|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
kutsal kitap |
the bible n.
|
|
As a Christian, I have adopted this attitude based on the Bible.
Bir Hıristiyan olarak, Kutsal Kitap'a dayanarak bu tutumu benimsedim.
More Sentences
|
2 |
General |
kutsal kitap |
holy writ n.
|
|
My book became the Holy writ for all those engineers.
Benim kitabım tüm mühendisler için kutsal kitap oldu.
More Sentences
|
3 |
General |
kutsal cuma |
good friday n.
|
|
After Good Friday comes Easter.
Kutsal Cumadan sonra Paskalya gelir.
More Sentences
|
4 |
General |
dokunulmazlık (kutsal birşey vb) |
inviolability n.
|
|
This fight is about the inviolability of human life as the highest value in our democracy.
Bu mücadele, demokrasimizdeki en yüksek değer olan insan hayatının dokunulmazlığı ile ilgilidir.
More Sentences
|
5 |
General |
kutsal kitap |
scripture n.
|
|
The Koran is Islamic scripture.
Kuran İslam'ın kutsal kitabıdır.
More Sentences
|
6 |
General |
kutsal şehir |
holy city n.
|
|
Jerusalem is the Holy City of the Jews.
Kudüs Yahudilerin kutsal şehridir.
More Sentences
|
7 |
General |
kutsal ruh |
the holy spirit n.
|
|
The man on whom you see the Spirit come down and remain is he who will baptize with the Holy Spirit.
Ruh'un üzerine inip kaldığını gördüğünüz adam, Kutsal Ruh'la vaftiz edilecek olan kişidir.
More Sentences
|
8 |
General |
kutsal yazılar |
scripture n.
|
|
Throughout the Scriptures, we find this usage of the number forty.
Kutsal Yazılar boyunca kırk sayısının bu şekilde kullanıldığını görürüz.
More Sentences
|
9 |
General |
kutsal yer |
sanctuary n.
|
|
The people of Israel were told to each contribute half a shekel of silver to the Sanctuary.
İsrail halkına her birinin Kutsal Yer'e yarım şekel gümüş bağışında bulunması söylendi.
More Sentences
|
10 |
General |
kutsal kitap |
holy scripture n.
|
|
In the Middle Ages, anyone who'd oppose to the Holy Scriptures was murdered.
Orta Çağ'da, Kutsal Kitap'a karşı çıkan herkes öldürülürdü.
More Sentences
|
11 |
General |
kutsal emanetler |
relics n.
|
|
The relics are protected by powerful forces.
Kutsal emanetler kudretli güçler tarafından korunuyor.
More Sentences
|
12 |
General |
kutsal mabet |
holy shrine n.
|
|
This Spanish fortress was converted into a beautiful holy shrine.
Bu İspanyol kalesi güzel bir kutsal mabede dönüştürülmüş.
More Sentences
|
13 |
General |
kutsal kase |
holy grail n.
|
|
Therefore the fusion budget is a financial black hole in pursuit of an ever-receding holy grail of fusion energy.
Bu nedenle füzyon bütçesi, füzyon enerjisinin sürekli uzaklaşan kutsal kasesi peşinde koşan finansal bir kara deliktir.
More Sentences
|
14 |
General |
kutsal toprak |
holy ground n.
|
|
This is holy ground.
Bu, kutsal topraktır.
More Sentences
|
15 |
General |
kutsal saymak |
venerate v.
|
|
Protestants don't venerate saints.
Protestanlar azizleri kutsal saymazlar.
More Sentences
|
Politics |
|
16 |
Politics |
kutsal roma imparatorluğu |
holy roman empire n.
|
|
The Holy Roman Empire came to an end in the year 1806.
Kutsal Roma İmparatorluğu 1806 yılında sona erdi.
More Sentences
|
History |
|
17 |
History |
kutsal roma imparatorluğu |
holy roman empire n.
|
|
The Holy Roman Empire ceased to exist in 1806.
Kutsal Roma İmparatorluğu 1806'da sona erdi.
More Sentences
|
Common Usage |
|
18 |
Common Usage |
kutsal bir yeri dini sebeplerle ziyaret eden kimse |
pilgrim n.
|
|
19 |
Common Usage |
bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çemberi |
halo n.
|
|
General |
|
20 |
General |
kutsal şeylerin saklandığı oda |
sacristy n.
|
|
21 |
General |
kutsal gün |
holy day n.
|
|
22 |
General |
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan okunan paragrafların derlemesi |
lectionary n.
|
|
23 |
General |
kutsal su serpme |
aspersion n.
|
|
24 |
General |
kutsal yer |
sanctum n.
|
|
25 |
General |
kutsal şeye saygısızlık |
profanation n.
|
|
26 |
General |
kutsal nesnelere veya kişilere saygısızlık yapan kimse |
sacrilegist n.
|
|
27 |
General |
kutsal topraklar (israil ve ürdün'deki) |
the holy land n.
|
|
28 |
General |
musevilerce cumartesileri uygulanan kutsal dinlenme günü |
sabbath n.
|
|
29 |
General |
kutsal görev |
religion n.
|
|
30 |
General |
kutsal varlık |
sacrament n.
|
|
31 |
General |
kutsal şeye saygısızlık |
profanity n.
|
|
32 |
General |
kutsal eşya sandığına koyma |
enshrinement n.
|
|
|
33 |
General |
kutsal saymayan |
desecrator n.
|
|
34 |
General |
kutsal kişi |
sadhu n.
|
|
35 |
General |
kutsal şeylere saygısızlık eden |
desecrater n.
|
|
36 |
General |
kutsal su kabı |
stoup n.
|
|
37 |
General |
kutsal perşembe |
holy thursday n.
|
|
38 |
General |
sürekli tekrarlandığında ruhani güçlerin uyandırılmasını sağlayan kutsal söz |
mantra n.
|
|
39 |
General |
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan bölümler okuyan kişi |
lector n.
|
|
40 |
General |
kutsal kitaplar |
sacred books n.
|
|
41 |
General |
kutsal nesnelere kötü davranma ve kullanma durumu |
sacrilegiousness n.
|
|
42 |
General |
kutsal bağlaşma |
holy alliance n.
|
|
43 |
General |
kutsal şeye saygısızlık |
desecration n.
|
|
44 |
General |
kutsal vücut yağı |
chrism n.
|
|
45 |
General |
kutsal bir şeye karşı saygısızlık |
desecration n.
