Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | anlaşmazlık konusu | bone n. | ||
The supply of information is always the biggest bone of contention between Parliament and the Commission. Bilgi temini her zaman Parlamento ile Komisyon arasındaki en büyük anlaşmazlık konusu olmuştur. More Sentences |
||||
General | anlaşmazlık konusu | object at issue n. | ||
General | anlaşmazlık konusu | apple of discord n. | ||
General | anlaşmazlık konusu | question n. | ||
Law | ||||
Law | anlaşmazlık konusu | subject of dispute n. | ||
Law | anlaşmazlık konusu | object at issue n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
Idioms | ||
Idioms | bir anlaşmazlık konusu olmak | be a moot point v. |
Idioms | bir anlaşmazlık konusu olmak | be a moot question v. |
Law | ||
Law | anlaşmazlık konusu değeri ile ilgili davacıya verilen yemin | oath in litem n. |