Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | away adv. | uzakta | ||
For many people, Vietnam would appear to be a long way away. Birçok insan için Vietnam çok uzakta gibi görünebilir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | away adj. | yok | ||
In Jerusalem, where I am from, hope and humanity are fading away. Benim geldiğim yer olan Kudüs'te umut ve insanlık yok oluyor. More Sentences |
||||
General | away adj. | burada olmayan | ||
Tom will be away until Monday. Tom pazartesiye kadar burada olmayacak. More Sentences |
||||
General | away adv. | bir yere | ||
The workers concerned, who are generally highly qualified, are not moving away. Genellikle yüksek vasıflı olan söz konusu işçiler başka bir yere taşınmıyor. More Sentences |
||||
General | away adv. | uzakta | ||
The future I am describing is just three years away from us. Tarif ettiğim gelecek bizden sadece üç yıl uzakta. More Sentences |
||||
General | away adv. | bir kenara bırakarak | ||
Put your toys away. Oyuncaklarını bir kenara bırak. More Sentences |
||||
General | away adv. | kenara atarak | ||
I would like to emphasise that I am very willing to make concessions, but not when the other side throws them away. Taviz vermeye çok istekli olduğumu ancak karşı tarafın bu tavizleri bir kenara atmaması gerektiğini vurgulamak isterim. More Sentences |
||||
General | away interj. | dışarı! | ||
Tom is often away on business. Tom genellikle iş için dışarıda oluyor. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | away expr. | hapiste | ||
Al Capone was finally sent away for tax evasion. Al Capone sonunda vergi kaçakçılığından hapse atıldı. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | away adv. | uzakta | ||
Somewhat away from the main headlines, extremely serious human rights abuses occur there too. Ana manşetlerden biraz uzakta, orada da son derece ciddi insan hakları ihlalleri yaşanıyor. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | away adj. | uzak | ||
Common Usage | away adv. | uzağa | ||
General | ||||
General | away adj. | yola çıkmış | ||
General | away adj. | deplasmanda | ||
General | away adj. | deplasmanda oynanan | ||
General | away adj. | uzak | ||
General | away adj. | mevcut olmayan | ||
General | away adv. | başka yerde | ||
General | away adv. | bir tarafa | ||
General | away adv. | hemen | ||
General | away adv. | belirli bir uzaklıkta | ||
General | away adv. | durmadan | ||
General | away adv. | oradan | ||
General | away adv. | buradan | ||
General | away adv. | şuradan | ||
General | away adv. | şimdi | ||
General | away adv. | uzağa | ||
General | away adv. | -dan | ||
General | away adv. | -den | ||
General | away adv. | rakip sahada | ||
General | away adv. | birden | ||
General | away adv. | bir anda | ||
General | away adv. | ansızın | ||
General | away adv. | uzaklaştırmak için | ||
General | away adv. | ayırmak için | ||
General | away adv. | yok etmek için | ||
General | away adv. | ortadan kaldırmak için | ||
General | away adv. | boşa harcayarak | ||
General | away adv. | uzaklaştırarak | ||
General | away adv. | kurtularak | ||
General | away adv. | uygun bir yere | ||
General | away adv. | uygun bir yerde | ||
General | away adv. | biriktirerek | ||
General | away adv. | karşı tarafta | ||
General | away adv. | sonuna kadar | ||
General | away adv. | (her şey) bitip tükeninceye kadar | ||
General | away adv. | başka tarafa | ||
General | away adv. | (bir şeye belirli süre) kalmış | ||
General | away interj. | defol! | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | away adv. | uzağa | ||
Colloquial | away expr. | kodeste | ||
Technical | ||||
Technical | away adv. | bir yana | ||
Technical | away adv. | uzağa | ||
Computer | ||||
Computer | away adv. | uzak | ||
Computer | away expr. | dışarıda | ||
Sport | ||||
Sport | away n. | deplasman maçı | ||
Sport | away adj. | deplasman | ||
Sport | away adj. | (golf) oynanan çukurda topu bayrak direğine en uzak olan | ||
Sport | away adj. | (beyzbol) dışarıda | ||
Sport | away adj. | yarışın süre dışındaki kısmıyla ilgili | ||
Sport | away adj. | yarışın ilk yarısıyla ilgili | ||
Sport | away adv. | deplasmanda |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | move away v. | uzaklaşmak | ||
Tom moved away. Tom oradan uzaklaştı. More Sentences |
||||
Common Usage | break away v. | kopmak | ||
Scotland wants to break away from England. İskoçya, İngiltere'den kopmak istiyor. More Sentences |
||||
Common Usage | take away v. | götürmek | ||
What positive experiences do pupils or students take away with them? İlk-ortaöğretim veya üniversite öğrencileri yanlarında hangi olumlu deneyimleri götürüyorlar? More Sentences |