|
|
46 |
General |
kutsal şeye saygısızlık |
sacrilege n.
|
|
47 |
General |
en kutsal veya mukaddes olma hali |
sacrosanctness n.
|
|
48 |
General |
kutsal şeylere hürmetsizlik |
sacrilege n.
|
|
49 |
General |
kutsal şeylere saygısızlık |
profanity n.
|
|
50 |
General |
kutsal kitaplar |
canon n.
|
|
51 |
General |
kutsal nesnelere veya kişilere saygısız olma durumu |
sacrilegiousness n.
|
|
52 |
General |
kutsal yağ |
unction n.
|
|
53 |
General |
kutsal ülke |
promised land n.
|
|
54 |
General |
kutsal kitap |
bible n.
|
|
55 |
General |
kiliselerde üzerine kutsal objelerin konduğu raf veya bölme |
credenza n.
|
|
56 |
General |
kutsal hak |
divine right n.
|
|
57 |
General |
kutsal yer |
holy n.
|
|
58 |
General |
hristiyanlarda kutsal hafta boyunca sadece belirli gıdaların alınması |
xerophagy n.
|
|
59 |
General |
kutsal bir şeye karşı saygısızlık |
sacrilege n.
|
|
60 |
General |
en kutsal ve mukaddes olma durumu veya seviyesi |
sacrosanctity n.
|
|
61 |
General |
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan okunan bölüm |
lection n.
|
|
62 |
General |
kutsal olma durumu veya seviyesi |
sacredness n.
|
|
63 |
General |
kutsal emanetlerin saklandığı sandık |
reliquary n.
|
|
64 |
General |
kutsal emanet |
relic n.
|
|
65 |
General |
kutsal su |
chrism n.
|
|
66 |
General |
kutsal mekan |
sacred space n.
|
|
67 |
General |
kutsal diyar |
holy land n.
|
|
68 |
General |
kutsal ruh |
the holy ghost n.
|
|
69 |
General |
kutsal eşya sandığına koyma |
enshrining n.
|
|
70 |
General |
ibrani takvime göre dokuzuncu ayın altısında kutlanan kutsal gün |
shabuoth n.
|
|
71 |
General |
kutsal kabul etme |
shrining n.
|
|
72 |
General |
kutsal bir yere koyma |
shrining n.
|
|
73 |
General |
baba oğul ve kutsal ruh |
the eternal triangle n.
|
|
74 |
General |
kutsal üçleme |
the eternal triangle n.
|
|
75 |
General |
kilisede kutsal ekmek kutusu |
pyx n.
|
|
76 |
General |
zerdüştlüğün kutsal kitabı |
avesta n.
|
|
77 |
General |
kutsal kitapları saklama yeri (yahudilerde) |
genizah n.
|
|
78 |
General |
kutsal olma |
godhood n.
|
|
79 |
General |
kutsal şey |
halidom n.
|
|
80 |
General |
kutsal şey |
halidome n.
|
|
81 |
General |
kutsal hazineler |
holy treasures n.
|
|
82 |
General |
kutsal hazineler |
enshrined treasures n.
|
|
83 |
General |
kutsal hazineler |
sacred treasures n.
|
|
84 |
General |
kutsal roma imparatoru |
holy roman emperor n.
|
|
85 |
General |
hindu inanışına göre tanrının kutsal şarkısı |
gita n.
|
|
86 |
General |
kendi hayatını kurtarmak için kutsal yazıtları veya kiliseye ait malları düşmana teslim eden kimse |
traditor n.
|
|
87 |
General |
kutsal ruh |
holy spirit n.
|
|
88 |
General |
kutsal ruh |
holy ghost n.
|
|
89 |
General |
tanrıya ve kutsal şeylere sövme |
blasphemy n.
|
|
90 |
General |
hinduizmin kutsal metinleri olan veda'ların bir bölümü |
sama-veda n.
|
|
91 |
General |
kutsal kişilerin resmi |
icon n.
|
|
92 |
General |
kutsal şeylere sövme |
blasphemy n.
|
|
93 |
General |
kutsal şeylere saygısızlık |
blaspheme n.
|
|
94 |
General |
kutsal kitabın orjinalı |
codex n.
|
|
95 |
General |
kutsal nesnelerin tutulduğu kilisenin içindeki veya bitişiğindeki küçük oda |
sacristry n.
|
|
96 |
General |
kutsal şeylere karşı saygısızlık |
profanity n.
|
|
97 |
General |
kutsal kişi ya da şeylere saygısızlık |
sacrilege n.
|
|
98 |
General |
kutsal şeylere küfür |
sacrilege n.
|
|
99 |
General |
kutsal şeylere küfür |
blasphemy n.
|
|
100 |
General |
kutsal sayılan yer |
a mecca n.
|
|
101 |
General |
kutsal tapınak |
holy shrine n.
|
|
102 |
General |
kutsal bir amaç |
a divine goal n.
|
|
103 |
General |
kutsal ekmek kabı |
monstrance n.
|
|
104 |
General |
baba oğul kutsal ruh |
trinity n.
|
|
105 |
General |
baba oğul kutsal ruh |
holy trinity n.
|
|
106 |
General |
baba oğul ve kutsal ruh |
trinity n.
|
|
107 |
General |
kutsal yolculuk |
religious journey n.
|
|
108 |
General |
kutsal yolculuk |
pilgrimage n.
|
|
109 |
General |
baba oğul ve kutsal ruh |
holy trinity n.
|
|
110 |
General |
baba oğul ve kutsal ruh |
blessed trinity n.
|
|
111 |
General |
baba oğul ve kutsal ruh |
father the son and the holy spirit n.
|
|
112 |
General |
baba oğul kutsal ruh |
father the son and the holy spirit n.
|
|
113 |
General |
baba oğul kutsal ruh |
blessed trinity n.
|
|
114 |
General |
kutsal aşk |
divine love n.
|
|
115 |
General |
kutsal değerler |
sacred values n.
|
|
116 |
General |
kutsal kap |
holy grail n.
|
|
117 |
General |
kutsal bir yerin çevresi |
precinct n.
|
|
118 |
General |
ölmekte olan bir kimsenin vücuduna rahip tarafından kutsal bir yağın sürüldüğü katolik kilisesi ayini |
extreme unction n.
|
|
119 |
General |
kutsal güven |
holy trust n.
|
|
120 |
General |
kutsal döngü |
sacred circle n.
|
|
121 |
General |
kutsal üçlü |
the holy trinity n.
