ilgilenmek

Bedeutungen von dem Begriff "ilgilenmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 68 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	ilgilenmek	take care of v.
However, this is something which the individual countries must take care of. Ancak bu, ülkelerin tek tek ilgilenmesi gereken bir konudur. More Sentences
2	Common Usage	ilgilenmek	be interested v.
He's interested in many things. O, birçok şeyle ilgilenmektedir. More Sentences
General
3	General	ilgilenmek	concern v.
Is it up to Europe to concern itself with sporting activities in universities? Üniversitelerdeki spor faaliyetleriyle ilgilenmek Avrupa'nın görevi midir? More Sentences
4	General	ilgilenmek	be into v.
My mother used to be into tennis. Annem tenisle ilgilenirdi. More Sentences
5	General	ilgilenmek	mind v.
The issue surrounding Galileo springs to mind, which has caused great difficulty. Galileo'yu ilgilendiren ve büyük zorluklara yol açan mesele akla geliyor. More Sentences
6	General	ilgilenmek	go in for v.
Do you go in for sports? Sporla ilgilenir misin? More Sentences
7	General	ilgilenmek	see about v.
He promised to see about my broken watch. Bozuk saatimle ilgileneceğine söz verdi. More Sentences
8	General	ilgilenmek	pay attention v.
We weren't paying attention. Biz ilgilenmiyorduk. More Sentences
9	General	ilgilenmek	attend v.
The organisational form is something to which you will have to attend. Organizasyon şekli ise sizin ilgilenmeniz gereken bir konudur. More Sentences
10	General	ilgilenmek	pay attention to v.
Pay attention to this problem. Bu sorunla ilgilen. More Sentences
11	General	ilgilenmek	care about v.
I don't care about boats. Ben teknelerle ilgilenmiyorum. More Sentences
12	General	ilgilenmek	concern about v.
The fact that I voted against does not mean to say that I am not concerned about these issues. Karşı oy kullanmış olmam, bu konularla ilgilenmediğim anlamına gelmiyor. More Sentences
13	General	ilgilenmek	be interested in v.
Tom seemed to be interested in you. Tom seninle ilgileniyor gibiydi. More Sentences
14	General	ilgilenmek	see to v.
You replied that yes, of course, you would see to it immediately. Siz de evet, tabii ki hemen ilgileneceğim diye cevap verdiniz. More Sentences
15	General	ilgilenmek	attend to v.
Parliament will indeed attend to the matter through a delegation. Parlamento gerçekten de bir heyet aracılığıyla konuyla ilgilenecektir. More Sentences
16	General	ilgilenmek	be interested v.
He didn't seem interested in making friends. Arkadaş edinmekle ilgilenmiyor gibiydi. More Sentences
17	General	ilgilenmek	care v.
Thank you for caring. İlgilendiğin için teşekkür ederim. More Sentences
18	General	ilgilenmek	take up v.
Let's take up this matter after lunch. Öğle yemeğinden sonra bu konuyla ilgilenelim. More Sentences
19	General	ilgilenmek	look after v.
Those who looked after me told me that as far as they were concerned it was legionella. Benimle ilgilenenler bana bunun bir lejyonella hastalığı olduğunu söylediler. More Sentences
20	General	ilgilenmek	care for v.
The issue of health care and care for the elderly is an important one and of concern to us all. Yaşlılar için sağlık ve bakım konusu önemli ve hepimizi ilgilendiren bir konudur. More Sentences
21	General	ilgilenmek	tend v.
This will immediately mean more controls and inspections and less time for the farmer to tend his stock. Bu hemen daha fazla kontrol ve denetim ve çiftçinin hayvanlarıyla ilgilenmesi için daha az zaman anlamına gelecektir. More Sentences
22	General	ilgilenmek	take note of v.
Those colleagues who are interested should take note of that debate. Konuyla ilgilenen meslektaşlarım bu tartışmayı not etmelidir. More Sentences
23	General	ilgilenmek	take care of v.
We must help Zimbabwe's neighbours to take care of refugees. Zimbabwe'nin komşularının mültecilerle ilgilenmelerine yardımcı olmalıyız. More Sentences
