away - Türkisch Englisch Wörterbuch

away

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "away" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 62 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
away adv. uzakta
For many people, Vietnam would appear to be a long way away.
Birçok insan için Vietnam çok uzakta gibi görünebilir.

More Sentences
General
away adj. yok
In Jerusalem, where I am from, hope and humanity are fading away.
Benim geldiğim yer olan Kudüs'te umut ve insanlık yok oluyor.

More Sentences
away adj. burada olmayan
Tom will be away until Monday.
Tom pazartesiye kadar burada olmayacak.

More Sentences
away adv. bir yere
The workers concerned, who are generally highly qualified, are not moving away.
Genellikle yüksek vasıflı olan söz konusu işçiler başka bir yere taşınmıyor.

More Sentences
away adv. uzakta
The future I am describing is just three years away from us.
Tarif ettiğim gelecek bizden sadece üç yıl uzakta.

More Sentences
away adv. bir kenara bırakarak
Put your toys away.
Oyuncaklarını bir kenara bırak.

More Sentences
away adv. kenara atarak
I would like to emphasise that I am very willing to make concessions, but not when the other side throws them away.
Taviz vermeye çok istekli olduğumu ancak karşı tarafın bu tavizleri bir kenara atmaması gerektiğini vurgulamak isterim.

More Sentences
away interj. dışarı!
Tom is often away on business.
Tom genellikle iş için dışarıda oluyor.

More Sentences
Colloquial
away expr. hapiste
Al Capone was finally sent away for tax evasion.
Al Capone sonunda vergi kaçakçılığından hapse atıldı.

More Sentences
Technical
away adv. uzakta
Somewhat away from the main headlines, extremely serious human rights abuses occur there too.
Ana manşetlerden biraz uzakta, orada da son derece ciddi insan hakları ihlalleri yaşanıyor.

More Sentences
Common Usage
away adj. uzak
away adv. uzağa
General
away adj. yola çıkmış
away adj. deplasmanda
away adj. deplasmanda oynanan
away adj. uzak
away adj. mevcut olmayan
away adv. başka yerde
away adv. bir tarafa
away adv. hemen
away adv. belirli bir uzaklıkta
away adv. durmadan
away adv. oradan
away adv. buradan
away adv. şuradan
away adv. şimdi
away adv. uzağa
away adv. -dan
away adv. -den
away adv. rakip sahada
away adv. birden
away adv. bir anda
away adv. ansızın
away adv. uzaklaştırmak için
away adv. ayırmak için
away adv. yok etmek için
away adv. ortadan kaldırmak için
away adv. boşa harcayarak
away adv. uzaklaştırarak
away adv. kurtularak
away adv. uygun bir yere
away adv. uygun bir yerde
away adv. biriktirerek
away adv. karşı tarafta
away adv. sonuna kadar
away adv. (her şey) bitip tükeninceye kadar
away adv. başka tarafa
away adv. (bir şeye belirli süre) kalmış
away interj. defol!
Colloquial
away adv. uzağa
away expr. kodeste
Technical
away adv. bir yana
away adv. uzağa
Computer
away adv. uzak
away expr. dışarıda
Sport
away n. deplasman maçı
away adj. deplasman
away adj. (golf) oynanan çukurda topu bayrak direğine en uzak olan
away adj. (beyzbol) dışarıda
away adj. yarışın süre dışındaki kısmıyla ilgili
away adj. yarışın ilk yarısıyla ilgili
away adv. deplasmanda

Bedeutungen, die der Begriff "away" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
move away v. uzaklaşmak
Tom moved away.
Tom oradan uzaklaştı.

More Sentences
break away v. kopmak
Scotland wants to break away from England.
İskoçya, İngiltere'den kopmak istiyor.

More Sentences
take away v. götürmek
What positive experiences do pupils or students take away with them?
İlk-ortaöğretim veya üniversite öğrencileri yanlarında hangi olumlu deneyimleri götürüyorlar?

