hurt - Turkish English Dictionary

hurt

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "hurt" in Turkish English Dictionary : 80 result(s)

English Turkish
Common Usage
hurt v. acımak
Please let me know if it hurts.
Acıyıp acımadığını bana bildir.

More Sentences
hurt v. incitmek
Carol, you're not the only one they hurt.
Carol, incittikleri tek kişi sen değilsin.

More Sentences
hurt v. yaralamak
If you're not careful, you might hurt yourself.
Eğer dikkatli olmazsan, kendini yaralayabilirsin.

More Sentences
hurt v. kalbini kırmak
Am I hurting you?
Kalbini kırıyor muyum?

More Sentences
hurt v. acıtmak
If I'm the first, you know, this might hurt a bit.
Eğer ilk ben olursam, bilirsiniz, bu biraz acıtabilir.

More Sentences
hurt v. ağrımak
My legs hurt after the long walk.
Uzun yürüyüşten sonra bacaklarım ağrıyor.

More Sentences
General
hurt n. acı
Tom feels hurt.
Tom acı hissediyor.

More Sentences
hurt n. zarar
It also doesn't hurt that the kids stay home.
Çocukların evde kalmasının da zararı olmaz.

More Sentences
hurt v. zarar görmek
Everyone should get out of here before someone gets hurt.
Biri zarar görmeden herkes buradan çıkmalı.

More Sentences
hurt v. canını yakmak
Be grateful for every day when you have nothing hurts.
Hiçbir şeyin canını yakmadığı her gün için minnettar ol.

More Sentences
hurt v. acı vermek
Making cuts hurts, but it also opens up new opportunities.
Kesinti yapmak acı verir ama aynı zamanda yeni fırsatların da önünü açar.

More Sentences
hurt v. kırmak
I'm a little hurt.
Biraz kırıldım.

More Sentences
hurt v. canını acıtmak
If I'm the first, you know, this might hurt a bit.
Eğer ilk ben olursam bu biraz canımı acıtabilir.

More Sentences
hurt v. kalbini kırmak
Am I hurting you?
Kalbini kırıyor muyum?

More Sentences
hurt v. zarar vermek
They should be imposing smart sanctions that hurt those people in power.
İktidardaki insanlara zarar verecek akıllı yaptırımlar uygulamalıdırlar.

More Sentences
hurt v. yakmak
You hurt Tom pretty bad.
Tom'un canını fena yaktın.

More Sentences
hurt v. ağrıtmak
Does that chair hurt your back?
O sandalye sırtını mı ağrıtıyor?

More Sentences
hurt v. yanmak
I don't want anybody to get hurt.
Kimsenin canının yanmasını istemem.

More Sentences
hurt v. acıtmak
If I'm the first, you know, this might hurt a bit.
Eğer ilk ben olursam, bilirsiniz, bu biraz acıtabilir.

More Sentences
hurt v. can yakmak
If there is not to be too great a temptation to do this, then sanctions must really hurt.
Bunu yapmak için çok büyük bir cazibe olmaması gerekiyorsa, o zaman yaptırımlar gerçekten can yakmalıdır.

More Sentences
hurt v. acı çekmek
The whole earth crawled with sad hurt people like him.
Dünya onun gibi acı çeken üzgün insanlarla doluydu.

More Sentences
hurt adj. kırgın
Tom looks a little hurt.
Tom biraz kırgın görünüyor.

More Sentences
hurt adj. gücenmiş
Tom wasn't hurt at all.
Tom hiç gücenmiş değildi.

More Sentences
hurt adj. yaralı
You're hurt, aren't you?
Yaralısın, değil mi?

More Sentences
Technical
hurt v. acıtmak
If I'm the first, you know, this might hurt a bit.
Eğer ilk ben olursam, bilirsiniz, bu biraz acıtabilir.

More Sentences
hurt v. incitmek
Carol, you're not the only one they hurt.
Carol, incittikleri tek kişi sen değilsin.

More Sentences
hurt v. yaralamak
If you're not careful, you might hurt yourself.
Eğer dikkatli olmazsan, kendini yaralayabilirsin.