|
|
122 |
General |
kutsal varlık |
sacred being n.
|
|
123 |
General |
kutsal oda |
sacred room n.
|
|
124 |
General |
kutsal dil |
sacred language n.
|
|
125 |
General |
kutsal metinlerin yeni dünya tercümesi |
new world translation of the holy scriptures n.
|
|
126 |
General |
kutsal kitap kanonu |
biblical canon n.
|
|
127 |
General |
herhangi bir dinin kutsal kabul edilen yazıtlarını meydana getiren kitapların tümü |
biblical canon n.
|
|
128 |
General |
kutsal kitap kanonu |
canon of scripture n.
|
|
129 |
General |
herhangi bir dinin kutsal kabul edilen yazıtlarını meydana getiren kitapların tümü |
canon of scripture n.
|
|
130 |
General |
kutsal yer |
holy place n.
|
|
131 |
General |
kutsal metinler/yazılar |
holy writings n.
|
|
132 |
General |
(sanskritçe) song of god - tanrı'nın şarkısı isimli kutsal şiir |
bhagavadgita n.
|
|
133 |
General |
kutsal sandık |
holy ark n.
|
|
134 |
General |
kutsal ahit sandığı |
holy ark n.
|
|
135 |
General |
kutsal yağ şişesi |
ampulla n.
|
|
136 |
General |
yüce/kutsal amaç |
apotheosis n.
|
|
137 |
General |
kutsal su kabı |
aspergill n.
|
|
138 |
General |
kutsal su kabı |
aspergillum n.
|
|
139 |
General |
kutsal yer |
bethel n.
|
|
140 |
General |
kutsal kudüs |
celestial city n.
|
|
141 |
General |
kutsal savaş |
holy war n.
|
|
142 |
General |
kutsal savaş |
sacred war n.
|
|
143 |
General |
kilisede kutsal eşyaların tutulduğu yer |
vestry n.
|
|
144 |
General |
kilisede kutsal eşyaların tutulduğu yer |
sacristy n.
|
|
145 |
General |
kutsal olmama |
profaneness n.
|
|
146 |
General |
kutsal olmama |
unsanctification n.
|
|
147 |
General |
kutsal bir nesnenin çevresinde dönme |
circumambulation n.
|
|
148 |
General |
hıristiyan bazilikalarında kutsal yönü belirleyen (doğu) apsisin önünde yer alan, yalnızca ruhban sınıfının kullanabildiği kutsal mekan |
bema n.
|
|
149 |
General |
hinduizmin kutsal kitapları |
upanishads n.
|
|
150 |
General |
kutsal incil |
holy bible n.
|
|
151 |
General |
kutsal amaç |
sacred cause n.
|
|
152 |
General |
kutsal toprak |
holy land n.
|
|
153 |
General |
kutsal insan |
holy man n.
|
|
154 |
General |
kutsal adam |
holy man n.
|
|
155 |
General |
kutsal emanetler |
sacred relics n.
|
|
156 |
General |
kutsal emanetler |
holy relics n.
|
|
157 |
General |
kutsal alan |
sanctuary n.
|
|
158 |
General |
(katolik kilisesinde) kutsal ekmek kabı |
ciborium n.
|
|
159 |
General |
kutsal bağ |
sacred bond n.
|
|
160 |
General |
kutsal su |
holy water n.
|
|
161 |
General |
kutsal kimse |
hallow n.
|
|
162 |
General |
kutsal obje |
hallow n.
|
|
163 |
General |
kutsal topraklara yolculuk |
journey to the holy land n.
|
|
164 |
General |
7 ve 17. yüzyıllar arasında yazılmış, şiva ve karısı arasındaki diyaloglardan oluşan kutsal kitap |
tantra n.
|
|
165 |
General |
7. ve 17. yüzyıllar arasında, özellikle siva ve karısı arasındaki diyalog şeklinde yazılmış, kutsal tantizm kitapları |
tantra n.
|
|
166 |
General |
heykel ya da kutsal emanetler için yapılan niş |
tabernacle n.
|
|
167 |
General |
kutsal kitaplarla ilgili olma |
canonicity n.
|
|
168 |
General |
kutsal kitaba göre uygunluk |
canonicalness n.
|
|
169 |
General |
kutsal meslek |
sacred profession n.
|
|
170 |
General |
kutsal metin |
religious writing n.
|
|
171 |
General |
kutsal emanet |
relik [obsolete] n.
|
|
172 |
General |
kutsal emanetlerin saklandığı kutu |
reliquary n.
|
|
173 |
General |
kutsal emanetlerin saklandığı sandık |
reliquaire n.
|
|
174 |
General |
ağır ve kutsal görev |
remorse [obsolete] n.
|
|
175 |
General |
kutsal parmak |
holy finger n.
|
|
176 |
General |
kutsal gün |
holy day n.
|
|
177 |
General |
kutsal evlilik bağı |
the bonds of holy matrimony n.
|
|
178 |
General |
kutsal yağ sürme |
unction n.
|
|
179 |
General |
kutsal olmama |
unholiness n.
|
|
180 |
General |
kutsal olma |
sacrality n.
|
|
181 |
General |
erişilmesi ve fethi zor olduğu için yasak şehir olarak bilinen, tibet budizmi'nin kutsal kenti |
lassa n.
|
|
182 |
General |
konstantinopolis piskoposu makedonius'un kutsal ruhu reddeden öğretileri |
macedonianism n.
|
|
183 |
General |
(şintoizm'de) insanlara sadece kutsal ruhlar vasıtasıyla bildirildiğine inanılan hakikat yolu |
makoto n.
|
|
184 |
General |
kutsal şeylere saygısız konuşan kimse |
blasphemer n.
|
|
185 |
General |
kutsal eşya odasındaki lavabo |
lavatory n.
|
|
186 |
General |
bir kimsede veya kutsal bir nesnede barındığına inanılan doğaüstü güce dayanan bir doktrin |
manaism n.
|
|
187 |
General |
kutsal dava |
mekka n.
|
|
188 |
General |
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş |
fakir n.
|
|
189 |
General |
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş |
faquir n.
|
|
190 |
General |
kutsal törenleri ve savaşı reddeden bir hristiyanlık mezhebine mensup kimse |
broadbrim n.
|
|
191 |
General |
kutsal kitabe yazarı |
hierogrammate n.
|
|
192 |
General |
kutsal metin yazarı |
hierogrammatist n.
|
|
193 |
General |
kutsal metin yazarı |
hierographer n.
