|
Category |
Turkish |
English |
|
General |
|
1 |
General |
aynı anda yapılan işlem |
simultaneous operation n.
|
|
2 |
General |
aynı anda olma |
simultaneousness n.
|
|
3 |
General |
aynı anda olma |
concurrency n.
|
|
4 |
General |
aynı anda her yerde bulunma |
ubiquity n.
|
|
5 |
General |
aynı anda iki zıt fikre inanma |
doublethink n.
|
|
6 |
General |
aynı anda çeşitli meteorolojik olguları kaydeden cihaz |
meteograph n.
|
|
7 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofiring n.
|
|
8 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofire n.
|
|
9 |
General |
aynı anda iki yerde birden olma |
bilocation n.
|
|
10 |
General |
aynı anda olma |
concurrence n.
|
|
11 |
General |
aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi |
double dutch n.
|
|
12 |
General |
aynı anda hem özne hem de nesne konumunda olma durumu |
assujetissement n.
|
|
13 |
General |
bir bölgede birden fazla dilin aynı anda bulunması |
polyglossia n.
|
|
14 |
General |
aynı anda birçok yerde olma yetisi |
ubiquity n.
|
|
15 |
General |
aynı anda iki aracın yarıştığı bir çeşit araba/motor yarışı |
drag racing n.
|
|
16 |
General |
aynı anda çekildiğinde kaybolan iki halkadan oluşan hokkabaz düğümü |
tom fool knot n.
|
|
17 |
General |
aynı anda çekildiğinde kaybolan iki halkadan oluşan hokkabaz düğümü |
tom fool's knot n.
|
|
18 |
General |
aynı anda iki kriteri sağlayan şey |
twofer n.
|
|
|
19 |
General |
aynı anda birden fazla yerde olma |
ubiquitariness n.
|
|
20 |
General |
aynı anda aynı şeyleri söyleme |
unison n.
|
|
21 |
General |
aynı anda dört eşi olan kimse |
quadrigamist n.
|
|
22 |
General |
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın |
wonder woman n.
|
|
23 |
General |
aynı anda tek bir karısı olma |
monogyny n.
|
|
24 |
General |
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu |
mora n.
|
|
25 |
General |
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu |
morra n.
|
|
26 |
General |
(pamuk, yün) kordonları aynı anda çekip kıvırarak ipliğe dönüştürüp masuraya saran makine |
mule n.
|
|
27 |
General |
müziksel gösterimde çubukları çizmek için kullanılan, aynı anda beş paralel çizgi çizebilen kalem |
music pen n.
|
|
28 |
General |
(bütün çanların aynı anda çalınması ile elde edilen) şıngırtı |
clam n.
|
|
29 |
General |
(grup üyelerine aynı anda ikram edilen) likör |
round n.
|
|
30 |
General |
(pul koleksiyonculuğunda) birkaç ülkede aynı anda genellikle hatıra amaçlı basılan pul |
omnibus n.
|
|
31 |
General |
(aynı anda) her yerde bulunma |
omnipresency n.
|
|
32 |
General |
(birden fazla şey) aynı anda doğum |
connascence n.
|
|
33 |
General |
(birden fazla şey) aynı anda doğum |
connascency n.
|
|
34 |
General |
birden fazla cesedin aynı anda yakılması |
concremation n.
|
|
35 |
General |
birden fazla şeyin aynı anda yakılması |
concremation n.
|
|
36 |
General |
(jonglörlük) aynı anda iki topun atılması |
duplex n.
|
|
37 |
General |
(develerde ve atlarda) vücudun aynı tarafındaki iki bacağın ayın anda kaldırılıp indirilmesi |
pace n.
|
|
38 |
General |
aynı anda gerçekleşen birbiri ile alakasız durumları birbiri ile ilişkilendirme |
parataxis n.
|
|
39 |
General |
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğu öğretisini benimsemiş kimse |
consubstantialist n.
|
|
40 |
General |
aynı anda birden fazla özelliğe göre sınıflandırma |
cross-division n.
|
|
41 |
General |
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta |
postbag n.
|
|
42 |
General |
aynı anda gerçekleşme |
coinstantaneity n.
|
|
43 |
General |
aynı anda birden fazla makamda görev alma |
pluralism n.
|
|
44 |
General |
aynı anda doğan dört çocuktan biri |
fourling n.
|
|
45 |
General |
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması |
poecilonymy n.
|
|
46 |
General |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronising n.
|
|
47 |
General |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronizing n.
|
|
48 |
General |
aynı anda görülen şeyler bütünü |
syndrome n.
|
|
49 |
General |
aynı anda yapmak |
accompany v.
|
|
50 |
General |
aynı anda olmak |
synchronize v.
|
|
51 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakmak |
cofire v.
|
|
52 |
General |
aynı anda dikmek |
interplant v.
|
|
53 |
General |
aynı anda söze karışmak |
intercede with v.
|
|
54 |
General |
aynı anda söze başlamak |
intercede with v.
|
|
55 |
General |
aynı anda olmak |
concur v.
|
|
56 |
General |
aynı anda iki eşe birden sahip olmak |
have two spouses at the same time v.
|
|
57 |
General |
aynı anda var olmak |
coexist v.
|
|
58 |
General |
aynı anda yaratmak |
concreate v.
|
|
|
59 |
General |
aynı anda bulunmak |
co-exist v.
|
|
60 |
General |
aynı anda aynı şeyi hissetmek |
feel the same thing at the same time v.
|
|
61 |
General |
aynı anda birkaç iş/görev yapmak |
juggle several tasks at once v.
|
|
62 |
General |
aynı anda olmak |
synchronise v.
|
|
63 |
General |
aynı anda birkaç görevi yerine getirmek |
multitask v.
|
|
64 |
General |
bir tarlayı aynı anda sulayıp gübrelemek |
fertigate v.
|
|
65 |
General |
(aynı anda birden çok işi, sorumluluğu) yönetmek |
juggle v.
|
|
66 |
General |
(aynı anda birden çok işi, sorumluluğu) idare etmek |
juggle v.
|
|
67 |
General |
(sesin) işitilebilirlik eşiğini aynı anda başka bir sesin varlığı ile yükseltmek |
mask v.
|
|
68 |
General |
aynı anda iki farklı kaynaktan veya yönden saldırıya maruz kalmak |
whipsaw v.
|
|
69 |
General |
(kart) aynı anda üstten ve alttan bir kart çekerek karıştırmak |
milk v.
|
|
70 |
General |
aynı anda birden fazla erkekle ilişkiye girmek |
gang-bang v.
|
|
71 |
General |
(yayın sırasında) olayı veya hareketleri izleyip aynı anda anlatmak |
describe v.
|
|
72 |
General |
savunmayı aynı anda çok fazla iş yapmaya zorlamak |
open up v.
|
|
73 |
General |
(rastgele iki değişken) aynı anda değişkenlik göstermek |
co-vary v.
|
|
74 |
General |
(aynı anda haber vermek için) çok sayıda kapı zilini çalmak |
doorbell v.
|
|
75 |
General |
aynı anda birden fazla müşterinin kullanımı için rezerve etmek |
double-book v.
|
|
76 |
General |
iki kaynaktan aynı anda para elde etmek |
double-dip v.
|
|
77 |
General |
iki şeyi aynı anda veya sırayla yapmak |
couple v.
