stone - Türkisch Englisch Wörterbuch

stone

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "stone" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 30 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
stone n. taş
We also need to recognise that people who live in glasshouses should not throw stones.
Ayrıca camdan evlerde yaşayan insanların taş atmaması gerektiğini de kabul etmeliyiz.

More Sentences
General
stone n. meyve çekirdeği
The people from ancient times used the stone of the avocado fruit to make syrup.
Eski çağlardaki insanlar avokado meyvesinin çekirdeğini şurup yapmak için kullanırlardı.

More Sentences
stone n. taş
We disapprove, however, of recital B, which sets the appropriations to the cohesion policy in stone.
Bununla birlikte, uyum politikasına ayrılan ödenekleri taş gibi belirleyen B resitalini onaylamıyoruz.

More Sentences
stone adj. taştan yapılmış
Houses built with wood burn more easily thanstone houses.
Ahşaptan yapılmış evler taştan yapılmış evlerden daha kolay yanar.

More Sentences
stone adj. taştan
We x-ray his chest to see if he has a heart of stone.
Kalbinin taştan olup olmadığını anlamak için göğsünün röntgenini çekiyoruz.

More Sentences
Chemistry
stone n. taş
Finally, there is a very small group which demonstrates and throws stones.
Son olarak, gösteri yapan ve taş atan çok küçük bir grup var.

More Sentences
Agriculture
stone n. taş
One might as well say that this is an impossibility set in stone.
Bunun taşa kazınmış bir imkânsızlık olduğu da söylenebilir.

More Sentences
General
stone n. mezar taşı
stone n. testis
stone n. taş (mücevhere ait)
stone n. çekirdek
stone n. husye
stone n. haya
stone n. değerli taş
stone n. taş (böbrekte/safrada oluşan)
stone n. çekirdek (etli meyvelerde)
stone n. çekirdek (meyve)
stone n. (meyvede) çekirdek
stone n. erbezi
stone n. 6350 gramlık ağırlık ölçüsü
stone v. taş döşemek
stone v. çekirdeğini çıkarmak (etli bir meyvenin)
stone v. taşa tutmak
stone v. çekirdeğini çıkarmak
stone v. enemek
stone v. taşlamak
stone adj. kagir
Technical
stone n. kristalli kalıntı
Botanic
stone n. çekirdek
Geography
stone n. ingiltere'de yerleşim yeri

Bedeutungen, die der Begriff "stone" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
paving stone n. kaldırım taşı
Hooded demonstrators threw paving stones at the police and smashed up shops without being caught.
Kapüşonlu göstericiler yakalanmadan polise kaldırım taşları fırlattı ve dükkanları tahrip etti.

More Sentences
General
foundation stone n. temel taşı
Human rights are the most important foundation stone for European cooperation.
İnsan hakları Avrupa işbirliğinin en önemli temel taşıdır.

More Sentences
precious stone n. değerli taş
Tom analyzed the precious stone at his lab.
Tom değerli taşı laboratuvarında analiz etti.

More Sentences
stone wall n. taş duvar
The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
Sanatçı eski taş duvara en karmaşık duvar resimlerini çizdi.

More Sentences
precious stone n. kıymetli taş
Tom analyzed the precious stone at his lab.
Tom Laboratuarda kıymetli taş analizi yaptı.

More Sentences
precious stone n. mücevher
The precious stone belonged to Tom.
Mücevher Tom'a aitti.

More Sentences
rolling stone n. yuvarlanan taş
A rolling stone gathers no moss.
Yuvarlanan taş yosun tutmaz.

More Sentences
philosopher's stone n. felsefe taşı
Alchemists believed that the philosopher's stone was capable of extending a person's life.
Simyacılar felsefe taşının bir insanın ömrünü uzatabileceğine inanıyorlardı.

More Sentences
pizza stone n. pizza taşı
Tom put the pizza on the pizza stone.
Tom pizzayı pizza taşının üstüne koydu.

More Sentences
stone the devil v. şeytan taşlamak
Sami stoned the devil in Mina.
Sami Mina'da şeytanı taşladı.