|
|
194 |
General |
kutsal eşya muhafazası |
hierotheca n.
|
|
195 |
General |
kutsal kabul edilen şey |
holy of holies n.
|
|
196 |
General |
kutsal nesnelerin tapınan kişilere gösterildiği, kaidelerin okunduğu, yıkama, yeme, içme ve kurban etme gibi törensel faaliyetlerin yapıldığı gizli bir dini ayin |
mystery n.
|
|
197 |
General |
genellikle isa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi temalarını ve kutsal kitapta geçen olayları işleyen orta çağ piyeslerine verilen ad |
mystery n.
|
|
198 |
General |
genellikle isa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi temalarını ve kutsal kitapta geçen olayları işleyen orta çağ'a ait bir piyes türü |
mystery n.
|
|
199 |
General |
(yahudilikte) kutsal kitap saklanan yerin içindeki kitaplar |
genizah n.
|
|
200 |
General |
kutsal görülen şeyin adının saygısızca kullanılması |
oath n.
|
|
201 |
General |
kutsal görülen bir şeyin adıyla aynı olan, ondan türetilmiş veya o şeyin adını içeren ifade |
oath n.
|
|
202 |
General |
çin kutsal kitabı |
ching n.
|
|
203 |
General |
kutsal şehir |
heavenly city n.
|
|
204 |
General |
kutsal sembollere duyulan düşmanlık |
iconomachy n.
|
|
205 |
General |
kutsal sayılan nesne |
object of veneration n.
|
|
206 |
General |
(kürsüde) üzerine kutsal kitap konan yastık |
cushion n.
|
|
207 |
General |
kutsal ruh |
paraclete n.
|
|
208 |
General |
kutsal metin paragraflarının temel alındığı ayet |
paraphrase n.
|
|
209 |
General |
kutsal kitaptaki metinsel sorunlara yönelik edebi ve tarihi eleştirilerle ilgili incil inceleme dalı |
introduction [obsolete] n.
|
|
210 |
General |
(kilisede) kutsal ekmek kutusu |
pix n.
|
|
211 |
General |
kutsal yerler |
sancta n.
|
|
212 |
General |
kutsal ruh |
sanctifier n.
|
|
213 |
General |
kutsal anlaşma |
sanction [obsolete] n.
|
|
214 |
General |
kutsal eşyalar |
sanctity n.
|
|
215 |
General |
kutsal yükümlülükler |
sanctity n.
|
|
216 |
General |
kutsal haklar |
sanctity n.
|
|
217 |
General |
kutsal şey |
sanctum n.
|
|
218 |
General |
efkaristiyada üzerinde kutsal nesnelerin sergilendiği keten örtü |
corporal n.
|
|
219 |
General |
efkaristiyada üzerinde kutsal nesnelerin sergilendiği keten örtü |
communion cloth n.
|
|
220 |
General |
kutsal olan şey |
divine n.
|
|
221 |
General |
kutsal gerçeklik |
divine n.
|
|
222 |
General |
(dini) yahudi ve hristiyanlık'a ait kutsal kitapları amaçlanan yoruma göre tefsir eden kimse |
originalist n.
|
|
223 |
General |
sinagogda kutsal sandığın önüne asılan süslü perde |
paroket n.
|
|
224 |
General |
sinagogda kutsal sandığın önüne asılan süslü perde |
parocheth n.
|
|
225 |
General |
sinagogda kutsal sandığın önüne asılan süslü perde |
parochet n.
|
|
226 |
General |
kutsal mekan |
phane [obsolete] n.
|
|
227 |
General |
(gnostisizm'de) kutsal yaşamın bütünlüğü |
pleroma n.
|
|
228 |
General |
varlığı hissedilen kutsal şey |
presence n.
|
|
229 |
General |
kutsal kapların tutulduğu yer |
sceuophylacium n.
|
|
230 |
General |
kutsal yer |
seintuary n.
|
|
231 |
General |
kutsal alan |
seintuary n.
|
|
232 |
General |
kutsal yer |
sekos n.
|
|
233 |
General |
serafim meleğinin kutsal ateşi temsilen kırmızı renkte betimlenmesi |
seraph n.
|
|
234 |
General |
kutsal eşyaların saklandığı kutu |
shrine n.
|
|
235 |
General |
kutsal nesne |
shrine n.
|
|
236 |
General |
kutsal yapı |
shrine n.
|
|
237 |
General |
metnin anlamından ziyade yorumcunun kendi görüşlerini ifade eden özellikle kutsal yazılara ilişkin bir yorum |
eisegesis n.
|
|
238 |
General |
bir metnin, özellikle de kutsal metinlerin eleştirel bir şekilde yorumlanması |
exegesis n.
|
|
239 |
General |
kutsal ruh |
pneuma n.
|
|
240 |
General |
birinin kutsal ruh tarafından ele geçirildiğini gösteren gözle görülür belirtiler |
pneumatism n.
|
|
241 |
General |
teolojik kutsal ruh öğretisini yorumlayan kimse |
pneumatologist n.
|
|
242 |
General |
kutsal bilgelik |
sophia n.
|
|
243 |
General |
mutlu ve kutsal bölge |
sphere n.
|
|
244 |
General |
kutsal üçlemenin özü |
subsistence n.
|
|
245 |
General |
baba, oğul ve kutsal ruh üçlemesi |
subsistence n.
|
|
246 |
General |
kutsal üçleme unsurlarından biri |
subsistence n.
|
|
247 |
General |
kutsal kitap |
holy book n.
|
|
248 |
General |
kutsal olarak kabul etmek |
enshrine v.
|
|
249 |
General |
kutsal saymak |
hallow v.
|
|
250 |
General |
kutsal bir yere koymak |
enshrine v.
|
|
251 |
General |
kutsal birşeye saygısızlık etmek |
defile v.
|
|
252 |
General |
saygısızlık etmek (kutsal bir şeye) |
desecrate v.
|
|
253 |
General |
kutsal saymak |
bless v.
|
|
254 |
General |
kutsal yağ sürmek |
anoint v.
|
|
255 |
General |
kutsal sayılmak |
consecrate v.
|
|
256 |
General |
kutsal saymamak |
desecrate v.
|
|
257 |
General |
kutsal bir yere koymak |
inshrine v.
|
|
258 |
General |
kutsal yağ sürmek |
inunct v.
|
|
259 |
General |
kutsal yağ sürmek |
embrocate v.
