|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
have sex v.
|
sevişmek |
|
I want to have sex with her.
Onunla sevişmek istiyorum.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
have a bath v.
|
yıkanmak |
|
Father is having a bath.
Babam yıkanıyor.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
have a nap v.
|
kestirmek |
|
I am having a nap in my room.
Odamda kestiriyorum.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
have a child v.
|
çocuğu olmak |
|
If only we had a child!
Keşke bir çocuğumuz olsaydı!
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
have fun v.
|
eğlenmek |
|
In this way, we can be certain that, in future, children only touch a football to play and to have fun with.
Bu şekilde gelecekte çocukların futbol topuna sadece oynamak ve eğlenmek için dokunacaklarından emin olabiliriz.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
have a break v.
|
ara vermek |
|
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu zaman çizelgesini bozar.
More Sentences
|
General |
|
7 |
General |
have the mumps v.
|
kabakulak olmak |
|
I'm afraid she may have the mumps.
Kabakulak olmasından korkuyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
have supper v.
|
akşam yemeği yemek |
|
Tom hasn't had supper yet.
Tom henüz akşam yemeği yemedi.
More Sentences
|
9 |
General |
have confidence in v.
|
güveni olmak |
|
Tom said he has confidence in Mary.
Tom, Mary'ye güveni olduğunu söyledi.
More Sentences
|
10 |
General |
have a miscarriage v.
|
düşük yapmak |
|
My friend had a miscarriage and I don't know how to comfort her.
Arkadaşım düşük yaptı ve onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum.
More Sentences
|
11 |
General |
have a shower v.
|
duş yapmak |
|
She has a shower every night.
O her gece duş yapar.
More Sentences
|
12 |
General |
have a chance v.
|
şansı olmak |
|
Then we will have a chance of reaching women and giving them the help they need.
O zaman kadınlara ulaşma ve onlara ihtiyaç duydukları yardımı verme şansımız olacak.
More Sentences
|
13 |
General |
have an idea v.
|
fikri olmak |
|
Specifically, however, we must have an idea of the problems and of our strategy.
Ancak spesifik olarak sorunlar ve stratejimiz hakkında bir fikrimiz olmalıdır.
More Sentences
|
14 |
General |
have an operation v.
|
operasyon geçirmek |
|
My dog had an operation.
Köpeğim operasyon geçirdi.
More Sentences
|
15 |
General |
have a tiff v.
|
tartışmak |
|
Mary had a tiff with her boyfriend.
Mary erkek arkadaşı ile biraz tartıştı.
More Sentences
|
16 |
General |
have a break v.
|
ara vermek |
|
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu takvimi bozar.
More Sentences
|
17 |
General |
have breakfast v.
|
kahvaltı yapmak |
|
Wake up, have breakfast at the hotel, and then check out.
Uyanın, otelde kahvaltınızı yapın ve ardından otelden çıkış yapın.
More Sentences
|
18 |
General |
have a party v.
|
parti vermek |
|
We always have a party on his birthday.
Doğum gününde her zaman bir parti veririz.
More Sentences
|
19 |
General |
have to v.
|
mecbur olmak |
|
Do you think I'd be here if I didn't have to be?
Mecbur olmasaydım burada olur muydum sanıyorsun?
More Sentences
|
20 |
General |
have kitten v.
|
yavrulamak |
|
My cat is going to have kittens next month.
Kedim gelecek ay yavrulayacak.
More Sentences
|
21 |
General |
have a hunch v.
|
içine doğmak |
|
Tom had a hunch that Mary would bring her new boyfriend to the party.
Mary'nin yeni erkek arkadaşını partiye getireceği Tom'un içine doğdu.
More Sentences
|
22 |
General |
have a shower v.
|
duş almak |
|
He always sings while having a shower.
Duş alırken hep şarkı söyler.
More Sentences
|
23 |
General |
have a drink v.
|
içmek |
|
I hadn't had a drink since lunch.
Öğle yemeğinden beri bir şey içmedim.
More Sentences
|
24 |
General |
have an operation v.
|
ameliyat geçirmek |
|
Tom had an operation last week.
Tom geçen hafta bir ameliyat geçirdi.
More Sentences
|
25 |
General |
have sex v.
|
yatmak |
|
He probably didn't have sex with her.
Muhtemelen adam da onunla yatmadı.
More Sentences
|
26 |
General |
have to v.
|
gerekmek |
|
I do not have to go into that in any more detail.
Bu konuda daha fazla ayrıntıya girmeme gerek yok.
More Sentences
|
27 |
General |
have got v.
|
sahibi olmak |
|
So you can see that we are really happy to have got Danish television.
Gördüğünüz gibi Danimarka televizyonuna sahip olduğumuz için çok mutluyuz.
More Sentences
|
28 |
General |
have confidence in v.
|
güvenmek |
|
Only 26% of the French have confidence in this artificial currency.
Fransızların sadece %26'sı bu yapay para birimine güveniyor.
More Sentences
|
29 |
General |
have a talk v.
|
konuşmak |
|
I just had a talk with your teacher.
Az önce öğretmeninle konuştum.
More Sentences
|
30 |
General |
have a temperature v.
|
ateşi olmak |
|
My mother called the doctor because I had a temperature.
Annem ateşim olduğu için doktoru aradı.
More Sentences
|
31 |
General |
have recourse to v.
|
başvurmak |
|
I believe it is possible to have recourse to force.
Güç kullanımına başvurmanın mümkün olduğuna inanıyorum.
More Sentences
|
32 |
General |
have the measles v.
|
kızamık çıkarmak |
|
Tom has the measles.