More Sentences
run away v. kaçmak
One often sees a presidency looking at a problem firmly in the eye, and then running away.
Çoğu zaman bir başkanlığın bir meseleyle adeta burun buruna gelip sonrasında kaçtığı görülmektedir.

More Sentences
throw away v. atmak
To look the other way is to throw away our own rights and our claim to call ourselves civilised.
Bunu görmezden gelmek, kendi haklarımızı ve kendimize medeni deme iddiamızı bir kenara atmak demektir.

More Sentences
General
away game n. deplasman maçı
We lost almost all our away games.
Neredeyse tüm deplasman maçlarımızı kaybettik.

More Sentences
away game n. deplasman
We lost almost all our away games.
Neredeyse tüm deplasman oyunlarını kaybettik.

More Sentences
shy away from v. kaçınmak
We must not, however, shy away from this.
Bununla birlikte, bundan kaçınmamalıyız.

More Sentences
carry away v. alıp götürmek
Tom's cat was carried away by a tornado.
Tom'un kedisini bir kasırga alıp götürdü.

More Sentences
fritter away v. israf etmek
Don't fritter away your allowance.
Aylığını israf etme.

More Sentences
run away with v. kaçmak (aşığı ile)
Tom ran away with the money.
Tom parayla birlikte kaçtı.

More Sentences
give away v. hediye olarak vermek
I gave away the table because it does not fit in the living room.
Oturma odasına uymadığı için masayı hediye olarak verdim.

More Sentences
pass away v. vefat etmek
The most recent victim was Hulya Simsek, who passed away on 31 August.
En son kurban 31 Ağustos'ta vefat eden Hülya Şimşek'ti.

More Sentences
fly away v. uçup gitmek
After the bird had sung, it flew away.
Kuş öttükten sonra uçup gitti.

More Sentences
throw away v. boşa harcamak
You're throwing away your entire life.
Sen tüm yaşamını boşa harcıyorsun.

More Sentences
take away v. çıkarmak (matematik)
10 take away 2 is 8.
10'dan 2'yi çıkarırsak 8 eder.

More Sentences
put away v. silip süpürmek
Dean can really put away the food.
Dean, yemeği gerçekten silip süpürebilir.

More Sentences
get away v. sıvışmak
Let's get away from here.
Buradan sıvışalım.

More Sentences
take away v. götürmek
One takes away from one, and you're left with nothing.
Biri diğerini götürür ve elinizde hiçbir şey kalmaz.

More Sentences
put away v. ortadan kaldırmak
I was asked to put away all the papers we used at the meeting.
Toplantıda kullandığımız bütün kağıtları ortadan kaldırmam istendi.

More Sentences
drive away v. arabayla uzaklaşmak
Sami was driving away.
Sami arabayla uzaklaşıyordu.

More Sentences
pass away v. gitmek
Some things come into our lives and then pass away.
Bazı şeyler hayatımıza giriyor ve sonra yok olup gidiyor.

More Sentences
die away v. kesilmek
The wind died away.
Rüzgar kesildi.

More Sentences
slip away v. tüymek
Mary slipped away unnoticed.
Mary fark edilmeden tüydü.

More Sentences
get away v. kurtulmak
We must get away from armed security, this hangover from the cold war.
Silahlı güvenlikten, soğuk savaştan kalma bu kalıntıdan kurtulmalıyız.

More Sentences
turn away v. dönüp gitmek
Tom blushed and turned away.
Tom kızardı ve dönüp gitti.

More Sentences
take away v. almak
What we owe today we will take away from people tomorrow.
Bugün borçlu olduğumuz şeyi yarın insanlardan alacağız.

More Sentences
get away v. çekilmek
Get away from there.
Çekil oradan.

More Sentences
throw away v. çöp atmak
She explained to me that we throw away too much garbage.
Bana çok fazla çöp attığımızı açıkladı.

