have - Turkish English Dictionary

have

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "have" in Turkish English Dictionary : 89 result(s)

English Turkish
Common Usage
have v. sahip olmak
I have had a printout made of the various agencies we have at the moment.
Şu anda sahip olduğumuz çeşitli ajansların bir çıktısını aldım.

More Sentences
General
have v. olmak
We will have the opportunity to do so on other occasions.
Bunu başka vesilelerle de yapma fırsatımız olacak.

More Sentences
have v. tutmak
Tom had motion sickness.
Tom'u yol tuttu.

More Sentences
have v. elinde tutmak
What I have in my hand is a fossil seashell.
Elimde tuttuğum şey bir deniz kabuğu fosili.

More Sentences
have v. yaptırmak
You may as well have Tom do that.
Bunu Tom'a da yaptırabilirsin.

More Sentences
have v. bulunmak
In this connection, it is crucial to have common rules on the marketing of goods and services in the EU.
Bu bağlamda AB'de mal ve hizmetlerin pazarlanmasına ilişkin ortak kuralların bulunması büyük önem taşımaktadır.

More Sentences
have v. elde etmek
We have obtained support for reforms that are necessary, especially in an enlarged EU.
Özellikle genişlemiş bir AB'de gerekli olan reformlar için destek elde ettik.

More Sentences
have v. yapmak
We had a long discussion between the groups yesterday.
Dün gruplar arasında uzun bir tartışma yaptık.

More Sentences
have v. sahip olmak
Mr Morillon also asked me if I had the determination and the means to do what must be done.
Bay Morillon ayrıca bana yapılması gerekeni yapacak kararlılığa ve araçlara sahip olup olmadığımı sordu.

More Sentences
have v. almak
Can I have a cup of tea?
Bir bardak çay alabilir miyim?

More Sentences
have v. yemek
Jen is going to have a dinner with her best friend tonight.
Jen bu gece en iyi arkadaşıyla yemeğe çıkacak.

More Sentences
have v. içmek
I haven't had a real coffee since Shanghai.
Şanghay'dan beri gerçek bir kahve içmemiştim.

More Sentences
have v. geçirmek
Why has it taken so long for this reform to be introduced?
Bu reformun hayata geçirilmesi neden bu kadar uzun sürdü?

More Sentences
Idioms
have v. geçmek
It is not the last time we shall have that opportunity.
Bu fırsat son kez elimize geçmeyecek.

More Sentences
Law
have v. sahip olmak
We have had the political courage to debate it.
Bunu tartışacak siyasi cesarete sahip olduk.

More Sentences
Technical
have v. almak
Can I have a paper bag?
Kese kağıdı alabilir miyim?

More Sentences
have v. sahip olmak
That should happen in order to ensure that there really is a uniform approach and so as to have uniform structures.
Bu, gerçekten tek tip bir yaklaşım olmasını sağlamak ve tek tip yapılara sahip olmak için gerçekleşmelidir.

More Sentences
General
have n. üçkağıt
have n. varlıklı kimse
have n. kuraldışı çekimleri
have n. hile
have n. refah seviyesi yüksek olan millet
have n. kaynakları zengin olan millet
have v. etmek
have v. dolandırmak
have v. göz yummak
have v. ele geçirmek
have v. haiz olmak
have v. saymak
have v. kabul etmek
have v. zorunda olmak
have v. malik olmak
have v. elinde bulunmak
have v. aldatmak
have v. buyurmak
have v. ettirmek
have v. eline ulaşmak
have v. -si olmak
have v. izin vermek
have v. bilmek
have v. anlamak
have v. doğurmak
have v. aklında bulundurmak
have v. enfekte olmak
have v. avantaj elde etmek
have v. (merhamet, şefkat) göstermek
have v. açıklamak
have v. ağırlamak
have v. yerleştirmek
have v. ilişki içinde olmak
have v. özelliğini taşımak
have v. parası olmak
have v. zenginliği olmak
have v. düzenli olarak tüketmek
have v. organize etmek
have v. yüzleşmek
have v. hedefi başarmak
have v. doldurulmak
have v. giydirmek
have v. kullanmak
have v. devam etmek
have v. zorla oldurmak
have v. olmasına müsaade etmek
have v. sınıflandırmak
have v. zor duruma sokmak
have v. kurnazlıkla yenmek
have v. sigara içmek
have v. işe almak
have v. rüşvetle almak
have v. (dikkati, ilgiyi) üstünde tutmak
have v. (duygu) beslemek
have v. parası olmak
have v. zengin olmak
have v. (yardımcı fiil olarak) yakın geçmiş zaman
have v. ... var
have v. (duygu, deneyim) yaşamak
have v. ... kadar zamanı olmak
have v. yanında çalıştırmak
Irregular Verb
have v. had - had
Idioms
have v. alt etmek
have v. düşmanca davranmak
have v. zarar verecek şekilde davranmak
have v. (birinin) gerisinde kalmak
have v. (birini tehlikelerden) korumak
have v. kollamak
have v. (birini) bilmek
Law
have v. elinde tutmak
have v. malik olmak
Slang
have v. cinsel ilişkiye girmek

