kabul etmek

Meanings of "kabul etmek" in English Turkish Dictionary : 145 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	kabul etmek	acknowledge v.
I acknowledge that the European Ombudsman's mandate is limited. Avrupa Ombudsmanının yetkilerinin sınırlı olduğunu kabul ediyorum. More Sentences
2	Common Usage	kabul etmek	accept v.
Of the 32 amendments the Commission can accept 20 amendments in full, in part, or in principle. Komisyon 32 değişiklikten 20'sini tamamen, kısmen ya da prensip olarak kabul edebilir. More Sentences
3	Common Usage	kabul etmek	admit v.
I would remind everyone that we are admitting around 100 million people to the Union at one time. Herkese tek seferde yaklaşık 100 milyon kişiyi Birliğe kabul ettiğimizi hatırlatmak isterim. More Sentences
4	Common Usage	kabul etmek	approve v.
On behalf of the Commission, I can approve all the compromise amendments adopted by the Committee on Industry. Komisyon adına Sanayi Komisyonu tarafından kabul edilen tüm uzlaşma değişikliklerini onaylayabilirim. More Sentences
5	Common Usage	kabul etmek	agree v.
If he does agree, will he do something about it? Eğer kabul ederse, bu konuda bir şeyler yapacak mı? More Sentences
General
6	General	kabul etmek	accede to v.
For a country to accede to it, there are clear criteria that must be fulfilled. Bir ülkenin bunu kabul edebilmesi için yerine getirilmesi gereken açık kriterler vardır. More Sentences
7	General	kabul etmek	agree v.
The Commission agrees, for example, with the proposal for an amendment tabled by the rapporteur on this issue. Komisyon, örneğin, sözcü tarafından bu konuda sunulan değişiklik önerisini kabul etmektedir. More Sentences
8	General	kabul etmek	approve v.
Do you approve of this? Bunu kabul ediyor musun? More Sentences
9	General	kabul etmek	agree to v.
I hope the House will agree to provide this urgent and desperately needed support. Umarım Meclis bu acil ve umutsuzca ihtiyaç duyulan desteği sağlamayı kabul eder. More Sentences
10	General	kabul etmek	allow v.
Allow me to address the amendments with which the Commission cannot agree. İzninizle Komisyon'un kabul edemeyeceği değişikliklere değinmek istiyorum. More Sentences
11	General	kabul etmek	own v.
She eventually owned that I was right. Sonunda haklı olduğumu kabul etti. More Sentences
12	General	kabul etmek	recognize v.
To recognize that it is normal to feel overwhelmed as a new mother is crucial. Yeni bir anne olarak bunalmış hissetmenin normal olduğunu kabul etmek çok önemlidir. More Sentences
13	General	kabul etmek	confess v.
I must confess that I snore. Horladığımı kabul ediyorum. More Sentences
14	General	kabul etmek	consent v.
From that perspective I can now, in contrast to 3 May, consent to support for Macedonia. Bu açıdan bakıldığında, 3 Mayıs'ın aksine, Makedonya'ya destek vermeyi kabul edebilirim. More Sentences
15	General	kabul etmek	concede v.
The accountant would not concede the mistake. Muhasebeci hatayı kabul etmedi. More Sentences
16	General	kabul etmek	say yes v.
Some feckless person in the Commission foolishly said yes, a 250 mg limit would be acceptable. Komisyon'daki bazı beceriksiz kişiler aptalca bir şekilde evet, 250 mg'lık bir sınır kabul edilebilir dedi. More Sentences
17	General	kabul etmek	take v.
If you can take that on board, then I think we can have a reasonable dialogue with each other. Eğer bunu kabul ederseniz, birbirimizle makul bir diyalog kurabileceğimizi düşünüyorum. More Sentences
18	General	kabul etmek	go along with v.
Last but not least, we can go along with what has been negotiated. Son olarak müzakere edilenleri kabul edebiliriz. More Sentences
19	General	kabul etmek	acquiesce v.
He acquiesced in his father's decision. Babasının kararını kabul etti. More Sentences
20	General	kabul etmek	assent to v.
Until that time there is simply no question of us being able to assent to it. O zamana kadar bunu kabul etmemiz söz konusu olamaz. More Sentences
21	General	kabul etmek	accept v.
The Council did not accept this at second reading. Konsey ikinci oturumda bunu kabul etmedi. More Sentences
22	General	kabul etmek	accede v.
If the free part of the island accedes, Cyprus will be partitioned. Adanın özgür kısmı kabul ederse Kıbrıs bölünecektir. More Sentences
23	General	kabul etmek	adopt v.
We shall adopt in committee the report on the directive's application between now and the end of the year. Direktifin uygulanmasına ilişkin raporu komitede şimdi ve yılsonu arasında kabul edeceğiz. More Sentences
24	General	kabul etmek	grant v.
I grant you that he's a nice and trustworthy man, but I'm not ready to start dating again. Kabul ediyorum ki o kibar ve güven veren bir adam fakat ben yeniden birileriyle çıkmaya hazır değilim. More Sentences
25	General	kabul etmek	deem v.
These operate outside Community waters and are deemed the most advanced in the world. Bunlar Topluluk suları dışında faaliyet göstermekte ve dünyanın en gelişmişleri olarak kabul edilmektedir. More Sentences
26	General	kabul etmek	regard v.
In that regard, our rapporteurs have produced a balanced compromise that everyone can live with. Bu bağlamda, raportörlerimiz herkesin kabul edebileceği dengeli bir uzlaşma üretmişlerdir. More Sentences
27	General	kabul etmek	recognise v.
Firstly, we should recognise that Europol did not appear out of thin air. İlk olarak, Europol'ün yoktan var olmadığını kabul etmeliyiz. More Sentences
28	General	kabul etmek	regard v.
In that regard, our rapporteurs have produced a balanced compromise that everyone can live with. Bu bağlamda raportörlerimiz herkesin kabul edebileceği dengeli bir uzlaşı ortaya koymuşlardır. More Sentences
29	General	kabul etmek	give v.
The teacher gave way to the students' demand. Öğretmen öğrencilerin talebini kabul etti. More Sentences
Trade/Economic
30	Trade/Economic	kabul etmek	acknowledge v.
But there are two needs which we all acknowledge. Ancak hepimizin kabul ettiği iki ihtiyaç vardır. More Sentences
31	Trade/Economic	kabul etmek	agree v.
If those who tabled the amendment agree, I can accept the addition to the text. Değişiklik önergesini verenler kabul ederse metne yapılan eklemeyi kabul edebilirim. More Sentences
32	Trade/Economic	kabul etmek	admit v.
The Court of Auditors itself admits that even the current Member States leave a great deal to be desired on this score. Sayıştay'ın kendisi de mevcut Üye Devletlerin bile bu konuda arzulanan çok şey bıraktığını kabul etmektedir. More Sentences
