English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | salary n. | aylık | ||
I don't think many people can say they are satisfied with their salary. Birçok insanın aylığından tatmin olduğunu söyleyebileceğini sanmıyorum. More Sentences |
||||
Common Usage | salary n. | maaş | ||
There is real concern about the final salary pension schemes of those workers. Bu işçilerin son maaş emeklilik planları konusunda gerçek bir endişe söz konusudur. More Sentences |
||||
General | ||||
General | salary v. | maaş vermek | ||
He moved to a good company that offered a good salary. İyi maaş veren iyi bir şirkete girdi. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | salary n. | aylık | ||
He earns a good salary. O iyi bir aylık kazanıyor. More Sentences |
||||
Trade/Economic | salary n. | maaş | ||
We believe that salary levels too cause offence, since the new levels are very high. Yeni seviyeler çok yüksek olduğu için maaş seviyelerinin de rahatsızlığa neden olduğuna inanıyoruz. More Sentences |
||||
Trade/Economic | salary n. | ücret | ||
What's the minimum salary in France? Fransa'da asgari ücret ne kadar? More Sentences |
||||
General | ||||
General | salary v. | aylık bağlamak | ||
General | salary v. | ücret vermek | ||
General | salary v. | maaş bağlamak | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | salary n. | çalışma ücreti | ||
Trade/Economic | salary n. | çalışanlara belirli aralıklarla ödenen ve çalışılan saat sayısına bağlı olmayan ödeme | ||
Cinema | ||||
Cinema | salary n. | ödemelik |