Tom kızamık çıkardı.
More Sentences
|
33 |
General |
have a dream v.
|
rüya görmek |
|
Last night I had a dream.
Dün gece bir rüya gördüm.
More Sentences
|
34 |
General |
have a fit v.
|
küplere binmek |
|
Tom is going to have a fit.
Tom küplere binecek.
More Sentences
|
35 |
General |
have difficulty v.
|
zorluk yaşamak |
|
The Commission still has difficulties with administration that is transparent and people-friendly.
Komisyon, şeffaf ve insan dostu bir yönetim konusunda hala zorluklar yaşamaktadır.
More Sentences
|
36 |
General |
have sex v.
|
cinsel ilişkiye girmek |
|
We don't have sex anymore.
Artık cinsel ilişkiye girmiyoruz.
More Sentences
|
37 |
General |
have on v.
|
giymek |
|
Tom didn't have on his shoes.
Tom ayakkabılarını giymemişti.
More Sentences
|
38 |
General |
have a nightmare v.
|
kabus görmek |
|
Are you telling me that you've never had a nightmare?
Bana hiç kabus görmediğini mi söylüyorsun?
More Sentences
|
39 |
General |
have a talk v.
|
görüşme yapmak |
|
Yesterday we had a talk with the American Minister for Transport.
Dün Amerikan Ulaştırma Bakanı ile bir görüşme yaptık.
More Sentences
|
40 |
General |
have difficulty v.
|
zorluk çekmek |
|
I am sure none of you will have difficulty understanding it.
Eminim hiçbiriniz bunu anlamakta zorluk çekmeyeceksiniz.
More Sentences
|
41 |
General |
have a child v.
|
çocuk sahibi olmak |
|
I can't have a child so I bought a rabbit instead.
Çocuk sahibi olamadığım için onun yerine bir tavşan aldım.
More Sentences
|
42 |
General |
have a try v.
|
denemek |
|
At this point in the debate, there is not perhaps a very great deal new to add, but I shall nonetheless have a try.
Tartışmanın bu noktasında, belki ekleyecek çok fazla yeni bir şey yok, ancak yine de deneyeceğim.
More Sentences
|
43 |
General |
have children v.
|
çocuk yapmak |
|
Why bother having children if you don't spend any time with them?
Onlarla zaman geçirmeyeceksen çocuk yapmaya ne gerek var?
More Sentences
|
44 |
General |
have difficulty v.
|
sorun yaşamak |
|
Also, we had difficulties with the Council on employee rights to information.
Ayrıca, çalışanların bilgi edinme hakları konusunda Konsey ile sorunlar yaşadık.
More Sentences
|
45 |
General |
have cancer v.
|
kanser olmak |
|
Tom was told he had cancer just recently.
Tom'a kısa bir süre önce kanser olduğu söylenmişti.
More Sentences
|
46 |
General |
have respect for v.
|
saygı duymak |
|
Opting for discussions, rather than quarrels, shows that you both have respect for one another.
Kavga etmek yerine tartışmayı tercih etmeniz, ikinizin de birbirinize saygı duyduğunuzu gösterir.
More Sentences
|
47 |
General |
have it coming v.
|
hak etmek |
|
Perhaps Tom had it coming.
Tom belki bunu hak etmiştir.
More Sentences
|
48 |
General |
have a talk v.
|
sohbet etmek |
|
I had a talk with her.
Onunla sohbet ettim.
More Sentences
|
49 |
General |
have an abortion v.
|
kürtaj olmak |
|
Dan wanted Linda to have an abortion.
Dan, Linda'nın kürtaj olmasını istedi.
More Sentences
|
50 |
General |
have a break v.
|
mola vermek |
|
They're having a break at the moment.
Şu anda mola veriyorlar.
More Sentences
|
51 |
General |
have a holiday v.
|
tatil yapmak |
|
She talked her husband into having a holiday in France.
O, Fransa'da bir tatil yapmak için kocasını ikna etti.
More Sentences
|
52 |
General |
have a headache v.
|
başı ağrımak |
|
Tom had a headache.
Tom'un başı ağrıyormuş.
More Sentences
|
53 |
General |
have troubles v.
|
sıkıntı çekmek |
|
Tom is having trouble sleeping.
Tom uyumakta sıkıntı çekiyor.
More Sentences
|
54 |
General |
have a chat v.
|
muhabbet etmek |
|
I had a chat with them.
Onlarla muhabbet ettim.
More Sentences
|
55 |
General |
have resort to v.
|
başvurmak |
|
Had the laboratory refused to do this, the United States authorities would have resorted to a compulsory licence.
Eğer laboratuar bunu yapmayı reddetseydi, Birleşik Devletler yetkilileri zorunlu ruhsata başvuracaktı.
More Sentences
|
56 |
General |
have to v.
|
zorunda olmak |
|
That is a fact that, alas, we have to live with.
Bu, ne yazık ki, yaşamak zorunda olduğumuz bir gerçektir.
More Sentences
|
57 |
General |
have bad breath v.
|
ağzı kokmak |
|
I shot the horse because it had bad breath.
Ağzı koktuğu için atı vurdum.