More Sentences
Common Usage
hurt v. rencide etmek
General
hurt n. yara
hurt n. ağrı
hurt n. sızı
hurt n. bere
hurt n. ızdırap
hurt n. hasar
hurt n. ziyan
hurt n. üzüntü
hurt n. yaralayıcı vuruş
hurt n. mavi daire
hurt n. yanlış
hurt n. kabuk
hurt v. zedelemek (bir uzvu)
hurt v. küstürmek
hurt v. yaralamak (ruhen)
hurt v. rencide etmek
hurt v. zarar vermek (bir uzva)
hurt v. yaralamak (bir uzvu)
hurt v. kederlendirmek
hurt v. ağrı vermek
hurt v. ziyan vermek
hurt v. kırılmak
hurt v. kırmak (ruhen)
hurt v. incitmek (bir uzvu)
hurt v. batmak
hurt v. gücüne gitmek
hurt v. üzmek
hurt v. bir uzva zarar vermek
hurt v. yan etkisi olmak
hurt v. zayıflatmak
hurt v. hasar bırakmak
hurt v. (malzeme) kötü kullanarak etkinliğini azaltmak
hurt adj. acı (ruhsal)
hurt adj. rencide
hurt adj. kırık
hurt adj. gücenik
hurt adj. yaralanmış
hurt adj. zedelemek
hurt adj. incinmiş
Irregular Verb
hurt v. hurt - hurt
Colloquial
hurt v. ihtiyaç çekmek
hurt v. (özellikle mali açıdan) ihtiyaç içinde olmak
hurt adj. çok çirkin
hurt adj. hasar görmüş
hurt adj. mahvolmuş
hurt adj. uyuşturucu kafasında
hurt adj. uçmuş
hurt adj. kafası güzel/iyi
hurt adj. uyuşturucunun etkisinde
Botanic
hurt n. çobanüzümü
Geography
hurt n. virginia eyaletinde yerleşim yeri
Engineering
hurt n. haddehane çekicinde muyluluları taşıyan şerit

Meanings of "hurt" with other terms in English Turkish Dictionary : 194 result(s)

English Turkish
Common Usage
get hurt v. yaralanmak
I don't like getting hurt.
Yaralanmaktan hoşlanmıyorum.

More Sentences
be hurt v. kırılmak
I was hurt and upset.
Kırılmış ve üzülmüştüm.

More Sentences
General
be hurt v. canı yanmak
No one will be hurt.
Kimsenin canı yanmayacak.

More Sentences
be hurt v. kırılmak
I was hurt and upset.
Kırılmış ve üzülmüştüm.

More Sentences
be hurt v. incinmek
Tom was hurt, but Mary wasn't.
Tom incinmişti ama Mary incinmemişti.

More Sentences
get hurt v. canı yanmak
Come down from there right now before someone gets hurt.
Birinin canı yanmadan hemen aşağı in.

More Sentences
hurt a lot v. çok acıtmak
Will it hurt a lot?
Çok acıtacak mı?

More Sentences
hurt a lot v. çok acımak
Will it hurt a lot?
Çok acıyacak mı?

More Sentences
feel hurt v. incinmiş hissetmek
I really feel hurt.
Gerçekten incinmiş hissediyorum.

More Sentences
badly hurt adj. ağır yaralı
Tom could've been badly hurt.
Tom ağır yaralanabilirdi.

More Sentences
Idioms
hurt someone's feelings v. birinin duygularını incitmek
Never hurt someone's feelings.
Asla birinin duygularını incitme.

More Sentences
Speaking
my feet hurt expr. ayaklarım acıyor
My foot hurts.
Ayağım acıyor.

More Sentences
are you hurt? expr. yaralandın mı?
Are you hurt?
Yaralandın mı?

More Sentences
it wouldn't hurt expr. zararı olmaz
It wouldn't hurt.
Zararı olmaz.