||||
Common Usage | run away v. | kaçmak | ||
One often sees a presidency looking at a problem firmly in the eye, and then running away. Çoğu zaman bir başkanlığın bir meseleyle adeta burun buruna gelip sonrasında kaçtığı görülmektedir. More Sentences |
||||
Common Usage | throw away v. | atmak | ||
To look the other way is to throw away our own rights and our claim to call ourselves civilised. Bunu görmezden gelmek, kendi haklarımızı ve kendimize medeni deme iddiamızı bir kenara atmak demektir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | away game n. | deplasman maçı | ||
We lost almost all our away games. Neredeyse tüm deplasman maçlarımızı kaybettik. More Sentences |
||||
General | away game n. | deplasman | ||
We lost almost all our away games. Neredeyse tüm deplasman oyunlarını kaybettik. More Sentences |
||||
General | shy away from v. | kaçınmak | ||
We must not, however, shy away from this. Bununla birlikte, bundan kaçınmamalıyız. More Sentences |
||||
General | carry away v. | alıp götürmek | ||
Tom's cat was carried away by a tornado. Tom'un kedisini bir kasırga alıp götürdü. More Sentences |
||||
General | fritter away v. | israf etmek | ||
Don't fritter away your allowance. Aylığını israf etme. More Sentences |
||||
General | run away with v. | kaçmak (aşığı ile) | ||
Tom ran away with the money. Tom parayla birlikte kaçtı. More Sentences |
||||
General | give away v. | hediye olarak vermek | ||
I gave away the table because it does not fit in the living room. Oturma odasına uymadığı için masayı hediye olarak verdim. More Sentences |
||||
General | pass away v. | vefat etmek | ||
The most recent victim was Hulya Simsek, who passed away on 31 August. En son kurban 31 Ağustos'ta vefat eden Hülya Şimşek'ti. More Sentences |
||||
General | fly away v. | uçup gitmek | ||
After the bird had sung, it flew away. Kuş öttükten sonra uçup gitti. More Sentences |
||||
General | throw away v. | boşa harcamak | ||
You're throwing away your entire life. Sen tüm yaşamını boşa harcıyorsun. More Sentences |
||||
General | take away v. | çıkarmak (matematik) | ||
10 take away 2 is 8. 10'dan 2'yi çıkarırsak 8 eder. More Sentences |
||||
General | put away v. | silip süpürmek | ||
Dean can really put away the food. Dean, yemeği gerçekten silip süpürebilir. More Sentences |
||||
General | get away v. | sıvışmak | ||
Let's get away from here. Buradan sıvışalım. More Sentences |
||||
General | take away v. | götürmek | ||
One takes away from one, and you're left with nothing. Biri diğerini götürür ve elinizde hiçbir şey kalmaz. More Sentences |
||||
General | put away v. | ortadan kaldırmak | ||
I was asked to put away all the papers we used at the meeting. Toplantıda kullandığımız bütün kağıtları ortadan kaldırmam istendi. More Sentences |
||||
General | drive away v. | arabayla uzaklaşmak | ||
Sami was driving away. Sami arabayla uzaklaşıyordu. More Sentences |
||||
General | pass away v. | gitmek | ||
Some things come into our lives and then pass away. Bazı şeyler hayatımıza giriyor ve sonra yok olup gidiyor. More Sentences |
||||
General | die away v. | kesilmek | ||
The wind died away. Rüzgar kesildi. More Sentences |
||||
General | slip away v. | tüymek | ||
Mary slipped away unnoticed. Mary fark edilmeden tüydü. More Sentences |
||||
General | get away v. | kurtulmak | ||
We must get away from armed security, this hangover from the cold war. Silahlı güvenlikten, soğuk savaştan kalma bu kalıntıdan kurtulmalıyız. More Sentences |
||||
General | turn away v. | dönüp gitmek | ||
Tom blushed and turned away. Tom kızardı ve dönüp gitti. More Sentences |
||||
General | take away v. | almak | ||
What we owe today we will take away from people tomorrow. Bugün borçlu olduğumuz şeyi yarın insanlardan alacağız. More Sentences |
||||
General | get away v. | çekilmek | ||
Get away from there. Çekil oradan. More Sentences |
||||
General | throw away v. | çöp atmak | ||
She explained to me that we throw away too much garbage. Bana çok fazla çöp attığımızı açıkladı. More Sentences |
||||
General | take away v. | ortadan kaldırmak | ||
This proposal does not take away the national responsibilities of the national policy-makers. Bu öneri, ulusal politika yapıcıların ulusal sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır. More Sentences |
||||
General | boil away v. | kaynamak | ||
The water is boiling away. Su kaynayıp buharlașıyor. More Sentences |
||||
General | back away v. | geriye çekilmek | ||
Tom backed away from the door. Tom kapıdan geriye çekildi. More Sentences |
||||
General | wipe away v. | silmek | ||
She wiped away her tears. O, gözyaşlarını sildi. More Sentences |