More Sentences
|
Common Usage |
|
58 |
Common Usage |
have mercy v.
|
acımak |
|
General |
|
59 |
General |
parties that have signed the contract n.
|
sözleşmeyi imzalayan taraflar |
|
60 |
General |
have-on n.
|
aldatma |
|
61 |
General |
gotta (have got to) n.
|
-malı |
|
62 |
General |
gotta (have got to) n.
|
-meli |
|
63 |
General |
the haves and the have-nots n.
|
zenginler ve fakirler |
|
64 |
General |
the haves and the have-nots n.
|
varlıklılar ve yoksullar |
|
65 |
General |
haves and have-nots n.
|
varsıllar ve yoksullar |
|
66 |
General |
the have-nots n.
|
yoksullar |
|
67 |
General |
the have-nots n.
|
fakir insanlar |
|
68 |
General |
might-have-been n.
|
uygun şartlar sağlanmış olsa gerçekleşebilecek olan durum |
|
69 |
General |
might-have-been n.
|
olabilecekken olamamış şey |
|
70 |
General |
have someone divorce n.
|
boşatmak |
|
71 |
General |
have the characteristics of v.
|
özellik taşımak |
|
72 |
General |
have a feeling for v.
|
dilinden anlamak |
|
73 |
General |
have a tickle in one's throat v.
|
birinin boğazı gıcıklanmak |
|
74 |
General |
have nocturnal emissions v.
|
şeytan aldatmak |
|
75 |
General |
have a child v.
|
çocuk yapmak |
|
76 |
General |
have a sunstroke v.
|
güneş vurmak |
|
77 |
General |
have a spill v.
|
atın sırtından düşmek |
|
78 |
General |
have knowledge of v.
|
bilgi sahibi olmak |
|
79 |
General |
have the wrong information about something v.
|
yanlış bilmek |
|
80 |
General |
have a good time v.
|
gülüp oynamak |
|
81 |
General |
have an appointment with somebody v.
|
randevusu olmak |
|
82 |
General |
have something to say v.
|
diyeceği olmak |
|
83 |
General |
have a class v.
|
ders yapmak |
|
84 |
General |
have one's hands free v.
|
boş olmak |
|
85 |
General |
have a quick mind v.
|
kafası işlemek |
|
86 |
General |
have the upper hand v.
|
büyük avantaj sağlamak |
|
87 |
General |
have to repeat an examination v.
|
ikmale kalmak |
|
88 |
General |
have nothing to do with v.
|
ile hiçbir ilgisi olmamak |
|
89 |
General |
have high temperature v.
|
yanmak |
|
90 |
General |
have cold feet v.
|
çekinmek |
|
91 |
General |
have no business doing something v.
|
birinin bir şey yapmaya hakkı olmamak |
|
92 |
General |
have sympathy for v.
|
halini anlamak |
|
93 |
General |
have one's hair stand on end v.
|
ürpermek |
|
94 |
General |
have a presentment v.
|
malum olmak |
|
95 |
General |
have diarrhoea v.
|
sürgün olmak |
|
96 |
General |
have a bash at something v.
|
el atmak |
|
97 |
General |
have a job v.
|
ekmeğini eline almak |
|
98 |
General |
have one's wits about one v.
|
doğru dürüst düşünebilmek |
|
99 |
General |
have the face to v.
|
cüret etmek |
|
100 |
General |
have dealings with somebody v.
|
alışveriş yapmak |
|
101 |
General |
have it off v.
|
kırıştırmak |
|
102 |
General |
have a difficulty come up v.
|
aksilik çıkmak |
|
103 |
General |
have one's business go bad v.
|
arpalamak |
|
104 |
General |
have one's back against the wall v.
|
kuyruğu kapana kısılmak |
|
105 |
General |
have a nightmare v.
|
ağır basmak |
|
106 |
General |
have one's way v.
|
kendi istediğini yaptırmak |
|
107 |
General |
have a stretch v.
|
gerinmek |
|
108 |
General |
have good manners v.
|
yol yordam bilmek |
|
109 |
General |
have the hiccups v.
|
hıçkırmak |
|
110 |
General |
have time for v.
|
birine veya birşeye zaman ayırmak |
|
111 |
General |
have no customers v.
|
sinek avlamak (dükkan) |
|
112 |
General |
have an injection v.
|
iğne olmak |
|
113 |
General |
have something taped v.
|
kaydetmek |
|
114 |
General |
have one's mouth water v.
|
ağzı sulanmak |
|
115 |
General |
have one's hands full v.
|
fazla meşgul olmak |
|
116 |
General |
have doubts about v.
|
kuşku duymak |
|
117 |
General |
have one's guard down v.
|
tetikte olmamak |
|
118 |
General |
have a hand in v.
|
bir işte parmağı olmak |
|
119 |
General |
have got to v.
|
mecbur olmak |
|
120 |
General |
have one's wits about one v.
|
kafası yerinde olmak |
|
121 |
General |
have an abortion v.
|
çocuk düşürmek |
|
122 |
General |
have a good time v.
|
safa sürmek |
|
123 |
General |
have the inside track v.
|
daha elverişli durumda olmak |
|
124 |
General |
have a right to v.
|
hak kazanmak |
|
125 |
General |
have a means of gaining advantage with v.
|
nüfuzu olmak (bir kurumda vb) |
|
126 |
General |
have a good time v.
|
hoşça vakit geçirmek |
|
127 |
General |
have to put up with somebody v.
|
kahrını çekmek |
|
128 |
General |
have the luck of the devil v.
|
çok şanslı olmak |
|
129 |
General |
have as a meaning v.
|
anlam olarak almak |
|
130 |
General |
happen to have v.
|
konmak |
|
131 |
General |
be content with what you have v.
|
elindekiyle yetinmek |
|
132 |
General |
have a strong stomach v.
|
korkunç görüntülere karşı dayanıklı olmak |
|
133 |
General |
have the luck of the devil v.