|
|
78 |
General |
aynı anda sevmek |
coenamour v.
|
|
79 |
General |
aynı anda sevmek |
coenamor v.
|
|
80 |
General |
tüm çanları aynı anda çalmak |
fire v.
|
|
81 |
General |
programı birden fazla lokasyondan aynı anda yayınlamak |
simulcast v.
|
|
82 |
General |
(makale veya karikatürü) aynı anda çok sayıda gazeteye satmak |
syndicate v.
|
|
83 |
General |
aynı anda birden fazla yerde olan |
omnipresent adj.
|
|
84 |
General |
aynı anda olan |
simultaneous adj.
|
|
85 |
General |
aynı anda birden fazla yerde olan |
ubiquitous adj.
|
|
86 |
General |
aynı anda her yerde olabilen |
omnipresent adj.
|
|
87 |
General |
birden fazla dilin aynı anda bulunduğu (bölge) |
polyglossic adj.
|
|
88 |
General |
aynı anda birden fazla yerde olan |
totipresent [obsolete] adj.
|
|
89 |
General |
aynı anda birden fazla yerde olan |
ubiquarian [rare] adj.
|
|
90 |
General |
aynı anda birden fazla yerde olan |
ubiquitary [obsolete] adj.
|
|
91 |
General |
aynı anda olmayan |
unsynchronous adj.
|
|
92 |
General |
aynı anda hem dört kenarlı düşey bir prizmanın kenarlarına hem de yatay bir prizmaya paralel olan dilinimleri bulunan |
diprismatic adj.
|
|
93 |
General |
aynı anda ölen |
commorient adj.
|
|
94 |
General |
aynı anda olan |
conjugate adj.
|
|
95 |
General |
aynı anda doğan |
connascent adj.
|
|
96 |
General |
aynı anda üretilen |
connascent adj.
|
|
97 |
General |
aynı anda büyüyen |
connascent adj.
|
|
98 |
General |
aynı anda doğan |
connate adj.
|
|
99 |
General |
aynı anda üretilen |
connate adj.
|
|
100 |
General |
aynı anda hisseden |
cosentient adj.
|
|
101 |
General |
aynı anda iki birimden sadece biri ile çalışabilen |
dual adj.
|
|
102 |
General |
(şifreleme) aynı anda çok sayıda ardışık harf grubu uygulayan |
polygraphic adj.
|
|
103 |
General |
aynı anda veya yerde biten |
conterminable adj.
|
|
104 |
General |
aynı anda biten |
conterminant adj.
|
|
105 |
General |
aynı anda gerçekleşen |
coinstantaneous adj.
|
|
106 |
General |
aynı anda gerçekleşen |
co-occurrent adj.
|
|
107 |
General |
aynı anda çalışan |
co-occurrent adj.
|
|
108 |
General |
aynı anda meydana gelen |
co-occurrent adj.
|
|
109 |
General |
hep birlikte ve aynı anda |
in chorus adv.
|
|
110 |
General |
ile aynı anda |
with prep.
|
|
111 |
General |
ikisi aynı anda |
both at the same time pron.
|
|
112 |
General |
iki kişinin aynı anda söylediği şeyden sonra ifade edilen bir ünleme |
snap [uk] [australia/new zealand] interj.
|
|
113 |
General |
aynı anda anlamına gelen bir ön ek |
sym- pref.
|
|
114 |
General |
aynı anda anlamına gelen bir ön ek |
syn- pref.
|
|
Phrasals |
|
115 |
Phrasals |
aynı anda iki iş yapmak |
double up v.
|
|
116 |
Phrasals |
aynı anda iki şeyi yapmak |
double up v.
|
|
117 |
Phrasals |
aynı anda iki karşıt tarafı desteklemek |
run with v.
|
|
118 |
Phrasals |
iki karşıt görüşü aynı anda desteklemek |
run with v.
|
|
119 |
Phrasals |
-e aynı anda/hep beraber binmek |
load onto v.
|
|
120 |
Phrasals |
bir araca aynı anda/hep beraber binmek |
load onto v.
|
|
121 |
Phrasals |
-e aynı anda/hep birlikte bindirmek |
load onto v.
|
|
122 |
Phrasals |
bir araca aynı anda/hep birlikte bindirmek |
load onto v.
|
|
123 |
Phrasals |
aynı anda çalışmasını sağlamak |
sync up v.
|
|
124 |
Phrasals |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda okumak |
read along (with someone or something) v.
|
|
125 |
Phrasals |
aynı anda gerçekleşmek |
construe with v.
|
|
126 |
Phrasals |
aynı anda gerçekleşmek |
collocate with v.
|
|
127 |
Phrasals |
aynı anda gerçekleşmek |
cooccur with v.
|
|
128 |
Phrasals |
aynı anda gerçekleşmek |
co-occur with v.
|
|
129 |
Phrasals |
aynı anda gerçekleşmek |
go with v.
|
|
Phrases |
|
130 |
Phrases |
çok sayıda kişinin aynı anda benzer davranışları göstermesini niteleyen bir ifade |
it must be something in the water expr.
|
|
131 |
Phrases |
aynı anda aynı şeyi yapmaya çalışan iki kişi için kullanılan bir deyim |
after you, my dear alphonse expr.
|
|
132 |
Phrases |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda |
in company with (someone or something) expr.
|
|
133 |
Phrases |
biriyle/bir şeyle aynı anda |
in company with somebody/something expr.
|
|
Proverb |
|
134 |
Proverb |
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun |
if you run after two hares you will catch neither
|
|
135 |
Proverb |
on tane elim yok. her yere aynı anda koşamam/yetişemem |
one cannot be in two places at once
|
|
136 |
Proverb |
aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz |
if you run after two hares you will catch neither
|
|
137 |
Proverb |
bütün taşları aynı anda oynatırsan duvar/bina (başına) yıkılır |
moving three times is as bad as a fire
|
|
138 |
Proverb |
bütün taşları aynı anda oynatırsan duvar/bina (başına) yıkılır |
three moves are as bad as a fire
|
|
139 |
Proverb |
bütün taşları aynı anda oynatırsan duvar/bina (başına) yıkılır |
moving three times is as bad as a fire
|
|
140 |
Proverb |
aynı anda her yere yetişemezsin |
you can't dance at two weddings at once
|
|
141 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't dance at two weddings at once
|
|
142 |
Proverb |
aynı anda her yere yetişemezsin |
you can't sit in two chairs at once
|
|
143 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs at once
|
|
144 |
Proverb |
iki seçeneğe aynı anda sahip olamazsın |
a door must be either shut or open
|
|
145 |
Proverb |
bir kişi iki şeyi aynı anda aynı kalitede yapamaz |
a man cannot serve two masters
|
|
146 |
Proverb |
aynı anda iki işi yürütmek iki işi de düzgün yapamamaya neden olur |
a man cannot serve two masters
|
|
147 |
Proverb |
aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
|
148 |
Proverb |
aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz |
if you chase two rabbits, you will not catch either one
|
|
149 |
Proverb |
aynı anda her yere yetişemezsin |
you can't dance at two weddings at the same time
|
|
150 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't dance at two weddings at the same time
|
|
151 |
Proverb |
iki şey aynı anda yapılamaz |
you can't dance at two weddings at the same time
|
|
152 |
Proverb |
aynı anda her yere yetişemezsin |
you can't sit in two chairs at the same time
|
|
153 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs at the same time
|
|
154 |
Proverb |
iki şey aynı anda yapılamaz |
you can't sit in two chairs at the same time
|
|
155 |
Proverb |
aynı anda her yere yetişemezsin |
you can't sit in two chairs with one butt
|
|
156 |
Proverb |
aynı anda bir çok işi yapamazsın |
you can't sit in two chairs with one butt
|
|
157 |
Proverb |
iki şey aynı anda yapılamaz |
you can't sit in two chairs with one butt
|
|
Colloquial |
|
158 |
Colloquial |
aynı anda bitirme |
dead heat n.