|
|
260 |
General |
kutsal yağ sürmek |
anele v.
|
|
261 |
General |
kutsal kabul etmek |
enshrine v.
|
|
262 |
General |
kutsal metinden alıntılar yapmak |
quote scriptures v.
|
|
263 |
General |
kutsal saymak |
regard [obsolete] v.
|
|
264 |
General |
kutsal bir şeye saygısızlık etmek |
unsanctify v.
|
|
265 |
General |
kutsal saymamak |
unsanctify v.
|
|
266 |
General |
kutsal işlem olarak yapmak |
give v.
|
|
267 |
General |
kutsal bir yerde saklamak |
inshrine v.
|
|
268 |
General |
kutsal bir şey gibi korumak |
inshrine v.
|
|
269 |
General |
kutsal kabul etmek |
shrine v.
|
|
270 |
General |
kutsal bir şeye karşı saygısız |
sacrilegious adj.
|
|
271 |
General |
kutsal olmayan |
unholy adj.
|
|
272 |
General |
kutsal şeyleri tutmaya layık olmayan |
unworthy to handle holy things adj.
|
|
273 |
General |
kutsal sayılmayan |
desecrated adj.
|
|
274 |
General |
kutsal kitapta geçen |
canonical adj.
|
|
275 |
General |
kutsal olarak kabul edilen |
enshrined adj.
|
|
276 |
General |
en kutsal olanı |
divinest adj.
|
|
277 |
General |
kutsal şeye saygısız |
sacrilegious adj.
|
|
278 |
General |
kutsal olmayan |
unhallowed adj.
|
|
279 |
General |
ağza alınmaz (kutsal) |
ineffable adj.
|
|
280 |
General |
çok kutsal |
sacrosanct adj.
|
|
281 |
General |
saygısızlığa uğramış (kutsal bir şey) |
desecrated adj.
|
|
282 |
General |
kutsal kitaba göre |
scriptural adj.
|
|
283 |
General |
kısmen kutsal |
semisacred adj.
|
|
284 |
General |
kutsal kabul edilmiş |
shrined adj.
|
|
285 |
General |
kutsal bir yere koyulmuş |
shrined adj.
|
|
286 |
General |
kutsal olmayan |
noncelestial adj.
|
|
287 |
General |
kutsal bir yerde saklanan |
enshrined adj.
|
|
288 |
General |
kutsal metinlerin tinsel yorumu |
anagogical adj.
|
|
289 |
General |
kutsal metinlerin tinsel yorumu |
anagogic adj.
|
|
290 |
General |
(kutsal yağ) yağ sürülmüş |
anointed adj.
|
|
291 |
General |
(kutsal yağ ile) yağlanmış |
anointed adj.
|
|
292 |
General |
yarı-kutsal |
quasi-sacramental adj.
|
|
293 |
General |
kutsal olmayan |
nonsacred adj.
|
|
294 |
General |
kutsal olmayan |
unblessed adj.
|
|
295 |
General |
kutsal olmayan |
unblest adj.
|
|
296 |
General |
kutsal olmayan |
unblestful adj.
|
|
297 |
General |
kutsal sayılmamış |
unconsecrate adj.
|
|
298 |
General |
kutsal olmayan |
undivine adj.
|
|
299 |
General |
kutsal olmayan |
unsolemn adj.
|
|
300 |
General |
incil'i kutsal kabul eden |
bibliolatrous adj.
|
|
301 |
General |
kutsal metinlere ait |
hierographic adj.
|
|
302 |
General |
kutsal metinler ile ilgili |
hierographic adj.
|
|
303 |
General |
kutsal veya özverili bir amaca adanmış |
holy adj.
|
|
304 |
General |
kutsal sayılmayan |
desecrate adj.
|
|
305 |
General |
saygısızlığa uğramış (kutsal şey) |
desecrate adj.
|
|
306 |
General |
aşırı kutsal |
overholy adj.
|
|
307 |
General |
kutsal olmayan |
disgodded adj.
|
|
308 |
General |
kutsal eşya hırsızlığı için ceza veren |
piacevole adj.
|
|
309 |
General |
kutsal şeylerden bahseden |
sanctiloquent adj.
|
|
310 |
General |
kutsal şeylerle ilgili |
divine [obsolete] adj.
|
|
311 |
General |
zerdüştlerin kutsal kitabında yer alan birtakım şiir formundaki vaazlara ilişkin |
gathic adj.
|
|
312 |
General |
baba, oğul ve kutsal ruh üçlemesine ait veya ilgili |
subsistential adj.
|
|
313 |
General |
kutsal üçleme unsurlarından birine ait veya ilgili |
subsistential adj.
|
|
314 |
General |
kutsal bir şekilde |
celestially adv.
|
|
315 |
General |
kutsal bir şekilde |
venerably adv.
|
|
316 |
General |
kutsal nesnelere kötü davranarak |
sacrilegiously adv.
|
|
317 |
General |
kutsal bir şekilde |
solemnly adv.
|
|
318 |
General |
kutsal bir şekilde |
blessedly adv.
|
|
319 |
General |
kutsal bir biçimde |
blessedly adv.
|
|
320 |
General |
kutsal nesnelere saygısızlık ederek |
sacrilegiously adv.
|
|
321 |
General |
kutsal bir şekilde |
inviolately adv.
|
|
322 |
General |
kutsal bir şekilde |
holily adv.
|
|
323 |
General |
kutsal nesnelere veya kişilere saygısızlık yaparak |
sacrilegiously adv.
|
|
324 |
General |
kutsal olarak |
sacredly adv.
|
|
325 |
General |
kutsal bir biçimde |
divinely adv.
|
|
326 |
General |
kutsal kitaplara ilişkin |
scripturally adv.
|
|
327 |
General |
kutsal bir şekilde |
sacredly adv.
|
|
328 |
General |
kutsal emanetler şeklinde |
relicly [obsolete] adv.
|
|
329 |
General |
kutsal olmayan bir şekilde |
unholily adv.
|
|
330 |
General |
kutsal bir şekilde |
diviningly adv.
|
|
331 |
General |
kutsal bir şekilde |
solemn adv.
|
|
332 |
General |
kutsal anlamı veren ön ek |
hier- pref.
|
|
333 |
General |
kutsal anlamı veren ön ek |
hiero- pref.
|
|
334 |
General |
kutsal yazıtlar uzmanı |
ssl (licentiate of sacred scriptures) abrev.
|
|
335 |
General |
kutsal metin uzmanı |
ssl (licentiate of sacred scriptures) abrev.
|
|
Phrasals |
|
336 |
Phrasals |
birinin başına kutsal yağ sürmek |
anoint someone with something v.
|
|
337 |
Phrasals |
birini kutsal yağla kutsamak |
anoint someone with something v.
|
|
338 |
Phrasals |
kendine kutsal yağ sürmek |
anoint someone with something v.
|
|
339 |
Phrasals |
kutsal bir yere koymak |
enshrine in v.
|
|
Phrases |
|
340 |
Phrases |
baba oğul ve kutsal ruh adına |
in the name of the father son and holy spirit expr.
|
|
341 |
Phrases |
baba oğul ve kutsal ruh adına |
in the name of the father and of the son and of the holy spirit expr.
|
|
342 |
Phrases |
seni baba, oğul ve kutsal ruh adına vaftiz ediyorum |
i baptize you in the name of the father, and of the son and of the holy spirit expr.
|
|
Colloquial |
|
343 |
Colloquial |
kutsal meslek |
sacred job n.
|
|
344 |
Colloquial |
kutsal inek |
a sacred cow n.
|
|
345 |
Colloquial |
kişinin kutsal alanı |
holy of holies n.
|
|
346 |
Colloquial |
tanrı ve kutsal kitap adına |
by cock and pie adv.
|
|
Idioms |
|
347 |
Idioms |
kutsal siyah karakter |
saintly black character n.
|
|
348 |
Idioms |
kutsal hava |
odor of sanctity n.
|
|
349 |
Idioms |
kutsal hava |
odour of sanctity n.
|
|
350 |
Idioms |
homeros'un tanımıyla, ölümden sonra kutsal/huzurlu ruhların yaşadığı mutlu diyar |
the elysian fields n.
|
|
351 |
Idioms |
(kutsal bir amaç uğruna) hayatını kaybetmek |
pay the ultimate price v.
|
|
352 |
Idioms |
(kutsal bir amaç uğruna) ölmek |
pay the ultimate price v.
|
|
353 |
Idioms |
elinde kutsal objeleri tutarak rahip olarak kutsanmak |
fill (one's) hand v.
|
|
354 |
Idioms |
(kutsal bir metni) dikkatle oku ve içselleştir |
mark, learn, and inwardly digest expr.
|
|
Law |
|
355 |
Law |
kutsal şeylere küfür |
profanity n.
|
|
356 |
Law |
kutsal bir şey üzerine yapılan yemin |
promissory oath n.
|
|
357 |
Law |
kutsal şeylere karşı işlenen suç |
sacrilege n.
|
|
358 |
Law |
kutsal bir şeye el basarak yapılan yemin |
corporal oath n.
|
|
359 |
Law |
kutsal kitap |
testament n.
|
|
Politics |
|
360 |
Politics |
kutsal ittifak |
holy alliance n.
|
|
361 |
Politics |
kutsal roma imparatorluğu'nda bazı prensler için kullanılmış olan, soyla aktarılan bir unvan |
margrave n.
|
|
362 |
Politics |
kutsal roma imparatoruna doğrudan bağlı şehir |
imperial city n.
|
|
363 |
Politics |
kutsal roma imparatorluğu'na sadık kimse |
imperialist n.
|
|
364 |
Politics |
kutsal roma imparatorluğu'nun aracı bir vasalı haline gelmek |
mediatize v.
|
|
365 |
Politics |
kutsal roma imparatorluğu'nun aracı bir vasalı haline gelmek |
mediatise v.
|
|
Architecture |
|
366 |
Architecture |
tapınak çevresindeki kutsal alan |
temenos n.
|
|
367 |
Architecture |
bazilikada kutsal alanlara yerleştirilen büyük kemer |
triumphal arch n.
|
|
368 |
Architecture |
antik roma ya da yunan kültüründe banyodan sonra kutsal bir yağın vücuda meshedildiği küçük oda. |
elæothesium n.
|
|
369 |
Architecture |
kutsal su maşrapası |
holy-water stoup n.
|
|
370 |
Architecture |
kutsal su kabı olarak kullanılan taştan maşrapa |
holy-water stoup n.
|
|
371 |
Architecture |
kilisede kutsal şeylerin saklandığı oda |
diaconicon n.
|
|
372 |
Architecture |
(kilisede) kutsal şeylerin saklandığı oda ile ilgili |
parabematic adj.
|
|
Construction |
|
373 |
Construction |
kutsal yapıları araştıran bilim dalı |
naology n.
|
|
Psychology |
|
374 |
Psychology |
kutsal sevgi |
agape n.
|
|
375 |
Psychology |
kutsal eşyalara duyulan korku |
hagiophobia n.
|
|
376 |
Psychology |
kutsal ve dünyevi |
sacred vs. profane n.
|
|
377 |
Psychology |
kutsal hastalık |
sacred disease n.
|
|
378 |
Psychology |
kutsal şeylerden aşırı korkma |
hierophobia n.
|
|
379 |
Psychology |
kutsal şeylerden aşırı korkan kimse |
hierophobic n.
|
|
Pathology |
|
380 |
Pathology |
kutsal mısır böceği ve japon böceği larvalarında görülen bakterilerin neden olduğu öldürücü bir hastalık |
milky disease n.
|
|
381 |
Pathology |
kutsal mısır böceği ve japon böceği larvalarında görülen bakterilerin neden olduğu öldürücü bir hastalık |
milky spore disease n.
|
|
Gastronomy |
|
382 |
Gastronomy |
kutsal cuma çöreği |
cross-bun n.
|
|
Marine Biology |
|
383 |
Marine Biology |
nil nehri'nde bulunan kutsal bir balık türü |
oxyrhynchus n.
|
|
Zoology |
|
384 |
Zoology |
kutsal mavi |
holly blue n.
|
|
385 |
Zoology |
kutsal mısır böceği |
scarab beetle n.
|
|
386 |
Zoology |
hinduların kutsal saydığı asya maymunu |
sacred monkey n.
|
|
387 |
Zoology |
kutsal langur |
lungoor (semnopithecus schislaceus) n.
|
|
388 |
Zoology |
hindistan'da kutsal kabul edilen bir güney asya maymunu |
northern plains gray langur n.
|
|
389 |
Zoology |
hindistan'da kutsal kabul edilen bir güney asya maymunu |
gray langur n.
|
|
390 |
Zoology |
hindistan'da kutsal kabul edilen bir güney asya maymunu |
semnopithecus entellus n.