|
ballı olmak |
|
134 |
General |
have the hiccups v.
|
hıçkırık tutmak |
|
135 |
General |
have the nerve to v.
|
cüret etmek |
|
136 |
General |
have a fit v.
|
neredeyse zil takıp oynamak |
|
137 |
General |
have a bun in the oven v.
|
karnı burnunda olmak |
|
138 |
General |
have a fit of nerves v.
|
siniri tutmak |
|
139 |
General |
have access to v.
|
temin etmek |
|
140 |
General |
have a drop too much v.
|
içkiyi fazla kaçırmak |
|
141 |
General |
have a slack v.
|
mola vermek |
|
142 |
General |
have a short time v.
|
az zaman kalmak |
|
143 |
General |
have the right v.
|
hakkı bulunmak |
|
144 |
General |
have difficulty in standing v.
|
ayakta zor durmak |
|
145 |
General |
have had a bellyful of v.
|
bıkmak |
|
146 |
General |
have in mind v.
|
niyet etmek |
|
147 |
General |
have a nervous breakdown v.
|
evhamlanmak |
|
148 |
General |
have in mind v.
|
akılda tutmak |
|
149 |
General |
have an agreement v.
|
anlaşmalı olmak |
|
150 |
General |
have done one's turn v.
|
sırasını savmak |
|
151 |
General |
have no roof over one's head v.
|
başını sokacak bir yeri olmamak |
|
152 |
General |
have one's own back v.
|
intikamını almak |
|
153 |
General |
have a gossip v.
|
hoşbeş etmek |
|
154 |
General |
have an xray v.
|
röntgen filmi çektirmek |
|
155 |
General |
have one's hand in v.
|
bulaşmak |
|
156 |
General |
have an aperitif v.
|
aperitif almak |
|
157 |
General |
have a screw loose v.
|
bir tahtası eksik olmak |
|
158 |
General |
have mercy v.
|
bağışlamak |
|
159 |
General |
have it off with somebody v.
|
oynaşmak |
|
160 |
General |
have friends who can pull strings v.
|
torpili olmak |
|
161 |
General |
have a sore throat v.
|
anjin olmak |
|
162 |
General |
have been waiting for a long time v.
|
gözü yollarda kalmak |
|
163 |
General |
have an affair with v.
|
kendisiyle evli olmayan biriyle bir aşk ilişkisinde bulunmak |
|
164 |
General |
have eye on v.
|
gözü olmak |
|
165 |
General |
have a stroke v.
|
inme inmek |
|
166 |
General |
have control over v.
|
egemen olmak |
|
167 |
General |
have a bee in one's bonnet v.
|
kafasını takmak |
|
168 |
General |
have to eat the same food v.
|
aynı yemeğe talim etmek |
|
169 |
General |
have it off v.
|
ilişki kurmak |
|
170 |
General |
have one's own back on somebody v.
|
intikamını almak |
|
171 |
General |
have a deficit v.
|
açık vermek |
|
172 |
General |
have a surgical operation v.
|
ameliyat geçirmek |
|
173 |
General |
have flayed v.
|
yüzdürmek |
|
174 |
General |
have a child illegitimately v.
|
peydahlamak |
|
175 |
General |
have a stomachache v.
|
sancılanmak |
|
176 |
General |
have nearly finished v.
|
kolaylamak |
|
177 |
General |
have no pity on somebody v.
|
gözünün yaşına bakmamak |
|
178 |
General |
have something on v.
|
üzerinde olmak |
|
179 |
General |
have pull with v.
|
adamı olmak (bir kurumda vb) |
|
180 |
General |
have a poker face v.
|
belli etmemek |
|
181 |
General |
have one's hackles up v.
|
kızmak |
|
182 |
General |
have an illness v.
|
hastalık geçirmek |
|
183 |
General |
have a high opinion of v.
|
önemsemek |
|
184 |
General |
not to have the courage v.
|
gözü yememek |
|
185 |
General |
have oneself to thank for v.
|
bir şeyin suçlusu olmak |
|
186 |
General |
have a screw v.
|
cinsel ilişkiye girmek |
|
187 |
General |
have a deposit v.
|
kapora almak |
|
188 |
General |
have an exam v.
|
imtihan olmak |
|
189 |
General |
have a drinking party v.
|
papaz ucurmak |
|
190 |
General |
have one's nerves on edge v.
|
asabileşmek |
|
191 |
General |
have it in one v.
|
yeteneği olmak |
|
192 |
General |
have something on v.
|
giymek |
|
193 |
General |
have a lot on one's plate v.
|
bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak |
|
194 |
General |
have one's hair cut v.
|
saçını kestirmek |
|
195 |
General |
have a bee in one's bonnet v.
|
aklını takmak |
|
196 |
General |
have a shit v.
|
sıçmak |
|
197 |
General |
have an operation v.
|
bıçak altına yatmak |
|
198 |
General |
have money v.
|
eli genişlemek |
|
199 |
General |
have an eye for the main chance v.
|
fırsat kollamak |
|
200 |
General |
have sympathy for v.
|
desteklemek (görüşü/fikri) |
|
201 |
General |
have influence v.
|
hatırı sayılmak |
|
202 |
General |
have the devil's own luck v.
|
ballı olmak |
|
203 |
General |
have somebody on v.
|
kafaya almak |
|
204 |
General |
have it made v.
|
yaptırmak |
|
205 |
General |
have a good run for one's money v.
|
bir işte uzun süre başarılı olmak |
|
206 |
General |
have one's fling v.
