ücret - Turkish English Dictionary

ücret

Meanings of "ücret" in English Turkish Dictionary : 65 result(s)

Turkish English
Common Usage
ücret price n.
The price doesn't include consumption tax.
Ücrete tüketim vergisi dahil değil.

More Sentences
ücret wage n.
He is paid a weekly wage of 700 pounds.
Kendisine haftalık 700 pound ücret ödenmektedir.

More Sentences
ücret fee n.
One thousand dollars should cover the admission fee and accommodation.
Giriş ücreti ve konaklama için bin dolar yeterli olacaktır.

More Sentences
ücret cost n.
Belgians can deliver their cars back to the vendor without any cost.
Belçikalılar araçlarını herhangi bir ücret ödemeden satıcıya geri teslim edebilirler.

More Sentences
ücret pay n.
Equal pay and the equal treatment, and whatever else, of women is never a priority for trade unions and employers.
Eşit ücret, kadınlara eşit muamele ve diğer her şey sendikalar ve işverenler için asla bir öncelik değildir.

More Sentences
General
ücret wage n.
He is paid a weekly wage of 700 pounds.
Kendisine haftalık 700 pound ücret ödenmektedir.

More Sentences
ücret wages n.
Secondly, the difference between unemployment benefits and wages is too small.
İkinci olarak, işsizlik yardımları ile ücretler arasındaki fark çok azdır.

More Sentences
ücret remuneration n.
Of the plasma used to supply the EU market, 73% originates from people who receive remuneration for donating it.
AB pazarını beslemek için kullanılan plazmanın %73'ü bağış karşılığında ücret alan kişilerden gelmektedir.

More Sentences
ücret hire n.
It wasn't my idea to hire him.
Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.

More Sentences
ücret compensation n.
Clearly, the issue that we most need to discuss is the level of compensation.
En çok tartışmamız gereken konunun ücret düzeyi olduğu açıktır.

More Sentences
ücret emolument n.
The contract specified the emolument for the consultant's services monthly.
Sözleşmede, danışmanın hizmetleri için ödenecek ücret aylık olarak belirlenmişti.

More Sentences
ücret fee n.
One thousand dollars should cover the admission fee and accommodation.
Giriş ücreti ve konaklama için bin dolar yeterli olacaktır.

More Sentences
ücret rate n.
This is known as the FRIACO principle, which means Flat Rate Internet Access Call Origination.
Bu, FRIACO prensibi olarak bilinir ve Sabit Ücretli İnternet Erişimi Çağrı Başlangıcı anlamına gelir.

More Sentences
ücret pay n.
Equal pay and the equal treatment, and whatever else, of women is never a priority for trade unions and employers.
Eşit ücret, kadınlara eşit muamele ve diğer her şey sendikalar ve işverenler için asla bir öncelik değildir.

More Sentences
ücret payment n.
The headage payments in Greece for each holding have not risen since 1989-1991.
Yunanistan'da her bir işletme için ödenen başlık ücreti 1989-1991'den bu yana artmamıştır.

More Sentences
ücret cost n.
Belgians can deliver their cars back to the vendor without any cost.
Belçikalılar araçlarını herhangi bir ücret ödemeden satıcıya geri teslim edebilirler.

More Sentences
ücret price n.
The price doesn't include consumption tax.
Ücrete tüketim vergisi dahil değil.

More Sentences
Trade/Economic
ücret emolument n.
The contract specified the emolument for the consultant's services monthly.
Sözleşmede, danışmanın hizmetleri için ödenecek ücret aylık olarak belirlenmişti.

More Sentences
ücret rate n.
This is known as the FRIACO principle, which means Flat Rate Internet Access Call Origination.
Bu, FRIACO prensibi olarak bilinir ve Sabit Ücretli İnternet Erişimi Çağrı Başlangıcı anlamına gelir.

More Sentences
ücret fee n.
One thousand dollars should cover the admission fee and accommodation.
Giriş ücreti ve konaklama için bin dolar yeterli olacaktır.

More Sentences
ücret salary n.
What's the minimum salary in Slovenia?
Slovenya'da asgari ücret ne kadar?

More Sentences
ücret remuneration n.
Of the plasma used to supply the EU market, 73% originates from people who receive remuneration for donating it.
AB pazarını beslemek için kullanılan plazmanın %73'ü bağış karşılığında ücret alan kişilerden gelmektedir.

More Sentences
ücret pay n.
Equal pay and the equal treatment, and whatever else, of women is never a priority for trade unions and employers.
Eşit ücret, kadınlara eşit muamele ve diğer her şey sendikalar ve işverenler için asla bir öncelik değildir.