||||
General | go away v. | gitmek | ||
Tom doesn't want to go away. Tom gitmek istemiyor. More Sentences |
||||
General | break away v. | ayrılmak | ||
Scotland wants to break away from England. İskoçya İngiltere'den ayrılmak istiyor. More Sentences |
||||
General | get away v. | kaçmak | ||
Tom tried to get away from Mary. Tom, Mary'den kaçmaya çalıştı. More Sentences |
||||
General | idle away v. | boşa geçirmek | ||
He idled away a whole day. Bütün bir günü boşa geçirdi. More Sentences |
||||
General | go away v. | uzaklaşmak | ||
Now go away. Şimdi uzaklaşın. More Sentences |
||||
General | wear away v. | aşındırmak | ||
Constant dripping wears away a stone. Sürekli damlamak taşı aşındırır. More Sentences |
||||
General | pass away v. | hayata gözlerini yummak | ||
Last night, Tom passed away in the hospital. Tom dün gece hastanede hayata gözlerini yumdu. More Sentences |
||||
General | tow away v. | çekmek | ||
Your car has been towed away. Araban çekildi. More Sentences |
||||
General | stow away v. | saklamak | ||
Stow away carefully the clothes you removed. Çıkardığın kıyafetleri dikkatlice sakla. More Sentences |
||||
General | give away v. | hediye etmek | ||
I gave away my bike. Bisikletimi hediye ettim. More Sentences |
||||
General | take away v. | uzaklaştırmak | ||
Children in the town were taken away for safety. Şehirdeki çocuklar güvenlik için uzaklaştırıldı. More Sentences |
||||
General | go away v. | basıp gitmek | ||
Tom wanted Mary to go away. Tom Mary'nin basıp gitmesini istedi. More Sentences |
||||
General | walk away v. | uzaklaşmak | ||
And Alex's kid sister walked away without a scratch. Ve Alex'in kız kardeşi tek bir çizik bile almadan oradan uzaklaştı. More Sentences |
||||
General | drive away v. | arabayla gitmek | ||
I just saw her driving away. Onu demin arabayla giderken gördüm. More Sentences |
||||
General | break away v. | kaçmak | ||
The prisoner broke away from the guards who were holding him. Mahkum kendisini tutan gardiyanlardan kaçtı. More Sentences |
||||
General | blow away v. | uçurmak | ||
The windstorm blew away roofs and uprooted many trees. Kasırga çatıları uçurdu ve birçok ağacı kökünden söktü. More Sentences |
||||
General | give away v. | ele vermek | ||
Maybe they don't want to give away their positions. Belki de pozisyonlarını ele vermek istemiyorlar. More Sentences |
||||
General | die away v. | kaybolmak | ||
The sound gradually died away. Ses yavaş yavaş kayboldu. More Sentences |
||||
General | turn away v. | savmak | ||
The police turned away the crowd. Polis kalabalığı savdı. More Sentences |
||||
General | run away v. | firar etmek | ||
Tom could've run away. Tom firar edebilirdi. More Sentences |
||||
General | chase away v. | kovmak | ||
A cow chases away flies with its tail. Bir inek kuyruğu ile sinekleri kovar. More Sentences |
||||
General | do away with v. | ortadan kaldırmak | ||
Your comments have been noted and I can assure you that there is no intention of doing away with Question Time. Yorumlarınız dikkate alındı ve sizi temin ederim ki Soru Sorma Süresini ortadan kaldırmak gibi bir niyetimiz yok. More Sentences |
||||
General | get carried away v. | kendinden geçmek | ||
He doesn't like tennis much, but he really gets carried away with football. O tenisi çok sevmez ama o gerçekten futbolla kendinden geçer. More Sentences |
||||
General | stay away v. | uzak durmak | ||
Opinions can differ about whether the US and Israel did the right thing in staying away. ABD ve İsrail'in uzak durarak doğru şeyi yapıp yapmadıkları konusunda görüşler farklı olabilir. More Sentences |
||||
General | take away v. | kaldırmak | ||
If you take away a cornerstone, much more may come tumbling down. Eğer bir köşe taşını kaldırırsanız, çok daha fazlası yıkılabilir. More Sentences |
||||
General | clear away v. | kaldırmak | ||
She cleared away the dishes from the table. Bulaşıkları masadan kaldırdı. More Sentences |
||||
General | slip away v. | sıvışıp gitmek | ||
They slipped away unnoticed. Fark edilmeden sıvışıp gittiler. More Sentences |
||||
General | pass away v. | gözünü kapamak | ||
Layla just closed her eyes and passed away. Layla gözlerini kapadı ve öldü. More Sentences |
||||
General | tuck away v. | saklamak | ||
It is a shame that it is tucked away in a night sitting once again. Bir kez daha bir gece oturmasında saklanmış olması utanç verici. More Sentences |
||||
General | do away with v. | yürürlükten kaldırmak | ||
We should do away with the death penalty. Ölüm cezasını yürürlükten kaldırmalıyız. More Sentences |
||||
General | carry away v. | taşımak | ||