|
kurtlarını dökmek |
|
207 |
General |
have one's hands free v.
|
meşgul olmamak |
|
208 |
General |
have an aim v.
|
amaca sahip olmak |
|
209 |
General |
have a command of v.
|
kıvırmak |
|
210 |
General |
have an urge to v.
|
bir şey yapmayı çok istemek |
|
211 |
General |
have somebody up for something v.
|
mahkemeye vermek |
|
212 |
General |
have a dream of (someone/something) v.
|
rüyasını görmek |
|
213 |
General |
have a walk v.
|
yürümek |
|
214 |
General |
have a part v.
|
rol almak |
|
215 |
General |
have a stomachache v.
|
birinin midesi ağrımak |
|
216 |
General |
have an investment v.
|
yatırım yapmak |
|
217 |
General |
have one's inning v.
|
atış yapmak |
|
218 |
General |
have a fling at v.
|
bir şey yapmayı denemek |
|
219 |
General |
have the run of v.
|
bir yeri serbestçe kullanabilmek |
|
220 |
General |
have done with v.
|
usanmak |
|
221 |
General |
have the run of v.
|
bir yere rahatça girip çıkabilmek |
|
222 |
General |
have a heart of gold v.
|
altın gibi kalbi olmak |
|
223 |
General |
have a fancy for something v.
|
içi çekmek |
|
224 |
General |
have one's curse take affect v.
|
ahı tutmak |
|
225 |
General |
have a dispute to be settled in court v.
|
mahkemelik olmak |
|
226 |
General |
have somebody do a boring job v.
|
pösteki saydırmak |
|
227 |
General |
have to v.
|
mecburiyetinde kalmak |
|
228 |
General |
have a jag on v.
|
sarhoş olmak |
|
229 |
General |
have no customers v.
|
sinek avlamak |
|
230 |
General |
have one's hands full v.
|
çok meşgul olmak |
|
231 |
General |
have an orgasm v.
|
doyuma ulaşmak |
|
232 |
General |
have someone's testimony v.
|
ifadesini almak (polis) |
|
233 |
General |
have a run of bad luck v.
|
şansı ters gitmek |
|
234 |
General |
happen to have something good v.
|
konmak |
|
235 |
General |
have a suspicion that v.
|
şüphe etmek |
|
236 |
General |
have a good head on one's shoulders v.
|
aklı başında biri olmak |
|
237 |
General |
have a grudge against v.
|
kin beslemek |
|
238 |
General |
have blind confidence in v.
|
körü körüne inanmak |
|
239 |
General |
have a guilty conscience v.
|
vicdan azabı çekmek |
|
240 |
General |
have one's head in the clouds v.
|
aklı bir karış havada olmak |
|
241 |
General |
have one's eyes on v.
|
gözü olmak |
|
242 |
General |
have a stiff neck v.
|
boynu tutulmak |
|
243 |
General |
have an idea v.
|
aklına bir fikir gelmek |
|
244 |
General |
have one's innings v.
|
atış yapmak |
|
245 |
General |
have a look at v.
|
gözden geçirmek |
|
246 |
General |
have a stuffy nose v.
|
genizi tıkanmak |
|
247 |
General |
have a chat v.
|
gevezelik etmek |
|
248 |
General |
have influence v.
|
etkili olmak |
|
249 |
General |
have one's knife into somebody v.
|
kancayı takmak |
|
250 |
General |
have one's photo taken v.
|
resim çektirmek |
|
251 |
General |
have a big lead v.
|
çok önde olmak |
|
252 |
General |
have a shave v.
|
tıraş olmak |
|
253 |
General |
have someone's autograph v.
|
imza almak |
|
254 |
General |
have a row with v.
|
atışmak |
|
255 |
General |
have done with v.
|
bitirmek |
|
256 |
General |
have a fit of hysterics v.
|
kriz geçirmek |
|
257 |
General |
have something to do with v.
|
alakası olmak |
|
258 |
General |
have a bash at something v.
|
bir denemek |
|
259 |
General |
have right conduct v.
|
yol yordam bilmek |
|
260 |
General |
have a rest v.
|
soluk almak |
|
261 |
General |
have difficulty to understand v.
|
anlamakta zorlanmak |
|
262 |
General |
have it off v.
|
oynaşmak |
|
263 |
General |
have one's photo taken with someone (a celebrity etc) v.
|
resim çekilmek |
|
264 |
General |
have a tooth out v.
|
diş çektirmek |
|
265 |
General |
have an interview v.
|
görüşmek |
|
266 |
General |
have a snag in plans v.
|
altından çapanoğlu çıkmak |
|
267 |
General |
have no business to do something v.
|
hakkı olmamak |
|
268 |
General |
have one's eyes on v.
|
göz koymak |
|
269 |
General |
have an orgasm v.
|
orgazm olmak |
|
270 |
General |
have a bone to pick with somebody v.
|
görülecek bir hesabı olmak |
|
271 |
General |
have second thoughts about v.
|
önceden verilen bir kararla ilgili tereddüt etmeye başlamak |
|
272 |
General |
have no grounds v.
|
dayanağı olmamak |
|
273 |
General |
have money to burn v.
|
para yemek |
|
274 |
General |
have a narrow escape v.
|
paçayı sıyırmak |
|
275 |
General |
have an internal pain v.
|
sancılanmak |
|
276 |
General |
have a narrow escape v.
|
ucuz kurtulmak |
|
277 |
General |
have a fit v.
|
deli olmak |
|
278 |
General |
have grown up v.