More Sentences
ücret wages n.
Secondly, the difference between unemployment benefits and wages is too small.
İkinci olarak, işsizlik yardımları ile ücretler arasındaki fark çok azdır.

More Sentences
ücret wage n.
He is paid a weekly wage of 700 pounds.
Kendisine haftalık 700 pound ücret ödenmektedir.

More Sentences
Law
ücret remuneration n.
Of the plasma used to supply the EU market, 73% originates from people who receive remuneration for donating it.
AB pazarını beslemek için kullanılan plazmanın %73'ü bağış karşılığında ücret alan kişilerden gelmektedir.

More Sentences
Technical
ücret fee n.
One thousand dollars should cover the admission fee and accommodation.
Giriş ücreti ve konaklama için bin dolar yeterli olacaktır.

More Sentences
Common Usage
ücret charge n.
General
ücret consideration n.
ücret terms n.
ücret honorarium n.
ücret stipend n.
ücret quittance n.
ücret reward n.
ücret dock n.
ücret dues n.
ücret earnings n.
ücret paying n.
ücret tollage n.
ücret money n.
ücret cheque [aus-nz] n.
ücret lay n.
ücret golden grease n.
ücret muneration [obsolete] n.
ücret pay envelope n.
ücret penny n.
ücret pensions [obsolete] n.
ücret salary [obsolete] n.
ücret dash n.
ücret price tag n.
ücret pris [obsolete] n.
Colloquial
ücret tab n.
Trade/Economic
ücret dues n.
ücret stipend n.
ücret earning n.
ücret term n.
ücret disposable income n.
ücret chg (charge) abrev.
ücret chg. (charge) abrev.
Law
ücret charge n.
Technical
ücret earning n.
ücret charge n.
Abbreviation
ücret earn n.
Latin
ücret tributum n.
Slang
ücret freight n.

Meanings of "ücret" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
asgari ücret minimum wage n.
It's hard to be a land baron on minimum wage.
Asgari ücretle toprak ağası olmak zordur.

More Sentences
General
çok düşük ücret pittance n.
He works for a mere pittance.
Çok düşük ücretle çalışır.

More Sentences
eşit ücret equal remuneration n.
The ILO's Equal Remuneration Convention has existed since 1951.
ILO'nun Eşit Ücret Sözleşmesi 1951 yılından beri yürürlüktedir.

More Sentences
ücret (hizmet karşılığında ödenen) charge n.
A service charge of 20% is more than enough.
Yüzde 20'lik bir servis ücreti fazlasıyla yeterli olacaktır.

More Sentences
ücret artışı wage rise n.
This is extraordinary and wage rises had nothing whatsoever to do with it.
Bu olağanüstü bir durum ve ücret artışlarının bununla hiçbir ilgisi yok.

More Sentences
ücret anlaşması wage agreement n.
This also includes adherence to the wage agreements in force where the principal is located.
Bu aynı zamanda işverenin bulunduğu yerde yürürlükte olan ücret anlaşmalarına uyulmasını da içerir.

More Sentences
ücret politikası wages policy n.
The Commission proposed a productivity-related wage policy as far back as the Delors White Paper on Employment.
Komisyon, verimlilikle ilgili bir ücret politikasını daha Delors'un İstihdam Üzerine Beyaz Kitap'ında önermişti.

More Sentences
ücret maliyeti wage cost n.
They could not tolerate a further increase in ancillary wage costs.
Yardımcı ücret maliyetlerinde daha fazla artışa tahammül edemezlerdi.

More Sentences
ek ücret additional charge n.
How much was the additional charge?
Ek ücret ne kadardı?

More Sentences
aylık ücret monthly wages n.
My monthly wage is 300,000 yen.
Benim aylık ücret 300.000 yen.

More Sentences
daha yüksek ücret higher wage n.
The policemen demanded higher wages.
Polisler daha yüksek ücretler talep ettiler.

More Sentences
(ücret vb.) artış rise n.
I'm expecting a rise in January.
Ocak ayında bir artış bekliyorum.

More Sentences
ücret talep etmek charge v.
If a for-profit company doesn't charge you for its product, you are the product that is being sold.
Kâr amacı güden bir şirket ürünü için sizden ücret talep etmiyorsa, satılan ürün sizsinizdir.

More Sentences
ücret almak charge v.
The shop charged us only 5 euros for a bottle of wine.
Dükkân bir şişe şarap için bizden sadece 5 avro ücret aldı.