The policemen carried away the body. Polisler, cesedi taşıdılar. More Sentences |
||||
General | go away v. | yaylanmak | ||
Tom wanted Mary to go away. Tom Mary'nin yaylanmasını istedi. More Sentences |
||||
General | give away v. | bağışlamak | ||
Tom gave away all his money, then committed suicide. Tom tüm parasını bağışladı sonra intihar etti. More Sentences |
||||
General | run away with v. | alıp kaçmak | ||
He ran away with the money. Parayı alıp kaçtı. More Sentences |
||||
General | keep away from v. | uzak durmak | ||
It is important to keep it simple, to keep away from partial decoupling and to cut red tape. Basit tutmak, kısmi ayrıştırmadan uzak durmak ve bürokrasiyi azaltmak önemlidir. More Sentences |
||||
General | run away v. | kaçmak | ||
He runs away from the debate and he runs away from the reality. Tartışmadan kaçıyor ve gerçeklikten kaçıyor. More Sentences |
||||
General | get away v. | çıkmak | ||
I can't get away from the office this afternoon. Bu öğleden sonra ofisten çıkamıyorum. More Sentences |
||||
General | fade away v. | unutulup gitmek | ||
Old soldiers never die, they just fade away. Eski askerler asla ölmez, öylece unutulup giderler. More Sentences |
||||
General | clear away v. | toplamak | ||
She will soon clear away these dishes. Kısa sürede bu bulaşıkları toplayacak. More Sentences |
||||
General | give away v. | sırrı dışarı vermek | ||
Why must you give away all of my secrets? Neden bütün sırlarımı dışarı vermek zorundasın? More Sentences |
||||
General | stay away from v. | uzak durmak | ||
Stay away from my computer. Bilgisayarımdan uzak dur. More Sentences |
||||
General | give away v. | hibe etmek | ||
I gave away my house. Evimi hibe ettim. More Sentences |
||||
General | work away v. | çalışmaya dalmak | ||
Tom is working away. Tom çalışmaya dalmış. More Sentences |
||||
General | walk away v. | terketmek | ||
I'm not going to walk away. Terketmeyeceğim. More Sentences |
||||
General | pass away v. | geçmek | ||
Moments pass away, not the memories. Anlar geçip gider, anılar değil. More Sentences |
||||
General | pull away v. | uzaklaşmak | ||
This is usually another great reason why he's pulling away. Bu genellikle uzaklaşmasının bir başka büyük sebebidir. More Sentences |
||||
General | go away v. | ayrılmak | ||
I have noted many important and insightful observations that I will take with me when I go away from here today. Bugün buradan ayrılırken yanımda götüreceğim pek çok önemli ve aydınlatıcı gözlemi not ettim. More Sentences |
||||
General | idle away v. | boşa harcamak | ||
He idles away his time. O, zamanını boşa harcar. More Sentences |
||||
General | shy away from v. | çekinmek | ||
There is no need to shy away from this. Bundan çekinmeye gerek yok. More Sentences |
||||
General | stash away v. | saklamak | ||
Tom has some money stashed away. Tom'un sakladığı bir miktar parası var. More Sentences |
||||
General | do away with v. | feshetmek | ||
We should do away with these old rules. Bu eski kuralları feshetmeliyiz. More Sentences |
||||
General | scare away v. | korkutup kaçırmak | ||
The tourists scare away the animals and disrupt their natural activity patterns. Turistler hayvanları korkutup kaçırıyor ve doğal faaliyet düzenlerini bozuyor. More Sentences |
||||
General | wander away v. | uzaklaşmak | ||
The speaker wandered away from the subject. Konuşmacı konudan uzaklaştı. More Sentences |
||||
General | go away v. | çekip gitmek | ||
I wish everyone would just go away. Keşke herkes çekip gitse. More Sentences |
||||
General | go away v. | defolup gitmek | ||
I wish Tom would just go away. Tom'un defolup gitmesini isterdim. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | being taken away n. | götürülme | ||
General | ||||
General | running away n. | firar | ||
General | fading away n. | yavaş yavaş yok olma | ||
General | keeping away n. | uzak durma | ||
General | staying away n. | uzak durma | ||
General | passing away n. | irtihal | ||
General | one living away from home n. | gurbetçi | ||
General | giving away n. | ele verme | ||
General | playing away n. | deplasman | ||
General | blaze away n. | ateşin tutuşması | ||
General | passing away n. | ölüm | ||
General | away match n. | deplasman maçı | ||
General | going away n. | uzaklaşma | ||
General | time is ticking away n. | zaman acımasızca geçiyor | ||
General | studying from far away n. | uzaktan okuma | ||
General | doing away with n. | tasfiye | ||
General | far-away land n. | yad eller | ||
General | falling-away n. | düşme | ||
General | falling-away n. | eksilme | ||
General | falling-away n. | azalma | ||
General | fly-away hair n. | kontrolü zor saç | ||