|
|
Botanic |
|
391 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen mavi bir nilüfer çiçeği |
blue lotus (nymphaea caerulea) n.
|
|
392 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen beyaz nilüfer |
white lotus (nymphaea lotus) n.
|
|
393 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen beyaz nilüfer |
egyptian water lily n.
|
|
394 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen beyaz nilüfer |
white lily n.
|
|
395 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen beyaz nilüfer |
lotus n.
|
|
396 |
Botanic |
budistlerin kutsal kabul ettiği büyük hint ağacı |
sacred fig n.
|
|
397 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen, mısır'dan güneydoğu afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen beyaz bir nilüfer |
white lily (nymphaea lotus) n.
|
|
398 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen, mısır'dan güneydoğu afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen beyaz bir nilüfer |
egyptian water lily (nymphaea lotus) n.
|
|
399 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen, mısır'dan güneydoğu afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen beyaz bir nilüfer |
nymphaea lotus n.
|
|
400 |
Botanic |
eski mısır'da kutsal kabul edilen, mısır'dan güneydoğu afrika'ya kadar geniş bir coğrafyada yetişen beyaz bir nilüfer |
lotus (nymphaea lotus) n.
|
|
401 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
bo n.
|
|
402 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
peepul n.
|
|
403 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
peepul tree n.
|
|
404 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
pipal n.
|
|
405 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
pipal tree n.
|
|
406 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
peepal n.
|
|
407 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
peepal tree n.
|
|
408 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
pipul n.
|
|
409 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
pipul tree n.
|
|
410 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
sacred bo tree n.
|
|
411 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
ficus religiosa n.
|
|
412 |
Botanic |
zerdüştler ve antik perslilerin kullandığı kutsal bir bitki |
hom n.
|
|
413 |
Botanic |
kutsal çalı |
geogia holly n.
|
|
414 |
Botanic |
kutsal hintinciri |
pippul tree n.
|
|
415 |
Botanic |
kutsal hint inciri |
ficus religiosa n.
|
|
416 |
Botanic |
kutsal hint inciri |
bo tree n.
|
|
417 |
Botanic |
kutsal hint inciri |
peepul n.
|
|
418 |
Botanic |
kutsal hint inciri |
pipal n.
|
|
419 |
Botanic |
kutsal hint inciri |
pipal tree n.
|
|
420 |
Botanic |
kutsal hint inciri |
pipul n.
|
|
421 |
Botanic |
kutsal hint inciri |
sacred fig n.
|
|
Social Sciences |
|
422 |
Social Sciences |
maori kabilelerinin veya ailelerinin kültürel ve kutsal toplanma mekanlarında ağırladıkları misafir |
manuhiri n.
|
|
423 |
Social Sciences |
maori kabilelerinin veya ailelerinin kültürel ve kutsal toplanma mekanlarının önünde yer alan, misafirlerin resmi kabullerinin ve diğer resmi faaliyetlerin yapıldığı açık alan |
marae n.
|
|
424 |
Social Sciences |
(peru) kutsal vadi'de yaşayan küçük bir halk |
inka n.
|
|
425 |
Social Sciences |
kutsal bilgeliği temel alan teolojik bir sistem |
sophianism n.
|
|
426 |
Social Sciences |
kutsal bilgeliği temel alan teolojik bir sistem |
sophiology n.
|
|
427 |
Social Sciences |
kutsal ruh'a ait veya ilgili |
pneumatic adj.
|
|
Literature |
|
428 |
Literature |
kutsal kitap yeni dünya çevirisi |
new world translation of the holy scriptures n.
|
|
429 |
Literature |
rüzgarın kutsal yarası |
kaze no stigma n.
|
|
430 |
Literature |
kısa ve kutsal ayet |
verset n.
|
|
431 |
Literature |
kutsal metin koleksiyonu |
hagiology n.
|
|
432 |
Literature |
bir kutsal metin koleksiyonu |
golden legend n.
|
|
433 |
Literature |
eski bir kutsal kitap |
ben sira n.
|
|
434 |
Literature |
kutsal kitabı öperek edilen yemini tekrar öperek geri almak |
unkiss v.
|
|
Linguistics |
|
435 |
Linguistics |
kutsal anlamı veren ön ek |
hagi- pref.
|
|
History |
|
436 |
History |
kutsal roma imparatorluğu |
reich n.
|
|
437 |
History |
eski ve kutsal metinlerde düdük, gayda veya flüt gibi delikli ve üflemeli çalgıları ifade eden terim |
nehiloth n.
|
|
438 |
History |
bir tapınak veya özel evde kutsal nesnelerin bulunduğu roma mihrabı veya tapınma yeri |
sacrarium n.
|
|
439 |
History |
kutsal roma-germen imparatorluğu |
holy roman empire n.
|
|
440 |
History |
kutsal roma cermen imparatorluğu'nun kurucusu |
charlemagne n.
|
|
441 |
History |
kutsal roma imparatorunu seçme yetkisi olan alman prenslerinden her biri |
elector n.
|
|
442 |
History |
kutsal roma imparatorluğu elektörünün rütbesi, görevi veya bölgesine verilen ad |
electorate n.
|
|
443 |
History |
vesta'nın altı kutsal rahibesinden biri |
vestal virgin n.
|
|
444 |
History |
1521'de kutsal roma imparatoru 5. charles'ın düzenlediği ve martin luther'in sapkın olarak hüküm giydiği meclis |
worms n.
|
|
445 |
History |
(antik yunanistan'da) kutsal yer |
hieron n.
|
|
446 |
History |
kutsal roma imparatorluğu'nun alman hükümdarları ailesi |
hohenstaufen n.
|
|
447 |
History |
kutsal roma imparatorluğu'nun günümüz renanya-palatina bölgesinin bir parçası olan ve pfalz olarak isimlendirilen elektoratı |
rhine palatinate n.
|
|
448 |
History |
kutsal roma imparatorluğu'nun günümüz bavyera eyaletinin bir parçası olan ve yukarı pfalz olarak isimlendirilen elektoratı |
rhine palatinate n.
|
|
449 |
History |
kutsal roma imparatorluğu hakimiyetine direnen şehir devletlerinin oluşturduğu bir ittifak |
lombard league n.
|
|
450 |
History |
(antik yunan uygarlığında) dünya'nın merkezini simgeleyen çeşitli kutsal taşlar |
omphalos n.
|
|
451 |
History |
kutsal roma imparatoru destekçisi |
imperial n.
|
|
452 |
History |
(kutsal roma) imparator ordusu askeri |
imperial n.
|
|
453 |
History |
kutsal roma imparatorluğu'nda din adamları, soylular ve halkın bir araya gelmesi |
diet n.
|
|
454 |
History |
kutsal roma imparatorluğu'nda 1521 yılında toplanan bir meclis |
diet of worms n.
|
|
455 |
History |
kutsal mekan |
fanum n.
|
|
456 |
History |
kutsal savaş |
croisade n.
|
|
457 |
History |
kutsal roma imparatorluğu |
hre (holy roman empire) abrev.
|
|
458 |
History |
kutsal roma imparatoru |
hre (holy roman emperor) abrev.
|
|
Archaeology |
|
459 |
Archaeology |
antik mısır'da kutsal kitapların yazımında kullanılmış kaliteli bir papirüs |
hieratica n.
|
|
460 |
Archaeology |
kutsal roma imparatorluğu seçmen bölgesini oluşturan tarihi iki alman bölgesinden biri |
lower palatinate n.
|
|
461 |
Archaeology |
antik roma'da tören alaylarında kutsal araçların taşındığı hasır kap |
cist n.
|
|
462 |
Archaeology |
antik roma'da tören alaylarında kutsal araçların taşındığı hasır kap |
cista n.
|
|
Religious |
|
463 |
Religious |
kutsal şarap veya kutsal yağ koyulan kase |
ampulla n.
|
|
464 |
Religious |
yahudilerin kutsal kitaplarından biri |
talmud n.
|
|
465 |
Religious |
büyülü ve mistik elementleri kutsal yazınlarla birleştiren hinduizm hareketi |
tantrism n.
|
|
466 |
Religious |
büyülü ve mistik elementleri kutsal yazınlarla birleştiren budizm hareketi |
tantrism n.
|
|
467 |
Religious |
(protestan) kutsal metinlerde yasaklanmamış inanış ve eylemleri hoş görme |
adiaphorism n.
|
|
468 |
Religious |
kutsal kitapta ne yasaklanmış ne şart koşulmuş şey |
adiaphoron n.
|
|
469 |
Religious |
gnostisizmde kutsal güç |
aeon n.
|
|
470 |
Religious |
kutsal ışık tanrıları |
aditya n.
|
|
471 |
Religious |
kilise tarafından gerçek olduğu kabul edilen kutsal metinler |
canon n.
|
|
472 |
Religious |
kutsal ruh'un rehberliğinin incil'i anlamak için yeterli olduğunu savunan, okuma yazmayı reddeden anabaptist mezhebi üyesi |
abecedarian n.
|
|
473 |
Religious |
isa'nın kutsal kitaplara girmemiş deyişleri |
agrapha n.
|
|
474 |
Religious |
hıristiyanlıkta kutsal ruh'la bireysel olarak bağ kurmaya dayanan, resmi ibadetlere itibar etmeyen radikal 17. yüzyıl doktrini |
ranterism n.
|
|
475 |
Religious |
hıristiyanlıkta kutsal ruh'la bireysel olarak bağ kurmaya dayanan, resmi ibadetlere itibar etmeyen radikal 17. yüzyıl doktrini |
rantism n.
|
|
476 |
Religious |
kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan bölümler okuyan kişi |
reader n.
|
|
477 |
Religious |
kutsal kudüs |
celestial city n.
|
|
478 |
Religious |
kur'an'ın indirilmeye başlandığı gece olarak müslümanlarca kutsal sayılan dua gecesi |
lailat-ul-qadr n.
|
|
479 |
Religious |
(doğu kilisesinde) kutsal ekmekten kesilerek kutsanan parça |
lamb n.
|
|
480 |
Religious |
ilahinin ardından kutsal kitaptan okunan kısa bölüm |
chapter n.
|
|
481 |
Religious |
kutsal ruh tarafından verilen olağanüstü güç |
charism n.
|
|
482 |
Religious |
kutsal ruh tarafından verilen olağanüstü güç |
charisma n.
|
|
483 |
Religious |
tanrı’nın, insanların gereksinimlerine hizmet etmek için, kilise aracılığıyla mucizevi bir şekilde çalıştığını kabul eden Kutsal Ruh’la ilgili teoloji |
charismatic n.
|
|
484 |
Religious |
tanrı’nın, insanların gereksinimlerine hizmet etmek için, kilise aracılığıyla mucizevi bir şekilde çalıştığını kabul eden Kutsal Ruh’la ilgili teoloji |
charismatic movement n.
|
|
485 |
Religious |
bir azizin kutsal eşyalarının saklandığı kutu veya tapınak |
chassé n.
|
|
486 |
Religious |
tanrının kutsal adı |
name n.
|
|
487 |
Religious |
burma kültürü ve yerli dinine ait bir kutsal ruh sınıfı |
nat n.
|
|
488 |
Religious |
şinto kutsal kitabı |
nihon skoki n.
|
|
489 |
Religious |
baba, oğul ve kutsal ruh'un ayrı varlıklar oluşunu reddeden noetus'un takipçilerinden her biri |
noetian n.
|
|
490 |
Religious |
yahudi takviminin ilk ayının 22 ve 23. günü kutlanan kutsal yahudi bayramı |
rejoicing in the law n.
|
|
491 |
Religious |
yahudi takviminin ilk ayının 22 ve 23. günü kutlanan kutsal yahudi bayramı |
rejoicing of the law n.
|
|
492 |
Religious |
yahudi takviminin ilk ayının 22 ve 23. günü kutlanan kutsal yahudi bayramı |
rejoicing over the law n.
|
|
493 |
Religious |
kutsal metin |
religious text n.
|
|
494 |
Religious |
kutsal metin |
religious writing n.
|
|
495 |
Religious |
kutsal emanetlere tapma |
reliquism n.
|
|
496 |
Religious |
kutsal emanetlere sahip çıkma |
reliquism n.
|
|
497 |
Religious |
(kiliselerde) kutsal ekmek kabı |
remonstrance n.
|
|
498 |
Religious |
kutsal emanetlerin sergilendiği kap |
remonstrance n.
|
|
499 |
Religious |
eski ahit'te yer alan bir kutsal metin |
nehemiah n.
|
|
500 |
Religious |
eski ahit'te betimlenen, asa üzerine dolanmış pirinçten yılan biçimindeki kutsal nesne |
nehushtan n.
|
|