|
kendini bilmek |
|
279 |
General |
have hard times v.
|
gün görmemek |
|
280 |
General |
have one's stitches removed v.
|
dikiş aldırmak |
|
281 |
General |
have time for v.
|
birini ciddiye almak |
|
282 |
General |
have confidence in v.
|
birine itimadı olmak |
|
283 |
General |
have something available v.
|
el altında bulundurmak |
|
284 |
General |
have no pity v.
|
gözünün yaşına bakmamak |
|
285 |
General |
have nothing to do with v.
|
ile hiçbir ilişkisi olmamak |
|
286 |
General |
have a short memory v.
|
hafızası zayıf olmak |
|
287 |
General |
have speech with v.
|
konuşmak |
|
288 |
General |
have a nightmare v.
|
ağırlık basmak |
|
289 |
General |
have a talk with v.
|
görüşmek |
|
290 |
General |
have the deficiency of v.
|
eksikliğini yaşamak |
|
291 |
General |
have money to burn v.
|
aşırı harcama yapmak |
|
292 |
General |
have the blues v.
|
efkar basmak |
|
293 |
General |
have a good time v.
|
sefa sürmek |
|
294 |
General |
have other fish to fry v.
|
başka bir işi olmak |
|
295 |
General |
have the time of one's life v.
|
eğlenceli vakit geçirmek |
|
296 |
General |
have the guts v.
|
cesur olmak |
|
297 |
General |
not to have the face to v.
|
yüzü olmamak |
|
298 |
General |
have a finger in v.
|
parmağı olmak |
|
299 |
General |
have a chip on one's shoulder v.
|
çok alıngan olmak |
|
300 |
General |
have sudden wish to do something v.
|
aklına esmek |
|
301 |
General |
have a haircut v.
|
tıraş olmak |
|
302 |
General |
have a high opinion of v.
|
değer vermek |
|
303 |
General |
have a dekko v.
|
göz atmak |
|
304 |
General |
have a chip an one's shoulder v.
|
meydan okumak |
|
305 |
General |
have a chat v.
|
yarenlik etmek |
|
306 |
General |
have one's photograph taken v.
|
resim çektirmek |
|
307 |
General |
have kinship with v.
|
akraba olmak |
|
308 |
General |
have a bee in one's bonnet about something v.
|
kafaya takmak |
|
309 |
General |
not have a bean v.
|
hiç parası olmamak |
|
310 |
General |
have a stab at v.
|
kalkışmak |
|
311 |
General |
have a finger in a matter v.
|
eli olmak |
|
312 |
General |
have evil intentions against v.
|
kastı olmak |
|
313 |
General |
have none of v.
|
izin vermemek |
|
314 |
General |
have a special place in one's life v.
|
hayatında özel bir yere sahip olmak |
|
315 |
General |
have made up one's mind to v.
|
aklına koymak |
|
316 |
General |
have a meeting v.
|
meclis kurmak |
|
317 |
General |
have as a guest v.
|
misafir olarak kabul etmek |
|
318 |
General |
have an interview v.
|
mülakat yapmak |
|
319 |
General |
have a perm v.
|
perma yaptırmak |
|
320 |
General |
have faith in god v.
|
iman etmek |
|
321 |
General |
have something to do with v.
|
ilgisi olmak |
|
322 |
General |
have a fit v.
|
çok sevinmek |
|
323 |
General |
have a different opinion v.
|
aynı görüşte olmamak |
|
324 |
General |
have a yearning to v.
|
arzu etmek |
|
325 |
General |
have a row v.
|
ağız kavgası etmek |
|
326 |
General |
have one's share of v.
|
nasibini almak |
|
327 |
General |
have influence v.
|
sözünü geçirmek |
|
328 |
General |
have a fit of obstinacy v.
|
inadı tutmak |
|
329 |
General |
have the best of it v.
|
galip gelmek |
|
330 |
General |
have influenza v.
|
grip olmak |
|
331 |
General |
have a row with v.
|
tartışmak |
|
332 |
General |
have the jitters v.
|
heyheyler geçirmek |
|
333 |
General |
have the blues v.
|
hüzünlü olmak |
|
334 |
General |
have its source in v.
|
kaynaklanmak |
|
335 |
General |
have the pouts v.
|
somurtmak |
|
336 |
General |
have earache v.
|
kulağı ağrımak |
|
337 |
General |
have manners v.
|
terbiyeli olmak |
|
338 |
General |
have a crush on v.
|
birine vurulmak |
|
339 |
General |
have a wreck v.
|
trafik kazası geçirmek |
|
340 |
General |
have the force of law v.
|
kanun hükmünde olmak |
|
341 |
General |
have a quarrel v.
|
kavga etmek |
|
342 |
General |
have an orgasm v.
|
gelmek |
|
343 |
General |
have the hiccoughs v.
|
hıçkırmak |
|
344 |
General |
have an edge on v.
|
bir gömlek üstün olmak |
|
345 |
General |
have strong influence v.
|
ağır basmak |
|
346 |
General |
have one's hands full v.
|
işi başından aşkın olmak |
|
347 |
General |
have a short memory v.
|
çabuk unutmak |
|
348 |
General |
have a finger in every pie v.
|
her işte parmağı olmak |
|
349 |
General |
have foresight v.
|
uzağı görmek |
|
350 |
General |
have a drink v.
|
iki tek atmak |
|
351 |
General |
have no strength left v.
|
sıfırı tüketmek |
|
352 |
General |
have a mastery of v.
|
maharet sahibi olmak |
|
353 |
General |
have one's guard up v.
