Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Synonyms
Sentences
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
Resources
About Us
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English Sentences
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
Hide
Details
Clear
History :
su kesimi
o kadar da (bir şey) değil
zero point entropy
geçmişte yürürlüğü olan kanun
blink
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
History
Sentences
Meanings of
"blink"
in Turkish English Dictionary : 57 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
blink
n.
yanıp sönen
It's minus six outside and the heating's on the
blink.
Dışarısı eksi altı ve kaloriferler
yanıp sönüyor.
More Sentences
2
General
blink
v.
gözlerini kırpıştırmak
We are
blinking
our eyes.
Gözlerimizi kırpıştırıyoruz.
More Sentences
3
General
blink
v.
kırpmak
Dan didn't even
blink.
Dan gözünü bile
kırpmamış.
More Sentences
4
General
blink
n.
pırıltı
5
General
blink
n.
bakış
6
General
blink
n.
gözünü kırpıştırma
7
General
blink
n.
ışıltı
8
General
blink
n.
parıltı
9
General
blink
n.
göz kırpma
10
General
blink
n.
nazar
11
General
blink
n.
yanıp sönme
12
General
blink
n.
bir saniye (içinde)
13
General
blink
n.
(mecazi anlamda) göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre
14
General
blink
n.
geyiklerin geçtiği yola konan dallar
15
General
blink
v.
ışıldamak
16
General
blink
v.
parlamak
17
General
blink
v.
pırıldamak
18
General
blink
v.
göz yummak
19
General
blink
v.
yanıp sönmek (ışık)
20
General
blink
v.
kaçınmak
21
General
blink
v.
titreşerek parlamak
22
General
blink
v.
yanıp sönmek
23
General
blink
v.
göz kırpmak
24
General
blink
v.
kırpıştırmak
25
General
blink
v.
göz kırpıştırmak
26
General
blink
v.
(göz) kırpmak
27
General
blink
v.
görmezlikten gelmek
28
General
blink
v.
(gözlerini kırpıştırarak) hayretler içinde bakmak
29
General
blink
v.
aralıklı bir şekilde ışık vermek
30
General
blink
v.
geri adım atmak
31
General
blink
v.
yüzleşmeyi reddetmek
32
General
blink
v.
kabullenmemek
33
General
blink
v.
(mesa) fenerle iletmek
34
General
blink
v.
gözlerini kısarak bakmak
35
General
blink
v.
gözünü silmek
36
General
blink
v.
(yanlışa, hataya, adaletsizliğe) gözünü kapatmak
37
General
blink
v.
belli belirsiz parlamak
38
General
blink
v.
loş bir şekilde parlamak
39
General
blink
v.
farkında olmak
40
General
blink
v.
kabullenmek
41
General
blink
v.
kabul etmek
42
General
blink
v.
(ışık) yanıp söndürmek
43
General
blink
v.
uzak durmak
44
General
blink
v.
sakınmak
45
General
blink
v.
atlatmak
46
General
blink
adj.
alışkanlıkla göz kırpan
Colloquial
47
Colloquial
blink
n.
k-pop müzik grubu blackpink'in hayran kitlesi
Technical
48
Technical
blink
v.
(hiperbolik) yanıt oluşturabilecek en küçük hareketi yapmak
Computer
49
Computer
blink
n.
yansön
Automotive
50
Automotive
blink
v.
yanıp sönmek
Traffic
51
Traffic
blink
v.
arabadan selektör yapmak
Gastronomy
52
Gastronomy
blink
v.
(süt, bira) hafifçe ekşimek
Marine Biology
53
Marine Biology
blink
n.
kolyozdan daha küçük yavru veya gelişmemiş uskumru
Geography
54
Geography
blink
n.
buz parıltısı
55
Geography
blink
n.
buz parıltısı yansıması
56
Geography
blink
n.
açık denizde ışık yansımaması nedeniyle gökyüzünün ufuk hizasındaki karanlık görünmesi
Meteorology
57
Meteorology
blink
n.
kar yansıması nedeniyle bulutun altında oluşan beyaz parlaklık
Meanings of
"blink"
with other terms in English Turkish Dictionary : 109 result(s)
Category
English
Turkish
Speaking
1
Speaking
don't blink
expr.
gözünü kırpma
Don't blink
if you don't want to miss out.