Meanings of "have" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
have ve abrev.

Meanings of "have" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
have sex v. sevişmek
I want to have sex with her.
Onunla sevişmek istiyorum.

More Sentences
have a bath v. yıkanmak
Father is having a bath.
Babam yıkanıyor.

More Sentences
have a nap v. kestirmek
I am having a nap in my room.
Odamda kestiriyorum.

More Sentences
have a child v. çocuğu olmak
If only we had a child!
Keşke bir çocuğumuz olsaydı!

More Sentences
have fun v. eğlenmek
In this way, we can be certain that, in future, children only touch a football to play and to have fun with.
Bu şekilde gelecekte çocukların futbol topuna sadece oynamak ve eğlenmek için dokunacaklarından emin olabiliriz.

More Sentences
have a break v. ara vermek
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu zaman çizelgesini bozar.

More Sentences
General
have the mumps v. kabakulak olmak
I'm afraid she may have the mumps.
Kabakulak olmasından korkuyorum.

More Sentences
have supper v. akşam yemeği yemek
Tom hasn't had supper yet.
Tom henüz akşam yemeği yemedi.

More Sentences
have confidence in v. güveni olmak
Tom said he has confidence in Mary.
Tom, Mary'ye güveni olduğunu söyledi.

More Sentences
have a miscarriage v. düşük yapmak
My friend had a miscarriage and I don't know how to comfort her.
Arkadaşım düşük yaptı ve onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum.

More Sentences
have a shower v. duş yapmak
She has a shower every night.
O her gece duş yapar.

More Sentences
have a chance v. şansı olmak
Then we will have a chance of reaching women and giving them the help they need.
O zaman kadınlara ulaşma ve onlara ihtiyaç duydukları yardımı verme şansımız olacak.

More Sentences
have an idea v. fikri olmak
Specifically, however, we must have an idea of the problems and of our strategy.
Ancak spesifik olarak sorunlar ve stratejimiz hakkında bir fikrimiz olmalıdır.

More Sentences
have an operation v. operasyon geçirmek
My dog had an operation.
Köpeğim operasyon geçirdi.

More Sentences
have a tiff v. tartışmak
Mary had a tiff with her boyfriend.
Mary erkek arkadaşı ile biraz tartıştı.

More Sentences
have a break v. ara vermek
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu takvimi bozar.

More Sentences
have breakfast v. kahvaltı yapmak
Wake up, have breakfast at the hotel, and then check out.
Uyanın, otelde kahvaltınızı yapın ve ardından otelden çıkış yapın.

More Sentences
have a party v. parti vermek
We always have a party on his birthday.
Doğum gününde her zaman bir parti veririz.

More Sentences
have to v. mecbur olmak
Do you think I'd be here if I didn't have to be?
Mecbur olmasaydım burada olur muydum sanıyorsun?

More Sentences
have kitten v. yavrulamak
My cat is going to have kittens next month.
Kedim gelecek ay yavrulayacak.

More Sentences
have a hunch v. içine doğmak
Tom had a hunch that Mary would bring her new boyfriend to the party.
Mary'nin yeni erkek arkadaşını partiye getireceği Tom'un içine doğdu.