Phrasals
24	Phrasals	ilgilenmek	see about v.
We'll see about that in a minute. Bir dakika içinde onunla ilgileneceğiz. More Sentences
25	Phrasals	ilgilenmek	see to v.
See to this matter right away, will you? Bu mesele ile hemen ilgilenin, tamam mı? More Sentences
Colloquial
26	Colloquial	ilgilenmek	be interested in v.
In reality, all they are interested in is power. Gerçekte, ilgilendikleri tek şey güç. More Sentences
Technical
27	Technical	ilgilenmek	interest v.
We propose gradually to eliminate export refunds for products of particular interest to developing countries. Özellikle gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren ürünler için ihracat iadelerini aşamalı olarak kaldırmayı öneriyoruz. More Sentences
Common Usage
28	Common Usage	ilgilenmek	deal v.
General
29	General	ilgilenmek	do v.
30	General	ilgilenmek	be hot for v.
31	General	ilgilenmek	see after v.
32	General	ilgilenmek	dabble with v.
33	General	ilgilenmek	nibble v.
34	General	ilgilenmek	plug v.
35	General	ilgilenmek	bear on v.
36	General	ilgilenmek	enter v.
37	General	ilgilenmek	nurse v.
38	General	ilgilenmek	concern oneself v.
39	General	ilgilenmek	take someone in hand v.
40	General	ilgilenmek	take in hand v.
41	General	ilgilenmek	have an interest in v.
42	General	ilgilenmek	mind out v.
43	General	ilgilenmek	become concerned v.
44	General	ilgilenmek	regard [obsolete] v.
45	General	ilgilenmek	edituate [obsolete] v.
46	General	ilgilenmek	entend [obsolete] v.
47	General	ilgilenmek	hold down v.
48	General	ilgilenmek	husband v.
49	General	ilgilenmek	demean [obsolete] v.
50	General	ilgilenmek	dispense [obsolete] v.
51	General	ilgilenmek	ingest v.
52	General	ilgilenmek	feel like v.
53	General	ilgilenmek	gaum [dialect] [uk] v.
54	General	ilgilenmek	foster v.
55	General	ilgilenmek	start v.
Phrasals
56	Phrasals	ilgilenmek	listen after v.
57	Phrasals	ilgilenmek	fire up v.
58	Phrasals	ilgilenmek	give heed v.
59	Phrasals	ilgilenmek	take up v.
60	Phrasals	ilgilenmek	hold down v.
Colloquial
61	Colloquial	ilgilenmek	do about v.
Idioms
62	Idioms	ilgilenmek	have an eye on v.
63	Idioms	ilgilenmek	give/pay heed v.
Politics
64	Politics	ilgilenmek	deal with v.
Archaic
65	Archaic	ilgilenmek	entreat v.
66	Archaic	ilgilenmek	intreat v.
67	Archaic	ilgilenmek	savor [us] v.
68	Archaic	ilgilenmek	savour [uk] v.

Bedeutungen, die der Begriff "ilgilenmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 157 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	(bir sorunla) ilgilenmek	deal v.
We are dealing here not only with single issues relating to ports. Burada sadece limanlarla ilgili münferit konularla ilgilenmiyoruz. More Sentences
2	Common Usage	ile ilgilenmek	look after v.
Tom looked after Mary while her parents were out shopping. Tom ebeveynleri dışarıda alışveriş yapıyorken Mary ile ilgilendi. More Sentences
General
3	General	ile ilgilenmek	deal with v.
It deals with the requirement that all staff should be subject to controls on accessing security areas. Tüm personelin güvenlik alanlarına erişim konusunda kontrollere tabi olması gerekliliği ile ilgilenmektedir. More Sentences
4	General	ile ilgilenmek	be interested in v.
She is interested in Korean because of Korean drama. Kore draması nedeniyle Korece ile ilgileniyor. More Sentences
Phrasals
5	Phrasals	yakından ilgilenmek	get into v.
Keep a close eye on Tom and make sure he doesn't get into any trouble. Tom'la yakından ilgilenin ve onun başını derde sokmadığından emin olun. More Sentences