More Sentences
General
be hurt v. içerlemek
kiss away the hurt v. ağrıyı öpücükle geçirmek
be hurt v. gücenmek
hurt someone's pride v. birinin gururunu kırmak
hurt to the quick v. can evinden vurulmak
hurt feelings v. horlamak
hurt deeply v. kalbini kırmak
hurt the feelings of v. hatırını kırmak
hurt feelings v. hor görmek
hurt the feelings v. gönül kırmak
hurt deeply v. ciğerine işlemek
hurt deeply v. incitmek
hurt one's feelings v. hatırını kırmak
(for something) to hurt v. zoruna gitmek
hurt the feelings of v. gücendirmek
hurt somebody's feelings being sarcastic v. iğnelemek
hurt one's feelings v. gücendirmek
feel hurt v. hatırı kalmak
hurt somebody's feelings v. rencide etmek
hurt deeply v. vurmak
hurt somebody's feelings v. horlamak
hurt somebody's feelings v. hor görmek
hurt somebody's pride v. onuruna dokunmak
hurt deeply v. acısı içine işlemek
hurt deeply v. acısı yüreğine çökmek
hurt deeply v. acısı içine çökmek
hurt deeply v. acısı yüreğine işlemek
hurt oneself spite another v. gavura kızıp oruç yemek
be hurt v. zedelenmek
not hurt v. acımamak
be hurt v. rencide olmak
get hurt v. yara almak
get hurt v. bir tarafını incitmek
hurt one’s pride v. gururunu incitmek
hurt one's ankle/wrist v. bileğini incitmek
hurt one's ankle/wrist v. bileği incinmek
injure/hurt/wound one's pride v. gururunu zedelemek
hurt someone unintentionally v. birini istemeden kırmak
hurt oneself v. kendini yaralamak
hurt one's ankle v. bileğini incitmek
be hurt v. zarar gelmek
hurt oneself v. kendini incitmek/yaralamak
hurt someone's feelings v. birini incitmek
hurt someone v. birisini kırmak
hurt someone v. birini kırmak
easily hurt adj. çabuk etkilenen
hurt to the quick adj. can evinden vurulmuş
Phrasals
hurt for someone or something v. arzulamak
hurt for someone or something v. bir şeye can atmak
hurt for something v. bir şey için yanıp tutuşmak
hurt for someone or something v. hasretini çekmek
hurt for someone or something v. yanıp tutuşmak
Phrases
don't cry before you are hurt expr. ortada fol yok yumurta yokken telaş yapma
can't hurt your chances expr. şansını değerlendirmiş olursun
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmanın) zararı olmaz
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmanın) zararı yok
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmakta) bir sakınca yok
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmakta) bir mahzur yok
it doesn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeyi yapmakta) beis yok
Proverb
sticks and stones may break my bones but hard words cannot hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
sticks and stones will break my bones but words will never hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
sticks and stones can break my bones but words can never hurt me istediğin kadar konuş söyle beni yaralayamazsın
what you don't know won't hurt you bilmediklerin seni üzmez
what you don't know can't hurt you bilmediğin şeyden sana zarar gelmez
what you don't know won't hurt you bilmediğin şeyden sana zarar gelmez
what you don't know can't hurt you bilmediklerin seni üzmez
little hard work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
little work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
Colloquial
hurt so bad in one's heart v. içi acımak
try to hurt oneself v. kendine zarar vermeye çalışmak
hurt so bad in one's heart v. yüreği yanmak
somebody hurt her expr. birisi onu incitmiş
doesn't hurt to ask expr. sormakta bir sakınca yok
he/she wouldn't hurt a fly expr. karıncayı bile incitmez
he/she wouldn't hurt a fly expr. sineği bile incitmez
it won't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmaktan/bir şey yapmaktan/almaktan) zarar gelmez
it won't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) zararı olmaz
it won't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) sakıncası yok
it won't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) mahzuru yok
it wouldn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmaktan/bir şey yapmaktan/almaktan) zarar gelmezdi
it wouldn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) zararı olmazdı
it wouldn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) sakıncası olmazdı
it wouldn't hurt to (have or do something) expr. (bir şeye sahip olmanın/bir şey yapmanın/almanın) mahzuru olmazdı
what you don't know won't hurt you expr. bilmediğin şey sana zarar veremez
what you don't know won't hurt you expr. bilmediğin şeyden zarar gelmez
what you don't know won't hurt you expr. bilmediğin şey seni üzmez
would it hurt to (do something)? expr. (bir şey yapsan) ölür müsün?
would it hurt to (do something)? expr. (bir şey yapsan) incilerin mi dökülür?