More Sentences
take away v. ortadan kaldırmak
This proposal does not take away the national responsibilities of the national policy-makers.
Bu öneri, ulusal politika yapıcıların ulusal sorumluluklarını ortadan kaldırmamaktadır.

More Sentences
boil away v. kaynamak
The water is boiling away.
Su kaynayıp buharlașıyor.

More Sentences
back away v. geriye çekilmek
Tom backed away from the door.
Tom kapıdan geriye çekildi.

More Sentences
wipe away v. silmek
She wiped away her tears.
O, gözyaşlarını sildi.

More Sentences
go away v. gitmek
Tom doesn't want to go away.
Tom gitmek istemiyor.

More Sentences
break away v. ayrılmak
Scotland wants to break away from England.
İskoçya İngiltere'den ayrılmak istiyor.

More Sentences
get away v. kaçmak
Tom tried to get away from Mary.
Tom, Mary'den kaçmaya çalıştı.

More Sentences
idle away v. boşa geçirmek
He idled away a whole day.
Bütün bir günü boşa geçirdi.

More Sentences
go away v. uzaklaşmak
Now go away.
Şimdi uzaklaşın.

More Sentences
wear away v. aşındırmak
Constant dripping wears away a stone.
Sürekli damlamak taşı aşındırır.

More Sentences
pass away v. hayata gözlerini yummak
Last night, Tom passed away in the hospital.
Tom dün gece hastanede hayata gözlerini yumdu.

More Sentences
tow away v. çekmek
Your car has been towed away.
Araban çekildi.

More Sentences
stow away v. saklamak
Stow away carefully the clothes you removed.
Çıkardığın kıyafetleri dikkatlice sakla.

More Sentences
give away v. hediye etmek
I gave away my bike.
Bisikletimi hediye ettim.

More Sentences
take away v. uzaklaştırmak
Children in the town were taken away for safety.
Şehirdeki çocuklar güvenlik için uzaklaştırıldı.

More Sentences
go away v. basıp gitmek
Tom wanted Mary to go away.
Tom Mary'nin basıp gitmesini istedi.

More Sentences
walk away v. uzaklaşmak
And Alex's kid sister walked away without a scratch.
Ve Alex'in kız kardeşi tek bir çizik bile almadan oradan uzaklaştı.

More Sentences
drive away v. arabayla gitmek
I just saw her driving away.
Onu demin arabayla giderken gördüm.

More Sentences
break away v. kaçmak
The prisoner broke away from the guards who were holding him.
Mahkum kendisini tutan gardiyanlardan kaçtı.

More Sentences
blow away v. uçurmak
The windstorm blew away roofs and uprooted many trees.
Kasırga çatıları uçurdu ve birçok ağacı kökünden söktü.

More Sentences
give away v. ele vermek
Maybe they don't want to give away their positions.
Belki de pozisyonlarını ele vermek istemiyorlar.

More Sentences
die away v. kaybolmak
The sound gradually died away.
Ses yavaş yavaş kayboldu.

More Sentences
turn away v. savmak
The police turned away the crowd.
Polis kalabalığı savdı.

More Sentences
run away v. firar etmek
Tom could've run away.
Tom firar edebilirdi.

More Sentences
chase away v. kovmak
A cow chases away flies with its tail.
Bir inek kuyruğu ile sinekleri kovar.

More Sentences
do away with v. ortadan kaldırmak
Your comments have been noted and I can assure you that there is no intention of doing away with Question Time.
Yorumlarınız dikkate alındı ve sizi temin ederim ki Soru Sorma Süresini ortadan kaldırmak gibi bir niyetimiz yok.

More Sentences
get carried away v. kendinden geçmek
He doesn't like tennis much, but he really gets carried away with football.
O tenisi çok sevmez ama o gerçekten futbolla kendinden geçer.