33	Trade/Economic	kabul etmek	endorse v.
My group endorses the reintroduction of the amendments adopted by Parliament at first reading stage. Grubum, Parlamento tarafından ilk okuma aşamasında kabul edilen değişikliklerin yeniden sunulmasını desteklemektedir. More Sentences
Law
34	Law	kabul etmek	accede v.
If the free part of the island accedes, Cyprus will be partitioned. Eğer adanın özgür kısmı kabul ederse, Kıbrıs bölünecektir. More Sentences
35	Law	kabul etmek	admit v.
Moreover, we must admit that we cannot regulate with 25 Member States in the same way as we have up to now. Ayrıca, 25 Üye Devlet ile bugüne kadar olduğu gibi aynı şekilde düzenleme yapamayacağımızı da kabul etmeliyiz. More Sentences
36	Law	kabul etmek	adopt v.
I would really advise against adopting these amendments in the strongest terms. Bu değişikliklerin kabul edilmemesini en güçlü şekilde tavsiye ederim. More Sentences
37	Law	kabul etmek	accept v.
One has to accept that this will be evaluated in different ways. Bunun farklı şekillerde değerlendirileceğini kabul etmek gerekir. More Sentences
Politics
38	Politics	kabul etmek	adopt v.
This is a codecision procedure and we shall be adopting a text after just one reading. Bu bir kod karar prosedürüdür ve bir metni sadece bir kez okuduktan sonra kabul edeceğiz. More Sentences
Technical
39	Technical	kabul etmek	acknowledge v.
Is the United States claiming a separate role in the world and do we acknowledge that role, yes or no? Amerika Birleşik Devletleri dünyada ayrı bir rol mü talep ediyor ve biz bu rolü kabul ediyor muyuz, evet mi hayır mı? More Sentences
40	Technical	kabul etmek	consist of v.
I believe that the crucial issue facing us consists of recognising the advantages of the Schengen Information System. Önümüzdeki en önemli meselenin Schengen Bilgi Sisteminin avantajlarını kabul etmek olduğuna inanıyorum. More Sentences
41	Technical	kabul etmek	adopt v.
I therefore appeal to you to adopt our proposals as a matter of urgency. Bu nedenle önerilerimizi ivedilikle kabul etmeniz için size çağrıda bulunuyorum. More Sentences
42	Technical	kabul etmek	assume v.
You should assume that email messages aren't private. E-posta mesajlarının mahrem olmadığını kabul etmelisiniz. More Sentences
43	Technical	kabul etmek	consider v.
I consider this to be unacceptable. Bunun kabul edilemez olduğunu düşünüyorum. More Sentences
44	Technical	kabul etmek	admit v.
However, we should admit that the net that is supposed to catch them is yet to be put in place. Bununla birlikte, onları yakalaması beklenen ağın henüz yerine oturtulmadığını da kabul etmeliyiz. More Sentences
General
45	General	kabul etmek	fall in with v.
46	General	kabul etmek	postulate v.
47	General	kabul etmek	come to terms with v.
48	General	kabul etmek	see v.
49	General	kabul etmek	settle for v.
50	General	kabul etmek	favour v.
51	General	kabul etmek	enrol v.
52	General	kabul etmek	embrace v.
53	General	kabul etmek	give in v.
54	General	kabul etmek	regard as v.
55	General	kabul etmek	turn thumbs up on v.
56	General	kabul etmek	sustain v.
57	General	kabul etmek	be sold on v.
58	General	kabul etmek	avow oneself v.
59	General	kabul etmek	thole v.
60	General	kabul etmek	favor v.
61	General	kabul etmek	have v.
62	General	kabul etmek	hold v.
63	General	kabul etmek	receive somebody v.
64	General	kabul etmek	take in v.
65	General	kabul etmek	take something on v.
66	General	kabul etmek	assent v.
67	General	kabul etmek	daybreak v.
68	General	kabul etmek	fall in with somebody v.
69	General	kabul etmek	defer to v.
70	General	kabul etmek	defer v.
71	General	kabul etmek	presume v.
72	General	kabul etmek	ok v.
73	General	kabul etmek	permit v.
74	General	kabul etmek	provide with acceptance v.
75	General	kabul etmek	congree v.
76	General	kabul etmek	enroll v.
77	General	kabul etmek	acknow v.
78	General	kabul etmek	recognosce [obsolete] v.
79	General	kabul etmek	allow of v.
80	General	kabul etmek	be acknown v.
81	General	kabul etmek	be aknow v.
82	General	kabul etmek	underfong [obsolete] v.
83	General	kabul etmek	let v.
84	General	kabul etmek	engage v.
85	General	kabul etmek	jump v.
86	General	kabul etmek	establish v.
87	General	kabul etmek	beknow v.
88	General	kabul etmek	beteela [obsolete] v.
89	General	kabul etmek	matriculate [obsolete] v.
90	General	kabul etmek	blink v.
91	General	kabul etmek	harbour v.
92	General	kabul etmek	homologate v.
93	General	kabul etmek	yes v.
94	General	kabul etmek	gibe v.
95	General	kabul etmek	condescend [obsolete] v.
96	General	kabul etmek	consign [obsolete] v.
97	General	kabul etmek	inlet v.
98	General	kabul etmek	inroll [obsolete] v.
99	General	kabul etmek	intromit v.
100	General	kabul etmek	sign v.
101	General	kabul etmek	fortify v.
102	General	kabul etmek	bear v.
Phrasals
103	Phrasals	kabul etmek	let in v.
104	Phrasals	kabul etmek	stand together v.
105	Phrasals	kabul etmek	let on v.
106	Phrasals	kabul etmek	close with v.
107	Phrasals	kabul etmek	take with [scottish] v.
108	Phrasals	kabul etmek	admit into v.
109	Phrasals	kabul etmek	take up v.
110	Phrasals	kabul etmek	latch on v.
111	Phrasals	kabul etmek	break down v.
112	Phrasals	kabul etmek	go along v.
113	Phrasals	kabul etmek	come to [dialect] v.
114	Phrasals	kabul etmek	concur (in) v.
Colloquial
115	Colloquial	kabul etmek	take it v.
116	Colloquial	kabul etmek	come clean v.
117	Colloquial	kabul etmek	give one the ok v.
118	Colloquial	kabul etmek	give the ok v.
119	Colloquial	kabul etmek	give somebody okay v.
120	Colloquial	kabul etmek	give somebody the ok v.
121	Colloquial	kabul etmek	low [us] v.
Idioms
122	Idioms	kabul etmek	become reconciled with (someone or something) v.
123	Idioms	kabul etmek	allow as how [us] v.
124	Idioms	kabul etmek	give a thumbs up v.
125	Idioms	kabul etmek	give somebody the ok v.
126	Idioms	kabul etmek	give somebody the okay v.
127	Idioms	kabul etmek	look past v.
128	Idioms	kabul etmek	turn thumbs up v.
Trade/Economic
129	Trade/Economic	kabul etmek	receive v.
130	Trade/Economic	kabul etmek	enact v.
131	Trade/Economic	kabul etmek	ratify v.
Law
132	Law	kabul etmek	acknow v.
133	Law	kabul etmek	assent v.
134	Law	kabul etmek	acquiesce v.
135	Law	kabul etmek	concur v.
Politics
136	Politics	kabul etmek	receive v.
Technical
137	Technical	kabul etmek	yield v.
Food Engineering
138	Food Engineering	kabul etmek	presume v.
Archaic
139	Archaic	kabul etmek	aknow v.
140	Archaic	kabul etmek	immit v.
141	Archaic	kabul etmek	fay v.
Slang
142	Slang	kabul etmek	wear [uk] v.
143	Slang	kabul etmek	buy v.
144	Slang	kabul etmek	swipe right v.
British Slang
145	British Slang	kabul etmek	fess up v.

Meanings of "kabul etmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	kabul etmek (bir şeyin doğru olduğunu)	yield v.