More Sentences
have a shower v. duş almak
He always sings while having a shower.
Duş alırken hep şarkı söyler.

More Sentences
have a drink v. içmek
I hadn't had a drink since lunch.
Öğle yemeğinden beri bir şey içmedim.

More Sentences
have an operation v. ameliyat geçirmek
Tom had an operation last week.
Tom geçen hafta bir ameliyat geçirdi.

More Sentences
have sex v. yatmak
He probably didn't have sex with her.
Muhtemelen adam da onunla yatmadı.

More Sentences
have to v. gerekmek
I do not have to go into that in any more detail.
Bu konuda daha fazla ayrıntıya girmeme gerek yok.

More Sentences
have got v. sahibi olmak
So you can see that we are really happy to have got Danish television.
Gördüğünüz gibi Danimarka televizyonuna sahip olduğumuz için çok mutluyuz.

More Sentences
have confidence in v. güvenmek
Only 26% of the French have confidence in this artificial currency.
Fransızların sadece %26'sı bu yapay para birimine güveniyor.

More Sentences
have a talk v. konuşmak
I just had a talk with your teacher.
Az önce öğretmeninle konuştum.

More Sentences
have a temperature v. ateşi olmak
My mother called the doctor because I had a temperature.
Annem ateşim olduğu için doktoru aradı.

More Sentences
have recourse to v. başvurmak
I believe it is possible to have recourse to force.
Güç kullanımına başvurmanın mümkün olduğuna inanıyorum.

More Sentences
have the measles v. kızamık çıkarmak
Tom has the measles.
Tom kızamık çıkardı.

More Sentences
have a dream v. rüya görmek
Last night I had a dream.
Dün gece bir rüya gördüm.

More Sentences
have a fit v. küplere binmek
Tom is going to have a fit.
Tom küplere binecek.

More Sentences
have difficulty v. zorluk yaşamak
The Commission still has difficulties with administration that is transparent and people-friendly.
Komisyon, şeffaf ve insan dostu bir yönetim konusunda hala zorluklar yaşamaktadır.

More Sentences
have sex v. cinsel ilişkiye girmek
We don't have sex anymore.
Artık cinsel ilişkiye girmiyoruz.

More Sentences
have on v. giymek
Tom didn't have on his shoes.
Tom ayakkabılarını giymemişti.

More Sentences
have a nightmare v. kabus görmek
Are you telling me that you've never had a nightmare?
Bana hiç kabus görmediğini mi söylüyorsun?

More Sentences
have a talk v. görüşme yapmak
Yesterday we had a talk with the American Minister for Transport.
Dün Amerikan Ulaştırma Bakanı ile bir görüşme yaptık.

More Sentences
have difficulty v. zorluk çekmek
I am sure none of you will have difficulty understanding it.
Eminim hiçbiriniz bunu anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.

More Sentences
have a child v. çocuk sahibi olmak
I can't have a child so I bought a rabbit instead.
Çocuk sahibi olamadığım için onun yerine bir tavşan aldım.

More Sentences
have a try v. denemek
At this point in the debate, there is not perhaps a very great deal new to add, but I shall nonetheless have a try.
Tartışmanın bu noktasında, belki ekleyecek çok fazla yeni bir şey yok, ancak yine de deneyeceğim.

More Sentences
have children v. çocuk yapmak
Why bother having children if you don't spend any time with them?
Onlarla zaman geçirmeyeceksen çocuk yapmaya ne gerek var?

More Sentences
have difficulty v. sorun yaşamak
Also, we had difficulties with the Council on employee rights to information.
Ayrıca, çalışanların bilgi edinme hakları konusunda Konsey ile sorunlar yaşadık.

More Sentences
have cancer v. kanser olmak
Tom was told he had cancer just recently.
Tom'a kısa bir süre önce kanser olduğu söylenmişti.

More Sentences
have respect for v. saygı duymak
Opting for discussions, rather than quarrels, shows that you both have respect for one another.
Kavga etmek yerine tartışmayı tercih etmeniz, ikinizin de birbirinize saygı duyduğunuzu gösterir.

More Sentences
have it coming v. hak etmek
Perhaps Tom had it coming.
Tom belki bunu hak etmiştir.