More Sentences
stay away v. uzak durmak
Opinions can differ about whether the US and Israel did the right thing in staying away.
ABD ve İsrail'in uzak durarak doğru şeyi yapıp yapmadıkları konusunda görüşler farklı olabilir.

More Sentences
take away v. kaldırmak
If you take away a cornerstone, much more may come tumbling down.
Eğer bir köşe taşını kaldırırsanız, çok daha fazlası yıkılabilir.

More Sentences
clear away v. kaldırmak
She cleared away the dishes from the table.
Bulaşıkları masadan kaldırdı.

More Sentences
slip away v. sıvışıp gitmek
They slipped away unnoticed.
Fark edilmeden sıvışıp gittiler.

More Sentences
pass away v. gözünü kapamak
Layla just closed her eyes and passed away.
Layla gözlerini kapadı ve öldü.

More Sentences
tuck away v. saklamak
It is a shame that it is tucked away in a night sitting once again.
Bir kez daha bir gece oturmasında saklanmış olması utanç verici.

More Sentences
do away with v. yürürlükten kaldırmak
We should do away with the death penalty.
Ölüm cezasını yürürlükten kaldırmalıyız.

More Sentences
carry away v. taşımak
The policemen carried away the body.
Polisler, cesedi taşıdılar.

More Sentences
go away v. yaylanmak
Tom wanted Mary to go away.
Tom Mary'nin yaylanmasını istedi.

More Sentences
give away v. bağışlamak
Tom gave away all his money, then committed suicide.
Tom tüm parasını bağışladı sonra intihar etti.

More Sentences
run away with v. alıp kaçmak
He ran away with the money.
Parayı alıp kaçtı.

More Sentences
keep away from v. uzak durmak
It is important to keep it simple, to keep away from partial decoupling and to cut red tape.
Basit tutmak, kısmi ayrıştırmadan uzak durmak ve bürokrasiyi azaltmak önemlidir.

More Sentences
run away v. kaçmak
He runs away from the debate and he runs away from the reality.
Tartışmadan kaçıyor ve gerçeklikten kaçıyor.

More Sentences
get away v. çıkmak
I can't get away from the office this afternoon.
Bu öğleden sonra ofisten çıkamıyorum.

More Sentences
fade away v. unutulup gitmek
Old soldiers never die, they just fade away.
Eski askerler asla ölmez, öylece unutulup giderler.

More Sentences
clear away v. toplamak
She will soon clear away these dishes.
Kısa sürede bu bulaşıkları toplayacak.

More Sentences
give away v. sırrı dışarı vermek
Why must you give away all of my secrets?
Neden bütün sırlarımı dışarı vermek zorundasın?

More Sentences
stay away from v. uzak durmak
Stay away from my computer.
Bilgisayarımdan uzak dur.

More Sentences
give away v. hibe etmek
I gave away my house.
Evimi hibe ettim.

More Sentences
work away v. çalışmaya dalmak
Tom is working away.
Tom çalışmaya dalmış.

More Sentences
walk away v. terketmek
I'm not going to walk away.
Terketmeyeceğim.

More Sentences
pass away v. geçmek
Moments pass away, not the memories.
Anlar geçip gider, anılar değil.

More Sentences
pull away v. uzaklaşmak
This is usually another great reason why he's pulling away.
Bu genellikle uzaklaşmasının bir başka büyük sebebidir.

More Sentences
go away v. ayrılmak
I have noted many important and insightful observations that I will take with me when I go away from here today.
Bugün buradan ayrılırken yanımda götüreceğim pek çok önemli ve aydınlatıcı gözlemi not ettim.

More Sentences
idle away v. boşa harcamak
He idles away his time.
O, zamanını boşa harcar.

More Sentences
shy away from v. çekinmek
There is no need to shy away from this.
Bundan çekinmeye gerek yok.

More Sentences
stash away v. saklamak
Tom has some money stashed away.
Tom'un sakladığı bir miktar parası var.