would it hurt to (do something)? expr. (bir şey yapmaktan) ne zarar gelir ki?
would it hurt to (do something)? expr. (bir şey yapmanın) ne zararı olacak ki?
would it hurt to (do something)? expr. (bir şey yapmanın) ne sakıncası/mahsuru var ki?
would it hurt to (do something)? expr. (bir şey yapmaktan) ne çıkar ki?
once doesn't hurt expr. bir kereden bir şey olmaz
Idioms
hurt feelings n. incinmiş duygular
hurt feelings n. mutsuzluk
hurt feelings n. üzüntü
put the hurt on someone v. birine zarar vermek
not hurt a flea v. bir sineği bile incitememek
hurt someone's feelings v. birinin hislerini incitmek
hurt someone's feelings v. birinin hislerini incetmek
not hurt a fly v. karıncayı bile incitmemek
not hurt a flea v. karıncayı bile incitmemek
cry before one is hurt v. ortada fol yok yumurta yokken telaş yapmak
cry before one is hurt v. henüz olmamış bir şeye üzülmek
cry before one is hurt v. henüz olmamış bir şeyle ilgili sızlanmak
cry before one is hurt v. henüz canı yanmadan ağlamaya/üzülmeye başlamak
it can't hurt expr. bir zararı dokunmaz
it can't hurt expr. bir zararı yok
it can't hurt expr. bir zararı olmaz
don't cry before you are hurt expr. ortada fol yok yumurta yokken telaş yapma
wouldn't harm/hurt a fly expr. karıncayı bile incitmez
wouldn't hurt a fly expr. karıncayı bile incitemez
it doesn't hurt to ask expr. sormakta beis yok
it doesn't hurt to ask expr. sormakta bir sakınca yok
wouldn't harm/hurt a fly expr. sineği bile incitmez
doesn't hurt to ask expr. sormakta beis yok
doesn't hurt to ask expr. sormakta bir sakınca yok
doesn't hurt to ask expr. yine de sormak istedim
it doesn't hurt to ask expr. sormakta beis yok
it doesn't hurt to ask expr. sormakta bir sakınca yok
it doesn't hurt to ask expr. yine de sormak istedim
sticks and stones may break my bones, but words will never hurt me [childish] expr. istediğin kadar konuş/söyle beni yaralayamazsın
what (someone) doesn't know can't hurt them expr. (birinin) bilmediği şey ona zarar veremez
what (someone) doesn't know can't hurt them expr. (birine) bilmediği şeyden zarar gelmez
what (someone) doesn't know can't hurt them expr. (birinin) bilmediği şey onu üzmez
Speaking
I will never do anything to hurt you expr. asla seni incitecek bir şey yapmayacağım
I hurt my ankle expr. bileğimi incittim
I would never hurt you expr. ben seni asla incitmezdim
her legs hurt expr. bacakları ağlıyor
that wouldn't hurt my feelings expr. bu benim duygularımı incitmez
how'd you hurt your leg? expr. bacağını nasıl incittin?
we didn't come here to hurt you expr. buraya sana zarar vermeye gelmedik
you can't hurt me expr. beni incitemezsin
did somebody hurt you? expr. birisi sana zarar mı verdi?
did she hurt herself? expr. bir yerini mi incitti?
that wouldn't hurt my feelings expr. buna bozulmam
what you don't know won't hurt you expr. bilmediklerin seni incitmez
you could have hurt someone expr. birini/birisini yaralayabilirdin
would not hurt a fly expr. çok yumuşak
how could I hurt you? expr. canını nasıl yakabilirim ki?
I don't want you to get hurt expr. canınızın yanmasını istemem
I don't want you to get hurt expr. canının yanmasını istemem
I hurt my knee expr. dizimi incittim
don't hurt us expr. canımızı yakma
I hurt my knee expr. dizimi yaraladım
I don't want you to get hurt expr. incinmeni istemem
would not hurt a fly expr. mülayim
would not hurt a fly expr. karıncayı bile incitmez
where does it hurt? expr. neresi acıyor?
get hurt pretty bad expr. oldukça kötü yaralanmak
I don't want him to be hurt expr. onun incinmesini istemiyorum
please don't hurt me expr. lütfen canımı yakma
don't hurt me expr. kırma beni
wouldn't hurt a fly expr. karıncayı bile incitmez
wouldn't even hurt an ant expr. karıncayı bile incitmemek
don't hurt my feelings expr. kırma beni
nobody got hurt expr. kimseye bir şey olmadı
I won't hurt you expr. sana zarar vermeyeceğim
I'm sorry if I hurt you expr. seni kırdıysam özür dilerim
I don't want you to get hurt expr. senin incinmeni istemiyorum
I don't wish to hurt you expr. seni incitmek istemiyorum
don't let them hurt your feelings expr. seni incitmelerine izin verme
would not hurt a fly expr. sineği bile öldürmez
It doesn't hurt to ask expr. sormakta bir sakınca yok
I am not here to hurt you expr. size zarar vermeye gelmedim
I don't want to hurt you expr. seni incitmek istemiyorum
I hope no one's hurt expr. umarım kimse incinmez
Slang
hurt locker n. çileli/acı dolu dönem veya yer
hurt like a bitch v. çok fena acıtmak
hurt like a bitch v. çok fena acımak
hurt like a bitch v. çok fena can yakmak
hurt like a motherfucker v. çok fena acıtmak
hurt like a motherfucker v. çok fena acımak
hurt like a motherfucker v. çok fena can yakmak
Star Wars
hurt vectors hideout n. acı haşereleri sığınağı