More Sentences
have a talk v. sohbet etmek
I had a talk with her.
Onunla sohbet ettim.

More Sentences
have an abortion v. kürtaj olmak
Dan wanted Linda to have an abortion.
Dan, Linda'nın kürtaj olmasını istedi.

More Sentences
have a break v. mola vermek
They're having a break at the moment.
Şu anda mola veriyorlar.

More Sentences
have a holiday v. tatil yapmak
She talked her husband into having a holiday in France.
O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.

More Sentences
have a headache v. başı ağrımak
Tom had a headache.
Tom'un başı ağrıyormuş.

More Sentences
have troubles v. sıkıntı çekmek
Tom is having trouble sleeping.
Tom uyumakta sıkıntı çekiyor.

More Sentences
have a chat v. muhabbet etmek
I had a chat with them.
Onlarla muhabbet ettim.

More Sentences
have resort to v. başvurmak
Had the laboratory refused to do this, the United States authorities would have resorted to a compulsory licence.
Eğer laboratuar bunu yapmayı reddetseydi, Birleşik Devletler yetkilileri zorunlu ruhsata başvuracaktı.

More Sentences
have to v. zorunda olmak
That is a fact that, alas, we have to live with.
Bu, ne yazık ki, yaşamak zorunda olduğumuz bir gerçektir.

More Sentences
have bad breath v. ağzı kokmak
I shot the horse because it had bad breath.
Ağzı koktuğu için atı vurdum.