More Sentences
throw stone at v. taş atmak
Those who live in houses made of glass mustn't throw stones at the houses of other people.
Camdan yapılmış evlerde yaşayanlar başkalarının evlerine taş atmamalı.

More Sentences
Colloquial
stone dead adj. çoktan ölmüş
The tree is rotten and stone dead, and could fall at any time.
Ağaç çürümüş ve çoktan ölmüş ve her an devrilebilir.

More Sentences
cast in stone adj. kesinleşmiş
The European Union's action plan is not cast in stone.
Avrupa Birliği'nin eylem planı kesinleşmiş değildir.

More Sentences
cast in stone adj. kesin
The European Union's action plan is not cast in stone.
Avrupa Birliği'nin eylem planı kesin değildir.

More Sentences
Idioms
stepping stone n. atlama taşı
However, without the stepping stone of Nice, much of that will be in vain.
Ancak Nice'in atlama taşı olmadan bunların çoğu boşa gidecektir.

More Sentences
carved in stone adj. taşlara kazınmış (daimi)
The future of a newly reunited Europe is not carved in stone.
Yeni birleşmiş bir Avrupa'nın geleceği taşa kazınmış değildir.

More Sentences
stone-cold adj. soğukkanlı
He was a stone-cold killer.
O soğukkanlı bir katildi.

More Sentences
set in stone adj. sabit
However, budgetary balances do not necessarily have to be set in stone.
Ancak, bütçe dengelerinin mutlaka sabit olması gerekmez.