The EU will then have to yield to the terms imposed by Poland, the last country to resist acceptance. Bu durumda AB, kabul etmemekte direnen son ülke olan Polonya'nın dayattığı şartlara boyun eğmek zorunda kalacaktır. More Sentences
2	General	gerçekleri kabul etmek	accept the facts v.
You have to accept the fact that there is no acquis communautaire on nuclear safety. Nükleer güvenlik konusunda bir müktesebat olmadığı gerçeğini kabul etmek zorundasınız. More Sentences
3	General	yanıldığını kabul etmek	stand corrected v.
I stand corrected. Yanıldığımı kabul ediyorum. More Sentences
4	General	suçu kabul etmek	plead guilty v.
Just that I should plead guilty and be done with it. Sadece suçumu kabul edip bu işi bitirmeliyim. More Sentences
5	General	teklifi kabul etmek	accept the proposal v.
We knew that the Council would not perhaps accept the proposal. Konsey'in bu teklifi kabul etmeyebileceğini biliyorduk. More Sentences
6	General	teklifi kabul etmek	accept the offer v.
I plan to accept the offer from that company to become their marketing department's manager. O şirketten gelen pazarlama departmanı yöneticisi olma teklifini kabul etmeyi planlıyorum. More Sentences
7	General	sorumluluk kabul etmek	accept responsibility v.
I am aware of the fact and accept responsibility for it. Bu gerçeğin farkındayım ve bunun sorumluluğunu kabul ediyorum. More Sentences
8	General	suçu kabul etmek	admit guilt v.
Sami admitted guilt. Sami suçunu kabul etti. More Sentences
9	General	oybirliğiyle kabul etmek	unanimously accept v.
I therefore recommend that we unanimously accept the offer of conciliation when we vote tomorrow. Bu nedenle yarın yapacağımız oylamada uzlaşma teklifini oybirliğiyle kabul etmemizi öneriyorum. More Sentences
10	General	yenilgiyi kabul etmek	admit defeat v.
Tom admitted defeat. Tom yenilgiyi kabul etti. More Sentences
11	General	hediyeyi kabul etmek	accept the gift v.
I told Tom Mary wouldn't accept the gift. Tom'a Mary'nin hediyeyi kabul etmeyeceğini söyledim. More Sentences
12	General	(bir yere) kabul etmek	receive v.
A second observation pertains to the aid to those countries that receive large groups of refugees. İkinci bir gözlem ise büyük mülteci gruplarını kabul eden ülkelere yapılan yardımlarla ilgilidir. More Sentences
13	General	(hastane) hastayı kabul etmek	admit v.
We've just admitted a patient. Az önce bir hastayı kabul ettik. More Sentences
14	General	ziyaretçi kabul etmek	receive visitors v.
Tom isn't yet ready to receive visitors. Tom henüz ziyaretçi kabul etmeye hazır değil. More Sentences
15	General	(ziyaretçi vb.) kabul etmek	receive v.
She was in a terrible accident but felt well enough to receive visitors. Korkunç bir kaza geçirmişti ancak ziyaretçi kabul edebilecek kadar iyi hissediyordu. More Sentences
16	General	(olarak) kabul etmek	reckon v.
These fountain pens are reckoned to be the best. Bu dolma kalemler en iyisi olarak kabul edilir. More Sentences
17	General	suçu kabul etmek	plead v.
I plead not guilty. Suçu kabul etmiyorum. More Sentences
Phrasals
18	Phrasals	yenilgiyi kabul etmek	throw in v.
Don't throw in the towel. Yenilgiyi kabul etmeyin. More Sentences
19	Phrasals	(bir şeyi) kabul etmek	confess to (someone or something) v.
Do you want me to confess to the murder? Cinayeti kabul etmemi mi istiyorsunuz? More Sentences
20	Phrasals	(bir şeyi bir şey olarak) kabul etmek	accept (something) as (something) v.
I have a serious problem with one of the central points of this resolution which we cannot accept as it stands. Bu kararın ana noktalarından biriyle ilgili ciddi bir sorunum var ve bu haliyle kabul etmemiz mümkün değil. More Sentences
21	Phrasals	(birini) kabul etmek	admit (one) to (something or some place) v.
This showed that it is possible to admit to a mistake and then change the rules. Bu, bir hatayı kabul etmenin ve ardından kuralları değiştirmenin mümkün olduğunu gösterdi. More Sentences
Idioms
22	Idioms	suçu kabul etmek	plead guilty to v.
Tom pleaded guilty to armed robbery. Tom silahlı soygun suçunu kabul etti. More Sentences
Common Usage
23	Common Usage	doğruluğunu kabul etmek	acknowledge v.
24	Common Usage	üyeliğe kabul etmek	affiliate v.
General
25	General	kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğme	nid-nod n.
26	General	kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğme	niddle-noddle n.
27	General	değişiklikleri ve yeni fikirleri kabul etmek istemeyen kimse	conservativist n.
28	General	kişinin kabul etmek istemediği aşikar bir gerçeğe ulaşmaktan kaçınmak için dolambaçlı düşünmeye başvurması eylemi	mental gymnastics n.