|
|
159 |
Colloquial |
garsonun çalışma anında aynı anda birden fazla kişiye servis yapması |
in the weeds n.
|
|
160 |
Colloquial |
aynı anda aynı şeyi söylemek |
jinx v.
|
|
161 |
Colloquial |
aynı anda birden fazla fikir veya konu ile baş edemeyen |
one-track adj.
|
|
162 |
Colloquial |
iki kişinin aynı anda aynı şeyi söylediği durumlarda kullanılan bir ifade |
jinx interj.
|
|
163 |
Colloquial |
hep birden aynı anda |
all at once expr.
|
|
Idioms |
|
164 |
Idioms |
aynı anda birden fazla şey yapmak zorunda kalınan durum |
a balancing act n.
|
|
165 |
Idioms |
aynı anda birden fazla şey yapmak zorunda kalınan durum |
a juggling act n.
|
|
166 |
Idioms |
aynı anda veya arka arkaya meydana gelen iki olumsuz durum |
a one-two punch n.
|
|
167 |
Idioms |
birbirini ardına veya aynı anda meydana gelen iki olumsuz durum |
a double whammy n.
|
|
168 |
Idioms |
herkese aynı anda servis yapılmaya çalışırken tavuğun/etin lastik gibi olduğu toplu yemek |
rubber chicken dinner n.
|
|
169 |
Idioms |
aynı anda baş edebileceğinden fazla iş/proje |
lots of irons in the fire n.
|
|
170 |
Idioms |
aynı anda haddinden fazla iş/proje |
lots of irons in the fire n.
|
|
171 |
Idioms |
aynı anda yapılması mümkün olmayacak kadar çok iş/proje |
lots of irons in the fire n.
|
|
172 |
Idioms |
aynı anda idare edebileceğinden fazla iş/proje |
lots of irons in the fire n.
|
|
173 |
Idioms |
aynı anda kıvırabileceğinden fazla iş/proje |
lots of irons in the fire n.
|
|
174 |
Idioms |
aynı anda başarabileceğinden fazla iş/proje |
lots of irons in the fire n.
|
|
175 |
Idioms |
aynı anda baş edebileceğinden fazla iş/proje |
too many irons in the fire n.
|
|
176 |
Idioms |
aynı anda haddinden fazla iş/proje |
too many irons in the fire n.
|
|
177 |
Idioms |
aynı anda yapılması mümkün olmayacak kadar çok iş/proje |
too many irons in the fire n.
|
|
178 |
Idioms |
aynı anda idare edebileceğinden fazla iş/proje |
too many irons in the fire n.
|
|
179 |
Idioms |
aynı anda kıvırabileceğinden fazla iş/proje |
too many irons in the fire n.
|
|
180 |
Idioms |
aynı anda başarabileceğinden fazla iş/proje |
too many irons in the fire n.
|
|
181 |
Idioms |
birkaç işin aynı anda yürütülmesi gereken zor durum |
a juggling act n.
|
|
182 |
Idioms |
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz sonuçları olan bir durum |
a mixed blessing n.
|
|
183 |
Idioms |
aynı anda iyi/olumlu ve kötü/olumsuz yanları olan bir durumun tanımı |
a mixed picture n.
|
|
184 |
Idioms |
aynı anda bir sürü işle uğraşma |
finger in every pie n.
|
|
185 |
Idioms |
aynı anda hem olumlu hem olumsuz duygular/hisler |
mixed feelings n.
|
|
186 |
Idioms |
aynı anda yürütülen birkaç değişik faaliyet |
several irons in the fire n.
|
|
187 |
Idioms |
on işi aynı anda yapamamak |
(one's) only got one pair of hands v.
|
|
188 |
Idioms |
aynı anda başka bir işlevi daha görmek |
do double duty as v.
|
|
189 |
Idioms |
aynı anda bin türlü takla atmak |
juggle six things at the same time v.
|
|
190 |
Idioms |
aynı anda bir sürü değişik işle uğraşmak |
have many irons in the fire v.
|
|
191 |
Idioms |
aynı anda bir sürü işle uğraşmak |
have a finger in every pie v.
|
|
192 |
Idioms |
aynı anda bir sürü planı olmak |
have many irons in the fire v.
|
|
193 |
Idioms |
aynı anda birçok iş yapmak |
keep/have balls in the air v.
|
|
194 |
Idioms |
aynı anda iki farklı görevde bulunmak |
wear two hats v.
|
|
195 |
Idioms |
aynı anda iki farklı görevde bulunmak |
wear more than one hat v.
|
|
196 |
Idioms |
aynı anda iki iş birden yapmak |
do double duty v.
|
|
197 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
stretch oneself too thin v.
|
|
198 |
Idioms |
aynı anda pekçok işle uğraşmak |
spread oneself too thin v.
|
|
199 |
Idioms |
birbirine zıt iki şeyi aynı anda istemek |
have it both ways v.
|
|
200 |
Idioms |
birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek |
have several irons in the fire v.
|
|
201 |
Idioms |
değişik alanlarda aynı anda değişik işler yapmak |
have many irons in the fire v.
|
|
202 |
Idioms |
iki/ birçok işi aynı anda yapabilmek |
walk and chew gum at the same time v.
|
|
203 |
Idioms |
aynı anda başkasının işini de yapmak |
double in brass v.
|
|
204 |
Idioms |
aynı anda birden fazla pozisyonda görev almak/çalışmak |
wear another hat v.
|
|
205 |
Idioms |
aynı anda birden fazla rolde/görevde olmak |
wear another hat v.
|
|
206 |
Idioms |
aynı anda başka bir rolü/görevi daha olmak |
wear another hat v.
|
|
207 |
Idioms |
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak |
ride two horses at once v.
|
|
208 |
Idioms |
birbiriyle çelişen işleri aynı anda yapmaya çalışmak |
ride two horses at the same time v.
|
|
209 |
Idioms |
on işi aynı anda yapamamak |
(one) only has one pair of hands v.
|
|
210 |
Idioms |
aynı anda sınırlı sayıda iş yapabilmek |
(one) only has one pair of hands v.
|
|
211 |
Idioms |
aynı anda birden fazla/birçok sorumluluk almak |
wear too many hats v.
|
|
212 |
Idioms |
aynı anda birden fazla/birçok sorumluluğu üstlenmek |
wear too many hats v.
|
|
213 |
Idioms |
aynı anda birden fazla görev/rol üstlenmek |
wear too many hats v.
|
|
214 |
Idioms |
aynı anda bir çok görevi/rolü üstlenmek |
wear too many hats v.
|
|
215 |
Idioms |
aynı anda birden fazla işe koşmak/bakmak |
wear too many hats v.