More Sentences
do away with v. feshetmek
We should do away with these old rules.
Bu eski kuralları feshetmeliyiz.

More Sentences
scare away v. korkutup kaçırmak
The tourists scare away the animals and disrupt their natural activity patterns.
Turistler hayvanları korkutup kaçırıyor ve doğal faaliyet düzenlerini bozuyor.

More Sentences
wander away v. uzaklaşmak
The speaker wandered away from the subject.
Konuşmacı konudan uzaklaştı.

More Sentences
go away v. çekip gitmek
I wish everyone would just go away.
Keşke herkes çekip gitse.

More Sentences
go away v. defolup gitmek
I wish Tom would just go away.
Tom'un defolup gitmesini isterdim.

More Sentences
Common Usage
being taken away n. götürülme
General
running away n. firar
fading away n. yavaş yavaş yok olma
keeping away n. uzak durma
staying away n. uzak durma
passing away n. irtihal
one living away from home n. gurbetçi
giving away n. ele verme
playing away n. deplasman
blaze away n. ateşin tutuşması
passing away n. ölüm
away match n. deplasman maçı
going away n. uzaklaşma
time is ticking away n. zaman acımasızca geçiyor
studying from far away n. uzaktan okuma
doing away with n. tasfiye
far-away land n. yad eller
falling-away n. düşme
falling-away n. eksilme
falling-away n. azalma
fly-away hair n. kontrolü zor saç
fly-away hair n. uçuşan saç
fly-away hair n. karmakarışık saç
take-away n. paket servis
a put away n. bir şey için ayrılmış para
take-away cup n. termos
going-away party n. veda partisi
take-away n. paket servisi
take-away n. başka yerde yenilmek üzere sıcak yemekleri paketlenmiş olarak satan dükkan
take-away n. ana fikir
take-away n. bir hikayeden çıkarılan ders
take-away n. sözleşme görüşmeleri sırasında sendika verdiği taviz
take-away n. sendika ödünü
throwing away n. atma
throwing away n. ıskartaya çıkarma
throwing away n. kurtulma
die–away n. yavaş yavaş ortadan kaybolma
die–away n. zayıflayarak kaybolma
where away [dialect] n. nerelerde
where away [dialect] n. nerelerden
break-away n. sahadan çıkmak
breaking away n. kopma
breaking away n. uzaklaşma
breaking away n. (bir yerden) aceleyle çıkma
home away from home n. kişinin kendini evinde gibi hissettiği yer
running away n. kaçış
running away n. topuklama
running away n. kaçma
dwindling away n. giderek azalma
dwindling away n. gittikçe küçülme
being taken away n. götürülme
whittle away v. azaltmak
tuck away v. tıka basa doldurmak
turn away v. başka tarafa yöneltmek
lead away v. saptırmak
barter away v. feda etmek
creep away v. süzülmek
pull away v. sıyrılmak
wash away v. aşınmak
die away v. gürültü yavaş yavaş kesilmek
call away v. çağırmak
slip away v. dikkati çekmeden sessizce gitmek
come away v. kayıp gitmek
drive away v. kovmak
slog away at a work v. çok sıkıcı bir işte çalışmak
put away v. hakkından gelmek
break away v. kurtulmak
flake away v. tabaka halinde dökülmek
pine away v. yas tutmak
bear away v. götürmek
erode away v. aşınmak
wear away v. yıpratmak
give away one's daughter in marriage v. kız vermek
run away from somebody v. elinden kurtulmak
lounge away v. zamanı tembelce geçirmek
chuck away v. tepmek
order away v. kovmak
travel away v. uzaklara gitmek
plug away v. harıl harıl çalışmak
be carried away by one's feelings v. hislerine kapılmak
fool away v. boşa geçirmek
drain away v. boşalmak
flake away v. kavlamak
pass away v. boşa harcamak