29	General	kanun koymak veya kabul etmek	enact v.
30	General	meydan okuyanın çağrısını kabul etmek	take up the gauntlet v.
31	General	yurttaşlığa kabul etmek	naturalize v.
32	General	misafir olarak kabul etmek	have as a guest v.
33	General	kabul etmek (bir dini)	embrace v.
34	General	doğru olduğunu kabul etmek (hakim bir şeyin)	sustain v.
35	General	yenilgiyi kabul etmek	strike one's flag v.
36	General	kabul etmek zorunda kalmak	concede v.
37	General	sevilmeyen birinde olumlu bir niteliğin olduğunu kabul etmek	credit someone with v.
38	General	baştan kabul etmek	accept in advance v.
39	General	baştan kabul etmek	approve in advance v.
40	General	kabul etmek (işi)	take on v.
41	General	kanun tasarısını kabul etmek	pass a bill v.
42	General	üyeliğe vb kabul etmek	enfranchise v.
43	General	mağlubiyeti kabul etmek	admit defeat v.
44	General	işi kabul etmek	give in charge v.
45	General	üyeliğe kabul etmek	initiate v.
46	General	eşit kabul etmek	bracket v.
47	General	kabul etmek (bir gerçeği)	acknowledge v.
48	General	evlatlığa kabul etmek	adopt a child v.
49	General	birinin teklifini kabul etmek	take someone up on his offer v.
50	General	yenilgiyi kabul etmek	throw in the towel v.
51	General	törenle üyeliğe kabul etmek	initiate into v.
52	General	yenilgiyi kabul etmek	throw in the sponge v.
53	General	uyrukluğa kabul etmek	endenisen v.
54	General	istemeyerek gitmek veya kabul etmek	drag one's heels v.
55	General	memnuniyetle kabul etmek	embrace v.
56	General	birşeyi kaybedeceğini kabul etmek	kiss good bye to something v.
57	General	tekrar kabul etmek	readmit v.
58	General	olarak kabul etmek	consider of v.
59	General	bir ricayı kabul etmek	grant a request v.
60	General	kabul etmek (bir teklifi)	embrace v.
61	General	kutsayarak kiliseye üye olarak kabul etmek	confirm v.
62	General	postulat olarak kabul etmek	postulate v.
63	General	hiç karşı gelmeden bir şeyi kabul etmek	take something lying down v.
64	General	tekrar öğrenciliğe kabul etmek	readmit v.
65	General	vatandaşlığa kabul etmek	naturalize v.
66	General	tekrar üyeliğe kabul etmek	readmit v.
67	General	esas kabul etmek	predicate something on v.
68	General	hemen kabul etmek	snap up v.
69	General	aziz kabul etmek	saint v.
70	General	yabancı uyrukluğa kabul etmek	endenizen v.
71	General	güçlükle kabul etmek (sevmediği bir şeyi)	come to terms with v.
72	General	esas kabul etmek	base on v.
73	General	peşinen kabul etmek	approve in advance v.
74	General	yabancı uyrukluğa kabul etmek	endenisen v.
75	General	birinin teklifini kabul etmek	take someone up on her offer v.
76	General	bir şeyi sorgusuz sualsiz kabul etmek	take it for granted v.
77	General	uyrukluğa kabul etmek	endenizen v.
78	General	kutsal olarak kabul etmek	enshrine v.
79	General	birinin önerisini kabul etmek	take up on v.
80	General	(işi) kabul etmek	take on v.
81	General	biriyle oyun oynamayı kabul etmek	take someone on v.
82	General	üyeliğe kabul etmek	enfranchise v.
83	General	yasa tasarısını kabul etmek	pass a bill v.
84	General	oybirliği ile kabul etmek	accept unanimously v.
85	General	işe kabul etmek	employ v.
86	General	vatandaşlığa kabul etmek	naturalise v.
87	General	davayı kabul etmek	accept a case v.
88	General	delil olarak kabul etmek	consider as an evidence v.
89	General	daveti kabul etmek	accept an invitation v.
90	General	delil olarak kabul etmek	accept as an evidence v.
91	General	doğru olduğunu kabul etmek	accept the correctness of something v.
92	General	doğru olduğunu kabul etmek	accept the trueness of something v.
93	General	varlığını kabul etmek	hypostatise v.
94	General	varlığını kabul etmek	hypostatize v.
95	General	varlığını kabul etmek	hypostasise v.
96	General	varlığını kabul etmek	hypostasize v.
97	General	işe kabul etmek	accept one's job application v.
98	General	başvuruyu kabul etmek	accept an application v.
99	General	hastaneye kabul etmek	admit someone to hospital v.
100	General	başvuruyu kabul etmek	grant application v.
101	General	olduğu gibi kabul etmek	accept as is v.
102	General	önceden kabul etmek	agree beforehand v.
103	General	peşinen kabul etmek	preaccept v.
104	General	misafir kabul etmek	greet the guest v.
105	General	önceden kabul etmek	preaccept v.
106	General	önceden kabul etmek	accept in advance v.
107	General	misafir kabul etmek	welcome the guest v.
108	General	önceden kabul etmek	consent in advance v.
109	General	yazı ile kabul etmek	agree by writing v.
110	General	evlilik teklifini kabul etmek	accept one's proposal v.
111	General	evlenme teklifini kabul etmek	accept one's proposal v.
112	General	davayı kabul etmek	accept the case v.
113	General	dava kabul etmek	accept the case v.
114	General	siparişi kabul etmek	accept the order v.
115	General	teklif kabul etmek	accept the offer v.
116	General	teklif kabul etmek	accept the proposal v.
117	General	seve seve kabul etmek	grasp at v.
118	General	sorumluluk kabul etmek	assume responsibility v.
119	General	kabul ve tasdik etmek	ratify v.
120	General	kabul ve tasdik etmek	approve v.
121	General	yakınmadan kabul etmek	resign oneself to v.
122	General	kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğmek	nid-nod v.
123	General	-e üstün kabul etmek	prevail over v.
124	General	kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğmek	niddle-noddle v.
125	General	üye olarak kabul etmek	co-opt v.
126	General	zorla kabul etmek	enforce v.
127	General	bir dini kabul etmek	embrace v.
128	General	hatasını kabul etmek	accept one's fault v.
129	General	hemen kabul etmek	jump at v.
130	General	hatasını kabul etmek	accept one's mistake v.
131	General	özrü kabul etmek	accept an apology v.
132	General	şartları kabul etmek	agree the conditions v.
133	General	aynı koşulların var olduğunu kabul etmek	would assume the same conditions v.
134	General	hatasını kabul etmek	see one's error v.
135	General	ortaklığa kabul etmek	admit to partnership v.
136	General	anayasayı kabul etmek	adopt the constitution v.
137	General	teklifi kabul etmek	agree a proposition v.
138	General	kabul ve beyan etmek	accept and declare v.
139	General	kabul ve taahhüt etmek	acknowledge and undertake v.
140	General	kabul ve taahhüt etmek	accept and undertake v.
141	General	mahkemece kabul etmek	sustain v.
142	General	prensip olarak kabul etmek	accept in principle v.
143	General	istemeyerek kabul etmek	give into v.
144	General	peşinen kabul etmek	accept without questioning v.
145	General	peşinen kabul etmek	approve beforehand v.
146	General	peşinen kabul etmek	accept beforehand v.
147	General	bir çağrıyı kabul etmek	take a call v.
148	General	alkışları kabul etmek	take a call v.
149	General	hediye olarak kabul etmek	accept as a present v.
150	General	hediye olarak kabul etmek	accept as a gift v.
151	General	tebrikleri kabul etmek	accept the greetings v.
152	General	tebrikleri kabul etmek	accept the congratulations v.
153	General	kabul ve teyit etmek	agree and confirm v.
154	General	istifasını kabul etmek	accept one's resignation v.
155	General	hakaret kabul etmek	take/regard/consider something as an insult v.
156	General	sorumluluğun kendisinde olduğunu kabul etmek	admit being responsible for v.
157	General	sorumluluğun kendisinde olduğunu kabul etmek	accept/acknowledge that one is responsible for v.
158	General	kutsal kabul etmek	enshrine v.
159	General	bütün sorumluluğu kabul etmek	assume full responsibility v.
160	General	tüm sorumluluğu kabul etmek	assume full responsibility v.
161	General	mevduat kabul etmek	accept deposits v.
162	General	peşinen kabul etmek	accept in advance v.
163	General	birini onur konuğu olarak kabul etmek	receive someone as an honored guest v.
164	General	yenilgiyi kabul etmek	relent v.
165	General	yurttaşlığa kabul etmek	naturalise v.
166	General	kredi kartı kabul etmek	take credit cards v.
167	General	yenildiğini kabul etmek	give ground v.
168	General	görev kabul etmek	take it as one's duty to v.
169	General	direnmeyi bırakıp kabul etmek	submit v.
170	General	resmen kabul etmek	accept formally v.
171	General	...yasasını kabul etmek	adopt the law on v.
172	General	varlığını kabul etmek	recognize v.
173	General	şartlarını kabul etmek	agree to someone's terms v.
174	General	maaşını ve harcamalarını ödemeyi kabul etmek	agree to pay someone’s salary and expenses v.
175	General	mutlak olarak kabul etmek	absolutize v.
176	General	(üyeliğe vb) kabul etmek	affiliate v.
177	General	içine kabul etmek	admit v.
178	General	geçerli kabul etmek	admit v.
179	General	doğruluğunu kabul etmek	admit v.
180	General	delil kabul etmek	admit v.
181	General	(hastane) hastayı kabul etmek	admit v.
182	General	ertelenme dolayısıyla daha başka bir zamanda bilet almayı kabul etmek	take a rain check v.
183	General	yeniden kabul etmek	reabsorb v.
184	General	yeniden kabul etmek	reaccept v.
185	General	yeniden kabul etmek	readopt v.
186	General	yeniden kabul etmek	reagree v.
187	General	(bir şeyi) esas dayanak noktası kabul etmek	center [obsolete] v.
188	General	(bir şeyi) esas dayanak noktası kabul etmek	centre [obsolete] v.
189	General	(bir şeyi) esas dayanak noktası kabul etmek	center [obsolete] v.
190	General	(bir şeyi) esas dayanak noktası kabul etmek	centre [obsolete] v.
191	General	tekrar kabul etmek	regrant v.
192	General	yeniden kabul etmek	reembrace v.
193	General	yeniden kabul etmek	re-embrace v.
194	General	riskleri kabul etmek	tempt v.
195	General	yenilgiyi kabul etmek	quit v.
196	General	yenilgiyi kabul etmek	give up v.
197	General	yenilgiyi kabul etmek	drop out v.
198	General	ziyaretçi kabul etmek	receive a visitor v.
199	General	meydan okumayı kabul etmek	enter the lists v.
200	General	yükümlülüğü kabul etmek	con thanks v.
201	General	üyeliğe kabul etmek	effranchise v.
202	General	kendisinin olduğunu kabul etmek	avow [obsolete] v.
203	General	onaylayarak kabul etmek	avow [obsolete] v.
204	General	yabancı uyrukluğa kabul etmek	endenize [obsolete] v.
205	General	kanıt olmadan kabul etmek	beg v.
206	General	hemen kabul etmek	lap v.
207	General	nahoş veya zor bir deneyime maruz bırakarak üyeliğe kabul etmek	blood v.
208	General	avcının yüzüne av kanı sürerek avcılığa kabul etmek	blood v.
209	General	kardeş olarak kabul etmek	brother v.
210	General	kardeşliğe kabul etmek	brother v.
211	General	şartları kabul etmek	honor v.
212	General	misafir kabul etmek	host v.
213	General	birinin eser sahibi olduğunu kabul etmek	mother v.
214	General	imtiyazı kabul etmek	give v.
215	General	gnostik görüşleri kabul etmek	gnosticize v.
216	General	gnostik görüşleri kabul etmek	gnosticise v.
217	General	yurttaşlığa kabul etmek	denizen v.
218	General	yurttaşlığa kabul etmek	denizenize v.
219	General	yurttaşlığa kabul etmek	denizenise v.
220	General	misafir olarak kabul etmek	guest v.
221	General	sorgulamadan kabul etmek	gulp (down) v.
222	General	yetkisini kabul etmek	own v.
223	General	üstünlüğünü kabul etmek	own v.
224	General	üye olarak kabul etmek	incept v.
225	General	eleştiri kabul etmek	take criticism v.
226	General	sosyal olarak kabul edilebilir olduğunu beyan etmek	civilise [obsolete] v.
227	General	sosyal olarak kabul edilebilir olduğunu beyan etmek	civilize [obsolete] v.
228	General	birlikte kabul etmek	coadmit v.
229	General	birinin bir şeye sahip olduğunu kabul etmek	concede v.
230	General	misafir kabul etmek	fang [obsolete] v.
231	General	kurum üyeliğine kabul etmek	incorporate v.
232	General	ingiliz üniversitelerine lisansüstü düzeyinde eğitime kabul etmek	incorporate v.
233	General	doğal sonuç olarak kabul etmek	contemplate v.
234	General	(genellikle çift nesneyle kullanılır) resmi olarak kabul etmek	crown v.
235	General	(bir şeyin) sorumluluğunu kabul etmek	father v.
236	General	yenilgiyi kabul etmek	fold up v.
237	General	(birinin) rehberliğini, komutasını veya liderliğini kabul etmek	follow v.
238	General	(önceki otoritenin) fikir veya inançlarını kabul etmek	follow v.
239	General	liderliğini kabul etmek	follow v.
240	General	rehber veya lider olarak kabul etmek	follow v.
241	General	tarikata kabul etmek	order v.
242	General	önden kabul etmek	preadmit v.
243	General	önden kabul etmek	preadopt v.
244	General	önden kabul etmek	preapprove v.
245	General	önden kabul etmek	pre-approve v.
246	General	önceden kabul etmek	preclear v.
247	General	önceden kabul etmek	preconcert v.
248	General	önceden kabul etmek	pre-enact v.
249	General	kutsal kabul etmek	shrine v.
250	General	kesin kabul etmek	presume v.
251	General	suçlamayı kabul etmek	countenance the accusation v.
252	General	geçici olarak kabul etmek	strike v.
253	General	(hasta vb.) kabul etmek	admit v.
254	General	saraya kabul merasimine katılarak (krala, kraliçeye) dalkavukluk etmek	levee v.