General | fly-away hair n. | uçuşan saç | ||
General | fly-away hair n. | karmakarışık saç | ||
General | take-away n. | paket servis | ||
General | a put away n. | bir şey için ayrılmış para | ||
General | take-away cup n. | termos | ||
General | going-away party n. | veda partisi | ||
General | take-away n. | paket servisi | ||
General | take-away n. | başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan | ||
General | take-away n. | ana fikir | ||
General | take-away n. | bir hikayeden çıkarılan ders | ||
General | take-away n. | sözleşme görüşmeleri sırasında sendika verdiği taviz | ||
General | take-away n. | sendika ödünü | ||
General | throwing away n. | atma | ||
General | throwing away n. | ıskartaya çıkarma | ||
General | throwing away n. | kurtulma | ||
General | die–away n. | yavaş yavaş ortadan kaybolma | ||
General | die–away n. | zayıflayarak kaybolma | ||
General | where away [dialect] n. | nerelerde | ||
General | where away [dialect] n. | nerelerden | ||
General | break-away n. | sahadan çıkmak | ||
General | breaking away n. | kopma | ||
General | breaking away n. | uzaklaşma | ||
General | breaking away n. | (bir yerden) aceleyle çıkma | ||
General | home away from home n. | kişinin kendini evinde gibi hissettiği yer | ||
General | running away n. | kaçış | ||
General | running away n. | topuklama | ||
General | running away n. | kaçma | ||
General | dwindling away n. | giderek azalma | ||
General | dwindling away n. | gittikçe küçülme | ||
General | being taken away n. | götürülme | ||
General | whittle away v. | azaltmak | ||
General | tuck away v. | tıka basa doldurmak | ||
General | turn away v. | başka tarafa yöneltmek | ||
General | lead away v. | saptırmak | ||
General | barter away v. | feda etmek | ||
General | creep away v. | süzülmek | ||
General | pull away v. | sıyrılmak | ||
General | wash away v. | aşınmak | ||
General | die away v. | gürültü yavaş yavaş kesilmek | ||
General | call away v. | çağırmak | ||
General | slip away v. | dikkati çekmeden sessizce gitmek | ||
General | come away v. | kayıp gitmek | ||
General | drive away v. | kovmak | ||
General | slog away at a work v. | çok sıkıcı bir işte çalışmak | ||
General | put away v. | hakkından gelmek | ||
General | break away v. | kurtulmak | ||
General | flake away v. | tabaka halinde dökülmek | ||
General | pine away v. | yas tutmak | ||
General | bear away v. | götürmek | ||
General | erode away v. | aşınmak | ||
General | wear away v. | yıpratmak | ||
General | give away one's daughter in marriage v. | kız vermek | ||
General | run away from somebody v. | elinden kurtulmak | ||
General | lounge away v. | zamanı tembelce geçirmek | ||
General | chuck away v. | tepmek | ||
General | order away v. | kovmak | ||
General | travel away v. | uzaklara gitmek | ||
General | plug away v. | harıl harıl çalışmak | ||
General | be carried away by one's feelings v. | hislerine kapılmak | ||
General | fool away v. | boşa geçirmek | ||
General | drain away v. | boşalmak | ||
General | flake away v. | kavlamak | ||
General | pass away v. | boşa harcamak | ||
General | put something away v. | bir kenara para koymak | ||
General | whirl someone away v. | birini hızla götürmek | ||
General | walk away from v. | ucuz kurtulmak (kazadan) | ||
General | frighten away v. | korkutup kaçırmak | ||
General | cast away v. | boşa harcamak | ||
General | draw away v. | kendini çekmek | ||
General | throw away v. | elden çıkarmak | ||
General | draw away v. | geri çekmek | ||
General | stow away v. | bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak | ||
General | fall away v. | çekilmek | ||
General | walk away v. | basıp gitmek | ||
General | burn away v. | yanıp kül olmak | ||
General | pull away v. | kaçan arabanın arayı açması | ||
General | shoo away v. | kovmak | ||
General | pine away v. | erim erim erimek | ||
General | blow away v. | kuvvetle soluk vermek | ||
General | lay away v. | saklamak | ||
General | give oneself away v. | foyası meydana çıkmak | ||
General | whisk away v. | gözden kaybolmak | ||
General | bear away to leeward v. | boca etmek | ||
General | waste away v. | ağır ağır azalmak | ||
General | put away v. | öldürmek | ||
General | whip away v. | kapmak | ||
General | wash away v. | sürüklemek | ||
General | frighten away v. | kışkırtmak | ||
General | fritter something away on something v. | ziyan etmek | ||
General | salt away v. | biriktirmek (para) | ||
General | get away with it v. | ettiği yanına kar kalmak | ||
General | melt away v. | kaybetmek | ||
General | eat away v. | aşındırmak | ||
General | be consumed away v. | tükenmek | ||
General | flake away v. | kabarıp dökülmek | ||