More Sentences
(ücret) ödemek pay v.
I paid the gardener £20 for the whole day.
Bahçıvana tam gün için 20 sterlin ödedim.

More Sentences
ücret karşılığında for a fee adv.
For a fee, the organisation Trees for Travel plants trees after each plane trip you make.
Trees for Travel adlı kuruluş, belli bir ücret karşılığında yaptığınız her uçak yolculuğundan sonra ağaç dikiyor.

More Sentences
Trade/Economic
asgari ücret minimum wage n.
It's hard to be a land baron on minimum wage.
Asgari ücretle toprak ağası olmak zordur.

More Sentences
asgari ücret minimum wage n.
It's hard to be a land baron on minimum wage.
Asgari ücretle toprak ağası olmak zordur.

More Sentences
çok düşük ücret pittance n.
He works for a mere pittance.
Çok düşük ücretle çalışır.

More Sentences
gerçek ücret real wages n.
This fall reflects the flexibility of real wages, which fell by some 25% between 1993 and 1997.
Bu gerileme, 1993 ve 1997 arasında % 25 kadar azalmış olan gerçek ücretlerin esnekliğini yansıtmaktadır.

More Sentences
ortalama ücret average wage n.
What's the average wage per hour in Germany?
Almanya'da saat başına ortalama ücret nedir?

More Sentences
ücret ayrımcılığı wage discrimination n.
In reality, we have sound legal bases on which to act against wage discrimination.
Gerçekte, ücret ayrımcılığına karşı harekete geçmek için sağlam yasal dayanaklarımız var.