|
|
216 |
Idioms |
aynı anda birçok işi yürütmek |
wear too many hats v.
|
|
217 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
wear too many hats v.
|
|
218 |
Idioms |
aynı anda iki görev/rol üstlenmek |
wear two hats v.
|
|
219 |
Idioms |
aynı anda iki işe birden koşmak |
wear two hats v.
|
|
220 |
Idioms |
aynı anda iki iş birden yürütmek |
wear two hats v.
|
|
221 |
Idioms |
iki karşıt görüşü aynı anda desteklemek |
run with the hare, hunt with the hounds v.
|
|
222 |
Idioms |
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak |
juggle balls in the air v.
|
|
223 |
Idioms |
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak |
have too many balls in the air v.
|
|
224 |
Idioms |
bir çok şeyi aynı anda yürütmeye/yapmaya çalışmak |
run off in all directions v.
|
|
225 |
Idioms |
bir çok şeyi aynı anda idare etmeye çalışmak |
run off in all directions v.
|
|
226 |
Idioms |
bir çok şeye aynı anda yetişmeye çalışmak |
run off in all directions v.
|
|
227 |
Idioms |
aynı anda bir çok rol üstlenmek |
run off in all directions v.
|
|
228 |
Idioms |
aynı anda her şeye yetişmeye çalışmak |
run off in all directions v.
|
|
229 |
Idioms |
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak |
have (an amount of) plates spinning v.
|
|
230 |
Idioms |
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak |
keep (an amount of) plates spinning v.
|
|
231 |
Idioms |
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak |
keep all the plates spinning v.
|
|
232 |
Idioms |
aynı anda iki yerde birden olmak |
be in two places at once v.
|
|
233 |
Idioms |
her şeye aynı anda yetişmek |
be in two places at once v.
|
|
234 |
Idioms |
her yere aynı anda koşamamak/yetişememek |
can't be in two places at once v.
|
|
235 |
Idioms |
aynı anda iki yerde birden olamamak |
can't be in two places at once v.
|
|
236 |
Idioms |
(bir şey) olarak iki işi/görevi aynı anda yapmak |
do double duty as (something) v.
|
|
237 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket etmek |
get in sync (with someone or something) v.
|
|
238 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda/senkronize hareket etmemek |
get out of sync (with someone or something) v.
|
|
239 |
Idioms |
aynı anda (birçok/birkaç) iş yapmak |
keep (an amount of) balls in the air v.
|
|
240 |
Idioms |
aynı anda (birden çok) şeyle uğraşmak |
keep (an amount of) balls in the air v.
|
|
241 |
Idioms |
aynı anda birçok iş yapmak |
keep balls in the air v.
|
|
242 |
Idioms |
aynı anda bir çok işi yürütmek |
keep balls in the air v.
|
|
243 |
Idioms |
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak |
keep balls in the air v.
|
|
244 |
Idioms |
aynı anda birçok iş yapmak |
juggle balls in the air v.
|
|
245 |
Idioms |
aynı anda bir çok işi yürütmek |
juggle balls in the air v.
|
|
246 |
Idioms |
aynı anda birden çok şeyle uğraşmak |
juggle balls in the air v.
|
|
247 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread (oneself) thin v.
|
|
248 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
spread (oneself) thin v.
|
|
249 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread thin v.
|
|
250 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
spread thin v.
|
|
251 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread too thin v.
|
|
252 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
spread too thin v.
|
|
253 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread yourself too thin v.
|
|
254 |
Idioms |
aynı anda birçok işe bölünmek |
spread yourself too thin v.
|
|
255 |
Idioms |
aynı anda birden fazla iş ile uğraşmak |
spread oneself thin v.
|
|
256 |
Idioms |
aynı anda iki kişiye rezerve etmiş |
double booked adj.
|
|
257 |
Idioms |
on işi aynı anda yapamam |
I've only got one pair of hands expr.
|
|
258 |
Idioms |
on işi aynı anda yapamam |
I’ve only got one pair of hands expr.
|
|
259 |
Idioms |
aynı anda hem onu hem bunu yapamazsın |
you can’t dance at two weddings expr.
|
|
260 |
Idioms |
(biriyle/bir şeyle) aynı anda hareket eden |
in lockstep (with someone or something) expr.
|
|
261 |
Idioms |
iki iş aynı anda yapılmaz |
between two stools, one falls to the ground [uk] expr.
|
|
262 |
Idioms |
iki zıt şeye aynı anda sahip olunmaz |
can't have it both ways expr.
|
|
263 |
Idioms |
iki zıt şeye aynı anda sahip olamazsın, olunmaz |
you can't have it both ways expr.
|
|
264 |
Idioms |
on işi aynı anda yapamam |
I have only got one pair of hands expr.
|
|
Trade/Economic |
|
265 |
Trade/Economic |
aynı anda açılan kapalı zarf teklifi |
sealing n.
|
|
266 |
Trade/Economic |
aynı anda birkaç tane küçük firmanın satın alınarak birleşmeye zorlanmalarına dayanan bir yatırım biçimi |
rollup n.
|
|
267 |
Trade/Economic |
aynı anda çeşitli kanallar kullanılarak yapılan satış |
range selling n.
|
|
268 |
Trade/Economic |
bir broker’ın aynı menkul kıymetle ilgili emirleri tutarak hem alım hem de satım emirlerini aynı anda gerçekleştirdiği işlemler |
cross trades n.
|
|
269 |
Trade/Economic |
bir grup yatırımcının aynı anda bir hisse senedine yasa dışı olarak oynamaları |
painting the tape n.
|
|
270 |
Trade/Economic |
değişik fiyatlardaki veya vadelerdeki bir opsiyonun aynı anda alınması. |
spread n.
|
|
271 |
Trade/Economic |
ödeme ile teslimin aynı anda gerçekleştirildiği satış işlemi |
window settlement n.
|
|
272 |
Trade/Economic |
aynı anda çift taraflı mağlubiyet almak |
whipsawing v.
|
|
273 |
Trade/Economic |
birçok tüketici tarafından aynı anda ve rekabet olmadan tüketilen |
nonrival adj.
|
|
274 |
Trade/Economic |
aynı anda yalnızca bir kişinin tükettiği (mal) |
rivalrous adj.
|
|
Law |
|
275 |
Law |
aynı anda iki kişiyle evli olan kimse |
bigamist n.
|
|
276 |
Law |
aynı anda ölenler |
commorientes n.
|
|
277 |
Law |
aynı anda ölenler |
simultaneous deaths n.
|
|
278 |
Law |
aynı anda ölümler |
commorientes n.
|
|
279 |
Law |
aynı anda ölümler |
simultaneous deaths n.
|
|
280 |
Law |
karşılıklı edimlerin aynı anda yerine getirildiği sözleşme |
concurrent covenant n.
|
|
Industry |
|
281 |
Industry |
çok sayıdaki çalışan tarafından aynı anda protesto amaçlı alınan izin |
mass leave [india] n.
|
|
Media |
|
282 |
Media |
bir dizi sezonunun tüm bölümlerinin aynı anda yayınlanması |
binge model n.
|
|
283 |
Media |
(makale veya karikatürü) aynı anda çok sayıda gazeteye satma |
syndication n.
|
|
284 |
Media |
birkaç gazete veya dergide aynı anda yayınlanmayan |
nonsyndicated adj.