General | make away with v. | yok etmek | ||
General | chuck away v. | fırlatmak | ||
General | chuck away v. | israf etmek | ||
General | waste away v. | yıpranmak | ||
General | boil away v. | kaynayarak buharlaşıp yok olmak | ||
General | get away v. | atlatmak | ||
General | chuck away v. | boşa harcamak | ||
General | divert one's attention away v. | dikkatini dağıtmak | ||
General | run away v. | paniklemek | ||
General | sweep away v. | coşturmak | ||
General | run away v. | toz olmak | ||
General | wash away v. | yıkayıp temizlemek | ||
General | scamper away v. | kaçmak | ||
General | sweep away v. | heyecanlandırmak | ||
General | cast away v. | atmak | ||
General | beaver away v. | harıl harıl çalışmak | ||
General | thrown away v. | kaçırmak | ||
General | fall away v. | inmek | ||
General | wash away v. | suyla çıkarmak | ||
General | whisk away v. | götürüvermek | ||
General | scour away v. | ovmak | ||
General | run away v. | kaçılmak | ||
General | stow away v. | kaçak yolculuk yapmak | ||
General | tear oneself away v. | ayrılmak | ||
General | chuck away v. | savurmak | ||
General | put away v. | tıkınmak | ||
General | break away from v. | -den kaçmak | ||
General | gamble away v. | kumarda para kaybetmek | ||
General | lead away from v. | sapmak | ||
General | blaze away at v. | ateş etmek | ||
General | carry away v. | sürüklemek | ||
General | drain away v. | akıtmak | ||
General | wash away v. | temizlemek | ||
General | do away with v. | işini bitirmek | ||
General | plod away at v. | bir işte şevksiz bir şekilde çalışmak | ||
General | wear away v. | geçmek bilmemek | ||
General | pull away v. | kalkmak | ||
General | drain away v. | akmak | ||
General | put something away v. | kaldırmak | ||
General | wear away v. | kalmamak | ||
General | break away v. | kaçıp kurtulmak | ||
General | lay away v. | ayırmak | ||
General | keep away from v. | kaçınmak | ||
General | spirit away v. | kaçırmak | ||
General | wash away v. | su ile sürüklemek | ||
General | laugh away v. | gülerek geçiştirmek | ||
General | send away v. | postalamak | ||
General | wire away v. | sıkı tutmak | ||
General | grow away from v. | uzaklaşmak | ||
General | draw away v. | çekmek | ||
General | drain away v. | boşaltmak | ||
General | wipe away v. | silerek yok etmek | ||
General | tuck away v. | gizlemek | ||
General | rub away v. | aşınmak | ||
General | take away weapons v. | silah bırakmak | ||
General | shoo away v. | kışt diyerek kovmak | ||
General | come away v. | sökülmek | ||
General | chat away v. | gevezelik etmek | ||
General | go away by oneself v. | başını alıp gitmek | ||
General | fiddle away v. | zamanı boş geçirmek | ||
General | turn away v. | kovmak | ||
General | wear away v. | eskimek | ||
General | throw one's money away v. | parasını sokağa atmak | ||
General | run away with v. | en çok başarı kazanan biri olmak (bir konuda) | ||
General | drop away v. | azalmak | ||
General | keep someone away v. | birini uzak tutmak | ||
General | fritter away v. | parça parça harcamak | ||
General | chuck away v. | kaybetmek | ||
General | do away with v. | durdurmak | ||
General | clear away v. | toparlamak | ||
General | fall away v. | gerilemek | ||
General | send away for v. | ısmarlamak | ||
General | walk away with v. | çalmak | ||
General | plug away at v. | üzerinde sebatla çalışmak | ||
General | drop away v. | seviyenin düşmesi | ||
General | flow away v. | kaymak | ||
General | sweep away v. | silip süpürmek | ||
General | turn away from v. | yüz çevirmek | ||
General | cast away v. | çarçur etmek | ||
General | wash away v. | aşındırmak | ||
General | whip someone away v. | birini götürüvermek | ||
General | pull away v. | çekmek | ||
General | plod away at v. | bir işi hevessizce sürdürmek | ||
General | sweep away v. | alıp götürmek | ||
General | pass away v. | irtihal etmek | ||
General | wave someone away v. | el sallayarak birine git demek | ||
General | snip away v. | kırpıp çıkarmak | ||
General | put something away v. | yerine koymak | ||
General | sign away v. | kendi imzasıyla bir şeyi başkasına devretmek | ||
General | sidle away v. | sıvışmak | ||
General | send away v. | göndermek | ||
General | wrench something away from someone v. | bir şeyi birinden zorla çekip almak | ||
General | run away v. | gazlamak | ||
General | clear away v. | açmak | ||
General | go away v. | defolmak | ||
General | waste away v. | har vurup harman savurmak | ||
General | pine away v. | erimek | ||
General | fine away v. | inceltmek | ||
General | walk away with v. | yürütmek | ||
General | get carried away v. | aşka gelmek | ||
General | drive away v. | savmak | ||