More Sentences
Common Usage
oltu stone n. oltu taşı
pebble stone n. çakıltaşı
General
stone cover n. kapaklık
stone crusher n. konkasör
stepping stone n. vasıta
broken stone n. kırmataş
stone fruit n. çekirdekli meyve
door stone n. eşik
stone cutting n. taşçılık
face stone n. kesme taş
emery stone n. zımpara taşı
bezoar stone n. panzehir taşı
stone pine n. fıstıkçamı
corner stone n. temel
stone buildings n. taş yapılar
stone quarry n. taşocağı
fire stone n. sileks
the stone age n. taş devri
cap stone n. taş başlık
grave stone n. mezartaşı
stone pit n. taş ocağı
corner stone n. esas
stone rich in antimony n. rastık taşı
hewn stone n. yontma taş
stone cutter n. taş kesme makinesi
dressed stone n. yontma taş
cut stone n. yontma taş
stone age n. taş devri
pumice stone n. süngertaşı
paving stone n. parke taşı
naturel stone n. doğal taş
stone chips n. mıcır
grave stone n. mezar taşı
cap stone n. tepelik
stone coal n. antrasit
dimension stone n. kesme taş
flat round stone n. kaydırak
stone crusher n. taş kırıcı
stone cutting n. taş kesme
stone breaker n. taş kırma makinesi
grinded stone n. yontma taş
three stone jewellery n. üç taşlı pırlantalı mücevher
corner stone n. kilit taşı
rubble stone n. moloz taş
stone mortar n. soku
stone masonry n. taş yığma
cap stone n. taç
stone industry and trade n. taş endüstrisi ve ticareti
stone carving n. taş oymacılığı
stone master n. taş ustası
stone workers n. taş işçileri
rolling stone n. bir baltaya sap olmayan tip
rolling stone n. çok gezen kişi
rolling stone n. avare avare dolaşan kimse
rolling stone n. bir dalda durmayan kimse
rolling stone n. durup dinlenmeden orada burada gezinen kimse
alum stone n. şap taşı
alum stone n. şaptaşı
boundary stone n. sınır taşı
boundary stone n. sınır işareti
stone statue n. taş heykel
chalk stone n. kireçtaşı
cherry stone n. kiraz çekirdeği
dam stone n. baraj taşı
stepping-stone n. atlangıç
stepping-stone n. atlama taşı
guard stone n. yol kenarı taşı
hewn stone n. yontulmuş taş
natural stone n. doğaltaş
pitch-faced stone n. kaba yonu taş
wall of stone n. taştan duvar
turkey stone n. bileği taşı
hail stone n. dolu tanesi
stone quarry n. taşocağı işletmesi
natural stone n. tabii taş
navel stone n. göbek taşı
stone-ice n. taş buzu
stone to death n. recm
ornamental stone n. süs taşı
stone school n. taş mektep
venus stone n. venüs taşı
semi-precious stone n. yarı değerli taş
stone oven n. taş fırın
stone-throwing children n. taş atan çocuklar
stone therapy n. taş terapisi
stone skiting n. taş sektirme/kaydırma
stone skimming n. taş sektirme/kaydırma
die stone n. diş kalıp macunu
resurrection stone n. diriltme taşı
peach stone n. şeftali çekirdeği
corner stone n. temel taşı
stone wool n. taş yünü
stone age diet n. taş devri diyeti
stone skipping n. taş sektirme
stone skimming n. taş sektirme
stone skiffing (irish) n. taş sektirme
stone skiting n. taş sektirme
stone house n. taş ev
grinding stone n. ezgi taşı
loose stone n. oynak taş
baking stone n. pişirme taşı
granite cube stone n. granit küp taş
scented stone n. kokulu taş
apricot stone n. kayısı çekirdeği
stone circle n. taş çember
standing stone n. dikilitaş
semi-precious natural stone n. yarı değerli doğal taş
stone samples n. taş örnekleri
mosaic stone n. mozaik taşı
through stone [scottish] n. yassı mezar taşı
stepping stone n. basamak taşı
caen stone n. krem rengi kireç taşı
stone cottage n. taş kulübe
basalt stone n. bazalt taşı
stone crab n. florida'ya özgü olup sayıları azalmış olan bir yengecin soluk renkli ve lezzetli eti
fairy stone n. taş ok ucu
bowing stone n. iki büyük dik taş ve bir kapak taşından oluşan tarih öncesi bir mezar
mort stone n. tabut taşıyıcılarının tabutu üzerine koyduğu büyük taş
mort-stone [uk] [obsolete] n. tabut taşıyıcılarının tabutu üzerine koyduğu büyük taş
gravel-stone n. çakıl taşı
gravel-stone n. küçük taş parçası
gravel-stone n. taş, kum (böbrek)
grindle stone [obsolete] n. bileme taşı
rosetta stone n. dönüm noktası
rosetta stone n. ipucu
rosetta stone n. keşif
rosetta stone n. aydınlanma
rosetta stone n. tüyo
rosetta stone n. iz
diving stone n. bir tür yeşim taşı