6	Phrasals	ile ilgilenmek	concern with v.
The European Union has been concerned with Colombia for a long time. Avrupa Birliği uzun süredir Kolombiya ile ilgilenmektedir. More Sentences
7	Phrasals	ile ilgilenmek	deal with v.
The Council does not deal with the Convention, the Danish presidency does not deal with the Convention. Konsey Sözleşme ile ilgilenmiyor, Danimarka dönem başkanlığı da Sözleşme ile ilgilenmiyor. More Sentences
8	Phrasals	(bir şeyle) ilgilenmek	work on (something) v.
It is important for the people who work on the railways to be involved in the things that concern them. Demir yollarında çalışan insanların kendilerini ilgilendiren konulara dahil olmaları önemlidir. More Sentences
Idioms
9	Idioms	ile ilgilenmek	engage in v.
My brother is engaged in cancer research. Erkek kardeşim, kanser araştırması ile ilgileniyor. More Sentences
General
10	General	ile ilgilenmek	see to v.
11	General	bildiği bir konuyla ilgilenmek	be on familiar ground v.
12	General	ile ilgilenmek	touch v.
13	General	yakından ilgilenmek	be closely interested in v.
14	General	yakından ilgilenmek	take a close interest in v.
15	General	ile ilgilenmek	concern oneself with v.
16	General	ilgilenmek (hobi vb)	start on v.
17	General	ayrıntılarla ilgilenmek	fiddle v.
18	General	yakından ilgilenmek	be very interested in something v.
19	General	bir şeyle amatörce ilgilenmek	dabble in v.
20	General	ile ilgilenmek	take an interest in v.
21	General	ile ciddi bir şekilde ilgilenmek	come to grips with v.
22	General	konuyla ilgilenmek	deal with the matter v.
23	General	ile ilgilenmek	take notice of v.
24	General	yakından ilgilenmek	concern oneself with v.
25	General	yakından ilgilenmek	involve closely v.
26	General	bizzat ilgilenmek	be personally involved to v.
27	General	bizzat ilgilenmek	get involved personally v.
28	General	yakından ilgilenmek	get involved personally v.
29	General	ev işleriyle ilgilenmek	housekeep v.
30	General	bir müşteriyle ilgilenmek	deal with a customer v.
31	General	müşteriyle ilgilenmek	deal with a customer v.
32	General	aşırı şekilde ilgilenmek	be deeply involved in v.
33	General	bir hobi olarak (bir şey) ile ilgilenmek	fool around with v.
34	General	özel olarak ilgilenmek	deal with someone privately v.
35	General	özel olarak ilgilenmek	attend to someone personally v.
36	General	özel olarak ilgilenmek	give special attention to somebody v.
37	General	özel olarak ilgilenmek	deal with someone personally v.
38	General	özel olarak ilgilenmek	attend to someone privately v.
39	General	özel olarak ilgilenmek	give special interest to somebody v.
40	General	ile ilgilenmek	get to grips with v.
41	General	(bir şeyle) ilgilenmek	have an interest in v.
42	General	çocuklarla ilgilenmek	take care of the kids v.
43	General	bir şeyle ilgilenmek	concern oneself with something v.
44	General	bir şeyle ilgilenmek	concern oneself about something v.
45	General	durumla ilgilenmek	handle the situation v.
46	General	sorunla doğrudan ilgilenmek	handle (a/the) problem directly v.
47	General	başkasının çocuklarına bakmak ya da ilgilenmek	nanny v.