put something away v. bir kenara para koymak
whirl someone away v. birini hızla götürmek
walk away from v. ucuz kurtulmak (kazadan)
frighten away v. korkutup kaçırmak
cast away v. boşa harcamak
draw away v. kendini çekmek
throw away v. elden çıkarmak
draw away v. geri çekmek
stow away v. bir şeyi düzenli bir şekilde (bir yere) koymak
fall away v. çekilmek
walk away v. basıp gitmek
burn away v. yanıp kül olmak
pull away v. kaçan arabanın arayı açması
shoo away v. kovmak
pine away v. erim erim erimek
blow away v. kuvvetle soluk vermek
lay away v. saklamak
give oneself away v. foyası meydana çıkmak
whisk away v. gözden kaybolmak
bear away to leeward v. boca etmek
waste away v. ağır ağır azalmak
put away v. öldürmek
whip away v. kapmak
wash away v. sürüklemek
frighten away v. kışkırtmak
fritter something away on something v. ziyan etmek
salt away v. biriktirmek (para)
get away with it v. ettiği yanına kar kalmak
melt away v. kaybetmek
eat away v. aşındırmak
be consumed away v. tükenmek
flake away v. kabarıp dökülmek
make away with v. yok etmek
chuck away v. fırlatmak
chuck away v. israf etmek
waste away v. yıpranmak
boil away v. kaynayarak buharlaşıp yok olmak
get away v. atlatmak
chuck away v. boşa harcamak
divert one's attention away v. dikkatini dağıtmak
run away v. paniklemek
sweep away v. coşturmak
run away v. toz olmak
wash away v. yıkayıp temizlemek
scamper away v. kaçmak
sweep away v. heyecanlandırmak
cast away v. atmak
beaver away v. harıl harıl çalışmak
thrown away v. kaçırmak
fall away v. inmek
wash away v. suyla çıkarmak
whisk away v. götürüvermek
scour away v. ovmak
run away v. kaçılmak
stow away v. kaçak yolculuk yapmak
tear oneself away v. ayrılmak
chuck away v. savurmak
put away v. tıkınmak
break away from v. -den kaçmak
gamble away v. kumarda para kaybetmek
lead away from v. sapmak
blaze away at v. ateş etmek
carry away v. sürüklemek
drain away v. akıtmak
wash away v. temizlemek
do away with v. işini bitirmek
plod away at v. bir işte şevksiz bir şekilde çalışmak
wear away v. geçmek bilmemek
pull away v. kalkmak
drain away v. akmak
put something away v. kaldırmak
wear away v. kalmamak
break away v. kaçıp kurtulmak
lay away v. ayırmak
keep away from v. kaçınmak
spirit away v. kaçırmak
wash away v. su ile sürüklemek
laugh away v. gülerek geçiştirmek
send away v. postalamak
wire away v. sıkı tutmak
grow away from v. uzaklaşmak
draw away v. çekmek
drain away v. boşaltmak
wipe away v. silerek yok etmek
tuck away v. gizlemek
rub away v. aşınmak
take away weapons v. silah bırakmak
shoo away v. kışt diyerek kovmak
come away v. sökülmek
chat away v. gevezelik etmek
go away by oneself v. başını alıp gitmek
fiddle away v. zamanı boş geçirmek
turn away v. kovmak
wear away v. eskimek
throw one's money away v. parasını sokağa atmak
run away with v. en çok başarı kazanan biri olmak (bir konuda)
drop away v. azalmak
keep someone away v. birini uzak tutmak
fritter away v. parça parça harcamak
chuck away v. kaybetmek
do away with v. durdurmak
clear away v. toparlamak
fall away v. gerilemek
send away for v. ısmarlamak
walk away with v. çalmak
plug away at v. üzerinde sebatla çalışmak
drop away v. seviyenin düşmesi
flow away v. kaymak
sweep away v. silip süpürmek
turn away from v. yüz çevirmek
cast away v. çarçur etmek
wash away v. aşındırmak