foil stone n. mücevher imitasyonu
foil stone n. değerli taş imitasyonu
rolling stone n. sık sık yer değiştiren kimse
rolling stone n. sık sık iş değiştiren kimse
rolling stone n. gezgin kimse
rolling stone n. bir baltaya sap olmayan kimse
stone of scone n. kader taşı
stone of scone n. taç takma taşı
foundation stone n. yapı taşı
foundation stone n. gerekçe
foundation stone n. dayanak
foundation stone n. temel
sticks and stone n. yapı malzemeleri
sticks and stone n. inşaat malzemeleri
have a heart of stone v. taş kalpli olmak
leave no stone unturned v. her yolu denemek
dress stone v. taş yontmak
stone someone to death v. taşlayarak öldürmek
kill two birds with one stone v. iki işi birden görmek
stone someone to death v. birini recmetmek
leave no stone unturned v. çalınmadık kapı bırakmamak
be set in stone v. değiştirilemez olmak
be set in stone v. sabit olmak
leave no stone unturned v. her şeyi denemek
set in stone v. değiştirilemez olmak
field stone v. cüret etmek
pee a kidney stone v. böbrek taşı düşürmek
pass a kidney stone v. böbrek taşı düşürmek
cast the first stone v. ilk taşı atmak
stone to death v. taşlayarak öldürmek
throw stone v. taş atmak
pass a kidney stone v. taş düşürmek
skip a stone v. (suda) taş sektirmek
skim stone v. (suda) taş kaydırmak
skim stone v. (suda) taş sektirmek
turn people to stone v. insanları taşa çevirmek
stone somebody v. birini taşlamak
like stone adj. taş gibi
stone deaf adj. sağır
hard as stone adj. taş gibi
stone-broke adj. beş parasız
stone-deaf adj. küp gibi sağır
stone-walled adj. taş duvarlı
stone-blind adj. kör
stone-broke adj. meteliksiz
stone-deaf adj. duvar gibi sağır
stone-deaf adj. duvar gibi
stone-blind adj. tamamen kör
stone-ground adj. taşta öğütülmüş
stone-hearted adj. taş kalpli
stone-hearted adj. merhametsiz
stone-faced adj. duygusuz/soğuk
stone-faced adj. duygularını belli etmeyecek şekilde ifadesiz bir yüzle/suratla
stone-grey adj. arduvaz veya granit renginde
stone-gray adj. arduvaz veya granit renginde
Proverb
a little stone may upset a large cart ummadık taş baş yarar
constant dropping wears away a stone damlayan su taşı deler
constant dripping wears away a stone damlayan su taşı deler
a rolling stone gathers no moss sürekli hareket halinde olan/göçüp konan/yeri yurdu olmayan kişinin kökü/yeri/yuvası/birikimi olamaz
a rolling stone gathers no moss yuvarlanan taş yosun tutmaz
let he that is without sin cast the first stone hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz
let he that is without sin cast the first stone ilk taşı günahsız olan atsın
let he that is without sin cast the first stone kimin suçu günahı yok ki?
let he that is without sin cast the first stone herkesin yanlışları/günahları olduğu için kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil
let he who is without sin cast the first stone hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz
let he who is without sin cast the first stone ilk taşı günahsız olan atsın
let he who is without sin cast the first stone kimin suçu günahı yok ki?
let he who is without sin cast the first stone herkesin yanlışları/günahları olduğu için kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil
let him that is without sin cast the first stone hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz
let him that is without sin cast the first stone ilk taşı günahsız olan atsın
let him that is without sin cast the first stone kimin suçu günahı yok ki?
let him that is without sin cast the first stone herkesin yanlışları/günahları olduğu için kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil
let him who is without sin cast the first stone hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz
let him who is without sin cast the first stone ilk taşı günahsız olan atsın
let him who is without sin cast the first stone kimin suçu günahı yok ki?
let him who is without sin cast the first stone herkesin yanlışları/günahları olduğu için kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil
you cannot get blood from a stone ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you cannot get blood from a stone yoktan yonga çıkarılmaz
you cannot get blood from a stone ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't get blood from a stone ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you can't get blood from a stone yoktan yonga çıkarılmaz
you can't get blood from a stone ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a stone ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you can't squeeze blood from a stone yoktan yonga çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a stone ölü gözünden yaş çıkarılmaz
Colloquial
a heart of stone n. acımasız
a stone liar n. tam bir yalancı
a heart of stone n. taş yürekli
a heart of stone n. taş kalpli
stone groove n. güzel parti/konser
stone groove n. on numara parti/konser
stone dead adj. ölü
stone blind adj. kör
stone broke adj. meteliksiz
stone-broke adj. meteliksiz
stone dead adj. ölmüş
stone dead adj. ölüp gitmiş
stone broke adj. parasız
stone-broke adj. parasız kalmış
stone blind adj. taş gibi kör
stone-cold sober adj. tamamen ayık
stone sober adj. tamamen ayık
stone blind adj. tamamen kör
cast in stone adj. sabitleşmiş
cast in stone adj. sabit
etched in stone adj. kesin
etched in stone adj. sabit
stone (cold) sober adj. tamamen ayık
stone-broke expr. çulsuz
stone broke expr. çulsuz
stone the crows! expr. hadi ya!
stone the crows! expr. hadi be!
stone the crows! expr. inanmıyorum!
two birds with one stone expr. bir taşla iki kuş
Idioms
a stone cold fox n. ateş parçası kız
a stone cold fox n. taş gibi kız
a stone cold fox n. heykel gibi kız
a stone cold fox n. bir içim su kız
a stone cold fox n. bomba gibi kızı
a stone cold fox n. fıstık gibi kız
a stone cold fox n. ilik gibi kız
a stone cold fox n. çekici kadın
a stone cold fox n. ateş parçası hatun
a stone cold fox n. taş gibi hatun
a stone cold fox n. ilik gibi kadın
a stone cold fox n. bir içim su kadın
a stone cold fox n. dilber
a stone cold fox n. fıstık gibi kadın
a stone cold fox n. erik gibi kadın
stepping stone n. atlama tahtası
rolling stone n. bir dalda durmayan kimse
grind stone n. iş
grind stone n. iş güç
grind stone n. meşgale
rolling stone n. seyyah
stepping stone n. sıçrama tahtası
stepping-stone n. sıçrama tahtası
grind stone n. uğraş
stone groove n. havalı bir şey/deneyim
stone groove n. harika bir şey/deneyim
stone groove n. mükemmel bir şey/deneyim
stone groove n. süper bir şey/deneyim
stone groove n. on numara bir şey/deneyim
stone groove n. müthiş bir şey/deneyim
a rolling stone n. bir yerde uzun süre kalmayan kimse
a rolling stone n. yerleşik bir hayatı olmayan kimse
a rolling stone n. sürekli hareket halinde olan kimse
a rolling stone n. göçüp konan kimse
a rolling stone n. belli bir yeri olmayan kimse
a rolling stone n. yeri yurdu olmayan kimse
a stepping stone n. basamak
a stepping stone n. aşama
a stepping stone n. sıçrama tahtası
a stepping stone n. hedefe giden yolda bir basamak/geçit
a stepping stone n. hedefe taşıyan basamak
coping stone n. en yüksek nokta
coping stone n. tamamlama
coping stone n. son rötuş
heart of stone n. taş kalp
heart of stone n. taş yürek
heart of stone n. acımasız bir yapı
hit two birds with one stone v. bir taşla iki kuş vurmak
have kissed the blarney stone v. ikna edici ya da akıl çelici bir konuşma kabiliyetine sahip olmak
have kissed the blarney stone v. ağzından bal damlamak
leave no stone unturned v. altını üstüne getirmek
stumble over the same stone twice v. aynı hatayı iki kere yapmak
carve something in stone v. bir şeyi kalıcı/değişmez kılmak
kill two birds with one stone v. bir taşla iki kuş vurmak
carve something in stone v. bir fikri yerleştirmek/kalıcı kılmak
run into a stone wall v. bir engelle karşılaşmak
be written in stone v. değiştirilemez olmak
throw a stone at the window v. cama taş atmak
leave no stone unturned v. çalmadık kapı bırakmamak
run into a stone wall v. duvara toslamak
get blood from a stone v. deveye hendek atlatmak
be set in stone v. değiştirilemez olmak
leave no stone unturned v. didik didik aramak
run into a stone wall v. çıkmaza girmek
be carved in stone v. değiştirilemez olmak
sink like a stone v. dibe vurmak
get blood out of a stone v. deveye hendek atlatmak
leave no stone unturned v. her taşın altına bakmak
leave no stone unturned v. her yeri aramak
leave no stone unturned v. her yere bakmak
sink like a stone v. gümlemek
get blood from a stone v. gerçekleşmesi çok zor olmak
leave no stone unturned v. hiçbir şeyi atlamamak
get blood out of a stone v. gerçekleşmesi çok zor olmak
cast the first stone v. ilk eleştiriyi yönlendirmek
freeze as hard as stone v. soğuktan buz kesmek
freeze as hard as stone v. taş gibi donmak
be engraved in stone v. taşlara kazınmak/yazılmak
carved in stone v. taşlara kazınmak/yazılmak
be written in stone v. taşlara kazınmak/yazılmak
have a heart of stone v. taş yürekli olmak
get blood out of a stone v. taştan kan çıkarmak
sink like a stone v. tamamen başarısız olmak
lose a stone [uk] v. 6.4 kilo vermek
stumble over the same stone twice v. yaş tahtaya basmak
kill (something) stone dead v. (bir şeyi) sona erdirmek
kill (something) stone dead v. büsbütün son vermek
kill (something) stone dead v. (bir şey) tümüyle mahvetmek
kill (something) stone dead v. (bir şeyi) tamamen yok etmek
hit a stone wall v. sert kayaya çarpmak
hit a stone wall v. çetin bir zorlukla/engelle karşılaşmak
hit a stone wall v. aşılamaz bir güçlükle/engelle karşılaşmak
hit a stone wall v. önüne aşılamaz bir güçlük/engel çıkmak
hit a stone wall v. sarsılmaz bir güçlükle/engelle karşılaşmak
mark something with a white stone v. bir şeyi şanslı saymak
mark something with a white stone v. bir şeyi mutluluk verici olarak düşünmek
mark something with a white stone v. bir şeyi olumlu olarak düşünmek/hatırlamak
mark something with a white stone v. bir şey aklında olumlu bir yer etmek
mark something with a white stone v. bir şeyi olumlu tanımlamak
mark something with a white stone v. bir şeyi şanslı olarak düşünmek/hatırlamak
mark something with a white stone v. bir şeyi şanslı/uğurlu olarak tanımlamak
mark something with a white stone v. bir şey hakkında hoş/güzel düşünceleri olmak
mark something with a white stone v. bir şeyi hoş/güzel hatırlamak
mark something with a white stone v. bir şeyi olumlu/şanslı olarak kodlamak
be carved in stone v. değiştirilemez olmak
be carved in stone v. sabit olmak
be carved in stone v. kesin karar verilmiş olmak
be carved in stone v. tartışmaya/değişime kapalı olmak
be carved in stone v. son halini almış olmak
be set in stone v. değiştirilemez olmak
be set in stone v. sabit olmak
be set in stone v. kesin karar verilmiş olmak
be set in stone v. tartışmaya/değişime kapalı olmak
be set in stone v. son halini almış olmak
beat (one's) head against a stone wall v. akıntıya karşı kürek çekmek
beat (one's) head against a stone wall v. akıntıya kürek çekmek
beat (one's) head against a stone wall v. boşuna uğraşmak
beat (one's) head against a stone wall v. boşa kürek çekmek
beat (one's) head against a stone wall v. boş yere çabalamak
beat (one's) head against a stone wall v. havanda su dövmek
carve in stone v. bir fikri yerleştirmek/kalıcı kılmak
carve in stone v. bir şeyi kalıcı/değişmez kılmak
throw the first stone v. ilk taşı atmak
throw the first stone v. ilk eleştiriyi yönlendirmek
throw the first stone v. ilk eleştiriyi yapmak
kiss the blarney stone v. ağzı çok/iyi laf yapmak
kiss the blarney stone v. aşırı yağcı/yalaka olmak
kiss the blarney stone v. ikna edici ya da akıl çelici bir konuşma kabiliyetine sahip olmak
kiss the blarney stone v. ağzından bal damlamak
run (one's) head against a stone wall v. boş yere çabalamak
run (one's) head against a stone wall v. boşuna uğraşmak
run (one's) head against a stone wall v. boşa kürek çekmek
run (one's) head against a stone wall v. deveye hendek atlatmak
run (one's) head against a stone wall v. iğneyle kuyu kazmak
run (one's) head into a stone wall v. boş yere çabalamak
run (one's) head into a stone wall v. boşuna uğraşmak
run (one's) head into a stone wall v. boşa kürek çekmek
run (one's) head into a stone wall v. deveye hendek atlatmak
run (one's) head into a stone wall v. iğneyle kuyu kazmak
wring water from a stone v. taşı sıkıp suyunu çıkarmak
wring water from a stone v. deveye hendek atlatmak
wring water out of a stone v. taşı sıkıp suyunu çıkarmak
wring water out of a stone v. deveye hendek atlatmak
drop like a stone v. çok düşmek
drop like a stone v. hızla düşmek
carved in stone adj. kalıcı
carved in stone adj. değiştirilemez nitelikte
(as) cold as any stone adj. buz gibi
(as) cold as any stone adj. dondurucu
(as) cold as any stone adj. zemheri
(as) cold as any stone adj. olağanüstü soğuk
(as) cold as any stone adj. buz gibi
(as) cold as any stone adj. kaskatı
(as) cold as any stone adj. duygusuz
(as) cold as any stone adj. hissiz
(as) cold as any stone adj. kötü kalpli
stone-cold adj. buz gibi
stone-broke adj. cebidelik
stone-broke adj. meteleksiz
stone-broke adj. meteliğe kurşun atan
stone-deaf adj. tamamen sağır
engraved in stone adj. taşlara kazınmış (daimi)
written in stone adj. taşlara kazınmış (daimi)
etched in stone adj. değişikliğe açık olmayan
etched in stone adj. sabitlenmiş
etched in stone adj. kesinleşmiş
cast in stone adj. taşlaşmış
cast in stone adj. kemikleşmiş
cast in stone adj. sabit hale gelmiş
cast in stone adj. son halini almış
hard as stone adj. kaya gibi sert
hard as stone adj. semsert
stone-cold adj. duygusuz
stone-cold adj. duygudan yoksun
stone-cold adj. taş gibi
stone-cold adj. taş kalpli
set in stone adj. değiştirilemez
one can't get blood from a stone expr. yoktan yonga çıkarma
one can't get blood from a stone expr. ölü gözünden yaş çıkarma
one can't get blood from a stone expr. kuvvetle veya ikna bile elde edilemeyen şey
one can't get blood from a stone expr. ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum
as cold as stone-cold expr. buz gibi soğuk
like getting blood from a stone expr. çok zor
written in stone expr. kesin
as hard as stone expr. kaya/taş gibi sert
as hard as stone expr. taş gibi sert
a little stone can upset a large cart expr. ummadık taş baş yarar
one can't get blood from a stone expr. yoktan yonga çıkarılmaz
one can't get blood from a stone expr. ölü gözünden yaş çıkarılmaz
one can't get blood from a stone expr. ne kadar çabalasan da mümkün olmayan şey/durum
blood out of a stone expr. deveye hendek atlatmak gibi bir şey
blood out of a stone expr. taştan kan çıkarmak gibi bir şey
blood out of a stone expr. gerçekleşmesi çok zor bir şey
cast not the first stone expr. ilk taşı atan olma
cast not the first stone expr. hemen eleştirme
cast not the first stone expr. hemen kusur bulma
cast not the first stone expr. hemen tenkit etme
cast not the first stone expr. ilk fırsatta eleştirme/kusur bulma
like getting blood out of a stone expr. çok zor
like getting blood out of a stone expr. deveye hendek atlatmak gibi
like getting blood out of a stone expr. ağzıyla kuş tutmak gibi
like getting blood out of a stone expr. taştan kan çıkarmak gibi
Speaking
no stone has been left unturned expr. altına bakılmadık taş kalmadı
he tripped over a stone expr. ayağı taşa takıldı
no stone has been left unturned expr. her yer didik didik arandı
Law
boundary-stone n. sınır taşı
Politics
the children of the stone n. taşlı direnişin çocukları
Tourism
the million stone n. milyon taşı
Technical
through stone n. düşey derz
trone stone n. eski tartılarda kullanılan yaklaşık 9 kiloluk ağırlık
amazon stone n. amanzon taşı
onyx stone n. akik taşı
gypsum stone n. alçıtaşı
amazon stone n. amazonit
perpend stone n. bağlantı taşı
stone-crushing plant n. balast hazırlama tesisi
binding stone n. bağtaşı
step stone n. basamak taşı
parapet stone n. balüstrat başlık taşı
perpend stone n. bağtaşı
oil stone n. biley taşı
cast stone n. beton taş
grinding stone n. bileğitaşı
oil stone n. bileğitaşı
grinding stone n. bileği taşı
oil stone n. bileği taşı
deburring stone n. çapak alma taşı
pebble stone n. çakıl
dimension stone n. çaplı taş
stone-chip resistance n. çarpma dayanımı
satin stone n. cilalı alçı taşı
rolling stone n. çok gezen
face stone n. cephe taşı
grinding stone n. değirmen taşı
abutment stone n. dayanak taşı
natural stone test methods n. doğal taş deney metotları
natural stone n. doğal taş
paving stone n. döşeme taşı