More Sentences
Common Usage
genel/toplam fiyat/ücret/bedel overall charge n.
geçimlik ücret subsistence wage n.
(ücret vererek) tutmak hire v.
General
değerde işe eşit ücret pay equity n.
ücret dışı ödemeler additional wages n.
köprü geçişlerinden alınan ücret toll n.
ücret teorileri theories of wages n.
libre başına ücret poundage n.
ücret konseyi wage council n.
ücret farkı price gap n.
maksimum ücret maximum wage n.
expansif ücret politikası expansionary wages policy n.
ücret sistemleri wage systems n.
çok az ücret pittance n.
ücret takvimi wage schedule n.
ücret tarifesi wage scale n.
düşük ücret politikası low wages policy n.
akort ücret piece rate n.
ücret artış talebi wage claim n.
ücret bordrosu payroll n.
ücret düzeyi wage level n.
ücret avansı wage advance n.
ücret farklılaşması wage differentials n.
ücret kesintisi salary deduction n.
avukata peşin olarak ödenen ücret retaining fee n.
asgari ücret tespit komisyonu commission of fixing the minimum wages n.
fazla mesai için ödenen ücret overtime n.
asgari ücret minimum wages n.
bir projeden faydalananların tamamından veya bir kısmından alınan ücret equalisation fee n.
reel ücret real wages n.
nakliyede uygulanan ücret tablosu commodity rates n.
mil hesabı ücret mileage n.
götürü ücret lot wages n.
yüksek ücret politikası high wages policy n.
ücret esnekliği wage flexibility n.
yasal ücret legal fee n.
ücret ödeme payoff n.
ücret eşitsizliği wages inequality n.
şehirler ya da milletler arası telefon konuşmalarından alınan ücret toll n.
dolgun ücret high salary n.
gündelik ücret daily wage n.
ayni ücret wage in kind n.
eşit işe eşit ücret equal pay for equal work n.
ücret ödeme borcu duty of paying wages n.
haftalık ücret weekly wages n.
bir başkası hesabına ücret karşılığında çalışan kimse employe n.
asgari ücret subsistence level n.
saat başına ücret hourly rate n.
asgari ücret wage floor n.
posta ücret tarifesi postal rates n.
çıplak ücret net fee n.
çıplak ücret net salary n.
ücret ve destek bilgisi price and support information n.
ücret akışı fee schedule n.
ücret gişesi tolbooth n.
ücret ödeme kapısı tollgate n.
alınan ücret fee collected n.
alınan ücret payment taken n.
ek ücret extra charge n.
ücret ödemeden bedavaya seyahat eden kimse fare dodger n.
ödenen ücret price paid n.
taban ücret base pay n.
en düşük ücret bottom wage n.
asgari ücret bottom wage n.
günlük ücret day wage n.
(ücret/fiyat) dondurma freeze n.
saat başına ücret hourly wage n.
telgraf ücret tarifesi cable rate n.
demiryolu ücret tarifesi railway rates n.
azami ücret maximum wage n.
en yüksek ücret maximum wage n.
hizmet karşılığı ödenen ücret honoraria n.
saat başı ücret alan temizlikçi hourly-rate cleaner n.
temel ücret basic wage n.
bir başkası hesabına ücret karşılığında çalışan kimse employee n.
ücret alacağı unpaid wages n.
esas ücret base fare n.
aylık sabit ücret fixed monthly fee n.
ücret karşılığı yapılan eser work made for hire n.
tavan ücret salary cap n.
ücret tavanı salary cap n.
zamlı ücret raised pay n.
zamlı ücret surcharge n.
ilçeler tarafından yabancı tüccarlardan alınan ücret scavage n.
saatlik ücret hourly fee n.
ayni ücret alan işçi tasker n.
bir konuda para toplamak amacıyla yapılan ücret karşılığı araba yıkama etkinliği carwash [usa] n.
ücret isteyen kimse charger n.
değirmencinin ücret olarak aldığı bir miktar tahıl toll [dialect] n.
ücret gişesi tolsel [dialect] n.
ücret gişesi tolsey [dialect] n.
ücret gişesi tolzey [dialect] n.
çeşitli dış mekan işlerini yapmak üzere ücret ödenen kimse yardman [us] n.
ücret karşılığı hizmet veren gezgin papaz jack-at-a-pinch n.
satır başına verilen ücret linage n.
çöpçatana ödenen ücret marriage brokage n.
çöpçatana ödenen ücret marriage brokerage n.
ücret karşılığında profesyonel hizmet veren kimse hack n.
ücret karşılığında kalitesiz ısmarlama yazılar yazan kimse hack writer n.
sadece ücret için hizmet veren mercenary n.
(demiryolu vagonları için) mil başına ücret milage n.
güvenlik için ödenen en yüksek ücret high n.
aşırı ücret hold-up [us] n.
tabut örtüsü veya kefen kiralamak için ödenen ücret mortcloth n.
(ingiliz hukukunda) madende çalışma hakkı için ödenen ücret gale [uk] n.
ücret karşılığında atların beslenmesi, barınması ve bakımı livery n.
fazla alınan ücret gouge n.
gündelik ücret karşılığında kimse odd-man [uk] n.
eşit ücret comparable worth n.
