Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | uzaklaştırmak | remove v. | ||
Today, the Ludford report puts us at a remove from that Europe. Bugün Ludford raporu bizi o Avrupa'dan uzaklaştırıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | uzaklaştırmak | distract v. | ||
The Afghan crisis, the war on terrorism, must not distract our attention from this part of the world. Afgan krizi, terörizmle savaş, dikkatimizi dünyanın bu bölgesinden uzaklaştırmamalıdır. More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | ward off v. | ||
Lemon balm is a longstanding medicinal plant used to help relieve stress and ward off insects! Limon otu, stresi azaltmak ve böcekleri uzaklaştırmak için kullanılan uzun süreli bir şifalı bitkidir! More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | alienate v. | ||
Promoting European political parties will only further alienate the citizen from European politics. Avrupalı siyasi partileri teşvik etmek, vatandaşları Avrupa siyasetinden daha da uzaklaştıracaktır. More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | take away v. | ||
Children in the town were taken away for safety. Şehirdeki çocuklar güvenlik için uzaklaştırıldı. More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | suspend from v. | ||
Could the Commission state when Marta Andreasen was suspended from her work at the Commission? Komisyon, Marta Andreasen'in Komisyon'daki görevinden ne zaman uzaklaştırıldığını açıklayabilir mi? More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | expel v. | ||
Tom was caught cheating on a test and got expelled from school. Tom, sınavda kopya çekerken yakalandı ve okuldan uzaklaştırıldı. More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | distance v. | ||
Fadil distanced himself from Layla. Fadıl kendini Leyla'dan uzaklaştırdı. More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | drive v. | ||
We should not be guided by a fear of driving Turkey away in this. Bu konuda Türkiye'yi uzaklaştırma korkusuyla hareket etmemeliyiz. More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | clear v. | ||
The singer's crazed fans were cleared from the hotel lobby. Şarkıcının coşkulu hayranları otel lobisinden uzaklaştırıldı. More Sentences |
||||
General | uzaklaştırmak | shift v. | ||
The cartoon shifted the boy's attention away from his bleeding knee. Karikatür, çocuğun dikkatini kanayan dizinden uzaklaştırdı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | uzaklaştırmak | remove v. | ||
The injured were removed from the scene. Yaralılar olay yerinden uzaklaştırıldı. More Sentences |
||||
General | ||||
General | uzaklaştırmak | detract from v. | ||
General | uzaklaştırmak | fend off v. | ||
General | uzaklaştırmak | rout up v. | ||
General | uzaklaştırmak | move away v. | ||
General | uzaklaştırmak | stave v. | ||
General | uzaklaştırmak | uproot v. | ||
General | uzaklaştırmak | send away v. | ||
General | uzaklaştırmak | suspend v. | ||
General | uzaklaştırmak | deport v. | ||
General | uzaklaştırmak | estrange v. | ||
General | uzaklaştırmak | repress v. | ||
General | uzaklaştırmak | cast out v. | ||
General | uzaklaştırmak | banish v. | ||
General | uzaklaştırmak | fend v. | ||
General | uzaklaştırmak | eloign v. | ||
General | uzaklaştırmak | stave off v. | ||
General | uzaklaştırmak | rout out v. | ||
General | uzaklaştırmak | draw away v. | ||
General | uzaklaştırmak | forfend v. | ||
General | uzaklaştırmak | abstrude v. | ||
General | uzaklaştırmak | adempt [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | chase v. | ||
General | uzaklaştırmak | remeve [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | do way v. | ||
General | uzaklaştırmak | amand [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | averruncate [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | award [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | eloin [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | hence [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | hent [dialect] v. | ||
General | uzaklaştırmak | reprive v. | ||
General | uzaklaştırmak | rid v. | ||
General | uzaklaştırmak | deport v. | ||
General | uzaklaştırmak | depose [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | heave [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | offtake [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | impede v. | ||
General | uzaklaştırmak | impoverish v. | ||
General | uzaklaştırmak | displace [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | fence v. | ||
General | uzaklaştırmak | disband [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | discharge v. | ||
General | uzaklaştırmak | forefend v. | ||
General | uzaklaştırmak | outward [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | pheese v. | ||
General | uzaklaştırmak | stand off v. | ||
General | uzaklaştırmak | stranger [obsolete] v. | ||
General | uzaklaştırmak | supplant v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | uzaklaştırmak | shuffle off v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | run off v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | run out v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | warn off v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | drive apart v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | fend away v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | stretch away v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | pinch off v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | bring off v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | ride off v. | ||
Phrasals | uzaklaştırmak | put off v. | ||
Idioms | ||||
Idioms | uzaklaştırmak | freeze off v. | ||
Idioms | uzaklaştırmak | let loose v. | ||
Politics | ||||
Politics | uzaklaştırmak | push-off v. | ||
Technical | ||||
Technical | uzaklaştırmak | zoom out v. | ||
Archaic | ||||
Archaic | uzaklaştırmak | overshake v. | ||
Archaic | uzaklaştırmak | avert v. | ||
Archaic | uzaklaştırmak | eloign v. | ||
Archaic | uzaklaştırmak | divorce v. | ||
Archaic | uzaklaştırmak | perflate v. | ||
Archaic | uzaklaştırmak | subtract v. | ||
Slang | ||||
Slang | uzaklaştırmak | peel off v. |