Phrasals
255	Phrasals	(bir şeyi) (doğru, gerçek, cevap vb) olarak düşünmek/kabul etmek	take (something) to be (something) v.
256	Phrasals	işe kabul etmek	take on v.
257	Phrasals	seve seve kabul etmek	jump at v.
258	Phrasals	olarak seçmek/benimsemek/kabul etmek	adopt (someone or something) as (something) v.
259	Phrasals	olarak seçmek/benimsemek/kabul etmek	adopt someone as something v.
260	Phrasals	bir fikri/bir girişimi desteklemek/kabul etmek	buy in v.
261	Phrasals	biri ya da bir grup karşısında bir şeyi kabul etmek	concede something to someone or something v.
262	Phrasals	bir şeyi kabul etmek	confess to v.
263	Phrasals	bir işlemden geçmeyi kabul etmek	submit to v.
264	Phrasals	bir işlemden geçmeyi kabul etmek	submit to something v.
265	Phrasals	(bir şeyi bir şey karşılığında) kabul etmek	accept (something) as (something) v.
266	Phrasals	(bir şeyi bir şey olarak) doğruluğunu kabul etmek	accept (something) as (something) v.
267	Phrasals	(bir şeyi bir şey karşılığında) kabul etmek	accept something as something v.
268	Phrasals	doğruluğunu kabul etmek	accept something as something v.
269	Phrasals	alenen kabul etmek	acknowledge (one) as (something) v.
270	Phrasals	alenen kabul etmek	acknowledge someone as something v.
271	Phrasals	(bir gerçeği) alenen kabul etmek/onaylamak	acknowledge something as something v.
272	Phrasals	kabul etmek/kabullenmek	acquiesce to (something) v.
273	Phrasals	(birini veya birinin taleplerini) kabul etmek/kabullenmek	acquiesce to someone or something v.
274	Phrasals	delil kabul etmek	admit (someone or something) into (something or some place) v.
275	Phrasals	(birini) kabul etmek	admit (someone or something) into (something or some place) v.
276	Phrasals	(birini bir yere) kabul etmek	admit someone (in)to (some place) v.
277	Phrasals	(birini bir şey olarak) kabul etmek	admit something into something v.
278	Phrasals	arasında değerlendirmek/kabul etmek	rate someone or something among something v.
279	Phrasals	birini bir şey olarak görmek/düşünmek/kabul etmek	see someone as something v.
280	Phrasals	düşünmeden kabul etmek	jump at v.
281	Phrasals	fayda sağlamak için olumsuz bir durumu kabul etmek	lean into v.
282	Phrasals	esas kabul etmek	predicate something upon v.
283	Phrasals	kabul ettirmek için ikna etmek veya baskı yapmak	urge upon v.
284	Phrasals	olarak kabul etmek	establish as v.
285	Phrasals	rüşvet kabul etmek	buy off v.
286	Phrasals	-e kabul etmek/almak	receive someone into something v.
287	Phrasals	(yaptığı bir şeyi) kabul etmek	own up to v.
288	Phrasals	...olarak kabul etmek	receive someone as something v.
289	Phrasals	(hatasını) kabul etmek	fess up v.
290	Phrasals	birinin daha hafif bir suç işlediğini resmi olarak kabul ve beyan etmek	plead down to (something) v.
291	Phrasals	olarak farz etmek/kabul etmek	set something down as something v.
292	Phrasals	olarak farz etmek/kabul etmek	set down v.
293	Phrasals	olarak farz etmek/kabul etmek	set down as v.
294	Phrasals	(birini/bir şeyi, başka biri/bir şey) gibi/olarak kabul etmek	treat (someone or something) as (someone or something else) v.
295	Phrasals	suçunu/sorumluluklarını kabul etmek	face up v.
296	Phrasals	bir şeyi kabul edip/onaylayıp yoluna onunla devam etmek	run with v.
297	Phrasals	birinin ziyaretini kabul etmek	bring someone down v.
298	Phrasals	(birinden) bir şeyden daha az önemli kabul etmek	rank below (someone or something) v.
299	Phrasals	(birini/bir şeyi biri/bir şey) olarak kabul etmek	recognize (someone or something) as (someone or something) v.
300	Phrasals	birini biri/bir şey olarak kabul etmek	recognize someone as someone or something v.
301	Phrasals	bir şeyi bir şey olarak kabul etmek	recognize something as something v.
302	Phrasals	imzalayıp kabul etmek	sign into v.
303	Phrasals	içeri kabul etmek	take in v.
304	Phrasals	(kendinin/bir şeyin bir şeye) dahil olmasını kabul etmek	commit (oneself or something) for (something) v.
305	Phrasals	birinin/bir şeyin bir şeye dahil olmasını kabul etmek	commit someone or something for something v.
306	Phrasals	(birini/bir şeyi) ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kabul etmek	imprint (something) on (someone or something) v.
307	Phrasals	(birini/bir şeyi) ebeveyni/güvenebileceği biri veya bir şey olarak kabul etmek	imprint (something) onto (someone or something) v.
308	Phrasals	tekrar kabul etmek	take back v.
309	Phrasals	hayatına tekrar kabul etmek	take back v.
310	Phrasals	oyla kabul etmek	vote through v.
311	Phrasals	oylayarak kabul etmek	vote through v.
312	Phrasals	oylamayla kabul etmek	vote through v.
313	Phrasals	bir şeyi oyla kabul etmek	vote something through v.
314	Phrasals	bir şeyi oylayarak kabul etmek	vote something through v.
315	Phrasals	bir şeyi oylamayla kabul etmek	vote something through v.
316	Phrasals	birini/bir şeyi kabul etmek	pass on someone or something v.
317	Phrasals	bir şeyi kabul etmek	accede to something v.
318	Phrasals	olarak kabul etmek	accept as v.
319	Phrasals	olarak kabul etmek/onaylamak	acknowledge as v.
320	Phrasals	'-i kabul etmek/kabullenmek	acquiesce to v.
321	Phrasals	birini (bir yere) kabul etmek	admit someone into (some place) v.
322	Phrasals	birini içeri kabul etmek	admit someone into (some place) v.
323	Phrasals	birini (bir yere) kabul etmek	admit someone to (some place) v.
324	Phrasals	birini içeri kabul etmek	admit someone to (some place) v.
325	Phrasals	bir şeyi bir şeyin içine kabul etmek	admit something into something v.
326	Phrasals	bir şeyi kabul etmek	admit to something v.
327	Phrasals	birini bir şey olarak kabul etmek	adopt someone as something v.
328	Phrasals	bir şeyi bir şey olarak kabul etmek	adopt something as something v.
329	Phrasals	olarak kabul etmek	adopt as v.
330	Phrasals	bir şeyi kabul etmek	agree to something v.
331	Phrasals	birini/bir şeyi bir yere kabul etmek	allow someone or something into a place v.
332	Phrasals	birini/bir şeyi içeri kabul etmek	allow someone or something into a place v.
333	Phrasals	birini/bir şeyi bir yere kabul etmek	and allow someone or something in v.
334	Phrasals	birini/bir şeyi içeri kabul etmek	and allow someone or something in v.
335	Phrasals	(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek	allow (someone or something) in (something or some place) v.