benzer işleri yapan kadın ile erkeğin eşit ücret alması gerektiğini ifade eden kavram comparable worth n.
iyi ücret decent wage n.
ücret farkı differential n.
doktorlarda ücret paylaşımı dichotomy n.
günlük yolculuklarda kullanılan ve bireysel koltuklar için ekstra ücret ödenen yolcu vagonu drawing-room car n.
günlük yolculuklarda kullanılan ve bireysel koltuklar için ekstra ücret ödenen yolcu vagonu parlour car n.
ücret transferi feoffment n.
ücret gönderimi feoffment n.
libre başına ücret poundrate n.
borç verirken borç veren tarafın toplam anaparaya göre borçludan aldığı bir ücret origination fee n.
ücret artışı prest [obsolete] n.
asgari ücret altı maaş subminimum wage n.
fazla ücret supercharge n.
fazla ücret bindirme surchargement [obsolete] n.
ek ücret isteme surchargement [obsolete] n.
ek ücret isteyen kimse surcharger n.
ücret bindiren kimse surcharger n.
sabit tutmak (fiyat/ücret vb'ni) peg v.
ücret vermeden girmek crash the gate v.
dondurmak (ücret/fiyat) peg v.
ücret vermek salary v.
ek bir ücret istemek (birinden) surcharge v.
ücret ödemek pay fee v.
ücret ödemek make payment v.
ücret ödemek pay v.
ücret ödemek pay salary v.
ücret ödemek pay charge v.
ücret uygulamak charge a fee v.
ücret talep etmek charge a fee v.
ücret talep etmek ask for a fee v.
ücret talep etmek request a fee for v.
(belirli bir ücret vb) ile geçinmek/idare etmek manage on v.
para/ücret istemek charge v.
ilk kez ticaret yaparken ücret ödemek pay one's footing v.
ücret olarak vermek toll v.
ücret almadan çalışmak volunteer v.
ücret karşılığı yazarlık yapmak hack v.
(birinden veya bir işletmeden) fahiş ücret almak soak v.
ücret ödemek stipendiate v.
dolgun (ücret) high adj.
ücret alınabilir tollable adj.
ücret almadan vakit ayıran uncompensated adj.
ücret almadan vakit ayıran unremunerated adj.
saat başına ücret alan horal adj.
çalışmak için ücret almayan off-the-clock adj.
hiçbir ücret talep etmeden free of charge adv.
ücret karşılığı for a fee adv.
ücret mukabilinde for a fee adv.
belirli bir ücret karşılığı for a certain fee adv.
belirli bir ücret karşılığı for a certain sum of money adv.
belirli bir ücret karşılığı for a certain sum adv.
cüzi/çok az bir ücret karşılığında for a nominal fee adv.
fazladan ücret almadan mesai dışı (çalışmak) off-the-clock adv.
bila ücret free adv.
bila ücret for free adv.
bila ücret free of charge adv.
maliyet artı sabit ücret cpff (cost plus fixed fee) abrev.
Phrasals
(sigortacı için) belli bir ücret karşılığında bir şeye ya da birisine koruma sağlamak cover someone or something for something v.
(birine yüksek bir ceza, ücret) sokmak sting (one) with (something) v.
(birine yüksek bir ceza, ücret) çıkarmak sting (one) with (something) v.
minimum belli bir ücret/değer olmak start off at (something or some place) v.
(birine yüksek bir ödeme/ücret) çıkarmak sting (one) for (something) v.
(yüksek bir ödeme/ücret) çıkarmak sting for v.
(yüksek bir ceza, ücret) sokmak sting with v.
(yüksek bir ceza, ücret) çıkarmak sting with v.
(bir şey/belirli bir ücret veya maaş) karşılığında çalışmak work for (something) v.
Phrases
ücret satıcıya gönderiliyor fund processing expr.
Colloquial
hastanın ücretsiz tedavi görüp tıbbi olmayan ek hizmetlere ücret ödediği hastane yatağı pay bed n.
iyi bir ücret a fair wage n.
ücret ödemeden benzin istasyonunu terk etme drive-off n.
çok yüksek ücret slug [australia/new zealand] n.
birine ücret ödemek cash out v.
Idioms
normalden az ücret ödeme chinese overtime n.
agresif satış yapmaya teşvik etmek için satış elemanına ödenen ekstra ücret push money n.
işveren tarafından ödenen ücret pay packet n.
iş yerinden aldığı ücret oranı pay packet n.
asgari ücret peanuts n.
çok düşük ücret almak get paid peanut v.
ekstra ücret talep etmek nickel and dime someone v.
(birinden veya bir yerden de) ücret almak be in the pay of (someone or something) v.
(birinden veya bir yerden de) ücret almak be in somebody’s/something’s pay v.
(birine) asgari bir ücret ödemek pay (someone) peanuts v.
asgari bir ücret ödemek pay peanuts v.
minimum (ücret vb) rock-bottom adj.
önden (ödeme/ücret) up front adv.
ücret artı yemek ve kalacak yer all found expr.
ücret artı yemek ve kalacak yer all found expr.
yüksek bir ödeme/ücret karşılığında for a price expr.
Speaking
asgari ücret alıyorlar they make minimum wage expr.
ekstra ücret istemeyeceğim I'm not going to charge you anything more expr.
Trade/Economic