|
|
Technical |
|
285 |
Technical |
aynı anda başlayan |
coincide n.
|
|
286 |
Technical |
aynı anda erişim |
simultaneous access n.
|
|
287 |
Technical |
aynı anda işlem kontrolü |
concurrency control n.
|
|
288 |
Technical |
aynı anda karşılaşma |
simultaneous engagement n.
|
|
289 |
Technical |
aynı anda meydana gelme veya oluşma |
concurrence n.
|
|
290 |
Technical |
aynı anda olma |
simultaneity n.
|
|
291 |
Technical |
aynı anda oluşma |
synchronization n.
|
|
292 |
Technical |
aynı anda oluşma |
synchronisation n.
|
|
293 |
Technical |
aynı anda sıcaklık çevrimi |
combined temperature cycling n.
|
|
294 |
Technical |
cihazın aynı anda çalışması |
synchronisation n.
|
|
295 |
Technical |
cihazın aynı anda / noktada çalışması |
synchronization n.
|
|
296 |
Technical |
cihazın aynı anda / noktada çalışması |
synchronisation n.
|
|
297 |
Technical |
cihazın aynı anda çalışması |
synchronization n.
|
|
298 |
Technical |
aynı anda yalnızca tek kişinin geçebildiği u veya v şeklinde bir kapı düzeneği |
kissing gate n.
|
|
299 |
Technical |
her biri farklı bir yöne bakacak şekilde yerleştirilmiş birden fazla megafon tarafından aynı anda üretilen sesi yükseltilmiş sis işareti |
megafog n.
|
|
300 |
Technical |
aynı anda birden fazla parçayı çalmak veya kaydetmek için sıkıca birbirine bağlanmış manyetik kayıt kafaları |
yoke n.
|
|
301 |
Technical |
gelen arama ile giden aramanın aynı anda olması |
glare n.
|
|
302 |
Technical |
ekvatorun nesneyle aynı anda sağ kürenin ufkunun altına inen derecesi |
right descension n.
|
|
303 |
Technical |
ekvatorun nesneyle aynı anda sağ kürenin ufkunun altına inen yayı |
right descension n.
|
|
304 |
Technical |
çevrelenmiş bir alandaki tüm yanıcı malzemelerin neredeyse aynı anda tutuşması |
flashover n.
|
|
305 |
Technical |
aynı anda yayınlamak (program) |
simulcast v.
|
|
306 |
Technical |
aynı anda dökmek |
cocast v.
|
|
307 |
Technical |
aynı anda görülmek |
concur v.
|
|
308 |
Technical |
aynı anda meydana gelen |
concurrent adj.
|
|
309 |
Technical |
bir tel üzerinden aynı anda sekiz iletinin gönderilebildiği bir telgraf türü ile ilgili |
octuplex adj.
|
|
310 |
Technical |
aynı zamanda veya aynı anda |
concurrently adv.
|
|
Computer |
|
311 |
Computer |
iş istasyonu olarak aynı anda kullanılabilen dosya sunucusu |
non-dedicated file server n.
|
|
312 |
Computer |
birbirine bağlı birçok unsurun aynı anda bilgileri işleyerek geçmiş öğrenme biçimlerini uyarladığı ve dolayısıyla onları öğrendiği cihaz veya yazılım programı |
neural net n.
|
|
313 |
Computer |
aynı anda birkaç işlem yapabilme özelliğine sahip bir tür işletim sistemi |
kronos n.
|
|
314 |
Computer |
aynı anda kullanım |
concurrency n.
|
|
315 |
Computer |
aynı anda veya farklı zamanlarda giriş yapan web-sitesi ziyaretçiler |
unique visitors n.
|
|
316 |
Computer |
bir siteye çok sayıda ziyaretçinin aynı anda bağlanması sonrası sitenin çökmesi |
slashdot n.
|
|
317 |
Computer |
bir programın aynı anda çalışan diğer kopyaları |
multiple instances n.
|
|
318 |
Computer |
binlerce kişinin internet üzerinden aynı anda oynayabildiği oyun |
massively multiplayer online game (mmo) n.
|
|
319 |
Computer |
binlerce kişinin internet üzerinden aynı anda oynayabildiği oyun |
massively multiplayer online game (mmog) n.
|
|
320 |
Computer |
bilgisayar klavyesinde control-alt-delete tuşlarına aynı anda basma |
three-finger salute (tfs) n.
|
|
321 |
Computer |
bilgisayar klavyesinde control-alt-del tuşlarına üç parmak kullanarak aynı anda basma |
three-finger salute (tfs) n.
|
|
322 |
Computer |
windows işletim sisteminde bir program çalışmayı durdurduğunda control, alternate, delete tuşlarına aynı anda basma |
a three-finger salute n.
|
|
323 |
Computer |
bilgisayar klavyesinde control-alt-delete tuşlarına aynı anda basma |
a three-finger salute n.
|
|
324 |
Computer |
bilgisayar klavyesinde control-alt-del tuşlarına üç parmak kullanarak aynı anda basma |
a three-finger salute n.
|
|
325 |
Computer |
aynı anda uç veya daha fazla tuşa basılarak verilen bir klavye komutu |
vulcan nerve pinch n.
|
|
326 |
Computer |
klavyede aynı anda basılan tuşları algılamama sorunu |
ghosting n.
|
|
327 |
Computer |
aynı anda birden fazla işlem gerçekleştiren tekli bilgisayar mimarisi |
parallel processing n.
|
|
328 |
Computer |
beş tuşa aynı anda basmayı gerektiren klavye komutu |
bear paw n.
|
|
329 |
Computer |
(bilgisayar işlemcisi) bir görevin belirli bir bölümünü aynı anda gerçekleştiren mikro işlemcilerden oluşan |
bit–slice adj.
|
|
330 |
Computer |
aynı anda birden fazla kişi tarafından kullanılabilen (bilgisayar) |
multi-user adj.
|
|
331 |
Computer |
(bilgisayar) aynı anda birden fazla işlem yürüten |
superscalar adj.
|
|
332 |
Computer |
belgeyi tüm alıcılara aynı anda gönder |
route document to all recipients all at once expr.
|
|
333 |
Computer |
tümüne aynı anda |
all at once expr.
|
|
Informatics |
|
334 |
Informatics |
grafik görüntüleme ve bilgisayar simülasyonunun aynı anda çalıştığı sistem |
visulation n.
|
|
335 |
Informatics |
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta |
post bag n.
|
|
Telecom |
|
336 |
Telecom |
(telgraf hattını) iki mesaj aynı anda iletilebilecek şekilde düzenlemek |
duplex v.
|
|
337 |
Telecom |
tek bir istasyon, anten veya taşıyıcı frekans üzerinden karşılıklı enterferans olmaksızın bağımsız iki sinyalin aynı anda haberleşmesine olanak sağlayan |
diplex adj.
|
|
338 |
Telecom |
telgraf ile aynı anda zıt yönlere iki mesaj gönderebilen |
contraplex adj.
|
|
339 |
Telecom |
aynı anda yalnızca tek yönde telekomünikasyona izin veren |
simplex adj.
|
|
Mechanic |
|
340 |
Mechanic |
aynı anda ve beraber çalışır duruma getirme |
synchronisation n.
|
|
341 |
Mechanic |
aynı anda ve beraber çalışır duruma getirme |
synchronization n.