336	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek	allow (someone or something) in (something or some place) v.
337	Phrasals	(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek	allow (someone or something) into (something or some place) v.
338	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek	allow (someone or something) into (something or some place) v.
339	Phrasals	bir yere kabul etmek	allow into a place v.
340	Phrasals	bir yerden içeri kabul etmek	allow into a place v.
341	Phrasals	birini (bir yere) kabul etmek	admit someone into (some place) v.
342	Phrasals	birini içeri kabul etmek	admit someone into (some place) v.
343	Phrasals	birini (bir yere) kabul etmek	admit someone to (some place) v.
344	Phrasals	birini içeri kabul etmek	admit someone to (some place) v.
345	Phrasals	bir şeyi bir şeyin içine kabul etmek	admit something into something v.
346	Phrasals	bir şeyi kabul etmek	admit to something v.
347	Phrasals	birini bir şey olarak kabul etmek	adopt someone as something v.
348	Phrasals	bir şeyi bir şey olarak kabul etmek	adopt something as something v.
349	Phrasals	olarak kabul etmek	adopt as v.
350	Phrasals	bir şeyi kabul etmek	agree to something v.
351	Phrasals	birini/bir şeyi bir yere kabul etmek	allow someone or something into a place v.
352	Phrasals	birini/bir şeyi içeri kabul etmek	allow someone or something into a place v.
353	Phrasals	birini/bir şeyi bir yere kabul etmek	and allow someone or something in v.
354	Phrasals	birini/bir şeyi içeri kabul etmek	and allow someone or something in v.
355	Phrasals	(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek	allow (someone or something) in (something or some place) v.
356	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek	allow (someone or something) in (something or some place) v.
357	Phrasals	(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek	allow (someone or something) into (something or some place) v.
358	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek	allow (someone or something) into (something or some place) v.
359	Phrasals	bir yere kabul etmek	allow into a place v.
360	Phrasals	bir yerden içeri kabul etmek	allow into a place v.
361	Phrasals	bir şeyi kabul etmek	assent to something v.
362	Phrasals	(biriyle) evlenmeyi kabul etmek	betroth (someone or oneself) to (someone) v.
363	Phrasals	ile evlenmeyi kabul etmek	betroth to v.
364	Phrasals	(bir şeyi) kabul etmek	come at (something) v.
365	Phrasals	(bir şeyi) kabul etmek	commit (someone or something) to (something) v.
366	Phrasals	-e dahil olmasını kabul etmek	commit for v.
367	Phrasals	bir şeyi biri için olumsuz olarak kabul etmek	count something against someone v.
368	Phrasals	birini/bir şeyi biri/bir şey olarak kabul etmek	establish someone or something as someone or something v.
369	Phrasals	(kendini/birini/bir şeyi bir şey) olarak kabul etmek	establish (oneself, someone, or something) as (something) v.
370	Phrasals	işi kabul etmek	hire out v.
371	Phrasals	(bir şeyi) kabul etmek	get at (something) v.
372	Phrasals	(birini/bir şeyi) kabul etmek/kabullenmek	get down with (someone or something) v.
373	Phrasals	(birini/bir şeyi) kabul etmek	give in to (someone or something) v.
374	Phrasals	bir şeyi/birinin dediğini kabul etmek	go for something v.
375	Phrasals	(bir şeyi) kabul etmek	go for (something) v.
376	Phrasals	ebeveyni/güvenebileceği (biri veya bir şey) olarak kabul etmek	imprint on (someone or something) v.
377	Phrasals	(biri/bir şey karşısında) yenilgiyi kabul etmek	knock under (to someone or something) v.
378	Phrasals	(birini bir gruba) kabul etmek/almak	let (someone) into (something or some place) v.
379	Phrasals	(bir şeyi) kabul edip onunla yaşamaya devam etmek	live with (something) v.
380	Phrasals	(bir şeyi) kabul etmek	own up (to something) v.
381	Phrasals	(suçu/suçlamayı) kabul etmek	plead to (something) v.
382	Phrasals	(birini bir şeye/bir yere) kabul etmek	receive (one) into (something or some place) v.
383	Phrasals	olarak kabul etmek	receive as v.
384	Phrasals	(bir şey) olarak kabul etmek	receive as (something) v.
385	Phrasals	olarak kabul etmek	recognize as v.
386	Phrasals	(bir şeyi) kabul etmek	resign (oneself) to (something) v.
387	Phrasals	(bir şeyi) şevkle/hevesle kabul etmek	seize onto (something) v.
388	Phrasals	(bir şeyi) şevkle/hevesle kabul etmek	seize on (something) v.
389	Phrasals	(bir şeyi) şevkle/hevesle kabul etmek	seize upon (something) v.
390	Phrasals	(birini/bir şeyi) kabul etmek	settle for (someone or something) v.
391	Phrasals	(bir şeyi) kabul etmek	subscribe to (something) v.
392	Phrasals	(birinin) daha önceden ettiği bir teklifi kabul etmek/değerlendirmek	take (one) up on (something) v.
393	Phrasals	(bir şey) için (belirli bir miktar para) kabul etmek	take (some amount of money) for (something) v.
394	Phrasals	(birini/bir şeyi) dışarıdan göründüğü gibi kabul etmek	take (someone or something) at face value v.
395	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şeye/bir yere) kabul etmek	take (someone or something) into (something or some place) v.
396	Phrasals	bir işin bedelinin para yerine başka bir şeyle ödenmesini kabul etmek	take (something) out in (something) v.
397	Phrasals	para yerine başka bir ödeme kabul etmek	take (something) out in (something) v.
398	Phrasals	(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek	take (some amount of money) for (something) v.
399	Phrasals	olarak kabul etmek	take as v.
400	Phrasals	olarak almak/kabul etmek	take in as v.
401	Phrasals	(birini/bir şeyi) kabul etmek	turn toward (someone or something) v.
402	Phrasals	(birini/bir şeyi) kabul etmek	turn toward (someone or something) v.
403	Phrasals	ücretli olarak kabul etmek	pick up v.
404	Phrasals	ödemeyi kabul etmek	pick up v.
405	Phrasals	mevcut düzeni kabul etmek	sell in v.
406	Phrasals	(birini/bir şeyi bir şey) olarak bilmek/kabul etmek	know (someone or something) as (something)
Phrases
407	Phrases	kendi/birinin/bir şeyin riskini önceden kabul etmek suretiyle	at risk to yourself/somebody/something v.
408	Phrases	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	it's one thing to (do something), it's another to (do something else) expr.
409	Phrases	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	it’s one thing to do a, it’s (quite) another (thing) to do b expr.
410	Phrases	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	a is one thing, b is (quite) another expr.
411	Phrases	kabul etmek zorundayım ki	I got to hand it to you expr.
412	Phrases	(birinin/bir şeyin/kendi) riskini önceden kabul etmek suretiyle	at risk to (someone, something, or oneself) expr.