48	General	çiçeklerle ilgilenmek	take care of the flowers v.
49	General	bakımıyla ilgilenmek	till v.
50	General	favori konusu ile ilgilenmek	ride a hobby v.
51	General	özenle ilgilenmek	wet-nurse v.
52	General	kış aylarında ilgilenmek	winter v.
53	General	… ile ilgilenmek	have to do with v.
54	General	(bir şeyle) meşgale olsun diye ilgilenmek	be unpaid v.
55	General	(bir şeyle) eğlencesine ilgilenmek	be unpaid v.
56	General	aşırı ilgilenmek	overconcern v.
57	General	fantastik dünya ile ilgilenmek	fantasticate v.
58	General	baba gibi ilgilenmek	father [obsolete] v.
59	General	(telefon araması, rica ile) ilgilenmek	field v.
60	General	önceden ilgilenmek	prehandle v.
61	General	amatörce ilgilenmek	smatter v.
62	General	bir şeyle ilgilenmek	have interest of v.
63	General	üstünkörü ilgilenmek	superficialise v.
64	General	üstünkörü ilgilenmek	superficialize v.
Phrasals
65	Phrasals	(bir şeyle) yüzeysel olarak ilgilenmek	muddle about v.
66	Phrasals	(bir şeyle) amatörce ilgilenmek	muddle about v.
67	Phrasals	(bir şeyle) yüzeysel olarak ilgilenmek	muddle around v.
68	Phrasals	(bir şeyle) amatörce ilgilenmek	muddle around v.
69	Phrasals	olarak ilgilenmek/ele almak	play something as something v.
70	Phrasals	kendisiyle ilgilenmek	look after oneself v.
71	Phrasals	yüzeysel olarak ilgilenmek	dabble at something v.
72	Phrasals	bir işle ilgilenmek	get to something v.
73	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	tune into (someone or something) v.
74	Phrasals	ile yakından ilgilenmek	latch on v.
75	Phrasals	birinin yerine biriyle/bir şeyle ilgilenmek	keep someone or something for someone v.
76	Phrasals	bir şeyle yakından ilgilenmek	keep on something v.
77	Phrasals	ile ilgilenmek	make with v.
78	Phrasals	yakından ilgilenmek	nurse along v.
79	Phrasals	biriyle/bir şeyle ilgilenmek	attend to someone or something v.
80	Phrasals	bir işle ilgilenmek	box off v.
81	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	care about (someone or something) v.
82	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	care for (someone or something) v.
83	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	deal with (someone or something) v.
84	Phrasals	(biriyle) ilgilenmek	deal with (someone) v.
85	Phrasals	bir şeyle tek seferde çok az ilgilenmek	chip away (at) v.
86	Phrasals	(bir şeyle) ilgilenmek	get after (something) v.
87	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	look after (someone or something) v.
88	Phrasals	(bir şeyle) ilgilenmek	look after (something) v.
89	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	run around after (someone or something) v.
90	Phrasals	(bir şeyle) ilgilenmek	see about (something) v.
91	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	see after (someone or something) v.
92	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	see to (someone or something) v.
93	Phrasals	biriyle/bir şeyle ilgilenmek	turn onto someone/something v.
94	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	turn on to (someone or something) v.
Colloquial
95	Colloquial	çocuklarına bakmak ve evle ilgilenmek için işi bırakmış kadın	sahm (stay-at-home mom) n.
96	Colloquial	bir müşteriyle ilgilenmek	be with (one) v.
97	Colloquial	bir müşteriyle ilgilenmek	be with somebody v.
98	Colloquial	ayrıntılarla ilgilenmek	fiddle v.
99	Colloquial	biriyle ya da birşeyle ilgilenmek/meşgul olmak	get tied up with v.
100	Colloquial	yakından ilgilenmek	be interested in v.
101	Colloquial	...ile ilgilenmek	get plugged into v.
102	Colloquial	(birisi/bir şeyle) ilgilenmek	do (something) about v.
103	Colloquial	tamamen kendisiyle ilgilenmek	be all about (someone, something, or oneself) v.
104	Colloquial	bir planla, etkinlikle ilgilenmek	be on v.
105	Colloquial	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	do for (someone or something) [uk] v.
106	Colloquial	yoğun şekilde ilgilenmek	drown v.
Idioms
107	Idioms	(bir şeyle) çok ilgilenmek/meşgul olmak	be down with (something) v.
108	Idioms	çok ilgilenmek	be keen about v.
109	Idioms	işi ile ilgilenmek	go about your work v.
110	Idioms	birşeyle ilgilenmek	get involved with something v.
111	Idioms	kendi işi ile ilgilenmek	go about one's business v.
112	Idioms	konu ile ilgilenmek	be on it v.
113	Idioms	öncelikle kendini düşünmek/kendiyle ilgilenmek	look out for number one v.
114	Idioms	kendi işi ile ilgilenmek	be about one's business v.
115	Idioms	öncelikle kendini düşünmek/kendiyle ilgilenmek	look after number one v.
116	Idioms	konuyla ilgilenmek	be on it v.
117	Idioms	sorunla doğrudan ilgilenmek	face something head-on v.
118	Idioms	problemle/sorunla ilgilenmek	be on the case v.
119	Idioms	uzun bir bekleyişten sonra biriyle ilgilenmek	throw someone a bone v.
120	Idioms	(bazı) küçük ayrıntılarla ilgilenmek	send (one) to glory v.
121	Idioms	(birkaç) küçük ayrıntıyla ilgilenmek	send (one) to glory v.
122	Idioms	(bir şeyle) içten/candan/gönülden ilgilenmek	have (something) at heart v.
123	Idioms	özenle ilgilenmek	give (someone) the royal treatment v.
124	Idioms	(biriyle/bir şeyle) çabucak ilgilenmek	make quick work of (someone or something) v.
125	Idioms	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	set store in (something or someone) v.
126	Idioms	ile ilgilenmek	get lumbered with v.
127	Idioms	(bir şeyle kendisi) ilgilenmek	take (something) into (one's) own hands v.
128	Idioms	(bir şeyle) yüzeysel olarak ilgilenmek	skim the surface (of something) v.
129	Idioms	(bir şeyle) üstünkörü ilgilenmek	skim the surface (of something) v.
130	Idioms	birinin işleriyle ilgilenmek	settle someone's affairs v.
131	Idioms	birinin işleriyle ilgilenmek	settle someone's affairs v.
132	Idioms	(bir şeyle/işle) ilgilenmek	be involved with (something) v.
133	Idioms	(bir şeyle) ilgilenmek	be taken up with (something) v.
134	Idioms	sorunla doğrudan ilgilenmek	face head-on v.
135	Idioms	kendi işiyle ilgilenmek	roll one's hoop v.
136	Idioms	(bir şeyle) ilgilenmek	get plugged into (something) v.
137	Idioms	öncelikle kendini düşünmek/kendiyle ilgilenmek	look out for numero uno v.
138	Idioms	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	pay attention (to someone or something) v.
139	Idioms	yalnızca kendiyle ve kendi problemleriyle ilgilenmek	see no further than (the end of) (one's) (own) nose v.
140	Idioms	(biriyle/bir şeyle) düzeltmek/geliştirmek amaçlı ilgilenmek	take (someone or something) in hand v.
141	Idioms	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	take an interest in (someone or something) v.
142	Idioms	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	take care of (someone or something) v.
143	Idioms	kendisi ilgilenmek	take into one's own hands v.
144	Idioms	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	take note (of someone or something) v.
145	Idioms	(bir şeyle) ilgilenmek	take note of (something) v.
146	Idioms	(biriyle/bir şeyle) ilgilenmek	take notice (of someone or something) v.
147	Idioms	birkaç şeyle ilgilenmek	wash a few things out v.
148	Idioms	teker teker bakmak/ilgilenmek	work (one's way) down the line v.
149	Idioms	sıradan almak/ilgilenmek	work (one's way) down the line v.
Speaking
150	Speaking	bütün gece hasta bir arkadaşla ilgilenmek zorunda kaldım (bahane olarak söylenir)	I was up all night with a sick friend expr.
Geometry
151	Geometry	geometriyle ilgilenmek	geometrize v.
152	Geometry	geometriyle ilgilenmek	geometrise v.
Breeding
153	Breeding	yavrulama döneminde koyun ve yeni doğan kuzuların bakımıyla ilgilenmek	lamb v.
154	Breeding	(besi hayvanlarıyla) ilgilenmek	herd v.
Archaic
155	Archaic	(konuyla) ilgilenmek	converse v.
Slang
156	Slang	yanındaki yerine cep telefonuyla ilgilenmek	phub v.
157	Slang	başkasının işi ile ilgilenmek	saw wood v.