|
|
Television |
|
342 |
Television |
aynı anda farklı mecralarda yayınlanan içerik |
syndication n.
|
|
Textile |
|
343 |
Textile |
aynı anda birden fazla ilmek alarak yapılan dekoratif bir örgü stili |
tuck stitch n.
|
|
344 |
Textile |
(halı dokumada) bir figür oluşturmak için aynı anda çekilmesi gereken ip grubu |
lash n.
|
|
345 |
Textile |
(pamuk, yün) kordonları aynı anda çekip kıvırarak ipliğe dönüştürüp masuraya sarmak için kullanılan makine |
mule-jenny n.
|
|
Dyeing |
|
346 |
Dyeing |
krom mordanı ve boyayı aynı anda uygulayarak yapılan tek banyolu boyama yöntemiyle ilgili |
monochrome adj.
|
|
Automotive |
|
347 |
Automotive |
aynı anda açılan çift boğazlı karbüratör |
dual-throat downdraft carburetor n.
|
|
Railway |
|
348 |
Railway |
farklı şeyleri aynı anda taşımak için birkaç parçaya bölünmüş yolcu treni vagonu |
combine n.
|
|
Aeronautic |
|
349 |
Aeronautic |
aynı anda iki uçağın alçalma yapması |
simultaneous approach n.
|
|
350 |
Aeronautic |
uçağın burun aşağı ve burun yukarı yunuslama hareketiyle birlikte hızının da aynı anda azalıp artması |
phugoid n.
|
|
Marine |
|
351 |
Marine |
(iki halatı) aynı anda kavranıp çekilebilmesi için yan yana koymak |
marry v.
|
|
Medical |
|
352 |
Medical |
aynı anda doğan dokuz bebekten her biri |
nonuplet n.
|
|
353 |
Medical |
dokuyu aynı anda kesip dağlayan iğne şeklinde elektrot |
needle n.
|
|
354 |
Medical |
cilde aynı anda temas ettirilen iki farklı noktanın birbirinden ayırt edilebildiği en küçük mesafe |
two-point threshold n.
|
|
355 |
Medical |
cilde aynı anda temas ettirilen iki farklı noktanın birbirinden ayırt edilebildiği en küçük mesafe |
two-point limen n.
|
|
356 |
Medical |
bir organda aynı anda iki farklı tümör saptanması |
synchronous tumor n.
|
|
357 |
Medical |
erkek ve kadın özelliklerini aynı anda gösterme |
gynandromorphous n.
|
|
358 |
Medical |
iki veya daha fazla ilacın aynı anda uygulanması |
cotreatment n.
|
|
359 |
Medical |
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı |
multifocal iol n.
|
|
360 |
Medical |
birkaç halka ve merkezden oluşan, aynı anda hem yakın hem de uzak mesafeye ayarlanabilen bir lens implantı |
multifocal lens implant n.
|
|
361 |
Medical |
aynı anda verilen iki ilacın yarattığı sinerjistik etki |
potentiation n.
|
|
362 |
Medical |
iki mikroorganizma ile aynı anda enfekte olma |
coinfection n.
|
|
363 |
Medical |
aynı anda gelişen semptomlar grubu |
symptomatology n.
|
|
364 |
Medical |
aynı anda gelişen semptomlar grubu |
symptomology n.
|
|
365 |
Medical |
(birine) aynı anda iki enfeksiyon bulaştırmak |
coinfect v.
|
|
366 |
Medical |
aynı anda olan |
monochronic adj.
|
|
Psychology |
|
367 |
Psychology |
iki bilince aynı anda sahip olma |
double consciousness n.
|
|
368 |
Psychology |
her iki kulağın aynı anda farklı seslerle uyarılmasıyla ilgili |
dichotic adj.
|
|
369 |
Psychology |
her iki kulağın aynı anda farklı seslerle uyarılmasını içeren |
dichotic adj.
|
|
Physiology |
|
370 |
Physiology |
aynı anda çok sayıda yumurta oluşturma |
superovulation n.
|
|
Pathology |
|
371 |
Pathology |
tüm eklemlerin aynı anda iltihaplanması |
hamarthritis n.
|
|
372 |
Pathology |
bir grup içindeki insanların aynı anda sahip olduğu, ruhsal kökenli bir hastalık |
mass psychogenic illness n.
|
|
373 |
Pathology |
aynı anda farklı perdelerden iki ses çıkarma |
diphonia n.
|
|
374 |
Pathology |
görme ve işitmenin aynı anda kaybı |
dual sensory impairment n.
|
|
375 |
Pathology |
aynı anda birden fazla kası etkileyen hastalık |
polymyopathy n.
|
|
376 |
Pathology |
birden fazla istemli kasın aynı anda iltihaplanması |
polymyositis n.
|
|
Optics |
|
377 |
Optics |
aynı anda hem yakın hem uzak objelere odaklanan |
pantoscopic adj.
|
|
Gastronomy |
|
378 |
Gastronomy |
aynı anda fırında pişirilmiş çeşitli ürünler topluluğu |
baking n.
|
|
Logic |
|
379 |
Logic |
aynı anda doğru olmayacak iki önerme arasındaki ilişki |
mutual exclusiveness n.
|
|
380 |
Logic |
aynı anda doğru olamayan önermeler |
incompatibles n.
|
|
381 |
Logic |
aynı anda aynı nesneye ait olamayan birden fazla özellik |
incompatibles n.
|
|
382 |
Logic |
aynı anda her ikisi de doğru olamayan iki önermeden her biri |
contrary n.
|
|
383 |
Logic |
aynı anda her ikisi de doğru olamayan ifadeler |
contraries n.
|
|
Statistics |
|
384 |
Statistics |
eldeki verilerin görsel değerlendirmeye dayalı olarak alındığı durumlarda aynı durumu birbirinden bağımsız olarak aynı anda aynı ölçüm aracı ile ölçmeye çalışan sistem |
kappa coefficient n.
|
|
Physics |
|
385 |
Physics |
nem ve ısının aynı anda etki ettiği koşul |
hygrothermal n.
|
|
386 |
Physics |
iki cismin aynı anda aynı yeri işgal edememe özelliği |
impenetrability n.
|
|
Chemistry |
|
387 |
Chemistry |
aynı anda bir madde indirgenirken diğerinin yükseltgendiği kimyasal süreç |
redox chemistry n.
|
|
388 |
Chemistry |
kimyasal işlem sırasında iki veya daha fazla maddenin ortamdan aynı anda uzaklaştırılması |
co-eluting n.
|
|
389 |
Chemistry |
keton ve alkenin aynı anda bir kimyasal bileşikte bulunması durumu |
enone n.
|
|
390 |
Chemistry |
aynı anda meydana gelen iki kimyasal reaksiyon |
coupled reaction n.
|
|
Biology |
|
391 |
Biology |
bir hayvanın aynı anda iki farklı duyu organından gelen uyaranlara cevaben hareketi |
tropotaxis n.
|
|
392 |
Biology |
parçanın bütünle aynı anda büyümesi |
isauxesis n.
|
|
393 |
Biology |
iki genetik işaretleyicinin yeni bir konakçı bakteriye transfer edilmek üzere aynı anda tek bir bakteriyofaj içinde paketlenmesi |
cotransduction n.
|
|
394 |
Biology |
birden fazla genin aynı anda transfer edilmesi |
cotransfer n.