ücret veya maaşın ödenmesi gecikmiş kısmı back pay n.
götürü ücret task wage n.
reklam için ödenen ücret adrate n.
banka işlemleri üzerinden alınan ücret agiotage n.
bir sonraki mahsup gününe kadar ertelemek için ödenen ücret carry over n.
birim ücret charge per unit n.
birim başı ücret charge per unit n.
bir sektörde ulusal düzeyde toplu pazarlık sonucu ortaya çıkan ücret oranlarını ve diğer çalışma koşullarını kapsayan yazılı resmi anlaşmalar national agreement n.
satın alma gücünden bağımsız olarak sayısal değeri ile ölçülen ücret nominal wages n.
müşterek ücret through rate n.
birim zaman cinsinden sabit ücret oranı time n.
belirli ücret karşılığında mal ve hizmet sağlanması treatment n.
ücret skalası pay scale n.
asgari ücret uygulaması minimum wage enforcement n.
asgari ücret yasası minimum wage legislation n.
aylık ücret ödeme programı schedule of salaries n.
asgari ücret haddi minimum job rate n.
adil ücret fair wages n.
asgari ücret minimum rate n.
asgari ücret life salary n.
asgari ücret subsistence wage n.
asgari ücret kanunu minimum wage legislation n.
asgari ücret tespit komisyonu minimum wage determination commission n.
asgari ücretin altında ücret subminimum rate n.
asıl ücret base pay n.
avans olarak verilen ücret advance wages n.
aylık ücret beklentisi salary expectation n.
azami ücret maximum salary n.
bayilik alan bir firmanın ana markaya yaptığı kardan senelik olarak verdiği ücret royalty fee n.
belirli bir işin yapılmasında ödenmesi kararlaştırılmış ücret wage rate n.
banka işlemleri üzerinden alınan ücret agio n.
belirlenen yaş sınırının üstünde olup çalışan işçilere verilen normal ücretin altındaki ücret superannuated rate n.
başarıya göre ücret ödeme payment by results n.
beceriye göre ücret ödeme sistemi skill based pay n.
bankanın bir hizmeti karşılığında müşterinin ödediği ücret bank charge n.
başdiyakozların yıllık olarak piskoposlara ödedikleri ücret prestation n.
belirli bir işin yapılmasında ödenmesi kararlaştırılmış ücret wage-rate n.
brüt asgari ücret gross minimum wage n.
birim ücret unit wage n.
bölgesel ücret farkı regional wage differential n.
bölgesel ücret farkları regional wage differences n.
bir kimsenin belli bir işi kabul etmesi için ona önerilmesi gereken en düşük ücret acceptance wage n.
brüt olarak ödenen ücret gross compensation n.
brüt ücret gross pay n.
brüt ücret gross wage n.
bölgesel ücret farklılıkları regional wage differential n.
bir işçiye verilmesi gereken minimum ücret miktarı reporting pay n.
bir şirket veya sanayide yapılan hizmetlere karşılık verilen ücret veya tazminat cetvellerinin periyodik olarak gözden geçirilmesi wage-survey n.
bölgesel asgari ücret regional minimum wage n.
bir günlük işi yapan işçiye ödenen ücret earning full time n.
bölgesel ücret farkı regional wage difference n.
birim ücret endeksi unit wage index n.
bir kimsenin çalışmayı tercih etmeyeceği en yüksek ve iş piyasasına girmeyi tercih edeceği en düşük ücret reservation wage n.
cari ücret current wage n.
cari ücret prevailing wage n.
cari ücret prevailing rate n.
cari ücret going wage n.
cüzi bir ücret karşılığı for a small fee n.
cüzi ücret starvation wage n.
çırak ücret baremi apprentice scale n.
çıraklara uygulanan ücret baremi apprentice scale n.
cüzi bir ücret karşılığı on payment of a trifling sum n.
cüzi bir ücret karşılığı on payment of a small fee n.
değişir ücret tarifesi sliding wage scale n.
denge ücret düzeyi equilibrium wage rate n.
değer kaybetmiş yabancı paraların değiştirilmesi için alınan ücret disagio n.
değişebilir ücret tarifesi sliding scale tariff n.
düşük ücret ill pay n.
direkt işçilik ücret farkları direct labor wage differences n.
eşit işe eşit ücret equal pay for equal work n.
eşitleyici ücret farkı equilibrium wage differential n.
ek ücret fringe benefit n.
eşit ücret doktrini comparable worth doctrine n.
en yüksek ücret maximum salary n.
esas ücret fundamental wage n.
eşit değerde işe eşit ücret equal wages for equal work n.
emekli olan kimsenin eşine emeklilik maaşı haricinde her ay ödenen ücret benefit supplementary n.
eşit işe eşit ücret equal pay for equal work n.
eşit ücret equal pay n.
eşit işe eşit ücret politikası equal pay for equal work n.
esas ücret base pay n.
en düşük ücret minimum wage n.
ele geçen ücret take-home pay n.
en yüksek ücret ile en düşük ücret arasındaki fark rate range n.
ek ücret surcharge n.
geçerli ücret kuralı prevailing-wage rule n.