Kaçırmak istemiyorsan
gözünü kırpma.
More Sentences
Slang
2
Slang
on the blink
adj.
doğru düzgün çalışmayan
The TV is
on the blink.
Televizyon
doğru düzgün çalışmıyor.
More Sentences
General
3
General
blink of an eye
n.
göz kırpma
4
General
blink microscope
n.
pırıldaklı mikroskop
5
General
blink [dialect]
n.
hafif ekşi süt
6
General
blink of an eye
n.
göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre
7
General
blink of an eye
n.
bir an
8
General
blink eyes
v.
kırpıştırmak
9
General
blink at
v.
göz atmak
10
General
blink at
v.
şaşırmak
11
General
blink at
v.
hayret etmek
12
General
blink at
v.
göz yummak
13
General
happen in a blink
v.
göz açıp kapayıncaya kadar olmak
14
General
blink at
v.
görmezlikten gelmek
15
General
blink (at)
v.
şaşırmak
16
General
blink (at)
v.
korkutulmak
17
General
blink [obsolete]
v.
(süt, bira) ekşitmek
18
General
blink [scotland]
v.
kem gözle bakarak büyülemek
19
General
blink (away)
v.
bildiğini reddetmek
20
General
blink (away)
v.
geçiştirmek
21
General
blink (away)
v.
görmezden gelmek
22
General
blink [scotland]
v.
kandırmak
23
General
blink [scotland]
v.
aldatmak
24
General
blink-eyed
adj.
alışkanlıkla göz kırpan
Phrasals
25
Phrasals
blink away
v.
gözleri kırpıştırarak silmek
26
Phrasals
blink at (something)
v.
(bir şeye/şeyde) göz kırpıştırmak
27
Phrasals
blink at (something)
v.
(bir şey) gözünü almak
28
Phrasals
blink at (something)
v.
(bir şeye) göz yummak
29
Phrasals
blink at (something)
v.
(bir şeyi) görmezlikten gelmek
30
Phrasals
blink at (something)
v.
(bir şeyi) göz ardı etmek
31
Phrasals
blink at (something)
v.
(bir şeye) aldırmamak
Colloquial
32
Colloquial
be on the blink
v.
arıza vermek
33
Colloquial
be on the blink
v.
arıza yapmak
34
Colloquial
be on the blink
v.
arızalanmak
35
Colloquial
be on the blink
v.
bozulmak
36
Colloquial
be on the blink
v.
düzgün çalışmamak
37
Colloquial
be on the blink
v.
çalışmamak
38
Colloquial
blink the fact
v.
göz ardı etmek
39
Colloquial
blink the fact
v.
görmezden gelmek
40
Colloquial
blink at
v.
şoke olmak
41
Colloquial
blink at
v.
şaşkınlıklara düşmek
42
Colloquial
blink at
v.
şaşırmak
43
Colloquial
blink-and-you-miss-it
adv.
göz açıp kapayıncaya kadar
44
Colloquial
blink-and-you-miss-it
adv.
bir anlık
45
Colloquial
blink-and-you-miss-it
adv.
birdenbire
46
Colloquial
blink-and-you-miss-it
adv.
ansızın
47
Colloquial
blink-and-you-miss-it
adv.
apansızın
48
Colloquial
in the blink of an eye
expr.
çabucak
49
Colloquial
in the blink of an eye
expr.
göz açıp kapayıncaya kadar
Idioms
50
Idioms
blink one's tears back
v.
ağlamamaya çalışmak
51
Idioms
blink one's tears back
v.
gözyaşlarını tutmak
52
Idioms
be on the blink
v.