|
tetikte olmak |
|
354 |
General |
have one's hackles up v.
|
küplere binmek |
|
355 |
General |
have a down on somebody v.
|
takmak |
|
356 |
General |
have admiration for v.
|
hayranlık beslemek |
|
357 |
General |
have nothing to do with v.
|
alakası olmamak |
|
358 |
General |
have the whip hand of v.
|
avantaj sağlamak (birisine karşı) |
|
359 |
General |
have a shit v.
|
kaka yapmak |
|
360 |
General |
have a laze v.
|
tembellik etmek |
|
361 |
General |
have the honour of v.
|
şerefine nail olmak |
|
362 |
General |
have smallpox v.
|
çiçek çıkarmak |
|
363 |
General |
have money to burn v.
|
aşırı para harcamak |
|
364 |
General |
have a bad hair day v.
|
kötü bir gün geçirmek |
|
365 |
General |
have preference v.
|
tercih hakkına sahip olmak |
|
366 |
General |
have a crap v.
|
sıçmak |
|
367 |
General |
have tickling sensation v.
|
gıdıklanmak |
|
368 |
General |
have something to do with v.
|
ilişkisi olmak |
|
369 |
General |
have a part in v.
|
rol almak |
|
370 |
General |
have a dekko v.
|
bakıvermek |
|
371 |
General |
have a gossip v.
|
çene çalmak |
|
372 |
General |
have a scent for something v.
|
sezmek |
|
373 |
General |
have got to v.
|
zorunda olmak |
|
374 |
General |
(economy, budget) to have a deficit v.
|
açık bulunmak |
|
375 |
General |
have recourse to v.
|
müracaat etmek |
|
376 |
General |
have a lark v.
|
şaka yapmak |
|
377 |
General |
have intercourse with v.
|
ilişkiye girmek |
|
378 |
General |
have a meaning v.
|
anlam kazanmak |
|
379 |
General |
have the gift of the gab v.
|
ağzı laf yapmak |
|
380 |
General |
have an accident v.
|
kazaya uğramak |
|
381 |
General |
have a tiff v.
|
atışmak |
|
382 |
General |
have in view v.
|
planlamak |
|
383 |
General |
have a good head on one's shoulders v.
|
çok zeki olmak |
|
384 |
General |
have a snooze v.
|
kestirmek |
|
385 |
General |
have something in prospect v.
|
ummak |
|
386 |
General |
have the precedence v.
|
önce olmak |
|
387 |
General |
have the pouts v.
|
surat asmak |
|
388 |
General |
have no peace v.
|
rahat yüzü görmemek |
|
389 |
General |
have one's name rather frequently mentioned v.
|
adından sıkça söz ettirmek |
|
390 |
General |
have one's hand in v.
|
karışmak |
|
391 |
General |
have resemblance to v.
|
benzemek |
|
392 |
General |
have a bone to pick with somebody v.
|
paylaşacak kozu olmak |
|
393 |
General |
have a long run v.
|
afişte kalmak |
|
394 |
General |
have a feeling v.
|
içine doğmak |
|
395 |
General |
have heard v.
|
haberi olmak |
|
396 |
General |
have the inside track v.
|
yarış alanının en iç kısmına yakın olmak |
|
397 |
General |
have a hell of a time v.
|
anasından emdiği süt burnundan gelmek |
|
398 |
General |
have no strength left v.
|
hali kalmamak |
|
399 |
General |
have a lot on one's plate v.
|
çok fazla işi olmak |
|
400 |
General |
have a set v.
|
mizanpili yaptırmak |
|
401 |
General |
not to have a dog's chance v.
|
hiç şansı olmamak |
|
402 |
General |
have one's fling v.
|
çapkınlık yapmak |
|
403 |
General |
have a rambling conversation v.
|
dereden tepeden konuşmak |
|
404 |
General |
have difficulty to explain v.
|
anlatamamak |
|
405 |
General |
have sexual intercourse v.
|
cinsel ilişkide bulunmak |
|
406 |
General |
have a breather v.
|
ara vermek |
|
407 |
General |
have in mind v.
|
hatırında tutmak |
|
408 |
General |
have an advantage over someone v.
|
başkasına göre avantajlı bir durumda olmak |
|
409 |
General |
have influence v.
|
nazı geçmek |
|
410 |
General |
let someone have it v.
|
birine dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek |
|
411 |
General |
have a low opinion of v.
|
önemsememek |
|
412 |
General |
have no work do v.
|
boş oturmak |
|
413 |
General |
have an awful fright v.
|
yüreğine inmek |
|
414 |
General |
have the best of it v.
|
üstün olmak |
|
415 |
General |
have the face v.
|
yüzü tutmak |
|
416 |
General |
have a rest v.
|
soluklanmak |
|
417 |
General |
have a bash at something v.
|
teşebbüs etmek |
|
418 |
General |
have done with v.
|
bıkmak |
|
419 |
General |
have a great success v.
|
büyük başarı kazanmak |
|
420 |
General |
have in reserve v.
|
ihtiyat olarak saklamak |
|
421 |
General |
have a nervous breakdown v.
|
sürmenaj olmak |
|
422 |
General |
have a trip v.
|
seyahat etmek |
|
423 |
General |
have the last laugh v.
|
sonunda başarmak |
|
424 |
General |
have money to burn v.
|
parayı ezmek |
|
425 |
General |
have pull with v.
|
(bir kurumda vb) bağlantısı olmak |
|
426 |
General |
have nothing to do with v.
|
ilgisi olmamak |
|
427 |
General |
not to have a deficit or shortage v.
