ızdırap - Turkish English Dictionary

ızdırap

Meanings of "ızdırap" in English Turkish Dictionary : 18 result(s)

Turkish English
Common Usage
ızdırap pain n.
Yes, a strong perfume smell can cause me pain.
Evet, güçlü bir parfüm kokusu bana ızdırap verebilir.

More Sentences
ızdırap misery n.
For a former parliamentarian, all these debates with planned speaking times have been a misery.
Eski bir parlamenter için, konuşma süreleri planlanmış tüm bu tartışmalar tam bir ızdıraptı.

More Sentences
ızdırap agony n.
Prolong the agony.
Izdırabı uzat.

More Sentences
ızdırap suffering n.
ızdırap anguish n.
General
ızdırap distress n.
ızdırap pain n.
ızdırap hurt n.
ızdırap affliction n.
ızdırap sting n.
ızdırap woeness n.
ızdırap clamp n.
ızdırap gripe n.
ızdırap dree [scotland] n.
ızdırap dule n.
ızdırap penance n.
Archaic
ızdırap teen n.
ızdırap pine n.

Meanings of "ızdırap" with other terms in English Turkish Dictionary : 25 result(s)

Turkish English
General
ızdırap çekmek suffer v.
All humanity will suffer if a nuclear war breaks out.
Nükleer bir savaş çıkarsa tüm insanlık ızdırap çeker.

More Sentences
ızdırap veren griever n.
şiddetli ızdırap agony n.
ızdırap kaynağı blaze n.
ızdırap simgesi yoke n.
ızdırap yeri gethsemane n.
ızdırap sebebi gethsemane n.
ızdırap veya perişanlık nedeni dule n.
ızdırap kaynağı sore n.
ızdırap içinde yaşayan kimse subsister n.
ızdırap vermek afflict v.
ızdırap vermek grate v.
ızdırap vermek molest v.
ızdırap vermek gripe v.
ızdırap vermek overpress [obsolete] v.
ızdırap vermek seize v.
ızdırap çektirmek suffer v.
ızdırap çeken suffering adj.
ızdırap veren sorrowing adj.
ızdırap içinde in pain adv.
Idioms
birine ızdırap olmak make somebody’s life a misery v.
Religious
büyük ızdırap calvary [bible] n.
derin ızdırap calvary [bible] n.
(tanrı'dan gelen) ızdırap veya ceza visitation n.
Star Wars
s-13 ızdırap s-13 sting n.