|
|
395 |
Biology |
ekolojik ihtiyaçları aynı olan iki türün aynı anda aynı alanda olamayacağı ilkesi |
gause's principle n.
|
|
396 |
Biology |
ekolojik ihtiyaçları aynı olan iki türün aynı anda aynı alanda olamayacağı ilkesi |
gause's rule n.
|
|
397 |
Biology |
aynı anda etkileyen |
symmetric adj.
|
|
398 |
Biology |
aynı anda vuran |
symmetric adj.
|
|
399 |
Biology |
aynı anda etkileyen |
symmetrical adj.
|
|
400 |
Biology |
aynı anda vuran |
symmetrical adj.
|
|
Biochemistry |
|
401 |
Biochemistry |
aynı anda çok sayıda deneyin yapılabilmesine olanak veren bir altlığa sıralanmış bir dizi minyatürize deney sahası |
microarray n.
|
|
Marine Biology |
|
402 |
Marine Biology |
aynı anda kullanabildiği birden fazla diş dizisine sahip olup sığ ve tropikal denizlerde yaşayan bir köpekbalığı cinsi |
ginglymostoma n.
|
|
Astronomy |
|
403 |
Astronomy |
bir grup yıldızın aynı anda yandığını gösteren havai fişek sinyali |
cluster n.
|
|
Zoology |
|
404 |
Zoology |
aynı anda doğan yavrulardan az gelişmiş olanı |
reckling [dialect] n.
|
|
405 |
Zoology |
aynı anda doğan yavrulardan az gelişmiş olanı |
wallydrag n.
|
|
406 |
Zoology |
keseli memelilerde aynı anda yaşayan bir grup |
metatheria n.
|
|
407 |
Zoology |
aynı anda iki yumurta üreten |
ditokous adj.
|
|
408 |
Zoology |
aynı anda iki yavru veren |
ditokous adj.
|
|
409 |
Zoology |
aynı anda çok sayıda yavrulayan |
polytocous adj.
|
|
Botanic |
|
410 |
Botanic |
bitkinin aynı anda birden fazla tomurcuk verdiği çiçeklenme |
pleiochasium n.
|
|
411 |
Botanic |
(çiçekte) erkek organ ve tepeciklerin aynı anda olgunlaşması |
synacme n.
|
|
412 |
Botanic |
(çiçekte) erkek organ ve tepeciklerin aynı anda olgunlaşması |
synanthesis n.
|
|
413 |
Botanic |
çiçekliğinde aynı anda üç farklı seks organı (erkek, dişi ve erdişi) olan |
trigamous adj.
|
|
414 |
Botanic |
(çiçek) erkek organ ve tepecikleri aynı anda olgunlaşan |
synanthetic adj.
|
|
415 |
Botanic |
çiçek ve yaprakları aynı anda açan |
synanthous adj.
|
|
Agriculture |
|
416 |
Agriculture |
ot ve tahılın aynı anda ekildiği tarla |
layer [dialect] [uk] n.
|
|
417 |
Agriculture |
gübre, su ve çim tohumunu aynı anda püskürten makine |
flosser n.
|
|
Fishery |
|
418 |
Fishery |
aynı anda birer balık yakalayan iki balıkçı |
double-header n.
|
|
Social Sciences |
|
419 |
Social Sciences |
30-40'lı yaşlarda olup hem yaşlanan ebeveynlerinin hem de çocuklarının bakımıyla aynı anda ilgilenen jenerasyon |
sandwich generation n.
|
|
420 |
Social Sciences |
birden fazla insanla aynı anda romantik bir ilişki sürdürme |
polyamory n.
|
|
421 |
Social Sciences |
konuşmacının sarf ettiği kelimeleri dinleyici kalabalığına aynı anda tekrar ettirme tekniği |
human megaphone n.
|
|
422 |
Social Sciences |
aynı anda birden fazla karısı olmayan kimse |
monogynist n.
|
|
423 |
Social Sciences |
aynı anda birden fazla kadın ile evlenilmemesi gerektiğine inanan kimse |
monogynist n.
|
|
424 |
Social Sciences |
(teolojide) aynı anda birden fazla yerde bulunabilme |
pluripresence n.
|
|
425 |
Social Sciences |
aynı anda bir karısı olmama durumuna ait veya ilişkin |
monogynous adj.
|
|
426 |
Social Sciences |
aynı anda birden fazla karısı olmayan |
monogynous adj.
|
|
Education |
|
427 |
Education |
aynı anda belirli bir aktivite yapan öğrenci grubu |
platoon n.
|
|
428 |
Education |
bir diğeriyle aynı anda alınması gereken ders |
corequisite n.
|
|
Religious |
|
429 |
Religious |
(tanrı'nın) aynı anda her yerde bulunabilme özelliği |
omnipresence n.
|
|
430 |
Religious |
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğu öğretisi |
consubstantialism n.
|
|
431 |
Religious |
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğunu ileri süren öğreti |
consubstantiation n.
|
|
432 |
Religious |
aynı anda birden fazla kilise makamında bulunması |
pluralism n.
|
|
433 |
Religious |
(isa'nın bedeni ve kanı ile komünyondaki ekmek ve şarabın özü) aynı anda var olmak |
consubstantiate v.
|
|
434 |
Religious |
aynı anda birden fazla arpalığa sahip olmak |
pluralize v.
|
|
435 |
Religious |
aynı anda birden fazla makamda bulunmak |
pluralize v.
|
|
436 |
Religious |
aynı anda birden fazla arpalığa sahip olmak |
pluralise v.
|
|
437 |
Religious |
aynı anda birden fazla makamda bulunmak |
pluralise v.
|
|
Philosophy |
|
438 |
Philosophy |
çeşitli kişileri aynı anda ilgilendiren |
intersubjective adj.
|
|
Environment |
|
439 |
Environment |
iki veya daha fazla canlının sınırlı bir çevresel kaynağa aynı anda rağbet etmesi |
competition n.
|
|
Geography |
|
440 |
Geography |
atmosfer sıcaklığını ve basıncını aynı anda kaydeden cihaz |
thermobarograph n.
|
|
441 |
Geography |
harita üzerindeki gelgitlerin aynı anda yüksek olduğu yerlerden geçen çizgiler |
cotidal lines n.
|
|
Meteorology |
|
442 |
Meteorology |
yağmur ve karın aynı anda yağması |
sleet n.
|
|
443 |
Meteorology |
aynı anda gerçekleşen kasırga ve deprem |
hurriquake n.
|
|
Geology |
|
444 |
Geology |
aynı-anda tasfiye |
codisposal n.
|
|
445 |
Geology |
aynı-anda üretim |
cogeneration n.
|
|
446 |
Geology |
deprem dalgalarının aynı anda birkaç yeri vurduğunu gösteren çizgi |
coseismal n.
|
|
447 |
Geology |
deprem dalgasının aynı anda birden fazla yerde etkili olduğunu gösteren çizgi |
coseismal n.
|
|
448 |
Geology |
aynı anda meydana gelen |
connate adj.
|
|
449 |
Geology |
belirli bir sismik darbenin aynı fazından aynı anda etkilenen |
coseismal adj.
|
|
450 |
Geology |
belirli bir sismik darbenin aynı fazından aynı anda etkilenen |
coseismic adj.