Proverb
413	Proverb	hak ettiği karşılığı almak/kabul etmek	take credit where credit is due v.
414	Proverb	özür dilemek suçunu kabul etmek demektir	he who excuses himself accuses himself
415	Proverb	susmak kabul etmek demektir	silence means consent
Colloquial
416	Colloquial	eşit kabul etmek	call it even v.
417	Colloquial	birini evine kabul etmek	have someone in v.
418	Colloquial	suçlu kabul etmek	make v.
419	Colloquial	tahmin konusunda yenilgiyi kabul etmek	bite v.
420	Colloquial	dövüşmeyi kabul etmek	get it on v.
421	Colloquial	birinin başarısını/üstünlüğünü kabul etmek	hand it to someone v.
422	Colloquial	bir şeyi kabul etmek	take something v.
423	Colloquial	(bir durumu) kabul etmek lazım	there's no getting away from (something) expr.
424	Colloquial	bunu kabul etmek lazım	there’s no getting away from it expr.
425	Colloquial	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	(something) is one thing, (something else) is (quite) another expr.
426	Colloquial	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	it’s one thing to do a, it’s (quite) another (thing) to do b expr.
427	Colloquial	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	a is one thing, b is (quite) another expr.
428	Colloquial	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	it's one thing to (do something), it's another to (do something else) expr.
429	Colloquial	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	it's one thing to (do something), it's another thing to (do something else) expr.
430	Colloquial	(bir şeyi yapmak) kabul edilebilir ama (diğerini) kabul etmek mümkün değil	it's one thing to (do something), it's quite another to (do something else) expr.
Idioms
431	Idioms	gerçek olarak kabul etmek	take something as read [brit] v.
432	Idioms	argümanın doğruluğunu kabul etmek	read someone's lips v.
433	Idioms	işe kabul etmek	take someone on v.
434	Idioms	egemenliğini kabul etmek	pay one's duty v.
435	Idioms	meydan okumayı kabul etmek	take up the glove v.
436	Idioms	hep ziyaretçi kabul etmek	keep open house v.
437	Idioms	yenilgiyi kabul etmek	strike the flag v.
438	Idioms	birini olduğu gibi kabul etmek	take (someone) as (one) finds them v.
439	Idioms	birini olduğu gibi kabul etmek	take somebody as you find them v.
440	Idioms	sığınmacı/mülteci olarak almak/kabul etmek	take (someone or something) in as (something) v.
441	Idioms	isa'yı kurtarıcı olarak kabul etmek	come to jesus v.
442	Idioms	suçunu kabul etmek	acknowledge the corn v.
443	Idioms	kabahatli olduğunu kabul etmek	acknowledge the corn v.
444	Idioms	eşitliği kabul etmek	call it a draw v.
445	Idioms	beraberliği kabul etmek	call it a draw v.
446	Idioms	eşitliği kabul etmek	call it a wash v.
447	Idioms	beraberliği kabul etmek	call it a wash v.
448	Idioms	eşitliği kabul etmek	all it even v.
449	Idioms	beraberliği kabul etmek	all it even v.
450	Idioms	suçunu/hatasını kabul etmek	acknowledge the corn v.
451	Idioms	acizliğini kabul etmek	abase oneself v.
452	Idioms	alkışları kabul etmek	take a bow v.
453	Idioms	başkalarının düşüncelerini kabul etmek	fall into line with v.
454	Idioms	birisini ölmüş kabul etmek	take someone for dead v.
455	Idioms	başkasını olduğu gibi kabul etmek	live and let live v.
456	Idioms	bir şeyi büyük bir zevkle kabul etmek	lap something up v.
457	Idioms	doğru olarak kabul etmek	take something for granted v.
458	Idioms	doğru kabul etmek	take something as truth v.
459	Idioms	çatışmayı kabul etmek	take up the gauntlet v.
460	Idioms	düelloyu kabul etmek	take up the gauntlet v.
461	Idioms	doğru kabul etmek	accept something as gospel v.
462	Idioms	doğru kabul etmek	give the benefit of the doubt v.
463	Idioms	doğru kabul etmek	take something as gospel v.
464	Idioms	doğru kabul etmek	accept something truth v.
465	Idioms	düşüncesini kabul etmek	bow to someone's opinion v.
466	Idioms	gerçekleri kabul etmek	drop back to earth v.
467	Idioms	hatasını kabul etmek	see the error of one's ways v.
468	Idioms	gerçekleri kabul etmek	come back to earth v.
469	Idioms	geri gelmesini kabul etmek	have back v.
470	Idioms	göründüğü gibi kabul etmek	take something at face value v.
471	Idioms	hatasını kabul etmek/itiraf etmek	fess up to something v.
472	Idioms	haklı kabul etmek	give the benefit of the doubt v.
473	Idioms	hatasını kabul etmek	eat humble pie v.
474	Idioms	gerçek kabul etmek	accept something as gospel truth v.
475	Idioms	hatalardan kaynaklanan olumsuz sonuçları kabul etmek	face the music v.
476	Idioms	hatasını kabul etmek	see the error of its ways v.
477	Idioms	el sıkışarak kabul etmek	give one's hand on v.
478	Idioms	göründüğü gibi kabul etmek	take someone at face value v.
479	Idioms	gerçek kabul etmek	take something as gospel truth v.
480	Idioms	hayatı olduğu gibi kabul etmek	take the rough with the smooth v.
481	Idioms	el sıkışarak kabul etmek	give one's hand upon v.
482	Idioms	imzalayarak onaylamak/kabul etmek	sign on the dotted line v.
483	Idioms	iyi ve kötüyü bir arada kabul etmek	take the bad with the good v.
484	Idioms	küçüklüğünü kabul etmek	abase oneself v.
485	Idioms	olduğu gibi kabul etmek	take something as it comes v.
486	Idioms	mutlak doğru olarak kabul etmek	take something as gospel v.
487	Idioms	mutlak doğru olarak kabul etmek	accept something truth v.
488	Idioms	mutlak doğru olarak kabul etmek	accept something as gospel v.
489	Idioms	meydan okumayı kabul etmek	take up the gauntlet v.
490	Idioms	özrünü kabul etmek	excuse v.
491	Idioms	kanıtsız kabul etmek	take something on trust v.
492	Idioms	olduğu gibi kabul etmek	take it as read v.
493	Idioms	mutlak doğru olarak kabul etmek	take something as truth v.
494	Idioms	mutlak doğru olarak kabul etmek	take as gospel v.
495	Idioms	suçsuz kabul etmek	give the benefit of the doubt v.
496	Idioms	riski kabul etmek	chance one's arm v.
497	Idioms	sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek	jump at the opportunity to do something v.
498	Idioms	suçunu vb kabul etmek	make a clean breast of v.
499	Idioms	sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek	leap at the opportunity to do something v.
500	Idioms	sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek	jump at the chance to do something v.