General | slog away v. | zorlanmak | ||
General | carry away the bell v. | yenmek | ||
General | grow away from v. | ile ilişkileri azalmak | ||
General | hide away v. | saklamak | ||
General | wither away v. | kalmamak | ||
General | wipe away v. | yok etmek | ||
General | whittle away v. | tüketmek | ||
General | fly away v. | kaçmak | ||
General | be led away in handcuffs v. | kelepçeli olarak götürülmek | ||
General | rattle away v. | cır cır konuşmak | ||
General | do away with somebody v. | canına kıymak | ||
General | run away in different directions v. | kaçışmak | ||
General | skulk away v. | gizlice uzaklaşmak | ||
General | fade away v. | yavaş yavaş yok olmak | ||
General | fling away v. | atmak | ||
General | carry away v. | aparmak | ||
General | while away v. | vakti geçirmek | ||
General | flake away v. | kabarıp dökülmek (boya tabakaları vb) | ||
General | squander away v. | israf etmek | ||
General | charm away v. | yok etmek | ||
General | laugh away v. | gülerek konuyu kapatmak | ||
General | whittle away v. | yontmak | ||
General | scrape away v. | kazıyarak silmek | ||
General | spirit away v. | gizlice götürmek | ||
General | wear away v. | zayıflatmak | ||
General | root away v. | kökünden sökmek | ||
General | eat away v. | sürüklemek | ||
General | waste away v. | tükenmek | ||
General | put something away v. | bir şeyi ortadan kaldırmak | ||
General | blow away the cobwebs v. | zindeleşmek | ||
General | send away v. | başka bir yere göndermek | ||
General | do away with v. | öldürmek | ||
General | tear away v. | kurtarmak | ||
General | hammer away v. | durmadan çalışmak | ||
General | push away v. | itip defetmek | ||
General | gamble something away v. | kumarda kaybetmek | ||
General | drink away v. | içkiye harcamak | ||
General | have thrown away v. | döktürmek | ||
General | die away v. | gürültünün azalması | ||
General | smooth away v. | düzeltmek | ||
General | take away v. | çekmek (desteği) | ||
General | bargain away v. | feda etmek | ||
General | frivol away v. | ziyan etmek | ||
General | call away v. | saptırmak | ||
General | be worn away v. | aşırı ısınmak | ||
General | laugh away v. | gülüp geçmek | ||
General | send away v. | savmak | ||
General | fade away v. | gözden kaybolmak | ||
General | fling away v. | boşa harcamak | ||
General | give away v. | bağış yapmak | ||
General | wear away v. | yıpranmak | ||
General | take somebody's breath away v. | nefesini kesmek | ||
General | move away v. | açılmak | ||
General | scrape away v. | raspa etmek | ||
General | take away v. | elinden almak (bir hakkı) | ||
General | sheer away v. | sapmak | ||
General | consume away v. | yıpranmak | ||
General | wear away v. | tükenmek | ||
General | pull away v. | geri çekilmek | ||
General | pine away v. | eriyip solmak | ||
General | work away v. | uğraşmak | ||
General | while away v. | zaman geçirmek | ||
General | break away with someone v. | ipleri koparmak | ||
General | entice away v. | baştan çıkarmak | ||
General | have something thrown away v. | döktürmek | ||
General | frivol away v. | boşa harcamak | ||
General | run away with v. | kaçmak | ||
General | carry away v. | heyecanlandırmak | ||
General | dry away v. | uzakta kurutmak (bir giysiyi güneş vb'den) | ||
General | draw away v. | uzaklaşmak | ||
General | wear away v. | solmak | ||
General | rub away v. | yemek | ||
General | wash away v. | alıp götürmek (su/dalga) | ||
General | run away v. | bucak bucak kaçmak | ||
General | smooth away v. | gidermek | ||
General | trifle away v. | boşuna harcamak (para/zaman vb'ni) | ||
General | get carried away v. | heyecanlanmak | ||
General | stow away v. | çok yemek (yemek) | ||
General | make away with v. | alıp götürmek | ||
General | pull away v. | yola çıkmak | ||
General | have it away v. | mercimeği fırına vermek | ||
General | clear away v. | ortadan kaldırmak | ||
General | laugh away v. | eğlenmek | ||
General | make away with v. | öldürmek | ||
General | squander away v. | saçıp savurmak | ||
General | squander away v. | boşa harcamak | ||
General | carry away v. | ayartmak | ||
General | take away v. | götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere) | ||
General | fritter away v. | azar azar çarçur etmek | ||
General | pass away v. | rahmetli olmak | ||
General | talk a period of time away v. | belirli bir süreyi konuşarak geçirmek | ||
General | clear away v. | kaybolmak | ||
General | be worn away v. | aşınmak | ||
General | pass away v. | ahrete gitmek | ||
General | dream something away v. | boşa geçirmek | ||
General | pass away v. | gözünü yummak | ||
General | fritter something away v. | ziyan etmek | ||