geçimlik ücret teorisi subsistence theory of wages n.
etkin ücret teorisi efficiency wage theory n.
etkin ücret modelleri efficiency wage models n.
fabrikada ödenen asgari ücret minimum plant rate n.
etkin ücret teorisi efficient wage theory n.
fiyat endeksine veya başka bir endekse bağlanmış ücret sliding wage scale n.
gayri safi olarak ödenen ücret gross compensation n.
etkin ücret kuramı efficiency wage theory n.
fiilen ödenen ücret actual wage n.
geçinmeye yetecek ücret living wage n.
geçindirmeyen ücret starvation wage n.
geçmişe dönük ücret retroactive pay n.
geçmiş bir tarihten başlayan ücret artışı dolayısıyla biriken farkların ödenmesi back pay n.
geçerli ücret tarifesi prevailing rate n.
fazlalık için ödenen ücret excess fare n.
götürü ücret lump-sum fee n.
götürü ücret task wages n.
götürü ücret ödemesi make up pay n.
gemide boş kalan yer için alınan ücret dead space n.
götürü ücret flat rate n.
genel reklam ücret tarifesi general advertising rate n.
götürü ücret vergisi tax of lump sum wages n.
götürü ücret flat rate charge n.
gerçek ücret real wage n.
gündelik ücret daily wage n.
günlük ücret earning full time n.
götürü ücret lump sum wage n.
gündelik ücret daily wages n.
geriye dönük ücret retroactive pay n.
gündelik ücret daily pay n.
gündelik ücret oranı day rate n.
hedonik ücret teorisi hedonic theory of wages n.
hizmet karşılığı ödenen her türlü resmi olmayan ücret ve ek ödemeler emolument n.
hükümet veya diğer yönetimler tarafından ücret ve maaşların kontrol edilmesi wage and salary control n.
haftalık ücret weekly wages n.
hayat sigortasının ücret dışı olan kısmı life insurance relief n.
hükümet tarafından kamu hizmetinde çalışacak işçiler için belirlenen asgari ücret prevailing rate n.
hizmet karşılığında ödenen ücret recompense n.
hizmet sürelerine göre ücret artırımı yapılması veya ödenmesi longevity pay n.
hiyerarşide aşağıya doğru gidildikçe (işçilerin) ücret esnekliğinin azalması downward wage rigidities n.
haftalık ücret ödeme programı schedule of wages n.
iş başına ücret vermeye dayanan bir sistem high piece work n.
işgücü arzının ücret esnekliği wage elasticity of labor supply n.
itibari ücret nominal wage n.
işçilik ücret sapması labor rate variance n.
işçi ve işveren temsilcilerinin ücret hadlerini birlikte belirlemesi/belirlemeleri joint rate setting n.
işçilik ücret farkı labor rate variance n.
işçilerden halen sahip oldukları ücret ve sosyal haklardan fedakarlık etmeleri istenen toplu pazarlık concession bargaining n.
işçi ücret ve giderleri workers wages and expenses n.
işveren tarafından ücret karşılığı çalıştırılan kimse employee n.
işverenin ücret vergisi ve sosyal sigorta primleri employer payroll taxes and insurance contributions n.
iş olmaması durumunda işçiye ödenmesi garanti edilen asgari ücret miktarı call pay n.
iki bağlı ücret yapısı two-tier wage structure n.
işçi ve işveren temsilcilerinin ücret hadlerini müştereken tespit etmeleri joint rate setting n.
iş başı ücret pay by the job n.
işçilik ücret sapması wage rate variance n.
işçi ücret ve giderleri wages and other labour expenses n.
işçilere ücret olarak mal verme yöntemi truck system n.
işe başlayanlara verilen geçici ücret trial rate n.
karşılayıcı ücret farkı compensating wage differential n.
kamu hizmetleri ücret tarifeleri utility rates n.
karışık yükle ilgili ücret tablosu general cargo rates n.
kademeli ücret tarifesi graduated rate n.
kredilerden alınan ücret ve komisyonlar fees and commissions from loans n.
komisyoncuya ödenecek ücret brokerage commission n.
libre başına alman ücret poundage n.
maaş-ücret oranı salary to fees ratio n.
maksimum ücret cap fee n.
maaş ve ücret kayıtları payroll records n.
maaş ve ücret wage and salary n.
maliyet artı sabit ücret cost plus fixed fee n.
maaş-ücret rasyosu salary to fees ratio n.
maaş/ücret teklifi wage offer n.
maaş veya ücret bordrosu payroll n.
mesleki ücret oranları craft rates n.
memur ücret ve giderleri civil servants wages and expenses n.
müşterek ücret joint rate n.
meslek ücret oranı occupational rate n.
minimum ücret minimum wage n.
merrick'in işçi performansını baz alan parça başı ücret planı merrick's differential piece rate n.
nakdi ücret money wage n.
müşterek ücret tespiti joint rate setting n.
mil üzerinden alınan ücret mileage n.
miktara göre değişmeyen sabit ücret flat fee n.
nominal ücret money wage n.