whip someone away v. birini götürüvermek
pull away v. çekmek
plod away at v. bir işi hevessizce sürdürmek
sweep away v. alıp götürmek
pass away v. irtihal etmek
wave someone away v. el sallayarak birine git demek
snip away v. kırpıp çıkarmak
put something away v. yerine koymak
sign away v. kendi imzasıyla bir şeyi başkasına devretmek
sidle away v. sıvışmak
send away v. göndermek
wrench something away from someone v. bir şeyi birinden zorla çekip almak
run away v. gazlamak
clear away v. açmak
go away v. defolmak
waste away v. har vurup harman savurmak
pine away v. erimek
fine away v. inceltmek
walk away with v. yürütmek
get carried away v. aşka gelmek
drive away v. savmak
slog away v. zorlanmak
carry away the bell v. yenmek
grow away from v. ile ilişkileri azalmak
hide away v. saklamak
wither away v. kalmamak
wipe away v. yok etmek
whittle away v. tüketmek
fly away v. kaçmak
be led away in handcuffs v. kelepçeli olarak götürülmek
rattle away v. cır cır konuşmak
do away with somebody v. canına kıymak
run away in different directions v. kaçışmak
skulk away v. gizlice uzaklaşmak
fade away v. yavaş yavaş yok olmak
fling away v. atmak
carry away v. aparmak
while away v. vakti geçirmek
flake away v. kabarıp dökülmek (boya tabakaları vb)
squander away v. israf etmek
charm away v. yok etmek
laugh away v. gülerek konuyu kapatmak
whittle away v. yontmak
scrape away v. kazıyarak silmek
spirit away v. gizlice götürmek
wear away v. zayıflatmak
root away v. kökünden sökmek
eat away v. sürüklemek
waste away v. tükenmek
put something away v. bir şeyi ortadan kaldırmak
blow away the cobwebs v. zindeleşmek
send away v. başka bir yere göndermek
do away with v. öldürmek
tear away v. kurtarmak
hammer away v. durmadan çalışmak
push away v. itip defetmek
gamble something away v. kumarda kaybetmek
drink away v. içkiye harcamak
have thrown away v. döktürmek
die away v. gürültünün azalması
smooth away v. düzeltmek
take away v. çekmek (desteği)
bargain away v. feda etmek
frivol away v. ziyan etmek
call away v. saptırmak
be worn away v. aşırı ısınmak
laugh away v. gülüp geçmek
send away v. savmak
fade away v. gözden kaybolmak
fling away v. boşa harcamak
give away v. bağış yapmak
wear away v. yıpranmak
take somebody's breath away v. nefesini kesmek
move away v. açılmak
scrape away v. raspa etmek
take away v. elinden almak (bir hakkı)
sheer away v. sapmak
consume away v. yıpranmak
wear away v. tükenmek
pull away v. geri çekilmek
pine away v. eriyip solmak
work away v. uğraşmak
while away v. zaman geçirmek
break away with someone v. ipleri koparmak
entice away v. baştan çıkarmak
have something thrown away v. döktürmek
frivol away v. boşa harcamak
run away with v. kaçmak
carry away v. heyecanlandırmak
dry away v. uzakta kurutmak (bir giysiyi güneş vb'den)
draw away v. uzaklaşmak
wear away v. solmak
rub away v. yemek
wash away v. alıp götürmek (su/dalga)
run away v. bucak bucak kaçmak
smooth away v. gidermek
trifle away v. boşuna harcamak (para/zaman vb'ni)
get carried away v. heyecanlanmak
stow away v. çok yemek (yemek)
make away with v. alıp götürmek
pull away v. yola çıkmak
have it away v. mercimeği fırına vermek
clear away v. ortadan kaldırmak
laugh away v. eğlenmek
make away with v. öldürmek
squander away v. saçıp savurmak
squander away v. boşa harcamak
carry away v. ayartmak