General | wear away v. | eskitmek | ||
General | hide away v. | saklanmak | ||
General | carry away v. | götürmek | ||
General | peg away at v. | bir işte sebatla çalışmak | ||
General | salt away v. | tuza yatırmak | ||
General | sweep away v. | süpürüp atmak | ||
General | bang away v. | çok çalışmak | ||
General | take away from v. | gölge düşürmek | ||
General | make away with v. | kurtulmak | ||
General | slip away v. | savuşmak | ||
General | tear away v. | ayırmak | ||
General | waste away v. | erimek | ||
General | scour away v. | ovarak temizlemek | ||
General | draw away v. | ayrılmak | ||
General | shift away v. | sıvışmak | ||
General | drive away v. | defetmek | ||
General | pass away v. | hakkın rahmetine kavuşmak | ||
General | do away with v. | defterini dürmek | ||
General | drone away v. | boşa geçirmek | ||
General | sneak away v. | gizlice kaçmak | ||
General | send away v. | uzaklaştırmak | ||
General | chat away v. | laflamak | ||
General | slave away v. | köle gibi çalışmak | ||
General | put an animal away v. | bir hayvanı merhametten dolayı öldürmek | ||
General | slip away v. | süzülmek | ||
General | pass away v. | göçmek | ||
General | snatch away from v. | ayırmak | ||
General | spirit away v. | yok etmek | ||
General | rub away v. | aşındırmak | ||
General | wither away v. | yitmek | ||
General | dawdle away v. | boşa geçirmek | ||
General | blaze away at v. | ateşe tutmak | ||
General | sail away v. | uzaklara yelken açmak | ||
General | clear away v. | dağılmak | ||
General | turn away v. | sapmak | ||
General | make away with v. | ortadan kaldırmak | ||
General | carry away the bell v. | kazanmak | ||
General | root away v. | kökünü kazımak | ||
General | draw away v. | çekilmek | ||
General | fritter away v. | ziyan etmek | ||
General | give the game away v. | ihanet etmek | ||
General | trifle away v. | çarçur etmek | ||
General | rattle away v. | habire konuşmak | ||
General | fall away v. | eğimli olmak | ||
General | lay away v. | bir yana koymak | ||
General | whirl someone away v. | birini kapıp hızla götürmek | ||
General | put something away v. | mideye indirmek | ||
General | make away with v. | yürütmek | ||
General | ooze away v. | eksilmek | ||
General | die away v. | solmak | ||
General | conjure away v. | göndermek | ||
General | whittle away v. | bozmak | ||
General | ooze away v. | yok olmak | ||
General | send away v. | kovmak | ||
General | divert one's attention away v. | dikkati dağıtmak | ||
General | take (someone's) livelihood away v. | ekmeğini elinden almak | ||
General | walk away from v. | rahatlıkla yenmek | ||
General | chuck away v. | atmak | ||
General | explain away v. | örtbas etmek | ||
General | wear away v. | aşınmak | ||
General | fade away v. | rengi atmak | ||
General | put away make up v. | makyajı temizlemek | ||
General | salt away v. | istif etmek | ||
General | decoy away from v. | hile ile uzaklaştırmak | ||
General | kiss away the hurt v. | ağrıyı öpücükle geçirmek | ||
General | take away from v. | ayırmak (başka birinden/başka bir yerden) | ||
General | be driven away v. | savrulmak | ||
General | turn away v. | vazgeçmek | ||
General | rot away v. | çürümek | ||
General | clear something away v. | kaldırmak | ||
General | take someone's breath away v. | insanın nefesini kesmek | ||
General | heave away v. | vira etmek | ||
General | send away v. | başından savmak | ||
General | move away v. | uzaklaştırmak | ||
General | pine away v. | güçten kuvvetten düşmek | ||
General | slog away v. | zorla yürümek | ||
General | do away with v. | icabına bakmak | ||
General | whip something away v. | bir şeyi kapıvermek | ||
General | chatter away v. | cır cır ötmek | ||
General | crumble away v. | ufalanmak | ||
General | waste away v. | cılızlaşmak | ||
General | spirit away v. | dikkati çekmeden çabucak kaldırıp götürmek | ||
General | file away v. | sırayla yürümek | ||
General | scrape away v. | kazıyarak çıkarmak | ||
General | have it away with somebody v. | mercimeği fırına vermek | ||
General | turn away v. | geri çevirmek | ||
General | keep away v. | uzak kalmak | ||
General | snatch away from v. | koparmak | ||
General | bear away v. | taşımak | ||
General | chip away v. | bir şeyden yavaş yavaş bir parçacığı koparmak | ||
General | clear away v. | etrafı toparlamak | ||
General | pull away v. | hareket etmek | ||
General | talk away v. | durmadan konuşmak | ||
General | consume away v. | aşınmak | ||
General | pass away v. | merhum olmak | ||
General | run away v. | fıymak | ||
General | smooth away v. | kurtulmak | ||
General | shut oneself away in v. | bir yere kapanmak |