More Sentences
Common Usage
have mercy v. acımak
General
parties that have signed the contract n. sözleşmeyi imzalayan taraflar
have-on n. aldatma
gotta (have got to) n. -malı
gotta (have got to) n. -meli
the haves and the have-nots n. zenginler ve fakirler
the haves and the have-nots n. varlıklılar ve yoksullar
haves and have-nots n. varsıllar ve yoksullar
the have-nots n. yoksullar
the have-nots n. fakir insanlar
might-have-been n. uygun şartlar sağlanmış olsa gerçekleşebilecek olan durum
might-have-been n. olabilecekken olamamış şey
have someone divorce n. boşatmak
have the characteristics of v. özellik taşımak
have a feeling for v. dilinden anlamak
have a tickle in one's throat v. birinin boğazı gıcıklanmak
have nocturnal emissions v. şeytan aldatmak
have a child v. çocuk yapmak
have a sunstroke v. güneş vurmak
have a spill v. atın sırtından düşmek
have knowledge of v. bilgi sahibi olmak
have the wrong information about something v. yanlış bilmek
have a good time v. gülüp oynamak
have an appointment with somebody v. randevusu olmak
have something to say v. diyeceği olmak
have a class v. ders yapmak
have one's hands free v. boş olmak
have a quick mind v. kafası işlemek
have the upper hand v. büyük avantaj sağlamak
have to repeat an examination v. ikmale kalmak
have nothing to do with v. ile hiçbir ilgisi olmamak
have high temperature v. yanmak
have cold feet v. çekinmek
have no business doing something v. birinin bir şey yapmaya hakkı olmamak
have sympathy for v. halini anlamak
have one's hair stand on end v. ürpermek
have a presentment v. malum olmak
have diarrhoea v. sürgün olmak
have a bash at something v. el atmak
have a job v. ekmeğini eline almak
have one's wits about one v. doğru dürüst düşünebilmek
have the face to v. cüret etmek
have dealings with somebody v. alışveriş yapmak
have it off v. kırıştırmak
have a difficulty come up v. aksilik çıkmak
have one's business go bad v. arpalamak
have one's back against the wall v. kuyruğu kapana kısılmak
have a nightmare v. ağır basmak
have one's way v. kendi istediğini yaptırmak
have a stretch v. gerinmek
have good manners v. yol yordam bilmek
have the hiccups v. hıçkırmak
have time for v. birine veya birşeye zaman ayırmak
have no customers v. sinek avlamak (dükkan)
have an injection v. iğne olmak
have something taped v. kaydetmek
have one's mouth water v. ağzı sulanmak
have one's hands full v. fazla meşgul olmak
have doubts about v. kuşku duymak
have one's guard down v. tetikte olmamak
have a hand in v. bir işte parmağı olmak
have got to v. mecbur olmak
have one's wits about one v. kafası yerinde olmak
have an abortion v. çocuk düşürmek
have a good time v. safa sürmek
have the inside track v. daha elverişli durumda olmak
have a right to v. hak kazanmak
have a means of gaining advantage with v. nüfuzu olmak (bir kurumda vb)
have a good time v. hoşça vakit geçirmek
have to put up with somebody v. kahrını çekmek
have the luck of the devil v. çok şanslı olmak
have as a meaning v. anlam olarak almak
happen to have v. konmak
be content with what you have v. elindekiyle yetinmek
have a strong stomach v. korkunç görüntülere karşı dayanıklı olmak
have the luck of the devil v. ballı olmak
have the hiccups v. hıçkırık tutmak
have the nerve to v. cüret etmek
have a fit v. neredeyse zil takıp oynamak
have a bun in the oven v. karnı burnunda olmak
have a fit of nerves v. siniri tutmak
have access to v. temin etmek
have a drop too much v. içkiyi fazla kaçırmak
have a slack v. mola vermek
have a short time v. az zaman kalmak
have the right v. hakkı bulunmak
have difficulty in standing v. ayakta zor durmak
have had a bellyful of v. bıkmak
have in mind v. niyet etmek
have a nervous breakdown v. evhamlanmak
have in mind v. akılda tutmak
have an agreement v. anlaşmalı olmak
have done one's turn v. sırasını savmak
have no roof over one's head v. başını sokacak bir yeri olmamak
have one's own back v. intikamını almak
have a gossip v. hoşbeş etmek
have an xray v. röntgen filmi çektirmek
have one's hand in v. bulaşmak
have an aperitif v. aperitif almak
have a screw loose v. bir tahtası eksik olmak
have mercy v. bağışlamak
have it off with somebody v. oynaşmak
have friends who can pull strings v. torpili olmak
have a sore throat v. anjin olmak
have been waiting for a long time v. gözü yollarda kalmak
have an affair with v. kendisiyle evli olmayan biriyle bir aşk ilişkisinde bulunmak
have eye on v. gözü olmak
have a stroke v. inme inmek