|
açık vermemek |
|
428 |
General |
have something cut v.
|
kestirmek |
|
429 |
General |
have a fit v.
|
çılgına dönmek |
|
430 |
General |
have bats in the belfry v.
|
aklından zoru olmak |
|
431 |
General |
have something in common with someone v.
|
biriyle ortak bir özellik taşımak |
|
432 |
General |
have education v.
|
tahsil görmek |
|
433 |
General |
have dealings v.
|
alışveriş yapmak |
|
434 |
General |
have a crush on someone v.
|
birisine aşık olmak |
|
435 |
General |
have a row v.
|
tartışmak |
|
436 |
General |
have a chat v.
|
laflamak |
|
437 |
General |
have a strong stomach v.
|
midesi sağlam olmak |
|
438 |
General |
have a suspicion v.
|
şüphelenmek |
|
439 |
General |
have a snap v.
|
kestirmek |
|
440 |
General |
have a blowout v.
|
lastiği patlamak |
|
441 |
General |
have an objective v.
|
amaca sahip olmak |
|
442 |
General |
have a crash v.
|
kaza yapmak |
|
443 |
General |
have a breather v.
|
oh demek |
|
444 |
General |
have a fright v.
|
yüreği yarılmak |
|
445 |
General |
have a good time v.
|
eğlenmek |
|
446 |
General |
have a special place in one's heart v.
|
birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak |
|
447 |
General |
have a shy at v.
|
tecrübe etmek |
|
448 |
General |
have a fit of v.
|
damarı tutmak |
|
449 |
General |
have friends in the right places v.
|
torpili olmak |
|
450 |
General |
have eye on v.
|
göz koymak |
|
451 |
General |
have cut one's eyeteeth v.
|
açıkgöz olmak |
|
452 |
General |
have nothing for sale v.
|
yok satmak |
|
453 |
General |
have a share in v.
|
payı olmak |
|
454 |
General |
have possession of v.
|
sahibi olmak |
|
455 |
General |
have an interview with somebody v.
|
mülakat yapmak |
|
456 |
General |
have a quick look around v.
|
etrafı kolaçan etmek |
|
457 |
General |
have it away with somebody v.
|
mercimeği fırına vermek |
|
458 |
General |
have an ace up one's sleeve v.
|
elinde kozu olmak |
|
459 |
General |
have trouble making ends meet v.
|
darlık çekmek |
|
460 |
General |
have compassion v.
|
acımak |
|
461 |
General |
have a bearing on v.
|
ile ilgisi olmak |
|
462 |
General |
have an agreement v.
|
anlaşma sağlamak |
|
463 |
General |
have a quick mind v.
|
kafası çalışmak |
|
464 |
General |
have a fit v.
|
zıvanadan çıkmak |
|
465 |
General |
have a baby v.
|
çocuk sahibi olmak |
|
466 |
General |
have a different opinion v.
|
ayrı fikirde olmamak |
|
467 |
General |
have a drink v.
|
ağzını ıslatmak |
|
468 |
General |
have a liking v.
|
meyletmek |
|
469 |
General |
have a bee in one's bonnet about something v.
|
aklını takmak |
|
470 |
General |
have it away v.
|
mercimeği fırına vermek |
|
471 |
General |
have it in for v.
|
birine kin beslemek |
|
472 |
General |
have a bash v.
|
bir denemek |
|
473 |
General |
have an in v.
|
bir yerde torpili olmak |
|
474 |
General |
have time v.
|
zamanı olmak |
|
475 |
General |
have a scent for something v.
|
kokusunu almak |
|
476 |
General |
have a smattering of v.
|
çat pat bilmek |
|
477 |
General |
have a field day with v.
|
sarakaya almak |
|
478 |
General |
have one's eyes shine with joy v.
|
gözlerinin içi gülmek |
|
479 |
General |
have a nice time v.
|
hoşça vakit geçirmek |
|
480 |
General |
have information about something v.
|
bilgi sahibi olmak |
|
481 |
General |
have illegitimately v.
|
peydahlamak |
|
482 |
General |
have in one's sights v.
|
hedeflemek |
|
483 |
General |
have reached maturity v.
|
kendini bilmek |
|
484 |
General |
have got v.
|
sahip olmak |
|
485 |
General |
have a heart attack v.
|
damla inmek |
|
486 |
General |
have nothing to show for it v.
|
elinde ne yaptığını gösterecek hiçbir şey olmamak |
|
487 |
General |
have unexpected luck v.
|
kısmeti ayağına gelmek |
|
488 |
General |
have no objection v.
|
diyeceği olmamak |
|
489 |
General |
have an epileptic fit v.
|
sarası tutmak |
|
490 |
General |
have the right of way v.
|
geçiş hakkına sahip olmak |
|
491 |
General |
have a dog's chance v.
|
eşek şansı olmak |
|
492 |
General |
have a bath v.
|
banyo almak |
|
493 |
General |
have the whip hand of v.
|
üstünlük sağlamak |
|
494 |
General |
have influence over v.
|
nazı geçmek |
|
495 |
General |
have nothing to say v.
|
diyeceği olmamak |
|
496 |
General |
have one's right v.
|
hakkı bulunmak |
|
497 |
General |
have a hitch v.
|
aksamak |
|
498 |
General |
have a surprising success v.
|
düşeş atmak |
|
499 |
General |
have one's electrocardiogram taken v.
|
elektro çektirmek |
|
500 |
General |
have great respect for someone without fail v.
|
saygıda kusur etmemek |
|