|
|
Military |
|
451 |
Military |
iki veya daha fazla tankerin iki veya daha farklı tipteki uçağa aynı anda yakıt ikmali yaptığı koldur |
mixed air refuelling cell n.
|
|
452 |
Military |
tekrar doldurmaya gerek kalmadan aynı anda birden fazla atış yapabilen bir tabanca |
battery gun n.
|
|
453 |
Military |
yalnızca iki veya daha fazla farklı etkinin aynı anda veya önceden belirlenmiş bir sırayla gerçekleşmesiyle patlamak üzere tasarlanmış bir mayın |
combined influence mine n.
|
|
Hunting |
|
454 |
Hunting |
(iki merminin aynı anda hazneye girmesi sonrası oluşan) silahın tutukluk yapması |
double feed n.
|
|
455 |
Hunting |
çifteyle aynı anda havada vurulan iki kuş |
doublet n.
|
|
Sport |
|
456 |
Sport |
aynı anda çeşitli boks organizasyonlarında şampiyon olan boksör |
undisputed world champion n.
|
|
457 |
Sport |
(kriket) iki vurucunun aynı anda sahada bulunduğu süre |
wicket n.
|
|
458 |
Sport |
(hedef vurma oyununda) aynı anda iki hedefi vurma |
double n.
|
|
459 |
Sport |
(binicilik) aynı anda ileri doğru çapraz hareket eden ön ve arka ayak ikilisi |
diagonal n.
|
|
460 |
Sport |
bir oyuncunun aynı anda birden fazla rakibe karşı oynadığı gösteri |
simul n.
|
|
461 |
Sport |
aynı anda üç oyuncuyu (rakibi) engellemek |
triple-team v.
|
|
Basketball |
|
462 |
Basketball |
iki rakibin aynı anda dokunup paylaşamadığı top |
tie ball n.
|
|
463 |
Basketball |
iki rakibin aynı anda dokunup paylaşamadığı top |
held ball n.
|
|
464 |
Basketball |
iki rakibin aynı anda topa dokunup topu paylaşamadığı ve hava atışıyla sonuçlanan bir durum |
held ball n.
|
|
Chess |
|
465 |
Chess |
bir oyuncunun aynı anda birden fazla rakibe karşı oynadığı gösteri |
simultaneous n.
|
|
Wagering |
|
466 |
Wagering |
karşılaşmanın aynı anda iki yarışmacı tarafından bitirilmesi |
dead heat n.
|
|
467 |
Wagering |
aynı anda açılan ilk üç kart |
flop n.
|
|
468 |
Wagering |
(pokerde eli) aynı anda açılan ilk üç kart ile kazanmak |
flop v.
|
|
Art |
|
469 |
Art |
farklı bakış açılarından aynı anda çekilen çeşitli fotoğrafların kullanıldığı süreç |
photosculpture n.
|
|
Music |
|
470 |
Music |
portenin beş paralel çizgisini aynı anda çizebilen tırmık benzeri kalem |
rastrum n.
|
|
471 |
Music |
ikisine de aynı anda basılabilmesi için orgda iki pedalı bağlayan mekanizma |
tirasse n.
|
|
472 |
Music |
aynı anda çalınan bitişik notalar grubu |
tone cluster n.
|
|
473 |
Music |
üç konunun hem ayrı ayrı hem de aynı anda zamanda işlendiği müzikal |
triple fugue n.
|
|
474 |
Music |
aynı anda hem mikrofona verilen sesleri hem de önceden kaydedilmiş müziği çalan bir makine |
karaoke machine n.
|
|
475 |
Music |
akort oluşturmak için aynı anda çalınan iki veya daha fazla nota |
harmony n.
|
|
476 |
Music |
bagetle davulun kasnağı ve derisine aynı anda vurarak çıkarılan keskin ses |
rimshot n.
|
|
477 |
Music |
bir oktav aralıklı tuş veya pedalların aynı anda çalınmasını sağlayan mekanizma |
octave coupler n.
|
|
478 |
Music |
tüm şarkıcıların aynı anda farklı şarkılar söyledikleri konser |
dutch concert n.
|
|
479 |
Music |
iki yüksek sesli nota aynı anda çalındığında duyulan ses |
combination tone n.
|
|
480 |
Music |
iki yüksek sesli nota aynı anda çalındığında duyulan ses |
resultant tone n.
|
|
481 |
Music |
iki teli durdurarak aynı anda iki nota çalma |
double stopping n.
|
|
482 |
Music |
notanın ve kromatik değişikliğinin aynı anda veya art arda ortaya çıkması |
cross relation n.
|
|
483 |
Music |
(telli çalgıda) aynı anda birkaç ses çıkarmak |
double stop v.
|
|
484 |
Music |
(telli çalgıda) aynı anda birkaç ses üretmek |
double stop v.
|
|
485 |
Music |
yayı iki telin üzerinden çekerek aynı anda (iki nota) çalmak |
double-stop v.
|
|
486 |
Music |
birbiriyle birleşik olup aynı anda çalınarak ses çıkarılan (nefesli çalgı) |
double-reed adj.
|
|
Cinema |
|
487 |
Cinema |
görüntü ve sesin aynı anda çekildiği ve sesin ayrıca bir manyetik bant üzerine kaydedildiği sistem |
double-system sound recording n.
|
|
Photography |
|
488 |
Photography |
(kameraya aynı anda yerleştirmek için) istiflenmiş ayrı fotoğraf filmleri |
pack n.
|
|
Printery |
|
489 |
Printery |
renklendirme kağıtlarını ince beyaz kağıtlara sararak üzerindeki işaretlerin kopya kalemi veya daktilo ile aktarıldığı, birden fazla kopyanın aynı anda yapılmasını sağlayan bir metot |
manifold writing n.
|
|
490 |
Printery |
görme engelliler için tasarlanmış olan kabartmalı yazı ile sıradan yazıyı aynı anda üreten bir cihaz |
diplograph n.
|
|
Archaic |
|
491 |
Archaic |
aynı anda atılan kurşunlar |
platoon n.
|
|
492 |
Archaic |
aynı anda gerçekleşmek |
tryst [scottish] v.
|
|
Engineering |
|
493 |
Engineering |
farklı mimariye sahip birden fazla ürünün etkileşimi ve aynı anda çalışması |
interoperation n.
|
|
494 |
Engineering |
aynı anda hem radyo hem de ses frekans amplifikatörü olarak çalışan bir amplifikatör tüpüne sahip (aygıt) |
reflex adj.
|
|
495 |
Engineering |
bitlerin aynı anda farklı kanallarca iletildiği bilgisayar bağlantısı ile ilgili |
parallel adj.
|
|
496 |
Engineering |
(bilgisayar bağlantısı) aynı anda farklı kanallarca bitleri ileten |
parallel adj.
|
|
Entomology |
|
497 |
Entomology |
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket ettirerek yürüme |
tripodic walk n.
|
|
498 |
Entomology |
aynı anda su yüzüne çıkan olgun böceklerin oluşturduğu grup |
hatch n.
|
|
499 |
Entomology |
aynı anda su yüzüne çıkan kanatlı böceklerin oluşturduğu grup |
hatch n.
|
|
500 |
Entomology |
vücudun bir tarafındaki iki bacağı ile diğer tarafındaki bir bacağı aynı anda hareket eden |
tripodic adj.
|
|