have control over v. egemen olmak
have a bee in one's bonnet v. kafasını takmak
have to eat the same food v. aynı yemeğe talim etmek
have it off v. ilişki kurmak
have one's own back on somebody v. intikamını almak
have a deficit v. açık vermek
have a surgical operation v. ameliyat geçirmek
have flayed v. yüzdürmek
have a child illegitimately v. peydahlamak
have a stomachache v. sancılanmak
have nearly finished v. kolaylamak
have no pity on somebody v. gözünün yaşına bakmamak
have something on v. üzerinde olmak
have pull with v. adamı olmak (bir kurumda vb)
have a poker face v. belli etmemek
have one's hackles up v. kızmak
have an illness v. hastalık geçirmek
have a high opinion of v. önemsemek
not to have the courage v. gözü yememek
have oneself to thank for v. bir şeyin suçlusu olmak
have a screw v. cinsel ilişkiye girmek
have a deposit v. kapora almak
have an exam v. imtihan olmak
have a drinking party v. papaz ucurmak
have one's nerves on edge v. asabileşmek
have it in one v. yeteneği olmak
have something on v. giymek
have a lot on one's plate v. bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak
have one's hair cut v. saçını kestirmek
have a bee in one's bonnet v. aklını takmak
have a shit v. sıçmak
have an operation v. bıçak altına yatmak
have money v. eli genişlemek
have an eye for the main chance v. fırsat kollamak
have sympathy for v. desteklemek (görüşü/fikri)
have influence v. hatırı sayılmak
have the devil's own luck v. ballı olmak
have somebody on v. kafaya almak
have it made v. yaptırmak
have a good run for one's money v. bir işte uzun süre başarılı olmak
have one's fling v. kurtlarını dökmek
have one's hands free v. meşgul olmamak
have an aim v. amaca sahip olmak
have a command of v. kıvırmak
have an urge to v. bir şey yapmayı çok istemek
have somebody up for something v. mahkemeye vermek
have a dream of (someone/something) v. rüyasını görmek
have a walk v. yürümek
have a part v. rol almak
have a stomachache v. birinin midesi ağrımak
have an investment v. yatırım yapmak
have one's inning v. atış yapmak
have a fling at v. bir şey yapmayı denemek
have the run of v. bir yeri serbestçe kullanabilmek
have done with v. usanmak
have the run of v. bir yere rahatça girip çıkabilmek
have a heart of gold v. altın gibi kalbi olmak
have a fancy for something v. içi çekmek
have one's curse take affect v. ahı tutmak
have a dispute to be settled in court v. mahkemelik olmak
have somebody do a boring job v. pösteki saydırmak
have to v. mecburiyetinde kalmak
have a jag on v. sarhoş olmak
have no customers v. sinek avlamak
have one's hands full v. çok meşgul olmak
have an orgasm v. doyuma ulaşmak
have someone's testimony v. ifadesini almak (polis)
have a run of bad luck v. şansı ters gitmek
happen to have something good v. konmak
have a suspicion that v. şüphe etmek
have a good head on one's shoulders v. aklı başında biri olmak
have a grudge against v. kin beslemek
have blind confidence in v. körü körüne inanmak
have a guilty conscience v. vicdan azabı çekmek
have one's head in the clouds v. aklı bir karış havada olmak
have one's eyes on v. gözü olmak
have a stiff neck v. boynu tutulmak
have an idea v. aklına bir fikir gelmek
have one's innings v. atış yapmak
have a look at v. gözden geçirmek
have a stuffy nose v. genizi tıkanmak
have a chat v. gevezelik etmek
have influence v. etkili olmak
have one's knife into somebody v. kancayı takmak
have one's photo taken v. resim çektirmek
have a big lead v. çok önde olmak
have a shave v. tıraş olmak
have someone's autograph v. imza almak
have a row with v. atışmak
have done with v. bitirmek
have a fit of hysterics v. kriz geçirmek
have something to do with v. alakası olmak
have a bash at something v. bir denemek
have right conduct v. yol yordam bilmek
have a rest v. soluk almak
have difficulty to understand v. anlamakta zorlanmak
have it off v. oynaşmak
have one's photo taken with someone (a celebrity etc) v. resim çekilmek
have a tooth out v. diş çektirmek
have an interview v. görüşmek
have a snag in plans v. altından çapanoğlu çıkmak
have no business to do something v. hakkı olmamak
have one's eyes on v. göz koymak
have an orgasm v. orgazm olmak
have a bone to pick with somebody v. görülecek bir hesabı olmak
have second thoughts about v. önceden verilen bir kararla ilgili tereddüt etmeye başlamak
have no grounds v. dayanağı olmamak
have money to burn v. para yemek
have a narrow escape v. paçayı sıyırmak