take away v. götürmek (birini/bir şeyi başka bir yere)
fritter away v. azar azar çarçur etmek
pass away v. rahmetli olmak
talk a period of time away v. belirli bir süreyi konuşarak geçirmek
clear away v. kaybolmak
be worn away v. aşınmak
pass away v. ahrete gitmek
dream something away v. boşa geçirmek
pass away v. gözünü yummak
fritter something away v. ziyan etmek
wear away v. eskitmek
hide away v. saklanmak
carry away v. götürmek
peg away at v. bir işte sebatla çalışmak
salt away v. tuza yatırmak
sweep away v. süpürüp atmak
bang away v. çok çalışmak
take away from v. gölge düşürmek
make away with v. kurtulmak
slip away v. savuşmak
tear away v. ayırmak
waste away v. erimek
scour away v. ovarak temizlemek
draw away v. ayrılmak
shift away v. sıvışmak
drive away v. defetmek
pass away v. hakkın rahmetine kavuşmak
do away with v. defterini dürmek
drone away v. boşa geçirmek
sneak away v. gizlice kaçmak
send away v. uzaklaştırmak
chat away v. laflamak
slave away v. köle gibi çalışmak
put an animal away v. bir hayvanı merhametten dolayı öldürmek
slip away v. süzülmek
pass away v. göçmek
snatch away from v. ayırmak
spirit away v. yok etmek
rub away v. aşındırmak
wither away v. yitmek
dawdle away v. boşa geçirmek
blaze away at v. ateşe tutmak
sail away v. uzaklara yelken açmak
clear away v. dağılmak
turn away v. sapmak
make away with v. ortadan kaldırmak
carry away the bell v. kazanmak
root away v. kökünü kazımak
draw away v. çekilmek
fritter away v. ziyan etmek
give the game away v. ihanet etmek
trifle away v. çarçur etmek
rattle away v. habire konuşmak
fall away v. eğimli olmak
lay away v. bir yana koymak
whirl someone away v. birini kapıp hızla götürmek
put something away v. mideye indirmek
make away with v. yürütmek
ooze away v. eksilmek
die away v. solmak
conjure away v. göndermek
whittle away v. bozmak
ooze away v. yok olmak
send away v. kovmak
divert one's attention away v. dikkati dağıtmak
take (someone's) livelihood away v. ekmeğini elinden almak
walk away from v. rahatlıkla yenmek
chuck away v. atmak
explain away v. örtbas etmek
wear away v. aşınmak
fade away v. rengi atmak
put away make up v. makyajı temizlemek
salt away v. istif etmek
decoy away from v. hile ile uzaklaştırmak
kiss away the hurt v. ağrıyı öpücükle geçirmek
take away from v. ayırmak (başka birinden/başka bir yerden)
be driven away v. savrulmak
turn away v. vazgeçmek
rot away v. çürümek
clear something away v. kaldırmak
take someone's breath away v. insanın nefesini kesmek
heave away v. vira etmek
send away v. başından savmak
move away v. uzaklaştırmak
pine away v. güçten kuvvetten düşmek
slog away v. zorla yürümek
do away with v. icabına bakmak
whip something away v. bir şeyi kapıvermek
chatter away v. cır cır ötmek
crumble away v. ufalanmak
waste away v. cılızlaşmak
spirit away v. dikkati çekmeden çabucak kaldırıp götürmek
file away v. sırayla yürümek
scrape away v. kazıyarak çıkarmak
have it away with somebody v. mercimeği fırına vermek
turn away v. geri çevirmek
keep away v. uzak kalmak
snatch away from v. koparmak
bear away v. taşımak
chip away v. bir şeyden yavaş yavaş bir parçacığı koparmak
clear away v. etrafı toparlamak
pull away v. hareket etmek
talk away v. durmadan konuşmak
consume away v. aşınmak
pass away v. merhum olmak
run away v. fıymak
smooth away v. kurtulmak
shut oneself away in v. bir yere kapanmak