optimal ücret-iş güvenliği bileşimi optimal wage rate-job safety combination n.
normal ücret regular rate n.
net asgari ücret net minimum wage n.
net ücret net pay n.
net ücret take-home pay n.
nominal ücret nominal wage n.
önceden ödenen ücret advance wages n.
özendirici ücret sistemi incentive wage system n.
ödenmemiş ücret detained pay n.
otomatik ücret kesintisi automatic check-off n.
önceden ödenen ücret advance of wages n.
önceden ödenen ücret advance on wages n.
otomatik ücret artışı automatic wage progression n.
ödenmesi garanti edilmiş asgari ücret miktarı guaranteed rate n.
ödenmesi garanti edilmiş asgari ücret minimum guaranteed rate n.
otomatik ücret ayarlaması automatic wage adjustment n.
parça başına ücret ödemesi piece-work payment n.
parasal ücret money wages n.
parça başına ücret sistemi gannt task and bonus plan n.
parça başına ücret base rate n.
personel ücret ve giderleri salaries and fringe benefits n.
parça başına ücret piecework payment n.
parça başı ücret sistemi piece rate n.
parça başına ücret piece wages n.
parça başına ücret piece rate n.
parasal ücret money wage n.
performansa dayalı ücret sistemi performance-based salary system n.
parça başına ücret alan işçi piece worker n.
para olarak verilen ücret money wage n.
parça başına ücret yöntemiyle yaptırılan iş piecework n.
parça başına ücret haddi piece rate n.
resmi daireler tarafından özel olarak tespit edilen ücret miktarlan wage award n.
saat başına verilen ücret hour rate n.
resmi tatil günlerinde çalışanlara çalışmadıkları halde verilen ücret holiday pay n.
reel ücret real wage n.
resmi tatil ve bayramlarda işçilere verilen ücret veya ödenen primler holiday pay n.
reel ücret işsizliği real wage unemployment n.
saat başı ücret hourly rate n.
reel ücret real wages n.
saat başına ücret alan memur hourly employee n.
reel ücret real salary n.
sabit ücret fixed fee n.
saat başına ücret hourly wage n.
saatlik ücret hour rate n.
rekabet piyasasında oluşan ücret competitive wage n.
saat başına ücret base rate n.
saat başına verilen ücret hourly rate n.
saatlik ücret hourly rate n.
safi ücret take-home pay n.
senelik ücret garantisi annual wage guarantee n.
senelik ücret annual wage n.
sembolik ücret nominal wage n.
senelik ücret planı annual wage plan n.
sonuca göre ücret ödeme payment by results n.
sözleşmede saptanmış ücret agreed price n.
sözleşmeye göre ücret ödemesi contract wage payment n.
tam ücret full fare n.
ton başı ücret tonnage rate n.
tavan ücret top wage n.
temel ücret fundamental wage n.
tek ücret tarifesi unilinear tariff n.
temel ücret base pay n.
tek ücret single rate n.
terfi sonrası yapılan ücret kademesi değişikliği promotional classification change n.
tavan ücret ceiling wage n.
teminatlı senelik ücret guaranteed annual wage n.
teminatlı ücret sistemi guaranteed wage plan n.
tahakkuk eden ücret accrued fee n.
tavan ücret maximum wage n.
ton başına ödenen ücret tonnage rate n.
tahakkuk ettirilen ücret (kağıt üzerinde ödenmiş ama kişinin hesabına geçmemiş para) accrued fee n.
ton hesabı üzerinden ödenen ücret tonnage rate n.
temel ücret basic salary n.
tam ücret full pay n.
teşvik edici ücret sistemi incentive wage system n.
ton hesabı üzerinden ücret tonnage rate n.
ücret bordrosu payroll n.
ücret bordrosu wage payroll n.
ücret bordrosu wages sheet n.
ücret zammı a pay rise n.
ücret oranı wage rate n.
ücret zammı wage increase n.
ücret faturası wage bill n.
ücret oranı rate n.
ücret artışı pay growth n.
ücret sübvansiyonu wage subsidy n.
ücret dışı yararlar fringe benefits n.
ücret tevkifi detention of pay n.
ücret-fiyat esnekliği price-wage flexibility n.
ücret paketi wage packet n.
ücret zammı wage hike n.
ücret indirimi wage reduction n.
üretimi özendirici bir ücret yöntemi accelerating premium n.
ücret farklılaştırılması wage differential n.
ücret fiyat sarmalı wage-price spiral n.
ücret müzakeresi wage negotiation n.
ücret yapışkanlığı wage stickiness n.
ücret derecesi değişikliği classification change in grade n.
ücret zammı pay rise n.
üniversitelinin ücret primi college wage premium n.
ücret liderliği wage-leadership n.
ücret ödeme sistemi wage payment system n.
ücret dağıtımı payroll distribution n.
ücret ayırımcılığı wage discrimination n.
ücret azalışı pay recrease n.
ücret sorumlusu wages clerk n.
ücret-yan avantajlar optimumu wage-fringe optimum n.
ücret mektupları fees letters n.