have an internal pain v. sancılanmak
have a narrow escape v. ucuz kurtulmak
have a fit v. deli olmak
have grown up v. kendini bilmek
have hard times v. gün görmemek
have one's stitches removed v. dikiş aldırmak
have time for v. birini ciddiye almak
have confidence in v. birine itimadı olmak
have something available v. el altında bulundurmak
have no pity v. gözünün yaşına bakmamak
have nothing to do with v. ile hiçbir ilişkisi olmamak
have a short memory v. hafızası zayıf olmak
have speech with v. konuşmak
have a nightmare v. ağırlık basmak
have a talk with v. görüşmek
have the deficiency of v. eksikliğini yaşamak
have money to burn v. aşırı harcama yapmak
have the blues v. efkar basmak
have a good time v. sefa sürmek
have other fish to fry v. başka bir işi olmak
have the time of one's life v. eğlenceli vakit geçirmek
have the guts v. cesur olmak
not to have the face to v. yüzü olmamak
have a finger in v. parmağı olmak
have a chip on one's shoulder v. çok alıngan olmak
have sudden wish to do something v. aklına esmek
have a haircut v. tıraş olmak
have a high opinion of v. değer vermek
have a dekko v. göz atmak
have a chip an one's shoulder v. meydan okumak
have a chat v. yarenlik etmek
have one's photograph taken v. resim çektirmek
have kinship with v. akraba olmak
have a bee in one's bonnet about something v. kafaya takmak
not have a bean v. hiç parası olmamak
have a stab at v. kalkışmak
have a finger in a matter v. eli olmak
have evil intentions against v. kastı olmak
have none of v. izin vermemek
have a special place in one's life v. hayatında özel bir yere sahip olmak
have made up one's mind to v. aklına koymak
have a meeting v. meclis kurmak
have as a guest v. misafir olarak kabul etmek
have an interview v. mülakat yapmak
have a perm v. perma yaptırmak
have faith in god v. iman etmek
have something to do with v. ilgisi olmak
have a fit v. çok sevinmek
have a different opinion v. aynı görüşte olmamak
have a yearning to v. arzu etmek
have a row v. ağız kavgası etmek
have one's share of v. nasibini almak
have influence v. sözünü geçirmek
have a fit of obstinacy v. inadı tutmak
have the best of it v. galip gelmek
have influenza v. grip olmak
have a row with v. tartışmak
have the jitters v. heyheyler geçirmek
have the blues v. hüzünlü olmak
have its source in v. kaynaklanmak
have the pouts v. somurtmak
have earache v. kulağı ağrımak
have manners v. terbiyeli olmak
have a crush on v. birine vurulmak
have a wreck v. trafik kazası geçirmek
have the force of law v. kanun hükmünde olmak
have a quarrel v. kavga etmek
have an orgasm v. gelmek
have the hiccoughs v. hıçkırmak
have an edge on v. bir gömlek üstün olmak
have strong influence v. ağır basmak
have one's hands full v. işi başından aşkın olmak
have a short memory v. çabuk unutmak
have a finger in every pie v. her işte parmağı olmak
have foresight v. uzağı görmek
have a drink v. iki tek atmak
have no strength left v. sıfırı tüketmek
have a mastery of v. maharet sahibi olmak
have one's guard up v. tetikte olmak
have one's hackles up v. küplere binmek
have a down on somebody v. takmak
have admiration for v. hayranlık beslemek
have nothing to do with v. alakası olmamak
have the whip hand of v. avantaj sağlamak (birisine karşı)
have a shit v. kaka yapmak
have a laze v. tembellik etmek
have the honour of v. şerefine nail olmak
have smallpox v. çiçek çıkarmak
have money to burn v. aşırı para harcamak
have a bad hair day v. kötü bir gün geçirmek
have preference v. tercih hakkına sahip olmak
have a crap v. sıçmak
have tickling sensation v. gıdıklanmak
have something to do with v. ilişkisi olmak
have a part in v. rol almak
have a dekko v. bakıvermek
have a gossip v. çene çalmak
have a scent for something v. sezmek
have got to v. zorunda olmak
(economy, budget) to have a deficit v. açık bulunmak
have recourse to v. müracaat etmek
have a lark v. şaka yapmak
have intercourse with v. ilişkiye girmek
have a meaning v. anlam kazanmak
have the gift of the gab v. ağzı laf yapmak
have an accident v. kazaya uğramak
have a tiff v. atışmak
have in view v. planlamak
have a good head on one's shoulders v. çok zeki olmak
have a snooze v. kestirmek
have something in prospect v. ummak
have the precedence v. önce olmak
have the pouts v. surat asmak
have no peace v. rahat yüzü görmemek
have one's name rather frequently mentioned v. adından sıkça söz ettirmek
have one's hand in v. karışmak
have resemblance to v. benzemek