(makine) arızalı olmak
53
Idioms
be on the blink
v.
(makine) bozuk olmak
54
Idioms
go on the blink
v.
(makine vb) bozulmak
55
Idioms
go on the blink
v.
(makine vb) arıza yapmak
56
Idioms
blink back tears
v.
ağlamamaya çalışmak
57
Idioms
blink back tears
v.
gözyaşlarını tutmak
58
Idioms
blink tears back
v.
ağlamamaya çalışmak
59
Idioms
blink tears back
v.
gözyaşlarını tutmak
60
Idioms
on the blink
expr.
arızalı
61
Idioms
on the blink
expr.
bozuk
62
Idioms
in the blink of an eye
expr.
göz açıp kapayana kadar
63
Idioms
blink-and-you-miss-it
expr.
kaşla göz arasında
64
Idioms
before (one) can blink
expr.
göz açıp kapayıncaya kadar
65
Idioms
before (one) can blink
expr.
kaşla göz arasında
Speaking
66
Speaking
before somebody could blink
expr.
göz açıp kapayıncaya kadar
67
Speaking
don't blink
expr.
gözünü yumma
Computer
68
Computer
cursor blink rate
n.
imleç yanıp sönme hızı
69
Computer
blink rate
n.
yanıp sönme hızı
70
Computer
blink rate
n.
yanıp sönme oranı
71
Computer
cursor blink fast
expr.
imlecin yanıp sönmesi hızlı
72
Computer
cursor blink slow
expr.
imlecin yanıp sönmesi yavaş
Medical
73
Medical
blink reflex
n.
göz kırpma refleksi
Anatomy
74
Anatomy
eye blink
n.
göz kırpma refleksi
Psychology
75
Psychology
blink rate
n.
göz kırpma oranı
Optics
76
Optics
blink microscope
n.
pırıldaklı mikroskop
Gastronomy
77
Gastronomy
blink beer
n.
keskin bira
Geography
78
Geography
land blink
n.
karla kaplı arktik bölgelere denizden bakıldığında atmosferde görülen özel bir parlaklık
Meteorology
79
Meteorology
ice blink
n.
buz parıltısı
Military
80
Military
ice blink
n.
buz yansıma pırıltısı
Slang
81
Slang
be on the blink
v.
sarhoş olmak
82
Slang
be on the blink
v.
kafayı bulmak
83
Slang
be on the blink
v.
leyla olmak
84
Slang
be on the blink
v.
(içip) pilot olmak
85
Slang
be on the blink
v.
sarhoş olmak
86
Slang
be on the blink
v.
kafası iyi olmak
87
Slang
be on the blink
v.
kafası güzel olmak
88
Slang
on the blink
adj.
sarhoş
89
Slang
on the blink
adj.
kafayı bulmuş
90
Slang
on the blink
adj.
leyla olmuş
91
Slang
on the blink
adj.
bozuk
92
Slang
on the blink
adj.
arızalı
93
Slang
on the blink
adj.
haşat
94
Slang
on the blink
adj.
haşatı/turşusu çıkmış
95
Slang
on the blink
adj.
haşat/turşu olmuş
96
Slang
on the blink
adj.
sarhoş
97
Slang
on the blink
adj.
zom
98
Slang
on the blink
adj.
küfelik
99
Slang
on the blink
adj.
jüt
100
Slang
on the blink
adj.
pilot
101
Slang
on the blink
adj.
körkütük
102
Slang
on the blink
adj.
dut
103
Slang
on the blink
adj.
fitil
104
Slang
on the blink
adj.
küp
105
Slang
on the blink
adj.
zilzurna
106
Slang
on the blink
expr.
arızalı
107
Slang
on the blink
expr.
doğru dürüst çalışmayan
108
Slang
on the blink
expr.
(televizyon vb) bozuk
British Slang
109
British Slang
on the blink
expr.
bozuk (makine)
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of blink
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy