock workers are demonstrating their discontent.
Liman işçilerinin hoşnutsuzluklarını göstermelerinin nedeni de şüphesiz budur.

More Sentences
General
dock warrant n. ambar makbuzu
floating dock n. yüzer havuz
graving dock n. kalafat havuzu
floating dock n. yüzer liman
floating dock n. yüzen havuz
wet dock n. yüzer havuz
hickory dickory dock n. bir çocuk şarkısı
loading dock n. yükleme bölümü/alanı
dock labourer n. dok işçisi
dock labourer n. liman işçisi
dock labourer n. gemi yükleme işçisi
dock labourer n. rıhtım çalışanı
screw dock n. büyük uskurlu gemi
sectional dock n. ayrı bölümler veya kesonlardan yapılmış bir tür yüzer havuz
go into dry dock v. havuza girmek
put in the dock v. suçlamak
dock with the space station v. uzay istasyonuna kenetlenmek
dock at some place v. iskeleye demirlemek
dock something from something v. maaşından/haklarından kesmek
Phrasals
dock from v. -den kesmek
dock from v. (maaşından/haklarından) kesmek
Idioms
dock your pay v. hesabından/ücretinden kesmek
put (one) in the dock v. (birini) suçlamak/suçlu görmek
put (one) in the dock v. (birini) yoğun/sıkı bir incelemeye/denetlemeye tabi tutmak
put somebody in the dock v. birini suçlamak
in dock expr. limanda
in dock expr. limanda demirlemiş
in dock [uk] expr. tutuklanmış
in dock [uk] expr. gözaltında
in dock [uk] expr. sanık sandalyesinde
in dock [uk] expr. bir yetkiliyle başı dertte
in dock [uk] expr. önemli bir kişiyle başı belada
in dock [uk] expr. uygun değil
in dock [uk] expr. saf dışı
in dock [uk] expr. pasif
in dock [uk] expr. tamirhanede
in the dock expr. sanık koltuğunda/sandalyesinde
in the dock expr. yoğun inceleme altında
in the dock expr. detaylı inceleme/tetkik altında
Trade/Economic
dock warrant n. ambar makbuzu
dock dues n. dok ücreti
dock warrant n. dok makbuzu
bonded dock n. gümrük ambarı
timber dock n. kereste yükleme rıhtımı
dock receipt n. liman makbuzu
wet dock n. liman doku
oil dock n. petrol iskelesi
dock company n. rıhtım şirketi
dock receipt n. rıhtım makbuzu
dock warrant n. rıhtım makbuzu
dock strike n. rıhtım işçilerinin grevi
dock charges n. rıhtım resmi
dock dues n. rıhtım ücreti
dock warrant n. resepis
dock warehouse n. rıhtım antreposu
dock shed n. rıhtım hangarı
dock receipt n. varan
dock receipt n. yük teslim belgesi
ex dock adj. rıhtımda teslim
delivered free at dock adj. rıhtımda teslim
Law
felon's dock n. mahkemede sanığın oturduğu yer
felon's dock n. sanık sandalyesi
appear in the dock v. sanık sandalyesine oturmak
(defendant) to sit in the dock v. sanık sandalyesine oturmak
(defendant) to stand in the dock v. sanık sandalyesine oturmak
Technical
dry dock n. kuru kızak
graving dock n. kuru havuz
dry dock n. kuru havuz
dock crane n. rıhtım vinci
wet dock n. sulu havuz
dock shelter n. şişme körük
loading dock n. yükleme peronu
wet dock n. yükseltme havuzu
floating dock n. yüzer havuz
pond dock crane n. yüzer havuz vinci
balance dock n. bir tür yüzer iskele
hydraulic dock n. yüzer havuz
dry-dock v. kuru havuza girmek
Computer
dock cd n. dok cd
dock phone n. dok tel
dock aux n. dok eklentisi
dock video n. dok video
dock cd audio n. dok ses cd'si
dock mic2 n. dok mik2
dock line n. hat tak
dock line in n. kundak hat girişi
dock id n. yuva kimliği
dock change n. yuva değişikliği
dock mic expr. mikrofon tak
Telecom
charging dock n. şarj istasyonu
Construction
dock structures n. rıhtım yapıları
dock leveller n. yükleme rampası
Railway
loading dock n. yük rampası
Aeronautic
landing helicopter dock n. doklu helikopter gemisi
Marine
dry dock area n. çekek alanı
dock worker n. dok işçisi
dock dues n. dok ücreti
dock-walloper n. dok işçisi
dock charge n. dok ücreti
ferry dock n. feribot iskelesi
dock worker n. gemi yükleme işçisi
dry dock n. gemiyi alacak kadar büyük ve suyu boşaltılabilir havuz
graving dock n. gemi tamir havuzu
dry dock n. gemi tamir havuzu
dock-walloper n. gemi yükleme işçisi
dock dues n. havuzlama resmi
dock master n. havuz kaptanı
dock warrant n. havuz ruhsatı
wet dock n. içinde su olan havuz
graven dock n. karaya sabitlenmiş iskele