have a bone to pick with somebody v. paylaşacak kozu olmak
have a long run v. afişte kalmak
have a feeling v. içine doğmak
have heard v. haberi olmak
have the inside track v. yarış alanının en iç kısmına yakın olmak
have a hell of a time v. anasından emdiği süt burnundan gelmek
have no strength left v. hali kalmamak
have a lot on one's plate v. çok fazla işi olmak
have a set v. mizanpili yaptırmak
not to have a dog's chance v. hiç şansı olmamak
have one's fling v. çapkınlık yapmak
have a rambling conversation v. dereden tepeden konuşmak
have difficulty to explain v. anlatamamak
have sexual intercourse v. cinsel ilişkide bulunmak
have a breather v. ara vermek
have in mind v. hatırında tutmak
have an advantage over someone v. başkasına göre avantajlı bir durumda olmak
have influence v. nazı geçmek
let someone have it v. birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
have a low opinion of v. önemsememek
have no work do v. boş oturmak
have an awful fright v. yüreğine inmek
have the best of it v. üstün olmak
have the face v. yüzü tutmak
have a rest v. soluklanmak
have a bash at something v. teşebbüs etmek
have done with v. bıkmak
have a great success v. büyük başarı kazanmak
have in reserve v. ihtiyat olarak saklamak
have a nervous breakdown v. sürmenaj olmak
have a trip v. seyahat etmek
have the last laugh v. sonunda başarmak
have money to burn v. parayı ezmek
have pull with v. (bir kurumda vb) bağlantısı olmak
have nothing to do with v. ilgisi olmamak
not to have a deficit or shortage v. açık vermemek
have something cut v. kestirmek
have a fit v. çılgına dönmek
have bats in the belfry v. aklından zoru olmak
have something in common with someone v. biriyle ortak bir özellik taşımak
have education v. tahsil görmek
have dealings v. alışveriş yapmak
have a crush on someone v. birisine aşık olmak
have a row v. tartışmak
have a chat v. laflamak
have a strong stomach v. midesi sağlam olmak
have a suspicion v. şüphelenmek
have a snap v. kestirmek
have a blowout v. lastiği patlamak
have an objective v. amaca sahip olmak
have a crash v. kaza yapmak
have a breather v. oh demek
have a fright v. yüreği yarılmak
have a good time v. eğlenmek
have a special place in one's heart v. birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak
have a shy at v. tecrübe etmek
have a fit of v. damarı tutmak
have friends in the right places v. torpili olmak
have eye on v. göz koymak
have cut one's eyeteeth v. açıkgöz olmak
have nothing for sale v. yok satmak
have a share in v. payı olmak
have possession of v. sahibi olmak
have an interview with somebody v. mülakat yapmak
have a quick look around v. etrafı kolaçan etmek
have it away with somebody v. mercimeği fırına vermek
have an ace up one's sleeve v. elinde kozu olmak
have trouble making ends meet v. darlık çekmek
have compassion v. acımak
have a bearing on v. ile ilgisi olmak
have an agreement v. anlaşma sağlamak
have a quick mind v. kafası çalışmak
have a fit v. zıvanadan çıkmak
have a baby v. çocuk sahibi olmak
have a different opinion v. ayrı fikirde olmamak
have a drink v. ağzını ıslatmak
have a liking v. meyletmek
have a bee in one's bonnet about something v. aklını takmak
have it away v. mercimeği fırına vermek
have it in for v. birine kin beslemek
have a bash v. bir denemek
have an in v. bir yerde torpili olmak
have time v. zamanı olmak
have a scent for something v. kokusunu almak
have a smattering of v. çat pat bilmek
have a field day with v. sarakaya almak
have one's eyes shine with joy v. gözlerinin içi gülmek
have a nice time v. hoşça vakit geçirmek
have information about something v. bilgi sahibi olmak
have illegitimately v. peydahlamak
have in one's sights v. hedeflemek
have reached maturity v. kendini bilmek
have got v. sahip olmak
have a heart attack v. damla inmek
have nothing to show for it v. elinde ne yaptığını gösterecek hiçbir şey olmamak
have unexpected luck v. kısmeti ayağına gelmek
have no objection v. diyeceği olmamak
have an epileptic fit v. sarası tutmak
have the right of way v. geçiş hakkına sahip olmak
have a dog's chance v. eşek şansı olmak
have a bath v. banyo almak
have the whip hand of v. üstünlük sağlamak
have influence over v. nazı geçmek
have nothing to say v. diyeceği olmamak
have one's right v. hakkı bulunmak
have a hitch v. aksamak
have a surprising success v. düşeş atmak
have one's electrocardiogram taken v. elektro çektirmek
have great respect for someone without fail v. saygıda kusur etmemek