dry dock n. kızak
dry-dock caisson n. kuru havuz kapağı
dry dock n. kuru havuz
graving dock n. kuru havuz
dry dock n. kuru dok
dock labourer n. liman işçisi
dock labourer n. liman çalışanı
dock-walloper n. liman işçisi
dock charge n. rıhtım ücreti
dock line n. rıhtım halatı
dry dock n. sabit havuz
dock dues n. rıhtım ücreti
graving dock n. suyu boşaltılabilen havuz
dry dock n. suyu boşaltılabilen havuz
dock-walloper n. tersane işçisi
boat dock n. tekne iskelesi
dock worker n. tersane işçisi
dock-walloper n. yük boşaltma işçisi
dock worker n. yük boşaltma işçisi
wet dock n. yük doldurma boşaltma havuzu
floating dock n. yüzer havuz
loading dock n. yükleme rıhtımı
floating dock n. yüzen havuz
loading dock n. yükleme iskelesi
wet dock n. yüzer havuz
dock-worker n. dok işçisi
dock-worker n. liman işçisi
dock-worker n. gemi yükleme işçisi
slip dock n. zemini eğimli rıhtım
take into dry dock v. havuzlamak
approach the dock v. limana yanaşmak
dry dock v. (gemiyi) kuru havuza koymak
dry dock v. (gemi) kuru havuza girmek
dry-dock v. kuru havuza koymak
lsd (landing ship dock) abrev. havuzlu çıkarma gemisi
Gastronomy
patience dock n. efelek
patience dock n. labada
Biology
dock to dock expr. ambardan ambara (geçen süre)
Botanic
canaigre dock n. kökü tabaklama işlemlerinde kullanılan bir bitki
arizona dock n. kökü tabaklama işlemlerinde kullanılan bir bitki
tanner's dock n. kökü tabaklama işlemlerinde kullanılan bir bitki
canaigre dock n. batı amerika birleşik devletleri ve kuzey meksika'ya özgü çok yıllık bir çiçekli bitki
arizona dock n. batı amerika birleşik devletleri ve kuzey meksika'ya özgü çok yıllık bir çiçekli bitki
tanner's dock n. batı amerika birleşik devletleri ve kuzey meksika'ya özgü çok yıllık bir çiçekli bitki
prairie dock n. sarı ve geniş çiçekleri olan uzun bir otsu bitki
alpine dock (rumex alpinus) n. dağ labadası
alpine dock (rumex alpinus) n. alplerde yetişen uzun ve kaba yapraklı bir kuzu kulağı
prairie dock n. abd'nin doğusunda yetişen beyazımsı çiçekli çok yıllık bir bitki
narrow-leaved dock n. kıvırcık labada
yellow dock n. kıvırcık labada
curled dock n. kıvırcık labada
narrow dock n. kıvırcık labada
sour dock n. kıvırcık labada
curly dock n. kıvırcık labada
sour dock n. kuzukulağı
clustered dock n. kuzukulağı
sharp dock n. kuzukulağı
yellow dock (rumex optisifolius) n. yabani labada
bitter dock n. yabani labada
broad-leaved dock n. yabani labada
bluntleaf dock n. yabani labada
dock leaf n. yabani labada
velvet dock (verbascum thapsus) n. sığırkuyruğu otu
velvet dock (inula helenium) n. andız otu
yellow dock n. sığırkuyruğu
curled dock n. sığırkuyruğu
water dock n. ıslak yerlerde yetişen çeşitli labadalara verilen ad
water dock n. ırmak labadası
bitter dock n. avrupa'ya özgü olup kuzey amerika'da da yetişen, yuvarlak uçlu geniş yapraklara ve acı köksaplara sahip bir kuzu kulağı
yellow dock n. evelik
curled dock n. evelik
dock-cress n. papatyagiller familyasından olan sarı çiçekli bir bitki
Geography
tidal dock n. gelgit havuzu
pembroke dock n. galler'de yerleşim yeri
dock junction n. georgia eyaletinde şehir
Military
naval dock n. savaş gemilerinin ve malzemelerinin yapım onarımı için gereken tüm unsurlarla bağlantılı olan askeri liman
naval dock n. savaş limanı
naval dock n. harp limanı
amphibious transport dock n. amfibik çıkarma aracı
landing platform dock n. amfibi çıkarma aracı
amphibious transport dock n. amfibi nakliye doku
landing ship dock n. dok çıkarma gemisi
landing platform dock n. havuzlu çıkarma gemisi
landing ship dock n. havuzlu çıkarma gemisi
dry dock n. kuru havuz
dock receipt n. rıhtım alındı belgesi
dock security n. rıhtım güvenliği
Theatre
scene dock n. tiyatroda sahne dekorunun tutulduğu kısım
Star Wars
docking platform/dock n. dok platformu/dok
harbor-class mobile space dock n. liman-sınıfı mobil uzay rıhtımı
imperial space dock lianna-6 n. imparatorluk uzay rıhtımı lianna-6
saleucami impound dock n. saleucami haciz rıhtımı
sluis van orbit dock v-475 n. sluis van yörünge rıhtımı v-475